Jump to content

Trump vs Clinton


Recommended Posts

ABD'de halkın direkt olarak başkan seçme yetkisi bile yok. Delegeleri seçiyorlar, delegeler başkanı seçiyor. Niye direkt olarak başkanı seçemiyorlar? Saçma sapan bir sistem.

Trump şu ana kadar hiçbir icraatı olmayan bir insan. Gizli kaydedilmiş bir konuşması üzerinden fırtınalar kopartılıyor. Ha iyi bir bok olacağını sanmıyorum ama o George Walker Bush denen beyinsiz, faşist köpeği insan olarak bile görmüyorum. Sülalesi yeryüzünden kazınmalıdır.

Demokrasi herkesin farklı şekilde anladığı bir kavram. Sen liberal demokrasiye iman etmiş durumdasın. Bu iman o kadar güçlü ve derin ki bir Işidlinin imanına gösterdiği hassasiyeti taşıyorsun. Gerçekte demokrasi olarak kabul ettiğin şey tam bir aldatmaca. Cehaletin, marjinalizmin ve egzantrik fikirlerin yüksek sesle dile getirilmesini çok önemli birşey sanıyorsun. Buna demokrasi diyorsun.

Halkın görüşlerine değer vermek, her görüşü eş değerde görmek gibi bir demokrasi anlayışını kabul etmem mümkün değil. Benim için demokrasi halkın çıkarlarını savunmaktır. Mesela Putin, açıkhava kerhanesi haline getirilmek üzere olan Rusya'yı ayakları üzerine kaldırdı. Rus halkının onurunu ona iade etti. Onlara bir gelecek umudu verdi. Ekonomik refahı artırdı. Bu demokrasidir. Halkın çıkarlarını savunmak demokrasidir. Yoksa cehaletin ve marjinalizmin yaptığı sokak animasyonları ve çıkardığı kuru gürültü demokrasi olarak nitelenemez.

Rusya'yı emperyalizmin çıkarlarına terk eden ama batı taraftarı Yeltsin mi yoksa halka onurunu iade eden Putin mi demokrat? Bence Yeltsin bir soytarı. Putin ise tam bir demokrat.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 55
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Alıntı

ABD'de halkın direkt olarak başkan seçme yetkisi bile yok. Delegeleri seçiyorlar, delegeler başkanı seçiyor. Niye direkt olarak başkanı seçemiyorlar? Saçma sapan bir sistem.

Yine de dünyanın en sağlam sistemlerinden birisidir. Biz bu demokrasiyi Fransa / Almanya / Danimarka ile kıyaslarız. Bu yüzden "ABD zaten demokrasi değil" lafını ettiğimiz olur. Ama eyalet / kent meclisi düzeyinde de birçok otonomileri var. Hukuk devleti çok sağlam, güçler ayrılığı çok sağlam.

İki parti demek de "demokrasi yok" demek değil. Bir daha gelenekçi / sermaye yanlısı parti, bir de biraz daha halkçı / entelektüel kesimin partisi var. Gayet de idare ediyor.

Alıntı

Trump şu ana kadar hiçbir icraatı olmayan bir insan. Gizli kaydedilmiş bir konuşması üzerinden fırtınalar kopartılıyor. Ha iyi bir bok olacağını sanmıyorum ama o George Walker Bush denen beyinsiz, faşist köpeği insan olarak bile görmüyorum. Sülalesi yeryüzünden kazınmalıdır.

Bush hakkında, Tıpkı Putin gibi, "çok akıllı adam" filan diyenler de vardı. Solcular hiç sevmezlerdi. Ben Irak ve Afganistan'a girmesini filan onaylayanlardanım. COP 21'İn o zamanki hali olan Kyoto Konferansından çıkmak gibi hareketleri bence yanlıştı. Da Cumhuriyetçi liderden başka bir şey de beklenmezdi. Hakaret edilmesine karşıyım.

- Trump'un en çok benzediği insan Fransa'daki Sarkozy'dir. Halklarda böyle bir "soytarı sevgisi" oluşmuş. da BU Sarkozy bile olamaz. Adam devlet adamı bile değil. O yüzden millet sokaklarda Amerika'da. takip edin biraz.

Alıntı

 

Demokrasi herkesin farklı şekilde anladığı bir kavram. Sen liberal demokrasiye iman etmiş durumdasın. Bu iman o kadar güçlü ve derin ki bir Işidlinin imanına gösterdiği hassasiyeti taşıyorsun. Gerçekte demokrasi olarak kabul ettiğin şey tam bir aldatmaca. Cehaletin, marjinalizmin ve egzantrik fikirlerin yüksek sesle dile getirilmesini çok önemli birşey sanıyorsun. Buna demokrasi diyorsun.

Halkın görüşlerine değer vermek, her görüşü eş değerde görmek gibi bir demokrasi anlayışını kabul etmem mümkün değil. Benim için demokrasi halkın çıkarlarını savunmaktır. Mesela Putin, açıkhava kerhanesi haline getirilmek üzere olan Rusya'yı ayakları üzerine kaldırdı. Rus halkının onurunu ona iade etti. Onlara bir gelecek umudu verdi. Ekonomik refahı artırdı. Bu demokrasidir. Halkın çıkarlarını savunmak demokrasidir. Yoksa cehaletin ve marjinalizmin yaptığı sokak animasyonları ve çıkardığı kuru gürültü demokrasi olarak nitelenemez.

Rusya'yı emperyalizmin çıkarlarına terk eden ama batı taraftarı Yeltsin mi yoksa halka onurunu iade eden Putin mi demokrat? Bence Yeltsin bir soytarı. Putin ise tam bir demokrat.

 

- Denel görüş bu yönde. Peki en son "dayak yiyen kadınların polise şikayette bulunamaması" veya "sex işçilerinin toplum tarafından dışlanması ve tedavi edilememesi" yasalarına ne diyorsun? (Medyayı tekelleştirmesi konusunu açmıyorum çünkü "öyle gerekiyor" filan diyeceksiniz.

- Benim vatandaşlık eğitiminden anladığım budur. Daha ilkokul / orta okul düzeyindeki gençler senin bu yazdıklarını görüp yanıt verebilmeli. Gel gör ki bu ülkede koca koca adamlar, hatta okul müdür, vatandaşlık dersi / tarih öğretmenleri bunları ödevine yazsan seni alnından öperler.

Ne kast ettiğim halen de anlaşılmıyor. Bu ülkenin raylardan çıkması çok çok önceleri oldu derken bunu kast ediyorum.

İtalya'da orta okul sınıfında bu lafları et bak seni nasıl kek / beslenme çantası yemeği manyağı yapıyorlar.

Olsun. "Bu da geçer Yahu"

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, leonardo18 said:

Yine de dünyanın en sağlam sistemlerinden birisidir. Biz bu demokrasiyi Fransa / Almanya / Danimarka ile kıyaslarız. Bu yüzden "ABD zaten demokrasi değil" lafını ettiğimiz olur. Ama eyalet / kent meclisi düzeyinde de birçok otonomileri var. Hukuk devleti çok sağlam, güçler ayrılığı çok sağlam.

İki parti demek de "demokrasi yok" demek değil. Bir daha gelenekçi / sermaye yanlısı parti, bir de biraz daha halkçı / entelektüel kesimin partisi var. Gayet de idare ediyor.

İdare eder canım. Etmez olur mu? Yağ gibi akıp gidiyor. Embesiller ülkesine iki parti bile fazla.

Just now, leonardo18 said:

Bush hakkında, Tıpkı Putin gibi, "çok akıllı adam" filan diyenler de vardı. Solcular hiç sevmezlerdi. Ben Irak ve Afganistan'a girmesini filan onaylayanlardanım. COP 21'İn o zamanki hali olan Kyoto Konferansından çıkmak gibi hareketleri bence yanlıştı. Da Cumhuriyetçi liderden başka bir şey de beklenmezdi. Hakaret edilmesine karşıyım.

- Trump'un en çok benzediği insan Fransa'daki Sarkozy'dir. Halklarda böyle bir "soytarı sevgisi" oluşmuş. da BU Sarkozy bile olamaz. Adam devlet adamı bile değil. O yüzden millet sokaklarda Amerika'da. takip edin biraz.

Bush adlı puşta hakaret etmiyorum ki. Ona normal hitap tarzı böyle. Ona dünyanın her yerinde bu şekilde hitap edilir.

Sarkozy sizin familyadandı. NeoCon'ların soytarılarından biriydi. Sizdendi yani. Trump tamamen ayrı bir profil çiziyor. Umarım çizgisini değiştirmez ya da bir JFK hadisesi yaşanmaz. Neo-Conların gayrimeşru piçleri New York sokaklarında itlik serserilik yapmaya başlamışlar. Umarım bir "meczup"un anlık öfkesi ile aramızdan ayrılmaz.

Trump ABD halkının kendisini maymuna çevirmiş olanlara verdiği bir cevaptır. Liberal sol orospuluğa atılmış bir tokattır. Her tokat gibi çirkindir ama neticede bir tokattır. Bu arada, Trump'ın tek bir insan olmadığını, onun bir hareket olduğunu içine sindirsen iyi olur. Yani ömrün boyunca madam Killary'ye üzüldüğün gibi üzülecek çok sebebin olacak.

Just now, leonardo18 said:

- Denel görüş bu yönde. Peki en son "dayak yiyen kadınların polise şikayette bulunamaması" veya "sex işçilerinin toplum tarafından dışlanması ve tedavi edilememesi" yasalarına ne diyorsun? (Medyayı tekelleştirmesi konusunu açmıyorum çünkü "öyle gerekiyor" filan diyeceksiniz.

Dövülen kadınlar ile ilgili yasayı bilmiyorum. Muhtemelen senin anlattığın gibi değildir. Herşeyi çarpıtıyorsun. "Seks işçisi" ne demek? Böyle bir kavramı kabul etmiyorum. Fuhuşun önlenmesi iyi birşeydir. Tabii ki fuhuş ve ona bağlı defektler özendirilmemelidir.

Bianet okuyor musun? Tam senin kafada onlar da. Beni derinden sarsan bir politik talep görmüştüm orada. Devlet fuhuş yapan homoseksüellere kayganlaştırıcı vermelidir diye bir hak mücadelesi başlatmışlardı! Devlet fuhuş yapan ibnelere kayganlaştırıcı versin! Tabii bu da senin harika demokrasinin gereğince saygı görmesi gereken bir fikir. Değil mi? Ve hatta bu hak mücadelesine destek olmayanlar da faşistler, seksistler (duyduğum en komik söz lan bu), işte ne bileyim erkek egemenciler. Ha, patriyarka var lan bi de. Biz erkekler kadınların üzerinde egemenliğimizi sürdürmek için kendi aramızda bir dayanışma içindeymişiz. Hay sizin kedi canınızı.

Just now, leonardo18 said:

- Benim vatandaşlık eğitiminden anladığım budur. Daha ilkokul / orta okul düzeyindeki gençler senin bu yazdıklarını görüp yanıt verebilmeli. Gel gör ki bu ülkede koca koca adamlar, hatta okul müdür, vatandaşlık dersi / tarih öğretmenleri bunları ödevine yazsan seni alnından öperler.

Ne kast ettiğim halen de anlaşılmıyor. Bu ülkenin raylardan çıkması çok çok önceleri oldu derken bunu kast ediyorum.

İtalya'da orta okul sınıfında bu lafları et bak seni nasıl kek / beslenme çantası yemeği manyağı yapıyorlar.

Olsun. "Bu da geçer Yahu"

Helal olsun İtalya'ya! Benim gibi faşistlerin ağzının payını verecek kuşaklar yetiştirmişler demek ki. Ama nedense bana saygı göstermeyip saldıracak gibi duruyorlar. Sadece sınırları çizilmiş fikirlere saygıları var galiba. Ama çok çok çok demokratlar! Tabi canım, Işidçiler fikirlerini beğenmediklerinin kafasını kesiyor, senin oğlanlar sadece kek fırlatıyor. Minnoş tepki. Senin canın sağolsun Leo! Zaten bu zombi ordusuyla savaştayız.

Hak hukuk mücadelesini g.tlerine sokup sokaklara çıkanların sifonunu çekeceğiz Leo.

Aha bu da Max abinin sana bir sözü olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

İdare eder canım. Etmez olur mu? Yağ gibi akıp gidiyor. Embesiller ülkesine iki parti bile fazla.

Bir de ülke çok büyük. AB bütünleştikçe bakalım bundan daha demokratik bir sistem geliştirebilecek mi? 51 eyaleti var. Çoğu da Türkiye'den büyük. Bir de tarihlerini filan bilmek gerekir.

Sistemin ilginçliği: eskiden siyahlar köle idi. Şimdi Siyah cumhurbaşkanları bile oldu.

Bir de kendine özgü bir ülkedir. Halkı dediğin gibi Avrupalılar kadar okumuş / kültürlü değildir.

Alıntı

 

Bush adlı puşta hakaret etmiyorum ki. Ona normal hitap tarzı böyle. Ona dünyanın her yerinde bu şekilde hitap edilir.

Sarkozy sizin familyadandı. NeoCon'ların soytarılarından biriydi. Sizdendi yani. Trump tamamen ayrı bir profil çiziyor. Umarım çizgisini değiştirmez ya da bir JFK hadisesi yaşanmaz. Neo-Conların gayrimeşru piçleri New York sokaklarında itlik serserilik yapmaya başlamışlar. Umarım bir "meczup"un anlık öfkesi ile aramızdan ayrılmaz.

Trump ABD halkının kendisini maymuna çevirmiş olanlara verdiği bir cevaptır. Liberal sol orospuluğa atılmış bir tokattır. Her tokat gibi çirkindir ama neticede bir tokattır. Bu arada, Trump'ın tek bir insan olmadığını, onun bir hareket olduğunu içine sindirsen iyi olur. Yani ömrün boyunca madam Killary'ye üzüldüğün gibi üzülecek çok sebebin olacak.

 

Bush çok ciddi bir şahsiyetti. Demokrat kesim bu adamdan korkardı. Solcular da sevmezdi.

Sarkozy benim familyam değil. Ama dediğim gibi benzerlikler var. Carla Bruni (Sarkozy'nin eşi) ve Melanie Trump aynı familyadandır. O yüzden benzetme yapıyorum. Sanki bu Cumhuriyetçiler oturmuşlar, Putin'e, Sarkozy'ye bir de Tayyip'e bakmışlar. Üçünü mikserin içine atıp böyle bir soytarı yaratmışlar, gayet iyi tutacağını da önceden tahmin etmişler.

JFK niye yaşansın? Kennedy Vietnam savaşını bitirmek istiyordu. Milletin ayağına bastı diye zaten ailesinin yarısı gitmiş. Bizdeki ordu gibi düşün. AKP yerine sosyalist bir parti bu kadar oy olsaydı darbeyi herhalde 1991'de filan görürdük. Trump'u niye öldürsünler? zaten o kesimin adamı.

- Trump ve liberal sol konusunda benim çevremde de öyle laflar ediliyor. Tokat kısmının Breksit olayında ve Lepen olayında hatta AKP olayında böyle olduğunu ben zaten hep söylüyorum. Halk sermaye'den çok entelektüel / okumuş kesimlere çok sinir oluyor. Bu yüzden her ülkede buna benzer şeyler oluyor.

Ben mantık olarak Hillary gelseydi daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Çünkü her şey fakirin cebine giren para ile alakalı değil. Kaldı ki Trump'un ilk işi Obamacare'i bitirmek. İlkel zihniyet. "skandal" filan dediler skandalın  alasını getirdiler. Adam devlet adamı bile değil.

Tek iyi yanı: Putin'e ne isterse verecek Suriye / Irak halkları biraz rahatlayacaklar.

Alıntı

 

Dövülen kadınlar ile ilgili yasayı bilmiyorum. Muhtemelen senin anlattığın gibi değildir. Herşeyi çarpıtıyorsun. "Seks işçisi" ne demek? Böyle bir kavramı kabul etmiyorum. Fuhuşun önlenmesi iyi birşeydir. Tabii ki fuhuş ve ona bağlı defektler özendirilmemelidir.

Bianet okuyor musun? Tam senin kafada onlar da. Beni derinden sarsan bir politik talep görmüştüm orada. Devlet fuhuş yapan homoseksüellere kayganlaştırıcı vermelidir diye bir hak mücadelesi başlatmışlardı! Devlet fuhuş yapan ibnelere kayganlaştırıcı versin! Tabii bu da senin harika demokrasinin gereğince saygı görmesi gereken bir fikir. Değil mi? Ve hatta bu hak mücadelesine destek olmayanlar da faşistler, seksistler (duyduğum en komik söz lan bu), işte ne bileyim erkek egemenciler. Ha, patriyarka var lan bi de. Biz erkekler kadınların üzerinde egemenliğimizi sürdürmek için kendi aramızda bir dayanışma içindeymişiz. Hay sizin kedi canınızı.

 

Bu haberlerin ikisini de ekledim gibi hatırlıyorum. Putin modern dünyada ilkel yasalara başvuruyor, bu yüzden Kıta'da Aids'İn en yaygın olduğu ülke Rusya'dır. Özendirme ile alakası yok. Hayat kadınlarının sağlığını yakından kontrol edersen salgın büyümemiş olur. Orada da devlet kontrolünde medya var. Ama dış basında Putin'in eksikliklerine yer veriliyor. denk geldikçe ekleyeceğim.

- Bianet bilmiyorum. İlginç haber varsa ekle tartışalım.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, leonardo18 said:

- Trump ve liberal sol konusunda benim çevremde de öyle laflar ediliyor. Tokat kısmının Breksit olayında ve Lepen olayında hatta AKP olayında böyle olduğunu ben zaten hep söylüyorum. Halk sermaye'den çok entelektüel / okumuş kesimlere çok sinir oluyor. Bu yüzden her ülkede buna benzer şeyler oluyor.

Libéral sol dediğimiz şey şu;

Para çevirmeye dayalı bir ekonomik sistem kuruldu. Belli sermaye grupları dışındakilere üretim yapmak yasak. Ülkeler gümrüklerini sıfırlamaya, üretimden uzak durmaya zorlanıyor. Hatta ülkeler bu amaçla parçalanıp, ulusötesi sermayeye hiçbir zorluk çıkarmayacak güçsüz yönetimler yaratılmaya çalışılıyor. Bu ekonomi/politiğin bir ideolojisinin olması gerek. O ideoloji liberal soldur. Liberal sol, bizim kumarhane kapitalizmi dediğimiz para spekülasyonu üzerine kurulu sistemin resmi ideolojisidir. Ulusötesi sermayenin çıkarları için çalışır, bu ekonomik modelin üst yapısını oluşturmaya çalışır.

Libéral sol, halkın gerçek sorunları yerine kendi fantazileri üzerine bir muhalefet oluşturuyor. Haliyle bu "muhalefet" geniş halk tabanı ile asla buluşamıyor. Bu kopukluk iki sonuç doğuruyor. a- Aydın/entelektüel sınıflar iyice halkın sorunlarından kopuyor, kendisine yüz vermeyen halktan tiksiniyor ve kendi fantazileri içinde iyice derinleşip boğuluyor. b- Halk bu okumuş sınıfını sklemiyor, fantazilerine dönüp bakmıyor bile. Kendi sorunlarına kendince çözümler üretiyor. Trump ve Brexit halkın kendi sorunlarına ürettiği birer cevaptır. Hem para spekülasyonu sisteminin sözcülerine hem de bir hayal aleminde yaşayan liberal sol avareleri de şoke oluyor. Ama aklı başında devrimciler ve sosyalistler için bu sonuçlar sürpriz değil. Paracı soytarıların ve onların yancısı liberal solun hayal ettiği gibi bir dünyada yaşamıyoruz. Faylarda enerji birikiyor ve mutlaka bir yerlerden patlıyor. Bu patlama noktası, asla entelektüel fantazilerin paralelinde olmadı, olmayacak.

Bianet'ten örnek istemişsin ama aynı bokun laciverti olan Evrensel gazetesinden bir örnek alacağım. Bir zamanlar sosyalist olan bu gazetenin Nilay Etiler isimli yazarı, kendi fantazisinde boğulmanın mükemmel örneklerinden birini vermiş.

https://www.evrensel.net/yazi/78346/torunlar-yaslilar-hastalar

Yazının ana fikrini söyleyim. Hükümet torunlarına bakan anneanne ve babaannelere maaş bağlamayı düşünüyor. Hanımefendi buna karşı çıkıyor. Bu uygulama CİNSİYETÇİ İŞBÖLÜMÜNÜ keskinleştirirmiş. Kendi kendine bir put yaratmış, ona saldırıyor. Neymiş? Cinsiyetçi işbölümü! Buna savaş açmış hatun.

Şimdi bu kadın bu yazdıkları ile muhalefet yaptığını, devrimcilik yaptığını, solculuk yaptığını falan sanıyor. Yanına gitsen burnundan kıl aldırmaz. O kadar devrimci ki, sisteme kökten vuruyorum diye düşünüyor. Peki bu muhalefetin bir taban bulma ihtimali var mı? Neneler sokaklara dökülüp, "bize para vermeyin, cinsiyetçi işbölümünüz yerin dibine batsın" gibi bir eylem yapar mı? Ne peki bu? Entelektüel mastürbasyon.

Libéral sol aşağı yukarı böyle birşey. Halkın talepleri ile gerçek hayat ile kesişen hiçbir düşüncesi yok. Hatta çoğunlukla irrite edici, komik, aptalca ve yersiz talepler dile getiriyorlar. Bu halleri ile solu karikatür haline getiriyorlar. Halk kendi sorunlarına bunların bir cevap üretemeyeceğini çoktan anladı. Kendi sorunlarına kendisi cevap üretiyor. Müesses nizamın dışında kalan Trump ve Brexit gibi seçeneklere yöneliyor. Rahatsızlığını cisimleştiriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Alıntı

 

Libéral sol dediğimiz şey şu;

Para çevirmeye dayalı bir ekonomik sistem kuruldu. Belli sermaye grupları dışındakilere üretim yapmak yasak. Ülkeler gümrüklerini sıfırlamaya, üretimden uzak durmaya zorlanıyor. Hatta ülkeler bu amaçla parçalanıp, ulusötesi sermayeye hiçbir zorluk çıkarmayacak güçsüz yönetimler yaratılmaya çalışılıyor. Bu ekonomi/politiğin bir ideolojisinin olması gerek. O ideoloji liberal soldur. Liberal sol, bizim kumarhane kapitalizmi dediğimiz para spekülasyonu üzerine kurulu sistemin resmi ideolojisidir. Ulusötesi sermayenin çıkarları için çalışır, bu ekonomik modelin üst yapısını oluşturmaya çalışır.

 

Bu çok doğru bir saptama. Halk da zaten bu tür şeylere öfke duyuyor. Dürüst insanlar bu tür şeyler yüzünden beş parasız kalıp sokaklara düşüyor. Ama bunu sınırlandırıp düzenlemek isteyen taraf da biziz. Trump gibiler değil.

Alıntı

Libéral sol, halkın gerçek sorunları yerine kendi fantazileri üzerine bir muhalefet oluşturuyor. Haliyle bu "muhalefet" geniş halk tabanı ile asla buluşamıyor. Bu kopukluk iki sonuç doğuruyor. a- Aydın/entelektüel sınıflar iyice halkın sorunlarından kopuyor, kendisine yüz vermeyen halktan tiksiniyor ve kendi fantazileri içinde iyice derinleşip boğuluyor. b- Halk bu okumuş sınıfını sklemiyor, fantazilerine dönüp bakmıyor bile. Kendi sorunlarına kendince çözümler üretiyor. Trump ve Brexit halkın kendi sorunlarına ürettiği birer cevaptır. Hem para spekülasyonu sisteminin sözcülerine hem de bir hayal aleminde yaşayan liberal sol avareleri de şoke oluyor. Ama aklı başında devrimciler ve sosyalistler için bu sonuçlar sürpriz değil. Paracı soytarıların ve onların yancısı liberal solun hayal ettiği gibi bir dünyada yaşamıyoruz. Faylarda enerji birikiyor ve mutlaka bir yerlerden patlıyor. Bu patlama noktası, asla entelektüel fantazilerin paralelinde olmadı, olmayacak.

Halk da tam bu aşamada hata yapıyor bence. Bizin dediklerimiz fantezi filan değil. Mesela ABD'nin Irağa girişini tamamlayıp bölgede demokrasiyi desteklemesi, Rusya/İran gibi rejimlerin izole edilmesi, bunlara yaptırım uygulanması, Çevre konferansların hükümlerine uyulması, çalışma saatlerinin azaltılıp asgari ücretin yukarı çekilmesi, savaştan kaçan insanlara sınır kapılarının biraz olsun açılması, AB gibi projelerin arkasında durulması, Obamacare gibi sistemlerin daha da geliştirilmesi, temiz enerjilere geçilmesi.

Arada bir zihniyet uçurumu var. ABD halkı mesela "bana ne Meksikalıdan, önce ben, önce Amerika" diyebiliyor. Hata yaptıkları yer, Amerikalı liberal-solun savundukları ütopik şeyler değil. Rusya'ya baskıyı sürdürüp, NATO'yu güçlendirip, Orta-Doğuyu şekle şemale sokmazsa ilerde daha büyük dert olacaktır. Basit insan bunu düşünmez ki. Basit insan "ben bugün açım, yemek yiyemiyorum" der, Ondan sonra "benim param niye NATO'ya gitsin?" der.

Biri bugüne bugün, eldeki sorunlara bakar, diğeri uzun vadeli düşünür. Sağcı adama küresel ısınmayı nasıl anlatırsın? - "ben olmuşum küresel ısınma" der.

Obama'Nın son konuşmalarını dinleyebilirdiniz. Bu tür şeylerden söz etmektedir.

ve G.W. Bush Al-Gore'u solladığında bu adildi. Bu adam Hillary'yi solladığında bu da adil aslında, tek ümidim inşallah tek dönem çalışıp gider çünkü adam iş adamıdır. Siyaset ile alakası zaten yoktur.

Alıntı

 

https://www.evrensel.net/yazi/78346/torunlar-yaslilar-hastalar

Yazının ana fikrini söyleyim. Hükümet torunlarına bakan anneanne ve babaannelere maaş bağlamayı düşünüyor. Hanımefendi buna karşı çıkıyor. Bu uygulama CİNSİYETÇİ İŞBÖLÜMÜNÜ keskinleştirirmiş. Kendi kendine bir put yaratmış, ona saldırıyor. Neymiş? Cinsiyetçi işbölümü! Buna savaş açmış hatun.

Şimdi bu kadın bu yazdıkları ile muhalefet yaptığını, devrimcilik yaptığını, solculuk yaptığını falan sanıyor. Yanına gitsen burnundan kıl aldırmaz. O kadar devrimci ki, sisteme kökten vuruyorum diye düşünüyor. Peki bu muhalefetin bir taban bulma ihtimali var mı? Neneler sokaklara dökülüp, "bize para vermeyin, cinsiyetçi işbölümünüz yerin dibine batsın" gibi bir eylem yapar mı? Ne peki bu? Entelektüel mastürbasyon.

 

AKP'Li / MHP'li olup sol yazıları okuyan insana da ilk kez rastlıyorum. Savaş filan açmamış. Devletin zibidiliğini anlatıyor. "Sosyal yardım" diye gacılara para verip "Bak biz gidersek bu yardım kesilir ha" diyorlar. Zibidi AKP'Nin zibidi uygulaması.

Kavram kargaşası yaratmayalım. Sosyal yardım demek çalışamayan yaşlılara para, hasta olup çalışamayana para, Ameliyat olması gerekene, çocuğunu okutamayana para demektir. siz bunlara "enayi parası" dersiniz. Fransa'da her öğrenciye 350 Avro kira yardımı yapılırdı (yurt dışından gelen dahil). şimdi ne kadar oldu bilmiyorum. Sizin için "enayi parası".

- Evde TV izleyen kadına para vermek seçim rüşvetidir. İslami bir uygulamadır. Biz onların evden çıkmasını istiyoruz, evde oturmalarını değil. Makale de bununla ilgili.

Alıntı

Libéral sol aşağı yukarı böyle bir şey. Halkın talepleri ile gerçek hayat ile kesişen hiçbir düşüncesi yok. Hatta çoğunlukla irrite edici, komik, aptalca ve yersiz talepler dile getiriyorlar. Bu halleri ile solu karikatür haline getiriyorlar. Halk kendi sorunlarına bunların bir cevap üretemeyeceğini çoktan anladı. Kendi sorunlarına kendisi cevap üretiyor. Müesses nizamın dışında kalan Trump ve Brexit gibi seçeneklere yöneliyor. Rahatsızlığını cisimleştiriyor.

Bu büyük bir hatadır ve her zaman da kötü sonuçlanmıştır. Bizim planımızın içinde bu yüzden bu halk kesimine yönelik "daha fazla sahip çıkmak" da vardır. Sizdeki hali "çalışsın kazansın Eşek"'tir. BUnun doğruluğunu bende kabul ediyorum. Hayatta önce kendin birşeyler yapmaya, kötü duruma düşmemeye çalışacaksın.

- Ama farz et ki düştün. Bu sıralar sinemalarda "Ben Danial Blake" diye bir film var. Tavsiye ederim. İngiltere gibi uygar bir ülkede kimsesi olmayan yaşlı bir adamın kalp hastalığı yüzünden çalışamayınca düştüğü sefil durumu anlatıyor. ABD Cumhuriyetçileri "Paranızla hayır yapın o zaman" diyorlar. O da doğru, tamam. Ama Darüşafaka'nın ihtiyacı olan her çocuğu okutabileceği günler gelecekse bile daha henüz bunun yakınında bile değiliz.

Hayır: O dilencilik yapan çocukları yurda koyup okutacaksın, bir işe sokup sonra yurttan çıkaracaksın, kimsesiz yaşlıları gerekirse (sağlık kontrolü için) arabayla evinden alıp tekrar evine bırakacaksın. Öğrenci yardımlarını bu çocukların (aileleri ölmüş bile olsa) hem çalışıp hem okuyacağı hale getirirsin. Eğitimi birleştirirsin, Canı sıkılan imamın ülkenin her yerinde yurtları murtları olmaz. Sağlık sistemini değiştirirsin (bunun önemini Tayyip bile anlamıştır). bu iş böyle yapılır.

- Ve beni sosyalist yapan da bu. Bunun halk olmakla, entel olmakla alakası yok. Bir sürü adam adam var, baba parasıyla bir yerlere gelmiş, patron olmuş / adam olmuş. Halkı hiç umursamıyor.

O yüzden ben "zihniyet" diyorum. Onların "olabilir" dediği hemen her şeye ben "olamaz" diyorum. Avrupa'da da dilencilik var. Orada da büyük eksiklikler, güçlünün zayıfı ezmesi almış başını gidiyor. Ama bizdeki insan mülteci kadınlar için "şu karıyı yıkayıp da Zseler" yorumu yapıyor. Hem aynı yere geliyor. Bu bir kafa yapısıdır.

- Bir de ben "halkın tepkisi haklı bir tepki" dedim. Bu yazdıklarım yüzünden. Halkın tepkisini kullanıp yine halkı Zenler haklı demedim. Arada fark var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, leonardo18 said:

AKP'Li / MHP'li olup sol yazıları okuyan insana da ilk kez rastlıyorum. Savaş filan açmamış. Devletin zibidiliğini anlatıyor. "Sosyal yardım" diye gacılara para verip "Bak biz gidersek bu yardım kesilir ha" diyorlar. Zibidi AKP'Nin zibidi uygulaması.

Önce karar ver istersen. AKP'li miyim, MHP'li miyim?

Halbuki ikisi de değilim. Sosyalistim. Sen ise sağcısın. Israrla solcu olduğunu iddia ediyorsun. Nato'yu, emperyalist işgalleri, Bush (puşt)'u savunuyorsun ve hala solcu hatta sosyalistim diyorsun.

Sana birşey söyleyim mi? Bundan 20 sene önce üniversitede okuyordum. O zaman karşıma çıkıp bunları söyleseydin, seni çok detaylı bir şekilde döverdim. O zamanlar çok kavga ederdim Leo. İnsan kavga ede ede bu işin ilmini öğreniyor. Mesela nereye vursan adamı hemen devirirsin. Ya da adamı döveceğin kesin diyelim, nasıl bu işin keyfini çıkarırsın? Ya da adam senin gibi böyle sinire sinire basmış. Biraz da sosyal amaçla dövüyorsun. Yani hem çevreye ibret olsun, hem de adam bundan kendine bir ders çıkarsın. Kendisini sorgulasın istiyorsun. İşte Leo, o zaman da apayrı bir teknikle döversin.

Döve döve namaza başlattığım adam var Leo. Amacım o değildi. Sosyal amaçla dövüyordum, doğru yolu bulsun istiyordum. Ama adam önüne çıkan ilk yola saptı. Direkt minareye kaçtı. Aşağıda üç gün bekledim Leo. Adam indi aşağı. Tamam dedi, sen işini tamamla ama Allah da nurunu tamamladı. Erdim ben dedi. Hiç şaka kaldıracak halde değildim Leo. Karışık bir teknik uyguladım. Adamı halıya sarıp götürdüler. Meğer adam hakikaten ermiş. Mekke'ye yerleşti.

Velhasılı Leo iyi ki seninle burada yazışıyoruz. Karşı karşıya konuşsak, sözün bitip yumruğun başladığı yere gelmiş olurduk. Nato'yu savunup da nasıl kendine solcu dersin Leo? Neye istinaden yani? Mesela karşı karşıya olsak, bu cümleme kafana inen bir tabure eşlik ederdi. Normalde kavgada aksesuar kullanmam. Ama bu ara Ahmet Tarık Tekçe'nin dövüş tekniğini inceliyorum. Orada gördüm beğendim. Sana kabaca bir tabure ikram ederdim.

Bush'u övüp duruyorsun ya Leo. İşte onu söylediğin an 8 küçük kemiğini kırardım. Normalde küçük kemikleri kırmaya karşıyım. Öyle de vicdanlı bir tarafım var. Önce sevgi ile yüzüne bakar ve yanağını okşardım. Demek George Walker Bush'u beğeniyorsun derdim. Yüzümü pencereye döner ve konudan tamamen kopmuş gibi bir süre dışarıya bakardım. Öfkemin demlenip bir salep kıvamını almasını beklerdim. Sonra elinden tutar ve kafanı duvara doğru savururdum ve şov başlardı. İnsan dayak yiyince fiziksel acıyı önce hissetmiyor Leo. Sadece gururu kırıldığı için acı duyuyor. Ama küçük kemiklerin kırılması öyle değil. Direkt acıyı hissettiğin için ağlıyorsun. 

Velhasılı Leo, sen benim için dayak kuşağındasın. Yaşlı ve hastayım. Ama tıpkı yaşlı bir mücevher ustasının değerli bir elması işlediği gibi, maharetle çalışırdım üzerinde. İyi ki yazışıyoruz Leo. İyi ki yüz yüze değiliz. Çok yaşa internet.

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Şimdi şöyle bir şey var. Bu platformlarda bizler serbest serbest yazışıyoruz. Ama karşıdaki adam 15 yaşında internet kafe çocuğu da olabilir, kendimden 20 yaş büyük kelli felli ailesi/çoluk çocuğu olan adam da olabilir. O yüzden bilmeden saygısızlık ettiysek kusura bakmayın.

- MHP / AKP varsayımı benim varsayımım. Yazdıklarınızı okuyup öyle bir sonuca vardım. Yanılıyor da olabilir. Yüz yüze olmadan, konuşan kişinin tipini ses tonunu görmeden doğrudan sonuca da varamam. Da benimkisi varsayım.

- Kavga konusu bana askerlikten beri nasip olmadı diyebilirim. Zaten kavgacı bir insan değilim. En son zengin kıroların dövmek istediği bir otobüs şoförünü koruyacak oldum. Adamlar ben yokmuşum gibi davranıp şoförü yine de dövdüler. Ben ancak daha dayak yemesine biraz yardımcı olabildim. Sonra adamlar gittiler.

/ Dayağa şiddete gerek yok. Siyaset tartışıyoruz. fanatizm-terör vs. olmadığı sürece ben Müslümanla da otururum solcuyla da otururum.

Bush'un hayranı değilim. Sadece Afganistan ve Iraktaki gerici rejimleri yıkmasını bizler onaylarız. NATO hayranı kesinlikle değilim. Ama Türkiye'nin Şangay beşlisi yerine bu ittifakta ve AB'ye yakın bir konumda yer almasını savunurum. Putin'i Türkiye'de çok överler. Ben yaptığı olumlu şeyleri görüyorum. GYYİH'yı Sovyetler birliği dönemindeki seviyeye getirmiştir. Yeltsin döneminin batık ülkesini iyi kötü toparlamıştır.

Benim endişem yine de demokrasi / insan hakları / basın özgürlüğü vs. gibi konularda. Çin dünyanın belki birinci ekonomisi. Ama insan hakları ihlalleri, otoriter devlet var. O yüzden demokrasi demek sadece "rejim seçeneği" demek değildir. Güney-Amerika'nın tamamı artık demokrasi. Brezilya'ya, Venezüella'ya bak. BUrada başarılı olmuş bir sistem varsa buna geçilmemesi ve bunda kalınmaması için sebep yok. Bu dediğin olayın ana hatları. detaylar / tartışmalar olabilir.

Bir de sonrasını merak ediyorum: Putin tamam. Da sonra ne olacak? Yine dünyanın başına bela mı olacaklar? (Ki zaten oluyorlar). Bunları hep konuşmak gerek. Ben onu diyorum.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Leo, şaka yaptığımı anlarsın diye düşünmüştüm. Ben kimseyi dövemem.

Ama MHP'li, AKP'li değilim. Klasik solcuyum ben. Bundan 25-30 sene önceki solcuların/sosyalistlerin büyük bir çoğunluğu benim gibiydi. Ha, benden farklı olarak karşılarına geçip emperyalist işgalleri savunursan hakikaten adamı dövelerdi. Sonra kulaklarına kar suyu kaçtı. Önce derin bunalımlara girdiler, bir kimlik çatışması yaşadılar, daha sonra bir incelme, hafifleme dönemi başladı. Öpüşmenin partisini kurdular. İyice pembeleşip uçucu bir hal aldılar. Senin bugün solcu diye gördüklerin onlar. Tabii ki sen açıkça NATO, emperyalist işgalleri falan savunuyorsun. Çok radikal bir sol yorum olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki benim klasik duruşuma göre solun dışındasın. Solcular asla yoksul bir halkın emperyalist bombalarla dümdüz edilmesini kabul etmez. Emperyalizmin demokrasi götürdüğü yalanını ise alay konusu yapar. 

Evrensel gazetesini biliyor musun? Bunlar TDKP isimli bir örgütün devamıdır. TDKP (Türkiye Devrimci Komünist Partisi) Deniz Gezmiş tarafından kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun devamı olduğunu iddia eder. Deniz Gezmiş Filistin kamplarına gidip İsrail'e karşı savaşmıştır. Böyle net bir anti emperyalist çizgiye sahiptir. Aynı Deniz Gezmiş 19 Mayıs'da Samsun'dan Ankara'ya yürüyüş yapmıştır. Yaptığı mücadeleyi 2. Kurtuluş Savaşı olarak niteler.

Şimdi bakalım. Bugün o Evrensel gazetesi yazarlarının kaçı, isminde "Türkiye" kelimesi bulunan bir partiye üye olur? 90'lardan sonra kurulan hiçbir sol partinin isminde Türkiye kelimesi yoktur. (TKP'yi ayrı tutuyorum. Onlar eski bir partinin ismini sahiplenmek için o ismi kullandılar.) Evrensel gazetesinde Ergenekon tezgahına destek olan yazarlar var. ABD'nin ortadoğu işgallerinin Kürtleri özgürleştirdiğini düşünen ve bunu yazan köpekler var. Yani var oğlu var. Peki bu durumda kim değişti? Kim solcu kim değil? 

Yaşın kaç bilmiyorum. Ben ilk gençliğimde öğrendiğim ve bağlandığım ideallere bağlıyım. Ama belki de sen solcu diye bu zibidileri gördün. Bu  köpekleşmiş döneklerden solculuğu öğrendiysen ben sana değişik ve sağcı görünürüm.

70'lerde solcuların en çok okuduğu gazete Akşam isimli bir gazete idi. O gazete sıklıkla MHP'liler ile milliyetçilik yarışına girerdi. MHP'den daha milliyetçi olduğunu kanıtlamak için yazılar yazardı. E, şimdi ben de o çizgideyim. Solculuk böyle birşeydir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Ama MHP'li, AKP'li değilim. Klasik solcuyum ben. Bundan 25-30 sene önceki solcuların/sosyalistlerin büyük bir çoğunluğu benim gibiydi. Ha, benden farklı olarak karşılarına geçip emperyalist işgalleri savunursan hakikaten adamı dövelerdi. Sonra kulaklarına kar suyu kaçtı. Önce derin bunalımlara girdiler, bir kimlik çatışması yaşadılar, daha sonra bir incelme, hafifleme dönemi başladı. Öpüşmenin partisini kurdular. İyice pembeleşip uçucu bir hal aldılar. Senin bugün solcu diye gördüklerin onlar. Tabii ki sen açıkça NATO, emperyalist işgalleri falan savunuyorsun. Çok radikal bir sol yorum olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki benim klasik duruşuma göre solun dışındasın. Solcular asla yoksul bir halkın emperyalist bombalarla dümdüz edilmesini kabul etmez. Emperyalizmin demokrasi götürdüğü yalanını ise alay konusu yapar. 

Tamam, öyle diyorsan öyledir.

- Dünya / dönem değişimi tabi ki var. Benim genel anlamda 60'ların 70'lerin solcularına saygım var. Özellikle Türk solu açısından, 80'lerden beri ne yapmaya çalıştıklarını zaten anlamıyordum. Hele Ankara'daki halkı hedef alan saldırılardan sonra iyice soğudum. O yüzden "sosyalistim" diyorum. Hepten "Komünistim" demiyorum. Avrupa'da iktidara gelebilen sosyalist partilere yakın bir duruşum var. Sosyalizm neyse onu savunuyorum. Etnik bölücülüğe kaymıyorum.

Liberalizm nasıl değişiyorsa sosyalizm de değişiyor 2017'deyiz. Yenilenmek zorundayız.

Alıntı

 

Evrensel gazetesini biliyor musun? Bunlar TDKP isimli bir örgütün devamıdır. TDKP (Türkiye Devrimci Komünist Partisi) Deniz Gezmiş tarafından kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun devamı olduğunu iddia eder. Deniz Gezmiş Filistin kamplarına gidip İsrail'e karşı savaşmıştır. Böyle net bir anti emperyalist çizgiye sahiptir. Aynı Deniz Gezmiş 19 Mayıs'da Samsun'dan Ankara'ya yürüyüş yapmıştır. Yaptığı mücadeleyi 2. Kurtuluş Savaşı olarak niteler.

Şimdi bakalım. Bugün o Evrensel gazetesi yazarlarının kaçı, isminde "Türkiye" kelimesi bulunan bir partiye üye olur? 90'lardan sonra kurulan hiçbir sol partinin isminde Türkiye kelimesi yoktur. (TKP'yi ayrı tutuyorum. Onlar eski bir partinin ismini sahiplenmek için o ismi kullandılar.) Evrensel gazetesinde Ergenekon tezgahına destek olan yazarlar var. ABD'nin ortadoğu işgallerinin Kürtleri özgürleştirdiğini düşünen ve bunu yazan köpekler var. Yani var oğlu var. Peki bu durumda kim değişti? Kim solcu kim değil? 

 

Dediğim gibi dünya çok değişti. Fidel Castro'yu bile gömdük geçen ay. Deniz Gezmiş'in, Yaser Arafat'ın, Che Guevara'nın dünyası halen var mı? Bu işin romantik kısmıdır. Günümüzde liberalizm de sosyalizm de değişmiştir. AYnı "ilkeleri" günümüze nasıl uyarlarız? sorunu var. Gezi olaylarında da bunu gördük. şurdaki anarşist, şurdaki Atatürkçü, şurdaki gay-Lezbiyen, şurdaki Apo bayrağı asmış. Öyle takılıp gidiyoruz işte. Cumhuriyeti korumak konusunda (hem de PKK'lılarla) hemfikiriz.

Basın konusu da şöyle: "Aydınlık" okuyan arkadaşlarım var. Bana objektif, yansız haber gibi gelmiyor. O yüzden başka kaynakları takip ediyorum.

Yani biz artık duvarlara "tek yol devrim" yazan kişiler değiliz tamam. Ama Yunanistan'da Cipras'a bak, Hugo Chavez'e bak, Birçok ülkede iktidar olan sosyalist partilere bak. Gayet de aklı başında, mantıklı işleri savunup yapabiliyoruz. Yani değişim vardır. Diğer elemanlara da bir şey demiyorum. Benim dediğim romantik arayışın dışına çıkıp gerçekçi iş yapabiliyoruz. Bence 21 yy'da sosyalizmin bu yönü daha da öne çıkacaktır.

+ Sovyet deneyimi bence çok da mantıklı bir şey değildi. Onu da o döneme özgü bir olay gibi değerlendirebiliriz. Yani özet, 21 yy'da daha mantıklı ve daha tutarlı işler yapabileceğimizi düşünüyorum. Tabi bu Mollaları bir şekilde ülkeden gönderip halka sosyalizmi yeniden anlatmayı başardıktan sonra.  

Alıntı

 

Yaşın kaç bilmiyorum. Ben ilk gençliğimde öğrendiğim ve bağlandığım ideallere bağlıyım. Ama belki de sen solcu diye bu zibidileri gördün. Bu  köpekleşmiş döneklerden solculuğu öğrendiysen ben sana değişik ve sağcı görünürüm.

70'lerde solcuların en çok okuduğu gazete Akşam isimli bir gazete idi. O gazete sıklıkla MHP'liler ile milliyetçilik yarışına girerdi. MHP'den daha milliyetçi olduğunu kanıtlamak için yazılar yazardı. E, şimdi ben de o çizgideyim. Solculuk böyle birşeydir.

 

Yaş olarak 30'Lu yaşlarıma girmiş haldeyim. Bunlar problem değildir. ben Hacettepe'de, ODTÜ'de iyice sol takılan kişileri filan da bilirim. Miliyetçi-sol olarak da İşçi partisi filan vardır. Bunlar bizim kollarımızdır. Herkes herşeyi aynı şekilde anlayacak diye bir şey yok. Benim tepki duyduğum tek kesim Dev-SOl, DHKPC, PKK ve uzantıları filandır.

- Ama sol hareketin bu şekilde teröre kaymasının sebebi de yine devlettir. Bu konuda da diğer başlıklarda yazmıştım.

Da bu sol hareket yine de eskisi gibi evrenseldir. Biraz da dünyanın geri kalanında olanlara bakmak lazım. Avrpa'da bir sürü sosyalist parti vardır ve girişimleri / çabaları hep aynı yöndedir. Benim umutlu olduğum alan da daha çok bu. ve Halkı yeniden kazanmanın şart olduğunu, halkın bütün solcuları otomatik olarak PKK'lı zannetmemesi gerektiğini düşünüyorum. O zaman düzgün siyaset yapabiliriz, konuşmaktan fazlasını yapabiliriz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlginç haberler gelmeye başladı.

Yasama Trump'un göç kararını askıya almış durumda:

https://www.yahoo.com/news/us-judge-temporarily-blocks-trumps-travel-ban-nationwide-000507318.html

 

-Ben 60'ları 70'leri biliyorum. 80'ler 90'lar o kadar fena değildi. 2000'ler ve 2010'lu yıllarda her şeyin suyu çıkmaya başladı.

Millet kitap okumak yerine android App'leri ile oyun oynayıp chat'leşiyor. 60'larda devrim diye bağıran insanlar şimdi popülizm filan istiyor.

Dünyanın suyu çıkmıştır. Küresel ısınma arttıkça daha da suyu çıkacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Trump, Erdoğan'ın zengin devlet yöneticisi kopyası. Erdoğan Trump'ın yerinde Amerika'da
Trump, Erdoğan'ın yerinde Türkiye'de başkan olsaydılar, bugün değişik bir gündemimiz olmazdı.
Herşeyiyle aynı kaotik günlere uyanırdık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • 2 weeks later...

Cuma günü cuma namazına yarım saat kala Trump - Merkel görüşmesi oldu. Görüşmeden sonra Merkel, Trump ile tokalaşmak istedi ama Trump tokalaşmadı. Gerçek mi bilmiyorum ama bir iddia'ya göre Trump, cuma namazı için abdest almıştı ve cuma namazına kadar abdestini tazelemek istemiyordu. Merkel ile tokalaşsaydı abdest tazelemek zorunda kalacaktı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎3‎/‎18‎/‎2017 at 11:42, Engse Hohol yazdı:

Cuma günü cuma namazına yarım saat kala Trump - Merkel görüşmesi oldu. Görüşmeden sonra Merkel, Trump ile tokalaşmak istedi ama Trump tokalaşmadı. Gerçek mi bilmiyorum ama bir iddia'ya göre Trump, cuma namazı için abdest almıştı ve cuma namazına kadar abdestini tazelemek istemiyordu. Merkel ile tokalaşsaydı abdest tazelemek zorunda kalacaktı.

- Okuduğum kadarıyla, savunma karşılığında Merkel'den para isteyecek.

Böyle davranırsa AB'nin parçalanmasına katkısı olacak

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...