Jump to content

Demokrasiye artık inanmıyorum


Recommended Posts

44 dakika önce, haci yazdı:

Bütün belirtiler, bu toplumda bir iktidar dağılımına ve paylaşımına değil, aksine iktidar toplanmasına ve merkezleşmesine doğru gidildiğini gösteriyor !!!

 

Doğru bir gözlem. Ama bu çaba yalnız Tayyip itinin demokrasi anlayışı ile bağdaşıyor ve Tayyip ve AKP tarafından TC'ye empoze ediliyor.

 

Ulan gerzek moruk..

Atatürk iktidarı paylaştı mı?

Ya da ondan sonra gelen darbeciler iktidarı mı paylaştılar.

Yapılan sadece zorla ellerinden alınan hakların tekrar hak sahibine geri verilmesidir...

Daha bekle, meclisin duvarında "Hakimiyet hakkındır" düsturu yazınca..

Sizler iyice kalpten gidersiniz...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 119
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 saat önce, impressivo yazdı:

İnanmak kelimesi ,insanoğlunun uydurduğu en saçma kelimedir. İnanmak ? neye inanmak ? Şu dağın arkasına bilmediğim birşey oldu. EEE, Tanrı yapmıştır, zeus yaptı, Baal'in yaptıgına inanıyorum.İşte inanmak kelimesi her zaman her yerde saçmadır. İnanmak değil bilmek istiyorum deriz. Evet; inanmak değil bilmek !

Aslında Mantık inanmıyorum demekle güvenmiyorum demek istiyor. Demokrasi çoğunluk adına güvenilir olmayan ve her türlü ahlaksızlığın, yolsuzluğun, kanunsuzluğun yapılabileceği bir rejim. Bunun örneklerini ABD'de bile görmek mümkün. Kanunsuzluk ve ahlaksızlık yaptıkları için hapse atılan ünlü ve sevilen politikacıların hapisten çıktıktan sonra tekrar seçildiklerini tekrar tekrar gördük bu ülkede.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, reloaded1789 yazdı:

 

Ulan gerzek moruk..

Atatürk iktidarı paylaştı mı?

Ya da ondan sonra gelen darbeciler iktidarı mı paylaştılar.

Yapılan sadece zorla ellerinden alınan hakların tekrar hak sahibine geri verilmesidir...

Daha bekle, meclisin duvarında "Hakimiyet hakkındır" düsturu yazınca..

Sizler iyice kalpten gidersiniz...

 

Ne salak adamsın sen öyle.. Ben iktidarın paylaşılmasından çok, kuvvetler dengesinin dikkate alınmamasından bahsediyorum bre çaylak çömez. Tayyip kuvvetler ayrılığına inanmıyor. Demokrasilerin en büyük özelliğidir kuvvetlerin birbirlerinden bağımsız oması... Atatürk demokrasiyi başlatan bir lider. Onun için demokrasiyi empoze eden bir lider de diyebiliriz. Tayyip iti  bir şeyi başlatımış falan değil. Mevcut düzeni kendine göre değiştiren bir it... Sana benziyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, haci yazdı:

Ne salak adamsın sen öyle.. Ben iktidarın paylaşılmasından çok, kuvvetler dengesinin dikkate alınmamasından bahsediyorum bre çaylak çömez. Tayyip kuvvetler ayrılığına inanmıyor. Demokrasilerin en büyük özelliğidir kuvvetlerin birbirlerinden bağımsız oması... Atatürk demokrasiyi başlatan bir lider. Onun için demokrasiyi empoze eden bir lider de diyebiliriz. Tayyip iti  bir şeyi başlatımış falan değil. Mevcut düzeni kendine göre değiştiren bir it... Sana benziyor.

Hacı dede 

Sana iki soru?

1)MKA döneminde mi daha demokrattık yoksa Recep Tayyip Erdoğan döneminde mi?

2)MKA'nın yetkileri mi daha fazlaydı yoksa Recep Tayyip Erdoğan'ın mı?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, reloaded1789 yazdı:

Hacı dede 

Sana iki soru?

1)MKA döneminde mi daha demokrattık yoksa Recep Tayyip Erdoğan döneminde mi?

2)MKA'nın yetkileri mi daha fazlaydı yoksa Recep Tayyip Erdoğan'ın mı?

 

Orada yaşamadığım için bu soruları ve benzerlerini yanıtlayamam.. MKA'nın ne olduğunu bile bilmiyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, reloaded1789 yazdı:

M.Kemal Atatürk

Atatürk zamanında deneyimlenen demokrasi ile Tayyip zamanında yaşanan demokrasiyi karşılaşmak abesle iştigal etmek olur.

Atatürk diktatördü.. Orası kesin. Ama onun zamanında bu diktatörlük bir yerde gerekliydi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, haci yazdı:

Atatürk zamanında deneyimlenen demokrasi ile Tayyip zamanında yaşanan demokrasiyi karşılaşmak abesle iştigal etmek olur.

Atatürk diktatördü.. Orası kesin. Ama onun zamanında bu diktatörlük bir yerde gerekliydi..

Aferin be koca moruk bu sefer kıvırmadın...

Diktatördü ama onun zamanında gerekliydi dersen eyvallah derim...

Ama demokrasiyi getiren lider dersen adama küfür ederler...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Unutulmasın ki Atatürk, yıkılan teokratik bir imparatorluğun enkazından laik bir cumhuriyet oluşturdu. Ve bunu gerekenden çok daha az kan dökerek başardı.İstiklal mahkemeleri bu konuda bir istisna oluşturuyor ama, onlar da bir yerde gerekliydi. Atatürk TC'nin  çağdaş bir batı ülkesi olması yolunda büyük çabalar gösterdi. Atatürk'ün getirdiği demokrasi ilkel olmuş olabilir ama, bence ilkel olduğu için Atatürk'ü suçlamak doğru olmaz.Çünkü onun zamanında en ileri demokrasi bile şimdiye göre ilkeldi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kraliyet ailelerinin  ve onlara bagli yardakcilarinin oldugu bir dünyada demokrasi olmaz zaten yoktur.

Dünyada yasayan insanlarin sayilari kesinlikle 13 milyar olmamali 8 milyari da gecmemelidir.!

Kraliyet ailerinin ve onlarin yardakcilarinin olabilmeleri icin de degersiz canlilar toz zerrecikleri olmalidir.Yani bizler...

Degersiz canlilar olmazsa kraliyet aileleri ve onlarin yardakcilarinin da olmalari mümkün degildir.!

Konuya daha iyi hakim olabilmek icin piramit seklinde bakmakta fayda vardir. Eger bu sekilde bakilip dünyada gelisen olaylar incelenirse konu cözülür diye düsünüyorum. Tabii ki arastirip okumak gözlemlemekte gerekir.

Olay cözüldügünde ise vatan millet bayrak din ulusal sportif karsilasmalar oyunlar vs. gibi seylerin degerleri kalmamakta aci ama gercek dogru bilgilere ulasilmaktadir.

Bu bilgileri paylasmaya calisanlar ise "Yavsak Liberal"  veya "Paranoyak" olarak yaftalanmaktadirlar. Peki neden?

Su anda  500 / 1000 sene sonrasini düsünebilmek o günleri biraz olsun tasarlayabilmek icin sadece BİLİM ve somut verilerinden baska bir sey yardimci olmamakta hic bir ise yaramamaktdir da ondan...

Sevgiler.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de iktidarın egemenliği anlayışında;  ülkemizde anlama hususunda farklılıklar mevcut.Her şeyden önce, mutlak ve sınırsız bir iktidar olarak anlaşılan egemenlik, zamanımızın “hukuk devleti” anlayışı ile bağdaşamaz. Hukuk devleti, hukuka bağlı ve sınırlı bir devlet görüşüne dayanır. Eğer egemenlik, geleneksel olarak ileri sürüldüğü gibi, kendisinden üstün hiçbir güç tanımayan(kasımpaşalı) tam manasıyla bağımsız bir irade kudreti anlamına geliyorsa, bu anlamdaki üstün irade ,gücü sınırlı iktidar anlayışı ile çatışma ve çelişme halinde demektir.Bu çelişmeyi ortadan kaldırmak için devletin kendi iktidarını gene kendi iradesi ile sınırlandırması gerekir.Bu bağlamda ; 

Ya hukukun üstünlüğünü, ya da devlet kudretinin üstünlüğünü kabul etmek zorundayız.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎9‎/‎11‎/‎2016 at 23:16, haci yazdı:

Atatürk zamanında deneyimlenen demokrasi ile Tayyip zamanında yaşanan demokrasiyi karşılaşmak abesle iştigal etmek olur.

Atatürk diktatördü.. Orası kesin. Ama onun zamanında bu diktatörlük bir yerde gerekliydi..

Buna hiç katılmıyorum. Dönemin tarihini öyle çok da iyi bilmem. Ama savaş daha bitmeden meclis açılmıştır ve her şey oylama ile, demokratik yöntemlerle yapılmıştır. Tek parti düzeniydi, bazı uygulamalar belki biraz sert idi. Ama gayet de demokratik bir liderdi Niye öyle dediniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, leonardo18 yazdı:

Buna hiç katılmıyorum. Dönemin tarihini öyle çok da iyi bilmem. Ama savaş daha bitmeden meclis açılmıştır ve her şey oylama ile, demokratik yöntemlerle yapılmıştır. Tek parti düzeniydi, bazı uygulamalar belki biraz sert idi. Ama gayet de demokratik bir liderdi Niye öyle dediniz?

Anlamadım... Ne demek istiyorsunuz? Ben meclisten bahsetmiyorum ki... Ben Atatürk'ten bahsediyorum. Atatürk meclisi birçok kereler uyarmış ve onları terketmekle tehdit etmiştir. Ayrıca tek parti yönetimine demokrasi denmez. Demokrasi oyununda başlangıcı simgeler tek parti dönemi. Ama oyun demokrasi değilse açıkça diktatörlüğü simgeler. İşte bu bağlamda Atatürk'ün önemi ve değeri kendini belli ediyor. Hiç bir zaman kötü ve iğrenç bir diktatör olmamıştır. Ve dünya liderleri tararından da bir diktatör olarak nitelendirilmemiştir. Ama asil ve ülkesini seven bir diktatör gibi davrandığı ve ülkeyi yönettiği kesin. Bu konuda aldığı kararlar her zaman ülkenin ve halkının yararına olmuştur. Atatürk'ün Tayyip ve çetesi gibi bilinen bir aşırılığı, çağdaş yaşamdan önemli ölçüde uzaklaştığı ve ülkeyi bir uçuruma doğru sürüklediği görülmemiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, leonardo18 yazdı:

Evet ama diktatör demeyelim. Atatürk Musolini ile çağdaştır. Yeni kurulan bir demokrasinin bütün kurallarına uymuştur. Gayet de demokratik bir liderdi. Hatırladığım kadarıyla doğrudan meclis tarafından yetkilendirilmiştir.

Herşeyin bir başlangıcı vardır. Atatürk demokrasiyi başlatmıştır ama şimdiki anlamda bu başlangıç ilkeldir. Demokrasiyi başlatmasına rağmen Atatürk şimdiki anlamda demokratik değildir yani. Bunu da normal karşılamak gerekiyor.

Freud modern psikoloji ve psikiyatrinin babasıdır. Onları başlatmıştır ama, o konularda ileri sürdüğü teorilerinden hiç birinin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Freud'un bilimsel yazılarının hepsi fiktiftir. Romandır yani.. Bilimsel değildir.

Başlangıçlar bizi yanıltmasın. Onlar her zaman ilkel ve basittir. Ama bir kavram olarak ileriye dönük oldukları söylenebilir. Atatürk'ün kurduğu demokrasi sadece kavram bazında değerlendirilmelidir. Yaklaşık 100 yıl önce temeli atılan bu demokrasi hala yeterince gelişmemiştir. Atatürk kendi zamanında tam anlamı ile bir diktatör değildi belki. Çünkü o zamanın kavramları farklı anlamlar içeriyor. 100 yıl önce demokrasi ile yönetilen ülkelerin hiç biri şimdiki kadar demokratik değildi. Özgürlük anlayışı farklı idi ve insan hakları yoktu.. Atatürk'ü eleştirirken bu gerçekleri de dikkate almamız gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine de klişe lafları tekrarlamayalım. Bu tarz bir eleştiri bence Atatürk için hiç yapılamaz. Ama İnönü hakkında tartışabiliriz. O dönemi yaşayanlar kendisini çok sert kararlar almış biri olarak hatırlarlar ve çok eleştirirler. Bir sonraki kuşak ise "Savaş borçlarımızın ödenebilmesi için bazı sıkı tedbirler almıştır" filan derler.

Diktatörlük getiren ise nedense askerler/paşalar olmuştur. Hadi Menderes'i asmalarını anladım. Sonuçta ülke yeni savaştan çıkmış. "Ülkeyi satmak istiyor" diye değerlendirmişler. Bunu kabul ettik diyelim. Hatta sonraki darbeleri de anladım sayılır. O dönemde tüm dünyada CIA'in desteklediği bir komünist avı başlamıştı. Gerçekten de üçüncü dünya ülkelerinin ve İspanya, Portekiz gibi ülkelerin de komünizme kayma tehlikesi vardı. Bu nedenle ciddi bir devlet terörü uygulanmış. Bunu bile anladım.

- Ama şunu anlamadım: Güney-Amerika'da, İspanya'da, Portekiz'de diktatörlükten sonra sol hareket yeniden canlanabilmiştir. Bizde adam resmen kökünü kurutmuş. Tam Osmanlı tarzı. PKK ve sosyal demokratlardan başka unsur bırakmadığı gibi, bu şansı iyice ortadan kaldırmak için de %10 gibi yüksek bir baraj getirmiş. ve diğer bir yazımda da belirttiğim gibi kurtçulara, dincilere inanılmaz tavizler vermiş. Bunlar yapılmasaydı şimdi bambaşka bir ülkede olacaktık.

Yani diktatörlük demokrasiyi yemiştir.

Bunu da karamsarlık olsun diye söylemiyorum. İran'da da İslam devrimi olmuş. Şimdi reform ile şunla bunla yoluna koymaya çalışıyorlar. Bizdekilerin de hevesi bir yerde bitecek, ama bütün bu süreçlerde zaman kaybını en aza indirmek önemli.

Yani konudan saptım. Ama Atatürk ve cumhuriyeti bu yüzden önemli. Hata yapan adam hatasını er geç anlar. Yine dönüp dolaşıp geleceği yer Atatürk ilkeleri olacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk ilkeleri çözüm değildir. Onlarla bir ülke kalkınamaz ve çağdaş bir demokrasi olamaz. İlkeler ne kadar değerli olurlarsa olsunlar insanlığı bir anda ya da kısa zamanda metamorfoza uğratamazlar. İnsanlığın değişmesi zaman alır. Sosyal olgularda bu zamanı yüzyıllarla hatta binlerce yıllarla ölçeriz. Atatürk'ün ilkeleri sadece bir başlangıçtır. Ve başlangıç olarak değişmeden kaldıkları süre artık hiç bir değerleri yoktur. Çünkü üzerlerinde çalışılmamış ve ilerletilmemişlerdir onlar.  Oların üzerine çağdaş bir demokratik cumhuriyet kurulamamıştır. TC bu eşi benzeri olmayan başlangıçtan yararlanamamıştır. Atatürk ilkelerini unutun artık.  Sorun o ilkelerde olmayıp bizde olduğu için onlardan bize yarar gelmez artık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugün sizin de kafa benim gibi bulanık herhalde? :)

Atatürk ilkelerini nasıl unutalım?

-"Üzerinde çalışılmamış ve ilerletilmemiş" diyebiliriz hata "üzerlerinde çalışılmış ve geriletilmiş" de diyebiliriz (maalesef).

- İlkelerde anlaşılmayacak bir şey yok ki. Temel unsurları hatırlamak yeterli. Bunlar 1776'da, 1789'da, 1923'de ve bugün de aynıdır:

- Halk iradesine dayalı yönetim. (halkı ne kadar dahil edersen o kadar iyi)

- Din/ibadet özgürlüğü, bunun olmasının koşulu dinin bireysel bir konu olması ve bu yüzden laik/seküler yönetim tarafından güvenceye alınması.

- hukuk devleti/kuvvetler ayrılığı

- Basın/ifade özgürlüğü

- çok partili, parlamenter sistem.

- sosyal devlet, fırsat eşitliği, vs.

 

Eskimiş diyebileceğimiz ilkeler bekli örneğin devletçiliktir. Burada yorum çok önemli. yetenekli siyasetçiler, eğitimli halk bu yüzden gerek. Hiç değişmeden kalacak diye bir şey yok. Örneğin Devletçilik ülkesi üzerinde zamanla oynamalar olacaktır. Oyna yapılmayacak olan konu "İnsan haklarına dayalı" Anayasadır. Anayasayı 40 kere değiştirmezsin. Evrensel insan hakları beyannamesini koyarsın. Olur sana anayasa. Senede 3 kez Anayasa değiştirilmez örneğin.

- Ben biraz da millet Feto'yu, Apo'yu konuşmayı bıraksın biraz da bunları konuşsun istiyorum.

Mesela o zamanlar olup da bugün olamayacak şeylerden birisi dayaktır. "Arka sokaklar" dizisinde bu "eski usül" resmen göklere çıkartılıyor, çoluk-çocuk da izliyor. Hem de bunu "Polis" yapıyor. Genç izleyicinin zihninde tam örnek almak, ona benzemek isteyeceği bir kişiliktir örneğin. 1930'larda olabilir. Bugün olmaz. Halklarını okursun, avukatını çağırırsın, sorgulayacaksan da dövmeden sorgularsın. Dayaktan başka yöntem yok mu? CIA yakaladığı El-Kaidecileri bile Küba'da sorguladı. Neden? Kendi topraklarında yasalar izin vermiyor.

Temel mantık aynı olmasaydı ABD, Fransa 300 sene sonra aynı ilkelere göre yönetilmezdi. Bunlar da aslında araştırma yapılarak, Örneğin Roma/Yunan medeniyetlerine bakılarak tasarlanmış sistemlerdir. Thomas Jefferson'un "Özgürlük ve Devlet" kitabına bulabilirseniz bakın. Aydınlanma düşünürleri bu ilk cumhuriyetlere çok güzel fikir babalığı yapmışlar. Ama özellikle ABD'de adamlar tarihi filan da araştırıp böyle uzun soluklu bir sistem nasıl yaratırız? diye düşünmüşler. - Başarısız, zaman aşımına uğramış diyebilir miyiz? - Asla. Tam tersine her yeni nesle bu ilkeleri doğru biçimde aktarmak, hatırlatmak konusunda görevimiz var. Ve gençleri de bu ilkeleri geliştirmeye teşvik etmeliyiz. Bunun için İslami nesle değil, eleştirisel düşünen, olaylara bilimsel yaklaşan, tarafsız düşünebilen nesillere ihtiyacımız var.

- Din olmaz diye bir şey yok. ABD'de kadın olup da kürtaj olmaya çalışın bakalım ne oluyor? Bir sürü saçma salak dinci ile uğraşmanız ya da başka eyalete filan gitmeniz gerekir. Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, herkes kafasına göre takılıyor.

Ve şöyle bir şey var: Dini okul var ABD'de, Gülen'İn filan da bir sürü okulu var. Ama nasıl beceriyorlarsa bu okullardan şeriatçı ya hiç çıkmıyor, ya da şeriatçı çıksa bile kimsenin haberi olmuyor. Ülkede böyle başka düzenler de işliyor. Biri ülkenin Mına koymaya çalışırsa, önceden bulup engelliyorlar filan. 11 Eylül o yüzden bu kadar sarsıntı yarattı...

Yani ilkeler çok sağlamdır. Ben Rönesans düşünürlerini filan çok severim. Ama Batı edebiyatına uzak kişi de oturup Atatürk inkılaplarını inceleyebilir. Mantık evrensel olunca, bence, isim, kişi, yer o kadar mühim değil. Bir şey mantıklı ise, o zaman mantıklı olanı yapacaksın. bu işler böyledir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...