Jump to content

Madde yoktan var olabilir mi?


Recommended Posts

Boşa çabalıyorsun..

Allahla bilim yan yana gelmez..

Bilim haya ürünleri ile ilgilenmez,

Bilimsel şeylerin arkasına allah denen hayal ürününü koyarsan ,ahmaklık yapmış olursun.

Bilimsel şeylerin arkasına koyacağın şeyin varlığının kanıtlanması gerekir.

Bunu kanıtlayamam,ben allahın varlığına inanıyorum diyorsan,

Dediğim gibi,inancınla baş başa kalıp,zırvalamayacaksın..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 314
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Allah ın varlığının kanıtları www.yenimucizeler.com adresinde...cesaretin ve aklın varsa incelersin..

Diyorsun ki ,kanıtlandığı için, allahın varlığı benim için inanç değil

allahın olduğunu biliyorum..

Madem öyle,

bana allahını tanımla...

Nedir allahın?

Nasıl oluşmuş..

Fiziksel özellikleri nedir?

Yani,kuranda yazıyor,münezzeh müzeyyen falan yazma.

sorularıma açık açık cevap ver..

Yoksa cevabın,zırvalama

tarihinde strong tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah ın varlığının kanıtları www.yenimucizeler.com adresinde...cesaretin ve aklın varsa incelersin..

Senin kanıt sandığın şeyler aslında kanıt olmayan ama senin kanıt olmasını dilediğin şeyler. İnanmaya devam edebilmen için böyle zihin oyunları ile kendini kandırmaya ihtiyacın var çünkü korkuyorsun. İnandığın tanrı en zalim, en sadist, en manyak, en adaletsiz, en sapık tanrılardan birisi olduğu için kızarsa sana neler yapacağını düşünmek bile dehşete düşmene yetiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ani-mal,

maymunlar vadisi olayını nerenden uydurabildin...o çok meraklı olduğun süper zenci malafatı senin oranı çok dağıtmış anlaşılan..artık içinden ne çıkacağı belli olmuyor..

ben yazımın neresinde ahanda işte bu noktada ademin kemikleri vs. demişim..insanın ilk görüldüğü bölge olan Rift Vadisine denk geliyor diyorumm.

"Zenciler, pigmeler, neanderthal, aborjinler falan ademden nasıl oldu da oldu? Nerden çıktı bu kan grupları, nasıl oldu da, aynı ana ana babadan bunlar çıkabildi?"

diyorsun..her şeye gücü yeten ve bilen Allah Adem in ve eşinin DNA sını bütün bunları içerecek şekilde yaratmış olabilir ya da sonradan gelen soyların DNA larında değişiklikler yaparak bunların ortaya çıkmasını sağlayabilir..siz de Allah a değil ama her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen her şeyi önceden öngörüp gerekli mutasyonları yapan "evrim"e inanıyorsunuz..

asıl sorulara cevap veremeyince ancak aşağılamalara ve adice hakaretlere başvuruyorsunuz ya da git vikipediada falan araştır diyorsunuz ..başka bir numaranız yok..

Bak geri zekalı, insanın ilk görüldüğü yer rift vadisi falan değil. MAmyunların bile ilk görüldüğü yer değil orası, ama bolca maymun bulunan bir yer. Sana kaç defadır buyur, ilk insanın 2-36 da ortaya çıktığını göster diyorum, hala gev gev gevvv boş boş laf sayıklıyorsun.

Eğer sen böyle hiç bir şey göstermeden, götünden ilk insan 2-36'da çıktı diyebiliyorsan, elbette ki bende seni de sülaleni de götünden düzen bir süper zencinin varlığını söyleyip topunuzu da ibne ilan edebilirim, di mi?

Amanda allah öyle yaratmıştır da, DNA da o bu varmıştır da falan diye götünden uydurmakla da olmaz elbette bu işler, sana kanıt göster diyoruz. Hala osuruktan teyyare sallıyorsun.

VE bak, süper zencinin alayınızı da bafilediği hakikatini de inkar edemiyorsun. Gelip gidip ancak "aman sende şöyle..." falan. Hala cevpa verebilmiş değilsin, seni ve sülaleni düzen süper zenci nedne yok?

Bu soruya cevap veremediğin gibi, bu hakikati kabul etmiş, ibneliğinizi ilan etmişte oluyorsunuz tabii aynı zamanda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah ın varlığının kanıtları www.yenimucizeler.com adresinde...cesaretin ve aklın varsa incelersin..

Bak simdi iyi dinle cok ama cok iyi dinle,

Seyler, varliklar, olgular kendilerini, dogrudan ondan gelen kanitlarla ve maddi verilerle ortaya koyarlar ve bunlara inanilip inanilmamasi onlari var olup-olmama denkligine sokmaz. Herhangi bir seyden, varliktan aldigin kanit ve kendisinden elde ettigin bilgi sadece o varligi kanitlar. Ornegin, evrenin baslangicinda yer alan sabitlerin var oldugu bilgisi ve kaniti, sadece o sabitlerin kanitidir, allahin kaniti degildir. Boyle bir fikirsel ve felsefi bir sicrama gerceklestiremezsiniz. Boyle bir zihinsel isleyis, yani algilarla ve zihinsel muhakamelerle dogrulara ulasmaya calisma gercekte yer almaz. Gerceklik senin algilarindan ve olmasini istediklerinden bagimsizdir. Algilarina bagli, idealist dusundugun icin sen allah diyorsun, hintli ise inegin ruhudur bu diyor.

Bilimsel bir soru sorup buna felsefi yanit veremezsin. Bu ikisi birbirinin alternatifi degildir. Bilimsel sorunun yaniti bilimsel, felsefi sorunun yaniti felsefi olur. Yani tanrinla ilgili bir kanitin YOK ortada. Tanrilarla ilgili tek kanit insanin hayalgucu, insanoglunun dusunus dunyasidir. Tanrilara tek yapilmis olan surekli insanlik tarihi boyunca dillendirilmis olmalaridir.

Bunlarin disinda, allahla veya genel olarak tanrilarla ilgili soylenmis olan tum onermeler a-priori'dir. Deneylemeden, gozlemlemeden salt dusunsel bir sekilde, bir fikri ve hayal urununu (bak bilgi bile degil, cunku bilgiler deneylerden, gozlemlerden elde edilir) ortaya atiyorsunuz. Ardindan bunu dogrulayacak kanitlar ariyorsunuz. Ya boyle bir sacmalik olabilir mi?!?!?! Bilim ve gerceklik boyle islemez...

Sizler en temel bilimsel yaklasimlari bilmiyorsunuz. Bilimin isleyisinden bihabersiniz. Kanit nedir, ne degildir; fikriniz dahi yok bunlardan...

Arkadaslar sana az bile soylemis...

Link to post
Sitelerde Paylaş

INSANLIK TARIHI YENIDEN YAZILIYOR

Yeni arastirmalar insanligin sanildigi gibi Dogru Afrikada degil, Afrikanin bir cok degisik yerlerinde ayni anda ortaya ciktigini gösteriyor.

Ayrica Homo sapien diger Hominidlerden ayrilmadan önce onlarla da cinsel iliskiye girer ve insanligin genleri "genisler": (Adem, adem olmadan diger "maymunlarla" cinsel iliskiye girmis :-)

Bunun yaninda homo sapiens, diger türlerden ayri/kapali yasamamis tam tersine beraber yasamis ve birlesmislerdir,

Afrikadan homo sapiensler göc etmeden önce, homo erectus gibi diger türler göc etmistir! Afrikadan göc eden homo sapienler homo erectusla ciftlesirler, Bunu, Afrikada yasayan insanlar disinda bütün insanlarin genlerinde homo erectusun dna lari bulundugundan, yalnizca Afrikalilarda bulunmadigindan anliyoruz! homo sapienler tabiki sadece homo erectuslarla degil, bir cok diger (insan sayilan ve sayilmayan) türlerle de ciftlesmistir!

Kisaca: Insan bunlarin hepsinin KARISIMIDIR!

Bunlari, bir görüsü sualsizca kabul eden birine anlatmakta fayda var mi?

Binlerce yil önce adamlar yagmuru bir tanrinin yagdirdigini düsünüyordu, bilim suyun buhar oldugunu, bulut oldugunu vs en kücük detayina kadar aciklayabilse de, adamlarin cevabi "bunu yapan da tanri" olabiliyor.

Evrim icin ne kadar kanit getirilsede, yüz binlerce, milyonlarca yil öncesi yasamis her canlinin fosili bulunamiyor, bagzen yeni buluslar bizi degisik düsünmeye, teorileri degistirmeye zorluyor. Bilim, gercekleri bulmak icin bütün KANITLARI degerlendiriyor! Ama elinde HIC bir kanit olmayan adamlar evrimin her seyi aciklayamadigini ve bu yüzden (hic bir kanit olmasa da) bir yaraticinin oldugunu söyleyebiliyor! Bildiginden degil inandigindan!!! Her deligi TANRI ile kapatmaya calisiyorlar.

Aslinda bunlara bir sey yazmak bosuna!

Amma uçtun ha! Homo erectus genomu ne zaman ortaya çıkarıldı da insanlarla çiftleştiği belgelendi? Tamamen bilim dışı, fantastik bir düşünce biçimi. Homo erectus bizim atamızdır. Bizden önce Afrika'dan çıkmıştır. Ancak Homo sapiens'le Homo erectus'un çiftleştiğine dair hiç bir kanıt yoktur. Olamaz da.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amma uçtun ha! Homo erectus genomu ne zaman ortaya çıkarıldı da insanlarla çiftleştiği belgelendi? Tamamen bilim dışı, fantastik bir düşünce biçimi. Homo erectus bizim atamızdır. Bizden önce Afrika'dan çıkmıştır. Ancak Homo sapiens'le Homo erectus'un çiftleştiğine dair hiç bir kanıt yoktur. Olamaz da.

2003 yilinda gen türlerini üzerine arastirma yapilir ve "Haplotip B006"nin homo sapien haplotipine uymadigi gözlenir.

2010 yilinda Neandertaler genomu incelenince bu iki türün cok erken zamanda ciftlestigi kanitlanir.

http://mbe.oxfordjournals.org/content/early/2011/01/25/molbev.msr024.abstract

Arastirmalar her Avrupalinin genomunun %1,5-2,1 arasi neandertalerden kalma oldugunu gösteriyor, bu oran Asyalilarda daha fazla ve Afrikalilarda hic yoktur! Bu da homo sapienlerin Afrikada ciktiktan sonra ciftlestigini gösteriyor. Bilim adamlari bu iki "türün" onbinlerce yil beraber yasadigini biliyorlar!

Her insanda kücük bir parca "kalitim" olsa da, her insanda degisik bölümler bulundugundan neandertaler genomunun 5/1i günümüze kadar gelmistir! Bu da ciftlesmenin tek tük degil de sık sık oldugunu gösterir!

Bilim adamlari bu ciftlesmelerden dogan cocuklarin ya genelde kisir oldugunu ya da dislanma gibi nedenlerden ciftlesmede o kadar basarili olamadigini düsünüyorlar!

2008 yilinda Sibirya Denisova magrasinda 40.000 yil önce yasamis yeni bir "tür"bulunur ve bu yeni tür genetik olarak Neandertalere homo sapienden daha yakindir. Güney Dogu Asyada yasayan insanlarin geninde "Denisova-insani"nin da parcalari bulunmaktadir!

http://www.evrimagaci.org/makale/243

Link to post
Sitelerde Paylaş

2003 yilinda gen türlerini üzerine arastirma yapilir ve "Haplotip B006"nin homo sapien haplotipine uymadigi gözlenir.

2010 yilinda Neandertaler genomu incelenince bu iki türün cok erken zamanda ciftlestigi kanitlanir.

http://mbe.oxfordjournals.org/content/early/2011/01/25/molbev.msr024.abstract

Arastirmalar her Avrupalinin genomunun %1,5-2,1 arasi neandertalerden kalma oldugunu gösteriyor, bu oran Asyalilarda daha fazla ve Afrikalilarda hic yoktur! Bu da homo sapienlerin Afrikada ciktiktan sonra ciftlestigini gösteriyor. Bilim adamlari bu iki "türün" onbinlerce yil beraber yasadigini biliyorlar!

Her insanda kücük bir parca "kalitim" olsa da, her insanda degisik bölümler bulundugundan neandertaler genomunun 5/1i günümüze kadar gelmistir! Bu da ciftlesmenin tek tük degil de sık sık oldugunu gösterir!

Bilim adamlari bu ciftlesmelerden dogan cocuklarin ya genelde kisir oldugunu ya da dislanma gibi nedenlerden ciftlesmede o kadar basarili olamadigini düsünüyorlar!

2008 yilinda Sibirya Denisova magrasinda 40.000 yil önce yasamis yeni bir "tür"bulunur ve bu yeni tür genetik olarak Neandertalere homo sapienden daha yakindir. Güney Dogu Asyada yasayan insanlarin geninde "Denisova-insani"nin da parcalari bulunmaktadir!

http://www.evrimagaci.org/makale/243

Kaynakları gözden geçirdim. Bu çalışmalar H.neanderthalis ile H.sapiens arasında gen alış verişi olup olmadığını tartışıyor. Sen H.erectus’la H.sapiens arasında gen alış verişi olduğunu iddia etmiştin. Yanlış mı anlamışım yani?!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaynakları gözden geçirdim. Bu çalışmalar H.neanderthalis ile H.sapiens arasında gen alış verişi olup olmadığını tartışıyor. Sen H.erectus’la H.sapiens arasında gen alış verişi olduğunu iddia etmiştin. Yanlış mı anlamışım yani?!

Hayir, sen haklisin :)

"Homo erectus" yanlis, "arkaik" insanlarla ciftlesti olacakti.

Ama diger yazdiklarim dogru, kaynak bilim adamlari, kafadan atmiyorum!

Ilginc buldugum baska bir bilgi de insanlarin beyinlerinin eskiye göre kücülmesi. Bunu bilim adamlari söyle acikliyor. Eskiden insanlar bir cok seyi kendileri yapmak zorundaydi, ev, av aletleri ve diger seyleri kendileri yapmak, tamir etmek ve yine kendileri ava gitmek vs zorundaydi, günümüzde insanlar her seyi kendiler yapmak zorunda degil, baskasinin bilgisinden yararlanabiliyoruz ve bu yüzden beynimiz kücülüyor/kücüldü!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayir, sen haklisin :)

"Homo erectus" yanlis, "arkaik" insanlarla ciftlesti olacakti.

Ama diger yazdiklarim dogru, kaynak bilim adamlari, kafadan atmiyorum!

Ilginc buldugum baska bir bilgi de insanlarin beyinlerinin eskiye göre kücülmesi. Bunu bilim adamlari söyle acikliyor. Eskiden insanlar bir cok seyi kendileri yapmak zorundaydi, ev, av aletleri ve diger seyleri kendileri yapmak, tamir etmek ve yine kendileri ava gitmek vs zorundaydi, günümüzde insanlar her seyi kendiler yapmak zorunda degil, baskasinin bilgisinden yararlanabiliyoruz ve bu yüzden beynimiz kücülüyor/kücüldü!

Yine uçuyorsun. Hayırlı uçuşlar. H.sapiens’le ilgili beden/beyin oranının azaldığına dair hangi kaynağı sunacaksın merak ediyorum şimdi :)

Bence senin evrim hakkında biraz daha okuman gerek çocuğum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak çocuğum, şimdiye kadar elde edilen bütün Homo kafataslarının (replikalarının) içine bildiğimiz kil doldurulmuş , bu killer fırında pişilirmiş ve ortaya çıkan biçimler birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Ortaya çıkan sonuç; senin kadar uçan bir türün var olamayacağı olmuştur. Kaynak: bilim

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kolaylıkla kabul görecek bir iddia olmasa da insan zekasının gittikçe gerilediği öne sürülüyor.

Yani çalışmaya göre insan beyni geçtiğimiz 20.000 yıllık süre içinde kademeli olarak küçülmekte. Söz konusu küçülme, kafatasının iki milyon yıllık büyüme sürecinden sonra başlamış. Üstelik bu durum, cinsiyet ve ırk ayrımı gözetmeksizin dünyanın tamamı için geçerli.

Wisconsin Üniversitesi’nden antropolog Dr. John Hawks, son 20.000 yıl içinde erkek beyin hacminin 1.500 santimetreküpten 1350 santimetreküpe gerilediğini, bu kaybın da yaklaşık bir tenis topu hacmine eşit olduğunu ifade ediyor. Araştırmacı, dişiler için de aynı durumun söz konusu olduğunu belirtirken, bu küçülmenin mutlak suretle zekada bir gerilemeye yol açmış olabileceği anlamına gelmeyeceğini söylüyor.

Bu görüşe katılan ve küçülen hacme karşın çok daha verimli çalışan bir beyne sahip olduğumuzu savunan bilimcilere karşın bunun tam tersini iddia eden araştırmacı sayısı hiç de az değil.

Beynin neden küçüldüğüne ilişkin bir çok teori mevcut. Bunlardan bir tanesi büyük beyin hacminin Üst Paleolitik Dönem’de hayatta kalabilmek için gerekli olan soğuk dış ortam aktiviteleri için yaşamsal öneme sahip olduğu ve sonrasında buna ihtiyacın kalmadığı yönünde. Bir diğeriyse tavşanlar, geyikler, tilkiler ve atlarla besin rekabetine girmiş olan insanın sürekli çiğnemeye yönelik olarak kafatasının büyüdüğü ve daha kolay yenebilir besinlere yöneldikçe bu ihtiyacın da ortadan kalktığı şeklinde.

Bazı uzmanlarsa, doğum sırasında yüksek sayıdaki bebek ölümlerinin gerçekleştiği bir dönemin bulunduğunu ve bu süreçte sadece daha güçlü olan büyük kafatasına sahip bireylerin hayatta kalabildiklerini savunuyorlar. Zaman içerisinde bebek ölümlerindeki azalmaya bağlı olarak daha küçük kafataslı bireyler de hayatta kalabilmeyi başarmışlar. Böylece küçük kafatası frekansı da artış göstermeye başlamış.

Missouri Üniversitesi’nden David Geary ve Drew Bailey, kafatası büyüklüğünün 1,9 milyon yıl öncesinden 10.000 yıl öncesine değin nasıl bir değişim geçirdiğini açıklamak üzere çalışmışlar. Ekibin bulgularına göre popülasyon yoğunluğunun düşük olduğu dönemde kafatası büyüklüğünde bir artış görülmüş. Fakat popülasyon seyrek halinden kurtulmaya başladığında büyüklükte gerileme kendini göstermiş.

Araştımacılar bulgulara ilişkin olarak karmaşık toplumların oluşumuyla birlikte hayatta kalabilmek için zeki olma ihtiyacı da ortadan kalkmış olduğundan beynin de küçülmeye başladığını düşünüyorlar.

Dr. Hawks ise beynin sahip olduğumuz enerjinin yüzde 20’sini tükettiğini ve bu enerji miktarını düşürebilmek için beynin de küçülmeye gittiğini fakat bunun zekada azalma yerine tam tersine bir etki yarattığını öne sürüyor.

https://ucnoktaaforizma.wordpress.com/evrim/evrim/

http://www.ntv.com.tr/turkiye/beynimiz-gittikce-kuculuyor,e_4aNaJ8V0iaKlkyBKjyxQ

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Maddenin kendi kendine varolması çok önemli bir konu değil aslında. önemli olan, bu maddelerden canlılık oluşabilir mi, sorusudur;

Yani doğada cansız bir maddeden, canlı oluştuğu hiç gözlemlenmiş midir?

Bildiğim kadarıyla doğadaki canlılar, hep başka bir canlıdan oluşagelmektedir. abiyogenez teorisinde bile uzaydan gelen organik moleküllerden bahsediliyor.

Burdaki ''organik'' tanımlaması da canlılığı ifade etmektedir.

Şayet maddenin canlı oluşturduğu kesin olarak gözlemlenmiş bir durum değil ise, canlılığın maddeden çok daha önemli ve temel bir kavram olduğu ortaya çıkar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddenin kendi kendine varolması çok önemli bir konu değil aslında. önemli olan, bu maddelerden canlılık oluşabilir mi, sorusudur;

Yani doğada cansız bir maddeden, canlı oluştuğu hiç gözlemlenmiş midir?

Bildiğim kadarıyla doğadaki canlılar, hep başka bir canlıdan oluşagelmektedir. abiyogenez teorisinde bile uzaydan gelen organik moleküllerden bahsediliyor.

Burdaki ''organik'' tanımlaması da canlılığı ifade etmektedir.

Şayet maddenin canlı oluşturduğu kesin olarak gözlemlenmiş bir durum değil ise, canlılığın maddeden çok daha önemli ve temel bir kavram olduğu ortaya çıkar.

Doğada her süreci gözlemlemek mümkün olmayabilir. Yaşam onlardan biridir.

Canlılar evreni oluşturan maddeden oluştuklarına göre, evrende madde bir zaman önce canlılık kazanmış demektir.

Canlılık maddenin özel ve olağan dışı davranışları sonucu ortaya çıkmamıştır.

Çünkü canlılarda maddenin özel ve olağan dışı davranışlar sergilemediğini biliyoruz.

Madde cansızlarda nasıl davranıyorsa, canlılarda da öyle davranmaktadır.

Canlılık maddenin özel bir davranış şekli değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddenin kendi kendine varolması çok önemli bir konu değil aslında. önemli olan, bu maddelerden canlılık oluşabilir mi, sorusudur;

Yani doğada cansız bir maddeden, canlı oluştuğu hiç gözlemlenmiş midir?

Bildiğim kadarıyla doğadaki canlılar, hep başka bir canlıdan oluşagelmektedir. abiyogenez teorisinde bile uzaydan gelen organik moleküllerden bahsediliyor.

Burdaki ''organik'' tanımlaması da canlılığı ifade etmektedir.

Şayet maddenin canlı oluşturduğu kesin olarak gözlemlenmiş bir durum değil ise, canlılığın maddeden çok daha önemli ve temel bir kavram olduğu ortaya çıkar.

Böyle bir durumu oturup gözlemen mümkün. Sana gereken sadece biraz zaman. Şöyle bir kaç yüz milyon yıl kadar.

Alıp kullanılan şu değerli parfümleri bilir misin? Milyarlara satılanları hem. İşte onların en temel maddesi amberdir.

Amber, canlı falan değil aslında. Sperm balinası kalamarları yer. Keskin gagaları iş çıkarmasın diye bir tür mukusla kaplar midesinde. Sonra bu gagaları ve mukusu kusar. Bu suda yüzer, senelerce denizde yıkanır, güneşte pişer. Sonra bir yerde kıyıya vurur. Bulanda köşe olur. Kalitesine göre kilosu 15 bin ila 500 bin TL arasında değişir. İki yumruk kadarı bir kg gelir, genelde bulunanlar ise futbol topu kadar filan olur.

İşte amber budur. Bu amberi alıp parfüme koyarsan, "Aman hacı yağını abartmış, kaçın..." durumu ortaya çıkar. Bunun tentürünü kullanman lazım. Yani, %3 alkol içindeki çözeltisini. Fakat, o tentürün de, gölge, serin bir yerde, en az iki yıl, tercihan 10 yıl dinlenmesi gerekir.

Ve bu tentürün fiyatı, gene kalitesine göre, yarım su bardağı 140 $ kadardır.

Ve bizim kimyamız, fiziğimiz, biyolojimiz, henüz bu amberin sunisini yapabilmiş değil. Tonla da para var ucunda, ama yapamıyoruz. Bırakın onu, hazır amberi o yıllarca tentüre bekletme derdini bile aşamıyoruz. İki yıl, en az, tercihan 8 yıl. Bu...

Yani, öyle biraz şundan alayım, biraz bundan alayım, ekleyip edip halledeyim diyerek, böyle karmaşık kimyasal süreçleri hızlandıramazsınız. Canlılık gibi kompleks moleküllerin çıkması için, gereken süre yüzlerce milyon yıl. Henüz elinizde bunu yapacak bir teknoloji yok.

Ama gidip neden böyle bir teknoloji arandığı işin abes tarafıdır. İşte dünya, görüyoruz, cansızdan biz, canlılar ortaya çıkmışız. Bu, bu kadar basitken, ötesi abesle iştigal değilse nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://www.evrimagaci.org/fotograf/111/6616

Kuantum Fiziği dahilinde Kuantum Dalgalanma (veya Kuantum Çalkalanma, Quantum Fluctuation), uzayın belli bir noktasında, Werner Heisenberg'ün tanımladığı Belirsizlik İlkesi dahilinde, enerji miktarındaki geçici değişmedir. Bu olay, enerji korunumu ilkesinin ihlal edilebileceğini göstermektedir.

Yokluk diye bir şey yok.

Bu kavram insan uydurmasıdır.

Elini havaya kaldır sağa sola hareket ettir.

Su gibi tam dolu her yer

Boşluklar bile dolu

Evrenin her yeri tamamen dolu.

Varlık bu doluluğun adı

Güneşle dünya arasını sen boşluk görüyorsun ama onun da parçacıkları var

O boşluk da bir şeylerden oluşuyor.

Yani ortada yokluk diye bir kavram olmadığından

Senin bu sorun geçersiz oluyor.

Yokluk tanrı kavramı gibi insan uydurmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Evrenin içine dışına her yerine baktın da bulamadın demek...neredeyse hiçbir yerine bakmadan yok dediğiniz için ateizm de inanç oluyor işte..

Bir yere bakmaya gerek yok

Çelişki içeren kavramlar var olamazlar

En başta yokluktan bir şey yaratma çelişkilidir

Çünkü yokluktan bir şey çıkarılıyorsa o yokluk aynı zamanda varlık demektir

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...