Jump to content

Dinlerin Bölgesel Olması Sorunsalı ve İslamiyet


Recommended Posts

Selamlar ve sevgiler değerli Ateist forum üyeleri.

Foruma yeni katılmış bir üyeyim. Seviye ve fikir alışverişi çok güzel. Dinin bölgesel olması konusu mutlaka yazılmıştır ama kendi kişisel 'inanç kaybı' tecrübemle örtüştüğü için paylaşmak istiyorum.

Dini inançları kuvvetli bir aileden geliyorum. Bilindik; namaz, hatim, oruç üçgeninde saf anadolu imanı... Yermiyorum. Ama bizler bilgiyle tanıştık. Meraklı ve sorgulayıcı yapımız da içinde bulunduğumuz durumu açmaya, açıklamaya çalıştı. Nitekim İmam-Hatip sıralarından tanrıtanımazlığa kadar götürdü beni...

'Müslüman doğmak' benim için de başlarda bir talihti. Öyle ya, Perulu olsam vay halime! Bu beni epeyce rahatlatıyordu. Hakikatin üzerinde oturuyorduk. Belki doğru yaşayamıyorduk, ama cennet kapısı da her daim açıktı. Gel zaman git zaman - ağır sorgu dönemleri neticesinde- bunun ilahi(kusursuz tanrısal adalet anlayışı) olamayacağını düşünmeye başladım. Kur'an ayetleri ve içerik tartışmalarının daha üstünde bir işaret gibi duruyor bu konu benim için. Benim fitilimi ateşleyen de Abdurresid İbrahim'in 'Alemi İslam' kitabı oldu. Kitap İbrahim'in Uzakdoğu seyehatini ve oralarda giriştiği Islami faaliyetleri anlatıyor. İbrahim yılmaz bir savaşçı karakter. Faal... Hareketli. Bin sayfalık kitapta Japonya'nın eşsizliği dışında beni en çok etkileyen İbrahim'in bir Budist rahiple konuşması oldu. Harfi harfine hatırlamıyorum. Fakat içerik olarak şöyle; İbrahim rahibe peygamberlik, nuh tufanı vb. ortadoğu dinlerinin ortak kabulu olan kavramlardan bahsediyor. Rahip de ısrarla peygamberlik kavramının binlerce yıllık tarihlerinde -iyi kayıt tutmalarına rağmen- kesinlikle bulunmadığını, yine tufanın da hiçbir şekilde bilinmediğini anlatıyor. İbrahim çok şaşırıyor. Bir yanlışınız var diyor. Belki Buda peygamber olabilir diyor vs. (kesin öyledir).

Ortadoğu dinlerinin eski medeniyetlerden süzülerek geldiğini biliyoruz. Ortak anlatılar, efsaneler, tutumlar, yasalar... Semavi dinlerin de Arap yarımadası ve Israil-Misir hattında kaldığını da biliyoruz. Binlerce peygamber gelip geçti denmesine rağmen adı bilinen peygamberlerin yekununun Israilogullari'ndan olduklarını biliyoruz. Nebilik kavramının Yahudilerde bir meslek olduğunu ve büyücülerle yarıştıklarını okumuştum. Kaldı ki kardeş peygamberler bile var (Harun-Musa). Bölge, bölge, bölge... Gelenek... Söylence, Kültür... Tüm bunlar olurken dünyanın başka yerlerinde farklı uygarlıklar serpiliyordu. Bağımsız, farklı medeniyetler. Asya'da, Avrupa'da, Güney Amerika'da... Ve peygamberlik bu bölgelerin hiçbirinde zuhur etmedi... Ortadoğu peygamberler toprağı ve bölgesi oldu. Tarihte bilinen, kutsal kitaplarda yazan başka hiçbir bölge peygamber görmedi. Mezopotamya uygarlıklarına bakınca esasında her şey daha da netleşiyor. Tanrı kavramını biat ve krallık kültürüne nasıl yavaş yavaş yedirdiklerini Babil'de Nebukednazzar'la görüyoruz. "Ben demiyorum, o öyle istiyor..." kabilinden... Islamiyet'in diğer kültürlere kendini empoze etmeden yasayamamasi da yine bolgesel olmasından ileri geliyor. Kur'an'da dendiği gibi her topluma bir nebi yollanmış olsa idi, Türk, Kürt vb. adını sanını bildiğimiz peygamberlerimiz olurdu mutlaka... 

Günümüze gelelim... Tablo yine aynı. İslam devletlerinin fetih yaptığı birkaç bölge dışında müslüman coğrafya aynı bölgede kalmış ve kureselleşememiştir (evrensellik iddiası).

Her şey apaçık. Siyasi harita ortada. İçerik tartışmaları bir kenara, bölge ve doğuştan müslümanlık anlayışı bile dinin en büyük açmazlarından.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya hakikaten takdir ediyorum sizleri. muhammedler, abdılcabbrlar, aişeler, kuran, subaneke, tefsir, islam, mekke, medine, oruç, namaz o bu şu... tüm bu çorbanın içinden sıyrılıp çıkmanız harika birşey. harbiden takdire şayansınız. çünkü bu çok zor. ben izmirdeyim doğma büyüme, tr nin en rahat, en özgür, en batılı kenti şüphesiz. benim dinden sıyrılmak adlı bir yapıtım olmadı çünkü hiç dindar olmadım. bunu elbette çevreme borçluyum. sizin gibi anadolu dindarlığından çıkıp görebilmek, bu inanılmaz. bu ayrıcalığın tadına doyasıya varın. bunu gerçekten hakediyorsunuz

tarihinde jumanji35 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Bu konuda en baştaki ciddi sorunlardan biri de, iddia edilen peygamberlerin, dünya genelinde görülmemiş olmasıdır. 

Her millete kendi dilinde elçi geldiği belirtiliyor. ancak bu kişiler hiçbir zaman gösterilemiyor?

 

 

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
iki iletinin yerinde değişiklik
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinlerin bölgesel olması sorunu, aslında bilhassa semavi dinler için çok ciddi bir problem.
Bu konuda dikkatlerden kaçan çok önemli bir nokta var; 

Müslümanların iddiasına göre, kuran'da bulunan mitolojik olayların ve bazı geleneklerin, öncesinde Sümer yazıtlarında bulunması bir sorun teşkil etmez; "onlar da önceki kaynaklardan kopyalamıştır" diyerek sorunu çözdüklerini zannetmektedirler.

Ancak bu noktada aslında kendi varsayımları çürümektedir; Çünkü daha öncesinde yazı diye bir şey olmadığı için, Sümerler öncesine ait bir kaynak da olamaz.

Arkeolojik keşiflere göre ilk yazıtlar, İsa'dan önce 3000 ile 3500 yılları arasına denk gelir. 
Daha öncesinde insanlar düşüncelerini, mağara duvarlarına hayvan resmi çizmek gibi çeşitli simgelerle yansıtmaya çalışmış.
Ancak sembollerden metin oluşturulması, aşağıda görüldüğü gibi olabilir. birkaç şekil çizerek metin ve yazılı kaynak oluşturulamaz.

Mesela bu tabletin milattan önce 26.yüzyıla ait olduğu tespit edilmiş:

Sumerian_26th_c_Adab.jpg

 

Bu konudaki diğer önemli çelişki de, başlıkta bahsedildiği gibi bu dinlerin sadece belli bir bölgeden çıkmış olması.
Buradaki önemli detay ise, dünyanın diğer bölgelerinde farklı inançlara ait kaynaklar bulunurken, bu tarz kaynakların bulunmamasıdır. 

Bu durumda, evrenin tanrısı dediğiniz varlık, sadece ortadoğu'daki insanları doğru yola ulaştırmayı ve onları imtihan etmeyi amaçlamış olacaktır. Bu şekilde "evrensel din" iddiası artık savunulamaz.
Sümerlerin bulunduğu Mezopotamya'nın bu bölgede bulunması ise, birçok şeyi açıklıyor.

Zaten bu dinler insana doğruluğu öğretmek şöyle dursun, tarih boyunca yaydığı düşmanlıkla milyonlarca insanın katledilmesine, evsiz yetim ve sakat kalmasına, işkence ve tecavüzlere maruz kalmasına sebep olmuştur. 

Sonuçta kuran'a ve hadise girmeden, sadece tarih arkeoloji ve jeolojiden dahi konuya girseniz, bu dinlerin uydurma olduğu ortaya çıkar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...
  • 3 months later...
17 saat önce, malta erigi yazdı:

Yine gelmis susluman

Ne diyirmus kible ayetlerinde? Dogu-bati diyor, kuzey ve guneyden haberi bile yok allahinin. Mangodan, kividen bahsediyor mu kible ayetleri?

Adamin yeme olasiligi olmayan bir şeyden niye Allah bahsetsin? Arap bir topluma kalkipta xxx meyvelerinden mi bahsetmeli? Su an bir kitap inse ve senin adini bile duymadign bir meyveden bahsetse? Kuran apacik inmiştir hatirlatirim!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir rehber yazarken bulunduğun ortami referans alirsan bu gelecekte kafa karistirmaz. Ama gelecekten bahsedersen bu donem insanlari için hem kafa karistirici olur hem de gereksiz. Xxx meyvelerini yaratan Allahtir, siz bilmiyorsunuz çünkü bu bölgeye bilmem ne tarihinde gelecek, ilerde saat bulunacak ama su an bulunmadigi için siz siyah iple beyaz ipi ayird edene kadar yiyip için. Kuran insanlara gelecekten haber vermek için inmemistr. Bulunduğu ortamda, insan kendi ömrünü dosdoğru yasasin diye bir rehberdir o. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 4/14/2017 at 15:52, Yeremya yazdı:

Adamin yeme olasiligi olmayan bir şeyden niye Allah bahsetsin? Arap bir topluma kalkipta xxx meyvelerinden mi bahsetmeli? Su an bir kitap inse ve senin adini bile duymadign bir meyveden bahsetse? Kuran apacik inmiştir hatirlatirim!

 

 

arabistanın hiçbir yerinde zeytin yetişmez. ama zeytinden söz ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

 

arabistanın hiçbir yerinde zeytin yetişmez. ama zeytinden söz ediyor.

1- İncire ve zeytine andolsun,
2- Sina dağına,
3- Ve şu emin beldeye (güvenilir şehre) .(TiN)

 

Ve Tur-i Sina'da çıkan bir ağaç; o yağlı ve yiyenlere bir katık olarak bitmekte dir. (MUMİNUN)

 

Sina Dağı, Tevrat'a göre, Musa Peygamber öncülüğündeki İsrailoğullarının (İbraniler) Mısır'dan çıkarken durdukları, Musa'nın Allah ile konuştuğu ve On Emir'i aldığı yer olarak bilinmektedir(Vikipedi)

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Yeremya yazdı:

1- İncire ve zeytine andolsun,
2- Sina dağına,
3- Ve şu emin beldeye (güvenilir şehre) .(TiN)

 

Ve Tur-i Sina'da çıkan bir ağaç; o yağlı ve yiyenlere bir katık olarak bitmekte dir. (MUMİNUN)

 

Sina Dağı, Tevrat'a göre, Musa Peygamber öncülüğündeki İsrailoğullarının (İbraniler) Mısır'dan çıkarken durdukları, Musa'nın Allah ile konuştuğu ve On Emir'i aldığı yer olarak bilinmektedir(Vikipedi)

 

zeytin arabistanın hiçbir yerinde yetişmez. kuranda, arapların hiç bilmediği bir meyveden bahsediyor. savınız, arabın mekke medine hikayesine dayanarak, yanlıştır.

 

oysa ki, arabın mekke ve medine hikayesi uydurmadır. çünkü zeytin, akdeniz kıyısında yetişir ve mısır da, çevresi de akdenizdedir.

 

sina dağı mısırdadır. yahudiler mısırdan çıkıyor. güvenilir şehir, bir yerde mekke, bir yerde tin yani incir şehri olarak geçiyor. mısır ile mekke arasında en az 1500 km yol tepilmesi gerekiyor. incir güney arabistanda, mekkeye en az 600km uzaklıkta yetişiyor.  ama aynı incir yine akdeniz kıyısında, tam da mısırdan çıkıldığı söylenen bölgede yetişiyor.

 

savunduğunuz kitabın içinden yanlış seçme durumundasınız. ya diyeceksiniz ki:

 

- kitabın muhatapları zeytini ve inciri biliyorlardı; bu yüzden ne hadislerde, ne de kuranda zeytinin ve incirin ne olduğu açıklanmakta ya da sorulmaktadır. hadislerde incire dair hiçbir şey yoktur. bu durumda, kuranın araplarla, mekke ve medineyle hiç ilgisi bulunmuyor

- kuranın mekke ve medineyle ilgisi bulunuyor. bu durumda kuranda arapların hiç bilmediği iki meyveden bahsedilmiş oluyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada arapların hiç bilmediği ve niyeyse bildiği bir şeylere daha dikkat çekmekte fayda var; islamın bölgeselliği üzerine...

 

Devekuşu, hepimizde ilk öğrendiğimizde hayretler uyandıran bir hayvandır. Kocaman bir kuş, nasıl olur?

 

Ama ne hikmetse, arapların ne kitaplarında, ne hadislerinde deve kuşu geçer. Arapların böyle bir hayvandan haberi olsa, uyduruk kitaplarında mutlaka yer alırdı; çünkü arabın tanrısı aha bunu da, şunu da, o arkadakini deben yarattım diye övünüyor. Böylesi sıradışı bir hayvanı mı unutacak? Belki de bu hayvan pek de sevmediği bir yaratımıdır; kim bilir?

 

Devekuşu, mekke ile aynı kuşakta ama karşı kıyıda, afrikada yaşıyor. Demek ki arabın denizciliği vb de pek yok; en azından karşı kıyıya gidip gelen hiç olmamış. Ya da; demek ki arabın kitabı aslında mekke ile ilgisiz, çünkü o kuşakta, hemen karşı kıyıda yer alan bir şeyden hiç haber yok. Oysa mekke ticaret merkeziydi; tüccarlardan hiçbiri de la çakıldaklılar, böyle bir şey var alo dememiş mi?

 

Sonra, araplar niyeyse filleri biliyorlar. Arabistanda fil... Arabistanın hiçbir yerinde fil yok. Güya yemen hükümdarı mekkenin üzerine fillerle yürümüşmüş. 200kmlik karşı kıyıya geçmekten aciz araplar, hiçbir yere kıyısı olmayan yemene fili nasıl ve nereden götürmüşler? arap yarımadasından mı geçirmişler? çölden? bir filin günde 100-200 litre su içmesi gerekiyor fakat 2-4 gün susuz dayanabiliyor. Tabii, sonrasında suya doyması şartıyla. günde 150-200 kilo yemesi lazım. yavruyken afrikadan, 70-100kmlik bir kıyıdan boğazdan geçirmiş olabilirler, ama hala besleme ve barındırmayı açıklamıyor.

 

kuranda fil yalnızca bir kere geçiyor. rabbin fil sahiplerine ne yaptı , görmedin mi diye. fil suresi 1 ayet.

 

fil... FİL!!! kocaman hayvan. devekuşu x 10 kere daha sıradışı bir şey ve allah bununla da övünmüyor. demek ki ne arap, ne allahı filin ne olduğunu bilmiyor. yalnızca isim olarak  "fil sahibi" adıyla biliyor. ama bu adın ne anlama geldiğini bile bilmiyor ki, filden hiç söz etmemiş, ama isim olarak anmış: "fil sahibi"

 

fil daha sonra hadislerde bir kere geçiyor, cennet tasvirinde yapraklar fil kulağı gibi denilerek anlatılıyor. fakat yine filin diğer özelliklerine dair kayda değer bir şey yok, ama deve yüzlerce kez geçiyor. bu da, hadisin filler öğrenildikten sonra bir güncelleme geçirdiğini gösteriyor.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

“Firavun: ‘Sizin Rabbiniz de kimmiş ey Mûsâ!’ dedi. ‘Rabbimiz,’ dedi, ‘her şeyi yaratan, sonra da onu yaratılış gayesine uygun yola koyan,Yüce Yaradandır (buna iyice inan)’  Firavun dedi ki: ‘Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve âkıbeti ne olur?’ ‘Onların durumu, Rabbimin yanındaki bir kitaptadır. O, ne şaşırır, ne de unutur’ dedi. O’dur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık.” (Taha, 20/49-53)  Firavun soruyor bizden önceki kavimler ne olacak onlara peygamber gelmemişti onlar bilmiyordu manasında Hz musa da cevap veriyor...

 

dinler bölgesel değildir bugün brezilya gibi nasıra köyüne kilometrelerce uzaklıktaki bir yerdeki 200 küsür milyonluk brezilya halkının yüzde 85'i hıristiyandır...ABD'DE HALKIN yüzde 80'i tek tanrılı dinlere inanır... avustralya halkının yüzde 60'ı... 2070'te 9 milyar olacak dünyada ve 3 milyar müslüman 3 milyar da hıristiyan bulunacak ateizm oranı azalacak PEW anket şirketinin araştırmalarına göre... 

 

''Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.'' İSRA SURESİ 15. AYET.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Firavun: ‘Sizin Rabbiniz de kimmiş ey Mûsâ!’ dedi. ‘Rabbimiz,’ dedi, ‘her şeyi yaratan, sonra da onu yaratılış gayesine uygun yola koyan,Yüce Yaradandır (buna iyice inan)’  Firavun dedi ki: ‘Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve âkıbeti ne olur?’ ‘Onların durumu, Rabbimin yanındaki bir kitaptadır. O, ne şaşırır, ne de unutur’ dedi. O’dur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık.” (Taha, 20/49-53)  Firavun soruyor bizden önceki kavimler ne olacak onlara peygamber gelmemişti onlar bilmiyordu manasında Hz musa da cevap veriyor...

 

dinler bölgesel değildir bugün brezilya gibi nasıra köyüne kilometrelerce uzaklıktaki bir yerdeki 200 küsür milyonluk brezilya halkının yüzde 85'i hıristiyandır...ABD'DE HALKIN yüzde 80'i tek tanrılı dinlere inanır... avustralya halkının yüzde 60'ı... 2070'te 9 milyar olacak dünyada ve 3 milyar müslüman 3 milyar da hıristiyan bulunacak ateizm oranı azalacak PEW anket şirketinin araştırmalarına göre... 

 

''Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.'' İSRA SURESİ 15. AYET.

 

avustralya'da 1600lerde 300 bin kadar aborjin yaşıyordu... ÇİN desen onlar bugün bile bir yaratıcıya iman etmiyorlar hatta çinliler için yecüc mecüc diyor said-i nursi... diğer bölgelere bakıyoruz aztekler felan onlar 1600lerde 150 kişilik ispanyol ordusuna yenilmişlerdi yani oradaki insanlar medeniyetten uzaktı yazının ilk kullanıldığı yer mezopotamyadır ve matematik vs gibi bilimler mısır'da gelişmiştir böyle de bakman gerekir bugün tek tanrılı dinler her bölgeye yayılmıştır ve isteyen incile de kur'an'a da ulaşabilir bugün çinliler inanmıyor diye hindistandakiler bir hayvana tapıyor diye sen dininden vazgeçmişsin vallahi bence bir daha düşün... Hz muhammed'in peygamber olmasının sebebi bulunduğu ortamla da ilgili allah hıristiyanları ve yahudileri de aynı zamanda uyarmak istiyor yanlış yapıyorsunuz demek istiyor şimdi kur'an aborjinlere inse ya da azteklere inse inkalara inse ordaki insanlar diyecekti ki yahu kim bu yahudiler kim bu isa kim bu musa? hiç ilgileri yok çok mantıksız olurdu orta doğudan başka yere gelmiş olsaydı tabi ki muhataplarına göre inmeliydi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zulkarneyn'in Oğuz kağan olduğu da söylenir türklerin tek tanrı inancı olduğunu biliyoruz türkler hiçbir zaman puta tapmamıştır orta asya put göremezsiniz... zulkarneyn'le ilgili birkaç argüman bırakıyorum buraya : https://www.youtube.com/watch?v=0jwD_jHF-XA

 zulkarneyn iki boynuz sahibi demektir arapçada şurada da oğuz kağan heykeli : t%C3%BCrkmenistan-da-t%C3%BCrk-b%C3%BCy%

oğuz kağanın tengri buyruğu olduğu için doğudan batıya bütün milletleri derledim tarzında ifadeleri vardır orhun kitabelerinde... kehf suresinde zulkarneynle ilgili geçen ifadelere çok benzerdir bu ifadeler ayrıca tengri buyruğu olduğundan ifadesi bence çok önemli bir ifadedir...

 

 türkmenistan parasının (manat) üstünde de oğuz kağanın iki boynuzlu tolga ile fotoğrafı vardır... zulkarneyn peygamber değildir sadece bir komutandır... bunları bir araştır derim neymiş çinde peygamber yokmuş belki de geldi de onlar kabul etmediler Çin bugün de ateist isteseler müslüman da olurlar hıristiyan da olurlar... newton pastuer gibi büyük bilim adamları dindardır bu adamlar bir tanrının varlığını akıllarında oluşturmuşsa herkes oluşturabilir arkadaşlar diğer insanlar inanmıyor diye siz de mi inanmayacaksınız ? böyle bir mantık var mı? hindulardan sanane ? bugün bile adamlar bir hayvana tapıyor sen bu insanların tek tanrıya inanmamasını tanrının olmamasına argüman olarak mı sunuyorsun ? hıristiyanlık zamanının en büyük devletinin kısa zamanda resmi dini olmuştur islamiyet bir anda kendini endülüste bulmuştur bu dinleri böyle argümanlarla çürütmek bence biraz saçma oluyor...

tarihinde robertobaggio tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...