Jump to content

Allah'ın Yokluğunun Bilimsel Bir Nedeni Var mıdır?


Recommended Posts

Bilimsel olarak kanıt; Mantıksal materyalist dil ile kurulabilir. Pozitif bilimlerin mantık yapısı tümevarım ve tümdengelimdir. Bilim, tümevarım yapar. Çünkü bilimin ömrü Dünyada yaşayacak akıllı insanlık tarihi kadardır. Bu soruyu 1900 lü yıllarda sorduğunuzu düşünelim. Madde enerji kavramı için ne diyecektiniz. Şimdi 2015 deyiz. Madde ve enerji için neler söylüyoruz. 2150 de neler söyleyeceğiz. Görüldüğü üzere İnsanlık tarihinin sonuna geldiğimizde bu soruya en doğru cevabı verebiliriz.

Ancak, :)

Bilimsel açıdan, Bilim evrensel ve insanlık tarihi kadardır. Bilimsel açıdan, Din bireysel ve insan yaşamı kadardır. Din tümdengelim yapar. Dine göre önce Tanrı varlığı kabul edilir. Ardından peygamber ... klasik.

Bu durumda Bilimsel bilim; Tanrı var-yok tartışılabilir iken; "Bilimsel Din" açısından Tanrı vardır. Bilimde sıfır ve birin toplamı bir olduğundan mecburen Tanrı vardır.

tarihinde Rhodium tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bilimsel olarak kanıt; Mantıksal materyalist dil ile kurulabilir. Pozitif bilimlerin mantık yapısı tümevarım ve tümdengelimdir. Bilim, tümevarım yapar. Çünkü bilimin ömrü Dünyada yaşayacak akıllı insanlık tarihi kadardır. Bu soruyu 1900 lü yıllarda sorduğunuzu düşünelim. Madde enerji kavramı için ne diyecektiniz. Şimdi 2015 deyiz. Madde ve enerji için neler söylüyoruz. 2150 de neler söyleyeceğiz. Görüldüğü üzere İnsanlık tarihinin sonuna geldiğimizde bu soruya en doğru cevabı verebiliriz.

Ancak, :)

Bilimsel açıdan, Bilim evrensel ve insanlık tarihi kadardır. Bilimsel açıdan, Din bireysel ve insan yaşamı kadardır. Din tümdengelim yapar. Dine göre önce Tanrı varlığı kabul edilir. Ardından peygamber ... klasik.

Bu durumda Bilimsel bilim; Tanrı var-yok tartışılabilir iken; "Bilimsel Din" açısından Tanrı vardır. Bilimde sıfır ve birin toplamı bir olduğundan mecburen Tanrı vardır.

kardeş işi koparmışsın mükemmel bir anlatım olmuş ellerine sağlık :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimsel bilim = !?

Bilimsel Din = !?

Bilimde sıfır ve birin toplamı bir olduğundan mecburen Tanrı vardır. = !!?

Ve tekrar:

Mecburen tanrı vardır...??

Not: Bu "quote/alıntı" olayı değişmiş, tam çözemedim.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuralların, yasaların varlığını ve evrenin bir başlangıcı olduğunu kabul ediyorsak, bunların nedeni olan harici bir şeyin varlığını savunmak mantıksız değildir.

- Mantıksız değil(!)(*) ama beyhude?

- Neden olan harici şeyin nedeninden devam etmemize engel ve durmamız gereken noktaya dair çizginin kıstası nedir?

- Kavranamazlık?

- Savunmak? Neden savunuyoruz? Motivasyonumuz nedir? "Öyle olmasını istediğimiz" için mi?........?(muhtemel cevap: öyle olabileceği için; oradan devam ederiz)

- Determinizm bu süreçte nerede duruyor?

(*) o "şey" tanrı olmadığı sürece mantık kısmı geçerli, devamında yazdıklarım da geçersiz olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyolojik sistemler ilgilendiğim bir konu değil ancak canlılardaki merkezi yönetim birimi olmaması yazınızdan anladıklarımı yazacağım.

Canlıların merkezi yönetim birimlerine sahip olmamalarının, merkezi yönetim birimlerinin 2 nedenden dolayı dezavantajlı olabileceğini düşündürüyor.

1) Entropiyi düşürmede düşük başarı göstermeleri,

2) Dış tehlikelere çok düşük direnç göstermeleri.

Bir ağacı düşünürsek, yüzlerce yapraktan ve trilyonlarca hücreden oluşmuştur. Eğer tüm DNA'sı tek bir yaprakta olsaydı, bir tırtıl o yaprağı yediği zaman tüm ağaç yok olacaktı.

Varlığın devamı için oldukça tehlikeli bir durum.

Merkezi yönetim biriminin yüksek enerji ihtiyacı ve bilgi iletiminde zaman, enerji israfı da sizin belirttiğiniz gibi diğer bir engel olduğundan merkezi olmayan yönetim birimlerine geçişi sağlamış olmalı.

Böylece bir ağacın büyük bir parçasını kesip atsak bile ağaç tekrar büyümeye devam edebilmektedir.

Ancak ana amaç entropiyi düşürmektir. Bu da canlıların birbiriyle etkileşerek daha fazla seçeneği deneyebilmesi ile mümkündür.

Artık bu aşamada merkezi bir yönetim yapısının oluştuğunu da görüyoruz. Sinir sistemi ve beyin.

Bu da canlının seçim yapabileceği durum sayısının artmasının, daha fazla etkileşime daha farklı organizasyonlara gidebilmesinin önünü açması demek.

Entropisini sürekli düşürebilmesi için ne kadar çok durum arasında etkileşim sağlayabilirse o kadar netice alabilir.

Bilinçli, seçim yapabilecek seviyeye ulaşan canlıların etkileşebilmesi, entropilerini daha da düşürebilmeleri için yeni kurallar, iletişim mekanizmaları yani protokoller gereklidir. Dil, yazı, internet vs. gibi.

Bu iletişim protokolleri ortaya çıktığında zaten insanlık inanılmaz bir ilerleme kaydetmiştir.

Merkezi yönetim birimlerinin olmaması organizasyon kabiliyeti düşük canlılarda avantajken, ilerleyen aşamalarda zorunludur.

Peki, gelecek nereye götürecektir? Evrim sürecindeki trende baktığımızda devasa organizasyonların oluşacağını söylemek mümkün.

Acaba evren böyle bir organizasyon olabilir mi?

Amaç? Bizim anladığımız anlamda bir amaç yok. Amaç noktasındaki algı kırılması, devamındaki tüm düşünce sistematiğini de yanılgıya düşürüyor.

Evrim trendi? Evrim trendinin bugün geldiği noktadaki vakıa, biyosferdeki hakim yaşam türünün halen "tek hücreliler" olduğudur. Sırada da bitkiler ve böcek familyası vardır. İnsanlar değil. Dirimbirimsel açıdan başarı dizgesi budur. Bkz: biyokütleler.

Doğal seçilim çeşitliliği, ilerlemeyi destekler mi? Yoksa tam tersi mi? Doğal seçilimi dar kapsamda düşünmeyin.

Yarın tepemize bir asteroid inse (ve inmeyeceğinin hiç bir garantisi yok), bu alemi ilk terk edeceklerden biri "bizler"iz. Bakteriler değil.

Devasa organizasyonlar da başka baharı beklerler.

Komplekslik bir avantaj değil, dezavantajdır. Daha karmaşık sistemler=daha çok sorun.

Komplekslik bir zorunluluk değil, olsa olsa, zaman zaman ortaya çıkan bir gerekliliktir. Yaşam, kompleks hale gelmek zorunda kalır. Onu istemez, amaçlamaz, peşinde koşmaz.

Ve ilk tercihi basitliktir.

Tabii düşünüldüğü zaman, doğal niş doygunluğa ulaştığı sürece, artan kompleksite de bir nevi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bu da şimdi aklıma geldi.

Önemli olan süreklilik ve miktar. Bir nevi bu bağlamdaki istikrar. Ve eşik noktaları. Kompleksliğin getirdiği avantajlar mı baskın çıkacak, yoksa beraberinde getireceği kaçınılmaz sorunlar mı çizgiyi bir noktadan çekecek. Bir nevi treshold meselesi. Ama dediğim gibi, canlılık "zorunda kalmadıkça" her zaman basitliği, bir nevi statükoyu tercih eder.

Kaldı ki katastrofik kesintiler her zaman vardı ve olmaya da devam edecek.

Yazdıklarım neticesinde evrimin aksi yönde bir trendinin de pek ala olabileceği sonucu çıkıyor yalnız. Vay anasını :)

Kaldı ki; insanlık ortaya çıktı mı, çıktı bir kere. Buyur burdan yak..Yazılı düşündüğüm varsayılsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun da ötesinde düşünürsek; etkileşim protokollerinin artması, etkileşim biçimlerinin değişmesine de neden olacaktır.

Bu da, varsa ki evrimin kurgusu açısından olması çok olası olan diğer evrenlerdeki bilinçli varlıklarla etkileşime girmeyi olanaklı ve zorunlu hale de getirecektir.

Bu da, sanal gerçeklik demek. Alternatif bir var oluş biçimi.

Sanal gerçeklikleri kapsayan başka sanal gerçeklikler...

Sistemin yöneticisi kim? Teistler haklı olabilir mi? :huh::blink:

Buradan sanal gerçekliğe nasıl geçtin? (olamayacağı için değil)

Oradan teistlere nasıl bağlandın? (olamayacağı için)

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Mantıksız değil(!)(*) ama beyhude?

- Neden olan harici şeyin nedeninden devam etmemize engel ve durmamız gereken noktaya dair çizginin kıstası nedir?

- Kavranamazlık?

- Savunmak? Neden savunuyoruz? Motivasyonumuz nedir? "Öyle olmasını istediğimiz" için mi?........?(muhtemel cevap: öyle olabileceği için; oradan devam ederiz)

- Determinizm bu süreçte nerede duruyor?

(*) o "şey" tanrı olmadığı sürece mantık kısmı geçerli, devamında yazdıklarım da geçersiz olabilir.

Cümleyi dikkatli kurdum ve Tanrı iddiasında bulunmadım, sondaki çıkarımın geçerli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amaç? Bizim anladığımız anlamda bir amaç yok. Amaç noktasındaki algı kırılması, devamındaki tüm düşünce sistematiğini de yanılgıya düşürüyor.

Evrim trendi? Evrim trendinin bugün geldiği noktadaki vakıa, biyosferdeki hakim yaşam türünün halen "tek hücreliler" olduğudur. Sırada da bitkiler ve böcek familyası vardır. İnsanlar değil. Dirimbirimsel açıdan başarı dizgesi budur. Bkz: biyokütleler.

Doğal seçilim çeşitliliği, ilerlemeyi destekler mi? Yoksa tam tersi mi? Doğal seçilimi dar kapsamda düşünmeyin.

Yarın tepemize bir asteroid inse (ve inmeyeceğinin hiç bir garantisi yok), bu alemi ilk terk edeceklerden biri "bizler"iz. Bakteriler değil.

Devasa organizasyonlar da başka baharı beklerler.

Komplekslik bir avantaj değil, dezavantajdır. Daha karmaşık sistemler=daha çok sorun.

Komplekslik bir zorunluluk değil, olsa olsa, zaman zaman ortaya çıkan bir gerekliliktir. Yaşam, kompleks hale gelmek zorunda kalır. Onu istemez, amaçlamaz, peşinde koşmaz.

Ve ilk tercihi basitliktir.

Tabii düşünüldüğü zaman, doğal niş doygunluğa ulaştığı sürece, artan kompleksite de bir nevi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bu da şimdi aklıma geldi.

Önemli olan süreklilik ve miktar. Bir nevi bu bağlamdaki istikrar. Ve eşik noktaları. Kompleksliğin getirdiği avantajlar mı baskın çıkacak, yoksa beraberinde getireceği kaçınılmaz sorunlar mı çizgiyi bir noktadan çekecek. Bir nevi treshold meselesi. Ama dediğim gibi, canlılık "zorunda kalmadıkça" her zaman basitliği, bir nevi statükoyu tercih eder.

Kaldı ki katastrofik kesintiler her zaman vardı ve olmaya da devam edecek.

Yazdıklarım neticesinde evrimin aksi yönde bir trendinin de pek ala olabileceği sonucu çıkıyor yalnız. Vay anasını :)

Kaldı ki; insanlık ortaya çıktı mı, çıktı bir kere. Buyur burdan yak..Yazılı düşündüğüm varsayılsın.

Yaa, öyle kafan karışır işte.

Evreni gözlemlediğinde kompleksiteye gidiş trendi çok net.

Gezegenler, yıldızlar, galaksiler... Tek başına dolanan bir tek foton var. Onun dışında atomlar, moleküller, bileşikler diye gidiyor...

Kompleksite avantaj sağladığı için yeğlenir. Dezavantaj olarak gördüğün sorunlar illüzyondur çünkü kompleksite sayesinde tamir edilebilirlik ortaya çıkar.

Bir bileşen zarar gördüğünde sistem onu tamir eder veya yenisini oluşturur.

Bu sayede devamlılığını sağlar.

Kompleksite sayesinde sistem kendi düzensizliğini azaltır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buradan sanal gerçekliğe nasıl geçtin? (olamayacağı için değil)

Oradan teistlere nasıl bağlandın? (olamayacağı için)

İyi toparlayamayabilirim ama şöyle açıklamaya çalışayım.

Sanal gerçeklik en basit tanımıyla, kuralları tanımlı bir etkileşim ortamıdır.

Aynen yaşadığımız dünya gibi.

Sistemler sürekli entropilerini (düzensizliklerini) düşürmek için diğer sistemlerle etkileşim halindedir.

Tek hücreliler etkileşerek çok hücrelileri, çok hücrelilerden organları, organlardan sistemleri oluşmuş.

Ve artık bilinç kazanan bu sistemler, daha karmaşık seçimler yapabilir halde gelmiş ve birbirleriyle etkileşebilmek için çeşitli etkileşim protokolleri ortaya çıkartmış, dilleri geliştirmiş, yazıyı geliştirmiş, telefonu geliştirmiş, televizyonu geliştirmiş, cep telefonunu geliştirmiş, interneti geliştirmiş, başka gezegenlere uzay araçları göndermiş...

Özellikle internet sayesinde düm dünya birbiriyle etkileşim halinde. Ne kadar çok farklı yapı ile etkileşim o kadar çok farklı yapının ortaya çıkması demek.

Daha fazla seçeneğin doğal seçilime uğrayarak daha verimli yapılara evrilmek demek.

Bu etkileşme trendi gereği eğer varsa bizim gibi başka gerçeklikler onlarla geliştireceğimiz yeni etkileşim protokolleriyle etkileşip daha farklı yapılara evrilebiliriz.

Bu bağlamda acaba evrimin çok ilerisine ulaşan bu yapıların alt simülasyonları mıyız?

Acaba teistlerin iddia ettiği gibi bir yaratıcımız olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi toparlayamayabilirim ama şöyle açıklamaya çalışayım.

Sanal gerçeklik en basit tanımıyla, kuralları tanımlı bir etkileşim ortamıdır.

Aynen yaşadığımız dünya gibi.

Sistemler sürekli entropilerini (düzensizliklerini) düşürmek için diğer sistemlerle etkileşim halindedir.

Tek hücreliler etkileşerek çok hücrelileri, çok hücrelilerden organları, organlardan sistemleri oluşmuş.

Ve artık bilinç kazanan bu sistemler, daha karmaşık seçimler yapabilir halde gelmiş ve birbirleriyle etkileşebilmek için çeşitli etkileşim protokolleri ortaya çıkartmış, dilleri geliştirmiş, yazıyı geliştirmiş, telefonu geliştirmiş, televizyonu geliştirmiş, cep telefonunu geliştirmiş, interneti geliştirmiş, başka gezegenlere uzay araçları göndermiş...

Özellikle internet sayesinde düm dünya birbiriyle etkileşim halinde. Ne kadar çok farklı yapı ile etkileşim o kadar çok farklı yapının ortaya çıkması demek.

Daha fazla seçeneğin doğal seçilime uğrayarak daha verimli yapılara evrilmek demek.

Bu etkileşme trendi gereği eğer varsa bizim gibi başka gerçeklikler onlarla geliştireceğimiz yeni etkileşim protokolleriyle etkileşip daha farklı yapılara evrilebiliriz.

Bu bağlamda acaba evrimin çok ilerisine ulaşan bu yapıların alt simülasyonları mıyız?

Acaba teistlerin iddia ettiği gibi bir yaratıcımız olabilir mi?

Evrimde ilerleme yok. İnsan gelişmiş bir tür değil sadece tek hücrelilerden daha karmaşık. Ortam şartlarına daha iyi uyum sağlamış tek hücreli bi canlı evrime göre insandan daha başarılıdır. Doğal seçilime amaç yüklemenin hatalı bir tutum olduğunu düşünüyorum çünkü doğal seçilim kör saatçidir.

Bir yaratıcımız yok çünkü fosil kayıtlarından kökenlerimizi neredeyse tam başarıyla teyit edebiliyoruz. İnsan havadan zembille inmiş olsaydı hiçbir fosil kaydı olmayacağı için evrim düşünceside ortaya çıkmayacaktı ve yaratıcımız olduğunu iddia edebilecektik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir yaratıcımız yok çünkü fosil kayıtlarından kökenlerimizi neredeyse tam başarıyla teyit edebiliyoruz. İnsan havadan zembille inmiş olsaydı hiçbir fosil kaydı olmayacağı için evrim düşünceside ortaya çıkmayacaktı ve yaratıcımız olduğunu iddia edebilecektik.

Canlıların evrimleşmiş olduklarına dair kanıtların varlığı bir Yaratıcı'nın varlığını dışlamaz. Yaratıcı canlıları evrim yoluyla yaratmış olabilir. Evrim yalnızca, Adem - Havva, Dünya'nın yedi günde yaratılması, Nuh Tufanı gibi şeylerin olmadığını kanıtlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlıların evrimleşmiş olduklarına dair kanıtların varlığı bir Yaratıcı'nın varlığını dışlamaz. Yaratıcı canlıları evrim yoluyla yaratmış olabilir. Evrim yalnızca, Adem - Havva, Dünya'nın yedi günde yaratılması, Nuh Tufanı gibi şeylerin olmadığını kanıtlar.

Hayır evrim yaratılmadığımızı kanıtlar. Evrim bir yaratma yolu değildir ortama adapte olmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır evrim yaratılmadığımızı kanıtlar. Evrim bir yaratma yolu değildir ortama adapte olmaktır.

Sevgili GerçeğiArayan,

Evrim canlıların oluşma sürecidir. Ortama adapte olmaktan öte şeyler de var ama, konumuz açısından önemli değil.

Bu sürecin "nasıl"ını bilim zaten karıtlıyor. Buna itiraz yok.

Sorun şu ki, sen zihninde farkına varmadan, bilimsel olarak kanıtlanamayacak bir argümanla Tanrı fikrini atıyor ve noktayı koyuyorsun.

Oysa Tanrı'nın canlıları tam da bu evrim süreciyle yaratmış olduğunu düşün.

Aradaki farkı nasıl bilebilirsin?

Bilimsel yöntemle değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili GerçeğiArayan,

Evrim canlıların oluşma sürecidir. Ortama adapte olmaktan öte şeyler de var ama, konumuz açısından önemli değil.

Bu sürecin "nasıl"ını bilim zaten karıtlıyor. Buna itiraz yok.

Sorun şu ki, sen zihninde farkına varmadan, bilimsel olarak kanıtlanamayacak bir argümanla Tanrı fikrini atıyor ve noktayı koyuyorsun.

Oysa Tanrı'nın canlıları tam da bu evrim süreciyle yaratmış olduğunu düşün.

Aradaki farkı nasıl bilebilirsin?

Bilimsel yöntemle değil.

Evrim tam olarak ortam şartlarına uyum sağlamaktır. Tekamül yada gelişim diyenler evrimi bilmeyenlerdir. Sen kendini en gelişmiş olarak görsende kutuplarda bir penguen senden çok daha avantajlıdır sen ölürsün o yaşar.

Evrimin mekanizmalarını bilen birisi bunun tanrının yaratma süreci olamayacağını bilir çünkü rastgele gerçekleşen bir mutasyon sonrası bu mutasyon canlıya avantaj sağlıyorsa aktarılır zarar veriyorsa canlı elenir. Buradaki rastgele mutasyon ve evrimin belli bir rotasının olmaması homo sapiens türünü tanrının yaratmadığının kanıtıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim tam olarak ortam şartlarına uyum sağlamaktır. Tekamül yada gelişim diyenler evrimi bilmeyenlerdir. Sen kendini en gelişmiş olarak görsende kutuplarda bir penguen senden çok daha avantajlıdır sen ölürsün o yaşar.

Evrimin mekanizmalarını bilen birisi bunun tanrının yaratma süreci olamayacağını bilir çünkü rastgele gerçekleşen bir mutasyon sonrası bu mutasyon canlıya avantaj sağlıyorsa aktarılır zarar veriyorsa canlı elenir. Buradaki rastgele mutasyon ve evrimin belli bir rotasının olmaması homo sapiens türünü tanrının yaratmadığının kanıtıdır.

Evrimin biyolojik kısmına bir itirazım yok ki.

Tanrı bü süreçle yaratmış olamaz mı? Mutasyonları belirlemiş? Belli bir rota yokmuş izlenimiyle?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimin biyolojik kısmına bir itirazım yok ki.

Tanrı bü süreçle yaratmış olamaz mı? Mutasyonları belirlemiş? Belli bir rota yokmuş izlenimiyle?

Senin bu argümanının yaratılışçı çevredeki karşılığı dinazor fosillerini şeytanın bizi kandırmak için koymasıdır.

Mutasyonların nedeni vardır örneğin radyoaktif bir sızıntı onunda nedeni vardır bozunma vs bu şekilde nedensellik zincirini kuruyor bilim. Buda tanrıya varolabileceği bir boşluk bırakmıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratılışçı çevreleri falan boş ver.

Bu tartışmalar çok yapıldı. Ben işin biyolojik yönünü tartışmıyorum.

Ama şunu da görmek gerek bu argümanlar ne olursa olsun, buradan "Tanrı yoktur"a çıkamazsın. Benzer şekilde bir teist de gelir aynı argümanlarla "Tanrı öyle yaratmıştır"a ulaşır.

En doğrusu bilimsel konularda Tanrı kavramına girmemek. Ama bu da evrim ya da büyük Patlama gibi olguları birer ateist sav olarak kullanmamayı da gerektirir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

DNA moleküllerinin yapılarına bakılır ise, değişik ve düzensiz bir sistem olduğunu görüyoruz. (Yapışık ikizler, tek ayaklı domuz...)

Bir balığın çıkardığı sayısızca dölden veya bir sineğin bıraktığı milyonlarca spermden sadece %1,6'sı hayatta kalabiliyor...

Bir birini yiyor tüm canlılar ve acı çektirmeyen tanrı, sinirlere sahip olan hayvanlara (insanlar dahil) acı çektiriyor.

Bunlar bir çok ayete ters düşen bilimsel makaleden sadece bir kaçı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimde ilerleme yok. İnsan gelişmiş bir tür değil sadece tek hücrelilerden daha karmaşık. Ortam şartlarına daha iyi uyum sağlamış tek hücreli bi canlı evrime göre insandan daha başarılıdır. Doğal seçilime amaç yüklemenin hatalı bir tutum olduğunu düşünüyorum çünkü doğal seçilim kör saatçidir.

Bir yaratıcımız yok çünkü fosil kayıtlarından kökenlerimizi neredeyse tam başarıyla teyit edebiliyoruz. İnsan havadan zembille inmiş olsaydı hiçbir fosil kaydı olmayacağı için evrim düşünceside ortaya çıkmayacaktı ve yaratıcımız olduğunu iddia edebilecektik.

Canlılığı resetleyelim ve yeniden başlatalım, şimdikine benzer bir noktaya gelir mi sence?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...