Jump to content

Özgür irade saçmalığı ve müslüman mantığı..


Recommended Posts

  • İleti 194
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Al, araştırdım:

Nahl/93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

Kalanı da bu linkte: http://www.kuranmeali.org/16/nahl_suresi/93.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

Hem istediğini saptırıp hem de saptırdığı insanları sorguya çekmesi nasıl bir salaklık, onu açıkla.

Kuranmeali.org'dan mı? Araştırmak?

Sağduyu, sen bu kaynaktan bakınca arapça çevirisini okuduğunu mu düşünüyorsun? Benim extra kaynaklarından biridir, ama çevirisi değil. Onun için Müslüman kaynaklara bakmamalısın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranmeali.org'dan mı? Araştırmak?

Sağduyu, sen bu kaynaktan bakınca arapça çevirisini okuduğunu mu düşünüyorsun? Benim extra kaynaklarından biridir, ama çevirisi değil. Onun için Müslüman kaynaklara bakmamalısın.

Yahu bu arabın kitabını anlamak için nereye bakalım, sana da kaynak beğendiremiyoruz. Çağır putu gelsin kendisi anlatsın ne demek istediğini o zaman.

Senin kaynağın ne peki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

O sitede bir sürü çevirmenin çevirisi var ayrıca tek tek kelimelerin arapça anlamı var.

Arapça biliyor musun?

Kaynaklarından bir kaçının ismi ne?

O anlamlar tefsir niteliği taşıyor. Ve Men bazı ayetler için direk "kim" diye çevirilmiş. Parantez içinde de (i) eklenmiş. Bir sürü çevirmene güveniyor musun?

Buyur:

Failin Yalnızca Men Olması

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah dileyeni sapıklıkta bırakır, dileyeni de yola getirir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur. (İbrahim 14/4)

Tefsir ve meallerin çoğunda âyete şu şekilde anlam verilmiştir:

Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de yola getirir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur.

Ayete bu şekilde anlam verenler şunları düşünmeliydiler: Allah dilediğini yola getirecek ve dilediğini saptıracaksa neden elçi gönderir? Bu durumda elçinin, o toplumun dili ile açıklama yapmasının ne anlamı olur? Böyle anlamsız bir iş doğru karar veren Allaha yakıştırılır mı? İçinde ciddi çelişkiler olan ifadeler, Allahın sözü olabilir mi?

Çelişkiler yeşânın faili olan o zamirinin Allah lafzını gösterir sayılmasından kaynaklanmıştır. Hâlbuki burada zamir, yalnız men= kimi gösterir. Uzağında olan Allah lafzını göstermesi için karine gerekir. Burada böyle bir karine yoktur. Üstelik konu ile ilgili âyetler, yola gelmeyi ve sapmayı kişinin fiili olarak göstermektedir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Kim yola gelirse, kendi için gelmiş olur; kim yoldan çıkarsa, kendi aleyhine çıkmış olur. Kimse kimsenin yükünü yüklenmez. Bir elçi gönderinceye kadar da azap etmeyiz. (İsrâ 17/15)

De ki, ey insanlar! Size Rabbinizden bu gerçek geldi. Artık kim yola gelirse kendi için gelmiş olur. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkmış olur. Ben sizin vekiliniz değilim. (Yunus 10/108)

De ki; bu gerçek sizin Rabbinizdendir; isteyen inansın, isteyen kâfir olsun (Kehf 18/29)

Kâfir olanlar derler ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Allah dileyeni saptırır, kendisine yöneleni de yola getirir. (Rad 13/27)

Allah Nuh'a ne buyurmuşsa onu, sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahime, Musaya ve İsaya emrettiğimiz şudur: Dini ayakta tutun ve o konuda ayrı düşmeyin. Senin çağırdığın şey müşriklere ağır geldi. Allah isteyen kimseyi kendi tarafına alır ve doğruya yöneleni de kendine yönlendirir. (Şurâ 42/13)

Elimizdeki mealler içinde Muhammed ESEDin yaptığı doğrudur. Onun meali şöyledir:

Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle [vahyedilmiş bir mesajla] gönderdik ki, [hakkı] onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah [sapmayı] dileyeni sapıklık içinde bırakır, [doğru yolu tutmayı] dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur. (İbrahim 14/4)

-----------------

Devamı da önemli, kaynaktan bakabilirsin. Failin Allah olduğu ayetler de açıklanmış.

http://www.enfal.de/dogrubildigimiz/025.htm

Daha kaynak ister misin?

tarihinde _Force-Awakens_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

O anlamlar tefsir niteliği taşıyor. Ve Men bazı ayetler için direk "kim" diye çevirilmiş. Parantez içinde de (i) eklenmiş. Bir sürü çevirmene güveniyor musun?

Buyur:

Failin Yalnızca Men Olması

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah dileyeni sapıklıkta bırakır, dileyeni de yola getirir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur. (İbrahim 14/4)

Tefsir ve meallerin çoğunda âyete şu şekilde anlam verilmiştir:

Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de yola getirir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur.

Ayete bu şekilde anlam verenler şunları düşünmeliydiler: Allah dilediğini yola getirecek ve dilediğini saptıracaksa neden elçi gönderir? Bu durumda elçinin, o toplumun dili ile açıklama yapmasının ne anlamı olur? Böyle anlamsız bir iş doğru karar veren Allaha yakıştırılır mı? İçinde ciddi çelişkiler olan ifadeler, Allahın sözü olabilir mi?

Çelişkiler yeşânın faili olan o zamirinin Allah lafzını gösterir sayılmasından kaynaklanmıştır. Hâlbuki burada zamir, yalnız men= kimi gösterir. Uzağında olan Allah lafzını göstermesi için karine gerekir. Burada böyle bir karine yoktur. Üstelik konu ile ilgili âyetler, yola gelmeyi ve sapmayı kişinin fiili olarak göstermektedir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Kim yola gelirse, kendi için gelmiş olur; kim yoldan çıkarsa, kendi aleyhine çıkmış olur. Kimse kimsenin yükünü yüklenmez. Bir elçi gönderinceye kadar da azap etmeyiz. (İsrâ 17/15)

De ki, ey insanlar! Size Rabbinizden bu gerçek geldi. Artık kim yola gelirse kendi için gelmiş olur. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkmış olur. Ben sizin vekiliniz değilim. (Yunus 10/108)

De ki; bu gerçek sizin Rabbinizdendir; isteyen inansın, isteyen kâfir olsun (Kehf 18/29)

Kâfir olanlar derler ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Allah dileyeni saptırır, kendisine yöneleni de yola getirir. (Rad 13/27)

Allah Nuh'a ne buyurmuşsa onu, sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahime, Musaya ve İsaya emrettiğimiz şudur: Dini ayakta tutun ve o konuda ayrı düşmeyin. Senin çağırdığın şey müşriklere ağır geldi. Allah isteyen kimseyi kendi tarafına alır ve doğruya yöneleni de kendine yönlendirir. (Şurâ 42/13)

Elimizdeki mealler içinde Muhammed ESEDin yaptığı doğrudur. Onun meali şöyledir:

Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle [vahyedilmiş bir mesajla] gönderdik ki, [hakkı] onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah [sapmayı] dileyeni sapıklık içinde bırakır, [doğru yolu tutmayı] dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur. (İbrahim 14/4)

-----------------

Devamı da önemli, kaynaktan bakabilirsin. Failin Allah olduğu ayetler de açıklanmış.

http://www.enfal.de/dogrubildigimiz/025.htm

Daha kaynak ister misin?

Bana göre bu heriflerin hepsi şarlatan ve sahtekardır, Muhammed Esed de bunlara dahildir, hiç birine güvenmem. Yine de çevirmen olarak elimizde bunlar var.

Neden Muhammed Esed'in çevirisini diğerlerine yeğlemeliyiz?

"men yeşâu" ifadesini yerli yabancı bütün çevirmenler "dilediği kimseyi" olarak çevirmiş, sadece Esed ve belki bir iki kişi daha dileyen çevirmiş.

Biz en iyisi putu çağırıp ne demek istediğini soralım. Sizlerin iddiasına göre bu put yukardan kitap gönderebiliyormuş, o zaman bana da bir tane göndersin, ben de doğrusunu tüm insanlığa açıklayayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana göre bu heriflerin hepsi şarlatan ve sahtekardır, Muhammed Esed de bunlara dahildir, hiç birine güvenmem. Yine de çevirmen olarak elimizde bunlar var.

Neden Muhammed Esed'in çevirisini diğerlerine yeğlemeliyiz?

"men yeşâu" ifadesini yerli yabancı bütün çevirmenler "dilediği kimseyi" olarak çevirmiş, sadece Esed ve belki bir iki kişi daha dileyen çevirmiş.

Biz en iyisi putu çağırıp ne demek istediğini soralım. Sizlerin iddiasına göre bu put yukardan kitap gönderebiliyormuş, o zaman bana da bir tane göndersin, ben de doğrusunu tüm insanlığa açıklayayım.

Ben Esed'in çevirisini okumadım bile. Kaynaktan yaptığım alıntıyı bozmak istemediğim için "güvenilir" liği konusunu silmedim. Ama doğru çevirmiş.

Neden diğer herkesin yanlış çevirdiği konusu ise daha ilginç. Müslümanların kendilerini Yahudiler gibi seçilmiş bir kavim olarak gördüğünü bilmiyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben Esed'in çevirisini okumadım bile. Kaynaktan yaptığım alıntıyı bozmak istemediğim için "güvenilir" liği konusunu silmedim. Ama doğru çevirmiş.

Neden diğer herkesin yanlış çevirdiği konusu ise daha ilginç. Müslümanların kendilerini Yahudiler gibi seçilmiş bir kavim olarak gördüğünü bilmiyor musun?

Yahu okumadan nasıl referans veriyorsun, hayret!

Diğerlerinin yanlış çevirdiğine nasıl kanaat getirdin? Arapça biliyor musun? Yok. O halde hangi mantıkla bunlar yanlış çevirmiş, bunlar doğru çevirmiş diyorsun?

Muhammed Esed : Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır. Fetih/14.

Bak bakalım, güvendiğin kaynaklar bu ayeti nasıl çevirmiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu okumadan nasıl referans veriyorsun, hayret!

Diğerlerinin yanlış çevirdiğine nasıl kanaat getirdin? Arapça biliyor musun? Yok. O halde hangi mantıkla bunlar yanlış çevirmiş, bunlar doğru çevirmiş diyorsun?

Muhammed Esed : Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır. Fetih/14.

Bak bakalım, güvendiğin kaynaklar bu ayeti nasıl çevirmiş?

Sağduyu, anlamamak konusundaki ısrarına sabrımı zorluyor! Kim söyledi Esed'e güvendiğimi? Kaynak olarak attığım linke bak. Türkçe çevirilerine değil. Fail kim diyordun ya, onu açıklıyor. Ama sen yine olaya değil, onu açıklamaya çalışan kişiye takıldın. Emin ol biz onları (tüm çevirmenler) cehennemlikler arasında görüyoruz.

Esed yukarıda bahsettiğim gibi çevirmişse haklı, ama bu onu temize çıkarmaz. Öyle çevirmemişse diğerleri gibi sürüye uymuş ve haksız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sağduyu, anlamamak konusundaki ısrarına sabrımı zorluyor! Kim söyledi Esed'e güvendiğimi? Kaynak olarak attığım linke bak. Türkçe çevirilerine değil. Fail kim diyordun ya, onu açıklıyor. Ama sen yine olaya değil, onu açıklamaya çalışan kişiye takıldın. Emin ol biz onları (tüm çevirmenler) cehennemlikler arasında görüyoruz.

Esed yukarıda bahsettiğim gibi çevirmişse haklı, ama bu onu temize çıkarmaz. Öyle çevirmemişse diğerleri gibi sürüye uymuş ve haksız.

Verdiğin linkteki kaynaklara neden güveneyim?

Hem siz kimsiniz de bazı insanları cehennnemlikler arasında görüyorsunuz?

Fetih/14.Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.

Bak bakalım o çok güvendiğin linke, bu ayeti nasıl çevirmişler?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Verdiğin linkteki kaynaklara neden güveneyim?

Hem siz kimsiniz de bazı insanları cehennnemlikler arasında görüyorsunuz?

Fetih/14.Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.

Bak bakalım o çok güvendiğin linke, bu ayeti nasıl çevirmişler?

Çok güvendiğim link?

Nasıl sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyorsak, doğru yolda olup olmayanları da öyle anlıyoruz. Tüm o çevirmenlerin hayatını araştır bakalım. Ayetler üzerinden nasıl para kazanıyorlarmış gör.

tarihinde _Force-Awakens_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güvendiğim link?

Nasıl sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyorsak, doğru yolda olup olmayanları da öyle anlıyoruz. Tüm o çevirmenlerin hayatını araştır bakalım. Ayetler üzerinden nasıl para kazanıyorlarmış gör.

Senin gibiler oldukça daha çok kazanırlar. Peygamberin sahtesi, gerçeği diye bir şey yok, peygamber falan tanrı benimle iletişime geçti diyen sahtekarlara ya da akıl hastalarına denir.

Soruya hala cevap yok.

Fetih/14.Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.

Bu ayetin çevirisi doğru mu? Doğru değilse neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin gibiler oldukça daha çok kazanırlar. Peygamberin sahtesi, gerçeği diye bir şey yok, peygamber falan tanrı benimle iletişime geçti diyen sahtekarlara ya da akıl hastalarına denir.

Soruya hala cevap yok.

Fetih/14.Göklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaba uğratır ve O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.

Bu ayetin çevirisi doğru mu? Doğru değilse neden?

Uzun zaman önce bu konuyu annemle tartışmak niyetindeydim. Sorumu sordum, "Orada kimi ifadesi geçiyor, kim olması gerekmez mi?"

Cevabı, "Öyle zaten" oldu, "Ben gençliğimde çok düşünürdüm bu konuyu ve Allahın haksızlık yapıp yapmadığını sorardım kendime..."

Bu kanıt değil, kanıt diye yazmadım. Sadece bu konu üzerinde düşünmemi sağlayan nokta oldu.

Daha önce dediğim gibi, Müslümanların seçilmekle ilgili bir takıntısı var. Öyle ki, "Allaha bizi Muhammed'in ümmetinden biri kıldığı için şükrediyoruz... Onun sancağı altında, Ona seni şikayet edeceğim... Elhamdülillah Muslumaniz..." Uzar gider.

O çeviri sandıkların tefsir-yorum. Daha da araştırırsan ayetlerin nasıl da kendilerine yakın anlamlı başka kelime, hatta cümlelerle değiştirildiğini anlarsın.

tarihinde _Force-Awakens_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun zaman önce bu konuyu annemle tartışmak niyetindeydim. Sorumu sordum, "Orada kimi ifadesi geçiyor, kim olması gerekmez mi?"

Cevabı, "Öyle zaten" oldu, "Ben gençliğimde çok düşünürdüm bu konuyu ve Allahın haksızlık yapıp yapmadığını sorardım kendime..."

Bu kanıt değil, kanıt diye yazmadım. Sadece bu konu üzerinde düşünmemi sağlayan nokta oldu.

Daha önce dediğim gibi, Müslümanların seçilmekle ilgili bir takıntısı var. Öyle ki, "Allaha bizi Muhammed'in ümmetinden biri kıldığı için şükrediyoruz... Onun sancağı altında, Ona seni şikayet edeceğim... Elhamdülillah Muslumaniz..." Uzar gider.

O çeviri sandıkların tefsir-yorum. Daha da araştırırsan ayetlerin nasıl da kendilerine yakın anlamlı başka kelime, hatta cümlelerle değiştirildiğini anlarsın.

İslamın problemli olduğunu sen de biliyorsun, bu sebeple arada bir "ben müslümanlardan değilim" diyorsun. daha genceciksin, vazgeç şu korkularından ve kendine gel. aklını hür bırak, ağabey tavsiyesi sana.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun zaman önce bu konuyu annemle tartışmak niyetindeydim. Sorumu sordum, "Orada kimi ifadesi geçiyor, kim olması gerekmez mi?"

Cevabı, "Öyle zaten" oldu, "Ben gençliğimde çok düşünürdüm bu konuyu ve Allahın haksızlık yapıp yapmadığını sorardım kendime..."

Bu kanıt değil, kanıt diye yazmadım. Sadece bu konu üzerinde düşünmemi sağlayan nokta oldu.

Daha önce dediğim gibi, Müslümanların seçilmekle ilgili bir takıntısı var. Öyle ki, "Allaha bizi Muhammed'in ümmetinden biri kıldığı için şükrediyoruz... Onun sancağı altında, Ona seni şikayet edeceğim... Elhamdülillah Muslumaniz..." Uzar gider.

O çeviri sandıkların tefsir-yorum. Daha da araştırırsan ayetlerin nasıl da kendilerine yakın anlamlı başka kelime, hatta cümlelerle değiştirildiğini anlarsın.

Ayette istediğimi saptırırım, istediğimi de hidayete erdiririm yazıyor, sen istediğin kadar öyle değil diye sayıklayabilirsin.

Asıl senin sayıklamaların yorum, apaçık, herkesin gördüğü anlamı başka anlamlarla değiştiriyorsun.

Müslümanların takıntılı olduğu doğru, sen de müslüman olduğuna göre sen de takıntılısın.

Ayrıca hem her şeye gücü yeten bir tanrıya inanıp hem de ona haksızlık yapıldığını sanmak ahmaklıktan, aptallıktan başka bir şey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nahl/93. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

6. yudıllu : saptırır, dalâlette bırakır
7. men yeşâu : dilediği kimseyi
8. ve yehdî : ve hidayete erdirir
9. men yeşâu : dilediği kimseyi
Abese/12. Dileyen öğüt alır.
2. men : kimse
3. şâe : diledi
4. zekera-hu : onu zikretti, öğüt aldı
Kehf/29 De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.
1. ve kulil hakku (ve kul el hakku) : ve de ki hak
2. min rabbi-kum : Rabbinizdendir
3. fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
4. fe li yu'min : artık inansın
5. ve men şâe : ve dileyen kimse
6. fe li yekfur : artık inkâr etsin
Neymiş, dileyen olması için "men şae" denmesi lazımmış.
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...