Jump to content

Demokrasiye artık inanmıyorum


Recommended Posts

 

Alıntı

Günümüz ve coğrafyamız için demokrasi yetersizdir ama ileri zamanlarda işgörür bir sistem olacaktır. Ne ki biz göremeden öleceğiz.

Engse Hohol,

Ben demokrasinin bu haliyle kaldığı sürece ileride de işleyeceğini zannetmiyorum. Bunun tek yolu, ya nüfus artışının kontrol altına alınması, ve akabinde de kitlesel zorunlu eğtimin doğru dürüst uygulanabilmesi olur, ya da benim önerdiğim gibi seçme ve seçilme hakkını kısıtlamakla olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 119
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tremor,

Avrupadaki demokrasinin bize göre biraz daha iyi işlemesinin tek sebebi, onların eski yüzyıllardaki sömürgecilikleri sayesinde sahip oldukları sermaye birikiminin yardımıyla toplumlarını daha önce ve daha hızlı kalkındırabilmiş olmaları, ve bunun sonucunda da ortalama cehalet düzeylerinin bizimki gibi toplumların üzerine çıkmış olmasıdır diye düşünüyorum. Yoksa, sağlıklı olan onların demokrasisi değil. Demokrasi, aynı demokrasi. Sadece, onları halkı bizimkine göre biraz daha gelişmiş. Çok da değil bak, sadece biraz daha gelişmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Temagü,

Demek ki, iyi yönetim için demokrasi şart değil. Krallık bile olsa yönetim iyi olabiliyor. Ama yönecinin, o tepedeki tek adamın niteliklerine bağlı oluyor her şey. Şansa bağlı yani. Piyango çeker gibi. Şansına ne çıkarsa onu alıyorsun. Bu yüzden, işi kontrol altında tutmaya da çalışmak lazım. Yani demokrasinin ortaya çıkmasına sebep olan gerekçeler de geçerli. Sadece, daha iyi işlemesini sağlayacak düzeltmeler gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilmeyen Adam,

Benim demokrasi konusunda uzun süredir eleştirilerim var, endişelerim var, kaygılarım var elbette, ama açıkça demokrasiye karşı yazı ve düşünce üretmem çok yenidir. Hatta bu yazı bir ilk denebilir belki. Bunun karşılığında faşist, vs damgası da yiyeceğiz belki, ama tüm dediklerimi hesaba katan, ve maksadımın demokrasinin yararlarını koruyarak, daha ilerisini ortaya çıkarmak olduğunu gören kişiler hak verecektir diyorum.

Çünkü ben demiyorum ki demokrasi öncesine dönelim, demokrasinin bütün avantajlarından vazgeçelim. Demokrasi bir sebep yüzünden geldi çünkü. Bazı sorunlara karşılık olarak yaşama geçirildi.

İşte demokrasinin bu faydasını hala koruyabilmemiz gerek. Ama günümüzde gördüğümüz zararlarının da üstesinden gelmemiz gerek.

Demokrasi neden eski yunandan sonra kaybolmuşken yakın dönemde tekrar hortladı? Çünkü, baskıcı yönetimler altında yaşayan halka bir çıkış yolu kalmıyordu o yönetimlerde. Tepedekinin yönetim becerisi şansa kalmış. Yanlış kişi tepedeyse, değiştirmek de zor olduğundan, ya da mümkün olmadığından, bu durum büyük acıya yol açıyordu. Yani alt tabakaların yönetimde bir sözünün olmasını sağlamaya çalışmak lazım. Bu engellendiğinde, bir yerden patlak veriyor eninde sonunda. Fransız ihtilali, vs öyle çıkıyor ortaya. Bunun sonucunda, dendi ki, o zaman en aşağıdaki adam bile yönetimde söz sahibi olmalı, herkesin oyu bir olmalı, yönetenler seçimle yönetime gelmeli, vs. Ama işte hata da orada yapıldı. Onun da sonucu günümüzde yaşadığımız durum oluyor çünkü.

Bu yüzden, alt tabakaya hala söz hakkı veren, ama bunu bir süzgeçten geçiren, benimki tarzında bir çözüm daha uygun. Yani benim çözümümde mesela, alt tabakadaki adama senin yönetimde kesinlikle hiçbir zaman söz hakkın yok ve olamaz demiyoruz mesela. Diyoruz ki, eğer hakkın olsun istiyorsan, al, buyur, bunun yolları var. Kendini geliştir, eğitimini al, sınavını geç. Ondan sonra ister seç, ister seçil. O eğitimin imkanını da veriyoruz hangi tabakadan olursa olsun herkese. Dolayısıyla, ne günümüz demokrasisi kadar dikkatsiz ve kontrolsüz birşey oluyor benim önerdiğim, ne de demokrasiden hiç nasibini almamış bir diktatörlük ya da monarşi oluyor.

Monarşi dönemleri aşıldı artık. Onlara geri dönemeyiz. Ama demokrasi de bu haliyle işlemiyor. Ona da devam edemeyiz. Dolayısıyla, demokrasiyi upgrade etmek gerekiyor. Benim de önerim bu çizgide bir öneri.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci,

Çok doğru bir noktaya parmak basmışsın. Çoğunluğun doğru olduğu durumlar da olabilir, yani sorduğun soruya cevap olacak örnekler bulunabilir belki, ama bu şans eseri bir durum olur. Çoğunluğun doğru olmasını gerektirecek nedensel bir sebep yok çünkü ortada.

Doğruya kim ulaşır? O konuda birikimi olan, o konuda vakit harcamış, uzmanlaşmış, çalışmış kişiler. İşte her konuda sadece o kişilerin söz hakkı olmasını garantileyecek birşey öneriyorum ben de.

Normalde, bu sistem pek çok konuda var zaten. Hemşirelik eğitimi alıp, sonra da lisans sınavını geçmeden hemşire olmazsın Amerika'da. Elektrikçi, öğretmen, vs de olamazsın. Onları bırak, basit de olsa bir sınav geçmeden ehliyet bile alamazsın.

Peki niye yeterliliğini kanıtlamadan oy kullanabiliyorsun? Bence benim önerimde demokrasinin ulaşmaya çalıştığı amaca aykırı bir nokta yok, ama tamamen "unregulated" bir sistem olan günümüz demokrasisini daha bir "regulated" hale getirmeyi öneriyorum sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, mantik yazdı:

reloaded1789,

Evet, aynen öyle düşünüyorum. Hasta olduğunda nasıl kendini üfürükçü yerine 20 yıl o uğurda kafa patlatmış, okumuş, dirsek çürütmüş uzman doktora emanet ediyorsun, burada da aynı prensip sözkonusu.

E tamam da, 

Son darbeye baktığımız zaman

Darbeyi yapan, destekleyen, propagandasını yapanların kendini aydın zanneden

Karşı çıkanın da...

Senin gözünde oy hakkı bile olmayan halk olduğunu görürüz.....

Sorun halkın cahil olması falan değildir...

Sorun

İki Amerika, İki Avrupa görünce

İki yabancı dil bilince

Her insanın işine karışacağını, onu aşağılamaya bile hakkı olduğu düşünmesidir...

Avrupa'da, Amerika'da özelde Türkiye'de istediğin partiler istediğin oyları alsaydı..

Demokraside sorun olmayacaktı da...

İstemediğin partiler oy alınca mı sorun ortaya çıktı...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

reloaded1789,

Son darbeyi yapanların aydınlar olduğunu nereden çıkartıyorsun?

Fethullahçı taifesi değil mi bunlar? Yani en azından herkes öyle diyor. Aralarına kemalistler karışmış da olsa, her kemalist aydın olacak diye bir kural da yok. Askerler arasında aydın adam genel olarak az zaten.

Hem karşı çıkanların sadece cahil halk olduğunu söylemek de yanlış. Pek çok aydın da karşı çıktı darbeye.

Demokraside sorun olmayacaktı da, benim istemediğim partiler oy alınca sorun oldu da demiyorum ben.

Ben, demokraside prensip olarak zaten sorun var diyorum. Yani bugün anladığımız ve uyguladığımız şekliyle. Benim istediğim parti seçilse de, kazara seçilmiştir diyorum. Çünkü seçenler kör topal seçiyor. Ne yaptığını bilmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Faizlerin artmasının finans piyasalarını ve iş dünyasını nasıl etkileyeceği konusunda fikir üretemeyecek, herhangi bir akıllıca şey söyleyemeyecek birinin oy verememesi gerekir bence.

Ya da güçler ayrılığı prensibini (yasama, yürütme ve yargının ayrılığı) anlamayan, neden varolduğunu bilmeyen, bunu açıklayamayacak birinin oy vermemesi gerekir diyorum.

Jeopolitik dengelerle, komşu ülkelerin her biri ile olan durumumuzu anlamayan, ticari anlaşmalarda yapılacak ne türlü değişikliğin ülkeye ne tür bir etkisi olacağı konusunda hiçbir fikir üretemeyecek, hatta soruyu bile anlamayacakların eline oy pusulası vermenin, 3 yaşında çocuğun eline dolu tabanca vermek gibi olduğunu söylüyorum.

Önerdiğim sınav, öyle basit bir sınav da olmamalı hatta. Yani ehliyet sınavı gibi isteyen herkesin eninde sonunda geçtiği bir sınav da olmamalı. Kazık bir sınav olmalı. Aynen üniversite sınavı gibi, girenlerin ancak %10'u, %20'si geçebilmeli.

Şu anki ortamda aslında oy verme yetisi olduğuna inanacağım pek çok kişi bile geçememeli bu sınavı. Benim bile çalışmadan geçmem zor olmalı bu sınavı.

Önceden daha basit sınav düşünüyordum. Ama şimdi fikrimi değiştirdim. Seçilme gibi, seçme de bir meslek haline getirilmeli belki de. Ya da ek para kazanmanın bir yolu en azından. Yani devlet, o sınavları geçip seçmen olma hakkı edinenlere katıldığı seçim başına para ödemeli mesela. O zorluğa rağmen bu işe kalkışacak insanlar olsun diye.

Yani seçmenlik bir meslek gibi birşey olmalı. Seçmenlerin toplumdaki işlevlerinden ve temel rollerinden biri, basını, ekonomiyi, politikayı takip edip, seçimler için gerekli kararları vermek olmalı. Ama, sadece kalburüstü olup, maddi ve diğer tür gücü olanlara değil, herkese açık olmalı seçmenlik. Nasıl çalışan ve yeterli beceriyi gösteren herkes üniversiteyi kazanabiliyor, benzer şekilde isteyen herkes seçmen sertifikası sınavını geçmek için gerekli imkanlara sahip olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'de demokrasi...

Adaylar parti yönetimindeki sayılı bir kaç kişi tarafından belirlenir. Sıraya sokularak seçime girilir. Halk adayları belirleyemez. Çoğu zaman kime oy verdiğini bile bilmez. Takım tutar gibi parti tutulduğu için her şehirde hangi partinin kaç oy alacağı da bellidir. Yetmediği yerde satılık oylar devreye sokulur. Halkın ve parlamenterlerin birbirine minneti yoktur. Tek güç sahibi parti yönetimidir.

Tüm partilerde sistem aşağı yukarı bu şekildedir. CHP geçen seçimlerde ön seçim yaptı onda bile parti kontenjanından Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu gibi bir çok isim ön seçime girmeden alındı. 

CHP'nin gerçekleştirdiği delege usulü ön seçim bile demokrasiyi tam karşılamıyor. Bir şehirde 100 delege tarafından adayların belirlenmesi elbette parti yönetimindeki 3-5 kişi tarafından belirlenmesinden daha iyi ancak çok güçlü adaylar için 100 delege ulaşılması ve yönlendirilmesi çok zor bir sayı değil. Adayların sayıları binleri bulan parti üyeleri tarafından belirleneceği ciddi organizasyonlu bir ön seçim demokrasiyi karşılayabilir ancak. Bu da parti yönetimlerinin işine gelmiyor.

Sizin önünüze demokrasi diye konanı yemeyin lütfen. İslamcılar gibi diyelim "Gerçek demokrasi bu değil!" Bizdeki temograsi.

Temograsi: Halkıııın yerlere tükürme özgürlüğüdür!

Temograsi: Halkıııın taksimde sarkıntılık yapma özgürlüğüdür.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, haci yazdı:

Demokrasi kesin olarak ideal bir  rejim değil. Çünkü çoğunluk her zaman yanlış.. Çoğunluk her zaman yanılıyor. Her konuda bu böyle...

Kararları çoğunluğa terketmenin adı demokrasi oluyor. Çoğunluk her zaman yanlışsa, her türlü demokrasi kötüdür.

Arkadaşlar şu soruyu ciddi olarak soruyorum. İroni veya şaka yaptığım sanılmasın.

Bana çoğunluğun bilimsel olarak doğru ve haklı olduğu bir olgu gösterebilir misiniz?

BU anlattığınız Eski Atina demokrasisi ve Tayyip sonrası Türk demokrasisidir.

Demokrasi çoğunlukçuluk değildir. Toplumdan kesit alırsın, onları bir araya getirip ülkenin ortak çıkarı için çalışmalarını sağlarsın.

Demokrasinin alternatifi olarak oligarşik cumhuriyet modelleri vardır (artık kalmamıştır) bir de monarşi vardır (parlamenter monarşi filan)

Dikta rejimini korumak için sürekli çaba harcamak zorundasın (işkence, internet yasağı, halkı baskı altında tutma filan)

Şİmdiye kadar var olan düzenlerin içinde en sağlamının demokrasi olduğu söylenilir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, mantik yazdı:

leonardo18,
Bence sorun tam anlamıyla demokrasi. Batı'da da işlemiyor aslında bu demokrasi denen meret, ama onlarda bize göre biraz daha iyi işliyor, çünkü halk bizimki kadar cahil değil. Yani ortalaması alındığında diyorum. Bizim ortalama cehalet düzeyimiz, onların ortalama cehalet düzeyinden daha düşük. En azından Avrupa için öyle diyelim. ABD için öyle değil bence aslında. Amerikan halkı da ortalamada Türk halki kadar cahil bence.

Batı her şeyi doğru yapacak diye birşey yok. Onlar da birşeyleri deniyorlar, sonra değiştiriyorlar, vs. Her konuda böyle bu. Demokraside de böyle. Tarihlerinde birşeyler yaşanmış, krallıklardan, tek adam yönetimlerinden illallah demişler, Fransız ihtilali, vs olmuş, başka birşeyler denemek zorunda hissetmişler kendilerini. Ardından da demokrasinin doğuşu. Ya da yeniden doğuşu demek daha doğru olur, çünkü daha eski yunan zamanında bilinen ve uygulanan birşey demokrasi. Sonra untulmuş, terkedilmiş, krallıklar, imparatorluklar dönemi gelip geçmiş. Son birkaç yüzyılda tekrar hortladı demokrasi. Yani aslında krallıklara, tek adam yönetimlerine göre insanlık tarihinde çok daha yeni, ve çok daha az test edilmiş birşey bu demokrasi. Yanlışlarını, eksiklerini, hatalarını ise net olarak görmeye ancak başlıyoruz belki de.

Bu demokrasi denen teranenin işlediğine batılıların da pek çoğunun inandığını zannetmiyorum. Ama bilinen alternatifler daha da kötü olduğu için, sineye çekiyorlar.

Ama ben demokrasinin ana fikrini terketmeden, çözmeye çalıştığı sorunu hala çözmeye devam edecek, ama bunu yaparken getirdiği zararları ve dezavantajları da en aza indirecek bir çözüm öneriyorum demokrasi konusunda. (Sınav sistemi, vs). Demokrasiyi tamir ediyorum bir bakıma. Ya da upgrade ediyorum. Eski yunandakine Demokrasi 1.0 dersek, son birkaç yüzyıldır uygulanana da Demokrasi 2.0 dersek, benimki Demokrasi 3.0 oluyor.

 

- Her şeyi cehalete mal edemeyiz. Demokrasi'de "basın özgürlüğü" çok önemlidir. basın özgürlüğünü kırpmak demek demokrasiyi kırpmak demektir. Eğitim sisteminin öyle çok yüksek olması gerekmez. Ama ne kadar laik, modern, bilimsel, eleştirisel düşünceyi teşvik eden yapıda olursa o kadar iyi. Fransa'da da kaç kişi Lepen'e Sarkozy'e filan oy veriyor. Bazı şeylerin eğitimle kültür düzeyiyle o kdar da alakası yok. Öyle olsa İngiltere AB'den çıkmazdı.

- ABD halkı da çok cahil. Ama basın özgürlüğü olunca, bu eğitimsizlik biraz olsun telafi edilebiliyor. Birde sistemi oturtman lazım, kuvvetler ayrılığı, azınlıkların temsil edilmesi, hukuk üstünlüğü ve diğer unsurlar. ABD 70-80 sene önce mafya'nın filan yönettiği, ekonomik krizlerle boğuşan bir ülkeydi. Mühim olan sistemi oturtmak sonra sistemin her şeyi kendi çözmesine izin vermek. Ben öyle düşünüyorum.

- Son kısım konusunda bende öyle düşünüyorum. Bizde biraz böyle "kibirli" bir yaklaşım var. Yani baştakiler "ben ülkeyi çekip çevirebilirim, basın özgürlüğünden, insan haklarından, hukuk devletinden taviz verebilirim, ne de olsa ülkeyi ben yönetiyorum" diyebiliyorlar. Cehalet bu noktadadır. - Asla. Hukuk, Anayasa, Bireysel haklar, insan hakları, bunları belki eğip bükebilirsin. Çevresinden dolaşabilirsin. Ama kaldırıp, oradan alıp buraya koyamazsın.

CHP'nin de o yönü güzeldir. "Biz Türkiye'yi hukuk devleti yapmak istiyoruz" diyorlar. BU da 4000 yıllık meseledir. Eski Mısır'da da bu anlayış vardı. "Yasa her şeyden üstündür, Firavun'dan bile üstündür" anlayışı vardı.

Ciddiyet dediğimiz de bu. Çünkü Afrika'da filan aynı partinin 4-5 kere seçildiği adı demokrasi olan düzen de var. Bu da ciddiyet ile alakalı. Batı'dan birşey alacaksak bu ciddiyet anlayışını almalıyız. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, mantik yazdı:

Tremor,

Avrupadaki demokrasinin bize göre biraz daha iyi işlemesinin tek sebebi, onların eski yüzyıllardaki sömürgecilikleri sayesinde sahip oldukları sermaye birikiminin yardımıyla toplumlarını daha önce ve daha hızlı kalkındırabilmiş olmaları, ve bunun sonucunda da ortalama cehalet düzeylerinin bizimki gibi toplumların üzerine çıkmış olmasıdır diye düşünüyorum. Yoksa, sağlıklı olan onların demokrasisi değil. Demokrasi, aynı demokrasi. Sadece, onları halkı bizimkine göre biraz daha gelişmiş. Çok da değil bak, sadece biraz daha gelişmiş.

Ama şöyle de bir şey var: Gandhi 1950'lerde Londra'ya gittiği zaman oradaki kenar mahallerin halinden, sıradan halkın çektiği sefaletten hayrete düşmüş. "Bu mu bizi yönetmek isteyen ülke?" demiş. Bu da özünde Burjuva-elitist bir yaklaşımdır. Mesela Fransızların "La Haine" (nefret) diye bir filmi vardır. Biz buradan bu toplumların çoğunlukla iyi yüzünü görüyoruz. Ama Paris'in, Marsilya'nın bazı mahallelerin yaşam (o ülkenin standartlarına göre) çok zordur. Bir sürü genç eğitim hayatında serpilemiyor, İş hayatına giremeyip uyuşturucu kartellerinin eline filan düşüyor. Oradaki terör saldırılarında da İŞİD/El-Kaide zaten hep bu gençlere yaklaşıp bunları İntihar komandosu ya da İŞİD militanı yapmaya çalışır.

Bir de demokrasilerde sorun her zaman vardır. Bir noktada demokrasiye inanmak zorundasın. Sonra zamanla İsveç, Norveç, Finlandiya gibi daha sağlam/gelişmiş bir düzeye gelebilirsin.

- Bir de emperyalizm suçlamasına ben de katılıyorum. Ama Japonya'nın sömürgesi yoktu. Çin'İn sömürgesi yok, Almanların'da benim bildiğim, çok kısa süreliğine bir iki Afrika ülkesi dışında sömürgesi olmamış. Zaten bunun önemli olmadığını düşünmeye başladıkları için 11960'lardan sonra bütün sömürge imparatorlukları dağılmış. Ben Avrupalı olsaydım hem desteklemezdim hem de yararına inanmazdım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, mantik yazdı:

Temagü,

Demek ki, iyi yönetim için demokrasi şart değil. Krallık bile olsa yönetim iyi olabiliyor. Ama yönecinin, o tepedeki tek adamın niteliklerine bağlı oluyor her şey. Şansa bağlı yani. Piyango çeker gibi. Şansına ne çıkarsa onu alıyorsun. Bu yüzden, işi kontrol altında tutmaya da çalışmak lazım. Yani demokrasinin ortaya çıkmasına sebep olan gerekçeler de geçerli. Sadece, daha iyi işlemesini sağlayacak düzeltmeler gerekiyor.

Monarşi'nin (modern monarşi'nin) esnek olma şansı var. Mesela İngiltere, İspanya, Belçika resmen monarşi. Ama ülke demokrasi ile yönetiliyor. Arap monarşilerinde de öyle aşırı baskı, zulüm, sansür filan olmuyor. İslam öyle gerektirdiği için Pornografi, içki, eşcinsellik filan yasak. İlkel oldukları için kadınların araba kullanması yasak. Ama modern monarşiler pazarlıkçıdır. Yarın öbür gün hoşnutsuzluk başlayınca parlamenter monarşiye geçerler, Oradan sembolik monarşiye geçerler filan.

- Bizde olsa nasıl olurdu bilmiyorum. Fransa'da da olamıyor çünkü adamların soyu kurutulmuş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, mantik yazdı:

Bilmeyen Adam,

Benim demokrasi konusunda uzun süredir eleştirilerim var, endişelerim var, kaygılarım var elbette, ama açıkça demokrasiye karşı yazı ve düşünce üretmem çok yenidir. Hatta bu yazı bir ilk denebilir belki. Bunun karşılığında faşist, vs damgası da yiyeceğiz belki, ama tüm dediklerimi hesaba katan, ve maksadımın demokrasinin yararlarını koruyarak, daha ilerisini ortaya çıkarmak olduğunu gören kişiler hak verecektir diyorum.

Çünkü ben demiyorum ki demokrasi öncesine dönelim, demokrasinin bütün avantajlarından vazgeçelim. Demokrasi bir sebep yüzünden geldi çünkü. Bazı sorunlara karşılık olarak yaşama geçirildi.

İşte demokrasinin bu faydasını hala koruyabilmemiz gerek. Ama günümüzde gördüğümüz zararlarının da üstesinden gelmemiz gerek.

Demokrasi neden eski yunandan sonra kaybolmuşken yakın dönemde tekrar hortladı? Çünkü, baskıcı yönetimler altında yaşayan halka bir çıkış yolu kalmıyordu o yönetimlerde. Tepedekinin yönetim becerisi şansa kalmış. Yanlış kişi tepedeyse, değiştirmek de zor olduğundan, ya da mümkün olmadığından, bu durum büyük acıya yol açıyordu. Yani alt tabakaların yönetimde bir sözünün olmasını sağlamaya çalışmak lazım. Bu engellendiğinde, bir yerden patlak veriyor eninde sonunda. Fransız ihtilali, vs öyle çıkıyor ortaya. Bunun sonucunda, dendi ki, o zaman en aşağıdaki adam bile yönetimde söz sahibi olmalı, herkesin oyu bir olmalı, yönetenler seçimle yönetime gelmeli, vs. Ama işte hata da orada yapıldı. Onun da sonucu günümüzde yaşadığımız durum oluyor çünkü.

Bu yüzden, alt tabakaya hala söz hakkı veren, ama bunu bir süzgeçten geçiren, benimki tarzında bir çözüm daha uygun. Yani benim çözümümde mesela, alt tabakadaki adama senin yönetimde kesinlikle hiçbir zaman söz hakkın yok ve olamaz demiyoruz mesela. Diyoruz ki, eğer hakkın olsun istiyorsan, al, buyur, bunun yolları var. Kendini geliştir, eğitimini al, sınavını geç. Ondan sonra ister seç, ister seçil. O eğitimin imkanını da veriyoruz hangi tabakadan olursa olsun herkese. Dolayısıyla, ne günümüz demokrasisi kadar dikkatsiz ve kontrolsüz birşey oluyor benim önerdiğim, ne de demokrasiden hiç nasibini almamış bir diktatörlük ya da monarşi oluyor.

Monarşi dönemleri aşıldı artık. Onlara geri dönemeyiz. Ama demokrasi de bu haliyle işlemiyor. Ona da devam edemeyiz. Dolayısıyla, demokrasiyi upgrade etmek gerekiyor. Benim de önerim bu çizgide bir öneri.

 

Demokrasi'de sıradan insanın aklına güvenmek diye bir şey vardır. Bu kişileri fanatiklerle, AKP'li kara gömleklilerle aynı kefeye koyma yanlışı yapıyorsunuz. Sıradan halk bence çok akıllıdır ve gerçekleri sizden benden iyi bilirler. Çünkü her gün yaşıyorlar.

Tek sorun:

- Siyasi rüşvet olmayacak.

- Baraj azaltılacak (Kimse baraj yüzünden oy vermek istemediği partiye oy vermek zorunda kalmayacak)

- Basın özgürlüğü: Medya'nın çoğu, her zaman daha "güçlü" kesimlerin denetiminde olacaktır. Ama örneğin Ulusal kanal haber yaptı diye kapatılmayacak, Can dündar gibi adamlar sırf işini yaptı diye içeri atılmayacak, Alman gazetecilerin röbortajlarına kimse el koymayacak.

 

Eğitim tabi ki önemli. Ama bunun gibi şeyleri garantiledikten sonra bir ülke isterse ABD gibi, eğitim sisteminin tamamını özelleştiredebilir. Demokrasinin temel ilkeleri vardır. Bunlar Allahın emri gibi birşeydir. taviz verilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, mantik yazdı:

haci,

Çok doğru bir noktaya parmak basmışsın. Çoğunluğun doğru olduğu durumlar da olabilir, yani sorduğun soruya cevap olacak örnekler bulunabilir belki, ama bu şans eseri bir durum olur. Çoğunluğun doğru olmasını gerektirecek nedensel bir sebep yok çünkü ortada.

Doğruya kim ulaşır? O konuda birikimi olan, o konuda vakit harcamış, uzmanlaşmış, çalışmış kişiler. İşte her konuda sadece o kişilerin söz hakkı olmasını garantileyecek birşey öneriyorum ben de.

Normalde, bu sistem pek çok konuda var zaten. Hemşirelik eğitimi alıp, sonra da lisans sınavını geçmeden hemşire olmazsın Amerika'da. Elektrikçi, öğretmen, vs de olamazsın. Onları bırak, basit de olsa bir sınav geçmeden ehliyet bile alamazsın.

Peki niye yeterliliğini kanıtlamadan oy kullanabiliyorsun? Bence benim önerimde demokrasinin ulaşmaya çalıştığı amaca aykırı bir nokta yok, ama tamamen "unregulated" bir sistem olan günümüz demokrasisini daha bir "regulated" hale getirmeyi öneriyorum sadece.

O zaman iyice ABD'ye döneriz. Orada tam da böyle işler yapılıyor. Bush seçilirken Florida'lı seçmenlerin oyları kayboldu. Siyahların çoğunluk olduğu bazı mahallelerde sandıklar erken kapatıldı. Sonrasında "Bush halk tarafından değil, sistem tarafından seçilmiş başkandır" filan denildi. Bir de galiba oy verebilmek için 20 dolar filan bir şey ödeniyor. Seçime katılım oranları da düşüktür. Halkın yarısı oy filan kullanmıyor.

- Yok öyle olmaz. Ben kendi açımdan bu "eğitim" konusuna da o kadar güvenmiyorum. Çin'de okusak "Mao'Nun ilkelerini" ezberletirler. İran'da Sudi-Arabistan'da okusak okula başörtüsüyle gelip sureleri ezbere bilmek gerekir filan.

Bence Eğitim daha bağımsız olmalı. Hollanda/Finlandiya gibi ülkelerde okullarda ödev bile verilmiyor. Buna rağmen hepsi en iyi üniversitelere gidiyorlar. Biz daha ÖSS KPSS ile uğraşıyoruz. Biraz araştırın, özellikle Üniversite öncesi eğitimde resmen uzay çağını yaşayan ülkeler var. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, reloaded1789 yazdı:

E tamam da, 

Son darbeye baktığımız zaman

Darbeyi yapan, destekleyen, propagandasını yapanların kendini aydın zanneden

Karşı çıkanın da...

Senin gözünde oy hakkı bile olmayan halk olduğunu görürüz.....

Sorun halkın cahil olması falan değildir...

Sorun

İki Amerika, İki Avrupa görünce

İki yabancı dil bilince

Her insanın işine karışacağını, onu aşağılamaya bile hakkı olduğu düşünmesidir...

Avrupa'da, Amerika'da özelde Türkiye'de istediğin partiler istediğin oyları alsaydı..

Demokraside sorun olmayacaktı da...

İstemediğin partiler oy alınca mı sorun ortaya çıktı...

 

Ben halkı küçümsemiyorum. Ama o helikopterin taradığı insanlar AKP'nin 40 çeşit yöntemle kafaya aldığı kimselerdir. Ben onları İtalya'daki Musolini yandaşı kara gömlekli faşistlerle aynı kefeye koyuyorum. Tayyip ikidebir "halk" deyip duruyor. - Hayır halk filan değil, Hitlerin de yandaşları vardı. Aha bunlar da senin yandaşların. Kaç kişi olurlarsa olsunlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, mantik yazdı:

reloaded1789,

Son darbeyi yapanların aydınlar olduğunu nereden çıkartıyorsun?

Fethullahçı taifesi değil mi bunlar? Yani en azından herkes öyle diyor. Aralarına kemalistler karışmış da olsa, her kemalist aydın olacak diye bir kural da yok. Askerler arasında aydın adam genel olarak az zaten.

Hem karşı çıkanların sadece cahil halk olduğunu söylemek de yanlış. Pek çok aydın da karşı çıktı darbeye.

Demokraside sorun olmayacaktı da, benim istemediğim partiler oy alınca sorun oldu da demiyorum ben.

Ben, demokraside prensip olarak zaten sorun var diyorum. Yani bugün anladığımız ve uyguladığımız şekliyle. Benim istediğim parti seçilse de, kazara seçilmiştir diyorum. Çünkü seçenler kör topal seçiyor. Ne yaptığını bilmiyor.

Bütün dünyada aynı sorun var. ABD'de işte Trump filan var. Bu konuda güzel yazılar var. Hitler sonrası Batı demokrasileri bu türden unsurları kontrol etmeyi öğrendiler. Trump'a oy verenler demek istiyorlar ki "ben böyle ülkenin..." verdikleri mesaj budur. Çünkü Hükümete yabancı hisetmektedirler (böyle bir makale okumuştum). Refah/A.K.un Partisi de aynı şey.

Bir noktada insanlar "Beni önemsemiyorsanız ben kendimi hatırlatmasını bilirim" diyorlar. Bu yönde araştırmalar var.

Demokrasi'nin bir ilkesi de (Avrupa demokrasilerinde) sosyal devlettir. Yani bu insanlara AKP'den önce ulaşılabilirmiş mi? Bu da sorunu ortadan kaldırmasa bile azaltırdı diye düşünüyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, mantik yazdı:

Faizlerin artmasının finans piyasalarını ve iş dünyasını nasıl etkileyeceği konusunda fikir üretemeyecek, herhangi bir akıllıca şey söyleyemeyecek birinin oy verememesi gerekir bence.

Ya da güçler ayrılığı prensibini (yasama, yürütme ve yargının ayrılığı) anlamayan, neden varolduğunu bilmeyen, bunu açıklayamayacak birinin oy vermemesi gerekir diyorum.

Jeopolitik dengelerle, komşu ülkelerin her biri ile olan durumumuzu anlamayan, ticari anlaşmalarda yapılacak ne türlü değişikliğin ülkeye ne tür bir etkisi olacağı konusunda hiçbir fikir üretemeyecek, hatta soruyu bile anlamayacakların eline oy pusulası vermenin, 3 yaşında çocuğun eline dolu tabanca vermek gibi olduğunu söylüyorum.

Önerdiğim sınav, öyle basit bir sınav da olmamalı hatta. Yani ehliyet sınavı gibi isteyen herkesin eninde sonunda geçtiği bir sınav da olmamalı. Kazık bir sınav olmalı. Aynen üniversite sınavı gibi, girenlerin ancak %10'u, %20'si geçebilmeli.

Şu anki ortamda aslında oy verme yetisi olduğuna inanacağım pek çok kişi bile geçememeli bu sınavı. Benim bile çalışmadan geçmem zor olmalı bu sınavı.

Önceden daha basit sınav düşünüyordum. Ama şimdi fikrimi değiştirdim. Seçilme gibi, seçme de bir meslek haline getirilmeli belki de. Ya da ek para kazanmanın bir yolu en azından. Yani devlet, o sınavları geçip seçmen olma hakkı edinenlere katıldığı seçim başına para ödemeli mesela. O zorluğa rağmen bu işe kalkışacak insanlar olsun diye.

Yani seçmenlik bir meslek gibi birşey olmalı. Seçmenlerin toplumdaki işlevlerinden ve temel rollerinden biri, basını, ekonomiyi, politikayı takip edip, seçimler için gerekli kararları vermek olmalı. Ama, sadece kalburüstü olup, maddi ve diğer tür gücü olanlara değil, herkese açık olmalı seçmenlik. Nasıl çalışan ve yeterli beceriyi gösteren herkes üniversiteyi kazanabiliyor, benzer şekilde isteyen herkes seçmen sertifikası sınavını geçmek için gerekli imkanlara sahip olmalı.

Çok da iyi olur evet. Din içerikli sorular sorarlar böylece AKP/MHP grubundan olmayanlar giremez.

Doğru aslında barajı kaldırıp öyle yapsınlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...