Jump to content

Recommended Posts

2 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Sayın bir_akil_insan,

Muhammedin kendine has ayetleri var. Yaratılmak istenilen bir figürü bu kadar zayıf karakterli oluşturmak bana çok anlamlı gelmiyor.

 

Kıble konusu ise biraz karışık, kurana göre namazda kıbleye dönülmesi yada mescidlerin o yöne bakması gerektiği gibi bir hüküm ben görmedim. Belki sonradan bu şekilde yorumlanmış, mescitleri o yöne yöneltmiş olabilirler.

 

Saygılar,

 

 

Kıble Mescüdül Haramdır

BAKARA-149 için 40 meâl bulundu. Ali Ünal (2/BAKARA-149: Yine, her nereden sefere çıkarsan çık, (ibadet ederken) Mescidi Haram tarafına yönel. Böyle yapman (kıblenin Mescidi Haram tarafı olması), Rabbinden gelen bir gerçek, bir hükümdür. (Ey iman edenler, siz de böyle yapın!) Allah, yapıp ettiklerinizden asla habersiz ve onlara karşı kayıtsız değildir.) / Adem Uğur (2/BAKARA-149: Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 352
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

5 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Sayın bir_akil_insan,

Muhammedin kendine has ayetleri var. Yaratılmak istenilen bir figürü bu kadar zayıf karakterli oluşturmak bana çok anlamlı gelmiyor.

 

Kıble konusu ise biraz karışık, kurana göre namazda kıbleye dönülmesi yada mescidlerin o yöne bakması gerektiği gibi bir hüküm ben görmedim. Belki sonradan bu şekilde yorumlanmış, mescitleri o yöne yöneltmiş olabilirler.

 

Saygılar,

 

 

binlerce tanrısı, titanı, devi, yarı tanrısı ve diğer varlıkları ile yunan mitolojisi de hiçbir gerçekliğe dayanmayan ama son derece detaylı kurgulanmış masallar içerir. bu masalların detayları olması, belli bir karakteri temel ya da hedef alması, o karakterin gerçekliğini kanıtlamaz.

 

peygambere has ayetler olması çok bir anlama gelmiyor. bu ayetlerin ne anlattığı, ne üzerine uydurulduğu önemlidir.

kuranda bir dil bütünlüğü yoktur, bu da yine yüzyılların derlemesi olduğuna bir kanıttır.   bu yüzyıllar içinde peygambere has ayetlerin de kurana kimler tarafından hangi koşullar altında ve hangi dönemde sıkıştırıldığı dönemin koşullarının bilinmesi ile anlaşılabilir ancak. örneğin: ula bu nedir? kitap sürekli değişip duruyor diyen birileri çıkmıştır; kitabın yeni sürümünde peygamber uydursaydı onu kızartırdık denilen ayetler eklenmiş, kitap en başından beri bu, uydurma yok, yerseniz mesajı verilerek  bu sorgulayanlar susturulmuştur. kim bilir?

 

kıble konusu aslında son derece açık. çünkü kıble ne olursa olsun, camiler ve mescitler belli bir yöne dönülecek şekilde yapılmış. yani islamın ilk dönemlerindeki camilerin hepsi birden ürdün/petraya dönecek şekilde yapılmışsa, demek ki islamda kutsal bir yere dönme olayı vardır. 750 ve sonrasındaki camilerin de mekkeye bakması da yine bunu gösterir ve zaten ilgili ayet de vardır.

 

bakara 144


fe le nuvelliye enne-ke: artık seni mutlaka çevireceğiz
kıbleten: bir kıbleye
terdâ-hâ: ondan razı, hoşnut olacağın
fe velli: bundan sonra çevirin
veche-ke: yüzünüzü
şatra: taraf, yön
el mescidi el harâmi: Mescid-i Haram

 

bu ayetin 750li yıllardan sonra eklendiği çok açıktır, çünkü öncesindeki camilerin hiçbiri mescid-i harama bakmaz. tabii eğer mescid-i haram da önceden petra dolaylarında yer alıp, sonra taşınmadıysa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, BBG yazdı:

 

İyide ortaya iddaa attın bunu senin kanıtlamam gerekmez mi? Senin iddaanı neden ben kanıtlıyayım onu anlamadım açıkçası.

 

sanıyorum ki temel konuları kavramakta zorlanıyorsunuz. ortada kanıtlanacak bir şey bulunmuyor. ortada bir gerçek var.  merak ediyorsanız, görme yöntemi budur diyorum. yoksa sizin bakıp bakmamanız bir şeyi değiştirmiyor. 750 yılından önceki camilerin hiçbiri mekkeye bakmıyor. ister bakarsınız, ister bakmazsınız. siz bakyorsunuz ya da bakmıyorsunuz diye camilerin yönü değişmiyor; schrodingerin kıblesi değil konu  :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, BBG yazdı:
Öncelikle Hz.Muhammed’in(sav) adı Kur’an’da 4 kere geçer yanlışını düzeltmek gerekir.İsim verilmeden Peygamberimizden(sav) bahsedilen ayetler vardır.Örneğin Tevbe Suresi 128. ayet;

Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”

 

 

Çok ama çok düşkün  müminlere:lol:Aşağıdaki ayetler  kesin müminleri düşündüyünün belirtisidir.

AHZAP 50- Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

Ahzab süresi37 Ayet. Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince eşini boşayınca onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, teflon yazdı:

 

Azizim şimdi iyi de: 

 

Biri ya da birleri çıkacak, hayatınızı, benliğinizi ve neredeyse tüm bir inancınızı etkileyecek iddialarla gelecek, bu iddialar için kriter ve göstergeler sunacak, siz ise kafayı kuma gömüp başka tarafa bakarak bunları pas geçecek ve "banane sen ispatla.." şeklinde bir söylemle hiçbirşey olmamış gibi hayatınıza devam edeceksiniz, öyle mi?

 

O kişiler iddiaları ile ilgili bir dönüş yapmadığı müddetçe de bu şekilde yaşamaya devam edeceksiniz...?? Yapmayın. Bu bana hiç samimi gelmedi. Hatta şu ana kadar çoktan araştırma yapmış olduğunuza dair bahse dahi girebilirim. Ben öyle yapardım çünkü. Biri tüm var oluşumla ilgili böyle bir veri sunacak, ben de oturup ööyle seyredecem, öyle mi?! Öyle değil. En azından benim için.

 

Velev ki yarın bir_akil_insan'ın başına bir şey geldi (Zeus meus esirgesin)..Ne olacak bu iş? Böyle kalacak mı sizin nezdinizde? El insaf..

 

Bu örnek tek de değil ki. Mesela:

X(BBG)- Her kavme peygamber gelmiştir. Türkler de dahil..Üüü, sürüsüne bereket.

Y- Hani nerde?

X- Bilmiyom.

Eeee...?

 

Hani böyle havada kalınca dayanaklarınız içiniz rahat ediyor mu, ben onu merak ediyorum. Bizlerin rahat etmiyor, ve sizlerle tam da bu noktada ayrılıyoruz sanırım. Sizler daha geniş ve rahatsınız. Argo tabiri ile "adam sende"ci bir tavrınız var. Koy bi yerine(!) rahvan gitsin canım, o kadar da sorgulamaya ne gerek var...gibisinden..Ama "erdem" dediğiniz şey ne ise, sizlerin yaklaşımı "tam tersi" olsa gerek..Şaşıran siz mi olmalısınız, yoksa biz mi o vakit..

 

Meselenin gündeme getirilmesi gereken ikinci noktası ise şu:

 

Velev ki bir_akil_insan'ın ortaya getirdiği iddia teyit edildi, doğrulandı..kıble ile ilgili..

O vakit sizin tavrınız, konuya bakış açınız, en azından sorgulamanız ne yönde olacak?

 

Türklere gelen Peygamberin ismini bilmiyorum ama tabiki araşırma yaptım.Eski Türk dinindeki dini inanışlar İslam ile çok benzer.Yani aynı kaynaktan(yani Allahu Teala’dan) gelen bir vahiy olduğunu düşünmek mantıksız değil hatta kuvvetli ihtimal hatta ve hatta benim imanım gereği kesin.

 

Diğer olaya gelince ilk mescid Kuba mescididir.Ve eminimki kıblesi kabedir.

 

Edit: Kıblelerin kabeye dönük olmaması ile Hz.Muhammed’in(sav) tarihte yaşamamış biri olduğu ve Kur’an’ın sonradan yazıldığı ispatlanamaz.Sadece çok ufak bir gösterge olur ama onunda anti tezi vardır.Örneğin o zamanki teknoloji ile yanlış ölçüm yapılmış olabilir vs. gibi.

tarihinde BBG tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

sanıyorum ki temel konuları kavramakta zorlanıyorsunuz. ortada kanıtlanacak bir şey bulunmuyor. ortada bir gerçek var.  merak ediyorsanız, görme yöntemi budur diyorum. yoksa sizin bakıp bakmamanız bir şeyi değiştirmiyor. 750 yılından önceki camilerin hiçbiri mekkeye bakmıyor. ister bakarsınız, ister bakmazsınız. siz bakyorsunuz ya da bakmıyorsunuz diye camilerin yönü değişmiyor; schrodingerin kıblesi değil konu  :D

 

Ben size bir haber attım.Günümüz teknolojisiyle 60 yıldır kabeye dönük olmayan caminin haberini.İnsanlar hata yapabilir ama inşaAllah araştırıp seni bilgilendireceğim.Gerçi kıblelerin Kabe’ye dönük olduğunu görünce Hz.Muhammed’in yaşadığına iman eder misin bilmiyorum.

 

en azından bulunan en eski Kur’an Hz.Muhammed’in(sav) ölmeden önceki son seneleri ile Hz.Osman’ın hilafetinin ilk yıllarına denk geliyor.Bildiğin gibi kesin tarihi belli değil bulunan ilk Kur’an mushafının ama tarih aralıkları yukarda söylediğim gibi.Yani Kur’an o dönemde var olduğuma göre ve Hz.Muhammed’ten(sav) bahsettiğine göre varlığına şüphe etmeye gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, BBG yazdı:

 

Ben size bir haber attım.Günümüz teknolojisiyle 60 yıldır kabeye dönük olmayan caminin haberini.İnsanlar hata yapabilir ama inşaAllah araştırıp seni bilgilendireceğim.Gerçi kıblelerin Kabe’ye dönük olduğunu görünce Hz.Muhammed’in yaşadığına iman eder misin bilmiyorum.

 

en azından bulunan en eski Kur’an Hz.Muhammed’in(sav) ölmeden önceki son seneleri ile Hz.Osman’ın hilafetinin ilk yıllarına denk geliyor.Bildiğin gibi kesin tarihi belli değil bulunan ilk Kur’an mushafının ama tarih aralıkları yukarda söylediğim gibi.Yani Kur’an o dönemde var olduğuma göre ve Hz.Muhammed’ten(sav) bahsettiğine göre varlığına şüphe etmeye gerek yok.

 

bu da yine sık yapılan bir yanlış. bulunan en eski tam kuran 1203 yılına aittir. şu an için elde başka daha eski bir tam kuran bulunmuyor. bulunsa da en fazla 1-2 yy geriye gidecektir. çünkü kuran yüzyıllar boyunca yazılmıştır. sizin söyledikleriniz ise ancak birkaç sayfalık parçalardır. 

 

tersten gidersek de, sürekli olarak ancak birkaç sayfalık parçaların bulunuyor ve hiçbir zaman daha eski tam kuran bulunmuyor olması, zaten kuranın yüzyıllar boyunca parça parça bir araya getirilen bir derleme olduğunu gösterir.

 

örneğin en eski kuranlardan olan topkapı mushafı bile 23 ayet - 2 sayfa eksiktir. yazım tarzı 8.yy sonlarında ortaya çıkmış ve 11.yya kadar sürmüş olan kufictir.  tayyar altıkulaçın incelemesine göre farklı kişilerce yürütülmüş çeyrek yüzyıl sürmüş olabileck bir hummalı sil yaz düzelt çalışmasının ürünüdür.

 

eski yazılarda parşömenler ile mürekkep genellikle aynı dönemin değildir. parşömen, deri vb üzerindeki yazılar silinerek defalarca yeniden kullanılır. bu yüzden parş. sayfa vb ile üzrindeki yazı arasında bazen yüzlerce yıllık zaman farkı olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

bu da yine sık yapılan bir yanlış. bulunan en eski tam kuran 1203 yılına aittir. şu an için elde başka daha eski bir tam kuran bulunmuyor. bulunsa da en fazla 1-2 yy geriye gidecektir. çünkü kuran yüzyıllar boyunca yazılmıştır. sizin söyledikleriniz ise ancak birkaç sayfalık parçalardır. 

 

tersten gidersek de, sürekli olarak ancak birkaç sayfalık parçaların bulunuyor ve hiçbir zaman daha eski tam kuran bulunmuyor olması, zaten kuranın yüzyıllar boyunca parça parça bir araya getirilen bir derleme olduğunu gösterir.

 

örneğin en eski kuranlardan olan topkapı mushafı bile 23 ayet - 2 sayfa eksiktir. yazım tarzı 8.yy sonlarında ortaya çıkmış ve 11.yya kadar sürmüş olan kufictir.  tayyar altıkulaçın incelemesine göre farklı kişilerce yürütülmüş çeyrek yüzyıl sürmüş olabileck bir hummalı sil yaz düzelt çalışmasının ürünüdür.

 

eski yazılarda parşömenler ile mürekkep genellikle aynı dönemin değildir. parşömen, deri vb üzerindeki yazılar silinerek defalarca yeniden kullanılır. bu yüzden parş. sayfa vb ile üzrindeki yazı arasında bazen yüzlerce yıllık zaman farkı olabilir.

 

 Hayır birşeyler söylüyorsun ama hiçbir kaynak vs. söylemiyorsun.Ne demek dönem içinde yazıldı ? Anladım “yeni ateistsin”.Ama biraz insaflı olmanı istiyorum.Sadece saldırarak bir çözüm bulamayız.Ki zaten tartışma karşılıklı saldırıya dönmesi benim açımdan kötü olur.Çünkü ben bir Elhamdulillah bir müslüman olarak ancak senin imanına vesile olmak isteyebilirim.Ancak saldıraya dönüşürse iş sana birşey anlatamam ancak nefsani bir tartışmaya gireriz.

 BBC’nin internet sitesindeki habere bakabilirsin.1370 yıllık Kur’an bulundu.Deri perşomenler ile üzerinde yazılan yazıların tarihinin farklı olabileceğini sen biliyorsun da araştıranlar bilmiyor mu? Yani bu Kur’an’ın hangi tarihte yazıldığını araştıranlar bunu gözden mi kaçırdı ? Ki zaten araştıranlar müslüman bile değil.İngiltere’de yapılmış bir çalışma.

 

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150722_en_eski_kuran_1

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, BBG yazdı:

 

 Hayır birşeyler söylüyorsun ama hiçbir kaynak vs. söylemiyorsun.Ne demek dönem içinde yazıldı ? Anladım “yeni ateistsin”.Ama biraz insaflı olmanı istiyorum.Sadece saldırarak bir çözüm bulamayız.Ki zaten tartışma karşılıklı saldırıya dönmesi benim açımdan kötü olur.Çünkü ben bir Elhamdulillah bir müslüman olarak ancak senin imanına vesile olmak isteyebilirim.Ancak saldıraya dönüşürse iş sana birşey anlatamam ancak nefsani bir tartışmaya gireriz.

 BBC’nin internet sitesindeki habere bakabilirsin.1370 yıllık Kur’an bulundu.Deri perşomenler ile üzerinde yazılan yazıların tarihinin farklı olabileceğini sen biliyorsun da araştıranlar bilmiyor mu? Yani bu Kur’an’ın hangi tarihte yazıldığını araştıranlar bunu gözden mi kaçırdı ? Ki zaten araştıranlar müslüman bile değil.İngiltere’de yapılmış bir çalışma.

 

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150722_en_eski_kuran_1

 

bakın, ne yazık ki inandığınız şeyleri gerçek sanıyorsunuz ve her şeyi de bu gözle değerlendiriyorsunuz.

 

yazılarımdan parçaları tekrar hatırlatayım:

 

- en eski tam kuran

- parçalar halinde

 

bu demektir ki, tam halde kurandan söz ediyoruz. elinizin altında google var. en eski tam kuranın hangisi olduğunu arayıp bulabilirsiniz ve bunun 1203 yılına ait olup bir müzayedede birkç milyon pounda (ya da başka bir birim) satıldığını bulabilirsiniz.

 

size bazı anahtar sözcükler vereyim: oldest complete quran

 

bundan öncesine ait bulunan her şey. sayfalar ve parçalardır. bu zaten verdiğiniz linkte de dönüp dönüp söyleniyor. bir tane parça buldunuz diye, kitabın tamamını mı buldunuz sanıyorsunuz? tam tersine, eğer tam kitap bulamıyorsanız, bu zaten parça parça zaman içinde bir araya getirildiğini ve son halini yıllar içinde aldığını gösterir.

 

- topkapı mushafı

- tayyar altıkulaç

 

bunları aramak size neden zor geliyor? tayyar altıkulçın bu mushaf üzerine derin bir incelemesi bulunuyor ve siz bunu araştırmadan, kaynaksız attığımı söylüyorsunuz. masallar uydurmak ve inanmak mümin işidir, bizlere yapıştırmaya çalışmayın. araştırdığınız zaman göreceksiniz ki, topkapı mushafı kufic tarzda yazılmıştır, kufic tarz 8.yy sonlarında ortaya çıkmıştır. topkapı mushafı 23 ayet - yani iki sayfa - eksiktir, sayfaların çoğu yırtık / kayıp parçalara sahiptir vb

 

- parşömen, sayfa, mürekkep

 

parşömen / sayfa ile mürekkep aynı zamana ait olmak zorunda değildir. sanıyor musunuz ki, o gün kırtasiyeden 500lük paketler halinde parşömen alıp yazıyorlardı? bu konuda parşömen dediğiniz, öldürülen hayvanların bir sürü işlemden elle geçirilen derileridir. bu yüzden öyle ha deyince bulunan şeyler değildir. bu yüzden de üzeri silinip silinip defalarca yazılır, yeniden kullanılır. bu yüzden de parşömen ile üzerindeki yazı arasında yüz yıl bile bulunabilir. haberde carbon dating uygulanan şeyin parşömen olduğu anlatılıyor. mürekkep değil.

 

diğer yandan, en az 1370 yıllık kuran sayfaları, yine kuranın derleniş masalını çöpe atıyor. çünkü:

Yapılan tahliller, parşömenin yüzde 95 olasılıkla, 568 ile 645 yılları arasındaki dönemden kalmış olduğunu gösteriyor.

 

yani parşömen, hayali peygamberinizden yaşlı olabilir. eğer üzerindeki yazılar da yine parşömenle aynı zamana aitse, bu durumda zaten osman derledi de, parçaları yaktırdı da falandı da filandı da kısmı yalan oluyor. dahası, peygamberlik, masala göre 610 yılında başlıyor ve ayetler yine masalın sürecine göre 615-620 aralığına ait. parşömenler ise 568 - 645 yılları arasına ait. parşömenler ve yazılar eğer 610 öncesine aitse, muhammed masalı tarihe gömülür. eğer 644 yılından öncesine aitse, osman derledi, diğerlerini yaktırdı masalı tarihe gömülür, çünkü osman 644 yılında halife olur.  seçin beğenin alın. bu bulunan parçalar, müminlerin pek işine yaramadığı gibi, inandığı şeylerin önemli bir kısmının palavra olduğunu gösteriyor.

 

özetle: uyduruk bir kitap ve arap masallarına inanıyorsunuz. bu inanç sizi otomatik olarak doğru tarafta olduğunuza da inandırıyor ve bu yüzden de pek çok yanılgı/sanrılar ile ilerliyorsunuz. yukarda yazdıklarım içinden pek çok anahtan sözcük çıkartıp arayabilir ve yeni bir şeyler öğrenebilirdiniz. ama dediğim gibi, armut piş, ağzıma düş peşendesiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

bakın, ne yazık ki inandığınız şeyleri gerçek sanıyorsunuz ve her şeyi de bu gözle değerlendiriyorsunuz.

 

yazılarımdan parçaları tekrar hatırlatayım:

 

- en eski tam kuran

- parçalar halinde

 

bu demektir ki, tam halde kurandan söz ediyoruz. elinizin altında google var. en eski tam kuranın hangisi olduğunu arayıp bulabilirsiniz ve bunun 1203 yılına ait olup bir müzayedede birkç milyon pounda (ya da başka bir birim) satıldığını bulabilirsiniz.

 

size bazı anahtar sözcükler vereyim: oldest complete quran

 

bundan öncesine ait bulunan her şey. sayfalar ve parçalardır. bu zaten verdiğiniz linkte de dönüp dönüp söyleniyor. bir tane parça buldunuz diye, kitabın tamamını mı buldunuz sanıyorsunuz? tam tersine, eğer tam kitap bulamıyorsanız, bu zaten parça parça zaman içinde bir araya getirildiğini ve son halini yıllar içinde aldığını gösterir.

 

- topkapı mushafı

- tayyar altıkulaç

 

bunları aramak size neden zor geliyor? tayyar altıkulçın bu mushaf üzerine derin bir incelemesi bulunuyor ve siz bunu araştırmadan, kaynaksız attığımı söylüyorsunuz. masallar uydurmak ve inanmak mümin işidir, bizlere yapıştırmaya çalışmayın. araştırdığınız zaman göreceksiniz ki, topkapı mushafı kufic tarzda yazılmıştır, kufic tarz 8.yy sonlarında ortaya çıkmıştır. topkapı mushafı 23 ayet - yani iki sayfa - eksiktir, sayfaların çoğu yırtık / kayıp parçalara sahiptir vb

 

- parşömen, sayfa, mürekkep

 

parşömen / sayfa ile mürekkep aynı zamana ait olmak zorunda değildir. sanıyor musunuz ki, o gün kırtasiyeden 500lük paketler halinde parşömen alıp yazıyorlardı? bu konuda parşömen dediğiniz, öldürülen hayvanların bir sürü işlemden elle geçirilen derileridir. bu yüzden öyle ha deyince bulunan şeyler değildir. bu yüzden de üzeri silinip silinip defalarca yazılır, yeniden kullanılır. bu yüzden de parşömen ile üzerindeki yazı arasında yüz yıl bile bulunabilir. haberde carbon dating uygulanan şeyin parşömen olduğu anlatılıyor. mürekkep değil.

 

diğer yandan, en az 1370 yıllık kuran sayfaları, yine kuranın derleniş masalını çöpe atıyor. çünkü:

Yapılan tahliller, parşömenin yüzde 95 olasılıkla, 568 ile 645 yılları arasındaki dönemden kalmış olduğunu gösteriyor.

 

yani parşömen, hayali peygamberinizden yaşlı olabilir. eğer üzerindeki yazılar da yine parşömenle aynı zamana aitse, bu durumda zaten osman derledi de, parçaları yaktırdı da falandı da filandı da kısmı yalan oluyor. dahası, peygamberlik, masala göre 610 yılında başlıyor ve ayetler yine masalın sürecine göre 615-620 aralığına ait. parşömenler ise 568 - 645 yılları arasına ait. parşömenler ve yazılar eğer 610 öncesine aitse, muhammed masalı tarihe gömülür. eğer 644 yılından öncesine aitse, osman derledi, diğerlerini yaktırdı masalı tarihe gömülür, çünkü osman 644 yılında halife olur.  seçin beğenin alın. bu bulunan parçalar, müminlerin pek işine yaramadığı gibi, inandığı şeylerin önemli bir kısmının palavra olduğunu gösteriyor.

 

özetle: uyduruk bir kitap ve arap masallarına inanıyorsunuz. bu inanç sizi otomatik olarak doğru tarafta olduğunuza da inandırıyor ve bu yüzden de pek çok yanılgı/sanrılar ile ilerliyorsunuz. yukarda yazdıklarım içinden pek çok anahtan sözcük çıkartıp arayabilir ve yeni bir şeyler öğrenebilirdiniz. ama dediğim gibi, armut piş, ağzıma düş peşendesiniz.

 

Tayyar Altıkulaç gibi bir ilim adamını tanımama vesile oldunuz.Kendisiyle yapılan bir röportajdaki yanıtını paylaşayım;

 

 

Yaptığınız çalışmalarda en eski mushaf örneklerini karşılaştırıp aralarında bir çelişkinin bulunmadığını tespit ettiniz. Bu bilgi bize Kur'an'ın hiç değişmeden günümüze ulaştığını söylüyor diyebilir miyiz?

Elbette diyebiliriz. Yıllardır bunu demeye çalışıyoruz. İnceleyip şu ana kadar neşrine muvaffak olduğumuz altı nüshadan hiçbiri Hz. Osman'ın yazdırdığı mushaflardan biri olmasa da verdikleri ortak mesaj önemlidir. Şöyle ki:
Bu mushafların hemen hepsi hicrî I. asrın ikinci yarısından veya II. asrın birinci yarısından bize ulaşmışlardır. İçlerinde I. asrın ilk yarısından bize ulaşanın bulunması da ihtimal dışı değildir.
Bunlardan Taşkent Mushafı Hz. Osman'ın çeşitli merkezlere gönderdiği mushaflardan Kûfe Mushafı ile, Topkapı, San'â ve MEFİ (Kahire Methafü'l-fenni'l-İslâmî) mushafları Medine Mushafı ile, TİEM (İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi) ve St. Petersburg mushafları Basra Mushafı ile, Kahire Mushafı (el-Meşhedü'l-Hüseynî) yine muhtemelen Kûfe Mushafı ile, Londra, Paris ve Tübingen mushafları Şam Mushafı ile irtibatlıdır. Yani o mushaflardan veya onlardan istinsah edilmiş nüshalardan yazılmışlardır. Onlar için böyle bir şecere tesbiti yapabiliyoruz. Özellikle Kahire'deki el-Meşhedü'l-Hüseynî Mushafı dışındakiler için bu değerlendirmeyi kesine yakın bir ifade ile yapmak mümkün görünmektedir.
Bu mushaflar arasında Londra ve Paris mushafları gibi aynı bölgede yazılanlar varsa da genellikle 13 asır önceki şartlarda birbirinden çok uzak coğrafyalarda yazılmış olduklarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Hepsi ayrı ayrı kâtipler tarafından kaleme alınmıştır.
Kâtiplerinin birbirlerini tanıma ve dolayısıyla birbirinden kopya edilmiş olma ihtimali yok gibidir. Bir başka ifade ile söylemek gerekirse, ayrı ayrı kâtipler tarafından birbirinden uzak bölgelerde ve birbirlerinden habersiz olarak, ama Hz. Osman'ın bu farklı bölgelere gönderdiği nüshalardan istinsah edilmişlerdir.
Boyutları, varak sayıları, satır sayı ve düzenleri birbirlerinden çok farklıdır. Yani kâtiplerinin bu konularda birbirlerinden etkilenmedikleri açıktır.
Gerek sûre, gerekse sûreler içindeki âyet düzeni ve sıralaması açısından aralarında (ve bugün okuduğumuz matbû mushaflar arasında) hiçbir ayrılık yoktur. Başlarından sonlarına kadar metin birlikteliğine sahiptirler. Bir âyet birinde nasıl yazılmışsa diğerlerinde herhangi bir farklılık olmaksızın aynı şekilde yazılmıştır. Mana açısından önemi olmayan bazı imlâ farklılıklarıyla bazılarında görülen basit ve sınırlı sayıda kâtip sehivlerinin yüce kitabın korunmuşluğu açısından kayda değer hiçbir önemi yoktur.
Tam bir iç huzuru ile ve özetle söylenmesi gereken şudur: Yaklaşık 13-14 asır öteden bize ulaşan nüshalarını inceleme fırsatı bulduğumuz bu yüce kitab, bütün coğrafyalarda ve zaman dilimleri içinde sadece kārîlerin ezber ve tilâvetleriyle değil, ashâb nesline çok yakın dönemlerde ve muhtemelen onlardan bazıları hayatta iken (belki de bazıları sahâbî kalemiyle) değişik bölgelerde yazılmış belgelerle de 21. asrın insanının önündedir. Bir başka ifade ile söylemek gerekirse o, satırlarda ve sadırlarda (hâfızların ezberlerinde) korunmuş mukaddes metindir.

 

Kaynak: https://www.google.com.tr/amp/m.ajanshaber.com/amp/muslumanlar-emanete-sahip-cikamadi-haberi/321669

tarihinde BBG tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mudessir 26 - 30 

Ben onu "Sekar"a (cehenneme) sokacağım.

Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin?

Geride bir şey koymaz, bırakmaz.

Derileri kavurur.

Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.

 

Mudessir 40 - 43

Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: "Sizi Sekar'a (cehenneme) ne soktu?" Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik."

 

Sekar incilde samaria yakınlarında bir kent olarak geçiyor. Burada yakubun kuyusu bulunuyor. Yakup'un kuyusu çok derin, 30 - 60 metre aralığında. Fakat diğer kuyulara göre tercih ediliyor, çünkü diğer kuyuların suyu daha sert.

 

Antik Samaria  bugünkü israil west bankte bulunuyor. Yine bugünkü ürdünün hemen dibi. Araplar, anladığım kadarı ile kuyunun derinliği, diğer suların içilemezliği, havanın sıcaklığı vb içeren hikayelerden yarım yamalak duyumlar ile sekarı da yine yakmalı makmalı azapların olduğu, insanların içine atıldığı cehennem olarak hayal etmişler. Ya da belki de yine kuyu söz konusu ama derinlik nedeni ile insanlar ceza olarak içine atılıyordu vb

 

Yine islamın ürdün kaynaklı olduğuna dair kanıtlardan biri.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.01.2018 at 11:37, BBG yazdı:

 

 Hayır birşeyler söylüyorsun ama hiçbir kaynak vs. söylemiyorsun.Ne demek dönem içinde yazıldı ? Anladım “yeni ateistsin”.Ama biraz insaflı olmanı istiyorum.Sadece saldırarak bir çözüm bulamayız.Ki zaten tartışma karşılıklı saldırıya dönmesi benim açımdan kötü olur.Çünkü ben bir Elhamdulillah bir müslüman olarak ancak senin imanına vesile olmak isteyebilirim.Ancak saldıraya dönüşürse iş sana birşey anlatamam ancak nefsani bir tartışmaya gireriz.

 BBC’nin internet sitesindeki habere bakabilirsin.1370 yıllık Kur’an bulundu.Deri perşomenler ile üzerinde yazılan yazıların tarihinin farklı olabileceğini sen biliyorsun da araştıranlar bilmiyor mu? Yani bu Kur’an’ın hangi tarihte yazıldığını araştıranlar bunu gözden mi kaçırdı ? Ki zaten araştıranlar müslüman bile değil.İngiltere’de yapılmış bir çalışma.

 

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150722_en_eski_kuran_1

Birde bu en eski kuran 'ı incelemeleri national geographic in belgeseline baksaymışsın.  Adamlar bunun tamamen uydurma olduğunu anlıyorlar . Hatta yazıların özenle değiştirildiğini söylüyor.  Bu arada o ingiliz dediğin müslüman biri . Belirsiz yerlere bakacagina git bilindik yerlere bak . Birde national geographic in yaptıklarına bizim müslim ler o kadar sinirlenmiş ki gülmekten öldüm:0_80cbc_37a71a73_L:  Bunlar hep ingiliz  oyunuymuş  da bilmem neymiş... 

 

 

 

Buyur izle müslim . Umarım hayallerini yık mamışımdır .

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Binlerce hadis kitabı, siyer kitabı var. Bu bariz bir gerçektir. Mesela Bizans kaynaklarında "Muhammed'in orduları yanaştı." diye geçer. Muhammed'in yaşadığını hatta onlarca cariyesinin teker teker ismini bile biliyoruz. Hatta işlediği suçları dahi biliyoruz. Yani İncil ve Tevrat uydurulmuşsa bir insan tarafından uydurulmamıştır. Çünkü İncil ve Tevrat üzerine eklemeler yapılan bir gelenektir. Tevrat, İsrailoğulları tarafından sürekli yeniden yazılır. İncil keza Elçi denenler tarafından farklı İnciller çıkar. Yani tarihçiler İsa ve Musa'nın gerçek olduğu hakkında şüpheliler. ANCAK Kuran Muhammed'in uydurması olması gerekir. Muhammed'den önce Kuran geleneği yoktu. Dolayısıyla Kuran'ın biri tarafından veya grup tarafından uydurulmuş olması gerekir. Zaten Kuran'da Muhammed ismi geçer, Yoksa Muhammed uydurdu mu diyorlar gibi birçok laf geçer, Muhammed'le Zeyd'in eski eşinin evliliği geçer de geçer. Üstelik Kuran'da Muhammed'e verilen ayrıcalıklar vardır. Demek ki Muhammed'in uydurmasıdır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, cnkemre yazdı:

Binlerce hadis kitabı, siyer kitabı var. Bu bariz bir gerçektir. Mesela Bizans kaynaklarında "Muhammed'in orduları yanaştı." diye geçer. Muhammed'in yaşadığını hatta onlarca cariyesinin teker teker ismini bile biliyoruz. Hatta işlediği suçları dahi biliyoruz. Yani İncil ve Tevrat uydurulmuşsa bir insan tarafından uydurulmamıştır. Çünkü İncil ve Tevrat üzerine eklemeler yapılan bir gelenektir. Tevrat, İsrailoğulları tarafından sürekli yeniden yazılır. İncil keza Elçi denenler tarafından farklı İnciller çıkar. Yani tarihçiler İsa ve Musa'nın gerçek olduğu hakkında şüpheliler. ANCAK Kuran Muhammed'in uydurması olması gerekir. Muhammed'den önce Kuran geleneği yoktu. Dolayısıyla Kuran'ın biri tarafından veya grup tarafından uydurulmuş olması gerekir. Zaten Kuran'da Muhammed ismi geçer, Yoksa Muhammed uydurdu mu diyorlar gibi birçok laf geçer, Muhammed'le Zeyd'in eski eşinin evliliği geçer de geçer. Üstelik Kuran'da Muhammed'e verilen ayrıcalıklar vardır. Demek ki Muhammed'in uydurmasıdır. 

 

 

muhammede dair hiçbir şey yoktur. keloğlan ne kadar yaşadıysa, muhammed de o kadar yaşamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed aleyhisselamın yaşamadığını kabul ettiğiniz veya şüphe ettiğiniz  anda bütün dinlerin peygamberlerinin de yaşadığını inkar  etmiş veya şüpheye düşmüş  oluyorsunuz.çünkü onlar daha eski.1400 sene öncesi yaşamış dinlere inanan hiç kimse böyle düşünmez. 1400. Sene nedir ki.şimdi binlerce asır önceye ait kalıntılara ulaşıyorlar.insaoğlunun haber edinme,haber alma yeteneğini bu derece küçümseyen varsa hata eder.

Bütün mesele Kur'an' a iman etmek..sizi imana götüren şey Kur'an' ın bizzat kendisi olmalı,tarihi bilgiler değil.

 

İranın islamla tanışması halife  Ömer (r.a) sayesinde olmuştur.bu yüzden bazı şii gruplar halife Ömerden nefret eder hatta namazlarında lanet okurlar..bir toplumun bir insana lanet okumayı alışkanlık hale getirmesi birikim gerektirir.kişilerin yaşayıp yaşamadığını tartışsanız bile devletlerin tarihi ortadadır..odama girmiyor diye güneşi inkar etmek gibi.

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...