Jump to content

Allah'ın Zamanı ve Mekanı


Recommended Posts

http://i.imgur.com/DizErNL.jpg

 

Sık sık duyarız. “Allah, zamandan ve mekandan münezzehtir” denir. Amaç, “Madem Allah sonsuzdan beri var, evreni yaratana kadar ne yaptı, neden bekledi?” sorusuna yanıt verebilmek ve Allah’ın gökteki tahtında oturan bir hükümdar saçmalığını kamufle edebilmektir. Halbuki Kur’an’da Allah’ın mekanı da belirtilmiştir, zamanı da… Kur’an’a göre Allah’ın mekanı Arş’tır. İlgili ayetlerden bazıları:

 

ALLAH’IN ARŞI ÖNCE SU ÜZERİNDEYDİ

 

Hud 7. O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş’ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır. Böyle iken “Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz” desen, inkârcılar “Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür” derler.

 

ALLAH’IN ARŞA İSTİVA ETMESİ

 

Ra’d 2. Allah O’dur ki görüyorsunuz gökleri direksiz yükseltti, sonra Arş üzerine hükümranlığını kurdu, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi; herbiri belirli bir vakte kadar akıp gidiyor; herşeyi yönetiyor ve ayetleri açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınıza kesin olarak inanasınız.

 

ALLAH’IN KATI VE ARŞ

Tekvir 19-20. O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

 

Arşın taht demek olduğunu yine Kur’an’dan görelim:

 

SEBE MELİKESİ’NİN ARŞI

 

Neml 23. Çünkü ben, orada onlara hükümdarlık eden, kendisine herşey verilmiş, yüce bir arşı (tahtı) olan bir kadın buldum.

 

YUSUF’UN ARŞI

 

Yusuf 100. Ana ve babasını arş (taht) üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. ALLAH’IN ARŞI (TAHTI) GÖKTEDİR

 

Mülk 16. Göktekinin sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız yeryüzü şiddetle çalkalanıyor.

 

KIYAMET GÜNÜ ALLAH’IN ARŞINI 8 MELEK TAŞIR

 

Hakka 17. Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir. Demek ki Gökte Allah’ın katı varmış ve bu kattaki tahtından hükmedermiş.

 

Şimdi de Allah katında zaman olup olmadığını görelim:

 

ALLAH KATINDA ZAMAN

 

Hac 47. Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

 

Bu kadar açık ayetler varken “Allah arştadır ama her yeri kuşatmıştır” diyerek Allah’ın mekanının “Allah’ın katında zaman vardır ama Allah’ı kuşatmamıştır” diyerek Allah’ın zamanının olmadığını ileri sürmek hiç de ikna edici değil…

 

https://panteidar.wordpress.com/2014/04/18/allahin-mekani-ve-zamani/

 

 

 

 

http://i.imgur.com/tOqVayv.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 74
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yok derler,

Ama,allah ganimetin 5 te 1 ini alır...

Ne kadar kıvırsalar da,kuran absürdlüklerle,çelişkilerle dolu,basit bir kitaptır..

Bırakın her çağa hitap etmesini,yazıldığı zamandan bile çok geridir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamansızlık nedir ? Bizim dinciler ne bilsin.Anca sallarlar sonra bizim allah şöyle büyük öyle büyük. Benim merak ettiğim zamansızlık da yaratma eylemi nasıl olacak? .yaratma öncesi ve sonrası diye zamanı kullanmayacak mıyız? O zaman nasıl münezzeh olacak ?

Yaratma eyleminin içine zaman da dahildir. O da yaratılmıştır, madde (uzay) ile beraber.

Yani, önceden devam eden bir zaman akışının içinde evren yaratılmamıştır. "Yaratma öncesi" diye bir kavram, imkansızdır. Yaratma'dan önce, "önce" diye bir kavram yoktur. Zaman yoktur çünkü. Big-Bang açıklamaları da hep patlamadan sonra, zaman belli bir mesafe kat ettikten sonra başlar. Zamanın sıfırıncı anında neler olduğu henüz açıklanmamıştır, benim okuyabildiklerim kadarıyla.

Zamanın bir sıfırıncı anının olması, ondan önce de bir zaman sürekliliği bulunmasını gerektirmez. Ama Minkowski ve Einstein'ın çok öncesi dönemlerde böyle bir zamansızlık kavranamıyordu, yani, madde henüz olmadığı için olmayan bir zaman. Bu nedenle yaratılışı açıklayan fikirlerin ezici çoğunluğu hep böyle, Tanrı'nın zamanın bir yerinde evreni yarattığı şeklindedir. İslam filozofları içinde bile, eğer zaman yaratılmışsa, ondan önce de bir zamanın olması, o da yaratılmışsa onun da öncesinde bir zamanın olması gerekir diyenler vardır, yüzyıllar, bin yıllar öncesinde. (2015 yılında da seninle müşerref olduk.)

Düşünce tarihinde bunun istisnası, Aziz Augustinus ve Gazzali gibi bir iki düşünürder ibarettir: Yaratılış öncesi zamanın bulunmadığı ve zamanın maddeyle beraber başladığını düşünen. Sen onların gerisindesin. Bunlardan bir tanesi (Gazzali) sizin dincilerden, öbürü de başkasının dincilerinden.

Tanrı'nın öncesizliği-sonrasızlığı, bir zaman akışının içinde öncesiz ve sonrasız olmak değildir. Tanrı'yla paralel devam eden bir zaman akışı yoktur. Tanrı'nın zamanı bir "sonsuz şimdi"dir: Bütün zamanların aynı anda yaşandığı bir sonsuzluk halidir. Buna göre hem dünya oluşmuştur, hem oluşmamıştır, hem Büyük İskender yaşamaktadır, hem de İkinci Dünya Savaşı olmaktadır.

Tanrı'ya kadar gitmeye de gerek yok: Uygun bir ışık yılı öteden dünyamızı gözetleyenler olsa, bulunduğu mesafeye bağlı olarak her biri değişik bir zaman anını görecektir. Bu anların hepsi aynı anda (daha doğrusu ansızlıkta) yaşanmaktadır ve hepsi aynı ölçüde gerçektir.

Bizim o an aktüel ve bilinçli olabilmemiz, kendimizi algılayabilmemiz, ancak verili bir uzay-zaman boyutunda mümkündür. Örneğin, kırk yıl önceki veya bin yıl sonraki zaman anı da gerçek olsa bile bizim ne ona ulaşıp dahil olma, ne etki etme, ne de o halimizi yaşama imkanımız vardır. Ama Tanrı'nın böyle bir sorunu yoktur. Olmadığı için Tanrı'dır, zamandan münezzehtir.

Tanrı'nın geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı yoktur. Zaman kip'li bütün cümleler Tanrı için anlamsızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratma eyleminin içine zaman da dahildir. O da yaratılmıştır, madde (uzay) ile beraber.

allahın kendisi diyor kuranda - 1 günüm sizin 1000 yılınıza eşittir diyor.....

tahtında kuruluyor (istiva ediyor ) ARŞ= TAHT...

sen kalkmış bize masal anlatıyorsun ? !!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratma eyleminin içine zaman da dahildir. O da yaratılmıştır, madde (uzay) ile beraber.

Yani, önceden devam eden bir zaman akışının içinde evren yaratılmamıştır. "Yaratma öncesi" diye bir kavram, imkansızdır. Yaratma'dan önce, "önce" diye bir kavram yoktur. Zaman yoktur çünkü. Big-Bang açıklamaları da hep patlamadan sonra, zaman belli bir mesafe kat ettikten sonra başlar. Zamanın sıfırıncı anında neler olduğu henüz açıklanmamıştır, benim okuyabildiklerim kadarıyla.

Zamanın bir sıfırıncı anının olması, ondan önce de bir zaman sürekliliği bulunmasını gerektirmez. Ama Minkowski ve Einstein'ın çok öncesi dönemlerde böyle bir zamansızlık kavranamıyordu, yani, madde henüz olmadığı için olmayan bir zaman. Bu nedenle yaratılışı açıklayan fikirlerin ezici çoğunluğu hep böyle, Tanrı'nın zamanın bir yerinde evreni yarattığı şeklindedir. İslam filozofları içinde bile, eğer zaman yaratılmışsa, ondan önce de bir zamanın olması, o da yaratılmışsa onun da öncesinde bir zamanın olması gerekir diyenler vardır, yüzyıllar, bin yıllar öncesinde. (2015 yılında da seninle müşerref olduk.)

Düşünce tarihinde bunun istisnası, Aziz Augustinus ve Gazzali gibi bir iki düşünürder ibarettir: Yaratılış öncesi zamanın bulunmadığı ve zamanın maddeyle beraber başladığını düşünen. Sen onların gerisindesin. Bunlardan bir tanesi (Gazzali) sizin dincilerden, öbürü de başkasının dincilerinden.

Tanrı'nın öncesizliği-sonrasızlığı, bir zaman akışının içinde öncesiz ve sonrasız olmak değildir. Tanrı'yla paralel devam eden bir zaman akışı yoktur. Tanrı'nın zamanı bir "sonsuz şimdi"dir: Bütün zamanların aynı anda yaşandığı bir sonsuzluk halidir. Buna göre hem dünya oluşmuştur, hem oluşmamıştır, hem Büyük İskender yaşamaktadır, hem de İkinci Dünya Savaşı olmaktadır.

Tanrı'ya kadar gitmeye de gerek yok: Uygun bir ışık yılı öteden dünyamızı gözetleyenler olsa, bulunduğu mesafeye bağlı olarak her biri değişik bir zaman anını görecektir. Bu anların hepsi aynı anda (daha doğrusu ansızlıkta) yaşanmaktadır ve hepsi aynı ölçüde gerçektir.

Bizim o an aktüel ve bilinçli olabilmemiz, kendimizi algılayabilmemiz, ancak verili bir uzay-zaman boyutunda mümkündür. Örneğin, kırk yıl önceki veya bin yıl sonraki zaman anı da gerçek olsa bile bizim ne ona ulaşıp dahil olma, ne etki etme, ne de o halimizi yaşama imkanımız vardır. Ama Tanrı'nın böyle bir sorunu yoktur. Olmadığı için Tanrı'dır, zamandan münezzehtir.

Tanrı'nın geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı yoktur. Zaman kip'li bütün cümleler Tanrı için anlamsızdır.

Senin tanrının ismi Allah değil mi? Neden yerel bir tanrı olan Allah'ı tüm dünyaya aitmiş gibi tanıtma ihtiyacı duyuyorsun?

Madem bu Allah zamanı sonradan yarattı, zaman olmadan önce düşüncelerinin sırasını neye göre belirliyordu? Allah Kuran'ın neresinde ben zaman ve mekandan bağımsızım diyor? Allah Kuran'da belli bir mekanda olduğunu ve onun yanında 1 günün bizim zamanımızla 1000 yıl olduğunu söylemiyor mu? Allah tahtı sular üzerinde iken yeri ve gökleri yaratmadı mı Kuran'a göre?

Allah'ınız bir şey söylüyor, sizler bu lafları beğenmeyip yok o senin dediğin gibi değil, aslında böyle diyerek ukalalık yapmış olmuyor musunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin tanrının ismi Allah değil mi? Neden yerel bir tanrı olan Allah'ı tüm dünyaya aitmiş gibi tanıtma ihtiyacı duyuyorsun?

Madem bu Allah zamanı sonradan yarattı, zaman olmadan önce düşüncelerinin sırasını neye göre belirliyordu? Allah Kuran'ın neresinde ben zaman ve mekandan bağımsızım diyor? Allah Kuran'da belli bir mekanda olduğunu ve onun yanında 1 günün bizim zamanımızla 1000 yıl olduğunu söylemiyor mu? Allah tahtı sular üzerinde iken yeri ve gökleri yaratmadı mı Kuran'a göre?

Allah'ınız bir şey söylüyor, sizler bu lafları beğenmeyip yok o senin dediğin gibi değil, aslında böyle diyerek ukalalık yapmış olmuyor musunuz?

sevgili sağduyu keşke sendeki sağduyunun binde biri bunlarda olsada bu yazdıklarını düşünebilseler... yahu gerçekten inanmak,iman etmek daha zor...ulan allahın kuranda bir dediğine sırf bu garip insanlar kendi vicdanlarını rahatlatmak ve cennette ebedi zevki sefa düşüncesini kaybetmemek için 2 diyecekler...ulan açık açık taht kelimesi geçiyor...hadislerde baldırını gösterecek diyor

tarihinde abittersweetlif3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratma eyleminin içine zaman da dahildir. O da yaratılmıştır, madde (uzay) ile beraber.

Yani, önceden devam eden bir zaman akışının içinde evren yaratılmamıştır. "Yaratma öncesi" diye bir kavram, imkansızdır. Yaratma'dan önce, "önce" diye bir kavram yoktur. Zaman yoktur çünkü. Big-Bang açıklamaları da hep patlamadan sonra, zaman belli bir mesafe kat ettikten sonra başlar. Zamanın sıfırıncı anında neler olduğu henüz açıklanmamıştır, benim okuyabildiklerim kadarıyla.

Zamanın bir sıfırıncı anının olması, ondan önce de bir zaman sürekliliği bulunmasını gerektirmez. Ama Minkowski ve Einstein'ın çok öncesi dönemlerde böyle bir zamansızlık kavranamıyordu, yani, madde henüz olmadığı için olmayan bir zaman. Bu nedenle yaratılışı açıklayan fikirlerin ezici çoğunluğu hep böyle, Tanrı'nın zamanın bir yerinde evreni yarattığı şeklindedir. İslam filozofları içinde bile, eğer zaman yaratılmışsa, ondan önce de bir zamanın olması, o da yaratılmışsa onun da öncesinde bir zamanın olması gerekir diyenler vardır, yüzyıllar, bin yıllar öncesinde. (2015 yılında da seninle müşerref olduk.)

Düşünce tarihinde bunun istisnası, Aziz Augustinus ve Gazzali gibi bir iki düşünürder ibarettir: Yaratılış öncesi zamanın bulunmadığı ve zamanın maddeyle beraber başladığını düşünen. Sen onların gerisindesin. Bunlardan bir tanesi (Gazzali) sizin dincilerden, öbürü de başkasının dincilerinden.

Tanrı'nın öncesizliği-sonrasızlığı, bir zaman akışının içinde öncesiz ve sonrasız olmak değildir. Tanrı'yla paralel devam eden bir zaman akışı yoktur. Tanrı'nın zamanı bir "sonsuz şimdi"dir: Bütün zamanların aynı anda yaşandığı bir sonsuzluk halidir. Buna göre hem dünya oluşmuştur, hem oluşmamıştır, hem Büyük İskender yaşamaktadır, hem de İkinci Dünya Savaşı olmaktadır.

Tanrı'ya kadar gitmeye de gerek yok: Uygun bir ışık yılı öteden dünyamızı gözetleyenler olsa, bulunduğu mesafeye bağlı olarak her biri değişik bir zaman anını görecektir. Bu anların hepsi aynı anda (daha doğrusu ansızlıkta) yaşanmaktadır ve hepsi aynı ölçüde gerçektir.

Bizim o an aktüel ve bilinçli olabilmemiz, kendimizi algılayabilmemiz, ancak verili bir uzay-zaman boyutunda mümkündür. Örneğin, kırk yıl önceki veya bin yıl sonraki zaman anı da gerçek olsa bile bizim ne ona ulaşıp dahil olma, ne etki etme, ne de o halimizi yaşama imkanımız vardır. Ama Tanrı'nın böyle bir sorunu yoktur. Olmadığı için Tanrı'dır, zamandan münezzehtir.

Tanrı'nın geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı yoktur. Zaman kip'li bütün cümleler Tanrı için anlamsızdır.

Hocam kimin neyinin tanrısı bu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratma eyleminin içine zaman da dahildir.

Bu söylediğin aklen olanaksız. Zamana başlangıç ve bitiş tayin edemezsin. Zaman sonsuz olmak zorundadır. Çünkü başlangıç ve bitiş tayin edersen bu sınırların ötesindeki durumu açıklayamazsın.
Tıpkı mekana sınır tayin etmenin olanaksızlığı gibi. Uzay bir yerde bitiyor dersen o sınırın ötesinde ne olduğunu açıklayamazsın.
Zamanın ve uzayın sonsuz olduğu ilk filozoflardan başlayarak tanrı manrı cart curt diye saçmalamayan tüm filozoflarca zorunlu görülmüştür. Bunun aksini düşünmenin bir yolu yoktur çünkü.
Zaman, uzay ve madde, enerji yaratılmış filan değildir. Bir şey varsa zaten vardır. Hep de olacaktır. Var edilmiş olması olanaksızdır. Yok edilmesi olanaksızdır. Çünkü eğer var edildiysek var eden nerden çıktı? Bu yaratma gücünü nerden kazandı?
Böyle yaratma yaratıcı filan saçmalıklar olamaz ve yoktur. Denilebilir ki tanrının sonsuz olması ile maddenin sonsuz olması arasında ne fark var? Madde sonsuz olabiliyorsa tanrı da olur.
Aynı şey değil. Tanrı derken zeki, güçlü bir varlık kastedilir. Bu zeka ve gücü nerden kazandığı açıklanamaz. Madde derken ise evrilen, biçim değiştiren ve çok basit biçimde olabilen, bu basit biçimden evrilerek bilinç ve güç kazanan bir tözden bahsedilir.
Eğer tanrı da evrilerek zeka ve güç kazandı derseniz o zaman biz de tanrıyız, ayrı bir tanrı tayin etmenin gereği ne? İnsan ve tanrı diye bir ayrım niye o zaman? Tanrı diye ayrı kategori bir tanım niye yapalım? Doğaya doğa deriz yani, tanrı niye diyelim?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin tanrının ismi Allah değil mi? Neden yerel bir tanrı olan Allah'ı tüm dünyaya aitmiş gibi tanıtma ihtiyacı duyuyorsun?

Madem bu Allah zamanı sonradan yarattı, zaman olmadan önce düşüncelerinin sırasını neye göre belirliyordu? Allah Kuran'ın neresinde ben zaman ve mekandan bağımsızım diyor? Allah Kuran'da belli bir mekanda olduğunu ve onun yanında 1 günün bizim zamanımızla 1000 yıl olduğunu söylemiyor mu? Allah tahtı sular üzerinde iken yeri ve gökleri yaratmadı mı Kuran'a göre?

Allah'ınız bir şey söylüyor, sizler bu lafları beğenmeyip yok o senin dediğin gibi değil, aslında böyle diyerek ukalalık yapmış olmuyor musunuz?

Aynen bir de böyle durum var. Müslümler müslüm olarak allahlarını kesinlikle savunamayacakları için yok deist, yok agnostik bilmem ne kılıklarına girip tanrıyı savunmaya çalışmak zorunda kalıyorlar. Ben deistim deyip gerçekten deist olan kimse görmedim. Mutlaka bir yerde açık veriyor ve bu tanrının allah olmasından korktuğunu, dine boyun eğdiğini açık ediyor. Aynı durum agnostik olduğunu iddia eden müslüler için de geçerli. Tanrının olabileceğini söylerken mutlaka "bu tanrı arapların allahıysa bir de" korkusunu taşıdığını mutlaka açık ediyor.

Bu tabii ki utanç verici. Bir takım cahil çöl yağmacılarının ortaya attığı safsataya 21. yüzyılda hâla inanılıyor olması insanlığın yüzünde kara bir leke. Böyle bir utanç olmaz yani, herifler katliam yapmış, soykırım yapmış, yağmalamış, köleleştirmiş, satmış, tecavüz etmiş, psikopat katiller sürüsü kutsal bir kadro ve onlar cennete, öldürdükleri cehenneme gitti inancı! Bu bir utanç ,bu bir yüz karası ve bu bir kepazelik.

Böyle bir rezalet nasıl olur! Bu kara leke insanlıktan nasıl temizlenecek? İnsanlığın bu utançla 21. yüzyılı geride bırakması utancın dayanılmaz derecede katlanarak artması anlamına gelecektir. Bu utançtan insanlık bir an önce kurtulmalı. Bu geri, yobaz ve akıl dışı ilkel, vahşi inanca daha fazla hoşgörü gösterilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Te'vil gerekir o ayetleri acıklayabilmek icin.Göktekini yerdeki kavramlarla acıklayamazsınız ve hitap ettiginiz kitle avamsa.

Gök katlarından ve Arş tan kasıt Allah ın hukumdarlıgıdır ve boyutlardır.Mirac hadisesi incelendiginde gök katlarından kastın bu oldugunu rahatlıkla anlarsınız.Mirac samanik bir deyim olarak görüyorum ben.

mitolojilere baktıgımızda da gök katları ve bu katlarda oturan Tanrılar olgusunu görüyoruz.Bu antroformik düşünce sekli sizi bunların masal olduguna ilkel inanışlar olduguna itmemeli.Tabi gökte oturan beyaz bir adam da aklınıza gelmemeli Tanrı deyince.Bu somutlamalar o zamanki insanların anlaması icin vardır ve gizli bilgi korunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Te'vil gerekir o ayetleri acıklayabilmek icin.Göktekini yerdeki kavramlarla acıklayamazsınız ve hitap ettiginiz kitle avamsa.

Gök katlarından ve Arş tan kasıt Allah ın hukumdarlıgıdır ve boyutlardır.Mirac hadisesi incelendiginde gök katlarından kastın bu oldugunu rahatlıkla anlarsınız.Mirac samanik bir deyim olarak görüyorum ben.

mitolojilere baktıgımızda da gök katları ve bu katlarda oturan Tanrılar olgusunu görüyoruz.Bu antroformik düşünce sekli sizi bunların masal olduguna ilkel inanışlar olduguna itmemeli.Tabi gökte oturan beyaz bir adam da aklınıza gelmemeli Tanrı deyince.Bu somutlamalar o zamanki insanların anlaması icin vardır ve gizli bilgi korunur.

?? sen de pek güzel açıklamışsın yani ?

kusura bakma da - dediklerinden hiç bişey anlaşılmıyor.....

sen kendin oku bir daha - ne demişsin - ? anlayabiliyor musun ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Muhammet'in burak ve refref adlı kısrakları ile yaptığı isra ve miraç yolculuğu, allah'ın nerede barındığına salık veren yararlı bir savdır. müslümanlar miraç öyküsüne büyülü, olağanüstü baktıkları için arapların kurguladığı allahı tanımlayamamaktadırlar. yardımcı olmak adına aşağıdaki betiz işgörür olabilir.

ddd12.jpg

hz muhammet, allah'ın kendisi ile arş'ın 8.katında yüzyüze görüştükten sonra müslümanlar için farzı ayn yükümlülükleri başladı. bunu tüm islami kaynaklar yazıyor. hatta muhammetin "allah benimle görüştü ve el sıkıştı, elini 2 omuzum arasına koydu" hadisi de vardır. yani allahın mekanı, allahın nerede ikamet ettiği bilinmektedir. müslümanlar durakalmışlar böyle, allahı mekandan münezzeh, arınık göstermek için herbir hadise, ayete kinaye mecaz ironi yakıştırması yapıyorlar, aslında kaygılarında çırpınıyorlar. kendisini kasmadan özgürce islam dinini sorgulayan her kişi, allahı nesneleştiren en temel kaynakçaları, islamın önerdiği fıkıhta siyerde kur'an da bulabilmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahın arşı-tahtı mecazi ise hz. Davud'un oğlu Süleyman arşı-tahtı da mecazidir diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Gerçek şu ki allahı yeryüzünden kamufle etmek için gökyüzünde ona taht kurmuşlar. İnsanlara zafer sunmak için allahı gökyüzünde yüceltmeye biçimidir bu. Yeryüzünde allahı yüceltmeye yetecek kanıt yok, aksine allahı aşılamaya yetecek kanıtlar var. عرش الله هو كذب

Link to post
Sitelerde Paylaş

Te'vil gerekir o ayetleri acıklayabilmek icin.Göktekini yerdeki kavramlarla acıklayamazsınız ve hitap ettiginiz kitle avamsa.

Gök katlarından ve Arş tan kasıt Allah ın hukumdarlıgıdır ve boyutlardır.Mirac hadisesi incelendiginde gök katlarından kastın bu oldugunu rahatlıkla anlarsınız.Mirac samanik bir deyim olarak görüyorum ben.

mitolojilere baktıgımızda da gök katları ve bu katlarda oturan Tanrılar olgusunu görüyoruz.Bu antroformik düşünce sekli sizi bunların masal olduguna ilkel inanışlar olduguna itmemeli.Tabi gökte oturan beyaz bir adam da aklınıza gelmemeli Tanrı deyince.Bu somutlamalar o zamanki insanların anlaması icin vardır ve gizli bilgi korunur.

sallama . Beytil mamur nedir?
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 years later...

ALLAHa ve zamansızlıga inanmıyorsunuz simdi size zamansızlıgı ispatlıyacagım

Şimdi  düşünün  sen uzay  boşlugundasın  evrende hiç bir şey yok...gezegenler yok yıldızlar yok    güneş yok  Dogu batı varmı?  yok dogu batı gitti

2 şimdi  dahda ilerle  evrende hiç bir varlık yok  sadece sen varsın   ve  ölümsüz sün ve yaşlanmıyorsun hiç bir şey yok sadece sen varsın hiç bir şey düşünmüyorsun şimdi zaman varmı ?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an-ı Kerimin dili bilinirse meramı maksadı daha rahat anlaşılır
misal: arapçada cennet esasen bahçe manasındadır Kur'an da hem dünyevi bahçeler için hemde ahiretteki sonsuz ebedi cennet için aynı kelime kullanılır : cennet  fakat ahiretin ebedi cenneti daha çok el-cennet lafzı ile de ayrıştırılır 
yine nar kelimesi  arabide aslında bildiğim ateştir misal soba narlandı yani ateş rengine büründü
ateş adeta orda tecelli etti ısı ve ışığı ile ancak ahiretin ebedi sonsuz azab yurdu cehennemde  nar ile ifade edilir yine ekseriyet el- nar diye geçmektedir

imdi arş  kelimesi de böyledir normal manası   dünyevi taht anlamında  hz yusuf ve belkisin tahtı için arş denilmiştir ancak mahiyetini bilmediğimiz sonsuz ilahi arş içinde  arş denilmiş ancak yine el-arş şeklinde ekseriyetle ayrışmıştır 
arş esasen evin çatısı içinde kullanılır
arş daha çok gölgelik için kullanılmış misal uçan kuşun kanatlarının gölgesi altında gölgenin düştüğü bölge veya ağacın gölgesi gibi  gölge oluşturan şeylere de arş manası verilmiş
buharide şöyle bir hadis geçer:
https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=22857

" "Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları hiçbir gölgenin bulunmadığı (Kıyamet) gününde Arş’ın gölgesinde gölgelendirir.
Adaletli yönetici, Allah’a ibadetle büyüyen genç, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse, mevki sahibi olan güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağırıldığı halde, "Ben Allah’tan korkarım" cevabı ile karşılık veren kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah’ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse.""
**
diğer nokta istiva dır
istiva esasen s-v-y kelimesiden türemiş dengelemek demektir
tesviye misal tarağın dişleri gibi eşitleme denkleştirme demektir
düzlemedemektir
misal kişi yer ile toprak ile istiva haline geldi  yani öldü gömüldü mezar toprağı da düzlendi eşitlendi yer ile aynı seviye ye geldi 
normalde islamda kabirlerin tümsek deve hörgücü gibi olması veya  mermerden taş yapmak bina gibi yükseltmek selefilerce ve çoğu mezhebpçe hoş karşılanmamış yer seviyesinde olması gerekir çünkü diğeri bina hükmündedir bina ve evde canlı olan için meskendir ölü için değil demişlerdir
yine istiva ile ile istiva ala kavramları farklıdır oturma anlamına gelmez
istiva ile ile geldiğinde yönelme doğrulma demektir misal bir işi bitirdi diğerine yöneldi gibi ki bazı ayetlede bu geçer 
istiva ala  ise arş için geçer bu oturma değil er-ragıb istivanın ala ile kullanması istila manasındadır
istila ise egemen olma kuşatma zapt etme gözetme koruma yönetme manasındadır
yezidin hristiyan şair arkadaşı El-Akhtal bu istiva ala yapısını şiirlerinde kullanır
yezid gibi zevke düşkün ve içki içen biridir El-Akhtal

"الاستواء : الاستيلاء
=============
قال الامام سيف الدين الآمدي:

فمنهم من حمل الاستواء في الآية على الاستيلاء، والقهر. ومنه قول العرب:

استوى الأمير على مملكته، عند دخول العباد في طاعته. ومنه قول الشاعر:

قد استوى بشر على العراق
 من غير سيف ودم مهراق 
(beşir kansız ve kılıçsız ırakı istila etti)
derken istiva ala kalıbını kullanır
umarım timurun kan dökmeden Sivas ı  almasına benzemiyordur

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Türk Ateist changed the title to Allah'ın Zamanı ve Mekanı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...