Jump to content

Recommended Posts

Sirkadiyen saat, memelilerdeki çoğu düzenleyici sistemler ve mekanizmalar arasındaki genel düzenleyici sistemdir. Araştırmalar göstermiştir ki; sirkadiyen saatle DNA onarımı (nükleotid eksizyon tamiri), DNA’da meydana gelen hasarların yeri ve apoptosis (hücre ölümü) arasında gözle görülür bir ilişki vardır. Bununla birlikte, insanlarda ve farelerde yapılan pek çok epidemiyolojik çalışmalar sirkadiyen saatin bozulması ile memelilerde kanser oluşumu arasında bir ilişki olduğunu düşündürse de, iyi kontrol edilmiş fare deneyleri, sirkadiyen saatin bozulmasının kanser için risk faktörü olduğunu desteklemektedir. Aslında, uygun genetik arka planda, sirkadiyen saatin bozulması kanserli hücrelerin ölmesine (iç ve dış opoptosizi teşvik ederek) yardımcı olabilir. Son olarak da, sirkadiyen saat, antikanser ilaçlarının kullanılma zamanlamasına (kronokemoterapi) ve DNA onarımı için gerekli enzimlerin aktivitesinin modüle edilmesine yardımcı olabilir.

This is trash.... Hemen her cümlesi zırva... Bunu kim yazdı ise zırvalamış... Hiç bu kadar zırva bir iddia duymamıştım..

Bu iddiaların delili yok. Dayandıkları gözlemler de yok. Doğru olmaları için kanıt lazım. Nerde onlar? Olabilir iddiaları ile bilim yapılmaz.

Halanın testisleri olsaydı amcan olurdu..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 43
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

This is trash.... Hemen her cümlesi zırva... Bunu kim yazdı ise zırvalamış... Hiç bu kadar zırva bir iddia duymamıştım..

Hacım bunu Aziz Sancar yazmış. Makale adresini verdim. Neden bu kadar zıplıyorsun anlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacım bunu Aziz Sancar yazmış. Makale adresini verdim. Neden bu kadar zıplıyorsun anlamadım.

Kim yazarsa yazsın. Ben iddiayı değerlendiriyorum. Aziz Sancar bu yazıdan dolayı Nobel ödülüne layık görülmedi.

Bu bilimsel değeri olmayan bir iddia.. Kanıtsız.. Olabilir diyor.. Ben de olamaz diyorum. Olması için bir neden yok.

Delil göstermezse kabul etmemiz mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada şunları da eklemek istiyorum.

Aziz Sancar spekülasyon yapıyor. Bilim yapmıyor. Olabilir diyor. Onu demeye hakkı var belki ama spekülasyon yaptığını da eklemesi lazım.

Einstein Nobel ödülü alan bir fizikçi. Dünyada eşi benzeri olmayan bir fizikçi.. Ama 1920'den sonraki çalışmalarının çoğu çöp...

Kuantum fiziğinin temelini atmasına rağmen, Tanrı zar atmaz diyerek kuantum fiziğini reddeden bir teorik fizikçi..

Aziz Sancar'ın her çalışması Nobel'i hak etmiyor. Aziz Sancar saçmalama hakkını kullanıyor bu yazısı ile.

Nobel ödülü alan bir kuantum fizikçisi, ödülü aldıktan sonra ruhlarla ve perilerle uğraşmaya başlıyor..

DNA'nın yapısını ortaya koyanlardan biri de Tanrı inancını savunuyor..

Yani Nobel ödülü alanların hepsi sanıldığı kadar parlak insanlar değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nobelprize.org sitesine girdim, şöyle bir manzara ile karşılaştım: Kazandıkları ödülün ne anlama geldiğini birbirlerine anlatmaya çalışan bir grup ihtiyar! Kimisi bunamanın eşiğinde, kimisi yaşlılıkla dalga geçiyor, kimisi de hayatı tamamen bırakmış, buluşlarının peşinde…

Bir avuç ihtiyar keçi.

Biliyorum sen de onlardan birisin Hacım ama…kendin de söylersin; ne varsa gençlikte var. 40 yıldır ilgi alanın olduğunu söylediğin kanser tedavisi hakkındaki durumun; senin de bu ihtiyar keçilerden hiçbir farkın olmadığını gösteriyor.

Nobel komitesi de sanki böyle bir durum için var; sizin gibi ihtiyar keçileri ödüllendirmek için “sıradanlaşmış” bir durum oluşturmak için…Neden? Çünkü komite de sizin gibi ihtiyar keçilerden oluşuyor!

Harbiden hepiniz komiksiniz.

Sırada Aziz Sancar’ın Nobel komitesi ve tüm ödül alanlar karşısında, ödülünü almadan önce verdiği konferans var. Ne yazık ki İngilizce.

https://www.youtube.com/watch?v=RKFT8Iym8Zs

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen utanmadan önüne geleni yaşlı ve bunak olmakla suçluyorsun ama Aziz Sancar da baban yaşında bir bilim adamı..

Aziz Sancar tesadüfen Nobel ödülü kazanmış bir bilim adamı değil.

Hayatını DNA tamirine adamış müthiş bir dava adamı..

Bence onun adını kullanarak bir başlık açman yanlış. Çünkü onu ve buluşlarını savunacak bilgi birikiminden yoksunsun.

Onu savunan birisi olmadığı için onun buluşlarına yönelik bütün itirazlar ve eleştiriler havada kalıyor.

Kendisiyle karşılıklı tartışmak dışında, bu değerli Türk bilim adamını eleştirmek kimsenin haddine değil.

Kendisiyle gurur duymalıyız.. Ama onu da aşırıya götürmeyelim. Kendisi çok mütevazi, hoşsohbet, bilgili dürüst bir bilim adamı..

Bu videosu ile benim kişisel takdirimi kazandı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen utanmadan önüne geleni yaşlı ve bunak olmakla suçluyorsun ama Aziz Sancar da baban yaşında bir bilim adamı..

Aziz Sancar tesadüfen Nobel ödülü kazanmış bir bilim adamı değil.

Hayatını DNA tamirine adamış müthiş bir dava adamı..

Bence onun adını kullanarak bir başlık açman yanlış. Çünkü onu ve buluşlarını savunacak bilgi birikiminden yoksunsun.

Onu savunan birisi olmadığı için onun buluşlarına yönelik bütün itirazlar ve eleştiriler havada kalıyor.

Kendisiyle karşılıklı tartışmak dışında, bu değerli Türk bilim adamını eleştirmek kimsenin haddine değil.

Kendisiyle gurur duymalıyız.. Ama onu da aşırıya götürmeyelim. Kendisi çok mütevazi, hoşsohbet, bilgili dürüst bir bilim adamı..

Bu videosu ile benim kişisel takdirimi kazandı..

Sen de abarttın ama...Yaşlı oldukları için insanları neden suçlayayım ?! Aziz Sancar hepimizin gurur kaynağı, ben sadece takıldım...Aziz Sancar 35 yılını DNA tamirine vermiş. Buluşları bütün dünyada takdir kazandı. Senin de dediğin gibi çok mütevazi, çok güzel bir insan. Başka bir videosu da var Türkçe, onu da aşağıda paylaştım. Bu videosunda insani yönü ön plana çıkıyor.

Ben onu ne eleştirmek nede savunmak için böyle bir başlık açtım. Bu başlığı açmamdaki amacım bu değerli bilim insanımızın çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmaktı. Ben üniversitede biyoloji okudum ve enzimler üzerinde 22 yıldır çalışıyorum. Yani; Aziz Sancar'ın çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmak için yeterli alt yapıya sahibim. Saygılarımla hacım :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hazır yeri gelmişken ben de bu forum (bilim forumu) hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak isterim. Bilim yapmak, bilim hakkındaki gelişmeleri takip etmek, bunlar hakkında düşünceleri paylaşmak herkesin hakkıdır diye düşünüyorum. Bir bilim forumu olarak, Nobel ödülü almış bir bilim insanımızın (ki hepimizin gurur kaynağı olmuştur) çalışmaları hakkında hiçbir topiğin açılmamış olmasını kınıyorum.

Ben bir topik açtığımda ise, benim Nobel ödülü kazanmış bir bilim insanımızın çalışmaları hakkında, hatta yakın zamanda (2014) yayınlanmış bir makalesi hakkındaki özeti paylaşmam, kaynak göstermem, bu bağlamda bütün dünyayı ilgilendiren yeni bir bakış açısını sizlerle paylaşmam, ne yazık ki, hacı tarafından zırvalık, bilim bilmezlik, cahillik hatta ahlaksızlıkla suçlanıyor.

Üstelik, bu değerli bilim insanımızın yaptığı çalışmaların bizler (özellikle ben) tarafından anlaşılamayacağı, en doğrusunun bu bilim insanıyla yapılabilecek tartışmalar sonucu ortaya çıkabileceği ifade ediliyor.

O halde, bu forumda sadece hacı bilim yapıyor. Böyle bir şey kesinlikle kabul edilemez.

Benim bilim forumunda ilk eleştirdiğim konu hacının çok fazla “ciddi” olmasıydı. Daha sonra şunu fark ettim; kendisinin de ifade ettiği gibi: ben bilimin keskin ucunda değilim. Bu bağlamda “yaşlı” değilim, bu bağlamda düşüncelerimizin bilimsel kanıtlar dahilinde tartışılabileceğini düşünüyorum.

Tartışmalarımızın lise mezunu insanlar tarafından anlaşılmasını istiyorum.

Ayrıca, ben pratik anlamda bilim yapsam da, bu foruma bir insan olarak yazıyorum. Bazen sarhoş olarak, bazen tamamen odaklanmış olarak, bazen dalga geçerek, bazen de sadece bir şeyler yazmak için.

Bu forum asla uluslar arası bir bilim dergisi değildir. Ben bu toplumun (Türkiye) yoğurduğu bir insanım. Kendimi tanıdığımı düşünüyorum. Benim açtığım topiklerin, yazdığım yazıların Adnan Oktar gibi bir şerefsizle ilişkilendirilmesini bile sindirecek “olgunluğa” sahibim.

Son olarak, bir bilim forumuna yakışır biçimde: insancıl ve sınırsız bir düşünce paylaşımını sağlayabileceğimizi umar herkese kucak dolusu…siktir amk. böyle bitirmemeliydim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hazır yeri gelmişken ben de bu forum (bilim forumu) hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak isterim. Bilim yapmak, bilim hakkındaki gelişmeleri takip etmek, bunlar hakkında düşünceleri paylaşmak herkesin hakkıdır diye düşünüyorum. Bir bilim forumu olarak, Nobel ödülü almış bir bilim insanımızın (ki hepimizin gurur kaynağı olmuştur) çalışmaları hakkında hiçbir topiğin açılmamış olmasını kınıyorum.

Ben bir topik açtığımda ise, benim Nobel ödülü kazanmış bir bilim insanımızın çalışmaları hakkında, hatta yakın zamanda (2014) yayınlanmış bir makalesi hakkındaki özeti paylaşmam, kaynak göstermem, bu bağlamda bütün dünyayı ilgilendiren yeni bir bakış açısını sizlerle paylaşmam, ne yazık ki, hacı tarafından zırvalık, bilim bilmezlik, cahillik hatta ahlaksızlıkla suçlanıyor.

Üstelik, bu değerli bilim insanımızın yaptığı çalışmaların bizler (özellikle ben) tarafından anlaşılamayacağı, en doğrusunun bu bilim insanıyla yapılabilecek tartışmalar sonucu ortaya çıkabileceği ifade ediliyor.

O halde, bu forumda sadece hacı bilim yapıyor. Böyle bir şey kesinlikle kabul edilemez.

Benim bilim forumunda ilk eleştirdiğim konu hacının çok fazla “ciddi” olmasıydı. Daha sonra şunu fark ettim; kendisinin de ifade ettiği gibi: ben bilimin keskin ucunda değilim. Bu bağlamda “yaşlı” değilim, bu bağlamda düşüncelerimizin bilimsel kanıtlar dahilinde tartışılabileceğini düşünüyorum.

Tartışmalarımızın lise mezunu insanlar tarafından anlaşılmasını istiyorum.

Ayrıca, ben pratik anlamda bilim yapsam da, bu foruma bir insan olarak yazıyorum. Bazen sarhoş olarak, bazen tamamen odaklanmış olarak, bazen dalga geçerek, bazen de sadece bir şeyler yazmak için.

Bu forum asla uluslar arası bir bilim dergisi değildir. Ben bu toplumun (Türkiye) yoğurduğu bir insanım. Kendimi tanıdığımı düşünüyorum. Benim açtığım topiklerin, yazdığım yazıların Adnan Oktar gibi bir şerefsizle ilişkilendirilmesini bile sindirecek “olgunluğa” sahibim.

Son olarak, bir bilim forumuna yakışır biçimde: insancıl ve sınırsız bir düşünce paylaşımını sağlayabileceğimizi umar herkese kucak dolusu…siktir amk. böyle bitirmemeliydim :)

Zırva olan senin yaptığın yorum. Sancar'ın makalesi değil. Çünkü Sancar senin yaptığın yorumu yapmıyor.

Burada insancıl olmayı hiç düşünmüyoruz. Katı bilimsel kurallar geçerli bu forumda.. Sınırsız düşünce paylaşımı bizi ilgilendirmiyor.

Zırvalamaya hak tanımıyoruz. Spekülasyon yapabilirsin belki ama, Adnan Oktar vari iletilere izin yok.. O şekilde suçlanmak sana dokunmuş ama, öyle bir izlenim uyandırdı ilk iletini..

Burası neden uluslar arası bilim dergisi olmasın? ABD, Türkiye ve Almanya kökenli iletiler içeren bir forum değil mi?

Bir konuyu tartışabilecek birikimin varsa açarsın. Aziz Sancar'ın buluşlarını tartışacak bilgi birikimi sende yok..

Olsaydı tartışırdın.

Sen yaşlılıkla kafayı bozmuş bir çocuksun.. Önce bu mentaliteden kurtul..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı sen Sancar'ın makalesine de zırva demiştin. Sancar'ın zırvalamasına hak tanınmayan bir forumda ne adına yazmalı?

Aslına bakarsan daha fazla yazmak istemiyorum ama...sırf sana inat bu forumda kalmaya devam edeceğim.

Yeni topiklerde buluşmak üzere hacı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı sen Sancar'ın makalesine de zırva demiştin. Sancar'ın zırvalamasına hak tanınmayan bir forumda ne adına yazmalı?

Aslına bakarsan daha fazla yazmak istemiyorum ama...sırf sana inat bu forumda kalmaya devam edeceğim.

Yeni topiklerde buluşmak üzere hacı.

Ne zaman Sancar'ın makalesine zırva dedim?

Bana neden inat olsun? İstediğin kadar zırvalayabilirsin spekülasyon yapmak adına..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin iletinde zırva olan yeri aşağıda quote ediyorum..

DNA onarımı günün belirli saatlerinde yapılır. Daha önce kanser tedavisi ile uğraşanlar böyle “saatleri” göz önüne almıyorlardı. Bu yüzden verdikleri ilaçlar DNA onarımını engelliyordu. Aziz Sancar, bu saatlere dikkat ederek, üzerinde çalıştığı kanser hücresini yok etmek için “uygun zamanı” buldu.

Bu iddia kime ait?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne zaman Sancar'ın makalesine zırva dedim?

Cevap:

This is trash.... Hemen her cümlesi zırva... Bunu kim yazdı ise zırvalamış... Hiç bu kadar zırva bir iddia duymamıştım..

Bu iddiaların delili yok. Dayandıkları gözlemler de yok. Doğru olmaları için kanıt lazım. Nerde onlar? Olabilir iddiaları ile bilim yapılmaz.

Halanın testisleri olsaydı amcan olurdu..

Oysa ben Aziz Sancar'ın makalesinin özetini yazmıştım.

Neyse, olur böyle şeyler. Sağlam kafayla bir iki kelime yazdım:

Nobelprize.org sitesi verilen ödüllerin bilimsel arka planlarını iki farklı biçimde açıklar. Birincisi bilimsel arka plan, ikincisi ise popüler bilimsel arka plan. Popüler bilimin kullandığın terimlerle – ki ben de her zaman bu terimleri kullanmak isterim- yapılan açıklamada Aziz Sancar’ın sirkadiyen saatle DNA onarımı arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardığı yazar. Yine aynı açıklamada bu ilişkinin kanser tedavisinde yeni bakış açıları oluşturduğunu yazar:

https://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2015/popular-chemistryprize2015.pdf

Aziz Sancar’ın bir fare kolonisi var. Bu kolonideki farelere günün belli saatlerinde mor ötesi ışın göndermiş. Sonra deri kanseri ile mor ötesi ışınların gönderilme “zamanı” arasında ilişki aramış. Günün belirli “saatlerinde” fareler daha çok deri kanseri olmuş:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4303322/figure/fig9/

Aziz Sancar bunun nedenini moleküler seviyede araştırmış ve bulmuş. DNA onarımı günün belirli saatlerinde üst düzeye çıkmakta. Bunun nedeni ise sirkadiyen saat. Sirkadiyen saat moleküler seviyede DNA onarımını uyarıyor. Bu durum mucize veya metafizik değil, Aziz Sancar’ın ifadesiyle “Tamamen fiziksel.”

Yukarıdaki makalede de yazdığı gibi: Aslında pek çok kanser çeşidinde kanser hücrelerinin DNA onarım sistemi kısmen veya tamamen kapalıdır. Bu yüzden kanser hücrelerinin DNA’ları stabil değildir, sürekli değişir. Böyle olunca kanser hücreleri kemoterapiye dirençli hale gelir. Diğer taraftan kanser hücreleri DNA onarım sistemine daha fazla bağımlı hale gelmiştir. Çünkü onarım sistemi olmadan kanser hücresi ölecektir. Bu zayıflığı kullanmaya çalışan araştırmacılar “olaparib” gibi ilaçlar kullanarak onarım sistemini yavaşlatmaya veya durdurmaya çalışıyorlar.

Aziz Sancar, bu aşamada , kemoterapinin ve/veya radyoterapinin uygulama rejimlerinde kanser hücrelerinin çekirdek (core) sirkadiyen saatlerine yada genel sirkadiyen zamanlamaya dikkat edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu bakış açısı ilk kez onun buluşu. Zaman, onun bu bakış açısının değerini gösterecektir. Ya tamamen zırvadır yada tarihi bir buluş...

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4303322/

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oysa ben Aziz Sancar'ın makalesinin özetini yazmıştım.

Neyse, olur böyle şeyler. Sağlam kafayla bir iki kelime yazdım:v

Olmaz böyle şeyler. Sen bir yalancısın Random. Aşağıda quote ettiğim paragrafı kim yazdı?. Aziz Sancar mı yazdı? Yoksa onlar senin Aziz Sancar'ın yazdıklarının yorumu mu? Laf kalabalığı yapmadan bu soruyu yanıtla.. Çünkü bu yazı tek kelime ile zırva... Kime ait bu zırva? Sana mı ait, yoksa Aziz Sancar'a mı ait? Aziz Sancar'ı kendi zırvalarını ve kendi aptallığını savunmak için hedef gösteriyorsun.

Bu paragraf kime ait ise o bilgisiz bir cahildir. Aziz Sancar Nobeli alacak kadar bilgili bir bilim adamı ise sen onun arkasına sığınan bir ahlaksızsın.

DNA onarımı günün belirli saatlerinde yapılır. Daha önce kanser tedavisi ile uğraşanlar böyle “saatleri” göz önüne almıyorlardı. Bu yüzden verdikleri ilaçlar DNA onarımını engelliyordu. Aziz Sancar, bu saatlere dikkat ederek, üzerinde çalıştığı kanser hücresini yok etmek için “uygun zamanı” buldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

DNA onarımı günün belirli saatlerinde yapılır. Daha önce kanser tedavisi ile uğraşanlar böyle “saatleri” göz önüne almıyorlardı. Bu yüzden verdikleri ilaçlar DNA onarımını engelliyordu. Aziz Sancar, bu saatlere dikkat ederek, üzerinde çalıştığı kanser hücresini yok etmek için “uygun zamanı” buldu.

Bu iddialar kime ait ise o bir salaktır.

Sorun kanser tedavisinin zamanlanması değildir ve hiç bir zaman da olmamıştır.

Kanser hastaları kemoterapilerle günün her saatinde tedavi edilmişlerdir.

Bu saatler arasında fark kemoterapinin başarısızlığından sorumlu değildir.

Kemoterapilerin yetersizliği bu başarısızlıktan sorumludur.

Ayrıca kanser dokusunun heterojen olması bundan sorumludur.

Yani herhangi bir anda kanser hücreleri farklı sirkadian ritm ve farklı cell cycle içerirler..

Kanser hücrelerini senkronize etmek mümkün değildir..

Aslında buna teşebbüs bile edilmiş ve bütün kanser hücrelerini aynı CR'e geçirmeye çalışılmıştır. O da başarılı olamamıştır.

Yani yukardaki zırva birçok kereler denenmiş ve zamanlamanın olmadığı anlaşılmıştır.

Kanser hücreleri senkronize edilseler bile onları öldürecek bir kemoterapi metodu bulunmamıştır. Yani kanser kemoterapisinde kullanılan ilaçlar kanser hücrelerinin hepsini öldürmede yeterli değillerdir. Zamanlamadan önce çok iyi bir kanser ilacı bulunması gerekmektedir. Zamanlama düşüncesi tam anlamı ile bir zırvadır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevap:

Oysa ben Aziz Sancar'ın makalesinin özetini yazmıştım.

Neyse, olur böyle şeyler. Sağlam kafayla bir iki kelime yazdım:

Nobelprize.org sitesi verilen ödüllerin bilimsel arka planlarını iki farklı biçimde açıklar. Birincisi bilimsel arka plan, ikincisi ise popüler bilimsel arka plan. Popüler bilimin kullandığın terimlerle – ki ben de her zaman bu terimleri kullanmak isterim- yapılan açıklamada Aziz Sancar’ın sirkadiyen saatle DNA onarımı arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardığı yazar. Yine aynı açıklamada bu ilişkinin kanser tedavisinde yeni bakış açıları oluşturduğunu yazar:

https://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2015/popular-chemistryprize2015.pdf

Aziz Sancar’ın bir fare kolonisi var. Bu kolonideki farelere günün belli saatlerinde mor ötesi ışın göndermiş. Sonra deri kanseri ile mor ötesi ışınların gönderilme “zamanı” arasında ilişki aramış. Günün belirli “saatlerinde” fareler daha çok deri kanseri olmuş:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4303322/figure/fig9/

Aziz Sancar bunun nedenini moleküler seviyede araştırmış ve bulmuş. DNA onarımı günün belirli saatlerinde üst düzeye çıkmakta. Bunun nedeni ise sirkadiyen saat. Sirkadiyen saat moleküler seviyede DNA onarımını uyarıyor. Bu durum mucize veya metafizik değil, Aziz Sancar’ın ifadesiyle “Tamamen fiziksel.”

Yukarıdaki makalede de yazdığı gibi: Aslında pek çok kanser çeşidinde kanser hücrelerinin DNA onarım sistemi kısmen veya tamamen kapalıdır. Bu yüzden kanser hücrelerinin DNA’ları stabil değildir, sürekli değişir. Böyle olunca kanser hücreleri kemoterapiye dirençli hale gelir. Diğer taraftan kanser hücreleri DNA onarım sistemine daha fazla bağımlı hale gelmiştir. Çünkü onarım sistemi olmadan kanser hücresi ölecektir. Bu zayıflığı kullanmaya çalışan araştırmacılar “olaparib” gibi ilaçlar kullanarak onarım sistemini yavaşlatmaya veya durdurmaya çalışıyorlar.

Aziz Sancar, bu aşamada , kemoterapinin ve/veya radyoterapinin uygulama rejimlerinde kanser hücrelerinin çekirdek (core) sirkadiyen saatlerine yada genel sirkadiyen zamanlamaya dikkat edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu bakış açısı ilk kez onun buluşu. Zaman, onun bu bakış açısının değerini gösterecektir. Ya tamamen zırvadır yada tarihi bir buluş...

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4303322/

Sirkadiyen saat kesin bir saat değil ki... Birkaç saatlik farklar içeren ve güvenilir olmayan bir saat.

Sirkadiyen saate göre yapılacak zamanlamada, ne kadar dikkat edilirse edilsin, birkaç saatlik gecikme ve hata olacaktır.

Kanser hücrelerinin DNA'larını tamir ederek onları apoptozise sokmak (yani intihar etmelerini sağlamak) fantezi bir düşüncedir.

Aslında DNA'ları tamir edilen kanser dokusu malign potansiyelini yitirip benign davranışlar sergileyebilir. Yani yok olmaz. Ama bu düşünce bile bir fantezidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine anlaşılmaz tıp terimlerini kullanıyorsun bab. Bırak bu tarzı.

Aziz Sancar’ın 2014 yılında yayınlanan bu makalesi üzerine ne kadar konuşsak, ne kadar kafa patlatsak boş.

İzin ver hacım, bu makaleyi anlamak yada yorumlamak konusunda ben salak olayım. Çünkü bu makale Aziz Sancar’ın çalışmalarının doruk noktasıdır!

Bu makalenin anlamı üzerinde bizim buluştuğumuz tek nokta şu olmalı; bu makaleyi anlamak için çok çalışmamız gerek.

Bu arada hacım, gerçekten merak ediyorum; kıçında gerçekten ağarmış kıllar var mı, yoksa döküldüler mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Random.. Sen önce babanın ve kendi götünün kıllarına bak.. Başkalarının kılları seni ilgilendirmiyor.

Konuyu bu şekilde dağıtmadan tartışmasını bilmiyorsan, sesini kes.. Burada biz senin ve babanın götünün kıllları ile ilgilenmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Random.. Sen önce babanın ve kendi götünün kıllarına bak.. Başkalarının kılları seni ilgilendirmiyor.

Konuyu bu şekilde dağıtmadan tartışmasını bilmiyorsan, sesini kes.. Burada biz senin ve babanın götünün kıllları ile ilgilenmiyoruz.

Hacım, madem kanser hücrelerinin "eş zamanı" yok, onlar heterojen dokular oluşturmuşlar almış başlarını gidiyorlar, hiç değilse; sağlam hücrelerin DNA onarım saatlerine dikkat ederek kemoterapi yapsak fena mı olur?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...