Jump to content

Yaratılış Masalı


Recommended Posts

Gercekten eglenceli bir masal :)

Rivayetlere göre yeryüzünün ilk sakinleri cinler idi. Fakat onlar yeryüzünde fesat çıkarıp kan döktüler. Bunun üzerine Allah, Hâris ismiyle cennetin bekçiliğini yapan veya dünya semasındaki meleklerin lideri olan İblisi bir melek ordusuyla birlikte onların üzerine gönderdi. İblis ve melekler onların tümünü katletti. Daha sonra Âdem yaratıldı ve yeryüzünden silinen seleflerine halef kılındı.15

Allah Âdemi kokuşmuş ve zaman içinde kurumuş bir balçıktan yarattı. Âdem kırk gece veya kırk sene boyunca cansız bir beden (ceset) olarak kaldı. Bu zaman zarfında İblis onun yanına gelip ayağına vuruyor, Âdemin henüz cansız olan bedeni de tın, tın ses çıkarıyordu. Yine İblis Âdemin kâh ağzından girip makatından çıkıyor, kâh makatından girip ağzından çıkıyordu. Bunu yaparken de Âdeme, Sen aslında hiçbir şeysin! Zaten ne olduğun ortada! Eğer ben musallat olursam seni kesinlikle helâk ederim. Şayet sen bana musallat olursan hiç şüphesiz seni bir isyankâr yaparım. Diye meydan okuyordu. Derken, Allah Âdeme ruhundan üfürdü. İlâhî ruh Âdemin bedenine baş taraftan girip bütün vücuduna yayıldı. Böylece Âdemin çamurdan bedeni et ve kana dönüştü.16

Ne var ki, ruhun Âdeme girişi çok kolay olmadı. Zira, Allah ruha Âdemin ağzından içeri girmesini emretti. Ancak o, Orası çok kuytu ve karanlık bir yer, giremem! diyerek ilâhî emre karşı geldi. Allah mezkur emrini iki kez daha yineledi ama ruhtan yine aynı cevabı aldı. Allah dördüncü ve son kez ruha, Oraya zorla gireceksin ve zorla çıkacaksın. diye emretti. Bunun üzerine ruh Âdemin bedenine girdi.17

Ruh göbek hizasına ulaşınca Âdem bedenini fark etti ve -tabiri caizse- narsizm belasına müptela olup hemen ayağa kalkmaya yeltendi; fakat başaramadı. Bir başka rivayete göre de ilâhî ruh ense kökünden içeri girince Âdemin gözü açıldı ve cennetteki meyvelere baktı. Ruh karın bölgesine ulaşınca canı meyve çekti ve bir sıçrayışla üç beş meyve koparmak istedi; ama yine başaramadı. Çünkü, ruh henüz belden aşağısına ulaşmamıştı. Bu yüzden Allah, İnsan aceleci bir varlık olarak yaratıldı (Enbiyâ 21/37) demek suretiyle Âdemin başarısızlıkla sonuçlanan bu meyve devşirme teşebbüsüne atıfta bulundu.18

Ruh tüm bedene nüfuz edince Âdem hapşırdı ve Allahtan gelen bir ilhamla yahut meleklerin talimiyle, Hamd Âlemlerin rabbine mahsustur (elhamdülillâh) dedi. Allah da ona, Ey Âdem! Allah sana rahmet etsin (yerhamükellâh) diye karşılık verdi. Daha sonra, aralarında İblisin de bulunduğu meleklere, Âdeme secde edin! diye emretti. O âna kadar dünya semasındaki meleklerin lideri olan İblis hariç diğer bütün melekler bu emrin gereğini icra etti. İblis ise, Ben onun önünde eğilmem; çünkü ben ondan daha hayırlıyım. Hem sonra ben ondan yaşça daha büyüğüm ve yaratılış bakımından da daha güçlüyüm. diyerek emre karşı geldi. Böylece ilâhî huzurdan kovulmuş ve rahmetten ümidini kesmiş bir şeytan oluverdi. 19

Allah Âdeme yeryüzündeki canlı cansız her varlığın ismini öğretip meleklere Âdemi saygıyla selamlamalarını emrettikten ve nihayet İblisi emre itaatsizlik sebebiyle huzurdan kovduktan sonra, Ey Âdem! Sen ve eşin cennette ikamet edin. Orada dilediğiniz gibi bolca ve afiyetle yiyin. Ama sakın şu ağaca yaklaşmayın. Aksi hâlde kendinize yazık edenlerden olursunuz. buyurdu. Rivayete göre Allah Âdemi ve eşini cennete yerleştirince, onlara söz konusu ağacı (buğday filizi, üzüm asması veya incir ağacı) yasaklamıştı. Ancak melekler, adeta bir sarmaşık gibi dalları birbirine geçmiş olan bu ağacın ebedilik meyvesinden yerlerdi. Âdem ve eşine yasaklanan şey, işte bu ebedîlik meyvesi idi.20

İblis, Âdem ve eşini ayartmak suretiyle intikam almak isteyince cennete girme teşebbüsünde bulundu. Ancak cennetin bekçileri onu içeri sokmadılar. Derken, yılan çıkageldi. O zamanlar yılan dört bacaklı olup adeta Horasan devesi gibi bir görünüme sahipti Dahası, o, Allahın yarattığı en güzel hayvanlardan biri idi ve cennette bekçilik yapıyordu. Ama aynı zamanda İblisin de yakın arkadaşı idi. Bu yüzden İblis ona, Senin ağzının içinde cennete girebilir miyim? diye bir ricada bulundu. O da İblisin ricasına Hay hay! deyip onu cennete soktu.21

Başka bir rivayete göre ise İblis Âdemin cennette ağırlandığını duyunca kıskançlık krizine girdi ve kendi kendine, Yazıklar olsun! Ben kaç bin senedir Allaha kulluk ettiğim hâlde cennet yüzü görmedim; bu adam daha dün yaratıldığı hâlde Allah ona cennette keyif çattırıyor... diye söylendi. Ardından, yaman bir hile ile Âdemi cennetten çıkarmanın hesabını yapmaya başladı. Bu maksatla cennetin kapısının önüne kuruldu ve orada tam üç yüz sene ibadetle meşgul oldu. Sonunda herkes tarafından âbid ve zâhid bir kul olarak tanındı. İblis bu arada cennetten birinin çıkması için can atıyordu. Ama Allah tam üç yüz sene boyunca hiç kimseyi cennetten dışarı çıkarmadı.22

Gel zaman git zaman derken, cennetin cümle kapısından nihayet birisi çıktı. Kapıdan çıkıp gelen varlık Tavus kuşu idi. İblis, cennetteki kuşların efendisi olan Tavusu karşısında görünce, Ey saygıdeğer varlık! Sen kimsin? İsmini bağışlar mısın? Ben bugüne kadar senin kadar güzel bir varlık görmedim. dedi. Tavus, Ben cennet kuşlarından biriyim, adım Tavus. diye karşılık verdi. Bunun üzerine İblis ağlamaya başladı. Tavus, Ya sen kimsin ve niçin ağlıyorsun? diye sordu. İblis, Ben üst düzey meleklerden biriyim. Lakin beni ağlatan şey şu ki, sen bu mükemmel güzelliğini kaybedeceksin. dedi. Tavus, Yani ben bu güzelliğimi kaybedeceğim öyle mi? diye sorunca İblis, Evet, tüm varlıklar bir zaman sonra yok olup gidecekler. Ancak ebedilik ağacından yiyenler müstesna! diye cevap verdi. Bunun üzerine Tavus, Peki o ağaç nerede? diye sordu. İblis, Cennette! diye cevapladı. Tavus, Peki onun yerini bize kim gösterecek? diye sordu. İblis, Ben, tabii eğer beni içeri sokarsan diye cevapladı. Tavus, Bu imkansız! dedi; çünkü cennetin baş muhafızı Rıdvan hiç kimseyi içeri sokmadığı gibi dışarı da çıkarmaz. Ama yine de ben bu konuda sana yardımcı olacak birini biliyorum. dedi. İblis, O kim? diye sorunca Tavus, Allahın halifesi Âdemin hizmetçiliğini yapan Yılan diye cevap verdi. Bu konuşmanın ardından Tavus cennete geri döndü ve hemen yılana gidip İblisin söylediklerini ona aktardı. Yılan bir koşu cennetin kapısına geldi. İblis vakit kaybetmeden sordu: Beni içeri sokabilir misin?. Yılan, Peki sen havaya dönüşüp benim ağzıma girebilir misin? diye karşılık verdi. İblis, Evet! dedi ve sonunda yılanın ağzında cennete girdi.23

İblis, yılanın ağzında veya karnında cennete girdikten hemen sonra arz-ı endam etti. Ardından, Allahın Âdem ve eşine yasakladığı ağacın meyvesinden alıp Havvâya getirdi ve Hele bir bak şu ağacın meyvesine! Kokusu, tadı ve rengi ne kadar güzel değil mi? dedi. Havvâ İblisin tahrikiyle meyveyi alıp yedi. Sonra Âdeme götürdü ve Hele bir bak şu meyveye! Kokusu, tadı ve rengi ne kadar güzel değil mi? dedi. Bu söz üzerine Âdem de onu yedi.24

İşte tam o esnada Âdem ve Havvâ edep yerlerinin açıkta olduğunu fark etti. Âdem hemen bir ağacın dalları arasına saklandı. O sırada Allah, Âdem neredesin? diye seslendi. Âdem, Buradayım ey rabbim! diye cevap verdi. Allah, Orta yere çıkmayacak mısın? Yoksa benden mi kaçıyorsun? dedi. Âdem, Bilakis ey rabbim, senden utanıyorum! diye karşılık verdi. Bunun üzerine Allah, Kendisinden yaratılmış olduğun toprak artık lanetlendi. Onun meyvesi dikene dönüştü. diye seslendi. Ardından Havvâya yönelip, Ey Havvâ! Sen benim kulumu ayarttın. Artık çok zor doğum yapacaksın. Karnındakini doğurmak istediğinde defalarca ölümün soğuk nefesini yanı başında hissedeceksin. dedi. Allah son olarak yılana da şöyle söyledi: O melun İblisi karnında cennete sokan sen var ya sen; işte sen benim kulumu ayarttın. Bu yüzden sen de lanetlendin. Bundan sonra karnının üzerinde sürünecek ve sadece toprakla besleneceksin. Ayrıca, sen Âdemoğlunun onlar da senin düşmanın olacak. Birbirinizle karşılaştığınızda sen onların topuklarını ısıracak, onlar da senin başını ezecekler.25

Allahın bu paylamasından sonra Havvâ ve ondan türeyen tüm kız çocukları kıyamete kadar şu on beş nâkısaya mahkum edildi: (1) Hayız görmek. Rivayete göre Havvâ cennetteki ağacın meyvesini koparınca ağaç kanadı. Bunun üzerine Allah, Şu ağacı kanattığın gibi sen de her ayın muayyen günlerinde kana! diye beddua etti. (2) Hamilelik meşakkati (3) Düşük ve sancılı doğum yapmak (4) Din noksanlığı (5) Akıl noksanlığı (6) Mirastan erkeğin aldığı payın yarısını almak (7) İddet beklemek (8) Erkeklere marabalık etmek (9) Boşanma hakkından yoksun olmak (10) Cihattan mahrum kalmak (11) Peygamber olamamak (12) Devlet başkanlığı ve yargıçlık görevine atanmamak (13) Tek başına yolculuk yapma iznine sahip olmamak (14) Cuma namazı kılmamak (15) Selam verilmeye değer bir varlık olarak görülmemek.26

Allah bu itabının (azarlama) ardından Âdem, Havvâ, İblis, yılan ve tavus kuşunu cennetten kovdu. Âdem cennette, müddeti beş bin yıl olan ahiret günlerinden yarım gün, yani 2500 yıl ikamet ettikten sonra saat dokuzda veya onda kovuldu. İbn Abbasa göre ise öğle ile ikindi namazı arasında kovuldu. Âdem gökyüzündeki cennetten Hindistana/Hindistandaki Nevd (Nevz) dağına veya Seylan (Serendib) adasına, Havva Ciddeye, İblis Basra civarında bir yere, yılan İsfahana, Tavus kuşu da Babile düştü.27

Âdeme cennetin kokusu sindiği için Hindistan dünyadaki en hoş kokulu yer oldu. Âdem cennetten kovulunca göz yaşı hiç dinmedi. O, akan gözyaşlarını cennetten kovulduğu sırada yanına aldığı Hacer-i Esvedle siliyordu. Âdem cennetten düşerken yanına örs, çekiç ve kerpeten almayı da unutmadı. Ayrıca hurma, turunç ve muz da onunla birlikte yeryüzüne düştü. Bütün bunların yanında Allah bir erkek bir dişi olmak üzere sığır, koyun, keçi gibi sekiz çift hayvanı da Âdemle birlikte yeryüzüne indirdi. Bu arada Allah Âdem ve eşinin yeryüzünde çıplak olduklarını gördü ve onlara cennetten indirdiği koyunlardan birini kesmelerini emretti. Onlar hemen koyunu kesip yününü kırktılar. Âdem bu yünden kendisine bir elbise yaptı; Havvâ ise aynı yünden bir entari ve bir başörtülük kumaş çıkardı.28

Âdem Hindistana düşünce kendisini çok yalnız hissetti. Bunun üzerine Allah Cebraili gönderdi. Cebrail Hindistana gelince ezan okumaya başladı. İki kez, eşhedü enne muhammeden rasûlullah deyince Âdem, Muhammed kim? diye sordu. Cebrail, O, senin peygamberlikle müşerref olan çocuklarının sonuncusudur. diye yanıtladı. Âdem Hindistana düştüğünde başı göklere değiyordu. Gökyüzü bu durumdan rahatsızlık duydu. Yeryüzü de Âdemin ağırlığından şikayetçi oldu. Bu şikayetleri dikkate alan Allah elini Âdemin başına bastırarak onun boyunu yetmiş arşın kadar kısalttı. Böylece kilosu da aynı oranda azalmış oldu.29

Âdem Hindistanda bir süre kaldıktan sonra hacca gitmeye karar verdi. Bu yolculuk onun için çok kolay oldu. Çünkü onun her adımı bir köy veya kasabanın yerleşim alanını kapsayan bir mesafeye tekabül ediyordu. Bu yüzden kısa bir sürede Mekkeye ulaştı. Safa kapısından Mekkeye girdi ve bir hafta boyunca Kabeyi tavaf etti. Orada iki rekat namaz da kıldı. Bu arada melekler ona, Ey Âdem! haccın kabul olsun. diye dua edip eklediler: Biz hac vecibesini sen yaratılmadan iki bin sene önce ifa etmiştik. dediler30

Âdem ile Havvâ Cuma günü Arafatta veya Müzdelifede buluştular. Ama cennetten kovuldukları için bu buluşmaya hiç sevinemediler. Bilakis, kaybettikleri mutluluk ve esenlikten dolayı tam yüz sene boyunca ağladılar. Yine kırk yıl boyunca tek lokma yemediler, bir damla su içmediler. Ayrıca, Âdem Havvâya tam yüz sene boyunca hiç yaklaşmadı.31

Cennette iken Arapça konuşan Âdem Allahın emrine isyan edince bu dil kendisine unutturuldu. O da zorunlu olarak Süryanca konuşmaya başladı. Tövbe edince tekrar Arapça konuşmaya başladı. Âdem aşağı yukarı bin yıla bâliğ olan dünyevî yaşamını Hindistanda veya Şamda yahut Mekkede noktaladı.32

Ölmeden önce vasiyetini yazıp oğlu Şîte teslim eden Âdemin cenazesindeki tekfin ve teçhiz işleri meleklerce görüldü. Bu arada Allah cennetten kefen bezi gönderdi. Melekler onu güzelce yıkayıp üç katlı bir kefene sardıktan sonra Mekke civarındaki Ebû Kubeys mağarasına veya Büyük Mağara denilen bir başka mağaraya defnettiler.33

15 Taberî, Câmiu’l-Beyân, I. 288; Celâluddîn es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tefsîri’l-Me’sûr, Beyrut 1983, I. 111.
16 Taberî, Câmiu’l-Beyân, I. 291, 293; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, I. 111-112.

17 Ebû İshâk es-Salebî, Arâisül-Mecâlis, Kahire 1321, s. 16.

18 Taberî, Câmiul-Beyân, I. 291; Suyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, I. 117.

19 Taberî, Câmiul-Beyân, I. 291; Suyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, I. 112.

20 Taberî, Câmiul-Beyân, I. 337.

21 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 17.

22 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 18.

23 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 18.

24 Taberî, Câmiul-Beyân, I. 336.

25 Taberî, Câmiul-Beyân, I. 336.

26 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 20.

27 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 21.

28 Suyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, I. 138-143.

29 Suyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, I. 135.

30 Suyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, I. 136-137.

31 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 20.

32 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 27.

33 Salebî, Arâisül-Mecâlis, s. 27.

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 52
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Sesli güldüğüm yerler;

"Derken, yılan çıkageldi. O zamanlar yılan dört bacaklı olup adeta Horasan devesi gibi bir görünüme sahipti"

"yani 2500 yıl ikamet ettikten sonra saat dokuzda veya onda kovuldu. "

"Âdem bu yünden kendisine bir elbise yaptı; Havvâ ise aynı yünden bir entari ve bir başörtülük kumaş çıkardı."

Biz hac vecibesini sen yaratılmadan iki bin sene önce ifa etmiştik. dediler

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Tanrı Âdem'i yeryüzüne indirince melekler şöyle konuştular: 'Ey Tanrı! Oraya, bozgunculuk yapacak, kan dökecek bir varlık mı yaratıp koyuyorsun? Oysa biz seni överek arılıyoruz, seni kutsallaştırıp yüceltiyoruz. (Başka bir varlığa ne gerek var?)'. Tanrı karşılık verdi: 'Kuşkunuz olmasın ki, ben, sizin bilmediğinizi bilirim!' (2/30.) Melekler karşılık verdi: 'Ey Tanrımız! Biz Ademoğullarından çok daha boyun eğenleriz sana!' Tanrı karşılık verdi: 'Öyleyse haydi meleklerden ikisini seçin getirin de yeryüzüne indirelim. Ve bakalım nasıl davranıyorlar?' Melekler karşılık verdi: 'Tanrımız! İşte sana Harut ve Marut! (Bu iki meleği seçtik.)' Bunun üzerine Harut ve Marut, hemen yeryüzüne indirildiler.

Ve bir kadın çıkarıldı iki meleğin karşısına: Zühre. İnsanların en güzeli biçiminde. Meleklerin yanına vardı. Melekler, kendisini sunmasını istediler kadından. Kadınsa, 'Hayır, vallahi olmaz!' diyerek karşılık verdi. Ve şöyle konuştu: 'Siz şöyle şöyle sözlerle Tanrı'ya ortak (şirk) koşmadıkça istediğinize yanaşmam!' Onlarsa şöyle dediler: 'Vallahi biz kimseyi Tanrı'ya ortak koşmayız! Hiç mi hiç olamaz bu!' Bunun üzerine kadın ayrıldı onlardan. Sonra taşımakta olduğu bir çocukla döndü. İki melek, kadından yine aynı istekte bulundular. Kadın yine, 'Vallahi olmaz!' dedi. Ve ekledi: 'Siz bu çocuğu öldürmedikçe istediğinize evet diyemem!' Onlar da, 'Hayır, vallahi öldürmeyiz çocuğu. Hiçbir zaman olmaz!' dediler. Kadın yine ayrılıp gitti.

Bu kez taşıdığı bir kadeh şarapla döndü. Melekler, yine kadından kendisini sunup cinsel isteklerini doyurmasını istediler. Kadın bu kez de: 'Hayır, siz şu şarabı içmedikçe o dediğiniz olmaz vallahi!' biçiminde konuştu. İki melek, hemen şarabı içtiler, kendilerinden geçip sarhoş oldular. Sonra kadınla cinsel ilişkide bulundular. Bu arada çocuğu da öldürdüler. Sarhoşluktan kurtulup kendilerine gelince kadın konuştu: 'Hepsini yaptınız vallahi. Bana, yapmayacağınızı söylediğiniz şeylerden hiçbirini bırakmamacasına yaptınız. Sarhoşken işlediniz bunları!' İki melek, bu olay yüzünden 'dünya azabı'yla 'Ahiret azabı' arasında bir seçim yapmak zorunda bırakıldılar. Onlar da (ahiretinki daha zordur deyip) 'dünya azabı'm seçtiler."

Midraş Yalkut'un 44. bölümünde hikaye aynen şöyle geçiyor;
Öğrencileri Rabbi Joseph'den Azail'i anlatmasını istediler,öğrencilerine şunları söyledi;
Nuh Tufan'ından sonra dünyada putataparlık egemen oldu(çok yaygınlaşmıştı),Kutsal Olan(Tanrı) bu duruma çok öfkelendi.O sırada iki melek Şamhazai ve Azail Tanrı’ya şunları söyledi:
Ey evrenin efendisi,dünyayı yarattığında,sana o çok önemsediğin insanın ne mal olduğunu söylemedik mi?Ve şimdi insanlar hakkında endişeleniyoruz.
Tanrı şöyle cevap verdi:Çok iyi biliyorum ki,eğer dünyanın hükmünü size verseydim(sizi dünyaya egemen kılsaydım),kötü tutkulara kapılıp insanlara karşı zalim olacaktınız.
Melekler:Eğer insanların arasına karışmamız için bize izin verirsen bilgelikle ismini yücelteceğimizi göreceksin.
Tanrı:Gidin ve insanlar arasında yaşayın,size izin veriyorum.
Çok geçmeden Şamhazai Ester isimli genç ve güzel bir kız gördü ve yatma teklifinde bulundu,kız ise şöyle dedi;
Sizin göklere çıkabilmenizi sağlayan o sihirli kelimeyi bana öğretmeden seninle yatamam.
Melek kelimeyi kıza öğretti,kız kelimeyi söyleyerek göğe yükseldi.
Kız kendini ahlaksızlıktan uzak tuttuğu için göklere,Yedi Yıldız’ın arasına yükseldi ve oradan Tanrı’ya övgüler sundu.
Melekler daha da ileri gidip güzel insan kızlarıyla ilişkiler kurdular ve çocukları oldu.
Link to post
Sitelerde Paylaş

şimdi...

kafama bi şey takıldı...

allah ademi yaratır ve cennete koyar.....

henüz havva yoktur piyasada.........havvanın yaratılması ise islamda şöyle geçer...

adem cennette dolanırken - artık ne kadar zaman dolandı cennette....canı sıkılır.....

allah farkeder ve ademe bir eş - havvayı yaratmaya karar verir.....kaburgasını alır ademin ve ona havvayı yaratır....

iyi...güzel de .....

bu adem cennette değilmiydi ?.....orda neden CANI SIKILIR ??? cennet can sıkıcı bir yer midir ???

hani cennette TERTEMİZ EŞLER - ceylan gözlü memeleri yeni tomurcuklanmış HURİLER - GILMANLAR vardı ?

adem bunca TEMİZ EŞ - HURİ - GILMAN arasında iken ...neden CANI SIKILIR ki ???

hani cennette SIKILMAK diye bir durum söz konusu ASLA OLMAZDI!!!??

ama MASALLARDA herşey mümkündür elbet.....!!!

bu hikaye şuna benziyor....

bir adam yiyecek dolu bir evde oturuyor....her yanında her çeşit yiyecek var......ama adam AÇ !!! ???

yok deve ?

:D

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kızılderililer zencilerle ve beyazlarla karşılaştıkları zaman kabile şamanları bir uyarlama yapmışlar:

Manitu önce çamurdan insan yaratıp şekil verdi ve fırına koydu. Bir süre pişirip çıkardı ve ruh üfleyip canlandırdı. Fakat insanı fazla pişirmiş olduğunu farketti. İnsan simsiyah olmuştu. Siyah insan bir süre yeryüzünde yaşadı ve çoğaldı. Manitu bir deneme daha yapmaya karar verdi. Bu kez insanı fazla bekletmeden fırından çıkarıp can verdi. Fakat yine beğenmedi. Bu sefer de az pişmişti, bembeyazdı.

Manitu beyaz insan da çoğaldıktan sonra bir deneme daha yapmaya karar verdi. Bu kez çok dikkatli şekilde orta karar pişirdi. Can verdiğinde bu seferki insan tam kıvamında pişmişti. İşte bu insandan Kızılderililer üredi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Dünayanın çeşitli yerlerinde pigme insanlar, kan grupları ve deri özellikleri bakımından şimdiki insandan (homo sapiens sapiens) farklılar. Türkiye'de kilosu 85-90 olan ve yaşı 45'e dayanan insanların çoğu, bel ağrısından şikayetçi olur ama namaz kılmaya veya allah adlı tanrıya inanmaya, kün fe yekün yaratılışını da inanmaya devam ederler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Allah:Ben hep var olanım.Başlangıcım ve sonum yok.
Adem ile Havvayı yaratma zamanım gelinceye dek şu sonsuzluğumda bekleyeyim.
He Adem ile Havvayı yaratma zamanım geldi.
Balçıktan Ademi yaratayım,ona biçim vereyim,ona ruhumdan üfleyeyim, ondan da eşini yaratayım.
Melekler Ademin önünde secde edin bakalım.
O ne aranızda secde etmeyen birini görüyorum.
İblis mi lan o?İblis sen neden secde etmedin bakayım?Biliyordum senin secde etmeyeceğini ve neden secde etmediğini de yine bir sorayım dedim,amaç konuşma olsun.
İblis:Çünkü Adem çamurdan ben ateşten yaratıldım.Ben ondan üstünüm.
Allah:İn oradan.Sen bir alçaksın.
İblis:Bana yeniden dirilecekleri güne dek süre ver,Allah.
Allah:Tamam sen süre verilendensin.Bu arada sen dirilme gününü nereden biliyorsun?
İblis:Sen söylemiştin ya Allahım.
Allah:Neyse bundan söz etmeyelim.
İblis:Rabbim benim saptırmandan dolayı onları yeryüzünde saptıracağım,ancak ihlaslı kulların bunun dışında.
Allah:Bana ulaştıran doğru yol budur.Sana uyan sapmışlar dışında,kullarım üzerinde bir egemenliğin yoktur.Sana kim uyarsa,hepinizi cehennemle doldururum.
Cehennemi insanlarla dolduracağıma dair benden bir söz çıkmıştı bu arada,bunu da belirteyim.
Adem ile Havva cennete yerleşin.Ama sakın şu ağaca yaklaşmayın.Yoksa zalimlerden olursunuz.
İblis:Ey Adem ile Havva Allah bu ağacı melek olursunuz,ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı.Yemin ediyorum ki,ben size öğüt verenim.
Adem ile Havva:Hadi yiyelim, melek olalım ve burada sonsuza dek kalalım. 
Allah:Ey Adem ile Havva ben size bu ağacı yasaklamadım mı,şeytan size apaçık bir düşman demedim mi?
Adem ile Havva:Rabbimiz bizi bağışla,biz kendimize zulmettik,eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan biz kaybedenlerden oluruz.Bu arada bu şeytan nasıl girmiş cennete ya.
Allah:Arka kapıdan ben aldım içeri.Cehenneme insanlarla dolduracağıma dair bir söz çıktı benden.Şeytan sizi kandırsın,ben de sizi yeryüzüne süreyim ki,sözüm yerine gelebilsin değil mi ama.Şeytanın sizi kandıracağını ve sizi yeryüzüne süreceğimi de zaten biliyordum.Birbirinize düşman olarak inin yeryüzüne,orada sizin bir süreye kadar kalma ve geçinme vardır.Orada yaşayacaksınız,orada öleceksiniz,orada çıkarılacaksınız.Sizlere üreme,çoğalma içgüdüsü veriyorum.Cehennemim için insan yakıtı üreteceksiniz.Böylece benden çıkan söz yerine gelecek.İnsanların çoğu cehenneme atılacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.02.2016 at 02:01, poiuz yazdı:

 Daha sonra, aralarında İblisin de bulunduğu meleklere, Âdeme secde edin! diye emretti. O âna kadar dünya semasındaki meleklerin lideri olan İblis hariç diğer bütün melekler bu emrin gereğini icra etti. İblis ise, Ben onun önünde eğilmem; 

 

Allah demiyor mu, “benden başkasına secde etmeyin”, diye..

Şeytan’da başkasına secde etmemiş işte..

İnsan şu masalları yazarken bir düşünür be..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

insanlar cinsel sevişmeyi ve üremeyi allah'a değil şeytana borçlu. cennette adem ve havva'nın cinsellik organları yaratılmıştı ama sevişmelerini allah yasaklamıştı. insanların sevişme yasağını şeytan kaldırdı. şeytan elmayı yedirmeseydi cinsel seks yapmadan adem ve havva öylece duracaklardı cennette. adem ve havva'nın uyumlu cinsel organları varken cinsel seks yapmalarının yasak olması saçma geliyor bana.

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, onesihi yazdı:

seks yapmalarının yasak olması

 

Bunu ilk kez duyuyorum. Nerde var böyle bir anlatım? Bu ancak yasak meyvenin seks olduğu yorumuna dayanabilir. Bu da zorlama bir yorumdur. Bu yoruma haklılık kazandıracak bir ifade yok elimizde. Masal tabii ki son derece absürd ve saçma sapan bir uydurma zırva ama iddia ettiğin tür absürtlük içermiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konusu gündeme gelmişken yaradılış hikayesindeki saçmalıklar hakkında bir inceleme; 

 

Alıntı

KURAN'IN YARATILIS HIKAYESINDEKI ÇELISKILER

Öncelikle belirtmeliyiz ki, bu ayetleri buraya yazmadan önce tam 5 ayri Kuran çevirisini inceleyip, hikayenin daha düzgün, ve biçimsel eksikliklerin en aza indirgenmis olanini bulmaya çalistik. Bütün çevirilerde ayni anlatim tarzini bulunca, bu çabanin bosuna oldugunu kabul etmek zorunda kaldik. Üstelik bu karmasa, sadece bu ayetler için degil, Kuran'in tamami için geçerli. Ne yazik ki, her seye kadir Allah'in kitabinda sadelik, sistem, düzen ve anlasilabilirlik yok. Yine de, okuyucuyu sikmamak için, hikayeyi sistemli bir biçimde tekrar yazmaktan kaçinip yorumumuza geçiyoruz:

Allah, Meleklere "yeryüzünde bir halife var edecegim" diyor. Elbette aklimiza hemen, ilk insan olan Adem'in nasil bir halife olacagi sorusu geliyor. Halife'nin Tanrinin temsilcisi oldugunu düsünürsek, belki sorumuza bir ölçüde cevap almis oluruz. Yani Adem, yeryüzünde ilk insan olarak Tanri'yi temsil edecektir. Asil sorun zaten bu noktada basliyor: Adem, yeryüzünde degil cennette yaratiliyor! Üstelik eger Seytan onu kandirip ceza olarak Dünyaya gönderilmesine yol açmasa, sonsuza kadar orada kalacak! Madem ki Adem cennette yasayacak, neden dünya yaratildi? Bu sorularin cevabini almak kolay olmasa gerek...

Melekler, "orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksin?" diyorlar. Melekler, gayet mantikli bir sebebe dayanarak, ve tarihe bakildiginda kolayca görülecegi gibi, hakli olarak bu soruyu soruyorlar.

Allah, "ben sizin bilmediginizi bilirim" diyor. Ama hiçbir açiklama yapmiyor. Üstelik melekleri tersliyor. Henüz olgunluga ulasamamis küçük bir çocuk bile kendisine mantikli bir soru soruldugunda karsisindakini terslemezken, Allah'in meleklerine bu sekilde davranmasini olgunluk kavramiyla bagdastiramiyoruz. Birkaç ayet sonra meleklerin kendi agzindan duyacagimiz gibi, melekler Allah'in verdigi bilgiden fazlasini bilmiyorlar. Ve bu yorumu yaparken de Allah'in kendilerine verdigi bilgiye dayaniyorlar. Üstelik söyledikleri tamamen dogru...Yine de Allah istedigini yapiyor.

Allah, Adem'i topraktan var ediyor. Kuran'in anlatim eksikligi burada kendisini gösteriyor, çünkü hikayede Adem'in yaratilmasi anlatilmiyor. Biz de Adem'in nasil yaratildigini baska ayetlerden ögrenmek zorunda kaliyoruz. Adem'in yaratilisinda topragin kullanilmasinin nedeni, (Aslinda bu madde birçok ayette farkli tarif ediliyor. Bazen "süzme çamur", bazen "özlü ve yapiskan balçik", bazen "pismis çamur gibi kuru balçik" olarak tarif edilmistir bu madde.) elbette topragin üretici karakteriyle ilgilidir. O zamanlar insani meydana getiren maddeler hakkinda hiçbir sey bilinmedigi için, "bitkileri yoktan var eden" toprak; bu üretici karakteri ile, insanin da yaratilmasi için en uygun madde olarak görülmüstür. Ayrica "ol" deyince her seyi olduran Tanri'nin neden insani yaratmak için bir madde kullandigi sorusu sorulabilir. Bu sorulari baska bir baslik altinda tekrar tartismak üzere, simdilik geçiyoruz.

Allah, melekleri sinava çekiyor. Hikayenin bu kismi gerçekten çok ilginç. Öncelikle iyiligin ve dogrulugun sembolü Allah,

meleklerinin samimiyetinden (!) süphe diyor. Ve onlari sinava çekiyor. Üstelik sinav tamamen adaletsiz. Allah resmen Adem'e kopya veriyor. Melekler de kendilerine verilmeyeni bilmedikleri için sorulari cevaplayamiyor. Allah katinda gerçeklesen bu olay bize oralarda bile düzenin hakim olmadigini gösteriyor.

Allah "size söylememis miydim?" diyor. Allah, haksizlik yaptigi yetmemis gibi, bir de Adem'e övgüler düzüyor.

Melekler secde ediyor, Iblis etmiyor. Burada Seytan'in içinde "Allah korkusunun" olmadigini görüyoruz. Çünkü resmen Allah'a kafa tutuyor. Allah'in yarattigi bir meleginin kendisine bas kaldirmasi gerçekten çok ilginç. Yeryüzünde her saniyeyi Allah korkusu ile geçirmemiz istenirken Allah kendi katinda ve kendisiyle yüz yüze olan meleklere bile korkuyu asilayamamis...

Allah Iblis'i kovuyor, Iblis süre istiyor. Allah hiçbir açiklama yapmadan, Adem'in hangi yaninin üstün oldugunu bile açiklamadan Seytan'i kovuyor. Üstelik birkaç ayet sonra Seytan Adem'i kandirabilecegine göre, gerçekten de Adem bir "aciz insan" ve pek bir üstünlügü yok. Allah "ceza gününe kadar lanetim üzerinde olsun diyor, ama somut bir ceza verdigi yok. Iblis kiyamete kadar süre istiyor ve Allah kabul ediyor. Yani Allah, insanlari yoldan çikarmasi için Iblis'e firsat veriyor.

Iblis, "herkesi azdiracagim" diyor. Iblis'in inanilmaz cesareti burada da kendisini gösteriyor. Sanki karsisinda kendisini bir hamlede yok edebilecek güçteki Tanri yokmus gibi davraniyor ve "herkesi azdiracagim" diyor. Halbuki Adem sonsuza kadar cennette yasayacak. Demek ki Iblis, Adem'i kandiracagindan bu kadar emin. Allah da bundan (Adem'in kandirilacagindan) bu kadar emin olmali ki, "sana uyanlari da seninle beraber cehenneme atacagim" diyor. Burada cehennemden bahsedilmesi de, cehennemin var oldugunu gösteriyor. Yoksa hikayemizde "...bunun üzerine Allah seytan ve ona uyanlari cezalandirmak için cehennemi yaratti" diye bir bölüm de olmasi gerekirdi. Zaten Allah Adem ile Havva'yi cennete gönderdigine göre cennet diye bir yer var. O zaman da cehennemin neden var oldugu sorusu geliyor insanin aklina. "Yoksa Allah Iblis'in böyle davranacagini ve Adem'in de ona uyacagini biliyor muydu?" diye sormaktan alamiyoruz kendimizi... Bu soruyu "Eger Iblis secde etseydi, neler olurdu?" diye sorarsak sanirim çarpiklik daha belirginlesecektir. Çünkü o zaman herkes memnun olacakti, Adem'le Havva sonsuza kadar cennette kalacakti. Insanlari yoldan çikaracak bir seytan olmayacakti, böylelikle ceza-ödül kavramlarinin dogal sonucu olan cennet ve cehennem de anlamlarini yitirecekti. Bu sorulari çogaltmak mümkün. Ancak hiç biri için tatmin edici bir cevap alamayacagimizi bildigimiz için baska yorumlar yapmayi gereksiz buluyoruz.

Allah, Adem'e; "Sen ve esin cennette kalin, ama su agaca yaklasmayin" diyor. Biz de hemen, asgari tutarliligin ve mantigin geregi olarak bu keyfiligin nedenini soruyoruz. Cennette zararli bir agacin olmasinin nedeni ne olabilir? Allah'in Adem'i o meyveden uzak tutmak için yapabilecegi baska bir sey yok mu? Allah "sakin Seytan sizi cennetten çikarmasin" diyor. Halbuki Adem yeryüzü için yaratilmisti.

Seytan Adem ve Havva'yi kandiriyor. Burada cennetin hiç de sandigimiz gibi bir yer olmadigini görüyoruz. Cennette zararli agaçlar var. Üstelik Seytan cennete elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor. Seytan Adem'e "Allah melek olacaginiz için bu agaci yasakladi" diyor. Ve Adem meyveyi bu yüzden yiyor. Allah'tan hiç korkmuyor, ve kendisine yalan söyledigine inaniyor. Peygamberi Allah'a güvenmiyor! Olay bununla da bitmiyor. Adem melek olmak için elmayi yedigine göre, melekler Adem'den üstün varliklar. Öyleyse ilk basta meleklerin Adem'e secde etmek istememeleri çok dogal. Hatta Seytan bile bu durumda hakli görünüyor. Her seyden haberdar olan, her seyi gören ve bilen Tanri o sirada ortada yok... Adem'in aldatilmasini engellemek için hiçbir sey yapmiyor. Sanki her sey önceden planlanmis gibi. Allah'in cennetinin korumasizligi bir yana, orada insanlar kandirilabiliyor bile! Üstelik kandirilan Adem Peygamber! Insanin aklina ister istemez "Adem bile kandiriliyorsa, 'aciz' insan nasil kanmaz?" sorusu geliyor. Adem ve Havva meyveden yiyince hemen "zalimlerden oluyorlar" Ayrica"ayip yerleri görünüyor" ve hemen cennet yapraklariyla örtmeye çalisiyorlar. Aslinda Kuran'da, eslerin birbirlerinin cinsel organlarini görmesinin haram olmadigi Müminun suresi 6. ayette anlatiliyor. Ama bizimkiler herhalde Allah'in kanunlarindan haberdar degil ki, örtünmeye çalisiyorlar.

Allah, Adem ve Havva'yi yeryüzüne gönderiyor. O ana kadar ortada görünmeyen Allah hemen ortaya çikiyor ve Adem ile Havva'yi cezalandiriyor. "Birbirinize düsman olarak inin" diyor onlara. Bu tavir onun yüceligiyle hiç bagdasmiyor oysa. Cezanin da gerçeklesmesi gerekiyor. Yoksa masalimizin bir anlami kalmayacak.

Adem tövbe ediyor. Ve Allah tövbesini kabul ediyor. Ediyor ama, Adem yine de dünyada kaliyor. Böylelikle her tövbe edeni bagisladigini iddia eden Tanri'nin ne kadar dogru sözlü oldugunu bir daha görüyoruz. Halbuki Seytan tövbe bile etmemisken cezasi ertelemisti... Taha suresinde bu olay anlatilirken en basta Adem'in unutkanligina baglaniyor, birkaç ayet sonra ise "Adem baskaldirdi" deniyor. Bu da hikayemizdeki çeliskiler arasinda yerini aliyor. Allah Adem'in tövbesini kabul edip yol gösterdikten sonra ise "Elbet benden bir yol gösterici gelir" diyor. Allah gösterdigi dogru yolu yetersiz bulmus olacak ki, bir yol gösterici gönderecegini söylüyor. Bilimsel veriler, ilk insan ortaya çiktiktan sonra, Ibrahim'in peygamberlik iddiasina kadar binlerce yil hiçbir peygamberin ortaya çikmadigini gösteriyor. Yani Allah'in yol göstericisi biraz geç geliyor...Bu hikaye bize, Adem'in bir peygamber degil, bir suçlu oldugunu ve bu dünyaya da cezasini çekmek için gönderildigini anlatiyor.

Sonuç

Yillardir seriatçilarin dilinden düsürmedigi, bazi sahtekarlarin milyarlar harcayarak bilimsel bir gerçekmis gibi göstermeye çalistigi "yaratilis" kavraminin ne kadar mantikli(!) ve ne kadar bilimsel(!) oldugunu gördük. Asli Babil ve Sümer uygarliklarina, yani M.Ö 3 bin yillarina dayanan bu masalin bilimsel verilerle karsilastirildiginda hiçbir degeri yoktur. Üstelik bu hikayeyi elestirebilmek için herhangi bir bilimsel veriye bile ihtiyaç duyulmaz. Sadece iç çeliskileri bile, bu hikayenin Tanri tarafindan yazilmadigini, ve basit bir efsaneden öte deger tasimadigini gösterebilir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 15.09.2018 at 18:57, Phocas yazdı:

Allah demiyor mu, “benden başkasına secde etmeyin”, diye..

Şeytan’da başkasına secde etmemiş işte..

İnsan şu masalları yazarken bir düşünür be..

secde : boyun eğme manasında yoksa ayaklarına kapanma değil insanın ihtiyaçlarını giderici veya düşük mertebede melekler hem de Allah'ın emri olduğu için boyun eğerken şeytan inat edip kibirlenmiş.Bu manada kullanılıyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...