Jump to content

kitaplara tarihselci yaklaşım...


Recommended Posts

1 hour ago, democrossian said:

 

Olur tabii, neden olmasın? Ama müebbetle olmaz. İdamın olması şarttır. Çocuğu yemiyor içmiyor toprakta çürüyorken katilinin hapiste de olsa yiyor içiyor olması bir anne için ızdıraptır. O annenin ızdırabını bir nebze olsun dindirecek olan, katilinin de çocuğu gibi toprakta çürüyor olmasıdır.

 

Bir annenin ızdırabı dinecek diye boş ve manasız bir abes iş uğruna, başka bir ananın azap çekmesi ve bir başkasının canına kast edilmesi olmaz.

 

Ananın ızdırabı zaten öyle de geçmez, sayıklıyorsun. Yaptığınız, sadece ilkel nefsi müdafaa güdüleriniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 247
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

14 hours ago, democrossian said:

 

Olur tabii, neden olmasın? Ama müebbetle olmaz. İdamın olması şarttır. Çocuğu yemiyor içmiyor toprakta çürüyorken katilinin hapiste de olsa yiyor içiyor olması bir anne için ızdıraptır. O annenin ızdırabını bir nebze olsun dindirecek olan, katilinin de çocuğu gibi toprakta çürüyor olmasıdır.

 

Sen o adam idam olunca ya da müebbet yatınca tatmin olacak mısın peki? Acın dinecek mi? Durum eşitlenecek mi? Eğer cevabın hayır ise, adalet yerine gelmemiş demektir. Adil olan, o kişilerin de tıpkı diğerleri gibi tecavüze uğramamış ya da onlar gibi halen yaşıyor olmasıdır. Eşleşme ancak böyle gerçekleşir. Adalet, eşlenebilirliktir. Sonradan gelen ceza değil.

 

Bağlam kuran. Kuran(ve inanırları), bu dünya ve öbüründe "adaleti sağladığı" ya da adaletin sağlandığı iddiasında. Hem de mutlak olarak. Konu öldürme ve kafa kol kesmeye gelince çoşmaktalar. En sevdikleri araç, bu.

 

Ancak adalet sanılan şey adalet falan değil, adil değil. Bu bağlamda (allah ve) kuran adaleti sağla(ya)mış olmuyor. Arkasındaki kadiri mutlak'a rağmen. Çünkü adalet için en başta o suçun hiç işlenmemiş, kurbanın hiç olmamış olması gerekir. Kuransa intikam veriyor. Verebiliyor. Ötesini değil. Bu aslen ya acziyet, ya da art niyet yani kötülüktür.

 

Ceza=adalet değildir. Kişisel de değildir. Toplumsaldır. Kişisel olan hukuk olmaktan çıkar, kendi işini "kendi" görür isterse, ama hesabını da ayrıca "kendi" verir o zaman. Taammüden adam öldürmenin cezası ölüm ve herhangi birinin suçu bu bağlamda sabitse eğer, onu bir "kişinin" öldürmesi ile "devletin" öldürmesi arasındaki fark nedir? Peki yanlış verilmiş kararların idam neticesinde olmayan geri dönüşü? İspatlanmış ve kesin olacak savunusu kurtarmaz. Hata(varsa eğer) bunların içerisinde gizlidir zaten. Olmuştur da.. Devlet de, hukuk da hata yapar. Şucluyu kazırsan eğer, her zaman olmasa da, altından "insan" da çıkabilir.

 

Mevzu ölümse eğer, adalet yaşayanlar arasında olur. Yaşayanlar içindir. Yaşam ve ölüm arasında eşitlik/adalet olmaz. Ve pek sevdiğim çizgi roman karakteri Ken Parker'ın dediği gibi: adalet intikamdan farklı bir şey olmalıdır. Hayvanlarla insanları bir tutmak olmamalıdır. Bir can yitmişse eğer, beraberinde adalet de zaten -bir daha geri gelmemek üzere- yitmiştir.

 

Sevdiceğim öldü ve katilini kendi elcağızımla bizzat, kıtır kıtır ve de büyük bir keyifle kestim. Bunu ben de yapabilirim, lamı cimi yok.. Peki akabinde, hiçbirşey olmamışcasına, kaldığım yerden devam edip, örneğin bir barda biramı yudumlayıp, siyaset vb. üzerine lakırdı edip de, ülkeyi ve dünyayı falan kurtarabilecek miyim? Hayır. O zaman tüküreyim böyle adaletin içine. Seküler dünyada böyle olmak zorunda olabilir. Olmak durumunda kalabilir. Ama tanrının aleminde hayır, olamaz.

 

Üstteki satırlar ve öncekileri genel olarak seküler bağlamda yazılmamıştır. Konuyu başka bir noktaya sürüklemek için kullanılmıştır. Konu ve bağlamı kuran. Kuran ve onun (mutlak) adaleti sağladığı iddiası. Böyle bir şey ise "yok".

 

Seküler bağlamda da ayrıca tartışılabilir. Suç, ceza, hukuk ve adalet nedir?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 hours ago, kirec said:

iletişimde bir taraf ne kadar yüce  ve engin denizler kadar bilgili olsa bile meramını ancak karşısındaki muhatabın anlayış kabiliyeti ve imkanı nisbetince anlatabilir...

insan ancak kendi anlayış dil kavrama anlama yeteneği içerisinde olan şeyleri algılayabilir...

 oluşan iletişim ister istemez beşeri şartların izin verdiği kadar gerçekleşebilir...

 sonunda ortaya çıkan diyalog metne aktarıldığında da diğer beşeri metinlerin başına gelen her şeye açık  olur...

Öyle mi acaba?

Bir taraf yüce falan değil. Bir taraf "mutlak".

Mutlaklığın kapsamadığı hiçbir edim yoktur. Anlatmak ve ifade edebilmek de dahil.

Ve karşı tarafa edilgen değildir. Olamaz. Olmamalı. Yani bağımsızdır.

Aksi durumda karşı tarafın yetersizliği anlatana da sirayet etmiş, onu da kısıtlamış, en önemlisi acziyet içerisine düşürmüş demektir.

Mefhum kadir-i mutlaklıksa eğer, bu durum onun tabiatına aykırıdır.

 

Bilmem anlatabildim mi? Bu tip bir bakış açısı olsa olsa ancak -bir taraf daha yüce olsa dahi- her iki tarafında göreceli olarak kısıtlı olması durumunda geçerli olabilir.

Bunlar insan merkezli düşünme ve bakış açısına bağlı antropomorfik tanrı yaklaşım ya da yakıştırmaları. Ve takip eden yanılsamaları.

 

Hiçbir şey anlayamayan bir kişi ile herşeyi anlatabilen ve anlaşılabilir kılan karşı karşıya gelirse ne olur?

Olan olur. Karşılıklı süreç gerçekleşir. Biri anlaşılmasını sağlar ya da diğeri anlamaz.

Ama sonuçta sadece biri gerçekleşir ve geriye ya "herşeyi anlaşılabilir kılan" ya da "hiçbir şey anlamayan" kalır.

Bizim durumda ise biri mutlak anlatabilen, diğeri ise zaten yine onun yarattığı ve cüz-i anlamayan.

Bir kapışma ya da tartışma dahi olamaz. Tanrı düz nakavt eder.

 

Beşeri şartların izin verdiği gibi bir kısıtlama varsa eğer, o zaman beşeri şartlar anlatana mutlaktır. Yani tanrıya.

Tanrısal bir metin/mesaj, beşeri metinlerin başına gelen hiçbirşeye açık olmaz.

Şimdi dönüp de tanrı mutlak olmayabilir deme. Çünkü diyorsun biliyorum.

Mevzu bu değil.

 

Quote

 o metinde anlatılan  konular eğer bir takım tarihi olaylar durumlar hakkında ise ister istemez bu metinleri okuyanlar için bu bağlama aşina olmak zorunluluğu ortaya çıkar...

yazarı tanrı da olsa okuyan insan olduğu için okuyan insan o metni okur iken  tarihselci yaklaşımı aklının bir tarafında tutmalıdır...

tanrının her insanın çok net anlayabileceği tarzda her insanla iletişime geçemez miydi...

bunu zaten yapmaktadır bence her insanın vicdanının sesi tanrının sesidir...

bu sesi anlamak için arapça yada ibranice bilmeye ve de  tarihselci yaklaşıma filan gerekte yoktur...

sadece biraz vicdana kulak vermek yeterlidir...

 

İşte bu kadar dallandırmaya gerek yok. Zaman harcamaya da. Zaman kısıtlı.

Öbür tarafta koca ve (daha)değerli bir beşeri külliyat varken ben elin arabının zaten baştan bozulmuş olduğunu kabul ettiğim bir yazını için neden zaman harcayayım?

Şuncacık ömrümde oturup bir de arapça mı kasayım? E o zaman öbür dini metinler ne olacak, onları da öğrenmeliyim.

E o zaman bütün bir ömrümü böyle bir manyaklığa heba etmeliyim..Akıl işi mi bu?

Vicdanla ilgili kısma zaten kendin cevap vermişsin.

Ayrıca her insanın vicdani sesi de bir değil. Psikopatı da var, sapığı da. Nasıl bir ses bu? Kiminde pirüpak, kiminde detone..?

Ayrıca vicdan tanırının sesi ise eğer, insan vicdanından dahi sorumlu tutulamaz. Çünkü "tanrının" sesi o.

 

Quote

ha madem böyle bir imkan varken ne diye kutsal kitaplarla uğraşmaya gerek var ...

tanrı  ne diye böyle anlamak için bağlamını dilini tarihini çok iyi bilmek gereken kitaplar göndermiş...

evet bu soru belki yerinde bir soru ama benim şahsi cevabım tanrının insana çok daha fazla şekilde iletişime geçme isteği ve imkanını kullanma takdiridir...

tanrı insana bir şeyleri anlatmak için insanın görebildiği duyabildiği her şeyi kullanabilir...

vicdanı aklı insanları hayvanları rüzgarları yıldızları peygamberleri ...

biz burada sadece peygamberlerden bize intikal eden metinleri araştırmak ve anlamak konusunda dikkat edilmesi gereken bir ayrıntıya parmak basıyoruz...

 

E bunca koşuşturmanın sonunda netice gelip de şahsi kanaate dayanacaksa boşoğlu boş iştir işte o.

Işıdınki de şahsi kanaat o zaman, cübbelinin ki de, sübyancı müslümanın ki de..

Ne oldu? Arap şaçına girdik, arap saçından çıktık. Sıfıra sıfır elde var sıfır.

 

Hayır derdimiz ne bizim de takıntı halinde kitapdı tanrıydı diye uğraşıyoruz?

Pratik akıl zaten bunların üstesinden geliyor.

Bu mesajı neden yol gösterici şeçmeye çalışıyoruz ve neden yol gösterici seçmeliyiz?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

daha önce de dediğimiz gibi herkes kutsal kitaplarla uğraşmak zorunda değil...

 

tanrının istediği gibi biri olmak için en azından tek yol bu değil...

 

her insan aklını vicdanını kullanarak adil ve iyi biri olabilir...

 

böylece de zaten kutsal kitapların amacını gerçekleştirmiş demektir...

 

tanrı adil ve iyi ise adil ve iyi olan kişilerle onun sorunu olmaz...

 

böyle kişilere sen neden benim kutsal kitaplarımı incelemedin doğru düzgün anlamadın vs diye de sorgulamaz...

 

çünkü her insan bu imkana sahip olmadığı için böyle bir şekilde yapması adil olmaz...

 

ama ben bu kitaplara bakacağım onları anlamaya irdelemeye eleştirmeye uğraşacağım diyen kişinin dikkat etmesi gereken konulardan birinin de bu bahsettiğimiz tarihsel bakış açısına sahip olması gerektiğidir...

 

bunların beşer ürünü olduğunu düşünen kişiler için zaten bu böyle olmalıdır...

 

bu kitaplarda tanrı ilhamının eseridir diyenler içinde böyledir...

 

tanrı tarihin herhangi bir anında ve belli bir yerde yaşayan kişilere bir mesaj iletmeyi murad  ettiğinde onların dilinde ve kültüründe ve onların anlayabileceği şekilde konuşmak durumunda kalır...

 

bu onun yüceliğine bir eksiklik getirmez...

 

onun muhatapları da onu dolaysız ve net bir şekilde anlamışlardır...

 

buradaki ilk muhatapların tarihsel  bir bakış açısında filan sahip olma gibi bir gereklilikleri zaten yok...

 

çünkü tanrı ancak onların en doğru anlayacağı şekilde bir mesaj vermiş...

 

sorun bu insanlar dışındaki kişiler de biz de bu mesajı anlamak istiyoruz diyenler için başgöstermekte...

 

eğer o mesajı anlamak istiyorlarsa o ilk muhatapların dilini kültürünü bağlamını ve daha pek çok şeyi hesaba katmak zorundalar...

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, democrossian yazdı:

... Doğal olarak zaten vahiy olarak bakmayınca ne olur, tarihsel bakmış oluruz. Yani bu gökten inmediyse tarihsel bir süreçte oluştu değil mi...

Ahh Değil işte.

Vahiy bi tür ilhamdir. Bak sana şunlari soyluyorum al kalemi eline yaz... demiyor tanri yada cebrail. Kuran 1 gecede kalbine iniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, nefes said:

Ahh Değil işte.

Vahiy bi tür ilhamdir. Bak sana şunlari soyluyorum al kalemi eline yaz... demiyor tanri yada cebrail. Kuran 1 gecede kalbine iniyor.

..........E işte adamın yüreğine inmiş ama müdahale etmemişler, ondan böyle olmuş.

Bize de inme gelecek yakında bunlara baka baka, yakındır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, nefes yazdı:

Kuran 1 gecede kalbine iniyor.

 

Saçma. Bu tür zırvalara bir metelik bile vermem. Bu apaçık bir zırva ve hezeyandır. 

 

Teflona ise tekrar ve ısrarla söylüyorum ki çocuğunun katilinin yaşadığı her dakika yavrusunu cinayete kurban vermiş anne için işkencedir. Katilin derhal en kısa zamanda idam edilmesi anneyi bir ölçüde de olsa teskin eder. İdam bu gibi cinayetler için şarttır ve mutlaka olmalıdır. Dünya idamın olmaması gerekeceği kadar iyi bir dünya değil.        

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 minutes ago, democrossian said:

 

Saçma. Bu tür zırvalara bir metelik bile vermem. Bu apaçık bir zırva ve hezeyandır. 

 

Teflona ise tekrar ve ısrarla söylüyorum ki çocuğunun katilinin yaşadığı her dakika yavrusunu cinayete kurban vermiş anne için işkencedir. Katilin derhal en kısa zamanda idam edilmesi anneyi bir ölçüde de olsa teskin eder. İdam bu gibi cinayetler için şarttır ve mutlaka olmalıdır. Dünya idamın olmaması gerekeceği kadar iyi bir dünya değil.        

 

 

Katil senin oğlunsa, aynı şeyi böyle rahat söyleyecek miydin?

 

Ya da, katil, katil çıkmazsa, yani iftiraya falan giderse, hemde senin oğlun olarak?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 minutes ago, democrossian said:

 

Saçma. Bu tür zırvalara bir metelik bile vermem. Bu apaçık bir zırva ve hezeyandır. 

 

Teflona ise tekrar ve ısrarla söylüyorum ki çocuğunun katilinin yaşadığı her dakika yavrusunu cinayete kurban vermiş anne için işkencedir. Katilin derhal en kısa zamanda idam edilmesi anneyi bir ölçüde de olsa teskin eder. İdam bu gibi cinayetler için şarttır ve mutlaka olmalıdır. Dünya idamın olmaması gerekeceği kadar iyi bir dünya değil.        

 

Birde öyle kaç anne tanıdın ki, sayıklıyorsun böyle... 

 

Benim tanıdığım öyle annelerin hiç biri, katil öldürülsün falan demiyordu bizzat. Hepsi de, birde onu öldürtmenin ağırlığını istemiyorum diyorlardı hatta.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.09.2017 at 21:35, nefes yazdı:

Yahu uydurulmuyorki bu. Kaynaklarda yakildı yazmiyor mu. Yazıyor. Ne diyelim. Yok yakıldi yaziyor ama yakilmamistir mi diyelim.

Vahiy diye birseye inanmak için onu illa yazili sayfalarda görmek gerekmez. Vahiyin aslı sözlü mesajdir. 

 

Peki hangi kaynaklar bunlar? Kur'an yakıldı diyen ve sonra nasıl toparlandığını anlatan kaynakları diyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ı tarihselci yaklaşımla incelemek için ateist vb olmak lazım. Ya da şöyle söyleyeyim, bu yaklaşımı ancak ateistler, agnostikler, panteistler gösterebilir.

Kutsal olmaktan, Allah tarafından vahiy yoluyla gönderilmekten bahsedildiği an bilimsellikten yüzde yüz uzaklaşılmış olur. Tarihselci yaklaşmak bilimsel yaklaşmak demek hani.

 

İlginç olarak Kur'an'daki kötü dediğimiz emirleri savunan inanırlara önerdiğimiz yöntemdir bu. Tamam, 1400 küsur yıl evvel çocuklarla evlenmek hayatın doğal bir parçasıymış ve Kur'an bunu işlemiş, yasaklamamış, hatta teşvik etmiş. Bunu o kadar doğal biçimde yapmış ki, bahsedilen kişilerin yetişkin kadınlar gibi algılanmış olduğunu görmek zor değil.

 

Biz de inanırlara "Tamam, o zaman öyleymiş, tüm dünyada küçük yaştaki kızlarla evlenilirmiş ama dünya artık öyle değil, biz bunu yapanlara artık sapık diyoruz, hukuken suçlu bulup hapse atıyoruz, savunulmasına bile asla izin vermiyoruz. Sen de böyle bak, savunma. Şimdiki çağ başka çağ, o yüzden bir buçuk asır öncesinin geleneklerini savunma" deriz.

 

Buna tarihselci yaklaşım demekte herhalde sorun yok.

Burada karşılaştığımız sorun, Kur'an'a böyle yaklaşıldığında kutsallık sihirinin bozulması. Çünkü kitabın her çağa hitap eden evrensel bir kitap olduğuna inanılır. Kitabın iddiasıdır bu.

O yüzden bir inanır için bu kitaba tarihselci anlayış ve disiplinle yaklaşmak imkansızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, anibal yazdı:

 

Birde öyle kaç anne tanıdın ki, sayıklıyorsun böyle... 

 

Benim tanıdığım öyle annelerin hiç biri, katil öldürülsün falan demiyordu bizzat. Hepsi de, birde onu öldürtmenin ağırlığını istemiyorum diyorlardı hatta.

Geri zekalı kesin o kadınlarda senin akraban.Zira bu kadar salakca bir önermede bulunacak zeka geriliği herhalde ancak genetik olabilir.Bak sen oğlunu öldüren herif öldürülsün istemiyormuş.Sonra vay efendim ülke neden gelişmiyor niye suç oranları cinayetler tecavüzler tavan yaptı.Bu kadar salağı bir ülkeye toplarsan tabi gelişmez ulke suç oranlarıda tavan yapar herşeyde olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Zerkavi said:

Geri zekalı kesin o kadınlarda senin akraban.Zira bu kadar salakca bir önermede bulunacak zeka geriliği herhalde ancak genetik olabilir.Bak sen oğlunu öldüren herif öldürülsün istemiyormuş.Sonra vay efendim ülke neden gelişmiyor niye suç oranları cinayetler tecavüzler tavan yaptı.Bu kadar salağı bir ülkeye toplarsan tabi gelişmez ulke suç oranlarıda tavan yapar herşeyde olur.

 

Tabi, böyle müslüman denen vahşilik ilkellikten ibaret bir dinin içinde büyüyen sizin böyle sayıklamanız da normal...

 

Ülkedeki suç oranları, ülkede islam denen ilkelliğin yükselmesi ile paralel. Git bak bakalım, avrupa da böyle mi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, democrossian said:

Çocuğunu öldüren katilin öldürülmesini istemiyorum diyen anne çaresizdir, elinde o katili öldürtecek hiç bir olanak olmadığı için kendini kandırmaya çalışmaktadır. İmkanı olanlar bu durumda para verip katili öldürtürler. Bu kesindir.

 

 

Diyosun...

 

Yani, koca bir dübürün varsa, bunu dememen için hiç bir sebep yok zatne, aşşağılık, vahşi, gözünü kan bürümüş primat müsvettesi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, anibal yazdı:

 

Tabi, böyle müslüman denen vahşilik ilkellikten ibaret bir dinin içinde büyüyen sizin böyle sayıklamanız da normal...

 

Ülkedeki suç oranları, ülkede islam denen ilkelliğin yükselmesi ile paralel. Git bak bakalım, avrupa da böyle mi?

 

Cidden hem geri zekalısın hem de cahilsin.Amerikada yılda 30 bin kişi cinayete kurban gidiyor amerika müslüman mı ? Avrupa genelinde yılda 12 bin civari kişi cinayete kurban gidiyor avrupa muslüman mı ? Turkiyede ise yılda 2 bin kişi cinayete kurban gidiyor.Nüfusa göre hesapladığında Turiyedeki cinayet oranı amerikadan çok çok az avrupa ile de eşittir.Git az cinayet oranlarını araştır gel amip.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...