Jump to content

Kabe'nin içindeki testiler


Recommended Posts

Söylenene göre,Kabe içinde şu an metal zemzem testileri varmış..Videolar ve fotoğraflar var ama bu testilerin metal mi,yoksa toprak mı olduğunu anlayamıyorum..Belki geçmişte Kabe'nin başına gelenlerden dolayı,bu toprak testiler hasar görmüş ve sonra da toprak testilerin yerine metal testiler konmuş olabilir..Sonuçta metal veya toprak olsun,Kabe'nin içinde testiler olduğunu biliyoruz..Peki,ne anlama geliyor bu testiler?

kabe1.jpg

http://www.zaman.com.tr/gundem_iste-kutsal-mekan-kabenin-icinin-fotografi_615391.html

2.Korintliler 4.bap..İlk 7 ayet;
Bu hizmeti Tanrı’nın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz.2 Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Tanrı’nın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Tanrı’nın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz. 3 Yaydığımız Müjde örtülüyse de, mahvolanlar için örtülüdür. 4 Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in yüceliğiyle ilgili Müjde’nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir. 5 Biz kendimizi ilan etmiyoruz; ama Mesih İsa’yı Rab, kendimizi de İsa uğruna kullarınız ilan ediyoruz.6 Çünkü, “Işık karanlıktan parlayacak” diyen Tanrı, İsa Mesih’in yüzünde parlayan kendi yüceliğini tanımamızdan doğan ışığı bize vermek için yüreklerimizi aydınlattı.
7 Üstün gücün bizden değil, Tanrı’dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz.
Nereden çıkarıyorum bunu?
Kabe'nin bir kilise olduğunu yazdığı kitabında anlatan Erol Sever'in fikirlerinden..Bu toprak kap konusunu kitabında işlememiş ama bu toprak kaplarında,Kabe'nin kilise olması ile alakalı olduğunu düşünüyorum..Yukarıdaki ayette kanıtım..
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fotoğrafı görünce bizim türkiyedeki beceriksiz fayans ustaları aklıma geldi.düşünsenize yamuk yumuk döşeyip kabenin de içine ediyolarmış:).sonra tekrar kır döşe falan.o değilde kabenin içinde insan geziyo ya şaka gibi.Allahın evinde.şimdi bütün dünya içerdekilere dönüp namaz kılıyor.dışardaki kalabalık onların etrafında dönüyor.içerdekilerin o sırada burnunu yada kıçını kaşıyarak dolaşabileceğini düşününce tam komedi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Söylenene göre,Kabe içinde şu an metal zemzem testileri varmış..Videolar ve fotoğraflar var ama bu testilerin metal mi,yoksa toprak mı olduğunu anlayamıyorum..Belki geçmişte Kabe'nin başına gelenlerden dolayı,bu toprak testiler hasar görmüş ve sonra da toprak testilerin yerine metal testiler konmuş olabilir..Sonuçta metal veya toprak olsun,Kabe'nin içinde testiler olduğunu biliyoruz..Peki,ne anlama geliyor bu testiler?

kabe1.jpg

http://www.zaman.com.tr/gundem_iste-kutsal-mekan-kabenin-icinin-fotografi_615391.html

2.Korintliler 4.bap..İlk 7 ayet;
Bu hizmeti Tanrı’nın merhametiyle üstlendiğimiz için cesaretimizi yitirmeyiz.2 Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Tanrı’nın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Tanrı’nın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz. 3 Yaydığımız Müjde örtülüyse de, mahvolanlar için örtülüdür. 4 Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in yüceliğiyle ilgili Müjde’nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir. 5 Biz kendimizi ilan etmiyoruz; ama Mesih İsa’yı Rab, kendimizi de İsa uğruna kullarınız ilan ediyoruz.6 Çünkü, “Işık karanlıktan parlayacak” diyen Tanrı, İsa Mesih’in yüzünde parlayan kendi yüceliğini tanımamızdan doğan ışığı bize vermek için yüreklerimizi aydınlattı.

7 Üstün gücün bizden değil, Tanrı’dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz.

Nereden çıkarıyorum bunu?
Kabe'nin bir kilise olduğunu yazdığı kitabında anlatan Erol Sever'in fikirlerinden..Bu toprak kap konusunu kitabında işlememiş ama bu toprak kaplarında,Kabe'nin kilise olması ile alakalı olduğunu düşünüyorum..Yukarıdaki ayette kanıtım..

Ben daha direkt başka bir şey söyleyeyim: Mekke fethedildiğinde, Kabe'nin içindeki 360 kadar tanrı tasvirinin arasında İsa ve Meryem ikonları da vardı. Tıpkı bir kilisede olduğu gibi.

Bu bilgiyi veren Karen Armstrong adlı yazar, Hz.Muhammed diğer 360 putu tahrip ettirirken bu ikonlara dokundurtmadığını ve onları bir köşeye kaldırdığını anlatır.

Kabe bir kilise değilse de, bir Arap panteonu halindeydi zaten. Bir panteonda diğer tanrılara her zaman yer vardır.

Paganizm döneminin dinleri, tanrı konusunda çoğulcu bir anlayışa sahiptiler. Tanrı, tek olmak zorunda değildir ve başka kavmin tanrısı da olsa tanrı her zaman tanrıdır. Ondan her zaman istifade edilebilir. Kavimler birbirlerinden tanrılar ithal ederler ve birbirlerinin tanrılarına kurban keserler.

Hatta Yahudilerin çağdaşı pagan kavimleri, onların özellikle yaptığının tersine, Yahudilerin inandığı Tanrı'ya kendi tapınaklarında yer vermişlerdi. MÖ 4. yüzyılda bazı Yunan siteleri bu Tanrı'yı kendi tanrıları arasında katmışlar Iao adıyla O'na tapmaya başlamışlardı (Karen Armstrong, Tanrı'nın Tarihi, s.96).

Yani Mekke'deki Arap panteonuna giren İsa ve Meryem'e karşılık, bizim Tanrımız da Yunan paganlarının mabetlerine girmiştir.

İnsanoğlunun din konusundaki en temel, en içgüdüsel tavrı paganizmdir. Eskiden daha bastırılmamış bir ilkel dürtü olan paganizmin kalıntılarına bugün de her dinsel kültürde rastlanır: Müslümanlar ve Hıristiyanlar birbirlerinin yatırlarını ziyaret ederler, Müslüman kadınlar kiliselerde dilek tutarak mum dikerler. Makedonya Hıristiyanları hasta çocuklarını okutmak için nefesi kuvvetli Müslüman hocalara giderler.

Paganizmde din bir külttür: bir figüre olan tapını, yani. Bu çoğulcu kavrayışta, Kabe'nin içine testi, ikon vesaire girmesi için oranın kilise olmasına gerek yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

............Paganizmde din bir külttür: bir figüre olan tapını, yani. Bu çoğulcu kavrayışta, Kabe'nin içine testi, ikon vesaire girmesi için oranın kilise olmasına gerek yoktur.

Kabe bir kiliseydi..Kabe'nin içinde ve dışında,360 tane aziz ve azize yontusu vardı..Bu yontular içinde İsa ve Meryem'in yontusu da vardı tabi..

Arap panteonu diye birşey,7.yüzyılda filan yok..Bu arap panteonu denilen şey,milattan çok çok önceleri var olan birşeydi..Bu konuda belkide elimizdeki tek kanıt,Herodot'un M.Ö.5.yüzyılda yazdığı kitaptır..Bu kitapta,arapların SADECE İKİ TANRIYA TAPTIKLARI yazılıdır..Dionysos ve Urania..Bu tek tanrı ve tek tanrıça,tabiki Yunan panteonuna aittir..Şimdi,M.Ö.5.yüzyıldan,M.S.7.yüzyıla kadar,iki tanrıdan en az 360 tanrıya ulaşılması imkansızdır..Böyle birşey olamaz da zaten..İnsanlık tarihi boyunca,zamanla toplumların tanrı sayısı azalmıştır;artmamıştır..Bu bakımdan arapların tanrılarının istisna bir şekilde artması da mümkün görünmemektedir..

Bundan başka,araştırmacı Erol Sever'in bu konuda yazdığı kitabına bakarsanız,Kabe'nin kilise olmasıyla veya orta arabistanda hristiyanlığın egemen bir din olmasıyla ilgili bir sürü kanıt görürsünüz..

Bu testileri ancak şöyle düşünebiliriz..Hititlilerin yaptığı/yediği kaburga dolması,günümüzde de anadolu'da yapılıyor ve yeniyor..Hititlilere dair nerdeyse hiçbir şey kalmamış ama bunun gibi şeyler,bir şekilde yok olmaktan kurtuluyor..Bu testilerde böyledir..Arabistan'da hristiyanlığa dair hiçbir şey kalmamış ama o testiler bir şekilde varlığını sürdürüyor..Anadolu insanının kaburga dolmasından vazgeçemediği gibi,sanırım insanlarda o testilerin içinde hazine bulunduğu söyleminin gerçekliğinden vazgeçemiyorlar..Zaten bir nesil vazgeçemeyince,diğer nesil otomatikman dokunmuyor o testilere..

Link to post
Sitelerde Paylaş

en kab ne demektir bilir misin ey mah Amid?

Kab; kab demektir. Kab-kacak, küp demektir. Kırk küp kırkının da kulpu kırık küp var ya hani! Hani şu kırk haramilerin haram ganimetlerini sakladıkları kulpu kırık küpler? İşte öyle küb.

Hala anlamadın mı ey mah Ammid? İşte şöyle küb:

kab-kub.jpg

O yukardaki küpler, Mısır’daki, El-Kab adlı tapınağınızda bulundular.

Hala anlamadın mı ey mah Ammid? İşte şöyle küp:

kible-kup.jpg

Üstteki küp ise Kıble tapınağınızdan.

Sen Kıble ne demektir bilir misin ey mah Ammid?

Kıble; Kıb-Elle demektir. Esası ise Küb-Ella’dır. Siz ona Küb-Allah veya Kab-Allah da diyebilirsiniz. Şiva, Rahim veya Haram da diyebilirsiniz. Farketmez, aynı kapıya çıkar. Nasıl olsa en güzel isimler onundur.

Ay tanrıçası Küb-Allah, küpleri koruyan bir tanrıçadır. O yüzden Hindistandaki bir adı da Haram’dır. Haram kutsal demektir.

Haram yeme: Kutsal bir hakkı yeme.
Haram aylar: Kutsal aylar.
Haram bölge: Kutsal bölge.
Mescid-i Haram: Kutsal mescid.
Harami: Kutsal hak yiyen şerrrrefsiz.

İşte bu yüzden, Rahman ve de Rahim olan yüce Şiva’nın bir adı da Haram’dır. O yüzden onun mescidinin adı da Haram’dır.

Eskiden kıymetli ziynet eşyaları küplerde saklanırdı. Küpünü iyice doldurmuş deyimi burdan gelmedir. Bu küpler ise başkasının bulamaması için genellikle gömülürdü. Fakat gömmek iyi bir çözüm değildi. En azından gömülecek kadar ziynet eşyası yoksa, yani çok aşırı değerli değilse, gömmeye değmezdi. Çünkü henüz tam dolmamış, çok değerli olmayan küpler sahibi zenginleştikçe devamlı çıkarılıp tekrar tekrar gömülmesi gerekiyordu. Oysaki onu devamlı gömüp çıkarmak büyük bir risktir. Zira her seferinde birisinin görme ihtimali olabilir.

Bu sebeple, henüz çok değerlenmemiş küpler bankaya yatırılırdı. Bu bankalara ise Kab(Kab’e) adı verilirdi. Herkes küpünü Kab’e’lere emanet eder ve yeri geldiğinde küpünü ister, içine bir şey koyar veya içinden bir şey alır, tekrar emanetçiye teslim ederdi. Emanetçiye de güvenilmeyecek kadar dolarsa, işte o zaman alıp bir yere gömerdi.

Bu emanetçiler kimlerdi? Elbette ki tapınak rahipleri ve rahibeleri idi. Çünkü en güvenilir kişiler onlardı. Gerek Hinduizm’de olsun, gerek İslamda olsun, Kab’elerin içine sıradan halkın girmesinin yasak olmasının sebebi budur. Çünkü içerde emanet küpler vardır.

Fakat sorun şu ki; Kab’elerin de soyulma ihtimali vardı. İşte buna karşı önlem olarak putları Kab’elere yerleştirerek orayı tamamen kutsallaştırıyorlardı. Yani putlar Kab’e denen bankalarda bekçi köpeği vazifesi görüyordu. Kab’enin içine ve üzerine yüzlerce put asılmasının sebebi de buydu. Birinden korkmayan öbüründen korksun da soyguna girişmesin diyedir.

Böylelikle, putların orada çoğalması, Kab’eleri en kutsal yerler yapıyordu. Ve böylelikle bu bankalar en önemli tapınaklar haline geliyordu.

O küpleri en iyi koruyan ise, en çok müridi olması sebebiyle, Rahman ve de Rahim olan yüce Şiva, yani; Sümer’deki(Babil, Anadolu vs.) adıyla, Küp-Elle(Küb-Ella, Küb-Alla , Kab-Allah) idi.

Kab-Allah(Kab’e Allah’ı , Küb Allah’ı) hepinizin kübünü korusun.

Bu resmini gösterdiğim son tapınağınızdaki kara taşınızı henüz bulamadım. Orada da bir kara taştan bahsediliyor ama resmi yok. Bilgiler de net değil. Hatta birden fazla kara taştan bahsediliyor.

Size Afrodit’in kara taşını, Kıble’nin kara taşını, Kab’e deki Arap’ın putunun kara taşını ve Hindistan’daki kara taşınızı gösterdim. El-Kab daki kara taşınızı ise artık oraya hacı olmaya gidince kendiniz bulun bir zahmet.

Nasıl? Beğendiniz mi kara taşlarınızı? Beğenmezseniz beğenmeyin. Ben Dilber hala gibi taşımı ortaya goruuuum, beğenen alur geder; begenmeyen bırahgır gaçar.

Kab kelimesinin, kab-küp- , kap-kacak olduğunu, Kab’e’lerin aslında ilk önceleri küplerin saklandığı bankalar olduklarını ve putları oraya küpleri korumaları için koyduklarını anlatmıştım. En kuvvetli putlar Kab’elere yerleştiği için, o bankaların kutsallaşarak, zamanla en önemli tapınaklar haline geldiğinden de bahsetmiştim.

Şimdi biraz hafıza tazeleyelim:

Kab = Kab,küb.
Kab’e = kab,küb, çanak, çömlek evi. (Küb bankası)
Al=Tanrı.
La= Dişilik eki.
Alla = Tanrıça.
Küb-Al-La = Küb tanrıça.
Kab-Allah = Kab-küp tanrıça. (Üsttekiyle aynı şey).

Pekiyi Allah orijininde bir küb tanrıçası olduğuna göre, o hangi küpleri koruyordu? Elbetteki Arab’ın Kab’esindeki küpleri koruyordu. Pekiyi o küplere ne oldu? Nerede Allah’ın koruduğu küpler? Nerede olabilir? Tabii ki; müslümanların Kab’esinde:

Buyrun, küpler burada:

kabe1.jpg

Böylece tanrıçanın Yunan tapınağındaki küplerini, Mısır’daki El-Kab’daki küplerini ve Arap’ın Kab’esindeki küplerini görmüş oldunuz.

Şimdi size neden vajinanın öpülüp, penisin taşlandığını anlatacağım.

Önce şu M.Ö 7.yy Grek mitini okuyalım sonra devam edeceğiz:
(Gaia bir Ay tanrıçasıdır.)

“”Gaia çocuklarına dedi ki: “Günahkar babalı çocuklarım! Bana sorarsanız, babanızın aşağılık zorbalıklarını
cezalandırmalıyız ki, yaptığı utanç verici davranışları ilk kez olsun düşünsün.”

Sonra Gaia dedi ki: “Ama onların hepsini korku sardı, hiç birisi sesini çıkarmadı ama yüce ve şeytani Kronos cesaretini topladı ve sevgili annesine: “Anne! Babamızın adının kötüye çıkmasına sebep olmamak ve o yaptığı zorbalıklar hakkında ilk kez olsun düşünmesini sağlamak için bu işi yapmayı üstleneceğim.” dedi.””

Yukarıdaki bir alıntıydı ve Ingilizce’sinden tam olarak çevirdim. Devamını ise özet olarak vereceğim:

Kronus ve annesi Gaia bir plan yaptılar. Plana göre Kronus bir yere saklandı. Sonra babası Ouranos, gelerek, keyifli bir şekilde, soyunup, cinsel ilişki için tam Gaia’nın üzerine çıkmaya hazırlanmışken, Kronus aniden ortaya çıkıp,

elindeki keskin bir orak ile babasının cinsel organını kesti.

Mitten birebir alıntı burada bitiyor ve devamını ben anlatacağım.

Kronus, babası Ouranos’un cinsel organını keserek onu hadım eder. Böylece tanrıların kraliyet tahtına kendisi geçer. Fakat mitin bu döneminde Kronus’un kendisi de şeytani, kötü ruhlu, ahlaksız bir tanrıdır.

Tahta geçen Kronus’un karısı Rheia’dır. Rheia’nın büyük bir sorunu vardır ki o da şudur: Her ne zaman Rheia bir çocuk doğursa Kronus o çocuğu yutmaktadır.(Farklı mite göre, yutmaz ama Rheia’nın bağrındaki karanlığa hapseder.) Yani Kronus, yeni tanrı ve tanrıçaların doğmasına engel olur. Çünkü kendisinin babasına yaptığını, çocuklarının da kendisine yapmasından korkar. (Kişi, kendinden bilir işi).

Rheia, her doğurduğu çocuğun yutulmasına hayli üzgündür. Sonunda bir plan yapar ve bir tanrı daha doğurur ama o tanrıyı bir keçiye emanet ederek bir mağarada saklar. Çocuklarını yutan Kronus’a ise, içinde bebek olmayan bir kundak verir. Ağırlık çeksin de anlamasın diye kundağın içine bir de kara taş koyar. Kronus, bebek yerine o kara taşı yutar.

Aşağıdaki figürde Rheia’nın, içinde taş olan bebek kundağını Kronus’a vermesini görüyorsunuz:

rheakaratasiverirken.jpg?w=545

Hangi taşı mı veriyor? işte şu kara taşı:

krontas.jpg?w=545

Bu taş müzelerden birinde ama sanırım Vatican müzesinde.

Böylece, Kronus bebek yerine kara taşı yutunca yeni doğan tanrı(Kim olduğunu sonra anlatacağım) kurtulmuş olur. Bu esnada, diğer tanrılar, Rheia’ya yardım etmek için, kılıçlarını çekip birbirleriyle savaşır gibi yaparlar. Maksat kılıç seslerinden dolayı, bebeğin gizlendiği mağaradan bebek ağlaması sesi gelmesin ki Kronus numarayı anlamasın.

Bu hikayenin Yunan versionunda Kronus’un kesilen penisi lanetlenmiştir. Kronus, Mısır mitinde Gebeb ile eşdeğer tutulmuştur. Fakat Arap mitinde Mısır’daki Seth(Sethan), Şeytan ile eşdeğer tutulmuştur. Mısır’da Seth, babası Gebeb’in penisini kesmiştir. daha sonra Seth’in de penisi kesilmiştir.(hiyerogliflerde anlatılmaktdır fakat Seth’in penisini kimin kestiği tıpkı Arap mitindeki şeytanın penisini kimin kestiği gibi belirsiz.)

Yani sizin anlayacağınız; orada şeytan diye taşlanan direk, aslında Şeytanın kendisi değil, pipisidir.

Şimdi bu aşamada kafanızın biraz karıştığına eminim. Çünkü diyorsunuz ki; “Rheia nerden çıktı? Hani doğuran tanrıça Kıble/Kıbelle/Kab Allah idi?”
Hiç kafanız karışmasın. Rheia=Kıble=Şiva=Allah. Sadece farklı dönemlerde ve/veya farklı milletlerindeki adları değişik. Günümüzde bile aynı tanrı diyerek dilden dile bir sürü farklı ad söylemiyorlar mı? Hatta aynı dinde aynı tanrının bir sürü adı yok mu? Neden binlerce yıl içinde, yüzlerce millet arasında aynı tanrıçanın farklı isimleri olmasın? Şimdi ne ise eskiden de öyleydi. Hatta mitler birebir tutmayabilir de. Şimdi bile aynı dinde dahi mezhepler birbirlerini tam tutuyor mu?

Bildiğiniz gibi, her çağın ve her milletin miyolojisi ayrıdır. Bu sebeple, bazen tanrıların adları, hatta tanrıların anasının babasının kim oldukları, mitten mite değişkenlik gösterebilir. Bu değişkenliğin sebebi sadece milletler arası veya çağlar arası farklılık değildir. Aynı zamanda da rejim değişiklikleri ve savaşların sonuçları da mitler arası farklılıklara yol açmıştır. Örneğin; yeni bir kral başa geçer ve radikal değişiklikler yapmak isterse mitlerde değişiklik yapmak zorundadır. Veya bir ülke ilhak edilmişse, ilhak eden millet, ilhak edilen milletin mitinde değişiklikler yaparak kendi mitine uydurur. Bu tamamen politik bir meseledir. Gerektiği zaman tanrılardan biri öldürülür veya daha önce olmayan bir tanrı doğdurulur. Sonra bir bakarsınız tanrılarından biri öldürülmüş olan bir millet yeniden güçlenir ve eski tanrısı yeni tanrılardan birinin çocuğu olarak yeniden doğdurulur. Bu sebeplerden dolayı, bazen bir tanrı bir tanrıçanın koca iken, bir de bakmışsınız ki başka bir mitte torunu veya oğlu olmuş. O yüzden biraz farklı adlar, biraz farklı mitler doğaldır.

Evet, söz verdiğim gibi, senin Kıble’ni yine değiştirdim ay mah Ammid?
Alın bakalım yeni kara taşınızı. Gidin Vatican müzesine, bol bol dönün etrafında.

Bir daha ki sefere, taşın renginin neden beyaz değil de siyah olduğunu anlatacağım

************************************************************************

Bu hakikatten önemli bir başlıktır. Nedeni ise şu: Dinlerin masallardan, mitolojilerden türediğini hepimiz biliyoruz. Fakat mitleri bir çok insan, eninde sonunda okumaktan sıkılıyor. Çünkü okurken, bir yerden sonra kendisini kaybolmuş hissediyor. Çünkü bir mit öbürünü tutmayabiliyor ve tutmadığı zaman, birinden birinin, anlatan kişilerin yalanı veya yanlışı olduğu sanılıyor. Ve bunun neticesinde, hangisinin doğru olan, hangisinin yanlış olan olduğunu bilemediğinden, okuduklarının hepsine güveni kayboluyor. Oysa ki birbirini tutmadığı hallerde dahi, okuduklarının hemen hemen hepsi de doğru. Birisi İ.Ö falanca yılın, falanca mitinin doğrusu, diğeri ise İ.Ö falanca yılının falanca başka bir milletinin doğrusu. Bu önemli kriter göz önünde bulundurulmadığı için, bazen taşlar yerine oturamıyor, sinsileyi takip zorlaşıyor ve sonunda mitlerin içinde kaybolunup, sıkılıp okumaktan vaz geçiliyor. Ben bunu bildiğim için, her ne kadar sizlere mitlerden örnekler versem dahi, aslında en çok, tarihteki insanların zihniyetlerinin ve zanlarının neler olduğunun üstünde duruyorum. Çünkü o zamanın psikolojisini anlamak, o zamanki insanın ne anlatmış olduğunu anlamaktan daha önemlidir. Bunu anladıktan sonra her şey çorap söküğü gibi geliyor. O zamanın insanının psikolojisini anlamanın en iyi yolu ise, kendini o zamanın insanının yerine koyabilmektir.

Örneğin, bundan 10.000 yıl önce doğmuş olsaydınız, Ay’ın aslında bir gezegen olduğunu anlayabilecek miydiniz? Hayır, asla! Çünkü bakınca anlaşılmıyor. Pekiyi cansız olduğunu anlayabilecek miydiniz? Asla! Bütün insanlar onun canlı olduğunu söylerken, onun cansız olduğu aklınızın ucundan bile geçmezdi. Üstelik büyüyen, küçülen, oradan buraya hareket eden bir şeyin cansız olduğunu nasıl düşünebilirdiniz? Üstelik doğaya direk olarak gözle görülür etkileri varken? Mesela Ay, o koca denizleri çekiyor.(Gel-git olayı) Işık veriyor. Güneş, ısıtıyor.

O zamanlar size birisi Ay’ın cansız olduğunu söyleseydi, vereceğiniz cevap, biyük bir ihtimalle, “hadi ordan dümbük” olurdu.

Ay’ın canlı olduğu zihniyetiyle düşünmeye başlayalım;

* Ay neden bazen Dolunay, bazen ise Hilal şeklini alıyor?

Dolunay olduğu zaman, hamiledir. Hamile olması normal çünkü, o bir kadındır. Kadın olduğu nerden belli? Çünkü Güneş erkek boyutunda, Ay kadın boyutunda. Üstelik Güneş erkek gibi güçlü, kasıp kavuruyor. Ay ise narin, nazik; nur’u ile şefkat dolu. Kadın olduğu buradan belli. Kadın olduğuna göre, hamile olması da normaldir.

Pekiyi Dolunay iken, onun hamile olduğu nerden belli?

Çünkü sonradan içinden bir şey çıkarıyor da ondan. Pekiyi biz o çıkan şeyi niçin tam göremiyoruz? çünkü, gökyüzü siyah, o çıkan şey de siyah, o yüzden tam göremiyoruz. Ama Ay’ın içinden siyah bir şey çıkığını görebiliyoruz.

İşte şöyle:

hilal-ve-karatas.jpg?w=545

Şimdi anladınız mı neden beyaz veya yeşil taş değil de kara taş olduğunu? Ay’ın içinden çıkan şey kara da ondan.
Ay dolunay olana kadar, o kara taşı doğurma sürecindedir.

Daha sonra, o kara taş ana tanrıçanın bilgeliği ile(Nur’u, ışığı ile), aydınlanarak ertesi gün, erkek ise yeni bir Güneş olarak doğar.(“1″)Kimdir bu doğan Güneş?
Zamana, döneme ve hangi milletin miti olduğuna bağlı.

Yunan mitinde Zeus. Mısır’ın eski mitinde Ra(Rah), farklı dönem mitinde Horus.

Allah’ın Rahman ve de Rahim olmasının sebebi de budur.
Rah= Güneş.

im veya A+m= Delik, yarık, kovuk.

Rah+Am= Güneşin deliği. (Güneşin çıktığı delik anlamında).

Ab-Rah-Am= Güneşin çıktığı deliğin kulu. (Abd-Rah-Am aynı şey)Mısır’daki “Rah” ile Babil’deki “Al” özdeş tanrılardır. Her ikisi de, erkek olmalarından dolayı Güneş kökenlidir.

Al, tanrı demektir çünkü güneştir.

Allla, tanrıça demektir, çünkü Ay’dır.

Güneşin kuluna Abd-Al denir(Pir Sultan Abd-Al gibi), Ay’ın kulun ise Abd-Alla denir.(Abdallah/Abdullah)

Önceki iletide anlatığım mitte, o kara taş, Kronus’un karısı Rheia’nın doğurup mağarada sakladığı Zeus’dur. Kronus’a sahte bir kara taş yutturmuştur. Zeus’u bir mağarada bir keçiye emanet ederek gizlice büyütmüştür. Kronus(Şeytan) hadım edildikten sonra, Zeus tahta geçmiştir. Kronus(Şeytan) ise lanetlenmiş, ötelenmiş, hor görülüp yok sayılmış yani afaroz edilmiştir. İsa’nın babasının olmamasının sebebi budur; Kronus’u(Şeytan’ı) reddetmek, inkar etmek, lanetleyip yok etmek.
Birçok hristiyan mezhebinde, İsa’nın(=Zeus’un) tanrının oğlu sayılmasının sebebi budur. Çünkü onun babası tanrı, annesi de tanrıçadır.

Rheia, Kıbele, Kıble, Ella,Allah, Şiva, Rahim, Afrodit; bunların hepsi farklı dönemlerin farklı mitlerinin ama aynı tanrıçayı ifade eden tanrıçadır. Bu tanrıça, eninde sonunda, kocası yok edilerek Meryem’e dönüşmüştür.

Buradan sonrası sır değil, çünkü hristiyan ülkelerin ateistlerinin ortaya çıkardığı, İsa=Zeus ve Meryem=Rheia bilgisini, internette resimleriyle ve fazlasıyla bulabilirsiniz.
Fakat ben üzerinde durulmamış bir isim aynıyetine dikkat çekmek istiyorum:

Yunanca: Zeus(Zeus için)
İngilizce: Jesus(İsa için)
Hollandaca: Jezus(İsa için)
Ermenice: Hisus(İsa için)
Eski Mısır: Horus(Horus için)

Isis, Mısır’da Horus’un annesidir. Fakat bu Grek dilinde ona devşirilmiş bir isimdir. Mısır’daki gerçek adı Ese’dir.
Grek dilinde, “İsis-os” , “İsis’in oğlu” demektir. Kısaltılmışı ise “İsos”dur.

Bazı dillerde, İsa hala İsos olarak geçmektedir. Yani, İsa kelimedindeki kök, “İs” dir, Yani tanrıça İsis’dir.

Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere, hristiyanlık, her ne kadar Yahudiler tarafından uydurulmuş olsa da, Helenist bir dinin devamıdır. Elbette ki, din akışkan bir şey olduğu için diğer bütün dinlerden de fazlasıyla etkilenmiştir.

Bunlar hep politik meselelerdir. Elinde nasıl olsa, hazır teist karakterleştirilmiş, milyonlarca insan var. Dinleri birbirine karıştır, kendi politikana uygun bir hap yap, sonra da o teiste o hapı yuttur. Al sana yeni bir inançlı. Karşındaki zaten teist karakterli. Ona din adına ne versen yutar. Yeter ki o nasıl yaşaması gerektiği hakkında kafasını yormasın, hazır lokma olarak dogma’yı kapsın.

Teist her dine müsatittir. Dedesi farklı hapı yutmakta biraz zorlanır ama kafasına sopayı yediği anda yutar hapı. Onun çocukları ise, yeni hapa öyle bir alışır ki; başka milletlerin din hapını saçma bulur.

Bu yazı dizisini bitirdikten sonra, daha derin araştırmak isteyenlere çeşitli kaynaklarla yol göstereceğim.

Devam edecek..

Hepinize teşekkürler, Saygılar, sevgiler.

1: Bu doğurma işleminin detayları da vardır. Örneğin her doğan tanrı güneş olmaz. Bazıları direkt yıldız olarak adı bile koyulmayan önemsiz bir tanrı olur. Doğan çocuk kız ise ve önemli bir tanrıça olacaksa, bu defa anası yıldız olur, kendisi ise bir dahaki seferki Ay olur. Önemsiz kız ise o da direkt olarak yıldız olur. Daha da detayı var ama gerek yok.

DEVAMI VAR : https://seyhulateist.wordpress.com/2012/12/27/kible-shiva-allah-iliskisi/

Link to post
Sitelerde Paylaş

en kab ne demektir bilir misin ey mah Amid?

Kab; kab demektir. Kab-kacak, küp demektir. Kırk küp kırkının da kulpu kırık küp var ya hani! Hani şu kırk haramilerin haram ganimetlerini sakladıkları kulpu kırık küpler? İşte öyle küb.

.............

Zavallı,bu yazılanları daha önce okumuştum..Sen,bu yazıyı okuyunca Allah şivadır veya Allah kibeledir diyebiliyor musun?Yani,seni tatmin etti mi bu yazı?Beni etmedi kardeşim..Biraz Yunan'dan,biraz Hindistan'dan,biraz Anadolu'dan birşeyler söyleyip;aha işte tüm cevaplar demek doğru değil..Bu resmen çorba..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kabe kilise olmadan önce,ya bir sinagogdu,ya da bir güneş tapınağı..Bu konuda net birşeyler söylemek zor..

M.Ö.5.yüzyılda Arabistan'da bir güneş tapınağı olduğunu Herodot yazmıştır..Sanırım bu tapınak,sinagog(havra)olmadan,direk kiliseye çevrilmiş gibi duruyor..Neyse,bu önemli değil..

Herodot ne yazmış,bakalım;

''Bir de Phoiniks adı verilen bir kuş varmış..Ben görmedim..Zaten yaklaşık 500 yılda bir falan görünürmüş..O da babası öldüğünde olurmuş..Eğer resimlerde doğru tasvir ediliyorsa görüntüleri şöyle olmalıdır..Kanatları altın sarısı ya da kırmızı,öte yandan büyüklüğü ise bir kartal kadar..Hayvanın çok önemli işler yaptığı iddia ediliyor..Ama ben pek inanmadım..Babası öldüğünde onu myrrha'dan yapılmış bir kap içerisine koyarak Arabistan'daki Güneş tapınağına gömermiş..''

Bir kap var ve bu kap,tapınağın içinde..Günümüzde de Kabe içinde kaplar var ve bu kaplar,tapınağın içinde..Arada bu kapların hazine değeri taşıdığını,Pavlus'ta söylüyor..Tüm bunlar bir mitoloji ve o bölgedeki mitolojiler,birbirlerine zincir gibi bağlılar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle birşey olamaz da zaten..İnsanlık tarihi boyunca,zamanla toplumların tanrı sayısı azalmıştır;artmamıştır..Bu bakımdan arapların tanrılarının istisna bir şekilde artması da mümkün görünmemektedir..

Ben fakirin gözlemleri tam tersi: tanrıların sayısı zaman içinde eksilmez, artar. Bugün de devam eden bir eğilimdir. İnsanlar durmadan tanrılar ve azizler yaratırlar.

Tanrıların sayısının azaldığına dair hiç bir tarihsel/ampirik gözlem yok. Hiç bir din tarihi ya da antropoloji disiplini, şu veya bu süreçte tanrılar azalmıştır demedi şimdiye kadar.

Bu bir spekülasyon. Dinin tarihini basitten karmaşığa doğru ilerleyen bir çizgi üzerinde tanımlamak isteyen Aydınlanma'nın bir spekülasyonu: Buna göre, antik topluluklar ve ilkel toplulukların birden fazla tanrısı vardır, o halde bugünkü monoteist dinler de bunların evrimleşmiş bir uzantısı olmalıdır.

Gözlemsiz bir spekülasyon. Ampirik yönü, sıfır mesabesinde.

Kabe'nin panteon tanımlaması için Herodot'un veya birinin yazıp bizim oradan okumamız şart değil. Penteon, bir kavmin tanrı kadrosudur, bu kadroyu toplayan fiziki tesistir. Kabe, tam anlamıyla bir panteon'dur bu tanıma göre; Venezuela'daki Maria Lionza kültünün de ulusal kahramanlar, yazarlar ve şehitlerden oluşan bir panteonu olması gibi. Herodot'un bunları görmüş olup olmaması beni ilgilendirmiyor.

Arap Yarımadasındaki Hıristiyanlığa gelince: Bu bir sır ya da giz değil. Arap Yarımadasında Hıristiyanlar olduğunu biliyoruz. Orta Arabistan'da tek tük bireyler vardı, bunlarda biri de, Hz.Muhammed'in nikahını kıyan, Hatice'nin akrabası Varaka bin Nevfel. Başka adı bilinenler de var.

Ama esas, kuzey bölgelerinde yoğun bir Hıristiyan nüfusu vardı. Genellikle Bizans'a tabi, ya da onun etkisindeydiler. Bir bölümü, daha Peygamber zamanında cizye vermeyi kabul ederek Medine yönetimine bağlandılar. Bugün de zaten Arapların hatırı sayılır bir oranı Hıristiyan.

Antik dönemde, yukarıda bahsettiğim dinsel gerilimsizliği, tanrı çoğulculuğunu, kültürlerin birbirlerinden tanrılar, semboller ve ritüeller ithal ettiklerini falan göz önünde tutarsak, Kabe paganizmi ile Hıristiyanlık arasında bu gibi geçişlerin olması doğal.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben fakirin gözlemleri tam tersi: tanrıların sayısı zaman içinde eksilmez, artar. Bugün de devam eden bir eğilimdir. İnsanlar durmadan tanrılar ve azizler yaratırlar.

Tanrıların sayısının azaldığına dair hiç bir tarihsel/ampirik gözlem yok. Hiç bir din tarihi ya da antropoloji disiplini, şu veya bu süreçte tanrılar azalmıştır demedi şimdiye kadar.

Bu bir spekülasyon. Dinin tarihini basitten karmaşığa doğru ilerleyen bir çizgi üzerinde tanımlamak isteyen Aydınlanma'nın bir spekülasyonu: Buna göre, antik topluluklar ve ilkel toplulukların birden fazla tanrısı vardır, o halde bugünkü monoteist dinler de bunların evrimleşmiş bir uzantısı olmalıdır.

Gözlemsiz bir spekülasyon. Ampirik yönü, sıfır mesabesinde.

Kabe'nin panteon tanımlaması için Herodot'un veya birinin yazıp bizim oradan okumamız şart değil. Penteon, bir kavmin tanrı kadrosudur, bu kadroyu toplayan fiziki tesistir. Kabe, tam anlamıyla bir panteon'dur bu tanıma göre; Venezuela'daki Maria Lionza kültünün de ulusal kahramanlar, yazarlar ve şehitlerden oluşan bir panteonu olması gibi. Herodot'un bunları görmüş olup olmaması beni ilgilendirmiyor.

Arap Yarımadasındaki Hıristiyanlığa gelince: Bu bir sır ya da giz değil. Arap Yarımadasında Hıristiyanlar olduğunu biliyoruz. Orta Arabistan'da tek tük bireyler vardı, bunlarda biri de, Hz.Muhammed'in nikahını kıyan, Hatice'nin akrabası Varaka bin Nevfel. Başka adı bilinenler de var.

Ama esas, kuzey bölgelerinde yoğun bir Hıristiyan nüfusu vardı. Genellikle Bizans'a tabi, ya da onun etkisindeydiler. Bir bölümü, daha Peygamber zamanında cizye vermeyi kabul ederek Medine yönetimine bağlandılar. Bugün de zaten Arapların hatırı sayılır bir oranı Hıristiyan.

Antik dönemde, yukarıda bahsettiğim dinsel gerilimsizliği, tanrı çoğulculuğunu, kültürlerin birbirlerinden tanrılar, semboller ve ritüeller ithal ettiklerini falan göz önünde tutarsak, Kabe paganizmi ile Hıristiyanlık arasında bu gibi geçişlerin olması doğal.

Ben anlamıyorum ki..Herodot'u filan boşver deyip,bana arapların yalanlarından bahsediyorsun..Varaka bin nevfel filan..

Tanrıların azalması bir spekülasyon değil,gerçeğin ta kendisidir..Tanrı dediğiniz şey,bilime yenik düşmüştür..Bilim ilerledikçe,tanrılar azalmıştır..Buna itiraz etmek,öyle kolay değil..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zavallı,bu yazılanları daha önce okumuştum..Sen,bu yazıyı okuyunca Allah şivadır veya Allah kibeledir diyebiliyor musun?Yani,seni tatmin etti mi bu yazı?Beni etmedi kardeşim..Biraz Yunan'dan,biraz Hindistan'dan,biraz Anadolu'dan birşeyler söyleyip;aha işte tüm cevaplar demek doğru değil..Bu resmen çorba..

e zaten islam da bir çorba değil midir ?

incil ile - tevrattan copy sonuçta...

+ üstüne biraz da shiva miva işte...+ bahailik vs.vs.vs.

sade- saf kan bir din değil ki ?

incile - tevrata bakıyoruz ---onlarda sağdan soldan toplama araklama vs.vs.

gılgamışdan bile alıntılar var....amon dan alıntılar var....sağdan soldan toplama hep ?

islamdaki KARA TAŞ ı nasıl açıklıyacaksın ayrıca ? musevilikde yahut hristiyanlıkda var mı kara taş ? ben duymadım ???

yani benim düşünce ve tahminlerim tabi bunlar...kesin biliyorum diye bir iddiam yok.

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

e zaten islam da bir çorba değil midir ?

incil ile - tevrattan copy sonuçta...

+ üstüne biraz da shiva miva işte...+ bahailik vs.vs.vs.

sade- saf kan bir din değil ki ?

incile - tevrata bakıyoruz ---onlarda sağdan soldan toplama araklama vs.vs.

gılgamışdan bile alıntılar var....amon dan alıntılar var....sağdan soldan toplama hep ?

islamdaki KARA TAŞ ı nasıl açıklıyacaksın ayrıca ? musevilikde yahut hristiyanlıkda var mı kara taş ? ben duymadım ???

yani benim düşünce ve tahminlerim tabi bunlar...kesin biliyorum diye bir iddiam yok.

Arapların kült yerlerinde taş olmazsa olmazdır..Araplar için taşın değeri çok büyüktür..Bu bakımdan,Kabe'deki kara taş dinler değişse bile,olduğu gibi yerinde kalmıştır..Taşın,testi ile benzerliği de budur..Araplar ne testilerden,ne de taştan vazgeçememişlerdir..Bu taşı,tutupta Hint mitolojisi ile bağdaştırmaya gerek yok..Böyle yapacaksak,İslam'a dair hemen her şeyi,Dünya'daki farklı mitolojiler ile bağdaştırırız..Bu insanlar o zamanlarda sınırlı sayıda ticaret yapıyorlar Hintlilerle ve bu insanların çok büyük bölümü okuma/yazma bilmiyor..Arapların kendi geçmişleri varken,kalkıpta Hint mitolojisini araklamaları mantıksız..İhtiyaçları yok bir kere..

Araplar için bu taş,ibadet ettikleri bir nesnedir..Bu taşlar,bu insanlar için bir mihrap görevi görüyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapların kült yerlerinde taş olmazsa olmazdır..Araplar için taşın değeri çok büyüktür..Bu bakımdan,Kabe'deki kara taş dinler değişse bile,olduğu gibi yerinde kalmıştır..Taşın,testi ile benzerliği de budur..Araplar ne testilerden,ne de taştan vazgeçememişlerdir..Bu taşı,tutupta Hint mitolojisi ile bağdaştırmaya gerek yok..Böyle yapacaksak,İslam'a dair hemen her şeyi,Dünya'daki farklı mitolojiler ile bağdaştırırız..Bu insanlar o zamanlarda sınırlı sayıda ticaret yapıyorlar Hintlilerle ve bu insanların çok büyük bölümü okuma/yazma bilmiyor..Arapların kendi geçmişleri varken,kalkıpta Hint mitolojisini araklamaları mantıksız..İhtiyaçları yok bir kere..

Araplar için bu taş,ibadet ettikleri bir nesnedir..Bu taşlar,bu insanlar için bir mihrap görevi görüyor..

iyi de aynı ritüelleri uyguluyorlar neredeyse ?...

hintliler de namaz kılıyor mesela.....kara taş onlarda da var...taşın konduğu yer ise vajina şeklinde ve gerçekten de vajinayı temsil ediyor....islamdaki taşın konduğu gümüş ve altın şekle bak - benzerliği gör ?

kara taşın üzerine erkekler spermlerini - kadınlar adet kanlarını - kurban kanlarını sürerlermiş hintlerde....zamanında araplar da benzerlerini yaparlarmış...

bu kadar benzerlik ???

Link to post
Sitelerde Paylaş

iyi de aynı ritüelleri uyguluyorlar neredeyse ?...

hintliler de namaz kılıyor mesela.....kara taş onlarda da var...taşın konduğu yer ise vajina şeklinde ve gerçekten de vajinayı temsil ediyor....islamdaki taşın konduğu gümüş ve altın şekle bak - benzerliği gör ?

kara taşın üzerine erkekler spermlerini - kadınlar adet kanlarını - kurban kanlarını sürerlermiş hintlerde....zamanında araplar da benzerlerini yaparlarmış...

bu kadar benzerlik ???

Olabilir..Sadece kara taş yüzünden,İslam Hint mitolojisinden beslenmiştir diyemeyiz..Bu taş,Hint mitolojisinin eseridir diyemeyiz..

Hintlilerin,araplardaki bu taş hastalığını,kendi yaşadıkları yere götürmediklerini nereden bileceğiz?

Bilemeyiz işte bunu..

Çölde ne önemli olabilir..Her yer kum..Su çok önemlidir,bir de taş/kaya..Kabe,bir kuyudur deniyor ve bu kuyunun bir köşesinde bereket için kurbanlar sunulan bir taş(mihrap) var deniyor..Şimdi bu yazılanları es geçip,taaaa Hindistan'daki mitolojileri deşmeye ne gerek var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olabilir..Sadece kara taş yüzünden,İslam Hint mitolojisinden beslenmiştir diyemeyiz..Bu taş,Hint mitolojisinin eseridir diyemeyiz..

Hintlilerin,araplardaki bu taş hastalığını,kendi yaşadıkları yere götürmediklerini nereden bileceğiz?

Bilemeyiz işte bunu..

Çölde ne önemli olabilir..Her yer kum..Su çok önemlidir,bir de taş/kaya..Kabe,bir kuyudur deniyor ve bu kuyunun bir köşesinde bereket için kurbanlar sunulan bir taş(mihrap) var deniyor..Şimdi bu yazılanları es geçip,taaaa Hindistan'daki mitolojileri deşmeye ne gerek var?

e namaz da kılıyorlar ?

hac da yapıyorlar ?

ve bunları islamdan önce de yapıyorlardı....

arapların ritüelleri ile ilginç benzerlikler var........namaz araplarda varmıydı mesela islam öncesi ? sanırım yoktu....o zaman araplar hintlerden almış bunları diyebiliriz ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

e namaz da kılıyorlar ?

hac da yapıyorlar ?

ve bunları islamdan önce de yapıyorlardı....

arapların ritüelleri ile ilginç benzerlikler var........namaz araplarda varmıydı mesela islam öncesi ? sanırım yoktu....o zaman araplar hintlerden almış bunları diyebiliriz ?

Hristiyanlarda namazda,oruçta,hac da var..Namaz mesela..Süryaniler için günde 7 vakit..Yalnız sıradan insanlara bu çok geldiği için günde 3 vakit kılıyorlarmış..Slutho diyorlar namaza..İslam'da,slutho olmuş salat.. :)

Zavallı,sen meraklısın..Şu kitabı oku muhakkak;

http://www.idefix.com/kitap/coktanricilik-hiristiyanlik-ve-kabe-islamin-kaynaklari-1-erol-sever/tanim.asp?sid=WHY73OW363RMT0F68SZM

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyanlarda namazda,oruçta,hac da var..Namaz mesela..Süryaniler için günde 7 vakit..Yalnız sıradan insanlara bu çok geldiği için günde 3 vakit kılıyorlarmış..Slutho diyorlar namaza..İslam'da,slutho olmuş salat.. :)

Zavallı,sen meraklısın..Şu kitabı oku muhakkak;

http://www.idefix.com/kitap/coktanricilik-hiristiyanlik-ve-kabe-islamin-kaynaklari-1-erol-sever/tanim.asp?sid=WHY73OW363RMT0F68SZM

hmm tamam..

13 tl miş bi de ? bedava la ? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...