Jump to content

Kuran'da ki dil bilgisi hataları


Recommended Posts

Kuranın bir belagat mucizesi olduğu ve bir benzerinin yazılamayacağı söylenir. İddiaya göre, içerdiği dil mükemmeldir ve hata da yoktur. Bugüne kadar bunun ne ölçüde sorgulandığı ise meçhul.

Zira yaptığımız basit bir araştırmayla bile görüyoruz ki, Kuranda pek çok yazım hatası var.

1) De/De ki/Deyin/Deyin ki vb. ifadelerin unutulmasından kaynaklanan hatalar

Mesela Bakara suresinin 138. ayetini ele alalım. Bu ayetin mealinde, ayetin sonunda gördüğümüz deyin ifadesi, Kuranın orijinalinde yok. Meallere sonradan eklenmiş, parantez açılarak.

Bakara, 138:

Allahın (verdiği) rengiyle boyandık. Allahtan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak Ona kulluk ederiz (deyin).

Ekleme yapılmasının sebebi ise, bu kelimenin orijinal metinde yer almaması, yani unutulmuş olması ve bu yüzden de bir dilbilgisi hatası oluşmasıdır. Ya Muhammed gaf yapmıştır, ya da Kurana yanlış yazılmıştır. Öyle ya da böyle, ortada bir hata olduğu açıkça görülüyor.

Mesela burada da, ayetin başında De ki ifadesi olması lazım. Ama yok. Acaba Allah, kendi kendine mi hamd ediyor?

Saffat, 182:

Âlemlerin Rabbi olan Allaha da hamd olsun!

Bu ayetlerde de konuşan Allah değil, Muhammeddir. Çünkü De ki ifadesi unutulmuştur. Muhammed, gaf yaparak, bu ayetleri kendi dilinden yazdırmıştır. Ya da Kuranın kitaplaştırılması sırasında yazım hataları yapılmıştır. Mealciler ise, parantezler açarak düzeltme yapmak zorunda kalmışlardır.

Enam, 104:

Ben üzerinize bekçi değilim.

Enam, 114:

Allahdan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitabı açık olarak indiren Odur.

Hud, 2:

Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

Şura, 10:

İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. Ona dayandım ve Ona yönelirim.

Zariyat, 50:

Çünkü ben, size Onun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Zariyat, 51:

Zira ben size Onun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Neml, 91:

Ben ancak, bu şehrin (Mekkenin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum.

Gördüğünüz gibi, bu ayetlerde konuşan Allah değil, Muhammeddir. Bu yüzden de bu ayetlerde De ki ifadesi olması gerekiyordu. Mesela bir örnek verelim:

Yunus, 108:

De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kuran) gelmiştir Ben sizin üzerinize vekil değilim. (Sadece tebliğ etmekle memurum).

Görüldüğü gibi, bu ayette De ki ifadesi unutulmamış, orijinal metinde mevcut yani. Dolayısıyla bir hata yok. Ama yukarıda gördüğümüz ayetlerde unutulmuş. Orijinal metinde yok. Meallerde düzeltme yapılıyor sürekli. Ya Muhammed gaf yapılmış, ya da Kuran tahrif olmuş. Muhtemelen hiçbir Müslüman, Muhammedin gaf yaptığını kabul etmez. O yüzden, Kuranın tahrif olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Her ne kadar Müslümanlar, bazı ayetlerin bu şekilde olabileceğini söylese de, bu, geçerli bir cevap olamaz. Çünkü ayetlerde bir insan konuşmaktadır, yani bu ayetler, Allah sözü değildir. O yüzden bu ayetler ya Kuranda olmamalıydı, ya da bu şekilde olmamalıydı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belagat mucizesi nedir zaten? Kime göre neye göre edebi yönden mucize sayılıyor kuran? Bunun nesnel bir kriteri mi var ki?

Ben de kalkıp desem istiklal marşı kurandan çok daha edebidir çok daha güzel bir şiirdir desem neye dayanarak itiraz edecekler bana bu Müslümler?

Link to post
Sitelerde Paylaş

3 ayet. Hemen hemen ayni anlamda ama birisi hatali!!!

Şübhe yok ki iyman edenler ve Yehudîler, Sâbiîler, Nasrânîler: Bunlar içinden her kim Allaha ve Âhıret gününe iyman edib de salih olarak çalışırsa artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olacak değillerdir.

Bakara-62 İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

Hacc-17 İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiîne ven nasârâ vel mecûse vellezîne eşrakû innallâhe yafsılu beynehum yevmel kıyâmeti, innallâhe alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).

Maide-69 İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiûne ven nasâra men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

sâbiîne

sâbiîne

sâbiûne

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önce okuyalim.

Sems Suresi 1-10

Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.

Ilk bakista bir anormallik yok gibi.

Bizim icin önemli olan üc ayetin Arapcasina ve mealciler nasil Türkceye cevirdigine bir bakalim.

5-Vessmai ve ma benaha.
6-Vel'ardı ve ma tahaha.
7-Ve nefsin ve ma sevvaha.
8-Feelhemeha fücureha ve takvaha.
gökyüzüne ve onu bina edene,
yere ve onu yapıp döşeyene,
nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de
iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki
Türkceye ceviren mealciler yukarda Allahtan bahsediliyormus gibi izlenim yaratmislar
ama kirmizi renkle isaretledigim yerlerin Türkcesine bakarsak burda Allahtan bahsedilmedigini görürüz.
: şey
Yani burda bir kisiden (Allah veya insandan) bahsedilmiyor,
bir "esya"dan bahsediyor, kisisel degil
bu yüzden "sey" olarak cevirilmis!!!
Arapca bilenler Kuranda daha cok hata bulabilirler :)
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...