Jump to content

Edip yüksel islamın gerçek yüzünü ifşa etti


Recommended Posts

  • İleti 57
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

videoyu izledin mi ?....hala edip mi diyorsun ?

adam VAHY alıyor ...peygamber yani - yeni peygamber....

adam SANKİ - allahın ve muhammedin eksiklerini - yanlışlarını düzeltmeye gelmiş mübarek !!!

Diğer başlıktaydı galiba beni sürekli "edip edip" demekle suçluyorsun. Konu sizler tarafından açıldı. Pek çok kişi yazdı çizdi. Sanki edip edip diye ben konuşuyormuşum gibi, beni papağanlıkla suçluyorsun. Bu yaptığın doğru değil.

Edip de, Muhammed de, ben de, sen de insanız. Ben de günah işlerim, Muhammed peygamber de işler, Davut da..

1- Videoyu izledim daha önceden.

2- Benim burada olmamın sebebini önyargına göre belirttin. Ben de yanlış düşündüğünü söyleyip yanıldığını söyledim.

Senin de bu önyargın kırılmış oldu mu?

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Edip yüksel kameri 1406 yılında dinini sadece allaha özgülemeye karar vermiş. 1406=19×74

Doğum tarihi de 1957=19×103

Walla müslüman olmak zor iş arkadaş. Kendini bir kere dogma bataklığına teslim ettin mi zincirleme gerisi geliyor. Reşad halifeye inanan kişinin aynı mantıkla edip yükselin de elçi olduğuna inanması lazım.

Reşad halife ile edip elçi ise artık atatürk'ün ne olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Herhalde allahın insan kılığına girmiş hali falandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diğer başlıktaydı galiba beni sürekli "edip edip" demekle suçluyorsun. Konu sizler tarafından açıldı. Pek çok kişi yazdı çizdi. Sanki edip edip diye ben konuşuyormuşum gibi, beni papağanlıkla suçluyorsun. Bu yaptığın doğru değil.

Edip de, Muhammed de, ben de, sen de insanız. Ben de günah işlerim, Muhammed peygamber de işler, Davut da..

1- Videoyu izledim daha önceden.

2- Benim burada olmamın sebebini önyargına göre belirttin. Ben de yanlış düşündüğünü söyleyip yanıldığını söyledim.

Senin de bu önyargın kırılmış oldu mu?

Saygılarımla

sen sana verdiğimiz ayetleri - EDİP kaynak göstererek çürütmeye ve reddetmeye çabalıyorsun...

sana EDİPÇİ dememizin sebebi bu...yoksa sağa sola edip konusu açıyorsun diyen yok ki ?

sana önyargılı davranmadık...senin yazılarına göre seni tahlil edip oo şekilde bir takım ithamlarda bulunduk...

gerçekten bişiler öğrenmeye geldin mi ? merak ediyorum ?....eğer gerçekten tebliğe değil de bişiler öğrenmeye geldiysen - yazılarımızı dikkatli oku ve karşı çıkarken de EDİP den hezeyanlar getirme buraya...çünkü edipi müslümanlar zaten kabul etmiyor ki - biz neden KABUL EDELİM ???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim buradaki amacım.( ..kız arkadaşım aradı yazamadım bir süre..) Bilgi ve fikir alışverişinde bulunmaktır. Ben bireyin insanlığına yada ne kadar insani olup olmadığına bakarım.

Allah'ın varlığına inanır inanmaz. Bu kişiseldir. Sosyal yaşam ve ilişkiler başkadır, bireyin iç dünyasında neye inandığı yada inançsızlığı bireysel, bireye özgüdür.

Benim Edip'in çevirisini kullanmamın sebebi, diğer çevirilerin hatalı ve egemen erkek zihniyetiyle yazılmış olmalarıdır. Ben şahsen o çeviriyi baz alıyorum. Yoksa Edip de doğruları ve yanlışlarıyla bir insandır. Peygamber vs. de değildir.

Türk torunu diyor ki, siz bu kafayla Atatürk'ü ne yaparsınız.

Valla Atatürk peygamber kadar değerli ve saygıdeğerdir benim gözümde. Ben bireyleri putlaştırmam. Ne Muhammed'i ne bir başkasını. Fakat saygıdeğer, kıymetli bir insandır. Bugün biz bu dili konuşuyor ve özgürce tartışıyorsak, bu Atatürk gibi bir liderin önderliğinde mümkün olmuştur.

İnsanların inançsızlığı ve inançları ( farklı din ve görüşler) teminat altına alındıysa bu yine Onun sayesindedir. Baskıcı zalim AKP'nin icraatlarını saymazsak..

tarihinde depressurisation tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim buradaki amacım.( ..kız arkadaşım aradı yazamadım bir süre..) Bilgi ve fikir alışverişinde bulunmaktır. Ben bireyin insanlığına yada ne kadar insani olup olmadığına bakarım.

Allah'ın varlığına inanır inanmaz. Bu kişiseldir. Sosyal yaşam ve ilişkiler başkadır, bireyin iç dünyasında neye inandığı yada inançsızlığı bireysel, bireye özgüdür.

Benim Edip'in çevirisini kullanmamın sebebi, diğer çevirilerin hatalı ve egemen erkek zihniyetiyle yazılmış olmalarıdır. Ben şahsen o çeviriyi baz alıyorum. Yoksa Edip de doğruları ve yanlışlarıyla bir insandır. Peygamber vs. de değildir.

Türk torunu diyor ki, siz bu kafayla Atatürk'ü ne yaparsınız.

Valla Atatürk peygamber kadar değerli ve saygıdeğerdir benim gözümde. Ben bireyleri putlaştırmam. Ne Muhammed'i ne bir başkasını. Fakat saygıdeğer, kıymetli bir insandır. Bugün biz bu dili konuşuyor ve özgürce tartışıyorsak, bu Atatürk gibi bir liderin önderliğinde mümkün olmuştur.

İnsanların inançsızlığı ve inançları ( farklı din ve görüşler) teminat altına alındıysa bu yine Onun sayesindedir. Baskıcı zalim AKP'nin icraatlarını saymazsak..

atatürkü tanımadığın belli...

atatürk de ATEİST idi ve kuranı da boşa türkçeye çevirtmedi....

türkçe okusunlar da anlasınlar arabın uydurması dini TERK etsinler diye yaptı ve bunu da kendisi açıkça ifade ediyor zaten...

edibin çevirisini kullanan EDİPÇİDİR.....normalde hiç bir müslüman - EDİPÇİLER HARİCİNDE - edibi KAALE almazlar - çevirilerini de REDDEDERLER....

edibin çevirilerini alanlar ancak EDİBİN müridleridir...sayı olarak da zaten oldukça azlardır....

kaldı ki koca dünyada bi tek TR de sizler - bi avuç insan var UYDURUK edip çevirilerine güvenen..normalde sizler diğerlerine göre MÜRTED siniz...

edibin sahtekarlığını - çarpıtmalarını GÖZÜNE soktuğumuz halde EDİP ÇEVİRİSİ demen seni KATIKSIZ EDİP MÜRİDİ yapıyor...buna rağmen hayır diyip - ZEKAMIZLA alay ediyorsun resmen '!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

videonun açıklama kısmında edip elçiliğini ilan etmiş :DÜ

böyle bir sahtekarın - KURAN çevirisi kaale alınır mı ?....

bunları bildiği halde - edipin ne şekilde kurana yaklaştığını - islama yaklaştığını gören - peygamberliğini ilan ettiğini gören öyle bir adamın kuran çevirisini kaale alana ne denir ?

neydi o atasözü ?

kılavuzu karga olanın burnu ....??

:D

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

atatürkü tanımadığın belli...

atatürk de ATEİST idi ve kuranı da boşa türkçeye çevirtmedi....

türkçe okusunlar da anlasınlar arabın uydurması dini TERK etsinler diye yaptı ve bunu da kendisi açıkça ifade ediyor zaten...

edibin çevirisini kullanan EDİPÇİDİR.....normalde hiç bir müslüman - EDİPÇİLER HARİCİNDE - edibi KAALE almazlar - çevirilerini de REDDEDERLER....

edibin çevirilerini alanlar ancak EDİBİN müridleridir...sayı olarak da zaten oldukça azlardır....

kaldı ki koca dünyada bi tek TR de sizler - bi avuç insan var UYDURUK edip çevirilerine güvenen..normalde sizler diğerlerine göre MÜRTED siniz...

edibin sahtekarlığını - çarpıtmalarını GÖZÜNE soktuğumuz halde EDİP ÇEVİRİSİ demen seni KATIKSIZ EDİP MÜRİDİ yapıyor...buna rağmen hayır diyip - ZEKAMIZLA alay ediyorsun resmen '!!!

1- Ben Nutuk da dahil Atatürk'e ve Atatürkçülüğe dair kendimce- naçizane kitaplar okudum. Cumhuriyet Kitaplarından (konusu farklı olsa da) " Başlangıçta Hidrojen vardı "adlı kitap da dahil. Sen yanlış değerlendiriyorsun. Sadece bil diye söylüyorum. Bir defa ben Atatürkçü bir ailede büyüdüm. ( dedem de dahil) Atatürk'ün Partisine üyeyiz. Birşeyi kanıtlamaya ihtiyacımız da yok çok şükür.

2- Doğruluğun ölçütü "kelle sayıları" değildir. Ona bakarsan gidip Katolik Hristiyan olalım. Yada birşey-ci olmamıza gerek yok. Kendimiz olalım yeter. Yeter ki araştırıp sorgulayalım.

3- Benim kimseyle alay ettiğim yok. Sadece farklı fikirdeyiz bazı konularda. Sorgulayan bireye her zaman saygım olmuştur. Saygı duymadığım kitle, katiller, zalimler, allah adına zulüm yapanlar, insanları dinle imanla kandırıp, maddi ve manevi sömüren din adamları, okumaya, düşünmeye, eleştirmeye karşı çıkan, beyni donmuş ve zararlı, yobaz, cahil kitlelerdir.

saygı ve sevgilerimle

İyi geceler

tarihinde depressurisation tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Ben Nutuk da dahil Atatürk'e ve Atatürkçülüğe dair pek çok kitap okudum. Cumhuriyet Kitaplarından (konusu farklı olsa da) " Başlangıçta Hidrojen vardı "adlı kitap da dahil. Sen yanlış değerlendiriyorsun. Sadece bil diye söylüyorum. Bir defa ben Atatürkçü bir ailede büyüdüm. ( dedem de dahil) Atatürk'ün Partisine üyeyiz. Birşeyi kanıtlamaya ihtiyacımız da yok çok şükür.

2- Doğruluğun ölçütü "kelle sayıları" değildir. Ona bakarsan gidip Katolik Hristiyan olalım. Yada birşey-ci olmamıza gerek yok. Kendimiz olalım yeter. Yeter ki araştırıp sorgulayalım.

3- Benim kimseyle alay ettiğim yok. Sadece farklı fikirdeyiz bazı konularda. Sorgulayan bireye her zaman saygım olmuştur. Saygı duymadığım kitle, katiller, zalimler, allah adına zulüm yapanlar, insanları dinle imanla kandırıp, maddi ve manevi sömüren din adamları, okumaya, düşünmeye, eleştirmeye karşı çıkan, beyni donmuş kitlelerdir.

saygı ve sevgilerimle

İyi geceler

1-

videonun açıklama kısmında edip elçiliğini ilan etmiş :DÜ

böyle bir sahtekarın - KURAN çevirisi kaale alınır mı ?....

bunları bildiği halde - edipin ne şekilde kurana yaklaştığını - islama yaklaştığını gören - peygamberliğini ilan ettiğini gören öyle bir adamın kuran çevirisini kaale alana ne denir ?

neydi o atasözü ?

kılavuzu karga olanın burnu ....??

:D

2-

Atatürk Kâbe hakkında şunları söyler:

"Kâbe, mikâp, yani tavla zarı şeklinde demektir. Fil-hakika, Kâbe zar şeklinde, insan boyunda dört duvardan ibaretti; duvarlar harçsız, adi taştan yapılmıştı. Binanın çatısı da yoktu; dört köşesinde dört taş vardı; bunların en meşhuru Hacer-i Esved denilen bir kara taştı. Kâbe çok eskidir.

Ne vakit ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. Arap ananesi, Kâbe'nin insanı

İbrahim Peygamber'e atfetmektedir. Bu mukaddes kara taş ananesi, aynen Frik'lerde de vardı. Frik'ler mukaddes sayarak ihtiram ve ibadet ettikleri kara taş, bugünkü Afyonkarahisar şimalinde, kadim Pessinüs şehrinde bulunuyordu.

Bunun kutsiyeti ananesi, bu şehrin Romalılar tarafından zabtına kadar devam etmişti. Demek ki, Kâbe'nin bir köşesindeki kara taşın kutsiyet almasından, ziyaret ve tavaf edilmesinden çok evvel, Frik'ler de kara taşın mâbed ve ziyaretgâh esası olması âdeti teessüs eylemiş bulunuyordu.

Kâbe, bidayette mahalli bir mâbed iken, Mekke ahalisi burasını bir millî mâbed derecesine yükseltmişlerdi. Mekkeliler, Arap'ları kendi mâbedlerine celp edebilmek için, Arap yarımadasının muhtelif yerlerinde mâbud tanılan 360 putu Kâbe'de yerleştirmişlerdi.

Kâbe'nin kudsiyetini, Yahudi ananelerini de rabt etmişlerdi. Bu uydurmalara göre, İbrahim, karısı Hacer ile oğlu İsmail'i buraya getirmişti; Zemzem de onlar için fışkırmıştı; İbrahim, oğlu İsmail ile birlikte Kâbe'yi bina etmişlerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Hacer-i Esved'i getirmişti; bu taş sonradan günahkârların ellerine sürmelerinden dolayı kararmıştı. Bunların hepsi bit-tabi sonradan uydurulmuş masallardır."

"(...) Mekke zabt olunduktan ve Kâbe'deki putları parçalandıktan sonra da yıllık haccın müşrikler tarafından da eski müşriklik âdetleri dairesinde yapılmasına müsaade olundu. Onun için, Müslümanlarla müşrikler aynı zamanda hac ve aynı şenliklere iştirak ederlerdi.

Bundan anlıyoruz ki, o zaman hac, dinî maksatla yapılan ve her yıl kurulan büyük bir içtimadan ziyade her yıl kurulan büyük bir panayırdı."

Mustafa Kemal- Prof. Afet İnan, Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk'ün El yazıları.

Manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

Atatürk, Medeni Bilgiler, Syf. 366

Atatürk Kitapları. pdf

Lalono.jpg

Atatürk, dinler ve İslam hakkında ne diyor?

http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-...?BlogNo=193412

Atatürk’ün 80 yıl önce sansürlenen mektubu

http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25224641/

551963_209849662478877_770769554_n.jpg?o

mektubun şu kısmı çok dikkat çekici(?????)

Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; Ikre, Bismi, Rabbi safsatasını esas tutmuş olan Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. Bu zihniyetle hareket edenler Islam dan önce evrensel Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler.http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25224641/

ataturk-1931-lise-icin-yazdigi-tarih-kit

ATATÜRK'ün hazırlattığı Tarih kitaplarını kimler, niçin değiştirdi?

https://www.youtube.com/watch?v=OqsBzUJHDjQ

Link to post
Sitelerde Paylaş

Edip Yüksel bir gün Cağaloğlu'ndaki yazıhanesinde otururken, beynini zonklatacak bir şey olmuş ve Cebrail (ya da bir başkasının) kendisine "3 41" dediğini duymuş ve Tövbe suresinin sonuna 2 ayet eklendiğini keşfetmiş :D :D

puauhauha :D

hadsadfgshg.

genç edipte tam şakirt tipi varmış. amerika biraz kendine getirmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

HULKİ : 19 sistemi yanlışlanırsa - yanlış olduğu ispat edilirse üzülür müsünüz ? - inanmaktan vaz mı geçersiniz ?

EDİP : evet çok üzülürüm...

HULKİ : .inanmaktan vaz mı geçersiniz ? buna benzer bişi sölemiştiniz ! ?

EDİP : evet 19 inandırıyor beni....

HULKİ : peki kuran ilk inerken - inanmayanlar oldu...o zamanlar 19 yoktu....inanmamakta haklıydılar yani o dönemki inanmayanlar ?

EDİP : ehmmm....kem---KÜMMMMM.....GÜMMMMMMMMMMMMM!!!!

:D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

EDİP : ben sünni değilim. müslümanım...karşında bi MÜSLÜMAN var...

HULKİ : ?? nasıl yani sünniler MÜSLÜMAN değil mi ?

EDİP : muhammet zamanında sünni - şafi - alevi mi vardı ?

HULKİ : muhammet zamanında 19 da yoktu ?? !!!

EDİP : ehmmm...kem... küm...GÜMMM!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Edip'in dediği şu kısaca, Muhammed zamanında bir takım alametler, mucizeler, nurlar feyizler vardı. O zamanda bunlar vardı.

(Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıt gerektirir diyor ,kanıtı 19 mucizesi )

Bizim zamanımızda da 19 var diyor. Eee yeni keşfeldi bu, 1970'lerden önce ne vardı diyor Hulki, )

Edip orda zorlanıyor, her dönemin kendine has işaretleri vardır, O kadarını ben bilmiyorum diyerek kurtulmaya çalıştı.

-- Kısaca 20yy keşfedile 19 MUCİZESİ'nden önceki dönemlerde, olağanüstü kanıt belli değil Edip'e göre :)

Geçen seneki programda hadis savunan eski cemaatten arkadaşını, keçi-kuran ayetini yedi, kuranda var ama yazmıyor diyen buhariyi savunan adamı zor bırakmıştı bir de buharinin 600.000 hadisi günde 10 saat çalışsa 1 saat 1 hadis ömrü yetmiyor fln diye matematiğine dökmüştü.

--İsmailağa & Akıncıların Lideriyken, iran devrimin Tr'de yapmak istiyorduk diyen bir adamın o cemaatten çıkıp böyle bir aktivist olması ....çok ilginç bir hayatı var.

Zorlama görüşlerine katılmasam da, muhabbet edilesi bir adam, keşke bütün islamcılar en azından bir gün böyle olsa, zararsız,kendi halinde.

tarihinde Fellix tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah razı olsun. Diyalog kuralım elbette. Bizler ortakyaşarlar olarak birbirimizle konuşmayacağız da kimle neyle konuşacağız. Sosyal olmak, insani olmak da bunu gerektirir. Tatlı dilli, merhametli olunduktan sonra hem ilişkimizden keyif alır hem çok farklı düşünce, fikir iklimi de oluşturmuş oluruz.

Çok güzel ve insani düşünceler, çok memnun oldum. görüşleriniz, benim dine inandığım zamanı hatırlatıyor.

Edip beyi, ben de uzun yıllar takip ettim. Hatta dinlerdeki ve toplumdaki gelenekleri reddetme konusunda daha uç bir noktadaydım.

Edip Yüksel, din dışındaki konularda dogmatik değil, hemen herşeyi sorgulayan biri.

Din konusunda aldanmama etki ettiği için bazen eleştiriyorum. ama aynı zamanda felsefi düşünmeyi öğreten birisi.

Size bir dost olarak, şunu belirtme ihtiyacı hissediyorum; dinler maalesef gerçek değil.

Yine de düşünün, acele etmeyin. zaten büyük oranda dogmalardan uzak görünüyorsunuz.

Altyapınız sağlam, nonteist olduğunuzda burdaki birçok insana göre daha ciddi bir avantajınız olacaktır.

Sizin gibi insanları, dine inanıyor diye ayrı bir tarafta düşünmüyorum. zaten önemli olan, inanan inanmayan değil, iyi insanla, kötü insanı ayırtedebilmektir.

Kısaca, sevgiyle düşünen ve aynı zamanda özgür düşünce gücüne sahip insanlardan bahsediyoruz.

Bir insanda bu 2 özellik tam olarak varsa, hiçbir kitap ona kötülük yaptıramaz.

Ancak yine de tavsiyem; en azından bu kitabın yarısının uydurma olabileceğini düşünerek başlayın, derim.

Bir de burda bazı aşırı görüşlü kişilerden kötü muamele görürseniz "forumda herkes böyle" zannetmeyin

En azından arasıra uğrayın. belki sizin gibi insanlarla toplumdaki barışı oluşturma konusunda fikir paylaşımlarımız olur.

Bu arada Atatürk, son tespitlerime göre panteist düşünceye sahiptir. yani doğayı yaratıcı olarak görüyor.

Ancak şu varki, laiklik rejimi, hem dinlerin hem de dinsizlerin dostudur.

Laikliğe ancak, "herkes benim inancıma uymak zorunda" diyen, kendini bilmezler karşı çıkar.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel ve insani düşünceler, çok memnun oldum. görüşleriniz, benim dine inandığım zamanı hatırlatıyor.

Edip beyi, ben de uzun yıllar takip ettim. Hatta dinlerdeki ve toplumdaki gelenekleri reddetme konusunda daha uç bir noktadaydım.

Edip Yüksel, din dışındaki konularda dogmatik değil, hemen herşeyi sorgulayan biri.

Din konusunda aldanmama etki ettiği için bazen eleştiriyorum. ama aynı zamanda felsefi düşünmeyi öğreten birisi.

Size bir dost olarak, şunu belirtme ihtiyacı hissediyorum; dinler maalesef gerçek değil.

Yine de düşünün, acele etmeyin. zaten büyük oranda dogmalardan uzak görünüyorsunuz.

Altyapınız sağlam, nonteist olduğunuzda burdaki birçok insana göre daha ciddi bir avantajınız olacaktır.

Sizin gibi insanları, dine inanıyor diye ayrı bir tarafta düşünmüyorum. zaten önemli olan, inanan inanmayan değil, iyi insanla, kötü insanı ayırtedebilmektir.

Kısaca, sevgiyle düşünen ve aynı zamanda özgür düşünce gücüne sahip insanlardan bahsediyoruz.

Bir insanda bu 2 özellik tam olarak varsa, hiçbir kitap ona kötülük yaptıramaz.

Ancak yine de tavsiyem; en azından bu kitabın yarısının uydurma olabileceğini düşünerek başlayın, derim.

Bir de burda bazı aşırı görüşlü kişilerden kötü muamele görürseniz "forumda herkes böyle" zannetmeyin

En azından arasıra uğrayın. belki sizin gibi insanlarla toplumdaki barışı oluşturma konusunda fikir paylaşımlarımız olur.

Bu arada Atatürk, son tespitlerime göre panteist düşünceye sahiptir. yani doğayı yaratıcı olarak görüyor.

Ancak şu varki, laiklik rejimi, hem dinlerin hem de dinsizlerin dostudur.

Laikliğe ancak, "herkes benim inancıma uymak zorunda" diyen, kendini bilmezler karşı çıkar.

Teşekkür ederim dostum. Bu ince, bu nazik ve güzel, herşeyden önce empati ve samimiyetiyle öne çıkan yazın için teşekkür ederim.

İki kere okuma ihtiyacı hissettim. Bazen sen müslümansın sen öcüsün diyorlar. Toplumda salak ve cahil sayısından dolayı onları hoş da görüyorum.

Ben işime gidip geliyorum. Aslında Türkiye'de yaşıyorum. 29 Yaşındayım. İşten gelip akşam vaktiyse herzaman gittiğim bir cafebar var.

Bu cafe bar'a genelde solcular, özgür düşünenler ve aynı tayfa gidiyor. ( genelde akşama kadar çalışırız, akşam gider birer bira içeriz, çok paramız olduğundan değil)

Bu ramazanda bile olsa ben işten sonra gider, orada biramı içer kitabımı okur, çevrede illaki tanıdığım birileri vardır, onları görür sohbet eder bazen tartışırız.

Kimse kimseyi yargılamaz. Sadece eleştirir..Ben eleştiren aklı sever ve saygı duyarım. Orada kimse inanmıyor zaten :) Fakat bu benm için problem değil ki.

Önemli olan senin de dediğin gibi, konuşabilmek, konuşmanın ötesinde muhabbet edebilmek. sevmek, sevilmek, saygı duymak.

adam inanmış, inanmamış bu iç meselesidir bireyin. Kişiseldir yani. Asıl önemli olan zalim olmamak, hak yememek, zulüm etmemek, iftiracı ve yüreği pis olmamak.

Ben bunları paylaşmak istedim seninle. Konun dışında olsa da.

Ben kuranı da Muhammedi de Allah'ı da eleştiririm.

Allah bana akıl vermişse benm de aklım çalışıyorsa benim onu kullanmam gerekir.

Kullanmazsam saksıdan farkım kalmaz.

İnsanlığın da şartı aklı kullanmaktır.

Sormak, sorgulamak, eleştirmek, hissetmek, duygudaş olmak ve üretmektir.

Bence dışarıdaki insanlar da böyle olmalıydı.

Ben bugun o mekana gitmedim mesela. Alkol almıştım Duty free'den. Balkonuma geçtim, kitabımı aldım, sigaramı yaktım, oturdum kitabımı okudum. (bin dokuzyüz seksen dört)

Arkadaş benim kime zararım dokunmuş da kalkıp bana "işidci" yaftalaması yapıyorlar. Komik değil mi :)

Ben kişisel olarak Allaha inanıyorum. İnancım var. Olmayana da saygım ve ayrıca sevgim de var.

Bence böyle olması lazım. Neyse uzun yazdım biraz.

tekrar teşekkürler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkür ederim dostum. Bu ince, bu nazik ve güzel, herşeyden önce empati ve samimiyetiyle öne çıkan yazın için teşekkür ederim.

İki kere okuma ihtiyacı hissettim. Bazen sen müslümansın sen öcüsün diyorlar. Toplumda salak ve cahil sayısından dolayı onları hoş da görüyorum.

Ben işime gidip geliyorum. Aslında Türkiye'de yaşıyorum. 29 Yaşındayım. İşten gelip akşam vaktiyse herzaman gittiğim bir cafebar var.

Bu cafe bar'a genelde solcular, özgür düşünenler ve aynı tayfa gidiyor. ( genelde akşama kadar çalışırız, akşam gider birer bira içeriz, çok paramız olduğundan değil)

Bu ramazanda bile olsa ben işten sonra gider, orada biramı içer kitabımı okur, çevrede illaki tanıdığım birileri vardır, onları görür sohbet eder bazen tartışırız.

Kimse kimseyi yargılamaz. Sadece eleştirir..Ben eleştiren aklı sever ve saygı duyarım. Orada kimse inanmıyor zaten :) Fakat bu benm için problem değil ki.

Önemli olan senin de dediğin gibi, konuşabilmek, konuşmanın ötesinde muhabbet edebilmek. sevmek, sevilmek, saygı duymak.

adam inanmış, inanmamış bu iç meselesidir bireyin. Kişiseldir yani. Asıl önemli olan zalim olmamak, hak yememek, zulüm etmemek, iftiracı ve yüreği pis olmamak.

Ben bunları paylaşmak istedim seninle. Konun dışında olsa da.

Ben kuranı da Muhammedi de Allah'ı da eleştiririm.

Allah bana akıl vermişse benm de aklım çalışıyorsa benim onu kullanmam gerekir.

Kullanmazsam saksıdan farkım kalmaz.

İnsanlığın da şartı aklı kullanmaktır.

Sormak, sorgulamak, eleştirmek, hissetmek, duygudaş olmak ve üretmektir.

Bence dışarıdaki insanlar da böyle olmalıydı.

Ben bugun o mekana gitmedim mesela. Alkol almıştım Duty free'den. Balkonuma geçtim, kitabımı aldım, sigaramı yaktım, oturdum kitabımı okudum. (bin dokuzyüz seksen dört)

Arkadaş benim kime zararım dokunmuş da kalkıp bana "işidci" yaftalaması yapıyorlar. Komik değil mi :)

Ben kişisel olarak Allaha inanıyorum. İnancım var. Olmayana da saygım ve ayrıca sevgim de var.

Bence böyle olması lazım. Neyse uzun yazdım biraz.

tekrar teşekkürler

Nisa suresi 34. ayeti ele almak istiyorum. Biliyosunuz ki bu ayet de ki " darabe" kelimesine Edip Yüksel ve bazı hocalar çıkarmak/seyahate göndermek gibi anlamlar yüklüyorlar aşağıda önceden yazdığım bir makaleyi buraya kopyalamak istiyorum.

Nisa 34: "Dövün" mü, "Hafifçe vurun" mu, "Ayrılın" mı?

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür."

Konu çok uzamasın diye "Erkeklerin üstün kılınması" kısmına değinmeyeceğim. Son dönemde gerek televizyon gerek sosyal medyada sıkça tartışılan "Kuran'ın kadını dövmeyi emretmesi" kısmına değinelim.

Neredeyse İlahiyat Profesörlerimizin hepsi "d, r, b" fiilinin pek çok anlama geldiğini, "ayrılmak, boşamak" diye de çevrilebileceğini, "vurmak, darp etmek" anlamında olsa bile hangi şiddette vuracağımızın belli olmadığını söylüyor.

Hangi şiddette vuracağımız belli değil. Vurmak var, vurmak var değil mi? Bu saçmalığı geçip diğer konuya gelelim.

Vurmak mı, Ayrılmak mı? Arapçanın çok anlamlılığı...

"D, r, b" fiili Türkçemize de geçmiş "darb etmek" diye bugün de kullanılmaktadır. Peki bu sözcüğün bazı iddalarda dillendirildiği üzere "ayrılma, seyahat etme" gibi anlamları var mı? Aslında karımızı darb etmemek, ondan ayrılmak mı lazım?

"d, r, b" sözcüğünün gerçek anlamı "vurmak"tır. Bu "asıl anlam" dediğimiz mecazdan hariç, fiziksel anlamdır. Kuran'da bu sözcüğü kullanarak bazı farklı anlatımlar da yapılmıştır. "Ayrılmak, seyahat etmek" anlamını nasıl kazanmış, Proflarımızın örnek gösterdiği ayetlerden hep beraber bakalım...

Bakara 273

"Lil fukarâillezîne uhsirû fî sebîlillâhi lâ yestatîûnedarben fîl ardı, yahsebuhumul câhilu agniyâe minet teaffuf(teaffufi), tarifuhum bi sîmâhum, lâ yeselûnen nâse ilhâfâ(ilhâfen), ve mâ tunfikû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun)."

Drb fiilini farkettiniz değil mi? Ayetin bu cümlesinin anlamı:

"Verilen şeyler, kendilerini tamamıyla Allah yoluna vermiş olup yeryüzünde dolaşamayan yoksullara aittir."

"Dolaşmak" anlamını almış. Aynı sözcük farklı bir anlam mı kazandı? Hani "darp etmek" anlamındaydı?

Müsterih olun, o kelime yine "darb etmek anlamındadır. Lakin burada bir deyimin içinde kullanılmış: "Darben fil ard".

"ard" yeryüzü, "darb" de vurmak anlamındaysa nasıl "dolaşmak" anlamına gelir? kelime kelime çevirirsek "yeryüzünde vurmak" diyebiliriz. Bu deyimdeki fiil Türkçedeki "yol tepmek" veya İngilizce "Hit the road" deyimlerinde anlatılmak istenendir. Fiil tek başına yine "vurmak" anlamında, deyimin tamamı ise "yola koyulmak, ayak basmak" anlamındadır.

Alî İmran 152

"Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne keferû ve kâlû li ıhvânihim izâ darabû fîl ardı ev kânû guzzen lev kânû indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû"

Bir "darben fil ard" durumu da burada var.

"Ey âmenû olanlar! Siz, yeryüzünde sefere çıkmış veya gâzi olan (savaşa katılan) kardeşleri için 'Eğer bizim yanımızda olsaydılar ölmezler ve öldürülmezlerdi.' diyen kâfirler gibi olmayın!"

"Sefere çıkmak" diye tercüme ediyoruz. Ama dikkat ederseniz tercüme ettiğimiz şey "darb" değil, "darben fil ard" yani "yerde vurmak" veya "yol tepmek" veya "hit the road".

Nisa 101

"Ve izâ darabtum fîl ardı fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti, in hıftum en yeftinekumullezîne keferû."

"Darabtum fil ard" deyiminde yine drb'nin kullanıldığını görüyoruz.

"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin, size bir zarar vereceğinden ürkerseniz namazı kısaltmada bir vebal yoktur"

Kısacası bu ayetlerdeki "darabe" fiili tek başına "gitmek" anlamına gelmiyor, içinde bulunduğu deyim bu anlama geliyor. Aynı şey Türkçede de görülebilir. "Kendini yollara vurmak" mesela.

Halbuki Nisa 34'de drb fiili tek başına kullanılmıştır. Bir örnekle nerede hata yapıldığını anlatalım:

Diyelim bu ayetleri çevirenler Arapçadan değil de İngilizceden çeviriyorlar. Nisa 34'e geldiklerinde şöyle bir fiil var: "And hit them"(ve onları dövün). Buradaki "hit" başka anlamlara gelir mi? Diğer ayetleri araştırıyorlar bir bakıyorlar ki başka ayette "hit the road" diye bir anlatım var. O hâlde bu "hit" kelimesi "gezmek, çıkıp gitmek" anlamına da gelebilir diye bir sonuca varıyorlar. Durum tamamen aynı.

Drb fiili tek başına sadece "vurmak" anlamındadır.

Peki burada bahsedilen kadınlar kimlerdir?

Erkeklerine baş kaldıran/diklenen kadınlardır. Çünkü ayet de nüşuze-hunne deniyor.Hunne bayanlar için kullanılan bir terimdir. Nüşuz ise lügatta yerin yüksek kısmı ,yükseklik ,yükselmek gibi anlamlara gelir. Örneğin; oturan bir kişi ayağa kalktığında neşeze er-raculü denilir.

Istılahi bir anlam olarak ise nüşuz kadının kocasına isyan etmesine ona kafa tutmasına veya ona karşı gelmesine yani bir nevi lügatta ki anlamına binâen ona karşı yükselmesine denir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...