Jump to content

Ölümden sonra yaşamın olmadığını kanıtlayabilir misiniz?


Recommended Posts

1 dakika önce, ad hominem yazdı:

Kafana darbe aldığında bilincini kaybetmen yeterli kanıt.

Kaza geçiren insanların ''kamyonun geldiğini gördüm gerisini hatırlamyırum gözümü burda açtım'' dediğini duymuşsundur. Adamın bilinci dışarıdan gelen bir etki ile kapanabiliyorsa bu bilinç maddeye bağımlıdır.

Alkol aldığında bilincinin bulunması bilincin maddeden etkilendiğini ve madde üstü bir varlığı olmadığını gösteriyor.

Beyine etki eden hastalıkların insanların karakterini değiştirmesi, hafızasını etkilemesi, motor kabiliyetleri etkilemesi hepsi bilincin beyine bağımlı olduğunu kanıtlıyor.

Bunun aksi olarak beyini olmadığı halde bilinci olduğunu kanıtlayabilecek tek bir varlık yok, olmadı.

TV yayını ve televizyon sisteminde televizyonda meydana gelebilecek herhangi bir fiziksel arızanın görüntüyü etkilemesi yayının varlığını etkilemez. Benzer şekilde fiziksel etki ile beynin işlevini yitirmesi bilincin varlığı hakkında bilgi vermez. Ancak ilişkili olduğunu gösterir. Beynin bilinç ve madde arasında alıcı/verici görevi görüyor olduğunu, hatta bilinci açıp kapattığı düşünülebilir.

Bu karşılık klinik olarak ölü durumda olan insanların "Near Death Experience" olarak bilinen ölüme yakın deneyimleri bilincin artık kan gitmeyen bir beyinden bağımsız var olabildiğini göstermektedir.

Tüm bunlar bu meselenin henüz kesin bir sonuca ulaşmadığını gösterir.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 52
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

8 minutes ago, vitamin said:

TV yayını ve televizyon sisteminde televizyonda meydana gelebilecek herhangi bir fiziksel arızanın görüntüyü etkilemesi yayının varlığını etkilemez. Benzer şekilde fiziksel etki ile beynin işlevini yitirmesi bilincin varlığı hakkında bilgi vermez. Ancak ilişkili olduğunu gösterir. Beynin bilinç ve madde arasında alıcı/verici görevi görüyor olduğunu, hatta bilinci açıp kapattığı düşünülebilir.

Bu karşılık klinik olarak ölü durumda olan insanların "Near Death Experience" olarak bilinen ölüme yakın deneyimleri bilincin artık kan gitmeyen bir beyinden bağımsız var olabildiğini göstermektedir.

Tüm bunlar bu meselenin henüz kesin bir sonuca ulaşmadığını gösterir.
 

Senin verdiğin örnekte biliç ne? TV mi yayın mı?

TV bozuk ise yayın varolsa da o TV için yayın bitmiştir.  Bilinç kapandıktan sonra uyaranlar yokolmayacaktır, ışık ses yokolmayacaktır ama onları algılayacak ve yorumlaycak bir bilinç olmayacağı için yayın bitmiştir.

NDE hikayeleri halüsünasyonlarla dolu abartılı saçmalıklardır. Tam olarak ölüp geri dönen bir beyin yoktur. Ölüme yaklaşmış olmak, öte dünyaya gidip gelindiği manasına gelmez. Ölüm kavramı zaten beyinin ölümü demektir, bu insanların beyinleri ölmemiş ki, ölü beyindeki bilinçten bahsedebilelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, ad hominem yazdı:

Bak kolaylaştırmak için üşenmedem kümeler çizdim sana.

''dinler'' kümesi çoğul oldğu içüün ''din'' kümesini kapsar.

 

O koca resmi alıntı yapmadım sen hayal et. :D

Dinler ve din. O basit resimle anlattığın şey benim söylediğim değil. Din doğru olandır. Sahte dinler ise yanlış olandır. Ateizm, Müslümanlık, Hristiyanlık vs. bu kümenin içinde yer alır. İnsanlar iki millettir diye boşuna söylemedim. Ben de üşenmedim bak: :D Sahte dinler kümesi dinozor yumurtasını andırıyor, yanıltmasın seni bak! :D 

qwfqf.png

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, vitamin said:

TV yayını ve televizyon sisteminde televizyonda meydana gelebilecek herhangi bir fiziksel arızanın görüntüyü etkilemesi yayının varlığını etkilemez. Benzer şekilde fiziksel etki ile beynin işlevini yitirmesi bilincin varlığı hakkında bilgi vermez. Ancak ilişkili olduğunu gösterir. Beynin bilinç ve madde arasında alıcı/verici görevi görüyor olduğunu, hatta bilinci açıp kapattığı düşünülebilir.

Bu karşılık klinik olarak ölü durumda olan insanların "Near Death Experience" olarak bilinen ölüme yakın deneyimleri bilincin artık kan gitmeyen bir beyinden bağımsız var olabildiğini göstermektedir.

Tüm bunlar bu meselenin henüz kesin bir sonuca ulaşmadığını gösterir.
 

Bir önceki iletinde ölümden sonra "bir çeşit" yaşamdan bahsediyordun. Bu "bir çeşit" lafı dağılan bedenden sonra o bedenle ilişkili bilincin işleyişini "bir şekilde" sürdürmesini ima ediyordu. Şimdiki iletinde ise, bedenle bilincin ilişkisini sadece antene indirgiyor, beni de anten ediyorsun. Bendeki bilincin kaynağı ben miyim, yoksa başka bir bilinç mi? İlk iletinde sanki bilincim beyinden bağımsız olarak kendisinin kaynağı iken, şimdikinde bilincim kendi kendisinin kaynağı da değil, kaynağını başka bir bilinçten alıyor gibi. Sen net bir karar verince alo de bana.

Orda bak ne diyor? Death demiyor. Near death diyor. Daha öldüğü klinik olarak kesinlik kazanmış aşamada değil. Nabzın alınamaması, kan basıncının ölçülememesi değil mevzu. Sen kalbi durmuş, EKG'si düz çizen birine kalp masajı yaparsan, EKG o ara hala sıfırdır, ama yaptığın masaj beyne az da olsa kan ulaştırır ve tünel gibi deneyimlerin bilinç durumunu yaşatabilir. Ölmek değil, öleyazmak diyelim buna.

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 dakika önce, isabettin yazdı:

Bu önermeni haklı çıkarabilecek birkaç bilimsel gözlem ya da deney sonucu sunar mısın?

Aşağıya bir TED konuşması ekledim. Türkçe alt yazılı. Konuşmacı bir bilim insanı, nöroanatomist.

Jill Bolte Taylor'un eline pek az beyin araştırmacısına nasip olacak bir araştırma fırsatı geçti: Büyük bir inme geçirdi ve beyninin hareket, konuşma, farkındalık gibi beyin işlevlerinin birer birer iptal oluşunu izledi. Şaşırtıcı bir öykü.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sağol grafik için çok aydınlatıcı oldu. Artık o kadar da zor değil.

:)

4 minutes ago, _Force-Awakens_ said:

Din doğru olandır

İşte bu sorunsal. O zaman buna ''din'' demeyeceksin, başka bir isim bulman lazım.

Ve açıkca tanımlaman gerek. DOĞRU olan NE?  Belliki senin kendine özgü bir dinin var, biz bilmiyoruz anlamıyoruz.

Herkes kenince bir inanç geliştirebilir ama kişisel inançlar gerçekliğe etki etmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, ad hominem yazdı:

Senin verdiğin örnekte biliç ne? TV mi yayın mı?

TV bozuk ise yayın varolsa da o TV için yayın bitmiştir.  Bilinç kapandıktan sonra uyaranlar yokolmayacaktır, ışık ses yokolmayacaktır ama onları algılayacak ve yorumlaycak bir bilinç olmayacağı için yayın bitmiştir.

NDE hikayeleri halüsünasyonlarla dolu abartılı saçmalıklardır. Tam olarak ölüp geri dönen bir beyin yoktur. Ölüme yaklaşmış olmak, öte dünyaya gidip gelindiği manasına gelmez. Ölüm kavramı zaten beyinin ölümü demektir, bu insanların beyinleri ölmemiş ki, ölü beyindeki bilinçten bahsedebilelim.

Örnekte, yayın = bilinç, TV = beyin.
Beynin ölmesi evet uyaranların olmaması demektir ama yayın devam etmektedir. Sadece o yayını etkileyen cihaz devre dışıdır. Yani bir çeşit yaşam hali deva etmektedir. Bilimsel olarak geçerlidir. Yanlışlanabilirdir.

"Tam olarak ölüp geri dönen beyin yoktur"... Evet ama zaten geri dönebilenler NDE olarak adlandırılır. Geri dönebildiği için bilgimiz var. Dönemeyenler o yayına ayarlanmış bir beyin olmadığı için bilgi aktaramamaktadır. Klinik olarak ölü kabul edilen hastalar bunlar. George Rodonaia vakası var araba çarpması sonucu ölü tayin edilen ve 3 gün sonra morgda otopsi yapılmaya başlandığında geri gelen biri.
Bilimsel olarak araştırılan konular ama suistimale de çok açık olduğu için ve sadece yeri geldiğinde ilgilendiğim için ciddi kaynaklar hangileri - hangileri sömürü aracı ayrımı yapmış değilim. O yüzden iddialı kaynaklar sunamam. Araştırmam lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, isabettin yazdı:

Bir önceki iletinde ölümden sonra "bir çeşit" yaşamdan bahsediyordun. Bu "bir çeşit" lafı dağılan bedenden sonra o bedenle ilişkili bilincin işleyişini "bir şekilde" sürdürmesini ima ediyordu. Şimdiki iletinde ise, bedenle bilincin ilişkisini sadece antene indirgiyor, beni de anten ediyorsun. Bendeki bilincin kaynağı ben miyim, yoksa başka bir bilinç mi? İlk iletinde sanki bilincim beyinden bağımsız olarak kendisinin kaynağı iken, şimdikinde bilincim kendi kendisinin kaynağı da değil, kaynağını başka bir bilinçten alıyor gibi. Sen net bir karar verince alo de bana.

Ontolojik olarak bir bilinç var ve sen beynin vasıtasıyla bu bilinci kullanabiliyorsun. Beyin onu kanalize edip hayatta kalma şansını arttıracak şekilde kullanmaya evrimleşmiş olabilir.
Çünkü, LSD ve sihirli mantarlarla farklı bir bilinç durumuna geçilebiliyor. Bilinç sadece hayatta kalma ile sınırlanmış halden daha geniş deneyimlere neden olabiliyor bu aracılar sayesinde.

Bir prizma düşün, prizma ışığı yaratmıyor fakat farklı şekilde iletiyor. Beyin de benzer bir görevi yapıyor olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, vitamin said:

Ontolojik olarak bir bilinç var ve sen beynin vasıtasıyla bu bilinci kullanabiliyorsun. Beyin onu kanalize edip hayatta kalma şansını arttıracak şekilde kullanmaya evrimleşmiş olabilir.
Çünkü, LSD ve sihirli mantarlarla farklı bir bilinç durumuna geçilebiliyor. Bilinç sadece hayatta kalma ile sınırlanmış halden daha geniş deneyimlere neden olabiliyor bu aracılar sayesinde.

Bir prizma düşün, prizma ışığı yaratmıyor fakat farklı şekilde iletiyor. Beyin de benzer bir görevi yapıyor olabilir.

Yazık kadın ciddi bir kanama geçirmiş. Kişiliğinde dönüşümler yaratmış. Hepsi fiziksel nedenlere dayanıyor, hepsi nesnel nedenlerle açıklanabilir. Kuşku yok.

Bilinç durumu ve algılaması bozukken yaptığı "bilimsel gözlemleri" ve çıkardığı "bilimsel" sonuçları izlerken izleyenler ve onun adına buruktum. Cilt kesisini de gereksiz ölçüde büyük yapmışlar bence. Neyse, şimdi burda senin söylediklerini, yani birinin öldüğünü sonra dirildiğini destekleyen bilimsel kanıt nerde? Kadının nöroanatomist olması mı? Eğer anlatanın uzman olmasının konuşmanın içeriğini başlıbaşına bilimsel yapan bir şey olarak düşünüyorsan, bilimsel kanıttan kastı anlamıyorsun demektir. Çift-kör, rastgele dağıtımlı, kontrol grubu içeren incelemelerin sonuçları birinci sınıf bilimsel kanıt kaynağı olabilir. Var mı böyle örnek gösterebileceğin bir çalışma?  Bırakalım birinci sınıf kanıtı, anekdotal kanıt olarak dördüncü sınıf bilimsel kanıt sayılabilecek George Rodonaia  vakasını ele alalım: Corcun beyin ölümünün gerçekleştiği morga gönderilmeden önce EEG ya da beyin anjiosu ile teyit edilmiş mi? Yoo, edilmemiş. Nabız yok öldü diye morga yollamışlar. Kanıtlamaz. Öleyazma o. Hani radyo düşüyor, üç gün çalışmıyor da, üç gün sonra birden çalışıyor ya, hah işte onun gibi. O da radyonun near death deneyimi oluyor hacı. Değerli bir arkadaşımızsın, beynine dikkat et.

Ontolojik olarak bir bilinç var, ama ontolojik olması maddeden bağımsız olarak var olan bir bilinç yapmıyor onu. Ontolojik = Madde dışı kaynağı olan demek değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, ad hominem yazdı:

Sağol grafik için çok aydınlatıcı oldu. Artık o kadar da zor değil.

:)

İşte bu sorunsal. O zaman buna ''din'' demeyeceksin, başka bir isim bulman lazım.

Ve açıkca tanımlaman gerek. DOĞRU olan NE?  Belliki senin kendine özgü bir dinin var, biz bilmiyoruz anlamıyoruz.

Herkes kenince bir inanç geliştirebilir ama kişisel inançlar gerçekliğe etki etmez.

Doğum ve ölüm: Başlangıç ve bitiş. Söylesene, kendini bir anda herhangi bir maratonun içinde bulsan ve sana öne geç ama bunun bir anlamı yok deseler ne tepki verirdin? Neden öne geçmek isteyeceksin ki? Duygular! Yaşam içinde birtakım işler, olaylar veya şeyler sadece popülerliği sayesinde bizleri onlara sahip olmanın dışında her şeyin anlamsız olduğunu düşünmeye teşvik eder. Öyle ki o şey hayatta bize anlamlı gelen tek şey oluverir.

9 ve 6 örneğini düşün. Dokuz ve altı mı, altı ve dokuz mu? Nereden baktığına göre değişir. Ama bir şey sabittir, bir yerde dokuz ve altı varsa, orada mutlaka bunu yerleştiren veya olduğu hale gelmesine neden olacak bir takım etkiler vardır. Eğer esen rüzgar ağacın yapraklarından aşina olduğumuz bir cismin tasvirini çizmişse, rüzgarın akıl sahibi olduğu anlamına gelmez bu. Ancak rüzgara egemen olan bir güç söz konusudur. Aynı ressamlar gibi, fırça aracılığıyla çizerler resimleri.

Kişisel inanç, konuyu tam da buraya çekmek istiyorum. Dedim ya, bazı şeyleri bizim için anlamlı kılan toplumun gösterdiği ilgi ve verdiği değerdir; en son anlam yüklenir. Zengin olmak ve fakir olmak. İki türlü zengin vardır: Biri imkan ve güç açısından berekette olan; diğeri ahlaki açıdan bereketli olan. Aradaki fark ise şu: İmkanlar dahilinde edinilen zenginliği elimizde olmayan nedenlerden dolayı kaybedebiliriz, ancak ahlaki açıdan sahip olunan zenginliği kazanmak ve kaybetmek tamamen elimizdedir. Bu zenginlik kavramına benim yüklediğim anlam. Yanlış mı? Yani bir kimsenin zengin ya da fakir olduğunu anlamak için onun eylemlerine bakmamız yeterlidir. İncilde bundan şu şekilde bahseder, "Yeryüzünde değil, gökyüzünde hazineler biriktirin..."  

Takım elbise ve son model arabalara duyulan ilginin sebebi, ona yüklenen anlam değildir. Rağbet gören şey anlam kazanır. Tabi bu hakim olamayacaklarımız için geçerlidir. Söylediğim gibi, iyi kalpli ve merhametli olmayı biz seçebiliriz ve bunları kaybetmeyi de; yani hakimiz. Tüm bunlara rağmen, rüzgarların mantıklı hareket ettiği, bazı şeylerin gerçekten anlamı olması gerekip, tam da dinin bahsettiği bazı şeylerin onun söylediği gibi anlamsız olduğu bu dünyada, doğum ve ölümden ibaret hayat çıkarımı tamamen zorlama bir düşüncedir.

Yaşadığımız hayatın bir anlamı vardır. Birden fazla değil. Ve dediğin gibi, kişisel inançlar (takım elbisenin iyi bir tercih olması gibi mesela) gerçeğe etki etmez. Bu nedenle gerçeği yaşamak zordur. Kişinin arzu ettiğini yaşama seçeneği, gerçekte yoktur. Çünkü dünya üzerinde yaşayan binlerce insan var ve her biri de farklı şeyler arzu ediyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, isabettin yazdı:

Corcun beyin ölümünün gerçekleştiği morga gönderilmeden önce EEG ya da beyin anjiosu ile teyit edilmiş mi? Yoo, edilmemiş. Nabız yok öldü diye morga yollamışlar. Kanıtlamaz. Öleyazma o. Hani radyo düşüyor, üç gün çalışmıyor da, üç gün sonra birden çalışıyor ya, hah işte onun gibi. O da radyonun near death deneyimi oluyor hacı. Değerli bir arkadaşımızsın, beynine dikkat et.

Ontolojik olarak bir bilinç var, ama ontolojik olması maddeden bağımsız olarak var olan bir bilinç yapmıyor onu. Ontolojik = Madde dışı kaynağı olan demek değil. 

Klinik olarak ölü sayılması için birisinin solunumun kesilmesi ve beynine sanırım 6-9dk oksijen gitmemesi gerekiyor. Bunlar gözlemlenmiş olmalı ki adamı ölü tayin etmişler. Doktor raporları nedir bilmiyorum o yüzden spekülasyon yapmak istemiyorum.

Abicim teknik olarak near death demek zorunda çünkü geri geliyor yoksa death der geri gelemese. Geri gelebildiği için kişi deneyimini aktarıyor. Vücudundan ayrıldığını, bedenini tepeden gördüğünü, odada bulunan hemşireler ve doktorların konuşmalarını aktarıyor...
Yüzlerce böyle vaka var. Konuya hakim değilim, merak ediyorsan araştır. Sorduğun sorulara tatmin edici cevap verememem konuyu yok saymaz. Kendin araştır.

Ontolojik demek zaten bir şeye bağlı olmayan demek. Var olması için başka bir şeye ihtiyacı olmayan. Temel varlık.
Bilincin var olmak için maddeye ihtiyacı olduğunu kişisel bilincimizden hareketle söylüyorsun sanırım yani beyin yoksa bilinç yok demek istiyorsun. Ben bunun net olarak böyle olup olmadığının belli olmadığını söylüyorum.
Eğer beyin (madde) bilinci üretiyor diyorsan bir madde yığınından böyle bir ürünün nasıl çıktığını ortaya koyan kaynak varsa sen göster.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doktor bir arkadaş kişinin öldüğünün tayini nasıl yapılıyor, beyin ölümü gibi konuların açıklamasını yaparsa daha mantıklı cümleler kurabiliriz.
Çünkü, NDE belli ki kişinin ölü kabul edildiği bir aşamanın var olduğunu ve bu aşamadan sonra henüz hücrelerin ölmediği bir seviyeden geri dönüş anlamına geliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 minutes ago, vitamin said:

Klinik olarak ölü sayılması için birisinin solunumun kesilmesi ve beynine sanırım 6-9dk oksijen gitmemesi gerekiyor. Bunlar gözlemlenmiş olmalı ki adamı ölü tayin etmişler. Doktor raporları nedir bilmiyorum o yüzden spekülasyon yapmak istemiyorum.

Abicim teknik olarak near death demek zorunda çünkü geri geliyor yoksa death der geri gelemese. Geri gelebildiği için kişi deneyimini aktarıyor. Vücudundan ayrıldığını, bedenini tepeden gördüğünü, odada bulunan hemşireler ve doktorların konuşmalarını aktarıyor...
Yüzlerce böyle vaka var. Konuya hakim değilim, merak ediyorsan araştır. Sorduğun sorulara tatmin edici cevap verememem konuyu yok saymaz. Kendin araştır.

Ontolojik demek zaten bir şeye bağlı olmayan demek. Var olması için başka bir şeye ihtiyacı olmayan. Temel varlık.
Bilincin var olmak için maddeye ihtiyacı olduğunu kişisel bilincimizden hareketle söylüyorsun sanırım yani beyin yoksa bilinç yok demek istiyorsun. Ben bunun net olarak böyle olup olmadığının belli olmadığını söylüyorum.
Eğer beyin (madde) bilinci üretiyor diyorsan bir madde yığınından böyle bir ürünün nasıl çıktığını ortaya koyan kaynak varsa sen göster.

Yüzlerce ne vakası var? Beyin dolaşımı tamamen durmuş, bu anjioyla ortaya kesin olarak konmuş, ama hasta 3 gün sonra yaşama dönmüş türünden örnek var mı? Yok. Araştırmadım da ondan mı sana inanmıyorum sanıyorsun? Kanıt değil onlar. Yalnızca sen kanıt olmalarını istiyorsun. Çok istiyorsun. Onu en çok sen istiyorsun, onu da anladık. Ama kanıt değiller.

Odayı tepeden görmeler, hemşirelerin konuşmalarını duymalar filan bir yarı bilinçlilik durumu. Bazı ameliyatlarda da hasta çıktıktan sonra bunları söylüyor.Kozmolojik enerjiyi hissetme değil onlar, bildiğin halüsinasyon. Kadının ne dediğine dikkat et videoda: Benim vardığım bilinç durumuna beyniniz kanamadan da varabilirsiniz, yeter ki evrendeki enerjiyi içinizde hissedin, diyor. Bilimsel gözleme bak aq

Bence, ölüm sonrası bir çeşit hayatın olasılığı bilimsel bir önermedir. DEDİN, Bu önermeni haklı çıkarabilecek birkaç bilimsel gözlem ya da deney sonucu sunar mısın?  DEDİK, Corcun hortlamasını örnek veriyorsun. Daha bilimsel örnek ne onu ortaklaştıramadık ki. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, isabettin yazdı:

Bence, ölüm sonrası bir çeşit hayatın olasılığı bilimsel bir önermedir. DEDİN, Bu önermeni haklı çıkarabilecek birkaç bilimsel gözlem ya da deney sonucu sunar mısın?  DEDİK, Corcun hortlamasını örnek veriyorsun. Daha bilimsel örnek ne onu ortaklaştıramadık ki. 

Yanlışlanabilir bir önerme mi değil mi? Yanlışlanabilir bir önerme, bilinci tamamen madde cinsinden açıklar, madde dışında varlığına devam edemeyeceğini gösterir, NDE vakalarının madde cinsinden açıklamasını yaparsın ve mesele kapanır. Bunu yapamadığın sürece bu geçerliliğini korur, bilimin ilerlemesi için gereklidir de.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, vitamin said:

Yanlışlanabilir bir önerme mi değil mi? Yanlışlanabilir bir önerme, bilinci tamamen madde cinsinden açıklar, madde dışında varlığına devam edemeyeceğini gösterir, NDE vakalarının madde cinsinden açıklamasını yaparsın ve mesele kapanır. Bunu yapamadığın sürece bu geçerliliğini korur, bilimin ilerlemesi için gereklidir de.

Yanlışlanabilir olması, Corcun nabzı yok ve EKG'si düz çizdikten sonra morga yollanırken benim ortaya çıkıp "durun, Corcun kalbi biz EKG monitörüne bağladığımız sırada sıfırdı, ama şu an morga yollanırken yeniden zayıf da olsa kalp ritmi geri dönmüş olabilir, adamı hemen öyle morga atmayalım, bari göğsüne bir iki elektrot bağlayıp öyle koyalım çekmeceye" şeklinde yapacağım çağrıya çevredekilerin "evet lan olabilir, herif doğru söylüyor, öyle yapalım, en azından biraz daha bekleyelim" gibi bir yanıt vermesi ile mümkün olabilirdi. Ama artık yanlışlanamaz. Corcun ölüp dirildiği çıkarımını Corç bile yanlışayamaz bugün. O kesitte üç gün boyunca EKG kaydı takılı kalsa ve monitörden üç gün boyunca düz çizdiği gözlenseydi, o da olurdu. Ama, öyle bir gözlem yapılmamış. Ve muhtemelen de, bu yapılsa, morga alındıktan sonra kalbin faaliyetine yeniden başladığı görülecekti. Besbelli olay buydu.

Beyin ölümü ölçütlerini anlatmak uzun hikaye. Tek değil, ama en kesini beyin anjiosunda sıfır akım olması. O yeter. Bugün yapılmıyor. Nedenleri var. Eşdeğer klinik ve yarı invaziv ölçütler de onun yerini tutuyor. Ölme-dirilme olayını da net ortaya koyabilir anlamında.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, isabettin yazdı:

Yanlışlanabilir olması, Corcun nabzı yok ve EKG'si düz çizdikten sonra morga yollanırken benim ortaya çıkıp "durun, Corcun kalbi biz EKG monitörüne bağladığımız sırada sıfırdı, ama şu an morga yollanırken yeniden zayıf da olsa kalp ritmi geri dönmüş olabilir, adamı hemen öyle morga atmayalım, bari göğsüne bir iki elektrot bağlayıp öyle koyalım çekmeceye" şeklinde yapacağım çağrıya çevredekilerin "evet lan olabilir, herif doğru söylüyor, öyle yapalım, en azından biraz daha bekleyelim" gibi bir yanıt vermesi ile mümkün olabilirdi. Ama artık yanlışlanamaz. Corcun ölüp dirildiği çıkarımını Corç bile yanlışayamaz bugün. O kesitte üç gün boyunca EKG kaydı takılı kalsa ve monitörden üç gün boyunca düz çizdiği gözlenseydi, o da olurdu. Ama, öyle bir gözlem yapılmamış. Ve muhtemelen de, bu yapılsa, morga alındıktan sonra kalbin faaliyetine yeniden başladığı görülecekti. Besbelli olay buydu.

Beyin ölümü ölçütlerini anlatmak uzun hikaye. Tek değil, ama en kesini beyin anjiosunda sıfır akım olması. O yeter. Bugün yapılmıyor. Nedenleri var. Eşdeğer klinik ve yarı invaziv ölçütler de onun yerini tutuyor. Ölme-dirilme olayını da net ortaya koyabilir anlamında.

Konu Corc değil. Pezevenk bir şekilde ölü varsayılmış.
Eğer bu mesele tamamen fiziksel ise o zaman her vakada aynı şeyleri gözlemlemek gerekirdi. Nasıl parmağın kırıldığında başka birisi kırıldığını anlayabilir veya çektiğin acıyı kurgulayabilirse o zaman bu NDE vakalarında da aynı benzerlik olmalı. Ancak bazı vakalarda hiç bir şey hatırlanmıyor. Neden parmak kırılması gibi istisnasız herkes bir derecede NDE yaşayamıyor? Bu da ya tamamen fiziksel bir durum değil demek ya da o esnada verilen ilaçlar veya beynin işleyişindeki bazı sorunlardan hatıralara erişim kesiliyor demek ki hatırlama gerçekleşmiyor.

Açıklanması gereken bir çok nokta var. Mesela birileri OBE (Out of Body Experience - Vücut Dışı Deneyim) vakalarında gerçekten bedeni yüksekten görme olayı var mı diye odaya sadece üstten bakınca görünecek şekilde bir görüntü yerleştiriyorlar ve geri gelme durumunda anlatılanlarla o görüntüdeki şeyin görülüp görülmediğini anlamaya böylece olayı doğrulamaya veya yanlışlamaya çalışıyorlar. Videoları izliyorum cevabı öğrenince yazarım. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eveet millet, konu uzadı. Toparlamak istiyorum.

Ölü ölü müdür? 

Evet, ölüdür.

Öldükten sonra dirilir mi?

imgres?imgurl=http%3A%2F%2F66.39.0.253%2

Beyin anjiosunda (soldakinde dolaşım var, sağdakinde yok-beyin ölümü) beyin dolaşımının tümüyle durduğu saptanarak ölüm hali tespit edildikten sonra dirilen bir kişi bile olmamıştır.

 

Yani, neye bakarak ölüm halini tespit ettiğinize bağlı.

Biri reenkarnasyon mu dedi? Bilimsel kanıt? (Anekdotlar olmaz, yalnızca gülümsetir).

 

tarihinde isabettin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İman esasları dedikleri konular hep birbiriyle bağlantılı. Bunların olabilmesi için hep önce allah ya da işte adı neyse başka bir tanrının olması lazım. Tanrı olmadan diğer cennetti cehennemdi melekti kitaptı peygamberdi "imtihan" dı carttı curttu olmaz.

Tanrı ise olanaksız olduğu için ayrıca "ahiret" in olmadığını filan kanıtlamak gerekmez. Tanrının olanaksızlığı, bütün diğer "iman" konularını çöpe atar.

Müslümler kıvrtkandır. Melekler başka gezegenlerde yaşayan akıllı canlılar olabilir filan diye kıvırtırlar. İyi de o zaman bunlar varlarsa başka gezegenlerde yaşayan akıllı canlılar olurlar, melek niye olsunlar ki? Melek deyince tanrının memurları dendiği apaçıktır. İddia budur. Tanrı ise olmayınca memuru işçisi köylüsü emeklisi çalışanı hizmetlisi cartı curtu olmaz. Bunların topu birden fasaryadır. Aradan çekip şu olur mu bu olur mu demeye gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...