Jump to content

Namaz Ritüellerinin Kökeni


Recommended Posts

Namaz sadece islama özgü değildir. Yahudilerin, hristiyanların, zerdüştlerin de müslüman namazına çok benzer ritüelleri vardır. Uzakdoğu dinlerinde de yine ortadoğu dinlerinin namazını andıran ritüeller bulunur.

 

Tarihte, eski mısır uygarlığında, sümerlerde, afrika kabilelerinde de benzer dini ritüeller bulunur. Hatta 12 bin yıl önceye tarihlenen Göbeklitepe taşlarında bile iki elin kucakta kavuşturulduğu görülür.

Bu dini ritüellerde sergilenen hareketlerin (elleri yukarı kaldırma, elleri birleştirme, öne eğilme, diz çökme, yere kapaklanma), kökenleri bile birbirinden farklı olan çeşitli dinler arasındaki benzerliği dikkat çekicidir.

Sadece tanrısal bir gücün karşısında değil, kendinden güçlü ve zarar verme potansiyeli bulunan kişilerin huzurunda da benzeri davranışlar görülür (örnek: padişah, hükümdar, kral, kabile şefi, çete reisi, vs gibi her türlü "alfa erkeği"nin karşısında). Bunların karşısında da başımız hafifçe öne eğik, gözler mümkünse yere bakar durumda, ellerimiz kucağımızda bağlı olarak, fazla hareket etmeden, sessizce öylece durulur. Eller cebe konulmaz, varsa ceketin önü iliklenir. Huzura ilk çıkıldığında, duruma göre, ya baş hafifçe öne eğilerek, ya iki büklüm eğilerek, ya diz vurup çökülüp eğilerek, ya da kapaklanıp el-etek öperek bir "sunum" yapılır.

Bu davranışların hepsi iki ana kategoride toplanabilir:
1. Elleri açıkta tutup karşınızdakine göstermek,
2. Eğilerek (veya yere kapanarak) karşınızdakine bakmadığınızı göstermek

Bu iki davranış paterni ne anlama gelir?

Bunlar sizden güçlü olduğunu bildiğiniz bir insanla karşılaştığınızda kavgadan kaçınmak istediğinizi (kavga etmek istemediğinizi), mümkünse oradan sıvışmak istediğinizi anlatan sinyallerdir. Nasıl:

1. Elleri açıkta tutup göstermek:

Elleri havaya kaldırmak, elleri birbirine bağlı tutmak, elleri kucakta kavuşturmak ellerinizde tehdit oluşturacak bir silah (taş, bıçak, odun, sopa, kılıç, tabanca vs) olmadığını ispat eder. "Ellerim boş, birbirine de bağlı, yani sana zarar verecek bir durumum yok" mesajı verir.

2. Eğilerek bakışlarınızı ondan kaçırmak; karşınızdakine bakmamak:

Karşınızdakine saldırabilmek için onun o anda tam olarak nerede ve hangi pozisyonda bulunduğunu bilmeniz gerekir. Bu da ancak ona "bakmakla" mümkündür. Eğer o kişiye bakmıyorsanız (göz-göze gelmiyorsanız), bu dolaylı olarak ona saldırmaya da bir niyetiniz olmadığını anlatır. Ek olarak öne iyice eğilmek veya yere kapanmak vücut pozisyonunuzun da saldırmaya müsait bir pozisyon olmadığını gösterir.

Böylece karşınızdaki kişiye "ben sana karşı bir tehdit değilim, bırak yoluma gideyim, veya bırakmıyorsan da az döv, ben sana direnmeyeceğim" gibi bir teslimiyet mesajını iletmiş olursunuz.

Bu teslimiyet ne işe yarar? Basitçe, zaten kaybedeceğinizi bildiğiniz bir durumdan mümkünse en az zararla kurtulmanıza yarar.

Bu davranış paternleri tarihte önce güç mücadelesi yapan insanlar arasında ortaya çıkıp olgunlaşmış, daha sonra da dinlerin sahneye katılması ile tanrılara, yani dinlerin "alfa erkek"lerine karşı da aynı patern modifiye edilip geliştirilerek kullanılmıştır. 

Elbette ki, bu davranışlar bilinçle yönetilen davranışlar değildir. Bir tür kültürel evrim sonucu, "kültürel genlere" işlenmiş paternlerdir. Günümüzde bilinçsizce, otomatik olarak, kullanılırlar. Örneğin elinizin cepte durması, veya ceketi iliklememiş olmak neden "müdürünüzü" sinirlendirir? Müdürünüz bilinçli olarak farkında olmasa da sizin cebinizde bir "silah" taşımadığınızdan, giysilerinizin içine gizlenmiş bir silaha açık ceketten kolayca ulaşamayacağınızdan emin olmak ister (müdürün bilinç altı böyle ister; kendi farkında değildir; sorsanız "elimin cepte olmasının ne zararı var" diye, verecek somut bir cevabı yoktur).

Toparlarsak, namaz ve eşdeğeri bütün ritüeller de bu davranış paterninin devamıdır.
 

maxresdefault (1).jpg

jehu.jpg

sikh.jpg

catacomb 1.jpg

67616166877770cb34fc8916c5e890d9.jpg

muslimsalat.jpg

tarihinde delibekir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Namazın kökenini hayvan atalarımıza kadar götürmek mümkün.

Memeli sürülerinde sürü liderinin gözünün içine bakıp  başını eğmemek isyan kabul edilir. Sürü lideri gözünün içine bakan bir sürü üyesine derhal saldırır. 

Insan yalaka bir hayvan türü olduğu için (hala öyle, daha dün bile öyle olduğunu gördük) bu başını eğip itaat etmeyi belini de kırıp eğilmeye kadar ileri götürmüş, daha da yalakalığa doyamayıp bir de yere kapanmıştır. Daha artık çukur kazıp içine yatacak olmadığı için bu kadar yalakalık yeterli gelmiş. Olmuş mu sana namaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...