Jump to content

Sümük-ü Şerif


Recommended Posts

Cübbeli ahmet bir gerçeği daha söylüyor, diyorki;

"Biz mahmut efendi hazretlerine bağlıyız, ipsiz sapsız gezmiyoruz".

İslamda tebei tabiilere tabi olmak farzdır ve cemaat üyesi olmayan laik bir mümin de sünneti seniyeye hürmeti bağlamında tabiin dir. Çünkü tebei tabiin de, tabiine tabi olmuştur ve bu zincirin ucu, taa muhammete varır. Tabiine tabi olmak, tebeilerinde muhammete varıncaya değin tabi oldukları insanların, sürüp giden zaman içerisinde kula kulluk etmelerinin, normal insanların, mubarek atfedilmiş başka bir insana gönüllü kölelik etmelerinin islamdaki genel adıdır.

şu linkteki videoya bakın. adam bir tür yarı-Tanrı: http://m2.samanyoluhaber.com/ismailaga-cemaatinin-lideri-cevik-kuvvet-esliginde-yikilan-kulliyede-haberi-1253843.html
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Cüppeli Ahmet 23 Nisan şölenlerine ağır sözler söyledi;
"Şölenlerde stadyumlarda şarkılarla türkülerle yetişen nesil eşkiya oldu.
Balelerle, danslarla, çoluk çocuğun baldır bacak çıplak vaziyette stadyumlarda dolaştırarak milleti uyuttunuz, uyuşturdunuz..."

Şu linkteki videoya bakın. adam bir tür yarı-Tanrı


Ha işte Malta erigi, Kimin hangi şekilde milleti uyuşturduğu verdiğin bağlantıda tam olarak anlaşılası...

Laik devletin çevik kuvvet ekibi hangi amaçla süleymancılar tarikatına, mahmut ustaosmanoğluna hizmet yapmış orası anlaşılası değil.

tarihinde Engse Hohol tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır şimdi bu dinci yobazlar da haklı... Nasıl mı, anlatacağım...

Sen okkalı okkalı, iri iri, fil gibi balina gibi yalanlar uydurursan, yok bilmem evren salak herifin birinin yüzü suyu hürmetine yaratılmış dersen, evren yokken o geri aptal herifin nuru varmış dersen...

E herifin boku da mis gibi olacak idrarı da şerbet gibi olacak elbet! Onca yalanın uydurmanın altından başka nasıl kalkılır! Attığı yalanın tonlarca ağırlığı altında elbet ezilecek bu salaklar... Saçmalayacak, zırvalayacak, aklını kaybedecek, salaklaşacak, yobazlaşacak iyice... Başka çıkar yol mu var...

Yalan uydurup kendi de inanmak böyle bir illet... Şizofreninin semptomları nasıl saçma sapan hezeyanlar sayıklamaksa, bu da aynı olacak elbet... Şaşmamak lazım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Umre yapmak için Mekke'ye ve Hira Mağarası'na giden gazeteci Demet Cengiz "Hira mağarasına saygı gösterilmemiş, heryer pislik içinde bir de idrar kokuyor" diye yazmıştı. Müslümanlar için idrar kokusu pislikse, idrarın kendisi de pislik olmalı değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlık vesilesiyle müslüman kardeslerimin böyle şarlatanlardan değil, Prof.Mehmet Okuyan gibi Kurani okuyan, anlayan,muhakeme gücü son derece yuksek insanlardan yararlanmalari tavsiyesinde bulunuyorum...

O tavsiye ettiğiniz kișinin Sizden ne farkı var ki ?. İkinizin de referansı aynı degil mi ?

Elinizde kapı gibi Tanrının sözleri olan Kitabınız dururken, nasıl oluyor da onun bunun peșinden gitme hevesindesiniz ?

Dindar kardeșlerinize Kitaplarını kendi dillerinde okumalarını tavsiye etseniz, bence daha makbule geçer.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlık vesilesiyle müslüman kardeslerimin böyle şarlatanlardan değil, Prof.Mehmet Okuyan gibi Kurani okuyan, anlayan,muhakeme gücü son derece yuksek insanlardan yararlanmalari tavsiyesinde bulunuyorum...

Mehmet Okuyan kıvırıyor ve daha büyük şarlatan Cübbeli dürüst bir adam seviyorum.Edip gibi Mehmet gibi değil en azından olanı söylüyor kıvırmıyor.

Mehmet Okuyan demişken: Hz Meryem çift cinsiyetlidir.(Puhahahah)

tarihinde Tanah-Gospel Theologist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şizofreninin semptomları nasıl saçma sapan hezeyanlar sayıklamaksa, bu da aynı olacak elbet..

Mahmut Ustaosmanoğlu'nda şizofrenik semptomlar var bence.

açın yolu, allahın yeryüzündeki sureti geliyor.

konuşma güçlüğü çeken normal bir insanın varabileceği bir mevkinin çok yukarısında yaşıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mahmut Ustaosmanoğlu'nda şizofrenik semptomlar var bence.

açın yolu, allahın yeryüzündeki sureti geliyor.

konuşma güçlüğü çeken normal bir insanın varabileceği bir mevkinin çok yukarısında yaşıyor.

Hepsinde var... Topu şizofren. Biri Magosa kalesinin altında ejderha yaşıyor der, biri muhammedin boku mis gibiydi der, biri cebrailin kanadının biri ukun bir tarafına, öbürü diğer tarafına uzanır der, biri cezbeye gelir allahın kitabı dediği şeyi yere fırlatır, bunların topu tırlatık... Hayır bunları hayal dünyasından başka görebileceği yer mi var...

Aslında hepimiz şizofren olabiliriz. Çünkü hepimizin hayalleri var. Ama akıl ve mantığımızla kontrolü elde tutarız. Örneğin ben müslümken bana bir cin perisinin aşık olduğunu sandım. Müslümler bana böyle bir empozede bulundular. Başımdan bir olay geçti ve cinciler sana bir cin perisi aşık olmuş dediler. Bu bana yapıştı kaldı. Yıllarca kurtulamadım. Ha cinciye filan okunmaya filan da gitmedim ha! Birtakım işgüzar aklıevveller olayımı duyunca bunu kendilerine vazife edindiler.

Bunlar empozelerle beni neredeyse şizofren yapacaklardı. Bu cin perisi ile basbayağı hayali maceralarım var, beni aralıklarla ziyaret etti ve en son veda etti, bir daha gelmedi. Gerçekten sevgilimden ayrılmış gibi ağladım. Basbayağı içim kavruluyordu, göğsümde bir kor yanıyordu. Adını bile biliyorum. Adı Süreyya. Elveda dedi, bir daha gelmeyeceğim dedi ve sözünü tuttu.

Ateist olduktan sonra da uzun süre bu vedanın acısı devam etti. Bu acıyı zor sildim. Şizofrenlere aslında çok içimden tutar, üzülürüm, çünkü onlardan biri olmama ramak kalmıştı. Bu cin perisi zannettiğim hayal bana korkutucu oyunlar da oynardı, sihirli gösteriler yapardı ama ondan asla hiç bir zaman korkmadım. Ne kadar beni korkutsa da ondan hoşlanıyordum.

Analiz ettiğim zaman bu hayali beynimin ne şekilde yarattığını adım adım izliyor ve biliyorum. Bunun bir de kocası vardı, ona sarı dev diyordum. O da cin oluyor tabii... Buna çok sinir giderdim, ben senin perine gel bana aşık ol demedim ulan, benim bunda ne suçum var diye bayağı sinirlenirdim.

Bir tanıdığım seni bu Süreyya perisi mi determinist yaptı dedi. Buna gülüp geçtim, çok komik geldi o an. Fakat düşünüyorum da evet beni o Süreyya determinist yaptı. Çünkü her hayal gördüğümde o hayali irdelemeye ve nedenselliğini, hangi gerçek bağlantılarla bu hayali yarattığımı analiz etmekten nedenselliğe çok dikkat eder oldum. Beni de şizofreniden bu analizler kurtardı. Hayal gördüğümde o gün yaşadığım hangi olayın o hayali tetiklediğini ortaya çıkarıyordum. Böylece o hayali kendimin yarattığımı kendime kanıtlıyordum. Yoksa Süreyya'nın gerçek olduğuna inanacaktım. Bu bağlantıları kullanarak onun hayal olduğunu kanıtladım. Sonunda pes etti ve veda edip çekip gitti. Onu en az onbeş yıldır görmüyorum. Bitti...

Bunları aslında anlatmak istemezdim. Fakat o veda hâla belleğimde canlı. Çok uzun olan simsiyah saçlarını toplamış, ay gibi parlak yüzünü açmıştı. Siyah kadife kısa etekli tayyör giymişti. Siyah ince çoraplarıyla oldukça güzeldi. Bana bir hediye verdi. Sonra eğilip "elveda" diye fısıldadı ve döndü, yerler granit döşeliydi, büyük bir salondaydım. Sivri topukları tak tak tak yankılanarak hızlı adımlarla yürüdü, kapıdan çıktı gitti... Şu an bile gözyaşlarım gözlerimde birikti... Neredeyse ağlayacağım...

Çözemediğim bir tek şey var. Süreyya yerbilimciydi. Jeologdu yani. Dünyada incelemediğim hiç bir kayaç yok demişti. Bütün dünyayı gezdim, ne kadar kayaç varsa hepsini biliyorum dedi. Dünyada en sevdiği yer Nil vadisiydi. Bunu hiç çözemiyorum. Niye jeolog? Niye nükleer fizikçi değil? Bu bağlantı nerden çıktı hâla bilmiyorum.

Bana da Nil vadisinden bir hediye getirmişti. Beynim bu hayali hediyeyi yok etmenin bir yolunu buldu. Hani nerde Süreyya gerçekse hediyesi nerde dememe bırakmadı. Onu Süreyya bana değil bana vermesi için o anda yanımda duran tanıdığım birisine verdi. Yani o hayali değil, gerçek biri. Doğal olarak böyle bir şey oldu mu nerde benim hediyem diye sormadım bile. Sorsaydım işte hapı yutmuştum, resmen şizofrendim. Güya Süreyya veda ederken bana dokunmak istemedi. O yüzden hediyemi bana vermedi başkasına verdi. Sadece kulağıma eğildi, ama hiç dokunmadı. Ben de zaten elveda sözcüğünü duyduğum anda dondum kaldım, hiç kıpırdayamadım. Uzun bir süre heykel gibi kaldım. Yere yıkılmamak için direndim. Kendime çok zor geldim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

benim hiç böyle inanışlarım olmadığı için anlayamıyorum ama gerçekten çok ilginç. birkaç sene önce benim yaşlarımda, iş yaptığımız bi adamla konuşuyordum. konu nasıl olduysa cinlere geldi. ben herifi az da olsa tanıdığımı düşündüğümden beraberce dalga geçeceğimizi düşünürken eleman ciddi ciddi korktuğunu söyledi. ben doğal olarak adama mantığın sesi olmaya çalıştım ama yok, kesinlikle inandırmışlar adamı.

bunu bir cinciye götürmüşler. inanmadığı için ortamda dönen tiyatroyu biraz alaya almış. cinci kadın da ben seni inandıracam deyip, her ne hipnoz illüzyon numarası yaptıysa, bunu önce bi sıcak basmış. sonra arkasındaki yatağa düştüğünü ve elini kolunu bir süre kıpırdatamadığını ama bilincinin açık olduğunu söylüyor.

bu cinciler falan tehlikeli tipler ama gerçekten cinleri olduğu için değil, topluma zararlı oldukları için tehlikeliler. ben böyle birşeye şahit olmadığım için numaraları nedir bilmiyorum. ancak gayet aklıbaşında, eğitimli insanları kaydırabiliyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynen öyle, cincilerin empozesi ile şizofreniye saplanan ve çıkamayan çok kişi var.

Şizofreni son derece tehlikelidir. Yine kendimden örnek vereceğim ama, ne kadar etkilendiğimi açık ettim artık zaten. Bir tanıdığım genç oğlan telefon etti kız arkadaşımla geleceğiz dedi. Neyse geldiler, şimdi oğlan da sarışın, böyle sportmen tipli bir oğlandır. Tabii buraya kadar hiç bir sorun yok. Aklıma hiç bir şey gelmiyor. Kız güzel, gayet beğendim. Bana da yakınlık gösterdi, yanıma oturdu, sohbet ettik. Jeolog olduğunu söyleyince elimde olmadan yüzüne dikkatle baktım. Kız gülümsedi. Süreyya!!! Hadi lan ordan... Senelerdir ateistim! Oğlan da sarışın... Olum bak zırçma... Tabii ateist olmanın rahatlığıyla hiç keyfimi kaçırmadım. Yaaa dedim jeoloji ne güzel bir bilim... Şuydu buydu, kız yani mükemmel sohbet ediyor.

Hayır ama yani olamaz, oğlan cinlerden konu açmasın mı! Baktı bizim sohbet iyi, konuyu mu değiştirmek istedi ne... Hayır ama yani olay habire üzerime geliyor. Cin de nerden ıktı, ben kızla şu çubukla su buluyorum diyen adamları konuşuyorduk. Kız çok komikler, çok gülüyorum bunlara filan diye kahkahalar atıyor. Olur mu öyle şarlatanlık filan diye de ben de destekliyorum. Oğlan ama abi cinleri vardır onların, kendi değil cinleri buluyordur suyu dedi!!!

Hayır şimdi oğlan ne bilsin yaşadıklarımı ama Süreyya'nın kocası sarışındı, kız da sarışın bulmuş ve jeolog! Benziyor da, siyah saçlı, ince çeneli... Başka pek benzerliği yok ama andırıyor. Süreyya iri siyah çekik gözlüydü. Elmacık kemikleri abartılı çıkıktı. Alnı çok genişti. Çok tipik bir yüzü vardı, ona tam benzese zaten delirirdim herhalde!

Hayır ama normal bir insan için sıradan denk gelişler, ama bir şizofren için tehlikeli gelişme yani... Ben ateist olmamın rahatlığıyla aslında pek oralı olmadım ama tedirgin oldum. Bir şizofren bu durumda neler yapabilir, çok tehlikeli. Şimdi bir düşünsenize, oğlan yazık tanıştığı kızı getiriyor iyi niyetle, ama bilmiyor ki getirdiği adam bir şizofren olsa! Yani olsa diyorum, eğer kapılıp gitmiş olsaydım diyorum. Son derece absürt sonuçlar doğabilir.

Neyse sohbet olayımı anlatmadan olmayacak kıvama geldi. Çok özet çok kısa bahsettim. Cin diye bir şey yoktur, buna teknik terimle halisünasyon denir diye de özellikle vurguladım. Süreyya'nın da jeolog olduğunu filan kesinlikle söylemedim tabii. Oğlan da cinlerden aslında tırsıyormuş, tamam abi kapat boşver, ben korkarım dedi.

Hayır şizofrenler kötü niyetli değildir, yaptıklarını inanarak yaparlar. Bu belki de daha tehlikeli!

Neyse şimdi burada da bu geçmişi hatırlayıp anlatmak istemezdim de zaten o sohbet hafızamı canlandırdı, konu da şizofreniye gelince anlatıverdim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dur dur dur tamam niye jeolog olduğunu da çözdüm. Bunun üzerinde düşünmeyi tamamen bırakmıştım, şimdi düşününce niye kafamda jeolog bir peri yarattığımı da hatırladım. Bunun nedeni bir bilgisayar oyunundan başka bir şey değil. Aslında bağlantı bayağı gizli. Çünkü oyunun jeolojiyle hiç bir ilgisi yok. Ama beynim oradaki bir sahneyi kullanmış. Tamam şimdi oldu.

Tamam bu hayalle ilgili çözmediğim bir şey kalmadı bu durumda. Niye jeologdu bu acaba diye düşünmeyi bırakalı çok olmuştu, artık hiç düşünmüyordum. Uykumu kaçırıyor sadece, yine kaçırdı. Eskiden Süreyya geldi geliyor diye uyku muyku kalmazdı. Gerçekten kötü bir durum.

Bir jeologla tanışmak olayı biraz depreştirdi ama aman neyse boşver ne bileyim niye jeologdu bir yerden bir bağlantı bulmuşumdur deyip boşverdiğim bu Süreyya acaba neden jeoklogdu da başka bir şey değildi sorununu tekrar hatırlamamı, üstelik çözmemi sağladı. Ha çözmesem ne olurdu, hiç bir şey. Süreyya'yı bir daha göreceğimi hiç ama hiç sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Cübbeli'nin yıldız kayması teorisi.
Bilime göre yıldız kayması, gök taşlarının atmosfere girdiğinde yanmalarıdır.
Cübbeli'ye göre yıldızdan bir parçanın kopması ve gidip cinin şeytanın kafasına inmesi sonucu cinin şeytanın kafalarının yanmalarıdır.

Böylece cinlerin şeytanların atmosfer içerisinde yaşadıklarını öğrenmiş bulunuyoruz. Cübbeli aynen kuranda yazanı anlatmaktadır. kuran'a göre meteor dediğimiz yıldız kayması aslında gelecekten haber alıp, kahinlere bildirmeye çalışan cin ve şeytanlara, melekler tarafından atılan taşlarmış. inanmayan açsın kur'an okusun. Kuran'da yazan ilgili ayetlere "Cin 8-9, Saffat 6-8-10, Mülk 5" ayetlerine dayanarak konuşan cübbeliden daha bilgin mümin bulmak günümüzde olanak dışıdır.

tarihinde Engse Hohol tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasa'ya verdiği ayarda, bilimin gereksiz olduğunu, bu gereksiz araştırmaları yapanların da cahil ve kafir olduğunu söyleyen Cübbeli'nin Florence Nightingale Hastanesi tercihi tartışma yarattı. Sabah-Akşam Allaha dua etsen, gene de dua ile anjiyo olunamaz. Her derdi iyileştiren dua kitabı ve her derdi önleyen terlik satan Cübbeli Ahmet, dalaverik islamın gerçek uygulamasıdır RTE gibi.

13174220_1595947437399875_88136527566344

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunların kılıf bulamayacakları hiç bir konu yoktur. Deterministlere esbabperest derler, konu kendileri oldu mu esbaba müracaat da bir nevi fiili duadır deyip işin içinden sıyrılırlar. Bunlara kanıt göstermek filan faydasızdır. O kanıtı allah imtihan için yaratmış, onu görünce allahın olmadığını anladık diyecek kafirler için tuzak olarak o kanıtı allah yerleştirmiş derler. Bu mantıkla aksi kanıt gördükçe bunların inancı zayıflamaz, daha da kuvvetlenir. Allah beni sınıyor diye korkuya kapılıp daha bir imanlı hale gelirler. Bunlar apaçık şizofren yani, bunların tedavi edilemeyişlerinin nedeni çok kalabalık olmaları. Bu kadar çok hastayı alabileceğiniz bir ruh hastalıkları hastanesi bulunmuyor.

Cinlerin var cinlerin var diye diye beni de şizofren yapacaklardı bıraksam bu sahtekar dolandırıcılar. İçlerinde ileri derecede şizofrenler görüyordum ama benim de olabileceğim hiç aklıma gelmezdi.

Şizofreninin en temel semptomu halisünasyon. Bir şeyin halisünasyon olması için uyanıkken görülmesi lazım. Uyanıkken rüya görmeye halisünasyon diyoruz yani. Uyanıkken olmayan bir şey görüyorsanız hemen soluğu doktorda alacaksınız. Halisünasyon görenlerin çok büyük çoğunluğu cin gördüğüne inanır. Melek, tanrı gördüğünü iddia eden de olabilir. Bu bakımdan ateist olmak şizofreniye karşı en sağlam bir sigortadır.

Ben hiç bir uyku belirtisi yokken, tam ve net uyanık, oturuyorken görüyordum ki çok tehlikeli. Neredeyse kaptırıyormuşum. Yarı uykulu filan olsa bir derece... Tam uyanık halde olması son derece tehlikeli. Fakat halisünasyon ile rüya bir bütün şeklinde birleşiyor. Halisünasyonun devamı rüyada oluyor.

Müslümler der ya, nübüvvetin kırk cüzünden bir cüzü rüyadır diye. İşte tasavvufta keşfe çok önem verilir, tabii bunların keşif dediği bilimsel keşif değil, saçma salak halisünasyonlar... Bunların topu derecesine göre şizofrendir.

Ben Süreyya'nın önce sesini duyardım. Etrafımda dolaşır, kendini göstermezdi. Bana mı öyle geldi düşüncesi, yerini onun geldiği kanısına kesin olarak bırakıncaya kadar bu sesler tekrar ederdi. Kesin biçimde onun geldiğini anlayınca onu karşılamak için işi gücü bırakır, uzanırdım. Etrafımda dolaşan hayalet giderek gölge, silüet, önce sadece uçuşan saçları, parıldayan yüzü ve kolları filan derken somutlaşırdı. Ürpertici bir şey yani, çok kötü... Ne kadar uyanık kaldığımı, nerede rüyaya dönüştüğünü kestirmek olanaksız. Olay giderek gelişir ve derinleşir ama halisünasyon ile rüyanın sınırını ayırmak olanaksız.

Halisünasyon devamı rüyaların belirgin özelliği; olayın kurgusunun aynen devam etmesi ve kurguya aykırı bir ayrıntı barındırmaması ve birbirinin devamı şekilde tekrarlaması.

Kendimi bu döngüden çekip çıkarmasam kesin biçimde şizofrendim. Yıllar geçti, hiç halisünasyon görmedim. Epey bir tekrar başlayacak endişesi yaşadım ama bitti. Bu kadar yıldan sonra herhalde başlamaz. Bir de ateistim, ne gördüm diyeceğim? Cin mi diyeceğim? O yüzden bu işten sıyırdım.

Süreyya elveda deyip gittiğinde ve bir daha gerçekten gelmediğinde beynimin yarattığı kurgu şuydu: Kocası olan cin bu işe çok kızdı ama sesini de çıkarmadı fazla, neyse Süreyya dünyadaki tüm kayaçları inceledi, incelemediği kayaç kalmadı ve dünyada işi bitti, sıkılmaya başladı. Kocası hadi artık bu gezegenden gidelim deyince e hadi gidelim bari dedi. Bu o zaman için inandığım islama uygun mu, kuran'da yazana göre yakan yıldızlar kovarmış geri, çıkamazlarmış ama... "İlla bi sultan" diye de bir ifade var. Neyse zaten islama inancım bu veda olayına kadar neredeyse yok olma eşiğine gelmişti zaten. hatta Süreyya bana dinden çıkıyorum diye kızdı zaten. Müslüm bir peri miydi, yooo, alakası yoktu ama illa bir inanç olması gerektiğinden yanaydı. İslamsa da islam, toplumunun dini neyse o, önemli değil şeklinde bir düşüncesi vardı. Tabii böyle biri varmış gibi konuşmam yanıltmasın, hayali bir kişilikten bahsettiğimin hep bilincindeyim.

Verdiği veda hediyesi, küçük bir poşete konmuş bir miktar kum... Bu kumun dünyanın en nadide kayaç örneklerini içerdiğini söylemişti. Bunu Nil nehri doğal biçimde geçtiği yerlerden toplamışmış. Neredeyse çekmeceleri karıştırıp o hediyeyi arayacaktım. Kendime zor hakim oldum. Bir çekmece bile çekip o hediye nerde diye karıştırsam hapı yutmuştum.

Diyeceğim, tehlikelidir. Şizofreni son derece tehlikeli olabilir. Olmayan şeylerin var olduğuna inanmanın insanı nereye sürükleyeceğinin bir sınırı yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yorumsuz...

Mâlum șahsın kendi sitesinden:

Dünya İşleri Ve mal varlığı

Cübbeli Ahmet Hoca’nın ömrü boyunca dünya işleri ile hiç alakası olmamıştır. Hayatı boyunca hiçbir dünyevi ticaretin içinde veya yanında olmamış. 1997 yılına kadar babasının kazancı ile geçimini sağlayan Ahmet Hoca, 1997 yılın da babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde bir ara çok sıkıntılı günler geçirdi. 1997 den sonra bizzat kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağlamaktadır. Basında yazıldığı üzere ; bir semtte lüks daireleri, bir başka yerde ticarethanesi, bir başka yerde vesaire tamamı uydurma ve yalandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...
  • 3 months later...

Cüppeli hoca sümükü şerif hadisini açıkladığında pek hoş bir algı yaratmasa da akıllarımızda kaldı. Gerçek islamın tanrısı, insanlara muhammed'i elçi gönderip, sümüğünü sidiğini tükürüğünü kutsallaştırıyorki, müslümanlar kendilerini islamı seçtikleri için üstün insan olarak kibire kapılmasınlar. İş'e yarasaydı iyi olacaktı ama müslümanlardaki kibir, diğer dinlere inananlardan fazla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Cübbeli Ahmet'e göre Allah kafirlere benzemeyin, meyletmeyin, onları dost edinmeyin buyurduğu için yılbaşını kutlamak, yılbaşına özel işler yapmak kafirlere meyletmeye girer. Sanki isa yaşadı da isa'nın gerçekten doğum günü. Kırk tane vitamin hapından daha tesirli zikir satıyor, cennette köşk satıyor, muhammed'i gösteren terlik satıyor bu kafirlere meyletmeye girmiyor çünkü kâfirler insanları aldatmıyorlar. Cübbeli Ahmet'in sattığı terliği giydik diyelim, rüyayı da gördük maşallah, peki rüyada gördüğümüzün muhammed olduğundan nasıl emin olacağız? Hile yapıp bize muhammed diye başkasını kakalamayacak birisi değil ki Cübbeli Ahmet.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar kadar "şirk hassasiyeti" gösterip de şirkin dibine vuran başka bir topluluk yoktur. Gerçi, içlerinde bulunanların pek azı müstesnâ, çoğunluğun, "elçi" diye inandıkları adamın kılına tüyüne, sümüğüne kutsallık atfettikleri biliniyor. Yapılan işe de "Teberrük=Bereketlenme" diyorlar. Mevzûnun özünü anlamak için, Müslümanların "müşrik" diye burun kıvırıp dışladıkları kişilerin içinde bulunduğu "şirk" durumunun ne olduğunu öğrenmemiz gerekecek. Bir defâ o müşrikler Allahtan başka yarataıcı tanımaz-bilmezlerdi.

 

" Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?" (Zuhruf 87)

 

Müşriklerin inanç durumunu başka bir kaynaktan aktarsak; "Rivâyettir, uydurmadır" der ve itibar etmezler.

Bakın, İslâm öncesi Arapların tek yaratıcı olarak "Allah'ı" gördüklerini Kur'an söylüyor.

Peki "Put" denen heykellerin, kutsanan materyallerin "müşrik" denen insanlar için önemi nedir ?

Bu sorunun cevâbını da Kur'andan alalım:

 

"Dikkat edin, halis din Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: 'Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz' derler..." (Zümer 3)

 

Şimdi, "Müşrik" denerek küçümsenen, aşağılanan insanların putları, Allah ile aralarında birer şefa'at aracı gördükleri muhakkak. Çünki onlar, putların Allah katında kıymetli varlıklar olduğuna inanmışlardı. Peki; müslümanlar, Muhammed'in tükürüğüne, sümüğüne neden saldırıyor ? Onların da amacı "elçinin Allah indindeki kıymetinden nasiplenmek" değil mi? Üstelik, küçük görüp aşağıladıkları müşrikler asla tükürüğü ve sümüğü kutsayacak kadar kepazelik boyutunu artırmadılar. 

 

Günahlarının affolup Cennet'e postu sermek için kara taş'a  yüz sürenlerin, küp şekildeki binâ etrafında setenci beygiri gibi dönenlerin "Putlara karşıyız" demeleri de pek bir komik oluyor.

Fakat; anlayabilen beri gelsin.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...