Jump to content

EVRİM NEDİR?


Recommended Posts

Bir soru sordun..

Cevabını aldın..

Daha önce frame shift mutasyonun ne olduğunu bilmiyordun.

Şimdi hala bilmiyorsun..

Hala bilgiçlik taslıyorsun.

Sus bari...

Tersime geliyorsun..

Bu konu senin üstesinden geleceğin türden değil..

Haddini bilsen iyi edersin..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 143
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir soru sordun..

Cevabını aldın..

Daha önce frame shift mutasyonun ne olduğunu bilmiyordun.

Şimdi hala bilmiyorsun..

Hala bilgiçlik taslıyorsun.

Sus bari...

Tersime geliyorsun..

Bu konu senin üstesinden geleceğin türden değil..

Haddini bilsen iyi edersin..

fazla soru sorma çarpılırsın diyorsun yani..

tü tü tü..

gidip günah çıkarayım bari..

büyük bir hata yaptım galiba..

HACı senin alanın ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş
HACı senin alanın ne?

Ben bir tıp doktoruyum..

Üç ihtisasım var.. Patoloji, nöropatoloji ve iç hastalıkları...

İnsan embroyolojisi, histolojisi, hastalıklarının patogenez ve patolojisi, genetik ve evrimsel tıp ihtisaslarımın ilgi alanı.

Fizik, kimya, kozmoloji, astro-fizik ise amatörce ilgilendiğim bilim dalları.

Görüldüğü üzere benim ilgi alanım her türlü bilimdlr.

Ve her gün yeni bir şey öğrenirim..

Bana bir şey öğretmek istiyorsan, onu bilimsel olarak yapmalısın..

Ben herkesden öğrenirim.. Yeri geldiğinde senden bile..

Şu ana kadar senden öğrendiklerim, senin burada tartışılan konuda sadece ukelalık yaptığın.......

İşlediğin konuları biraz daha ciddiye alırsan ve bilim düşmanlığı yapmaktan vazgeçersen, burada herkese yararlı olabilirsin..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben bir tıp doktoruyum..

Üç ihtisasım var.. Patoloji, nöropatoloji ve iç hastalıkları...

İnsan embroyolojisi, histolojisi, hastalıklarının patogenez ve patolojisi, genetik ve evrimsel tıp ihtisaslarımın ilgi alanı.

Fizik, kimya, kozmoloji, astro-fizik ise amatörce ilgilendiğim bilim dalları.

Görüldüğü üzere benim ilgi alanım her türlü bilimdlr.

Ve her gün yeni bir şey öğrenirim..

Bana bir şey öğretmek istiyorsan, onu bilimsel olarak yapmalısın..

Ben herkesden öğrenirim.. Yeri geldiğinde senden bile..

Şu ana kadar senden öğrendiklerim, senin burada tartışılan konuda sadece ukelalık yaptığın.......

İşlediğin konuları biraz daha ciddiye alırsan ve bilim düşmanlığı yapmaktan vazgeçersen, burada herkese yararlı olabilirsin..

benim uzmanlık alanlarım biyoloji, elektronik ve matematik..

her türlü bilimle ilgilenirim..

ama herhangi bir bilgi beni orgazm etmedikçe onu kabul etmem.

yani ezberden nefret ederim..

matematikle bu nedenle daha fazla ilgilenirim..

madem işi bildiğini iddia ediyorsun sorduğum soruya doyurucu yanıt veremediğini sen de biliyor olmalısın..

sanırım aramızdaki fark şu:

sen olaya ideolojik bakıyorsun..sanki ıspatlanmasa ateizm çökecek sanıyorsun..

bu nedenle gerginsin ve ne yazdığını bilmiyorsun..

bu nedenle yazdıkların beş para etmez nitelikte..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada bu tür konuları tartışmıyoruz..

Savlarını bilimsel olarak savunamayacaksan, burada yazmaman gerekiyor.

Kişiyle ilgilenmiyoruz.

Fikirleri ile ilgileniyoruz..

Bu minval üzere devam edersen, başlığı kilitlemek zorunda kalacağım.

Sorun yanıtlandı ve DNA'ya nükleotid eklendiği veya ondan nükleotid çıkarıldığı gösterildi..

Bu konuda daha fazla yorum yapmak seni çok daha zor bir duruma düşürecek..

Yapacağın yorumlar kişilere yönelik olmamalı..

Konu ile ilgili bilimsel açıklamalar olmalı..

Bilim forumunun amacı bilimsel bilgileri paylaşmaktır.

Umarım bunu unutmazsın..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu ohm un sorusu old. için ohm üzerinden gittim.

yoksa zaten ben şunu şunu tek başına tartıştım demöenin bir anlamı yok...açtığım başlıklar ortada..tartışmalarım da ..atesbey de benim dediklerim üzerine yaptığı alıntı kadar bende onun dedikleri üzerine alıntı yapmışımdır. o kadar

tartışma konusuna gelince ...aslında nezle virüsü açısından aynı soruyu bende sormuştum...zaten kendinde olan bir özellik ön plana çıkıyordu..yeni bir özellik katmıyordu diye..

bilgi konusu ise evet özellikle microdüzey biyoloji bilgim yeteli değil.ama en azından muhakeme yeteneğimle bu soruya cevap verilemediğinin ne anlama geldiğini anlayabiliyorum..

burada evrimin köküne kibrit suyu dökülmüş sen bana takıyorsun...sanırım biraz sinirlendin ...cevap da gelmeyince normal tabii.......

ama artık yeni bişiler söylemek gerek ....

Muhakeme yeteneği tek başına yeterli değildir. Emin ol. Herşeyden önce bilgi gerekir. Ne kadar çok şey bilirsen o kadar geniş perspektifte düşünebilrsin.

Bence sendeki sıkıntı burada. Bu konular hoşuna gidiyor ve tartışmak istiyorsun. Ama bence hemen atlamak yerine önce iyice öğren.

Yanlış anlama ama bu konular tartışılırken en büyük sıkıntı seviyelerin tutmaması ve bundan kaynaklı insanların birbirini anlayamaması. Bunun nedeni ise bilgi eksikliği.

Muhakeme ile gemi yürümez. Çok araştırıp çok şey bilmen gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bilgiler için öncelikle teşekkürler. buraya bu şekilde yazmam ne kadar doğru bilmiyorum, yanlış yerse kusura bakmayaın. sadece bilmek istediğim bitkilerdeki evrim de hayvanlarla aynı şekilde mi gerçekleşiyor yoksa daha mı farklı; farklıysa nasıl?..

şimdiden teşekkürler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> ve deki bu nükleotit şuradan geldi..şu sebep onu buraya ekledi..

Şu lafından sadece boş bir adam olduğun sonucu çıkıyor..

Normal DNA'yı kim yaptı, nasıl yaptı? Buyur kendindeki DNA'ya bir bak ve söyle hadi.. Sana DNA'nın kökenini filan sormuyoruz, şu an herhangi bir hücrendeki DNA'dan bahsediyoruz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ohm kardeş bizleri sınavdan geçirmekten vazgeçmemiş.

Yanıtını bilmediği, aklının almadığı soruları sorup yanıt arıyor.

Verilen yanıtlar onu orgazm haline getirmiyor.

Biyoloji, matematik ve elektronik tahsil etmiş ama bir işe yaramıyor.

Söylenen her şeye dudak büküyor.

Bilgilerini bizimle paylaşmıyor. Bizi aydınlatmıyor.

Acaba bizimle paylaşacak fikri yok mu?

Acaba öğrenmeye de niyeti yok mu?

Bu kadar uzun tartışmayı ne için yapıyoruz.

Mutasyonlar mevcudu böler parçalar, genlere bir şey eklemez.

Ve ilk canlıda tüm kromozomlar olmalı

Şeklinde, akla mantığa aykırı bir tez ortaya atmış.

Mantıksızlığını bize ispatlattırmaya çalışıyor.

Yanıtları beğenmiyor,

Bir şey de söylemiyor.

Ne işe yararsın sen OHM

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

verilen yanıtların neden anlamsız olduğunu söyledim.

ama siz hala aynı şeyleri söyleyip duruyorsunuz..

soru gayet açık..

ve benim sorum şöyle başlıyor: eğer evrim varsa.......

buradan hareketle bazı çıkarımlar yapıyorum..

mutasyonlar DNA ya yeni bir şey ekleyemez..diyorum..

bunu da açıkladım..radyasyon örneğini verdim..

radyosyon DNA ya dışarıdan yapılan bir müdahaledir..

ve evrimci bilim adamları evrimi kanıtlamak için çoğu kez radyasyonu kullanırlar..

radyasyon çok küçük tanecik( hatta enerji paketcikleri) demektir..

atomun özeliklerinden yararlanarak elde edilir..ayrıntları bilirsiniz..

bu tanecikler çok küçüktür..çoğu tanecik insanın içinden rahatlıkla geçebilir.

be esnada herhangi bir DNA parçasına çarpabilir..

bu çarpma silahtan çıkan bir kurşunun herhangi birşeye çarpması gibidir.

dolayısıyla DNA ya çarpan bu tanecik DNA daki nükteotitleri dağıtacak ve bu yolla belki yerlerini değiştirecektir..

hatta bu çarpma esnasında çoğu kez sadece bir kaç nükleotidi yerinden söküp atacaktır..(yer değiştirmesi bile zor)

çünkü tanecik enerji taşır ve enerjisini çarptığı nükleotitlere bırakır...bu da nükleotitleri yerinden edecek kinetik enerji demektir.

siz bu çarpma ile DNA ya yeni nükleotitler eklenebilir diyorsunuz..yada başka yollarla..

bu şuna benziyor..

adamın beynine kurşun sıkıyorsun..sonra da bu kurşunun adamın beynine yeni sinir hücreleri eklediğini iddia ediyorsun

kusura bakmayın ama sizin iddianız aynen bunu söylüyor..

ben sadece bir örnek yoluyla durumu gösteriyorum

şimdi söyleyin, mantıksız cümleleri gösterin ve yeni önerinizi yazın

meydanı size bırakıyorum....

tarihinde OHM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ha şöyle metotlu devam edelim.

farzedelim ki

AAGGSSSTT Şeklinde bir dizilim var. Bu kendi kendini kopyalayınca. Yine aynı dizilim ortaya çıkıyor. AAGGSSSTT.

Şimdi bir radyoaktif ışın, veya mutagen bir kimyasal madde, veya ısı, soğukluk, veya başka bir nedenle bu zincir bir yerden kopuyor. Kopan parça koptuğu yere değil de başka bir zincire veya aynı zincirin başka bir yerine yapışıyor. Kopan parça kendini kopyalama yeteneğini muhafaza ediyor ise. Bu zaten başka ve yeni bir bilgi ve yeni bir yapıtaşıdır. Kopan parça gidip diğer parça ile koptuğu yerden değil de diğer iki uçtan birleşebiliyorsa bu da yeni bir kombinezon yeni bir dizilimdir.

Örneğin yukarıdaki dizilimi parçalayıp yeniden birleştirelim.

Matematik biliyorsun kaç çeşit yeni kombinezon çıkabilir hesaplarsın.

Ben birkaçını vereyim.

Diyelim ki sondaki T koptu gidip başa yapıştı. TAAGGSSST oldu.

Baştaki A koptu gidip sona yapıştı AGGSSSTTA oldu.

Baştaki AAG koptu gitti sona yapıştı GSSSTTAAG oldu. vs.

Bunların herbiri yeni bir zincirdir. Herbiri kendini kopyalarken kendi gibi bir başka bilgi ve zincir oluşuyor.

İşte bu kopmalar ve birleşmeler sonsuz sayıda yeni dizilim, yeni oluşumlara neden oluyor, Dışarıdan yeni ve başka bir dizilim gelmese bile bu parçalanma ve bölünmelerden yeni bilgiler ve dizilimler ortaya çıkabiliyor.

Gerisi bu dizilimlerin kendilerini kopyalarken ortaya çıkardığı yeniliklerdir. bunlar da doğal seçilimde kalbur üstü kalanlar oluyor.

Görüldüğü gibi 4 çeşit nücleotit den sonsuz ihtimalli kombinezonlar oluşuyor.

Sen şöyle düşünüyorsun. Gen havuzu kapalı bir kutu. Mutasyon bu kutu içindeki genlerin zincirlerini parçalıyor, dışarıdan bir şey katılmıyor.

Öncelikle katılmaması için neden yok. Her türlü seksüel çiftleşmelerde, virütik enfeksiyonlarda, Bir şekilde aynı ortamda bulunan iki farklı genetik materyal birbirleri ile etkileşime girebilirler.

Diyelim ki dışarıdan giriş yok. Ama görüldüğü gibi kendi içinde parçalanıp birleşme şeklindeki oluşumlarda bile yeni bilgiler, yeni dizilimler ortaya çıkabiliyor.

Temel yapıtaşları aynı ama bunların farklı dizilimleriyle pek çok çeşit canlı yaşama olanağı bulabiliyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili drekinci, bu vatandaşlar anlasın diye konuy basitleştirip anlatıyorsunuz. İyi güzel, hoş ama, bu avare zaten onu anlayacak adam değil ki?

Gidip moleküler biyolojinin 40 saatlik ders konusunu buraya yazamıyoruz elbette. O yüzden, kısaca DNA kendini kopyalar deyip geçiyoruz.

Bunların kafası sanki DNA kendinin bir kopyasını yaratır gibi çalışıyor haliyle.. Oluşan yeni kopyanın materyali nerden geliyor, nasıl oluyorda DNA'nın kopyası ortaya çıkıyor, bu gibi sorular onlar için yok. DNA Bir tür tanrı, kendi kopyasına ol der, o da var olur gibi anlıyorlar..

Soruyoruz, acaba mevzu hakkında ne biliyorlar, anlayalım diyerek, tık yok, çünkü bildikleri hiç bir şey yok..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ha şöyle metotlu devam edelim.

farzedelim ki

AAGGSSSTT Şeklinde bir dizilim var. Bu kendi kendini kopyalayınca. Yine aynı dizilim ortaya çıkıyor. AAGGSSSTT.

Şimdi bir radyoaktif ışın, veya mutagen bir kimyasal madde, veya ısı, soğukluk, veya başka bir nedenle bu zincir bir yerden kopuyor. Kopan parça koptuğu yere değil de başka bir zincire veya aynı zincirin başka bir yerine yapışıyor

buraya kadar anlatılankların doğru olduğunu kabul edip devam edelim...

.

Kopan parça kendini kopyalama yeteneğini muhafaza ediyor ise. Bu zaten başka ve yeni bir bilgi ve yeni bir yapıtaşıdır. Kopan parça gidip diğer parça ile koptuğu yerden değil de diğer iki uçtan birleşebiliyorsa bu da yeni bir kombinezon yeni bir dizilimdir.

Örneğin yukarıdaki dizilimi parçalayıp yeniden birleştirelim.

Matematik biliyorsun kaç çeşit yeni kombinezon çıkabilir hesaplarsın.

Ben birkaçını vereyim.

Diyelim ki sondaki T koptu gidip başa yapıştı. TAAGGSSST oldu.

Baştaki A koptu gidip sona yapıştı AGGSSSTTA oldu.

Baştaki AAG koptu gitti sona yapıştı GSSSTTAAG oldu. vs.

Bunların herbiri yeni bir zincirdir. Herbiri kendini kopyalarken kendi gibi bir başka bilgi ve zincir oluşuyor.

yukarıda altını çizdiğim cümlelerine dikkat et..

anibal nikli arkadaşın verdiği dizilimi kullanarak senin bu söylediklerini uygulayalım..(aslı 4.sayfada)

C A T T C A C A C G T A C T C A T G C T A.....................nükleotit dizisi

His Ser His Val Leu Met Leu.............................nükleotitlerin şifrelediği aminoasitler..

şimdi senin dediğin şekilde yerdeğiştirme yapalım ve yeni duruma bakalım...

Bunu istediğin yolla yapabilirsin..sen baştakini sona getiriyorsun..olabilir..istersen sondakini başa götür..

sonuşta yepyeni bir dizilim ortaya çıkacak..ve aminoasitler tamamen değişecek...anibalın örneğini kullanarak göstereyim..sen seninkine uyarla aynı sonuç çıkacak

ATT CAC ACG TAC TCA TGC TAT

IIe his thr tyr ser cys tyr

görüldüğü gibi aminoasit dizisi tamamen değişti..DNA diziliminin hepsi mecburi olarak değişti

ama zaten sorun da burada başlıyor..

bir DNA nın tüm diziliminin değişmesi ne demek..o canlının tamamen değişmesi demek..

bir kaydırma yada bir oynama DNA daki şifrenin tamamını değiştirecek..dolayısıyla canlının tamanmı değişecek..

oysa bu evrimle çelişkili..evrim birikimli, çok az ve hatta çok yavaş değişimden söz eder..zaten doğadaki gözlemlerimiz de bu yönde..

birikimli bir değişim için dizilimin tamamının değişmemsi gerekir..

yani sen ne yapıyorsun..

ortada bir tavuk var..

tek bir hareketle bunu kaplumbağaya dönüştürüyorsun..yani her an her şey olabilir..

oysa bu doğal gözlemlerimizle çelişkili..

eğer bunu kabul edersek yaratılışı da kabul etmemiz gerekir..çünkü onlar da tek bir hareketle yeni canlılar oluşturuyor..

kısaca dizilimin tamamını değiştirmeyecek bir yol bulmalısın..

İşte bu kopmalar ve birleşmeler sonsuz sayıda yeni dizilim, yeni oluşumlara neden oluyor, Dışarıdan yeni ve başka bir dizilim gelmese bile bu parçalanma ve bölünmelerden yeni bilgiler ve dizilimler ortaya çıkabiliyor.

yeni dizilimin oluşması bilr bizi yeni sorunlarla karşı karşıya getiriyor . yukarıda gösterdim..

yukarıda gösterdim..

(tartışmayı böyle parça parça ve dar aralıklarda tartışırsak yararlı olur)

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> bir DNA nın tüm diziliminin değişmesi ne demek..o canlının tamamen değişmesi demek..

Ohm, hala sayıklıyorsun ve iyice çamura batıyorsun.. Sen hadi biyoloji okumadın, türkçe dersi, deyimler filan da mı okumadın? Biliyorsan konuş alim sansınlar, bilmiyorsan sus, adam sansınlar diye bir laf hiç mi işitmedin?

Evet, DNA'nın tümü değişti.. Bunun böyle olması canlıyı büyük ihtimalle hemen hiç değiştirmez desem, ne söylersin? Hatta, bir amino asit değilde 20-30 bin amino asit böyle eklense, gene pek bir şey değişmeyebilir desem?

DNA, replikasyon, transkript vs. konularında zır cahilsin. Ama hala ahkam kesiyorsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer doğal seçilim yasası olmasaydı, bu dizilimlerin birçoğu yararlı mutasyon olabilirdi.

Mutasyon DNA'ya yeni bilgi eklemez iddiasının temelinde DNA'ya nükleotid eklemek ve çıkarmanın DNA'nın bütünlüğünü bozması vardır..

Ama bir genin çoğaldığını ve çoğalan kopyanın mutasyona uğradığını ve yeni bir işlev kazandığını düşünelim.

Genler çoğu kere birbirlerinden türerler..

Fazladan ortalıkta dolaşmakta olan bir gende mutasyon DNA'ya yeni bilgi eklenmesi demektir.

Bakterilerde antibiyotik direncini ele alalım..

Bir antibiyotiğe maruz kalan bakterilerde antibiyotiğe maruz kaldıktan sonra mutasyonla yeni bilgi oluşmuyor.

Antibiyotiğe dirençi sağlayan gen zaten var..

O gen belki de milyonlarca yıldır vardı.. Ama her bakteride yok ve işlevsel değil.

Çünkü antibiyotiksiz ortamda bakteriye bir avantaj sağlamıyor.

Antibiyotik direncinin geliştiği bakteri türünde önce antibiyotik kendisine olan dirençten yoksun bakterileri öldürüyor.

Geride bir iki bakteri kalıyor ve onlar da vücudun immün sistemi tarafından kolaylıkla yok edilebiliyorlar..

Antibiyotiğin sürekli ve yerli yersiz kullanıldığı durumlarda antibiyotiğe doğal olarak dirençli olan bakterilerin oranı artıyor.

Ve bir süre sonra onlar çoğunluğu oluşturuyor..

Antibiyotik bir kısmını öldürüyor ama, geride kalan çoğunluk immün sistemin üstesinden gelemeyeceği kadar fazla...

Burada görüldüğü gibi yeni bilgi çoktan var..

Ama işe yaramıyor. Çünkü yeni bilgiden yararlanmak gerekmiyor..

Canlı hücreler durmaksızın yeni bilgi üretiyorlar..

Onlar doğal seçilime uğruyorlar..

O yeni bilgilerin çoğu elimine ediliyor, bir kısmı nötral olarak kalıyor ve çok azı yararlı oldukları için işlevsel oluyor.

Radyasyon iyi bir mutasyon örneği değil.

Çünkü DNA'da büyük hasara neden oluyor ve DNA kendini tamir edemiyor.

Yaratılışa inananlar mutasyonun yeni bilgi kazanılmasında rolü olmadığını iddia ederek savlarını savunmaya çalışıyorlar.

Onlara göre bütün mutasyonlar zararlı ve mutasyonla bir türden diğer bir tür çıkamaz..

Bütün canlı türlerinin spesifik ve ayrı bir başlangıcı var..

Bu görüşün ne kadar yanlış olduğunu biliyoruz..

Ama bu görüşün doğru olduğunu hala iddia edenler var aramızda..

Efsaneler ne kadar yanlış olurlarsa olsunlar, hemen yok olmuyorlar..

Bunu yalnız evrim konusunda değil, her bilimsel konuda gözlemliyoruz..

Ne acı..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yüksek yapılı canlılarda çok fazla özellik kategorize edilir. Bu özelliklerin nedenleri, temelleri genlerde ve gen toplulukları olan kromozomlardadır.

Herhangi geni oluşturan zincirin bir yerindeki değişiklik tüm geni değiştirmemesi gerek. Bunu sen daha iyi bilmelisin. Bu değişiklik bir noktada sonlanır. Çünkü bir gende diyelim ki 5 özellik şifreli. Bu özellikten yalnız birinde bir değişiklik olmuş ise diğer 4 özelliği saklayan dizilimde bir şey olmaz. Bitişiğindeki gende de ve kromozomlarda da bir değişiklik olmaz.

O zincirdeki değişiklik diyelim ki 5 parmağı 6 yaptı, Veya 5. parmağın zinciri idi parmağı oluşturamadı veya anormal şekilli oluşturdu.

Görüldüğü gibi tavuktan kaplumbağa çıkmıyor. Tavuktan tavuğun küçük bir kısmı değişik çıkıyor. Kaplumbağadan da kaplumbağa.

Zaten farzedelim ki o küçük anomali. yaşamsal organlardan birinde geldi. Diğer bütün genlerle beraber gelişti. Ama doğum sonrası veya yumurtadan çıkar çıkmaz yaşayamadı. Bu şekilde de doğal seçilime uğradı.

Burada senin yaklaşımın şu.

Zannediyorsun ki. metrelerce uzun bir gen zincirinin 20 cm si değişince tavuktan kaplumbağa çıkacak.

Hayır! değişiklik hangi gelişmeye tekabÜl ediyor ise, veya hangi gelişmenin zinciri değişmiş ise, değişiklik orası ile sınırlı olur. Canlının tüm gen profilini değiştirmez.

Dolayısıyla küçük küçük değişikliklerin canlıya avantaj kazandıranları neslini sürdürür ve avantajlar birikir daha yüksek yapılı canlılar ortaya çıkar. Evrim de budur zaten.

Bir başka yaklaşımın daha dikkat çekici. Bunu ben dinci bir tv kanalında da izlemiştim.

Adam pskiatrist pozitif bilim ile eğitilmiş. Ruhsal hallerin alt yapısını, biyokimyasını biliyor, öğretmişlerdir mutlaka hocaları. Ama diğer yandan bedenden bağımsız bir ruh olduğuna da inanıyor. Mesleği ve inancı arasındaki çelişkiyi aşmak için söze şöyle başlıyor.

Eğer ruh varsa! Şöyle olmalı, böyle olmalı diye atkafadan konuya giriyor.

Şimdi bu insanı sıkıştırsan ne geveliyorsun diye. Ne diyecek?

Ben ruh var demedik ki! Varsa dedim. gibi.

Şimdi sende de benzer bir yaklaşım var.

Sendeki mantık benzer ama ters. Mümkün olduğu kadar evrimin önüne taş koyayım. Evrimin gizli kalmış yönlerine gideyim ki. Konuyu takip edenler sonunda desin ki eh işte evrim yokmuş.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bilgiler için öncelikle teşekkürler. buraya bu şekilde yazmam ne kadar doğru bilmiyorum, yanlış yerse kusura bakmayaın. sadece bilmek istediğim bitkilerdeki evrim de hayvanlarla aynı şekilde mi gerçekleşiyor yoksa daha mı farklı; farklıysa nasıl?..

şimdiden teşekkürler...

Bitkilerin evrimi biraz farklı..

Birçoğu hayvanlarla birlikte evrime uğruyor.

Örneğin çiçekli bitkiler böceklerden yararlanarak etrafa dağılıyor.

Hayvanlarla bitkilerin evrimi çoğu kere birlikte ve birbirlerine bağımlı olarak gerçekleşiyor.

Bitkilerin evrimi konusunda benim fazla bilgim yok ama, onların evriminin de hayvanların evrimine benzediği kesin..

Ama hayvanlara, hayvanların kendilerine olan bağımlılığından daha çok bağımlı.

Bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan bizi bilgilendirmelerini rica ediyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Radyasyon iyi bir mutasyon örneği değil. Çünkü DNA'da büyük hasara neden oluyor ve DNA kendini tamir edemiyor.

Radyasyon, mutasyonda son derece etkilidir ve her zaman öyle büyük tahribata neden olmaz.. Günlük radyasyonun %30'u kadarı tapraktan gelir ve bu radyasyon dünyanın var olduğu andan beri mevcuttur. Bir kömür santralinin ürettiği radyasyon, nükleer santralden daha fazladır vs. vs.

Bilhassa büyük güneş patlamaları, radyasyon miktarını artırır ve DNA'da değişime sebep olur.. Bazı biyologlar, evrimin bu dönemlerde hızlandığını iddia ederler.

Ama tüm bunlara rağmen, radyasyonun mutasyonlara yol açam oranı, %20'yi filan pek geçmez. En fazla mutasyona sebep olan şey, oksidasyondur. Doktorların, diyetisyenlerin ve son günlerde reklamların dillerien pelesenk ettikleri antioksidan mevzusu yani. Oksidanlar, daha genel tabirle redox reaksiyonlarına sebep olan maddeler gıdalarda vs. bol bol bulunur ve mutasyonlar sürekli olur. Vücudumuzda sürekli mutant hücreler oluşur bu yüzden. Bunlar bağışıklık sistemi tarafından yok edilir, üreyemez veya yaşayamaz vs. Eğer yaşar ve ürerse adı kanser olur zaten..

Radyasyon, yüksek enerji seviyesi demektir. Radyasyon varsa, moleküllerin yükseltgenme oranları artar, denge bu yöne gelişir ve mutasyonlar oluşur. Radyasyon her an her yerdedir. Öenmli olan niteliği (gama, X ışınları) ve niceliğidir. Niteliği sıradan olan radyasyon, normal miktarda radyasyon, canlılar için kabul edilebilir marjlarda işlev görür.

Ama, conan gibi (sentetik, insan yapımı bir bakteridir) DNA yapıları, yükseltgen materylai inhibit ederek mutasyonu ve hücrenin bozulmasını önlerler..

Radyasyon denince, bizim bu taifenin aklına atom bombası gelir, uranyum gelir, gama ışını filan gelir. Ama bunlar nadir ve zayıf doğal şeylerdir. Ama etrafımızda her an bizi mutant edebilecek kadar radyasyon hep mevcuttur..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazı hayvanların, özellikle çölde yaşayan kertenkele ve yılanların ve muhtemelen böceklerin radyasyona çok dirençli olduklarını duymuştum..

Nedeni evrimsel olmalı.. Bu hayvanlar seçildiklerine göre..

Ama çoğu kere laboratuvar dışında radyasyonun dozu ayarlanamayacağı için, zararı aşırı olmalı..

Nitekim ozon tabakası oluşuncaya kadar ne bitkiler ne de hayvanlar karaya çıkamamışlardır.

Aşırı UV radyasyonu yaşamın karada devamını önlemiştir.

UV radyasyonu hala var ve hala tehlikeli..

İnsanlardaki deri kanserlerinin çoğundan sorumlu..

Radon gazı tehlikesini de ihmal etmemek gerekiyor.

Uranyumun doğal olarak parçalanması sırasında topraktan çıkıyor radon ve evlerin bodrum katında birikiyor.

Sigara içmeyenlerin akciğer kanserlerinden bir kısmı radona bağlı olarak ortaya çıkıyor..

Aslında bu önemli bir kanser nedeni. Çünkü akciğer kanserlerinin yüzde 20'si sigara içmeyenlerde görülüyor.

Bir hastalık DNA tamir mekanizmalarının ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde demonstre ediyor.

Xeroderma pigmentozum denen bir hastalıkta hastalar daha çocukluk yaşlarında iken yaygın deri kanserlerinden ölüyorlar.

Yani günümüzde bile radyasyonun zararlı ve DNA'yı tamir eden enzimlerin eksikliği son derece tehlikeli..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet, DNA'nın tümü değişti.. Bunun böyle olması canlıyı büyük ihtimalle hemen hiç değiştirmez desem, ne söylersin? Hatta, bir amino asit değilde 20-30 bin amino asit böyle eklense, gene pek bir şey değişmeyebilir desem?

sen ne zavallının tekisin bre anibal..

akılnca oyun mu oynuyorsun..

DNA nın değişmesi canlıyı değiştirmezmiş..

sonraki nesillere aktarılacak bilgidensöz ediyoruz canım

aklınca kurnmazlık mı yapıyorsun şimdi..

tarihinde OHM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...