Jump to content

Darbeyi kim yaptı?


Recommended Posts

Çok önemli bir makale buldum:

http://nypost.com/2016/08/07/scenes-from-the-turkish-crackdown/

-Bilinen şeylerin yanı sıra Erdoğan Seçim barajını da %12-%15'lere çekmeyi planlıyor. İstanbul'un bütün alanlarını iş arkadaşlarına peşkeş çekecek. Kürtleri susturmak için 2 milyon Suriyeliye vatandaşlık verecek. Osmanlı'Nın bazı devlet yönetimi usullerini geri getirecek. Reform adı altında kendinin ve AKP'nin gücünü iyice arttıracak. Böylece mecliste sadece AKP ve CHP kalacak. Darbe konusunda da bu işi kendi kendine yaptığına dair şüpheler artıyor.

 

Bi de şöyle bir olaya bakınız yaw. Karşı takımda olsam korkarım oynayamam A.S.

Doaa Elghobashy of Egypt reacts during a Women's Beach Volleyball preliminary game. (Photo: Getty Images)

tarihinde leonardo18 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 216
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mantik,

Cemaatin kurumlara olan sizmalarinda cok önceki görüntüleri Atatürkcü seklindeydi bundan dolayi rakamlar fazla gibi gözükebilir ama itirafcilar cemaatla ters düsenlerin aciklamalari olayin ne derecede vahim oldugunu göstermektedir. Kaldi ki darbe olana kadar bir cogunun cemaatle iliskisi oldugu bilinmiyordu. Askeri liseler polis akademileri Harbokulu bunlarin kontrolleri altindaydi ve kendilerinden olmayanlari cesitli nedenlerle ihrac ediyorlardi. Su anda haksizliga ugramis bir sürü genc olanlari anlatmaya basladilar.

Fettullahci örgütü hafife alanlar cok yaniliyorlar. Cemaatle kisisel yasadiklarimi buraya aktarmiyorum ama 15 sene önce ben bunlara ''en tehlikeli terör örgütü'' diyordum cünkü yapilanmalarini nasil calistiklarini insanlari nasil kandirdiklarini ve kurumlara nasil sizdiklarini görüyor biliyordum.

AB ülkeleri yapilanmalari ise dehset verici boyutlardadir. Ayni bir devlet yönetimi hiyararsisi icinde calismaktadirlar.. Sahip olduklari olanaklar para cok fazladir nedeni de yönetimlerin bunlari koruyup kollamalaridir.Örnegin Danimarka'da calisan bir sakirt 2 sene sonra Hollanda'ya veya baska bir ülkeye tayin olur.Devamli yer degistirirler kendi yurtlari disinda herkese acik okullari kolejleri vardir. Yurtlarda ise yatili okuyan ögrenciler kalir ve devamli beyinleri yikanir.

Cemaate, sizofrenik emperyalist usagi fetosa eskiden sempati ile bakanlara kizardim ama su anda tüm olaylar kisiler aciga ciktigi halde sempati ile bakilmasini veya ayni eskisi gibi cúmlelerin kullanilmasini anlayamiyorum.

Yenikapi mitingi yapilmadan önce AKP baskan yardimcilarindan birisi konusmasinda " darbe olmasaydi 3000 kisiyi yargidan alabilirmiydik tüm dünya ayaga kalkardi'' dedi. Talihsizce söylenmis bir sözmüdür zafer sarhoslugu ile söylenmis bir sözmüdür bilemiyorum ama dikkatimi cekti. Ayrica AKP nin cemaati, cemaatin AKP yi nasil kullandiklari da ortaya cikmaktadir. 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Batı basını, ülke menfaatleri gerektirdiği durumlarda tek ses verir. O renklilik boş bir renkliliktir.

Çok basit bir soru soracağım. Özgür Gündem diye bir gazete yayınlanıyor. Hiç okudunuz mu bu gazeteyi? Ankara'da bomba patlatan puştun fotoğrafını basıp, "şehidimiz" diye yazılar yazıyorlar. Bu gazete Türkiye'de yayınlanıyor. 

Türkiye'de kendi vatandaşına, askerine, polisine kurşun sıkan örgütün günlük gazetesi yayınlanabiliyor. Çeşitli baskılara maruz kaldıklarını kabul ediyorum ama bu gazete yayınlanıyor. Şimdi soru geliyor. Avrupa ya da ABD'de o ülkeye kurşun sıkmış herhangi bir grubun, örgütün, devletin taraftarlığını yapan bir gazete yayınlanabilir mi?

ABD'de El-Kaide ya da Işid taraftarı bir günlük gazete yayınlanabilir mi?

ABD'de Hispaniklerin bağımsızlığını savunan gazete var mı? Hispaniklerin bağımsızlığını savunan, silahlı bir örgüt ABD'de günlük gazete yayınlayabilir mi?

Zencilerin ABD'den ayrılmasını savunan gazete var mı?

Almanya'da Protestan-Katolik ayrımını körükleyen, geçmiş savaşları ve katliamları döne döne anlatan, sonra da "tarihle yüzleşiyoruz" diye yavşakça gülen bir gazete var mı? Almanya'da 150 yıl boyunca Protestan ve Katolikler birbirini doğradı. Bugünün Alman kuşakları bu katliamlarla yüzleşiyor mu?

Fransa'nın 15 tane resmi sömürgesi var. Bu sömürgelerin Fransa'dan ayrılmasını savunan bir gazete var mı Fransa'da?

Bu sorulara samimiyetle cevap verilebilirse, batı basınının aslında "ne" olduğunu daha iyi anlarız.

Her geçen gün, Türk basını içinde çok daha demokrat ve dürüst unsurlar olduğunu görüp şaşırıyorum.

İngiliz İşçi Partisi, Irak'ın yağmasına ve Irak halkının katline onay vermiştir.  Batının vicdanı olma iddiasında bulunan sol etiketli partiler bile güvenirliğini kaybetmiştir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

robes abi, bence yayınlanır. örgüte elbet müsade etmezler ve tepesine binerler ama sadece yazan ve konuşanlara izin verirler. yalnızca fikir beyan edenleri içeri atacaklarını sanmam avrupada. Londra Hyde parkta yüksek bir yere çıkıp, siyasilere ve kraliçeye sinkaflı küfürler eden tipleri gözlerimle gördüm.

tarihinde malta erigi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 8/8/2016 at 12:36, haci yazdı:

Mantık yazdı:

Fethullahçıların bu işte bir parmağı olduğu zaten kesin benim gözümde.

 

Elinde ne gibi bir delil var Mantık? Tayyip'in iddiaları dışında somut delil yok. Neye dayanarak böyle bir sonuca varıyorsun? Bu iddia somut delillerden yoksun... Bütün deliller dedikodu mahiyetinde...

Durum karışık haci.

Baştan ben de aynen senin gibi düşündüm, Atatürkçü subaylar ellerinde kalan son bir güçle böyle birşey yapmaya kalktılar, başarısız oldular, Tayyip de bunu fırsat bilip bir taşka iki kuş vurmaya kalktı ve Fethullahçıları suçladı dedim. Girişimin başarısız olması zaten kemalistlerin gücünün tükendiğini gösteriyordu. Tayyip'in onlardan çekinecek bir tarafı kalmamıştı, dolayısıyla dikkatini rakiplerinden diğerine yöneltti, ve bu darbe girişimini fırsat bilip onları da ortadan kaldırmaya girişti dedim. Bu sayede halkın Atatürkçü kesimini de yatıştırdı ve onların sokaklara çıkmasını falan önledi diye düşündüm. Bize buradan böyle görünüyor olay.

Ama Türkiye'de yaşayıp bu konuya bize göre çok daha yakından bakan, ve bu konularda kolayca kül yutmayacak pek çok tanıdığım kişi neredeyse tamamen emin bir şekilde bu darbenin tamamen Fethullah'ın işi olduğunu düşünüyor. Bunlar darbeye karışmış veya bu konuda tutuklanan pek çok kişiyi adıyla, geçmişiyle, vs bilen ve takip eden kişiler. Yani darbecilerin en azından bazılarını biliyorlar. Bu işi kimin yaptığı ancak bu işe karışanların hayatının ve geçmişlerinin incelenmesiyle anlaşılır, yukarıdaki mesajlarımın birinde de dediğim gibi. Türkiye'de yaşayan aydın, bilgili ve kültürlü kişilerden bu olayı yakından takip edenler, işi bu derinliğiyle inceleyebildiler. Onlar arasında ise bu işi Fethullahçıların bir darbesi olarak görmeyen neredeyse yok gibi.

Halkın büyük çoğunluğu medyanın dolduruşuna gelip öyle düşünüyor desek bile, aydın ve bilgili kişilerin o tuzağa düşmesi pek olası değil. Bu yüzden son dönemde ben de bu işte Fethullah'ın en azından bir parmağı olduğu kanısına vardım. Ama rolünün düzeyi hala çok net değil benim için, yukarıda da dediğim gibi.

Aydınlar bile bu dolduruştan bir miktar da olsa etkileniyor olabilir. Adamın rolünü abartıp, tamamen onun işi gibi görüyor olabilirler. Bu yüzden hala tam olarak emin değilim ne olup bittiğinden.

Ama olaya nasıl bakarsak bakalım, Türkiye'de kemalistlerin gücü tükenmiş, dönemleri geçmiş gibi gözüküyor. Belki Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla hakikaten de tamamen kökleri kazındı ordudaki kemalistlerin. Bana hepsini temizlemeleri zor olur gibi geliyordu, ama belki de başarıldı bu. Ordudaki tek politik grup Fethullahçılar kaldı belki de. Diğerleri suya sabuna dokunmayan, maaşımı alayım, emekli olayım, günlerimi geçireyim diyenler belki de artık. 

Bu işte kemalistlerin önemli rolü olsa, Tayyip onları neden direk hedef almasın? Çekinecek neyi var ki? 

Bu adamlar Ergenekon ve Balyoz sırasında bile kemalistlerden çekinmedilerse, şimdi niye çekinsinler diye düşünmeye başladım.

Belki de Türkiye'de hakikaten kemalistlerin çoktan defteri dürülmüş durumda. Politik arenada hiçbir etkinlikleri kalmamış, ve meydan iki dinci grubun birbiriyle çekişmesine kalmış durumda. Belki biz eski Türkiye'yi hatırladığımız için bu işi kemalistlerin yapmış olması gerektiği fikrinden bir türlü kurtulamıyoruz, kimbilir.

Öyle ya da böyle, bu olay karışık benim gözümde hala. Tam emin değilim ne olup bittiğinden.

Link to post
Sitelerde Paylaş

cigi,

Yukarıda hacı'ya da yazdığım gibi, belki de fazla uzakta kaldım Türkiye'den diye düşünmeye başladım. Takip etmeye çalışıyoruz sözde ama orada yaşayıp yakından bakmak gibi olmuyor. 

Kafam hala karışık benim bu konuda. Vaktim de dar son dönemde. Fırsat bulup yeterince okuyup inceleyemedim bu konuyu. Bu yüzden tam emin değilim. Zamana bırakıyorum şimdilik. Fırsat bulduğumda biraz daha inceleyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

FETÖ darbeye zorlanmış olabilir.ABD dende yeşil ışık alınmışsa Darbeyi  yaparlar.Ama  gaye açığa çıkmalarını sağlamaktır.Bu arada darbeyi yapacak olurlarsa destektekleyeceklerinide bazı üst subaylar onlara vaat etmiş olabilirler.Çünkü MİT darbenin yapılacağını biliyordu.Hakan Fidan darbe günü Genelkurmaydaydı.Sonra ben onu anlayamadım.GenelKurmay başkanını Akıncılar üssünden nasıl kurtardılar.?Darbeci tuğ General Mehmet Dişli ile elini kolunu sallaya sallaya Helikopterden çıktı!RTE nin darbe günü Marmaris      yakınlarında  bir otelde yaverlerinden habersiz bulunmasıda bir tesadüf?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 hours ago, malta erigi said:

robes abi, bence yayınlanır. örgüte elbet müsade etmezler ve tepesine binerler ama sadece yazan ve konuşanlara izin verirler. yalnızca fikir beyan edenleri içeri atacaklarını sanmam avrupada. Londra Hyde parkta yüksek bir yere çıkıp, siyasilere ve kraliçeye sinkaflı küfürler eden tipleri gözlerimle gördüm.

"Bence yayınlanır" demek çok anlamlı değil. Örnek olması lazım. Şu örgütün şu yayını, bu ülkede yayınlanıyor demeniz gerekiyor. 

İngiltere IRA ile savaşırken, IRA Londra'nın merkezinde kendi fikirlerini anlatan gazete dağıtabiliyor muydu? Bunun örneğini ortaya koyman lazım.

Kraliçeye küfür falan, bunlar komik şeyler. Kraliçeye küfretmenin İngiltere güvenliğini tehdit eden bir tarafı yok. Küfredenin terbiyesizliğini ortaya koyar sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, malta erigi said:

tankların içinden kamuflaj giymiş cemaatçi polisler çıktı, daha nasıl bir delil olacak? Kemalistler Tayyip nefreti ile destek vermiş olabilirler ama darbenin beyni belli ki cemaat.

Sadece o değil. Akıncı üssünde bir tane imam çıktı. Bayağı imam. Sakarya'da görevli imammış. O puşt darbe gecesi askeri üste imiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Robespierre yazdı:

Sadece o değil. Akıncı üssünde bir tane imam çıktı. Bayağı imam. Sakarya'da görevli imammış. O puşt darbe gecesi askeri üste imiş.

Onun orda ne işi var mesela? Benim başta şüphelerim vardı ama. İçimden diyorum fetö metö hikaye. Ama bu fetöcülerin darbeden önce olan açıklamları falan. İişte bu tip adamların Akıncı üssünde olması. Kimsin sen ne işin var akıncı üssünde? Hele ki Akarın dediği sizi kanaat önderimizle görüştürelim demeleri doğruysa. Ciddi Ciddi. Amerikan darbesini yapıp. Doğu Anadoğu ve Güneydoğu Anadoluda özerkliğe giden bir yapı, gibi ABD'nin kendine göre Türkiye çözümleri uygulamaya konulacaktı. Ve fetö hareketi olduğu gibi korunacak. tüm bunlar demokrasi adı altında allanıp pullanacaktı. Atatürkçülük tasfiye edilip şeriat getirilmeyecekti. Rejim Paradigma değiştirecekti. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gülen CIA ilişkisi

2008`de gündeme gelen ama o yıllarda üzerine çok fazla konuşulmayan bir ajans haberi aslında tehlikenin gözümüzün önünde olduğunun en büyük göstergesi.

İŞTE 27 HAZİRAN 2008 TARİHİNDE AJANSLARA DÜŞEN O HABER

Yeşil Kart başvurusu reddedilen Fethullah Gülen’in, ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Servisi aleyhine açtığı davada, Gülen’in finans kaynakları, dini ve siyasi kimliği ile ilgili çarpıcı ifadeler yer alıyor. Pennsylvania’daki Özel Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada savcı, Gülen’in “öğretim yöntemleri geliştirmiş bir eğitimci” olmadığını belirtti, cemaatin 25 milyar dolarlık bir malvarlığını yönettiğini söyledi. Savcıların gerekçeleri arasında, Gülen cemaatinin para kaynağının CIA olduğu da belirtildi.

Fethullah Gülen’in 21 Kasım 2006 tarihinde vize için yaptığı başvuru İçişleri Bakanlığı tarafından bir yıl sonra reddedildi. 18 Aralık 2007’de bir kez daha aynı vize ve oturma izni için başvuran Gülen bu kez toplam 26 akademisyen, din adamı ve aralarında Morton Abramovitz ve Graham Fuller, Mehmet Sağlam gibi isimler tarafından kendisi hakkında yazılmış referans mektuplarını da mahkemeye sundu. Mart 2008’de Gülen’in temyiz isteği reddedildi. 18 Haziran’da Savcılık makamınca Pennsylvania Doğu Bölgesi Mahkemesi’ne sunulan belgelerde şöyle denildi:

TİCARİ KAYNAKLARI BULUNAN DİNİ VE POLİTİK BİR HAREKETİN LİDERİ

“Davacı eğitim konusunda uluslararası alanda takdir kazandığını iddia etmektedir. Oysa kendisi, ‘olağanüstü yetenekli’ eğitimciler arasında olmadığı gibi eğitimci bile değildir. Kendisi delillerde de sunulduğu gibi büyük ticari kaynakları bulunan etkili dini ve politik bir hareketin lideridir. Dinlerarası diyalog ve tolerans da bu statüde vize verilen alanlar değildir.”

GÜLEN’İN FİNANSAL KAYNAĞI CIA

“Gülen hareketinin, yürüttüğü projelerin finansmanında kullanılan paraların büyüklüğü nedeniyle Suudi Arabistan, İran ve Türk hükümetleriyle gizli anlaşma içinde olduğu iddiaları dile getirilmektedir. CIA’in de bu projelere finansal ortaklık ettiği şüpheleri bulunmaktadır” diyen savcılık, Gülen’in sunduğu onlarca destek mektubundan hiçbirinin bir eğitimciden gelmediğini belirtti.

ALDIĞI ÖDÜLLER GERÇEK DEĞİL

Gülen’in aldığı ödüllerin gerçek ödül bile sayılmasının şüpheli olduğuna yer veren Savcılık makamı, “Davacı’nın UNESCO ödülünü aldığı törende Papa 2. Jean Paul’le bir kez daha görüştüğü iddiası doğru değildir. Papa, ödül tarihinden altı ay önce ölmüştü” dedi.

GÜLEN, GERÇEK PLANLARINI AÇIKLAMIYOR

Savcılık, iddianamesinin son bölümünde Gülen’in “gelecek planlarını” açıklamadığını, eğitim alanında çalışmaya devam edeceğine dair hiçbir işaret vermediğini yazdı. İddianamede “Kendisi hakkında konferanslar düzenleyip yazılar yazdırması eğitim alanında olağanüstü bir faaliyet sayılmaz” denildi.

25 MİLYAR DOLARLIK GÜÇ

Savcılığın teslim ettiği yeni belgeler arasında da Gülen cemaatinin mali yapısına dair bilgiler yer aldı ve cemaatin 25 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığına vurgu yaptı. “Okullar, gazete, üniversite, sendikalar, televizyonlar. Bunların birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğu tartışılıyor. İş yapma şeklinde hiçbir şeffaflık yok” diyen Savcılık, “Gülen’in kendi açıklamaları da gösteriyor ki, kendisi felsefesini eğitim yoluyla yayan bir din adamıdır ama eğitimci değildir” dedi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunları ben de çok iyi biliyorum Mantık.... Ama darbeyi Kemalistlerin yaptığı konusunda en ufak bir kuşkum yok. Ben bir adım da ileri gidiyor ve Fethullahçıların bu işte parmağının olmadığını iddia ediyorum. Senin görüşlerinden bu noktada ayrılıyor benim görüşlerim. Fethullahçıkların Atatürkçü isyancılar tarafından kullanılmasının imkansızlığına da değinmek istiyorum. Onlar su ve yağ gibi. Karışamazlar ve birlikte bir etkinlikte bulunamazlar. Ya yalnız Fethullahçılar darbe yaparlar, ya da yalnız Kemalistler. İkisi bir araya gelemez. Bu maddenin doğasına aykırıdır.

Türkiye'de yaşayanlar olayı farklı yorumluyorlar. Onlar olayları daha doğru mu değerlendiriyorlar? Olayların içinde olmaları daha doğru değerlendirmeleri için iyi bir neden midir? Bende olayların içinde olmaları darbeyi yanlış değerlendirmelerinin en büyük nedeni. Bu çoğunluğun beyninin yıllarca Tayyip ve çetesi tarafından beyinleri yıkandığını biliyoruz. Bunlar Fetö diyor başka şey demiyor. Aydın olmaları hiç bir şey ifade etmiyor. Çoğunluğu oluşturmalarının da bir anlamı yok. Kalabalık hiç bir zaman gerçekleri yansıtmaz. Çoğunluk her zaman yanılır ve yanıltır.  Güleni suçlayan bir kalabalığa katılan aydınlarımız da bu nedenden yanılıyor. Daha da ötesi artık onları gerçekleri göstererek ikna etmek imkansız boyutlara ulaşmış durumda.

Kemalistlere gelince... Şahsen benim en çok eleştirdiğim bir kesim onlar.. Atatürk'ün mirasını yeni nesillere kabul ettirmede ve onları ilerleterek zamana uydurmada, Türkiyeyi çağdaş bir ülke düzeyine çıkarmada son derece beceriksiz, ilkesiz, değersiz tembel ve defterleri çoktan dürülmüş bir güruh onlar.. Ama defterlernini dürülmesi onların bir darbeye teşebbüs edememesi şeklinde yorumlanmamlı. Önemli olan onların zayıf olması değil.  Önemli olan onların zayıf oldukları halde kendilerini bir darbe yapacak kadar kuvvetli hissetmeleri.. Bütün sorun bu aptalca kendine güvenden kaynak alıyor zaten.

Darbeyi Fethullahçıların yaptığının delilleri yok derken, öyle deliller üretilemez demek istemiyorum. Nitekim tanklardan Fethullahçı polislerin çıktığı iddiası üretilen ve benzerleri ilerde de üretilecek olan delillerden birisi. İlerde daha çok itiraflar ve sahte delillerle karşılaşacağız.

Özet olarak diyebilirim ki senin Türk aydınları olarak nitelendirdiğin, genel olarak Atatürkçüler veya daha avam bir deyimle Kemalist olarak bilinen grup, çoğunluğun Tayyip'in etkisi altında kalarak sapkın inanç ve düşüncelerini ve bu arada hezeyanlarını da yansıtan, güvenilmekten çok uzak, yanılmayı kabul etmeyecek kadar ukela ve kendinden emin, çoktan tükenmiş, Atatürk'ün ilkelerine sığınan ama ne onları anlayan ne de ilerletecek yeteneğe sahip, zavallı bir kesim. Darbeye işte bu kesim baş vurdu.. Ve bu girişim Atatürk tarafından kurulan bir ülke olan Türkiye Cumhuriyetinde Kemalizmin sonunu vurguladı. Bu darbe girişimi için Last Tango in Paris diyebiliriz. Türkiye yeni bir ülke artık. Kendimizi bu gerçeğe alıştırmamız gerekiyor. Çoğunlukla birlikte bizler de kim ve ne olduğumuzu zamanla öğrenecek ve kabul edeceğiz. Bizim kuşak için bu imkansız tabii. Ama bizden sonra gelecek kuşaklar Atatürkçülüğü tarih kitaplarından öğreneceklerdir. Bunlar gerçek. İyi veya kötü olması göreli bir kavram. Darbe başarılı olsaydı Türkiye için gelecek çok farklı olabilirdi. Daha iyi mi olurdu? Orasını bilemem... Bu aptal Atatürkçülerle ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi olurdu. Yani çok da iyi olmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.08.2016 at 12:50, leonardo18 yazdı:

 

Bir de darbeyi CIA yaptı diyenler var. Tayyibin işlerini kullanan devlet şu anda ABD değil Rusya'dır.

 https://www.yahoo.com/finance/news/russia-may-preparing-long-term-150655553.html

NATO'dan AB'den uzaklaşan ülkeyi Ukrayna gibi kendi etki alanına katmaya çalışan bir Rusya var. Tayyip'i kullanan, ülkenin haline sevinen kişi Putin'dir. CIA değil.

Ortadoğuyu okuyamıyorsun, bu işin kökeni 200 Tarihli Suriye raporlarına gider.

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, haci yazdı:

Bunları ben de çok iyi biliyorum Mantık.... Ama darbeyi Kemalistlerin yaptığı konusunda en ufak bir kuşkum yok. Ben bir adım da ileri gidiyor ve Fethullahçıların bu işte parmağının olmadığını iddia ediyorum. Senin görüşlerinden bu noktada ayrılıyor benim görüşlerim.

 

Hacı TSK, Natoya girdiğinden beri Komuta kademesinde Kemalist Subay yoktur, Albaylığın ötesine geçemezler, geçerlerse bile bir sekilde pasifize edilirler. Fethi Gürcan ve Talat Aydemiri saymazsak hiç bir zaman Kemalist/Atatürkçü darbe olmamıştır bu ülkede.Bir Kemalist Natoya bağlılık yemini etmez.

Türkiye İsrail/Cia yazdığı  Davutoğlunun pazarladığı Yeni Osmanlıcılık polikasından vazgeçti, olay bu.

tarihinde AKHENATON____ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎8‎/‎9‎/‎2016 at 22:44, Robespierre yazdı:

Batı basını, ülke menfaatleri gerektirdiği durumlarda tek ses verir. O renklilik boş bir renkliliktir.

Çok basit bir soru soracağım. Özgür Gündem diye bir gazete yayınlanıyor. Hiç okudunuz mu bu gazeteyi? Ankara'da bomba patlatan puştun fotoğrafını basıp, "şehidimiz" diye yazılar yazıyorlar. Bu gazete Türkiye'de yayınlanıyor. 

Türkiye'de kendi vatandaşına, askerine, polisine kurşun sıkan örgütün günlük gazetesi yayınlanabiliyor. Çeşitli baskılara maruz kaldıklarını kabul ediyorum ama bu gazete yayınlanıyor. Şimdi soru geliyor. Avrupa ya da ABD'de o ülkeye kurşun sıkmış herhangi bir grubun, örgütün, devletin taraftarlığını yapan bir gazete yayınlanabilir mi?

ABD'de El-Kaide ya da Işid taraftarı bir günlük gazete yayınlanabilir mi?

ABD'de Hispaniklerin bağımsızlığını savunan gazete var mı? Hispaniklerin bağımsızlığını savunan, silahlı bir örgüt ABD'de günlük gazete yayınlayabilir mi?

Zencilerin ABD'den ayrılmasını savunan gazete var mı?

Almanya'da Protestan-Katolik ayrımını körükleyen, geçmiş savaşları ve katliamları döne döne anlatan, sonra da "tarihle yüzleşiyoruz" diye yavşakça gülen bir gazete var mı? Almanya'da 150 yıl boyunca Protestan ve Katolikler birbirini doğradı. Bugünün Alman kuşakları bu katliamlarla yüzleşiyor mu?

Fransa'nın 15 tane resmi sömürgesi var. Bu sömürgelerin Fransa'dan ayrılmasını savunan bir gazete var mı Fransa'da?

Bu sorulara samimiyetle cevap verilebilirse, batı basınının aslında "ne" olduğunu daha iyi anlarız.

Her geçen gün, Türk basını içinde çok daha demokrat ve dürüst unsurlar olduğunu görüp şaşırıyorum.

İngiliz İşçi Partisi, Irak'ın yağmasına ve Irak halkının katline onay vermiştir.  Batının vicdanı olma iddiasında bulunan sol etiketli partiler bile güvenirliğini kaybetmiştir.

 

Çok bilinmez ama ABD'de satanist bir kilise, Komünist bir parti ve Ku-Klux-Klan gibi örgütler ve bunların yayın organları var. Almanya-Fransa'da da bu böyle Fransa basının bir kısmı 60'lı yıllarda Cezayir'in Fransa'dan ayrılmasını savunmuştur.

- bu 'batı eleştirisi" de sağ kesime özgü bir şey. Sanki orada bir yerlerde bir adam var ve ülkenin iyiliğini/kötülüğünü istiyor. BU çok saçma bir yaklaşım. Batı'da ülkeler var. ülkelerin içinde sağcısı/solcusu farklı görüşe sahip insanlar var. Ama şu var: Tayyip Türkiye'de olduğu gibi, orada da parmağını şıklatınca her şeyi istediği hale getirebileceğini zannetmeye başladı. Böyle bir şey yok. Türk gazeteleri Tayyip ne isterse onu yazarlar, yazmazlarsa kapatılırlar. Tayyibin ABD basınını sansürleme gücü yok. ona canı sıkılıyor belki de.

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 minutes ago, leonardo18 said:

Çok bilinmez ama ABD'de satanist bir kilise, Komünist bir parti ve Ku-Klux-Klan gibi örgütler ve bunların yayın organları var. Almanya-Fransa'da da bu böyle Fransa basının bir kısmı 60'lı yıllarda Cezayir'in Fransa'dan ayrılmasını savunmuştur.

- bu 'batı eleştirisi" de sağ kesime özgü bir şey. Sanki orada bir yerlerde bir adam var ve ülkenin iyiliğini/kötülüğünü istiyor. BU çok saçma bir yaklaşım. Batı'da ülkeler var. ülkelerin içinde sağcısı/solcusu farklı görüşe sahip insanlar var. Ama şu var: Tayyip Türkiye'de olduğu gibi, orada da parmağını şıklatınca her şeyi istediği hale getirebileceğini zannetmeye başladı. Böyle bir şey yok. Türk gazeteleri Tayyip ne isterse onu yazarlar, yazmazlarsa kapatılırlar. Tayyibin ABD basınını sansürleme gücü yok. ona canı sıkılıyor belki de.

Buradaki kriter şudur; devlet için yakın ve gerçek tehlike arz eden gruplara özgürlük verilebiliyor mu? Tehlike arz etmeyen, tabanı olmayan, halkın ilgi göstermediği, silahlı gücü olmayan grupların propagandalarının serbest olması bir anlam ifade etmez.

PKK Türkiye için yakın, gerçek ve yakıcı bir tehdittir. Adamlar başkentte bomba patlatıyor. Bu örgütün günlük gazetesi Türkiye'de yayınlanabiliyor. Satanist kilisesi ile bunun ne ilgisi var?

Leonardo, kaç yaşındasın ve eğitim durumun nedir bilmiyorum. Ama bir ülkenin kaderini elinde tutacak, ülke için neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilecek olgunlukta olduğuna karar vermişsin. Bu bir gençlik kibiridir. Ve inan bana 80 milyonluk bir ülkenin sorumluluğunu üstlenmek, entelektüel gevezelikten çok daha ciddi bir iş.

Sol adı altında içi boş, gerçek hayatta karşılığı olmayan, ayakları yere basmayan gevezelikleri savunma yaşını çoktan aştım. Sağcı değil, sapına kadar komünistim. Daha birkaç ay öncesine kadar rutin bir hayatın içinde olan Suriye halkının, bir anda içinde bütün hayatını ve geleceğini kaybederek, plastik bir botun içinde Akdeniz'in dev dalgalarına kendini attığını gördüm. Ben bu noktadan sonra, eğer siyaset ile ilgili bir fikir sahibi olacaksam, bir kanaat dile getireceksem bu olay olmamış gibi davranamam. Eğer benim kafamda akıl, gönlümde vicdan varsa, bu olay benim düşüncemin merkezinde olmak zorundadır. Kitap değil, hayat esastır.

Milli güvenlik denen konu, bir takım faşist ve aptal adamların bir araya gelerek, ne yapsak da şu gençlerin hayatlarını zehir etsek diye düşünmeleri demek değildir. Daha ciddi bir konudur. İnsan bunu zamanla anlıyor. Belki sen de anlayacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, AKHENATON____ yazdı:

Hacı TSK, Natoya girdiğinden beri Komuta kademesinde Kemalist Subay yoktur, Albaylığın ötesine geçemezler, geçerlerse bile bir sekilde pasifize edilirler. Fethi Gürcan ve Talat Aydemiri saymazsak hiç bir zaman Kemalist/Atatürkçü darbe olmamıştır bu ülkede.Bir Kemalist Natoya bağlılık yemini etmez.

Türkiye İsrail/Cia yazdığı  Davutoğlunun pazarladığı Yeni Osmanlıcılık polikasından vazgeçti, olay bu.

Atatürk ölünce  orduya olan etksi azalmıştır belki ama, hiç bir zaman yok olmamıştır. Hala yok olmuş değildir.İlk darbeyi 27 Mayıs 1960'da, Orgeneral Cemal Gürsel'i ikna eden bir grup albay yapmıştır. Onlardan bazılarının darbe anlayışı farklıdır. Gürsel ordunun en kısa zamanda demokratik düzene geçmesi için çalışmaktadırlar. Bazı subaylar ise buna karşıdırlar. Bunun üzerine Cemal Gürsel 14 subaydan oluşan bir grubu başka görevlere atamış ve demokrastik sürecin devamını sağlamıştır. Onlar 14'ler olarak bilinir. Nato'ya girmekle Atatürkçülük arasında bir ilişki yoktur. Türkiye Nato'ya Sovyet tehdidinden dolayı hemen girmek istemiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra Rusya bizden Kars ve Ardahan'ı istemiş, İnönü de onlara gelin alın, alabilirseniz demiştir ama, Nato'ya da girmek gerektiğini reelize etmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1950'de DP çoğunluğu aldığı seçimlerin hemen akabinde genel kurmay başkanı İsmet İnönü'ye bir darbe yaparak yönetimi ele geçirmeyi ve ardından CHP'ye devretmeyi teklif ediyor. İsmet İnönü bu teklifi reddediyor. TC İnönü sayesinde az da olsa batı demokrasilerine benzer bir rejime kavuşuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...