Jump to content

Diş ağrısının evrimi


Recommended Posts

Eskiden dişçi yoktu, bir kere çürüdü mü geri dönüşü yoktu. Peki dişte bulunan sinirlerin evrime ne katkısı olmuş olabilir? Yani bir hayvanın dişi çürüdüğünde ona hayatı zindan etmesi, hayatta kalmasına nasıl katkıda bulunabilir ki? Bence diş sinirleri bulunmayan bir hayvanın genlerini gelecek nesillere aktarma şansı daha fazla olmalıydı. Çünkü dişin ağrısının, geri dönüşün olmadığı sinyalini vermek ve avlanma, üreme, uyuma vb. faaliyetleri sırasında hayvana engel olmak dışında hiçbir işlevi yok.

Diş ağrısı örneğine, iç organlarda meydana gelen ve hayvanların hiçbir kurtuluşu olmadığı yaralanmalar sırasında meydana gelen ağrıları da ekleyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dişteki sinirler sadece çürüme ile mi uyarılır? Aksine iltihabi bir durumda o bölgeyi kullanamazsın ve daha fazla kendine zarar vermekten seni korur.

Peki o zaman soyle soralim. Seni ucaktan parasutsuz attigimizda neden korkarsin. Yapabilecegin hicbirsey yok. Oleceksin. Neden hala vucudun birsey yapman icin hormon vs salgilar?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de ağrıyla ilgili bir konu açmayı düşünüyordum tam da. Bir insanın maksimum çekebileceği acı nedir? Böbrek taşının felaket derecede sancı yapmasının sebebi nedir? Hayatı çekilmez kılmasının sebebi nedir. Tüm acılar canlı kendine daha fazla zarar vermesin diye midir. Anladık tamam bir şeyler yolunda gitmiyor böbrekte de neden inim inim inlettiyorsun. böbrek, doktor diye bir şeyin olduğunun farkında da benim ısrarla hastaneye mi gitmemi istiyor sanki. hayır külliyen saçmalık. intihara yöneltiyor aşırı ağrı sızı. daha aşağılarda bir sınır olması lazımdı. veya ağrı yerine başka bir his olabilirdi. Bana kalırsa ağrıların altında çok büyük şeyler yatıyor. Henüz çözülmemiş anlamları olmalı. Mesela ağrı sızı diye bir kavram olmasaydı müslümanlık yayılmazdı öyle korkutamazdın insanları.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanlış bakiş açısı. Acı nedir/ neden vardır? sorusu daha doğrudur.

Acı canlının yaşamak için verdiği tek tepkidir aslında.

Vücudumuz yaralanma gibi hasarlarda sinir sistemini ve vücudumuzun bölgeye yönelik tepkisini ve doku onarımını artırmak için çabasıdır. Vücudumuz arasındaki haberleşmeyi noronlarla yapar.

Dış çevreden gelen zararlara karşılık vücut bu şekilde uyarılır. Böylelikle vücudun savunma mekanizması devreye girer.bu şekilde bölgenin daha fazla hasar almasını engeller .

Link to post
Sitelerde Paylaş

konu dış ile açılmış madem dişten örnek ile gidelim.

Dışın mine tabakası yediğiniz asitli yiyecekler ile aşinmiş hasar görmüş olsun. Dişinizde çürük meydana gelsin bu meydana gelen çürük dışarıdan yiyecek sıvı yada hava yolu ile anılan mikroplar yüzünden oluşur. dışınizde sizin yediğiniz yiyeceklerin artıkları ileçoğalır. Ancak bakterilerin daha da çoğalabilmesı için mine tabakasınin daha fazla hasara uğraması gerekir. Burda dişimizdeki noronlarimiz bizi uyararak aşırı asitli tükettiğimiz bilgisini vücuda iletir ve diş minesinde hasar meydana geldiğini kalsiyuma ihtiyacı olduğunu bildirir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konu dış ile açılmış madem dişten örnek ile gidelim.

Dışın mine tabakası yediğiniz asitli yiyecekler ile aşinmiş hasar görmüş olsun. Dişinizde çürük meydana gelsin bu meydana gelen çürük dışarıdan yiyecek sıvı yada hava yolu ile anılan mikroplar yüzünden oluşur. dışınizde sizin yediğiniz yiyeceklerin artıkları ileçoğalır. Ancak bakterilerin daha da çoğalabilmesı için mine tabakasınin daha fazla hasara uğraması gerekir. Burda dişimizdeki noronlarimiz bizi uyararak aşırı asitli tükettiğimiz bilgisini vücuda iletir ve diş minesinde hasar meydana geldiğini kalsiyuma ihtiyacı olduğunu bildirir.

Ne demek istediğimi anlatamadım sanırım. Bedenimiz her hasara acıyla tepki veriyor. Bunun insana faydasından çok zararı var. Diş ağrıdığında eğer dişin kalsiyuma ihtiyacı varsa canımızın aniden süt çekmesi, içinde kalsiyum olan besinleri daha iştahla yememiz çok daha mantıklı olmaz mıydı.Diş sadece ağrırsa nereden bileyim napacağımı? Hasarı beyne fiziksel acı olarak iletmenin ne yararı var. En azından sinir hücrelerini aç/kapa özelliği gibi bir şey olmalıydı örneğin birinin bağırsağınızı deştiğini düşünürsek siz tamamen çaresiz bir şekilde acı çekmekten başka bir şey yapamayacaksınız. Canlıların bu bakımdan yanlış ve bencilce var olduğunu düşünüyorum. Kontrol edemediğimiz iç sistemimiz şöyle düşünür, Ben ölmeyeyim de ne kadar acı çekersem çekeyim umrumda değil gibi.. bunu bize soran yok. Bazı hasarlardan kurtulmak için ömrümüzün büyük kısmını acı içinde geçiriyoruz

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne demek istediğimi anlatamadım sanırım. Bedenimiz her hasara acıyla tepki veriyor. Bunun insana faydasından çok zararı var. Diş ağrıdığında eğer dişin kalsiyuma ihtiyacı varsa canımızın aniden süt çekmesi, içinde kalsiyum olan besinleri daha iştahla yememiz çok daha mantıklı olmaz mıydı.Diş sadece ağrırsa nereden bileyim napacağımı? Hasarı beyne fiziksel acı olarak iletmenin ne yararı var. En azından sinir hücrelerini aç/kapa özelliği gibi bir şey olmalıydı örneğin birinin bağırsağınızı deştiğini düşünürsek siz tamamen çaresiz bir şekilde acı çekmekten başka bir şey yapamayacaksınız. Canlıların bu bakımdan yanlış ve bencilce var olduğunu düşünüyorum. Kontrol edemediğimiz iç sistemimiz şöyle düşünür, Ben ölmeyeyim de ne kadar acı çekersem çekeyim umrumda değil gibi.. bunu bize soran yok. Bazı hasarlardan kurtulmak için ömrümüzün büyük kısmını acı içinde geçiriyoruz

Dostum bence önce sen "ağrının faydası" üzerine düşünmelisin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostum bence önce sen "ağrının faydası" üzerine düşünmelisin.

biiyorsan öğretmek istersen zevkle dinlerim. fikirlerim değişmez değildir ama ben pek sanmıyorum ağrının iyi bir şey olduğunu bana kabullendirebileceğini. en fazla çektiğin acı nedir? süresi nedir? intiharın eşiğine getirdi mi seni? aslında ben ağrıya direkt kötü gözüyle bakmıyorum bilinmeyen başka bir anlamı olduğunu umut ediyorum. bilinen anlamlarıyla benim için pek de iyi bir şey değil öleyim daha iyi neden sürüneyim

Link to post
Sitelerde Paylaş

biiyorsan öğretmek istersen zevkle dinlerim. fikirlerim değişmez değildir ama ben pek sanmıyorum ağrının iyi bir şey olduğunu bana kabullendirebileceğini. en fazla çektiğin acı nedir? süresi nedir? intiharın eşiğine getirdi mi seni? aslında ben ağrıya direkt kötü gözüyle bakmıyorum bilinmeyen başka bir anlamı olduğunu umut ediyorum. bilinen anlamlarıyla benim için pek de iyi bir şey değil öleyim daha iyi neden sürüneyim

Örnek vereyim; hiç ağrı hissetmediğini düşün. Yaşayabilir misin? Çok çok zor. Dawkins’in bir kitabında okumuştum, hatırlamıyorum hangisindeydi, adamın biri hiç ağrı hissetmiyormuş. Otururken, yürürken vs. hep saat tutuyormuş zavallı. Çünkü uzun süre belli bir pozisyonda oturursak yada yatarsak ağrıdan dolayı pozisyon değiştiririz. Ağrı yoksa ne yapacağız? Uyurken kolumuz uyuştu ve ağrımaya başladı diyelim. Ne olur? Ağrı bizi uyandırır ve pozisyonumuzu değiştiririz. Ağrı olmasa ne olurdu? Kolumuz kangren olurdu. Sabahı zor bulurduk. Ağrı hissetmek travmatolojide tedavinin bir kısmını oluşturur. Ağrı yoksa tedavi çok zorlaşır.

Ağrının evrimsel değerinin olduğu çok açıktır. Ağrı bedende ters giden bir şeylerin işaretidir. Bu işaret hem bedenin o bölümünü bedenin onarması için, hem de canlının bedeninin o bölümünü daha az kullanarak onarım süresini kısaltması için gereklidir. Aslanın ayağına diken battı, ağrıyor. Ne yapıyor aslan, o ayağının üzerine daha az basıyor ve daha kısa sürede iyileşiyor.

İnsan gibi sosyal canlılarda ne oluyor peki? Ağrı duyan insana diğer insanlar yardım edip onun hayatta kalmasını sağlıyorlar. Ağrı olmasaydı, bir süre sonra kendi kendine iyileşecek bir diken batması yüzünden insan ölürdü. Diken batan ayağını kullanır, dikenin çıkmasını engeller, enfeksiyonun sürmesini hatta yayılmasını sağlardı. Falan, filan …

Link to post
Sitelerde Paylaş

Örnek vereyim; hiç ağrı hissetmediğini düşün. Yaşayabilir misin? Çok çok zor. Dawkins’in bir kitabında okumuştum, hatırlamıyorum hangisindeydi, adamın biri hiç ağrı hissetmiyormuş. Otururken, yürürken vs. hep saat tutuyormuş zavallı. Çünkü uzun süre belli bir pozisyonda oturursak yada yatarsak ağrıdan dolayı pozisyon değiştiririz. Ağrı yoksa ne yapacağız? Uyurken kolumuz uyuştu ve ağrımaya başladı diyelim. Ne olur? Ağrı bizi uyandırır ve pozisyonumuzu değiştiririz. Ağrı olmasa ne olurdu? Kolumuz kangren olurdu. Sabahı zor bulurduk. Ağrı hissetmek travmatolojide tedavinin bir kısmını oluşturur. Ağrı yoksa tedavi çok zorlaşır.

Ağrının evrimsel değerinin olduğu çok açıktır. Ağrı bedende ters giden bir şeylerin işaretidir. Bu işaret hem bedenin o bölümünü bedenin onarması için, hem de canlının bedeninin o bölümünü daha az kullanarak onarım süresini kısaltması için gereklidir. Aslanın ayağına diken battı, ağrıyor. Ne yapıyor aslan, o ayağının üzerine daha az basıyor ve daha kısa sürede iyileşiyor.

İnsan gibi sosyal canlılarda ne oluyor peki? Ağrı duyan insana diğer insanlar yardım edip onun hayatta kalmasını sağlıyorlar. Ağrı olmasaydı, bir süre sonra kendi kendine iyileşecek bir diken batması yüzünden insan ölürdü. Diken batan ayağını kullanır, dikenin çıkmasını engeller, enfeksiyonun sürmesini hatta yayılmasını sağlardı. Falan, filan …

Tamam bunları inkar etmiyorum benim demek istediğim en azından bir sınırı olmalı. Ne bileyim mesela fazla oturunca totonun ağrısını hissedip pozisyon değiştirebilirsin. bu tatlı bir ağrıdır. ama ayağın koptuğundaki ağrının aşırılığı.. verme kardeşim o ağrıyı öldür daha iyi. Aşırı ağrılar bugüne kadar birsürü insanın intihar etmesine sebep olmuştur. Sadece insanlar değil bazı hayvanlar da intihar edebiliyor. örneğin akrep öleceğini anlayınca belki de can çekerek öleceğini düşünce kendini sokup öldürüyor. Acı eşiğimiz çok düşük ve bu beni de gerçekten intihara yönlendiriyor. Sadece septik olduğum için ölünce daha kötü sonuçlar olabilir mi diye düşününce korkuyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam bunları inkar etmiyorum benim demek istediğim en azından bir sınırı olmalı. Ne bileyim mesela fazla oturunca totonun ağrısını hissedip pozisyon değiştirebilirsin. bu tatlı bir ağrıdır. ama ayağın koptuğundaki ağrının aşırılığı.. verme kardeşim o ağrıyı öldür daha iyi. Aşırı ağrılar bugüne kadar birsürü insanın intihar etmesine sebep olmuştur. Sadece insanlar değil bazı hayvanlar da intihar edebiliyor. örneğin akrep öleceğini anlayınca belki de can çekerek öleceğini düşünce kendini sokup öldürüyor. Acı eşiğimiz çok düşük ve bu beni de gerçekten intihara yönlendiriyor. Sadece septik olduğum için ölünce daha kötü sonuçlar olabilir mi diye düşününce korkuyorum.

Kanser gibi durumların son anlarında tıp morfin vs. kullanır. Dayanılmaz ağrılar aslında son durumdur. Bir kavgada, savaşta bedenimiz ağrı duymamamız için elinden geleni yapar. Ancak, rahatsak, bir ölüm kalım meselesi için savaşmıyorsak, ağrıyla baş başa kalıyorsak bu durum ancak yaşanır; bir kum dökme durumunda örneğin. Kalsiyum oksalat kristalleri topuz gibi diken dikendir, yardıra yardıra idrar kanallarından geçer, ağrıyla baş başa kalırsınız. Bu da evrimin bir mirasıdır. Tıpkı yirmi yaş dişlerinin çıkarken sizin çenenizde yaptığı ağrı bombardımanı gibi...

Acı eşiği kadınlarda daha yüksektir. Bu da ilginç bir evrim mirası ama gerçek.

Bir de kanserin son anlarında bu acıyla baş başa kalan ve intihar etmeyi beceremeyen insanları analım. Çırpına çırpına ölen insanları. Günümüzde tıp bu problemi çözmüştür. Rahat bir şekilde ölebilirsiniz. Ağrısız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşey daha sormak istiyorum. Örneğin ameliyat oluyoruz. Ameliyat sonrası daha iyi olacağımızı bildiğimiz halde acı çekiyoruz ve ikileme düşüyoruz. Bir tarafımız uyarıları (acı) umursamamaya çalışırken, diğer tarafımız ameliyatı durdurmaya ve acıyı sonlandırmaya çalışıyor. Yani çift kişilikliymiş gibi kendimizle savaşıyoruz. Neden kendimizi ben ve beyin diye ayırıyor ve arızalı gibi kendi vereceğimiz tepkilerle savaşıyoruz?

Bu ameliyat benim için iyidir kararını verdikten sonra, uyarıların ameliyat boyunca sonlanması yada yalnızca bedenimizin hangi bölümünün zarar gördüğünü hissetmek dışında ikileme düşmeden, sakince beklemek ne güzel olurdu.

tarihinde Coriolis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Örnek vereyim; hiç ağrı hissetmediğini düşün. Yaşayabilir misin? Çok çok zor. Dawkinsin bir kitabında okumuştum, hatırlamıyorum hangisindeydi, adamın biri hiç ağrı hissetmiyormuş. Otururken, yürürken vs. hep saat tutuyormuş zavallı. Çünkü uzun süre belli bir pozisyonda oturursak yada yatarsak ağrıdan dolayı pozisyon değiştiririz. Ağrı yoksa ne yapacağız? Uyurken kolumuz uyuştu ve ağrımaya başladı diyelim. Ne olur? Ağrı bizi uyandırır ve pozisyonumuzu değiştiririz. Ağrı olmasa ne olurdu? Kolumuz kangren olurdu. Sabahı zor bulurduk. Ağrı hissetmek travmatolojide tedavinin bir kısmını oluşturur. Ağrı yoksa tedavi çok zorlaşır.

Ağrının evrimsel değerinin olduğu çok açıktır. Ağrı bedende ters giden bir şeylerin işaretidir. Bu işaret hem bedenin o bölümünü bedenin onarması için, hem de canlının bedeninin o bölümünü daha az kullanarak onarım süresini kısaltması için gereklidir. Aslanın ayağına diken battı, ağrıyor. Ne yapıyor aslan, o ayağının üzerine daha az basıyor ve daha kısa sürede iyileşiyor.

İnsan gibi sosyal canlılarda ne oluyor peki? Ağrı duyan insana diğer insanlar yardım edip onun hayatta kalmasını sağlıyorlar. Ağrı olmasaydı, bir süre sonra kendi kendine iyileşecek bir diken batması yüzünden insan ölürdü. Diken batan ayağını kullanır, dikenin çıkmasını engeller, enfeksiyonun sürmesini hatta yayılmasını sağlardı. Falan, filan

dawkings kör saatçi kitabın ismi üstadım.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşey daha sormak istiyorum. Örneğin ameliyat oluyoruz. Ameliyat sonrası daha iyi olacağımızı bildiğimiz halde acı çekiyoruz ve ikileme düşüyoruz. Bir tarafımız uyarıları (acı) umursamamaya çalışırken, diğer tarafımız ameliyatı durdurmaya ve acıyı sonlandırmaya çalışıyor. Yani çift kişilikliymiş gibi kendimizle savaşıyoruz. Neden kendimizi ben ve beyin diye ayırıyor ve arızalı gibi kendi vereceğimiz tepkilerle savaşıyoruz?

Bu ameliyat benim için iyidir kararını verdikten sonra, uyarıların ameliyat boyunca sonlanması yada yalnızca bedenimizin hangi bölümünün zarar gördüğünü hissetmek dışında ikileme düşmeden, sakince beklemek ne güzel olurdu.

salgılanan hormon düzeyin belirlidir. Acıyı sonlandırmaz algı değerini düşürür. Fakat hormon düzeyin belirli olduğu için acıyı hissedersiniz. Zamanla hormon etkisi azalır. Buda talamustan geçen impulus seviyesini yükseltir. Talamus eşik değeri aştığı için bu acıya müdahale etmesi için ,iletiyi beyine gönderir .beyinde hipotalamus ve hipofiz bezi sayesinde beyin endorfin salgılanar .iyileşmeyi hızlandırmak için ayrıca beyin böbrek üstü bezlerinden kortizol salgılanır. Beyin gelen iletileri değerlendirip müdahale eder.

Örneğin iç organlarımızda olan ameliyat ile narkoz etkisi geçtikçe acı sayesinde beyin uyarılır. beyin ömürıliği yöneterek iyileşmeyi hızlandırır. Ayrıca hormon salgılayarak iyileşme sürecini hızlandırır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Özetle: evrim neden mantıklı davranmıyor, diye sorulmuş.

Evrim bir süreçtir; bir yapı, bir düzen değil. Bu süreçte, çocuk yapabilenlerin soyu, büyük olasılıkla, devam eder.

Ağrı ise, hayatta kalabilmeyi ve çocuk yapabilmeyi sağlayan yapılardandır. Ağrı hissetmeyenler, çok daha erken hayattan silinebilir, dolayısı ile fazlaca çocuk yapamayabilirler. Dişteki sinirler sayesinde sıcak, soğuk, baskı vb algılanabilir. Bu sayede, örneğin, ısırılan şeyin gerçekten ava/yiyeceğe ait bir parça mı olduğu, yenilebilecek yumuşaklıkta mı, yoksa oldukça sert mi olduğu vb algılanabilir. Tüm bu bilgilere ulaşabilen canlılar, olasılıkla, bunları edinemeyenlere göre daha uzun süre hayatta kalabilirler. Bu sayede daha çok çocuk yapabilirler. Bu yüzden de, bu tür özelliklere sahip olan nesillerin sayısı artabilir.

Peygamber develeri ya da örümcekler, evriminde mantık aramanın anlamsızlığının kafalara oturması açısından iyi örneklerdir. Bu türlerin erkekleri, çoğunlukla, çiftleşme esnasında ölürler. Dişiler çiftleştikleri erkekleri, birleşirken ya da sonrasında yerler. Bu tür bir durumun mantıklı olup olmaması gibi bir sorun yoktur. Çünkü erkekler çiftleşebilmiş, genlerini dişinin yumurtalarına aktarabilmiştir. Genlerini aktarabildikten sonra, ne türlü acılar içinde öldüğünün bir önemi yoktur. Dişi, onu yiyecek, bu besinle av peşinde koşup kendini riske atmadan bir süre daha hayatta kalmaya devam edecek, onun çocuklarını doğuracaktır. Çocuklar da çiftleşme zamanları geldiğinde, cinsiyetlerine göre ya diğerini yiyecek ya da yenilecek ve bu işleyiş benzer şekilde devam edecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Bu sorular kusura bakmayın da çok salakça sorular. Bedende acının ağrının var olması canlıya zarar vermiyor aksine canlıyı koruyorsa tabii ki olacak. Beden ya da evrim "dur ben ağrı mekanizmasını da koyayım" şeklinde düşünerek birşeyleri var etmiyor. Böyle olduğunu sanıyorsanız hiçbir şey öğrenmemişsiniz, bilmiyorsunuz demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarıda birçok kişi de söylemiş zaten, acı diye yorumladığımız aslında çevreden bilgiyi toplayan bir sistemin yaptığı eylemdir. Acı bunun bir yorumlama şeklidir sadece. Örneğin bir yerin veya bir nesnenin sıcak mı soğuk mu olduğunu anlayabilmemiz çok ciddi bir avantajdır. Fakat bu sıcaklık ciddi boyutlarda ise buna yanmadan dolayı ağrı şeklinde yorum getiririz.

Diş ağrısının evrimi, basur ağrısının evrimi diye ayrı ayrı yorumlanması bana çok mantıklı gelmedi. Ağrı dediğimiz hissetmedir. Hissetmenin de evrimsel olarak önemi zaten ortadadır. Bişeyi belirli seviyelerde hissedebiliyorsak, belirli bir eşiğin üstü ağrıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...