Jump to content

kitaplara tarihselci yaklaşım...


Recommended Posts

Onlarin inkarina itaat etme...

Yav bu kadar da carpitilmaz ki...

Ayip zavalli sana hic yakismiyor(:...

kaç kere daha yazalım ?? KÖR MÜSÜN ??? okusana ne yazıyor ????

"Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler" (Tevbe Su­resi, ayet 23)

onları SEVEMEZSİN !!!!

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 247
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Kuran zaten genel cizgileri cizer...

Mesela hukukta boy boy kitaplar vardir...

Kuran bu ayrintilara girmez...

Anneniz babaniz da olsa adil olun der...

Iki kisiden ikisini de dinlemeden karar vermeyin der vs...

Ama bir hukuk kitabi degil...

Bir hayat kitabidir...

Insan var oldugu muddetce gecerlidir...

Evrenseldir...

Tum donemleri kapsar...

Yaraticiyi insana anlatir...

Insani insana anlatir...

Evreni insana anlatir...

Boyle durumlarin zamanla revize edilmesine gerek yoktur...

Cunku insan insandir...

Kulluk bilincini ogretir...

Kuran bedevinin tekinin uydurduğu bir masaldır. Bu dediklerinde boş laflar, zırvalıklar filan.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kitaplar öncelikle kendi çağlarının ve kendi muhataplarının sorunlarıyla ilgilidir....

Bu yüzden onların sorunları çözüş şekli bu güne uyarlanamaz...

Her günün problemleri ve çözümleri farklıdır...

der bu yaklaşım...

Bence de böyle

Kuran bir kitap değildir..Kuran'ı bir kitap olarak kabul edemezsiniz..Kitap dediğimiz şeyin yazarı,yazıldığı tarihi,kitabı basan kişileri/kurumları/devletleri ..vb belli olur..Kuran böyle mi?

Bu söylediğiniz şey sıradan kitaplar için geçerlidir ama içi pislik dolu mitoloji kitapları için geçerli değildir..Bu çakallığı son zamanlarda ilahiyatçılar yapıyorlar..Çünkü köşeye sıkıştılar sayın kireç..Onların söylemlerine tenezzül etmeyin..

tarihinde NOLAN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

tarihselciler genelde kitapların lafzen de korunduğunu düşünürler...

Ama bence böyle kabul etmek için ciddi bir sebeb yok...

Sadece öyle kabul etmekle öyle olmuyor ...

Kitapların başından çok şey geçmiş olabilir...

Biz bunları nerden bilelim kanıtlayalım...

O halde bize düşen tahten bize intikal eden her metine karşı dikkatli olmak içlerin de ekleme çıkarma değişim olabileceğine göz önüne almak...

Değişmemiş olabileceğini düşündüğümüz bölümlerinde yine kendi şartları içinde değerlendirmek gerekir...

özet olarak kitapların içinde evrensel ilkeler bulunabileceği gibi bir çok tarihsel unsurlar bulunur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kimse kimsenin suçunu yüklenmez gibi evrensel hakikatler de vardır bu kitaplar da...

39/7 numaralı kuran pasajını kastediyorsun. Bu pasaja söylediğin anlam, yorum olarak yüklenmiştir. Halbuki ifade bu biçimde değildir. Günahtan suçtan filan bahis yoktur. Anlamlı güzel bir söz olması için, hiç kimse bir başkasının suçundan dolayı cezalandırılamaz demesi gerekirdi. Bu ifadeyi kullansa güzel bir söz olurdu. Çünkü tarihte bir çok toplumda babasının suçundan dolayı çocuğunu, kardeşinin suçundan dolayı kardeşini cezalandırma görülmüştür ve görülmektedir. Bu yaygın yanlışın önüne geçen bir ifade gerçekten güzel olurdu.

Söylediği ise, hiç bir hamal başkasının yükünü yüklenmez gibi bir şey. Nereye istersen çek. Hamal parasız taşımaz da desen olur, her koyun kendi bacağından asılır desen de olur, her deve kendi hörgücünü kendisi taşır desen de olur. Her kamburun kamburu kendine desen de olur. Bunda veciz güzel bir söz esamesi filan yok. Süsleyici boyayıcı cilalayıcı sahtekar mealcilerin uydurması.

Hayır şöyle bir şey söylese de olurdu: "Allah hiç kimseye başkasının işlediği bir günahı sormayacaktır." Bu da idare ederdi. "Haaa bak allah böyle yapıyorsa biz de babası cinayet işledi diye oğlunu öldüremeyiz" derlerdi.

Lakin söz konusu pasajda suç ve ceza ile ilgili bir ifade hiç yoktur.

Benim iddia ettiğim konulardan biridir. Kuran'dan bana veciz, güzel, anlamlı, yararlı bir ifade getiremezsiniz diye yeri geldikçe iddia ederim. Tüm ifadeler kusurludur. Yetersizdir, lastiklidir. Kuran berbat bir dille yazılmıştır. Kutsal kitap denen kitapların yüz karasıdır. Tevrat ve incil oldukça edebi bir dille yazılmış sayılabilirler.

Kuran ise allahın ağzından yazılmaya çalışılarak bir çuval incir berbat edilmiştir. Diğer kitaplar hep "rab buyurdu ki" formatında yazılmıştır. Fakat cahil çöl yağmacıları bir de çorap kuklası allah konuşturmaya kalkışınca ortaya böyle bir rezalet çıkmış. Fiyasko yani, iler tutar ele alınır yanı yoktur.

Bazen de "fela tekul lehuma uffin" ifadesi öne çıkarılır, "Ne güzel bak, ebeveyninize öf bile demeyin diyor, öfff anne yaaa ne kadar geri kafalısıııın!" diyen kızları gördükçe ne güzel bir ifade denilir.

Kazın ayağı öyle değil. Allaha iman etmekten alıkoyuyorlarsa durum değişir der. O zaman itaat etme der. Dese ya, "babacığım, sen inanmıyorsun ama ben inanmak istiyorum, keşke sen de inansaydın, ama sen babamsın, sana inanmasan da saygı duyarım" demesini niye salık vermiyor? İnanç yüzünden ayrım yapılır mı yahu! İnanmıyorsa dünya iyisi olsa vur kafasına! Hasss ordan cahil vahşiler! Hayır allahın cahil vahşi çöl yağmacılarında öyle zarif güzel veciz laflar edecek kalıp bir kere var mı? Kesinlikle olamaz ve yok. Dört cahil vahşi yağmacının nerde öyle zarif lafları olacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaldı ki şunu da ekleyeyim:

Kuran'da İsraillilerin peygamberlerini öldürmelerinden dolayı lanetlendikleri yazar. Bu fecaat bir ifade yani, rezalet, kepazelik! Çocuklarına ne, babaları peygamberleri öldürdülerse! Ellerine sağlık, bize ne bundan? Biz niye lanetleniyoruz deseler haklı olmayacaklar mı! Babaları bir iş yaptı diye nesilleri lanetlenir mi yahu! Böyle kepazelik mi olur!

Hayır İsraili bir zamanlar alemlere üstün kılmıştık demesi de ayrı kepazelik! Öyle iş mi olur yahu! Bu rezalet yani, skandal! Nerde günah yüklemiyor yahu, sevap da yüklüyor. Neymiş zamanında alemlere üstün kılmışmış! Yok ya! Ananız mı güzel lan sizin! Ananız güzel olsa da hadi ananızın hatırına sesimizi çıkarmasak!

Neymiş islamda ırkçılık yokmuş! Bot yok! Irkçılık yoksa niye İsrail oğullarını alemlere üstün kılmıştık yazıyor madem! Kimin oğlunu kime üstün kılıyorsunuz siz ulan cinsiyet ve ırk ayrımcısı, üstüne üstlük inanç ayrımcısı cahil çöl yağmacıları! Sizin öttürükten saçmalıklarınıza mı kaldık!

Link to post
Sitelerde Paylaş

39/7 numaralı kuran pasajını kastediyorsun. Bu pasaja söylediğin anlam, yorum olarak yüklenmiştir. Halbuki ifade bu biçimde değildir. Günahtan suçtan filan bahis yoktur. Anlamlı güzel bir söz olması için, hiç kimse bir başkasının suçundan dolayı cezalandırılamaz demesi gerekirdi. Bu ifadeyi kullansa güzel bir söz olurdu. Çünkü tarihte bir çok toplumda babasının suçundan dolayı çocuğunu, kardeşinin suçundan dolayı kardeşini cezalandırma görülmüştür ve görülmektedir. Bu yaygın yanlışın önüne geçen bir ifade gerçekten güzel olurdu.

Söylediği ise, hiç bir hamal başkasının yükünü yüklenmez gibi bir şey. Nereye istersen çek. Hamal parasız taşımaz da desen olur, her koyun kendi bacağından asılır desen de olur, her deve kendi hörgücünü kendisi taşır desen de olur. Her kamburun kamburu kendine desen de olur. Bunda veciz güzel bir söz esamesi filan yok. Süsleyici boyayıcı cilalayıcı sahtekar mealcilerin uydurması.

Hayır şöyle bir şey söylese de olurdu: "Allah hiç kimseye başkasının işlediği bir günahı sormayacaktır." Bu da idare ederdi. "Haaa bak allah böyle yapıyorsa biz de babası cinayet işledi diye oğlunu öldüremeyiz" derlerdi.

Lakin söz konusu pasajda suç ve ceza ile ilgili bir ifade hiç yoktur.

Benim iddia ettiğim konulardan biridir. Kuran'dan bana veciz, güzel, anlamlı, yararlı bir ifade getiremezsiniz diye yeri geldikçe iddia ederim. Tüm ifadeler kusurludur. Yetersizdir, lastiklidir. Kuran berbat bir dille yazılmıştır. Kutsal kitap denen kitapların yüz karasıdır. Tevrat ve incil oldukça edebi bir dille yazılmış sayılabilirler.

Kuran ise allahın ağzından yazılmaya çalışılarak bir çuval incir berbat edilmiştir. Diğer kitaplar hep "rab buyurdu ki" formatında yazılmıştır. Fakat cahil çöl yağmacıları bir de çorap kuklası allah konuşturmaya kalkışınca ortaya böyle bir rezalet çıkmış. Fiyasko yani, iler tutar ele alınır yanı yoktur.

Bazen de "fela tekul lehuma uffin" ifadesi öne çıkarılır, "Ne güzel bak, ebeveyninize öf bile demeyin diyor, öfff anne yaaa ne kadar geri kafalısıııın!" diyen kızları gördükçe ne güzel bir ifade denilir.

Kazın ayağı öyle değil. Allaha iman etmekten alıkoyuyorlarsa durum değişir der. O zaman itaat etme der. Dese ya, "babacığım, sen inanmıyorsun ama ben inanmak istiyorum, keşke sen de inansaydın, ama sen babamsın, sana inanmasan da saygı duyarım" demesini niye salık vermiyor? İnanç yüzünden ayrım yapılır mı yahu! İnanmıyorsa dünya iyisi olsa vur kafasına! Hasss ordan cahil vahşiler! Hayır allahın cahil vahşi çöl yağmacılarında öyle zarif güzel veciz laflar edecek kalıp bir kere var mı? Kesinlikle olamaz ve yok. Dört cahil vahşi yağmacının nerde öyle zarif lafları olacak?

Yav özürlü bir beyne sahipsin demek istemiyorum...

Yazdiklarini okumaya devam edince dememeye diretiyorum...

Ama olmuyor...

Gercekten beyinsizsin...

Cahil cesareti cabasi...

Efendim neymiş kimse kimsenin yukunu yüklenmez sözü yanlismis, edebi bir sekilde olsaymiş "hic kimse bir baskasinin sucundan dolayi cezalandirmaz" seklinde olabilirmis...

"Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür." (Zilzâl Suresi, 99/7-8)

"Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiç bir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz)." (Fâtır Suresi, 35/18)

"De ki; Âllah'a itaat edin! Peygambere itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki o peygamber; kendisine yükletilenden ve siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz." (Nûr Suresi, 24/54)

"Ey iman edenler! Rabbınıza karşı gelmekten sakının! Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun!..." (Lokman Suresi, 31/33)

Eger beyinsiz degilsen, ilk okul seviyesinde bir anlamaya sahipsen " hic kimse bir baskasinin sucundan dolayi cezalandirilmaz" ve " hic kimseye baskasi yuzunden kayirilmaz" mesajini acik, apacik alirsin...

Yani inanmamak icin, karalamak icin kirk takla atiyorsunuz ama bu kadarda rezil duruma dusmez bir insan...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Verilen kuran pasajlarının hiç birisinde söz konusu pasajın uyduruk süslenmiş sahte yalan anlamda olduğunu destekleyen bir ifade yok. Sadece 35/18 de aynı ifade tekrarlanıyor. "Ve la teziru vaziratun vizra uhra". Bu aynı ifade.

Bu gerilerin bir başka salaklığı da bu aynı ifadeleri farklı yerlere serpiştirmeleri. Bunlar bir halta yarayacak bir şey ortaya çıkaracak olsalardı, her cümlesi ayrı bir konuya ışık tutan, aynı şeyleri bıktırıcı şekilde papağan gibi sayıklamayan bir şey ortaya koyarlardı. Kuran bıktırıcı şekilde tekrarlarla doludur. Bu da bir örneği. Tıpatıp aynı ifade.

O yüzden tekrar eleştirmeme de gerek yok. La teziru yüklenmez. Vaziratün yüklenici. Vizra uhra başka yük. Bu kadar. Bunda hiç bir bot yok. Son derece uyduruk, boş bir laf.

Ben uydurmacı uyutucu süslemeci sahtekar yalancı mealcilerin yalan dolan dolu safsatalarına bakmam. Direk kuran'ın kendisine bakarım. Bu sahtekarlara bakarsan kuranda ohooo neler yazmaz ki! Onda yazmayan hiç bir bot yoktur bu sahtekar yalancılara göre.

Söylediğimi anlamamak için ya geri zekalı olmak lazım, ya saplantılı köle fikirli bir dogmatik yobaz. Seçim sizin...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

şu kurandan bilimsel yahut TARİHSEL bir şey bulsanız da ortaya koysanız ----ama bilimin yahut tarihçilerin ortaya henüz koymadığı bir şey olsun....

görelim de - biz de iman edelim bari ? kurana TARİHSEL yaklaşım yapın biraz hadi...kafaları çalıştırın biraz.....göreyim sizleri !!!!

madem bu kadar ısrar ettiniz...

hadi bakalım ? !!!

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Verilen kuran pasajlarının hiç birisinde söz konusu pasajın uyduruk süslenmiş sahte yalan anlamda olduğunu destekleyen bir ifade yok. Sadece 35/18 de aynı ifade tekrarlanıyor. "Ve la teziru vaziratun vizra uhra". Bu aynı ifade.

Bu gerilerin bir başka salaklığı da bu aynı ifadeleri farklı yerlere serpiştirmeleri. Bunlar bir halta yarayacak bir şey ortaya çıkaracak olsalardı, her cümlesi ayrı bir konuya ışık tutan, aynı şeyleri bıktırıcı şekilde papağan gibi sayıklamayan bir şey ortaya koyarlardı. Kuran bıktırıcı şekilde tekrarlarla doludur. Bu da bir örneği. Tıpatıp aynı ifade.

O yüzden tekrar eleştirmeme de gerek yok. La teziru yüklenmez. Vaziratün yüklenici. Vizra uhra başka yük. Bu kadar. Bunda hiç bir bot yok. Son derece uyduruk, boş bir laf.

Ben uydurmacı uyutucu süslemeci sahtekar yalancı mealcilerin yalan dolan dolu safsatalarına bakmam. Direk kuran'ın kendisine bakarım. Bu sahtekarlara bakarsan kuranda ohooo neler yazmaz ki! Onda yazmayan hiç bir bot yoktur bu sahtekar yalancılara göre.

Söylediğimi anlamamak için ya geri zekalı olmak lazım, ya saplantılı köle fikirli bir dogmatik yobaz. Seçim sizin...

Diyorum ya cahil cesareti...

Hani davulun sesi gür cikar ama ici boştur ya o misal...

Boşsun arkadaş...

Yani tum samimiyetimle bu o kadar acik ki...

Lokman suresinde, zilzal suresinde, nur suresinde, fatir suresinde vs bahsedilen konu degisik sekillerde ele alinmis...

Mesaj o kadar acik ki...

" Hic kimse bir baskasinin sucundan dolayi cezalandirilmaz, ayrica baskasi icin kayirilmaz"...

Ama israrla devam ediyorsun...

Ama zaten bir yerlede bi ariza olmali ki boyle olmali...

Kendini edebiyat otoritesi goruyorsun herhalde...

Senin sozlerin birer edebi saheser oluveriyorlar hemencik...

Yaz bakalim bir kitap 1400 yil sonra milyarlarca inaniri olsun(:...

Veya o kitaba karsi olanlar bile surekli onunla muhattap olsunlar(:...

Sözun özü...

Kendini dev aynasinda göruyorsun belki ama sadece bir viziltisin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diyorum ya cahil cesareti...

Hani davulun sesi gür cikar ama ici boştur ya o misal...

Boşsun arkadaş...

Yani tum samimiyetimle bu o kadar acik ki...

Lokman suresinde, zilzal suresinde, nur suresinde, fatir suresinde vs bahsedilen konu degisik sekillerde ele alinmis...

Mesaj o kadar acik ki...

" Hic kimse bir baskasinin sucundan dolayi cezalandirilmaz, ayrica baskasi icin kayirilmaz"...

Ama israrla devam ediyorsun...

Ama zaten bir yerlede bi ariza olmali ki boyle olmali...

Kendini edebiyat otoritesi goruyorsun herhalde...

Senin sozlerin birer edebi saheser oluveriyorlar hemencik...

Yaz bakalim bir kitap 1400 yil sonra milyarlarca inaniri olsun(:...

Veya o kitaba karsi olanlar bile surekli onunla muhattap olsunlar(:...

Sözun özü...

Kendini dev aynasinda göruyorsun belki ama sadece bir viziltisin...

git burayı oku bak...

http://www.ateistforum.org/index.php/topic/63304-kocaeli-muftuludhunun-sayfasynda-tartythma-yaratacak-yorumlar/

:D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır da benim kendi sözlerimi çok beğendiğim de nerden çıktı!

Şimdi bu safsata savunucularının başta gelen acizlikleridir, hemen konuyu tartıştığı kişinin üzerine çevirmek. Çünkü savunmaya kalkıştığı safsatanın ele alınır, savunulur yanı yok. Başka ne yapsın?

Bu kuran denen şey, kitap bile demiyorum, çünkü kitabın bir giriş gelişme sonuç akışı olur, daldan dala atlamaz, konu dizilimi olur. Buna kitap demek kitap kavramına hakaret. Bu şey dökülüyor, bıktırıcı papağan tekrarları, hiç ama hiç bir konuyu sağlam bir yere getirip bağlayamayışı, önemli bir konuda doğru düzgün bir laf etmeyip ıvır zıvır terelelli peygamber hikayelerini uzattıkça uzatması, sayfalarca uyduruk masallar anlatıp gerçeğe ait tek bir laf edemeyişi...

Bunun neresini ele alıp neresi düzgündür diyeceksin. Bu bir kepazelik yani, cahil çöl yağmacıları el kitaplarını güya oluşturmuşlar. Yazmışlar bile demiyorum, o kapasite bile yok o gerilerde... Çiziktirmişler işte bir şeyler eski metinlerden hırsızlayıp. Sonra da ne yapalım ne yapalım bu zırvaları kitap yapalım deyip bir çorba oluşturmuşlar.

Buna kitap denmez. Kağıt çöplüğünden sayfalar toplayıp ciltleyip yaldızlasan kitap olur mu! Olmaz. Aynısı.

Aynısını yazmaya gelince, Aristo'nun Organon'u da yeniden yazılamaz. Karl Marx'ın Das Kapital'i de yeniden yazılamaz. Tarihteki hiç bir gelişmeyi tekrarlayamazsınız. Tarihin tekerrürü böyle olmaz. Tarihin tekerrürü insanların hep aynı zaaflara yenik düşmesi demektir. Yoksa tarihsel gelişmelerin yeniden yaşanması değildir.

Bir daha asla cahil çöl yağmacıları çıkıp bir din kurmayacaklardır. O tarihte bir kere olur. Bir daha olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kimse kimsenin suçunu yüklenmez gibi evrensel hakikatler de vardır bu kitaplar da...

kimse kimsenin günahını çekmeyecek diyor kitabın iyi güzel de....

bizler neden ademle havvanın günahını çekiyoruz ??

ya unutkan bu allahın senin - ya da yalancının teki....

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya arkadaş bu kadar zor bişey mi şuraları yanlış buraları doğru demek...

Kimisi der birtane doğru yok kimisi der bir tane yanlış yok...

Senin için asıl zor olan bu kitabın arap ve yahudi palavraları ve yalanlarından oluştuğunu görmek herhalde. Hala boncuk aramaya devam ediyorsun.

kimse kimsenin suçunu yüklenmez gibi evrensel hakikatler de vardır bu kitaplar da...

Eğer olaylara bu kadar sığ bir bakış açısıyla yaklaşmasaydın şu lafı evrensel hakikat diye satmaya kalkmazdın.

Bir insan bir suç işlemişse sadece o insan mı sorumludur? O insanı o hale getirenlerin, toplumun hiç mi sorumluluğu yoktur?

Kuran'da Allah ne diyor? Şirk koşanı, putlara tapanı sonsuza kadar yakarım. Bir insan puta tapıyorsa, şirk koşuyorsa bu onun suçu mu? Bu insana ataları, toplum öyle öğretmiş, suç varsa aslında atalarını ve toplumun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Selam bu ilk mesajım.

İslam'a ancak "Tarihselci bakış açısı" ile olur verilebilir. Aksi takdirde mantıksızlıklar alır başını gider.

Şu andaki şahsi görüşüm, Tanrı yeryüzünün çeşitli bölgelerine, çeşitli kavimlere bir insan(peygamber) aracılığıyla  insan doğasına uygun olacak "alt sınırı ve üst sınırı" anlatan mesajlar iletmiştir.

Bu mesajları "evrensel" (tüm zamanlara ve tüm milletlere uygun) yapmak gibi bir çabası yoktur. 

Bu mesajları yazılı bir kitapta değil sözel (zikr) olarak iletmiştir. Ama daha sonra insanlar bu mesajları kitaplaştırmıştır.

Örneğin Muhammed'e "bu vahiyleri yazıya geçir ve sonra da ciltli bir kitap yap" şeklinde bir emir yoktur. Hatta Muhammed'in benden sonra bunu kitaplaştırın şeklinde bir hadis-vasaiyeti de bulamazsınız. Aksine, "biz peygamberin yapmadığı bir şeyi nasıl yaparız" demiş ve kitaplaştırmaktan çekinmişlerdir. Tanrının bir tek 1 topluma gönderdiği mesajında "evrensellik iddiası yoktur olamaz. bir tarihte bir topluma yerel mesajlar göndermesi, tanrının uluhiyetine zarar verecek bir durum değildir.

 

kurandaki ifadeler muhammed'in bir arap ve 7. yüzyılda yaşaması dolayısıyla gayet doğaldır. peygamber diye "entellektüel bir bakış açısı" beklemek saçma. o bir insan sadece. o vahyi bir gecede kalbine almıştır. yani evren ve varlık hakkında  tam bir aydınlanma-bilinçlenme yaşamıştır. daha sonra olayların gidişatına göre anlık ayetler gelmiş olabilir. yazıya geçirme işlemi de  bir emir değil kendi inisiyatifiyle olmuş olabilir.

 

son olarak kitaplaştırın emri bile olmadığına göre, kitaplaştırma işinde tanrının bir müdahalesi de olmadığına göre, kitaplaştırma işinde ayet ekleme çıkartma saptırma olasılığı vardır hatta yüksektir.

 

müslümanlar tek 1 harfi bile değişmedi diye direttikleri için yıllardır ateist ve deistler de "bak işte bu mantıksız demek ki tanrıdan gelmemiş" diyorlar. oysa madem değişebileceğine inanıyorlar neden muhammed'te suç buluyorlar anlamıyorum. muhammed'ten sonra değişmiş olamaz mı? ve tarihe bakınca siyasi kavgalara bakınca bu çok yüksek bir olasılık gibi gözükmüyor mu? değiştirenler yüzünden "vahiy"i inkar etmek mantıksız. ha başka bir mantık yürütmeyaparsın sonra dersin ki "ben ce vahiy diye bir şey olamaz" o zaman eyvallah. ama kurana bakıp vahiy diye birşey olamaz demek saçma.

tarihinde nefes tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 1/24/2016 at 01:08, Dotttore said:

Diyorum ya cahil cesareti...

Hani davulun sesi gür cikar ama ici boştur ya o misal...

Boşsun arkadaş...

Yani tum samimiyetimle bu o kadar acik ki...

Lokman suresinde, zilzal suresinde, nur suresinde, fatir suresinde vs bahsedilen konu degisik sekillerde ele alinmis...

Mesaj o kadar acik ki...

" Hic kimse bir baskasinin sucundan dolayi cezalandirilmaz, ayrica baskasi icin kayirilmaz"...

Ama israrla devam ediyorsun...

Ama zaten bir yerlede bi ariza olmali ki boyle olmali...

Kendini edebiyat otoritesi goruyorsun herhalde...

Senin sozlerin birer edebi saheser oluveriyorlar hemencik...

Yaz bakalim bir kitap 1400 yil sonra milyarlarca inaniri olsun(:...

Veya o kitaba karsi olanlar bile surekli onunla muhattap olsunlar(:...

Sözun özü...

Kendini dev aynasinda göruyorsun belki ama sadece bir viziltisin...

 

 

Safi geri zekalısın...

 

Bak şöyle oluyor o iş. Sen, Papua yeni ginedeki alakasız yamyamın adam kesip yemesinden ötürü günah yüklenmezsin.

 

Ama israil oğluysan, israil oğlu olmak senin suçundur ve onun günahı da bal gibi sana yüklenebilir. 

 

Yani, dine göre, senin falanca adam olman, zaten gayet günah olabilir. Günahkar babanın oğlu olmak, seni de o günaha ortak edebilir, bunda hiç bir beis yoktur, din anlayışına göre.

 

Düşün bakalım. Kureyza'yı kuşatıyor muhammed. Kale teslim oluyor, tek ok atmadan. Ne yapılıyor, ergenliğ girmiş ve daha yaşlı bütün erkekler öldürülüyor. Kadınlar ve kızlar cariye ediliyor, küçük oğlanlar köle ediliyor, dişilere tecavüz edilip sonra Şam'da falan satılıyor. 

 

Şimdi, köle edilen yaşı tutmayan çocuğun günahı ne? Cariye edilen kız çocuğunun günahı ne? 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarihselci anlayış modeli geleneksel islam düşüncesinde de yer alan bir yaklaşımdır, ayetlerin “esbab-ı nuzül”ü (indirilme sebepleri) hep önemsenir.
ancak tarihselci anlayışa göre kur’an’ın içindeki bazı ayetlerin lafzen (yani birebir yazılı olduğu gibi) uygulanmasının günümüzde imkansızdır. 

örneğin kur’an’da köle ve cariyelerin hukuku ile ilgili ayetler vardır, ancak bunlar artık tarihe karışmıştır.
bazı ayetlerde ise o dönemin arap toplumunun sosyal hayatıyla ilgili düzenlemeler vardır.

örneğin, nur suresi 58. ayet:
"ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (bu) üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. "

ayette geçen “öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit”, o devirde insanların arabistan’ın aşırı sıcaklarından kaçmak için öğle vakti evlerine çekilme geleneğiyle ilgilidir. ne yaşadığımız toplumların çoğunda böyle bir adet yoktur. 

enfal suresi 60. ayette ise, müslümanların savunma amacıyla “kuvvet ve besili atlar hazırlamaları” emredilir. ancakgünümüz şartlarında artık savunma amacıyla “besili at” yetiştirilmeyeceği bir gerçektir.

tarihselci islam alimleri, 
kuran ayetlerini tarihsel olanlar (kuranın indiği döneme ve topluma ait) ve
tarih üstü olanlar (haksız yere insan öldürme, merhametli ol, ana babaya saygı göster, yoksulu doyur, hırsızlık yapma vb. ) olarak ikiye ayırırlar.

tarihinde nefes tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"kur’an’ın kendisine ilişkin kullandığı arabi nitelemesi' yalnızca kur’an’ın dili ile ilgili bir niteleme değil; aynı zamanda dili kendisinden bağımsız sayamayacağımız kültür ve zihniyeti de kapsayan bir nitelemedir. zira kur’an belli bir tarih diliminde (7. yüzyıl), muayyen bir muhatap kitlesine (araplar) yönetilmiş bir hitaptır ve hitap muhataplara (bir arap olan) hz. muhammed’in ağzından iletilmiştir. bunun doğal bir sonucu olarak, yerine göre bizzat hz. peygamber’in, onun arkadaşlarının ve / veya karşıtlarının oluşturduğu tarihsellik, kur’an’a bir şekilde yansımıştır. 
bu yansıma, bazen bir soruya verilen bir cevap,
(bkz: sana neyi infak edeceklerini sorarlar)
(bkz: sana ruhtan soruyorlar)
ortaya çıkan bir soruna yönelik bir çözüm önerisi veya mevcut duruma yönelik siyasi bir tutum 
(bkz: cihad için beslenen atlardan hazırlık yapın)vb. şeklinde tezahür edebilmektedir."

 

Bu konuda Ömer Özsoy'un linkteki yazısını tavsiye ederim:

 

http://www.medeniyetmektebi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=41937

tarihinde nefes tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, nefes yazdı:

"kur’an’ın kendisine ilişkin kullandığı arabi nitelemesi' yalnızca kur’an’ın dili ile ilgili bir niteleme değil; aynı zamanda dili kendisinden bağımsız sayamayacağımız kültür ve zihniyeti de kapsayan bir nitelemedir. zira kur’an belli bir tarih diliminde (7. yüzyıl), muayyen bir muhatap kitlesine (araplar) yönetilmiş bir hitaptır ve hitap muhataplara (bir arap olan) hz. muhammed’in ağzından iletilmiştir. bunun doğal bir sonucu olarak, yerine göre bizzat hz. peygamber’in, onun arkadaşlarının ve / veya karşıtlarının oluşturduğu tarihsellik, kur’an’a bir şekilde yansımıştır. 
bu yansıma, bazen bir soruya verilen bir cevap,
(bkz: sana neyi infak edeceklerini sorarlar)
(bkz: sana ruhtan soruyorlar)
ortaya çıkan bir soruna yönelik bir çözüm önerisi veya mevcut duruma yönelik siyasi bir tutum 
(bkz: cihad için beslenen atlardan hazırlık yapın)vb. şeklinde tezahür edebilmektedir."

 

Bu konuda Ömer Özsoy'un linkteki yazısını tavsiye ederim:

 

http://www.medeniyetmektebi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=41937

Hiç-bir soruya düzgün yanıt vermiyor ki sana Ruhtan sorarlar cevap: Onun bilgisi Allah'ın katında. 

 

Bu ne aga?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...