Jump to content

Matematik bilmeden deneysel fizikle bilim yapılabilirmi


Recommended Posts

1 saat önce, ateistdusunce yazdı:

Yaklaşık 1 yıl önce, bizden 1500 ışık yılı uzakta bir yıldız keşfedildi. Yıldızın etrafında dyson küresi olabileceği düşünülüyor.

Sizin konu hakkındaki fikriniz nedir sayın hacı? 

Seninle aynı fikirdeyim !

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak Emre sana sayı sayma dışında matematiğin gerekmediği, para da gerektirmeyen aşağıdaki fiziksel deneyi tavsiye ediyorum. Fiziksel çünkü elin kolun çalışıyor. Kafanın bile çalışmasına gerek yok....

Metal bir para al.. O para ile 1000 kere yazı tura at.. Kaç yazının, kaç turanın geldiğini say....

Sonucu burada yayınla...

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Emre.radom yazdı:

Ama ben biraz daha bilimsel deneylerden bahsetmiştim teşekkürler 

 

 

 

Bu deney de bilimsel.. İstatistik biliminin en temel deneyidir. Bütün istatistik bilimi bu deney üzerine inşa edilmiştir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, haci yazdı:

 

Bak Emre sana sayı sayma dışında matematiğin gerekmediği, para da gerektirmeyen aşağıdaki fiziksel deneyi tavsiye ediyorum. Fiziksel çünkü elin kolun çalışıyor. Kafanın bile çalışmasına gerek yok....

Metal bir para al.. O para ile 1000 kere yazı tura at.. Kaç yazının, kaç turanın geldiğini say....

Sonucu burada yayınla...

 

gördüğümüz kadarıyla para gerekiyor

:p 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Faraday, garibanın tekiydi. Deneye filan harcayacak öyle çok parası olmadı hiç bir zaman. Ve dahası, gidip matematik öğrenecek parası da olmadı.

Ama bunlar onu bilim yapmaktan geri koymadı. Çok ciddi bilimsel çalışmalar yaptı. En önemlisi ise, elektromanyetizma ile ilgili olanlardır ki, elektrik ve elektronik çağının başlamasına sebep olmuştur. Matematik bilmediği için bunları formüle de edemedi. Ama zengin bir araştırmacı olan Maxwell onun çalışmalarını formülize ederek, Fizikte ikinci devrimi gerçekleştirdi. Buna karşılık ne Maxwell, ne de diğerleri hiç bir zaman Faraday'ın dehasını görmezden gelmedi.

Basitçe, evet, matematik bilmeden, paranız olmadan da bilim yapabilirsiniz. Hatta, tarihin en büyük bilim adamları arasına bile girebilirsiniz, tecrübe ile sabit.

Fakat, sene olmuş 2016, ki o da ha bitti, ha bitecek. Bu devirde bir şey öğrenmekten kolay başka şey yok nerdeyse. İnternet, kitaplar vs. vs. hepsi elinizin altında. Konu ile ilgili bir üstada ulaşmak için 6 ay yol gitmeniz gerekmiyor artık. Hal buyken, matematik öğrenmemeye hiç bir mazeret kabul olunamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anibal'iyi bu konuda yazdığı  iletiden dolayı tebrik ediyor ve kendisine, resmi matematik ve bilim eğitimi almamış Faraday'ın bilimde ne kadar başarılı bir deha olduğunu gösteren bir ileti ile katılıyorum.

 

Alan kavramı ilk defa Michael Faraday tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre çekim ve elektro-manyetik güçler gibi etkileşimler etkilerini, uzayda geniş bir alana iletirler. Bu etkilerin etrafa yayılması için eser gibi bir ortama gereksinim yoktur. Faraday atomu küçük, solid, daha küçüğü olmayan parçacıklar olarak değil de, etrafa dağılan güç alanlarının yoğun olduğu merkezler şeklinde düşünmüştür. Günümüzde alan kuramı kuantum mekaniği ile birleştirildiğinden dolayı kuantum alan kuramı olarak bilinir.

Miknatısla manyetik alana şeklini veren güç çizgilerini ve alanın kendisini ortaya koymak çok kolaydır. Bütün yapılacak manyetik demir tozlarını içeren bir kâğıdın altına bir miknatıs yerleştirmektir. Demir tozlarının manyetik alanı oluşturan güç çizgilerine parelel bir dizilim aldığı görünecektir. Güç çizgilerinin toplamı manyetik alanı oluşturacaktır.

Faraday ilk defa Kraliçe Victoria zamanında, 1844 ve 1846 yıllarında kraliyet enstitüsünde iki konferans vererek bu konuda ne düşündüğünü bilim dünyasına açıklamıştır.

İlk konferansında Faraday izleyicilerden, güneşi uzayda tek başına duran bir gök cismi olarak imgelemelerini istemiş ve şu soruyu sormuştur:

Dünya aniden güneşden belli bir uzaklıkta bir yerde belirirse, ne olur? Dünya güneşin varlığından nasıl haberdar olur?

Faraday şöyle bir argümanla görüşlerini savunmuştur:

Dünya güneşin etrafındaki yörüngede yerini almamış bile olsa, güneşe ait çekim kuvveti, güç çizgilerinden oluşan bir güç alanı şeklinde etrafa yayılmıştır. Yörüngedeki yerine konan dünya bu gücü hemen algılayacaktır. Dünyanın güneşe vereceği yanıt, bu güç alanının algıladığının kanıtıdır.

İkinci konferansında Faraday ışığı elektrik alanında olan titreme (vibrasyon) ile açıklamış, eseri reddetmiştir.

Bu konferanslar Faradayın alan ve elektro-manyetizma konusuna ne kadar iyi hakim olduğunu göstermektedir. Faradayın eseri zamanından çok önce reddetmesi bilim dünyasında tartışmalara neden olmuştur. 1860lı yıllarda Michelson-Morley deneyleri yapılana kadar eser kavramından kurtulmak mümkün olamamıştır.

1915 yılında Einstein genel görelik kuramını yayımlamıştır. Bu kuram aslında çekim kuvveti alan teorisinden başka bir şey değildir. Genel göreliğe göre alan, uzay zaman dokusunun distorsiyonundan (eğilip, bükülmesi ve deformasyonundan oluşan somut bir şekildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, Bitburger yazdı:

Ben bu konunun nasil devam edecegini cok mmerekla bekliyorum..

Bakalim 1000 kere yazimtura atwcakmi,yada 1000tane papatya toplayip seviyor_sevmiyor oynayacak mi?

 

Bozuk ,yola gönderiyorsunuz cocugu..

 

 

 

 

Papatya saçma bir deney. Yazı tura ise mantıklı ve gerekli bir deney. Zamanında yapılmış.. O konuda tartışmalar var. Ben tekrar yapılmasını istedim. Çok şey mi istemiş oluyorum? Yazı tura deneyi birçok kereler yapıldığına göre bir kere daha yapılabilir. Bilimsel deneyler her zaman tekrarlanırlar. Ve her seferinde aynı koşullarda aynı sonucu vermek zorundadırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...