Jump to content

Bir Ateist Sevgiyi nasıl açıklayabilir.


Recommended Posts

bilemiyorum.şu an anne olmadığım için bu duyguyu tam olarak anlayabilmem imkansız.ben sadece evrimsel olarak makul cevapları bulmaya çalıştım.yaşım ilerledikçe bir çocuk isteğim artıyor ama düşündüğümde bunu neden istediğimi anlayamıyorum?hele bir kadın için.karnında taşı,acılar içinde doğur,sonra her zaman bütün hayatını çocuğuna endeksli olarak geçir.maddi manevi insana bu kadar yük olan bir şeyi insanlar neden böyle arzular?bi bebeğim olduğunda ne şimdiki kadar özgür olucam ne zengin ne güzel.büyüdükten sonra da ya başına bişey gelirse endişelen dur.neden istiyorum o zaman?çok saçma değilmi?içimde bişey beni zorlayıp duruyor.çünkü genlerimi gelecek kuşaklara aktarmalıyım.bunun başka bir açıklamasını bulamıyorum

(umarım bir gün anne olursun vede çocugunu sadece genlerini taşıyor diye sevmessin...)

(umarım bende böyle bir kadınla evlenmem...)

(biliyorum cevap vereceksin ancak ben sana cevap vermiyeceğim hatta diyeceğin şeyleri söyleyeyim

-zaten benim gibi biri senin gibi birini bulmaz

-duygularımız karşılıklı)

iyi günler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 160
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

orunun cevabı da burda zaten .. tekrar belirtmemde fayda var .. güzel olan şey zevk uyandırır.. kediler köpekler tavşanlar genelde bu hayvanları severiz.. çükü bunlar göze hoş gelen .. bize mutluluk veren.. çayır çimeni dağları çiçekleri hatırlatan hayvanlardır

Birincisi: Bu doğru olsa bile hala ben "çıkar" diye nitelenebilecek bir durum göremiyorum

İkincisi: Güzellik çirkinlik göreceli şeyler, kimi yılandan tiksinir ve nefret eder, kimi de Amerika'da birçok örneği olduğu gibi, yılanı koynuna alıp besler onunla uyur, kimi kelebek görür kaçar kimi ise şefkat duygusuyla avcuna alır dolayısıyla yılan bazılarını mutlu edebilir bazılarını etmez, sevgi dolayısıyla olan mutluluğun "çıkar" ile ilgisi de yoktur, mutluluk da bambaşka bir duygudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
(umarım bir gün anne olursun vede çocugunu sadece genlerini taşıyor diye sevmessin...)

(umarım bende böyle bir kadınla evlenmem...)

(biliyorum cevap vereceksin ancak ben sana cevap vermiyeceğim hatta diyeceğin şeyleri söyleyeyim

-zaten benim gibi biri senin gibi birini bulmaz

-duygularımız karşılıklı)

iyi günler...

hiç mümkün değil için rahat olsun.iyi akşamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
(umarım bir gün anne olursun vede çocugunu sadece genlerini taşıyor diye sevmessin...)

(umarım bende böyle bir kadınla evlenmem...)

(biliyorum cevap vereceksin ancak ben sana cevap vermiyeceğim hatta diyeceğin şeyleri söyleyeyim

-zaten benim gibi biri senin gibi birini bulmaz

-duygularımız karşılıklı)

iyi günler...

hiç mümkün değil için rahat olsun.iyi akşamlar

cevap vermiyeceğimi söylemiştim.Ancak cevap vermek istiyorum.Özgür irade değilmi?...

4. Murat devri. Padisah tarafindan, mey (sarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmis. Istanbul'da bütün meyhaneler ve keshaneler "underground" takilmaya baslamis. 4. Murat bi gece, tebdil-i kiyafet Istanbul'a indiginde, karsiya geçmeye karar verip bi sandal kiralamis.

Sandalci müsterisinin sultan oldugunu bilmiyomus tabii. Bi ara, sandalin yanindan sarkan bi ipi çekmis. Ipin ucunda bi testi! Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormus. Sandalci "Ne olacak, mey iste" diye gülerek müsterisine ikram etmis. Her ne kadar yasaklamis olsa da, 4. Murat'in alkolle arasinin iyi oldugu bilinir. Ikrami kabul etmis ama yine de, "Mey yasak. Hünkarimiz görse kafani vurdurtur diye korkmuyo musun?" diye sormaktan da geri kalmamis. Sandalci da haliyle, "Yahu hünkar ner'den görecek bizi denizin ortasinda" demis.

Aradan biraz zaman geçmis. Sandalci bu kez de, teknenin tahtalarindan birini kaldirip aradan afyon çikarmis ve nargilesine atarak körüklemeye baslamis.

Gönlü zengin adam, hemen müsterisine de ikram etmis. Sultan yine kabul etmis ama yasagi gene hatirlatmis. Sandalci ayni sekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasinda" demis. Biraz daha vakit geçmis. Bizim sandalci cebinden fal taslarini çikarmis. Hünkara, "Ver 5 akçe de falina bakayim" demis. Fal 4. Murat'in en kizdigi seymis, ama "Hadi biraz daha sabredeyim" diye düsünüp, "Bak bari" demis.

Fal taslarini elinde çalkalayip atan sandalci, "Efendi, sorunu sor bakalim" demis. 4. Murat, "Hünkar su anda nerededir?" diye sormus. Sandalci taslara bakip "Hünkar su an denizdedir" demis. 4. Murat güya endiselenmis havalarina girip, "Sakin yakinimizda bi yerde olmasin" diye sormus sandalciya ve tekrar iyice bakmasini söylemis. Sandalci taslara tekrar bakmis ve birden, 4. Murat'in ayaklarina kapanip, "Affet beni hünkarim " diye yalvarmaya baslamis. Kiyiya dönene kadar yalvarmaya devam etmis. Padisah dayanamayip, "Sana bi soru sorucam. Eger bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu aninda vurduracam" demis. Sandalci sevinçle, "Padisahim çok yasa" demis ve merakla soruyu beklemeye baslamis.

4. Murat, sandalciya, "Dönüste Istanbul'a hangi kapidan giricem?" diye sormus. Tabii sandalci hemen itiraz etmis, "Hünkarim, simdi ben hangi kapiyi söylesem, siz baska kapidan girersiniz. Affiniza siginarak, gireceginiz kapiyi bi kagida yazsam ve size versem; kapidan geçtikten sonra okusaniz olur mu?" demis. Hünkar basini "Olur" anlaminda sallayinca, sandalci tahminini yazip kagidi vermis.

4.Murat kagidi alir almaz, daha bakmadan, yanindaki fedaisine, "Hemen boynunu vur su kafirin" emrini vermis. Sonra da, "Surlara yeni bir kapi açila! Istanbul'a oradan giricem" demis çevresindekilere. Kapi 5-10 dakikada açilip, padisah ve erkani sehre girmis. 4. Murat bi ara, sandalcinin kagida hangi kapiyi yazdigini merak etmis. Kendinden çok eminmis, laf olsun diye cebindeki kagida bakmis. Ama okuyunca hayretler içinde kalmis. Sandalci kagida sunlari yazmismis: "Hünkarim, yeni kapiniz vatana millete hayirli ugurlu olsun"

O gün bugündür de iste o kapi, "Yenikapi" olarak aniliyormus.

(sadece bir hikaye)

tarihinde Erlikhan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Birincisi: Bu doğru olsa bile hala ben "çıkar" diye nitelenebilecek bir durum göremiyorum

İkincisi: Güzellik çirkinlik göreceli şeyler, kimi yılandan tiksinir ve nefret eder, kimi de Amerika'da birçok örneği olduğu gibi, yılanı koynuna alıp besler onunla uyur, kimi kelebek görür kaçar kimi ise şefkat duygusuyla avcuna alır dolayısıyla yılan bazılarını mutlu edebilir bazılarını etmez, sevgi dolayısıyla olan mutluluğun "çıkar" ile ilgisi de yoktur, mutluluk da bambaşka bir duygudur.

Her zaman 'çıkarlar' maddi olmaz ki .. mutluluk verme, zevk verme .. bunlar manevi çıkardır .. pcde oyun oynamak :) .. biz bir futbol oyununu neden sevelim .. alt tarafı bi cd öyle değil mi?? .. ama ne deriz; benim en sevdiğim oyun fifa 2008 vs .. çünkü bu oyun sana en çok zevk veren oyundur .. Güzellik kavramı görecelidir tabii, kimisine yılan pek güzel gelmez, görüntüsü bile miğde bulandırır, bu insan yılanları sevmez .. kimisine de renk uyumları, 's' şeklinde kıvrılması gözüne muazzam gelir, ve yılanları sever .. bakın kelimeler bile bize söylüyo aslında bunu .. mutluluk 'verme' .. zevk 'verme' .. bizim aldığımız bişeyler var, bu canlılardan veya cansızlardan .. eğer bunları almazsak, sevmeyiz(!)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evlat sevgisi çok masum durduğu halde, her sevgi gibi o da kaşılıklı sevgidir :) .. her anne ve baba öncelikle kendi mutlulukları için bir bebek dünyaya getirirler.. Hiçbir sevgi beklentisiz başlamaz, ilk önce beklentiler insan tarafından gözden geçirilir, oluşturulur, ondan sonra insan sevmeye karar verir.. Yalnız aşk için aynı şeyi söyleyemicem, zira aşık olacak insanın düşünmeye pek vakti olmayabilir..

Bir çocuk dünyaya getirmenin sebebi başlangıçta mutluluk versin diye olabilir, olmayabilir de, çocuk istemediğiniz halde bir çocuk sahibi de olabilirsiniz....Ama doğduktan sonra da öyle bir içinize yerleşir ki sevgisi, bunun bir süresi veya ondan bir beklentiniz yoktur...

Benim demek istediğim, bitmeyen ve karşılık beklenmeden sevilen sadece evlattır, bunun bir tarifi yoktur, aşk da sevgi de günün birinde biter... ve kimi seviyorsanız bir karşılık mutlaka beklersiniz... beklenilen karşılık kişilere göre değişir farklılık gösterebilir, ama ilelebet sürecek ve karşılık istenmeyecek evlada duyulan sevgiden başka hiç bir sevgi yoktur....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karşılıksız olarak hissedilir denilebilir tabii ama bu "karşılık" kavramını nasıl algıladığınızla alakalıdır.Bana sorarsanız karşılıksız sevgi yoktur; tamam belki karşınızdaki sizi sevmiyor olabilir ama sizin sevginiz onun sizde uyandırdığı bir his karşılığında ortaya çıkmıştır ve siz de onu bu hissi sizde uyandırdığı sürece seversiniz, sizin için özel bir şey yapmasına da gerek yoktur, eğer öyle olsa bunun ismi sevgi değil alışveriş gibi bir şey olurdu herhalde.Zira bir tek size sevgi manasında karşılık verebilecek olan şeyleri sevmezsiniz ki; bir bibloya da çok bağlı olabilirsiniz, onu da severbilirsiniz; sizin ona beslediğiniz sevgi onun sizin üzerinizde uyandırdığı olumlu duygulardan kaynaklanır.

Ben de bir ateist olarak bir teist sevgiyi nasıl açıklayabilir gibi bir sorunun bundan çok daha yerinde olacağını düşünmüşümdür hep; çünkü sevgi karşılık beklemeksizin bir şeylere emek verebilmekten geçer, oysa her teistin bilinçaltında yatan cennet hayali ve tanrının sevgili kulu olma arzusu vardır, bu da ne kadar samimidir ve samimi olmayan bir durumun içersinden nasıl sevgi gibi bir kavramın çıkması beklenebilir bilemeyeceğim :lol:

Herneyse, ben bu durumu nacizhane olarak şöyle şekilde açıklayabilirim: Eğer ateistseniz, sizin için tanrı ve din gibi kavramlar yoktur; dolayısıyla belli bir otoritenin olmadığı bir evrende ölümden sonrası da sizi ilgilendirmez, film orda sizin için bitmiş durumdadır; eğer siz size cennet gibi bir vaadin ya da cehennem gibi bir korkutucu unsurun olmadığını bildiğiniz halde iyilik yapmaya devam edebiliyorsanız karşılıksız beklemeksizin bir şeyler yapabiliyorsunuz demektir; öyle ya birçok teist soruyor bize inancınız yok o zaman neden cinayet işlemiyorsunuz, hırsızlık yapmıyorsunuz vs. diye, onlar böylesi bir durumun nasıl olduğunu bile algılamakta güçlük çeken bir mekanizma sahibiyken nasıl oluyor da böylesi bir soruyla karşımıza çıkabiliyorlar, bunun ateist olmakla ne alakası var, tanrı kavramı olmasa sevgi kavramı olmayacak mıydı, bu yaklaşım çok ama çok sığ olmadı mı? vs. vs. diye de uzayıp gider başlığın bende uyandırdığı soru işaretleri listesi :rolleyes:;)

tarihinde antiyobaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evlat sevgisi, hayvan sevgisi, biblo sevgisi, fifa 2008 sevgisi, porno sevgisi vs vs. Temelde hepsi aynıdır.

Sürekli olarak ''karşılıksız sevgi'' ile ''bencil olmayan sevgi'' karıştılırmış ve zorlama örneklerle karşılıksız seviginin varlığı kanıtlanmaya çalışılmış.

En başta ''sevgi'' diye bişey yoktur.Yukarda sanki karşılıksız sevgi denilen şey insana dışardan gelen, insan zihninden bağımsız varolan (tanrı tarfından gönderilen gibi) bişey olarak gösterilmiş sanki.

Bütün olay egonon ''hoş'' olanı hissetmesinden ve ona karşı istenç duymasından ibaret.Bunun devamlılığına isim vermek isteyen akıl ''sevgi'' kavramını uydurmuş.

Görünürde ''Karşılıksız sevgi'' olabilir tabi.Ancak bu sevginin bencil olmadığını göstermez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bence sevgiyi açıklamak mümkün olmayabilir.

Sevginin tanımını bile yapmak mümkün değildir.

Sevgi ancak çeşitli şekillerde belirtilir..

bende aynen bunu düşünmekteyim...

ancak mantıksız bir şey olduğu kesin...

tarihinde Erlikhan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bence sevgiyi açıklamak mümkün olmayabilir.

Sevginin tanımını bile yapmak mümkün değildir.

Sevgi ancak çeşitli şekillerde belirtilir..

nihayet..işte bilimin geldiği nokta..,

Hacı yı sevmem ama ilk de olsa doğruyu görmesi hoş..

bilim için bu konu kapalı bir kutudur..

herşeyden önce bilinç ve buna yakın bazı kavramlar(sevme, aşk...) aydınlatılmış değidir.

hatta çoğu bilim adamı bu konuların bilim ve mantık alanında incelenmesine karşıdır.

ama çok bilmiş ateistler her konuda olduğu gibi bu konuda da dağ adamı gibi davranmakta ısrar ediyorlar..

tarihinde OHM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlığa 7. sayfada katıldım. O yüzden okumadığım çok fazla ileti var. Sevginin tanımları göreli olabilir. Ben sadece dindar arkadaşlara ayna tutmak istiyorum. Dindarlar sevgiyi nasıl tanımlarlar?

Hayvan sevgisi?

Deveye sopayı basıp, kurbanda davarın gırtlağına sarılıveren, hayvanları allahın kendisine bağışladığı köleler olarak gören dindarın hayvan sevgisi...

İnsan sevgisi?

Mezhep savaşlarına katılan, tarikat liderinin emri ve ahiret inancının ehlilleştirdiği şuurui sayesinde kardeşini bile gözünü kırpmadan öldürebilen dindarların insan sevgisi...

Kadın sevgisi?

Pek çoğu yüzlerini bile görmedikleri, anne babaları tarafından seçilip beğenilmiş ve erkeğine cinsel organını sokuşturacağı bir et parçası, çocuk doğurgacı, mutfak robotu ya da çamaşır makinesi olarak hizmet verecek bir kadına duyulan sevgi...

Erkek sevgisi?

Dayağına, hırlamasına, horlamasına, gürlemesine kayıtsız şartsız olarak boyun eğilecek ve bir ömür boyu kahrı çekilecek bir erkeğe duyulan sevgi...

Ama şanslıyız ki henüz doğayı katledebilecek ölçüde sanayileşmiş ve kalkınmış bir islam ülkesi yok. Doğa sevgisi konusunda hala bir şansları vardır belki de. :)

Dindarlar insanlığa sevgiyi öğretmek için geç kaldılar. Müslümanların 1400, hıristiyanların 2000 yıllık vakitleri oldu. Hiç birinin temiz bir sicili olmadı. Demek "sevgi" din ile doğru orantılı bir şey değilmiş...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Başlığa 7. sayfada katıldım. O yüzden okumadığım çok fazla ileti var. Sevginin tanımları göreli olabilir. Ben sadece dindar arkadaşlara ayna tutmak istiyorum. Dindarlar sevgiyi nasıl tanımlarlar?

Hayvan sevgisi?

Deveye sopayı basıp, kurbanda davarın gırtlağına sarılıveren, hayvanları allahın kendisine bağışladığı köleler olarak gören dindarın hayvan sevgisi...

İnsan sevgisi?

Mezhep savaşlarına katılan, tarikat liderinin emri ve ahiret inancının ehlilleştirdiği şuurui sayesinde kardeşini bile gözünü kırpmadan öldürebilen dindarların insan sevgisi...

Kadın sevgisi?

Pek çoğu yüzlerini bile görmedikleri, anne babaları tarafından seçilip beğenilmiş ve erkeğine cinsel organını sokuşturacağı bir et parçası, çocuk doğurgacı, mutfak robotu ya da çamaşır makinesi olarak hizmet verecek bir kadına duyulan sevgi...

Erkek sevgisi?

Dayağına, hırlamasına, horlamasına, gürlemesine kayıtsız şartsız olarak boyun eğilecek ve bir ömür boyu kahrı çekilecek bir erkeğe duyulan sevgi...

Ama şanslıyız ki henüz doğayı katledebilecek ölçüde sanayileşmiş ve kalkınmış bir islam ülkesi yok. Doğa sevgisi konusunda hala bir şansları vardır belki de. :)

Dindarlar insanlığa sevgiyi öğretmek için geç kaldılar. Müslümanların 1400, hıristiyanların 2000 yıllık vakitleri oldu. Hiç birinin temiz bir sicili olmadı. Demek "sevgi" din ile doğru orantılı bir şey değilmiş...

keşke okusaydın..

o zaman belliki çok derinlerden yazdığın bu ilginç şiire bir kaç ateistti de eklerdin.

seni zavallı

tarihinde OHM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

thecrow un şiiri çok hoşuma giiti birkaç ekleme yapmak istiyorum..

belki ileride düet bile yaparız..

''duvarlara Tanrı yoktur yazdırtan ateist beyinli Stalinin doğradığı dindar insanlara duyduğu ve geleceğe bakıp ateist bir dünya hayaline duyduğu müthş harika sevgi..

şapka kanunu nedeniyle şapka takmadığı için doğranan dindar insanlara karşı duyulan karşı konulmaz/ konulamaz sevgi..''

eğer beğenilirse satırlarıma devam edeceğim..

önce seyircilerin alkış sesini bir bekleyeyim

tarihinde OHM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

OHM ben yazımda "ateistler sevgiyi herkesten iyi bilirler" diye bir şey söylemiş miyim? Ateistin de sevgiden anlamayanı vardır. Ateistler arasından da hanzolar falan çıkar. Ben sadece sevginin din orijinli bir şey olmadığını, insandan insana değiştiğini anlatmaya çalıştım. Eğer doğrudan doğruya din ile alakalı olsaydı dindar toplumlarda sevgiye verilen değer artardı. Ama en muhafazakar toplumlarda bile sevgisizlik ve sevgi istismarı hızından bir şey kaybetmeden sürüyor.

Sevgi meselesinin arkasında başka nedenler arayın. İnançları karıştırmayın. Ne bileyim kişinin sosyo-ekonomik durumunu, psikolojisini, psikiyatrik rahatsızlıklarını falan inceleyin. "Sevgi" konu başlığından din lehine bir sonuç çıkarılamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
nihayet..işte bilimin geldiği nokta..,

Hacı yı sevmem ama ilk de olsa doğruyu görmesi hoş..

bilim için bu konu kapalı bir kutudur..

herşeyden önce bilinç ve buna yakın bazı kavramlar(sevme, aşk...) aydınlatılmış değidir.

hatta çoğu bilim adamı bu konuların bilim ve mantık alanında incelenmesine karşıdır.

ama çok bilmiş ateistler her konuda olduğu gibi bu konuda da dağ adamı gibi davranmakta ısrar ediyorlar..

İşte bu yobazlar, bilimin aydınlatmadığı alanlardan kendilerine bir pay çıkarmaya çalışırlar.

Bilimin aydınlatmadığı alan duydu ya sevinçten göbek atacak.

Bilim aydınlatamamış, Hadi sen aydınlat görelim. Sen dağ adamı olma bakalım nasıl oluyorsun.

Kaldı ki. Konunun subjektif olduğunu, muhatabı ortaya konulduğunda öyle gizemli falan da olmadığını söyledik. Arkadaşlar da söylüyorlar.

Ana sevgisi,

Çocuk sevgisi

eş sevgisi,

hayvan sevgisi vs vs.

Sevginin kime karşı duyulduğu ortaya konulduğunda gayet anlaşılabilir bir duygu olduğu ortaya çıkar. Göreceli olması onu gizemli de yapmaz.

Uzak veya yakın kavramları ne kadar göreceli ise sevgi de o denli görecelidir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte bu yobazlar, bilimin aydınlatmadığı alanlardan kendilerine bir pay çıkarmaya çalışırlar.

Bilimin aydınlatmadığı alan duydu ya sevinçten göbek atacak.

Bilim aydınlatamamış, Hadi sen aydınlat görelim. Sen dağ adamı olma bakalım nasıl oluyorsun.

Kaldı ki. Konunun subjektif olduğunu, muhatabı ortaya konulduğunda öyle gizemli falan da olmadığını söyledik. Arkadaşlar da söylüyorlar.

Ana sevgisi,

Çocuk sevgisi

eş sevgisi,

hayvan sevgisi vs vs.

Sevginin kime karşı duyulduğu ortaya konulduğunda gayet anlaşılabilir bir duygu olduğu ortaya çıkar. Göreceli olması onu gizemli de yapmaz.

Uzak veya yakın kavramları ne kadar göreceli ise sevgi de o denli görecelidir.

Sevgiler.

bilimin kapalı konularından pay çıkarmaya çalışan sizsiniz..,

sevgi konusunda ben her zaman susmayı tercih ettim

ama ateistlerin bir bilim adamı edasıyla konuşmaya çalışması beni kızdırdı..olay budur.

kapalı konu kapalı konudur..kim o konu ile ilgili konuşuyorsa acele etmemelidir.,,

yada konuşsa bile bunu bilime dayandırma kurnazlığı yapmalalıdır.

bilim ateistlerin oyuncağı haline gelmiş..ne günlere kaldık yahu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...