Jump to content

"Herşey kendi kendine oluşamaz" iddiası, gerçekte ateizmi destekler.


Recommended Posts

Teist ve ateistlere ortak eleştiri içeren bir konuyu ele almak istiyorum;
Genelde ateistlerin sadece, teistlerin de iddia ediyor olmasından dolayı karşı çıktığı," insan kendi kendine oluşamaz ." iddiası, aslında ister istemez bizi " tanrı da var olamaz." sonucuna ulaştırmaktadır.
Çünkü insan kendi kendine varolamıyorsa, insandan katrilyonlarca kat gelişmiş bir varlık, hiç olamaz.
Ancak diğer taraftan genelde materyalistlerin savunduğu" insan, maddeden kendi kendine varolabilir." iddiası, tersine "tanrı da olabilir." anlamına gelmektedir.
Çünkü bigbang öncesinde çok uzun süreçler yaşanmış olmadığına dair, kesin bir bulgu yok.
Eğer herşeyin kendi kendine olabileceği ihtimalini öne çıkaracak olursanız, farkında olmadan büyük patlama öncesinde bir yaratıcının kendiliğinden olabileceğini söylemiş olursunuz.
Aslında buraya kadar önemli bir sorun yok. sadece deist yaratıcı sonucu ortaya çıkıyor.
Ancak diğer taraftan maddeci ateistler de evrimi savunduğu için, bu olasılığa karşı çıktıklarında zaten kendisiyle çelişmiş olacaktır.
Bu durumda materyalist, evrimi tanrısal bir eylem olarak görmediği için,"o zaman, onu yaratan da başka bir yaratıcıdır." şeklinde bir savunma getiremez.
Aksi durumda bu, evrimi tanrılaştırmak anlamına gelir.
Yani biraz daha analitik düşünecek olursak, teizme ait olduğu zannedilen bu düşünce, aslında gayet mantıklı bir söylem ve teistden ziyade ateistin savunması gereken bir teori olarak karşımıza çıkıyor.
Varoluşta, madde, zaman, enerji, uzay gibi temel etkenlerin yanına bilinci de koymamız gereklidir...
Çünkü bilinç ve yaşam evrenin temel yapısında bulunmuyorsa, olağanüstü bir yaratıcı var demektir.
Başka bir deyişle, evrende hayat ve bilinç faktörü olmadan tanrının yokluğunu temellendirmek mantıksal açıdan zor görünüyor.
Çünkü bu durumda evrende metafizik bir gücün varolduğu ve bilinci yoktan varettiği sonucu çıkacaktır. Tıpkı "nedensellik" denilen esrarengiz gücün, insanı kuklası yapması gibi...
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 154
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Teist açısından düşünecek olursak; " varlığı için başka birşeye ihtiyacı olmayan varlık." veya " O zaten vardı..." şeklinde savunma yapılır.


Bu iddia aslında yine yukarda bahsettiklerimi doğruluyor.

" İnsanın varlığı için başkasına ihtiyacı var, ama tanrının yok...? " Burda mantıksal bir çelişki var.

Teist mantığına göre, zaten var olan amino asitler veya organik moleküller bile olamazken, her nedense bunun olağanüstü güçlere sahip bir varlık olması şart?


Yani başka bir deyişle; Evrende varolan maddeleri, organik molekülleri, enerjiyi ve zamanı kullanararak, kendi halinde birşeyler planlamış bir bilinç merkezinin zaten var olmasının mümkün olmadığını..., ama sonsuz güçlere sahip olağanüstü bir varlığın olmasının zorunlu olduğunu mantık çerçevesinde izah edebilmek çok zordur.


Teizmdeki ön kabullerle kendimizi şartlandırarak bir konuyu çözmeye çalışırsak, tarafsız bir sonuç elde edemeyiz.


İnsanlar birgün bigbang deneyleri sonucunda evren oluşturulabileceğini ortaya koyabilecek olursa, bunun güçten ziyade bilgiyi gerektirdiği ortaya çıkacaktır.


Milyonlarca yılda bir evren oluşturulabileceği ve varolan moleküllerden insan üretilebileceği rahatlıkla ispatlanabilir.

Ve gerçeklere baktığımızda da, insanın oluşması milyonlarca hatta milyarlarca yıl sürmüş durumda...


O zaman net matematiksel bir orantı ile bu bilincin tanrısal özellikte olmayacağı sonucu çıkıyor.

Bazı bilinmezlikler ve keşfedilmesi gereken şeyler var. Soru işaretleri var diye herşeyi "tanrı" kelimesiyle açıklamak, soruyu çözemediğinde tenefüs zilinin çalmasını bekleyen bir öğrencinin durumuna benziyor.

Bence herşeyi maddeye bağlamak da benzer bir durumu ifade eder.


Evrende varlığı oluşturan tek bir etken değil. Anlamlı olan teklikten ziyade çoklu varediciler.

Teklikde birlik olma durumu olmaz. Çeşitlilikde ise, renklilik, uyum ahenk, hoşgörü, sinerji, birlik olabilme gibi değerler bulunur.
tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi teizmi geçelim ve tekrar materyalist iddialara dönelim;
Mesela benim burda anlamadığım konu, "şunu evrim yaptı" diyenler evrime bilinç ataması yaparak açıkça panteizmi onaylarken, doğadaki yaratıcılıktan bahsetmek, nasıl sorun olabiliyor ?
"Yaratıcı" sorun oluyorsa "oluşturucu" diyelim... farketmez. neticede bilinçli varoluşun bulunduğu gözlemlenebilir sonuçlara göre gayet açık birşekilde ortada..
" İnsan bir akıl eseri olamaz " , "düşünce zihin yanılsamasıdır " diye diye bilinçaltı insanı düşünmemeye yönlendirecektir.
bu aslında, insan aklını etkisizleştirme metodudur.
Düşünce ile çok şeyi etkilemek mümkün. mesela, plesebo etkisi bunun delillerinden biri.
"Benim aklım önemsizdir." derseniz, bu şartlandırma ile akli yeteneklerin gerilemeye başlayacağını tahmin etmek zor olmaz.
Sen bir eser değil isen, eser de yaratamazsın. O yüzden bu yönlendirme, sanatsal ve yaratıcı zekanın yokolmasına da sebep olur.
İnsan, bir değer ifade eden herşeyi bilinç sayesinde başarabiliyor..., ama insanın varoluşunda bilinç akıl ve planlama olamıyor !
Bunun mantıksal bir izahı olabilir mi...?
hem " insan, sadece maddedir " diyeceksiniz, hem de maddeyi aynı kuraldan muaf tutacaksınız... bu açıkça gerçeklerden kaçmak demektir.
İnsan maddeden geliyorsa ve herşeyi bilinci sayesinde yapıyorsa, madde de, ancak bilinci sayesinde bunu yapacaktır.
İşte tam bu noktada materyalizm kendisi ile çelişiyor;
Çünkü bu durumda "madde, ne sayesinde bunları yapabilmiş olacak......? " sorusu zihnimizde yankılanmaya devam edecek.
Bu durumda madde de, insanı ve yaşam koşullarını bilinç sayesinde yapabilmiş olacaktır.
o halde burda bilinç, maddeden çok daha büyük bir önem kazanacaktır.
Ve "herşey maddedir" iddiası, büyük bir yanılgı olarak kayıtlara geçecek, deyimi yerindeyse duvara toslayacaktır.
( insan, maddeseldir... ancak sadece madde olarak tanımlanamaz. ikisi farklı şeyler.)
Bundan teist kendine destek bulacakmış... hayır tam tersi... "evrende bilinç olamaz " dedikçe, bu teistde"ha demekki bilinç olduğunda benim tanrım gerçek oluyor." düşüncesi uyandırmaya devam edecek.
Bu bir anlamda teistin inancını doğrulamak anlamına gelir.
Sonuçta evrende bir bilinç büyük olasılıkla var. ve bunun o çekindiğiniz tanrısal nitelikleri bulunmuyor. Teistik özelliği ise tamamen sıfır!
Ve düşünmekten korkmayan herkes bunu sorgulayıp bulabilir.
Tam tersi herşeyi maddeye yüklediğiniz zaman, ister istemez ortaya bir tanrı çıkmaktadır.
Allah'ı mutlak varedici yapmak ile, maddeyi mutlak varedici yapmak arasında çok fazla bir fark yok. hatta akıl yönünden de önemli bir fark bulunmuyor.
Ve hatta duygu yönünden de ciddi bir fark yok. çünkü materyalizme göre insan bir maddedir; Kibir, nefret, öfke, ayrımcılık, dikta gibi tanrıya atfedilen özellikleri kendisinde barındırır.
O halde herşeyi maddeye yüklemek; madde = Allah olabilir, anlamına gelecektir.
Nedensellik ilkesi gereği Muhammed, kuran'ı yazmak zorundaysa ve bu konuda bir iradesi yoksa, Muhammed, maddenin elçisi olacaktır !
Neticede herşeyin madde olduğunu ispatlasan bile, müslüman da diyecekki, " İşte o madde dediğin benim Allah'ımdır !"
"madde, olmayan aklı ile bu imkanlara sahip olduysa, Allah haydi haydi bunu yapar..." işte herkes materyalizme inanacak olursa, çıkacak sonuç aynen budur.
O yüzden tek bir etkeni bu kadar göklere çıkarmamak, varoluştaki etkenleri daha akla uygun birşekilde dağıtmak gerekiyor. ve evrende madde ezeli ise, burdan hayat ve bilincin de ezeli olduğu sonucu ortaya çıkar.
Maddenin herşey olamayacağı gibi, tek başına bir "hiç" olacağını da tekrar hatırlatmak istiyorum.
Kendisinin bile farkında olmayan madde, bir bilinç ve hissiyat olmaksızın, kesinlikle bir hiç hükmündedir.
Bu durumda madde yoktur ve olmayan birşey varlığın temeli olamaz. bu nedenle madde, ancak bir yapıtaşı olarak değer taşıyabilir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayrıca materyalizm'de çelişkili ve taraflı açıklamalar bununla da kalmıyor.


Materyalistler " bu bir zorunluluktur, nedenler bu sonuca ulaştırmıştır vs." dediğinde, burdaki zorunluluk veya nedensellik hangi özelliğinden dolayı "tanrı" ithamından muaf olmaktadır?


Peki zorunluluk cevabının açılımı nedir......

Ve neden böyle bir zorunluk ortaya çıkmıştır..?

Sonuçta " Neden? " sorusundan kaçarak, kimse gerçeği bulduğunu iddia edemez.


Burda cevabınızı temellendiremediğiniz sürece... bunun müslümanların "onun neden o şekilde olduğunu Allah bilir " diyerek geçiştirmesinden fazla bir farkı kalmaz;


Evren neden 13.7 milyar yılda oluştu.........? __________ Allah bilir !


Herşey bilinçsizce varolabiliyorsa....

"Madde" kendini bilmeye neden ihtiyaç duydu...? __________ Bu bir zorunluluktur !


Birçok konuda olduğu gibi, materyalizm bu yönüyle de teizme benzer söylemlere sahiptir.

En azından teizm benzerliği ile itham ettikleri diğer felsefelerden geri kalır bir tarafı olduğu söylenemez.




tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş




Ayrıca şu soruyu, aynı zamanda teistlere de yöneltmek istiyorum;


" herşey kendi kendine varolmuş olamaz " dediğimizde, burdaki bilinç faktörünün tanrı olması gerektiğini neye göre belirliyorsunuz...?

( ateistler açısından ele alırsak " farzetme " anlamında soruyuyorum. )


Ve özellikle bu tanrının teistik özellikler taşıyabileceği sonucuna, ne ile ulaşıyorsunuz...?

Bu kararı verirken, dinler dışında, herhangi bir bilimsel / mantıksal referans noktanız var mıdır...?


Elbette yoktur. bu sadece dinlerin iddiasıdır.

Yaratıcı dediğimizde bunun tanrı olmak zorunda olduğu ve dinlerle ilişkili olabileceği sadece dinlere ait bir iddiadır.

Yani burda aslında ateistler farkında olmadan, teistlerle aynı inancı paylaşmış oluyor.


Başka bir deyişle;

Evrende bir bilinçten bahsettiğimizde bunu tanrı farzetmek zorundaysak, tanrı inancından nasıl kurtulmuş olabiliriz?


Bu eleştiriye kısmen deistler de dahil. yani yaratıcı neden tanrı olmak zorundadır... yaratıcının tek olduğuna ve çok büyük güçlere sahip olduğuna neye göre karar verdiniz?

Kısmen diyorum... çünkü deistleri, teist tanrılara taviz vermemek konusunda ateistlerin birçoğundan daha başarılı buluyorum.




Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratıcıyı belli bir niteliğe hapsetmek anlamsız olur. Ancak tahmin yürütülebilir. Dünya ve Yaşam denilince benim aklıma çalışmak, doğum, ölüm, açlık, savaşa yakınlık, acı, düşünceler, okul, iş gibi şeyler geliyor. Bunlar olabildiğince eziyet verici şeyler, zorla yapılan saçmalıklar bana göre. Tanrının bu kadar onursuz ve haysiyetsiz bir varlık olması çok garip bir durum. Düşünüyorum, 23 yılda sadece 1 günüm dahi tamamen mutlu geçmemiştir. Her günüm çok berbatta geçmemiştir ama bulanık geçmiştir hep. İlla ki bu hayatta her şeyde bir bokluk çıkacaktır demek istediğim. Tanrının bu saçmalıkları yaratma da ne amacı olabilir ki? Bir yığın saçmalık...

Afrika'da insanlar neden yaşıyor mesela? Yeni bir güne neden uyanıyor? Açlık hissini 1 gün daha yaşamak için mi? Demek istediğim bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

o kadar derdin varsa ne diye bir tanrı uydurup derdine dert ekliyorsun ki o zaman?

eğer gaipten yardım bekliyorsan, üzgünüm ama gelmeyecek.

İnsanın içinde garip bir umut oluyor zamanla her şey düzelir gibi. Bu bazen bitiyor bende intihar haline bürünüyorum. Bunun haricinde tasarlayıcı ve oluşturucu yani tanrı dediğimiz, sövülmek için çok müsait bir varlık. En baştan her şeyi boktan yaratan bir varlıktan, sonradan yardım istemek oldukça saçma görünüyor.

Mesela yiyecek bulmak çok zor doğada. Amaç ne? Açlıkla pençeleşip zorla yiyecek bulmaya çalışması bir hayvanın veya insanın, tanrının hangi ihtiyacını karşılıyor veya merakını gideriyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani bu tanrı olayı gözlem, uydurma değil. Kim neden kendine inanmak için tanrı uydursun?

çünkü insan, düşünsel açlık çeken bir hayvan. merak ediyor, bilmek istiyor. bulamazsa kendince mantık yürüterek bir açıklama uyduruyor veya uyduran birinin söylediklerine inanıyor.
Link to post
Sitelerde Paylaş

çünkü insan, düşünsel açlık çeken bir hayvan. merak ediyor, bilmek istiyor. bulamazsa kendince mantık yürüterek bir açıklama uyduruyor veya uyduran birinin söylediklerine inanıyor.

Bu tanım evrime neden uymasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratıcıyı belli bir niteliğe hapsetmek anlamsız olur. Ancak tahmin yürütülebilir. Dünya ve Yaşam denilince benim aklıma çalışmak, doğum, ölüm, açlık, savaşa yakınlık, acı, düşünceler, okul, iş gibi şeyler geliyor. Bunlar olabildiğince eziyet verici şeyler, zorla yapılan saçmalıklar bana göre. Tanrının bu kadar onursuz ve haysiyetsiz bir varlık olması çok garip bir durum. Düşünüyorum, 23 yılda sadece 1 günüm dahi tamamen mutlu geçmemiştir. Her günüm çok berbatta geçmemiştir ama bulanık geçmiştir hep. İlla ki bu hayatta her şeyde bir bokluk çıkacaktır demek istediğim. Tanrının bu saçmalıkları yaratma da ne amacı olabilir ki? Bir yığın saçmalık...

Afrika'da insanlar neden yaşıyor mesela? Yeni bir güne neden uyanıyor? Açlık hissini 1 gün daha yaşamak için mi? Demek istediğim bu.

Yav, sen kendine mi Tanrı mı arıyorsun çocuk bakıcısı mı?

Doğum, ölüm, iş, okul, çalışmak, zorluk, risk... Ya n'olacaağdı?

Efor yoksa mutluluk da yok. Challenge yoksa başarı da yok. Adem cennetten çıkalı çok oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yav, sen kendine mi Tanrı mı arıyorsun çocuk bakıcısı mı?

Doğum, ölüm, iş, okul, çalışmak, zorluk, risk... Ya n'olacaağdı?

Efor yoksa mutluluk da yok. Challenge yoksa başarı da yok. Adem cennetten çıkalı çok oldu.

Şimdi böyle diyorsun ama cenneti hayal edip bu dediklerin olmadan sonsuza kadar zevk ve sefa içinde yaşamanın hayali de kuruyorsun. Bu çelişki neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

çünkü evrim bilimseldir. gözlemlenebilir. genetik biliminin gelişmesiyle şüphe kalmayacak şekilde kanıtlanmıştır.

Ya ne mutlu adamlarsınız, her şeyiniz "şüphe kalmayacak" şekilde kanıtlanmış. Valla Müslümanların yok bu kadar kesin'i.

Ama konu bu değil, başka: Daha geçen burada gün bir sürü tartıştık, evrim teorisinin mantıksal spekülasyonlarını; şimdi gözlem'den bahsediyorsun.

Evrim'in gözlem konusu olmayan, salt spekülasyondan varılı sonuçlarının ne kadar çok olduğunu tartıştık. O tartıştığımız arkadaş, "...böyle olması gerekmez mi, hakkında yeterli gözlem bulunmayan konuda boşluklar spekülasyonla doldurulur" diyordu...

Birdenbire bu bağıntı buharlaşıyor, ilkeye atlıyorsun ve "...bilimseldir, gözlemlenebilir..." diyorsun.

Aristo mantığının özelliğidir, "olgu" ile pek işi olmaz, "ilke" üzerinden çalışır. Hatta meşhur bir dişçi örneği var: Diş konusunda bir centilmenin bilmesi gereken şey "otuz iki düzgün diş" idealidir (ilke). Ama gerçekte, olguların çok azı bu ideale uyar. Okumuş centilmenin işi, bu değişebilen durumlar değil, o değişmeyen idealdir. Tek tek durumlardaki kokuşmuş dişlerle ancak bir dişçi esnafı ilgilenir. (O zamanlar cerrahlık, dişçilik gibi işler, berberlik gibi bir şey olarak görülüyordu.)

Üçüncü dünyada "okumuşluk", oldukça elitist çağrışımlar yapan bir fenomen olduğu için, bu dünyanın mürekkep yalamışları bu mantığı pek severler. Hala rağbetle kullanırlar. Çünkü tek tek olguların hamallığıyla, ilgilenmezler. Kitap okuyup oradan anlatırlar genellikle. (Bilgi, yani enformasyon, malumat, data çağını da bunlar, bilgi-kültür-okumuşluk çağı falan zannederler.)

Ben başka bir örneğe atlayayım: Geçen ekşisözlük'te biri bir entry girmiş: Alevilerin yönettiği bir Türkiye nasıl olurdu? Peeh babam, ondan kelli uçmuş bizimkiler: İleri, çağdaş, aydınlık, uygar, demokrat....

Garibin biri kısık bir sesle demiş ki, "...canım örneği var: Alevilerin yönettiği belediyelere, yönettikleri birimlere, yaşadığı getto mahallelere bakın... Belli işte nasıl olacağı."

Ama bizde olgu hep atlanır. Görülmez. Gözleme konu olmaz. Onun yerine kitap okunur. Ortaçağda olduğu gibi. İlkeler öğrenilir. İlke üzerinden tartışılır. "Aleviler iyi adamdır, İyi adamların yönettiği yerler iyi olur, O halde Alevilerin yönettiği yerler iyi olur." (ben Aleviler dedim ama sen istersen Müslüman'ı koy, fark etmez.)

Hayır, evrimin gene öyle olsun da, en çok ampirik zafiyet taşıyan bilim alanı be kardeşim. Daha yeni sayfalarca tartıştık. Birden bire nasıl ilkeye atlıyorsunuz hemen. Nedir bu her seferinde "ilkeye" gönderme yapma hastalığı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ulan hem cahilin önde gideni olup, hem de millete üst perdeden konuşmuyor musunuz, deliriyorum.

evet gözlemsel ahmak allahçı. bir sürü örneği var. daha geçen gün bilim forumunda bir başlık açtım 70 senelik PET maddesini yiyen bakterilerin evrimleşmesi ile ilgili.

şurada adam gibi laf anlatalım diyoruz, hep bi imalar, genellemeler... gerizekalı herif, bizim itibar ettiğimiz bilim ile kendi hayali allahı ve sübyancı peygamberini bir tutuyor.

MAL!!!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teist ve ateistlere ortak eleştiri içeren bir konuyu ele almak istiyorum;

Genelde ateistlerin sadece, teistlerin de iddia ediyor olmasından dolayı karşı çıktığı," insan kendi kendine oluşamaz ." iddiası, aslında ister istemez bizi " tanrı da var olamaz." sonucuna ulaştırmaktadır.

Çünkü insan kendi kendine varolamıyorsa, insandan katrilyonlarca kat gelişmiş bir varlık, hiç olamaz.[/size]

Ancak diğer taraftan genelde materyalistlerin savunduğu" insan, maddeden kendi kendine varolabilir." iddiası, tersine "tanrı da olabilir." anlamına gelmektedir.

Çünkü bigbang öncesinde çok uzun süreçler yaşanmış olmadığına dair, kesin bir bulgu yok.

Eğer herşeyin kendi kendine olabileceği ihtimalini öne çıkaracak olursanız, farkında olmadan büyük patlama öncesinde bir yaratıcının kendiliğinden olabileceğini söylemiş olursunuz.

Aslında buraya kadar önemli bir sorun yok. sadece deist yaratıcı sonucu ortaya çıkıyor.

Ancak diğer taraftan maddeci ateistler de evrimi savunduğu için, bu olasılığa karşı çıktıklarında zaten kendisiyle çelişmiş olacaktır.

Bu durumda materyalist, evrimi tanrısal bir eylem olarak görmediği için,"o zaman, onu yaratan da başka bir yaratıcıdır." şeklinde bir savunma getiremez.

Aksi durumda bu, evrimi tanrılaştırmak anlamına gelir.

Yani biraz daha analitik düşünecek olursak, teizme ait olduğu zannedilen bu düşünce, aslında gayet mantıklı bir söylem ve teistden ziyade ateistin savunması gereken bir teori olarak karşımıza çıkıyor.

Varoluşta, madde, zaman, enerji, uzay gibi temel etkenlerin yanına bilinci de koymamız gereklidir...

Çünkü bilinç ve yaşam evrenin temel yapısında bulunmuyorsa, olağanüstü bir yaratıcı var demektir.

Başka bir deyişle, evrende hayat ve bilinç faktörü olmadan tanrının yokluğunu temellendirmek mantıksal açıdan zor görünüyor.

Çünkü bu durumda evrende metafizik bir gücün varolduğu ve bilinci yoktan varettiği sonucu çıkacaktır. Tıpkı "nedensellik" denilen esrarengiz gücün, insanı kuklası yapması gibi...

Mindsurfer yaniliyorsun, cunku biz teistler "Hersey kendiliginden olamaz" diyip evrende ki "bilince" dikkat cekiyoruz ve nihayetinde tasarim uzerinden bir arguman olusturuyoruz ama is sadece burda bitmiyor...

Kozmolojik arguman ve ontolojik argumani da ayni anda goz onunde bulundurunca "Yaraticidan" baska herhangi bir rasyonel secenegimiz kalmiyor...

Yazmis oldugun iletilerde cevaplanmasi gereken cok yer var ama suan icin vaktim uygun degil...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...