Jump to content

Dünyadaki Sınav Adil Mi ?


Recommended Posts

kapitalist çağındayız kapitalıst düzenındekı en önemli yaşam hakkı!  paradır, para güç ve itibar demektir. insanca yaşamak için bile para

 gerekirken hangi? sınavdan bahsedebilirizki! önce ama önce insanca yaşamak değilmidir? hayatın anlamı insanca yaşamak için

 para gerekir, para içinde şanslı doğmak gerekir şanşa inanırım çünkü şansın olduğu yerde sınav ve tanrı olmaz. şu an param olsaydı

 yaşamın kitabını yeniden yazardım. litfe nsessiz! olun şu an tanrı bu çocugun dayanma kapasitesını test ediyor. :276: yersen tabi! şimdi bu tablo tanrınında ne kadar? vurdumduymaz ve kötü niyetli olduğunu ispatlamıyormu? ispatlamıyorsa daha ne? ispatlıyabilirki herşey çok net ! değilmi? bu masumun ne suçu? varki  çocuk yaşta bile açlıkla sıannıyor. bu nasıl? bir tanrıdır. böyle bir tanrıya inanmaktansa ateist olmayı tercih ederim. 

düşünün tanrı olsa bile ben ateist olmayı tercih ederim. yada agnostık olmayı. ama asla iman ve inanç beslemem ..benı tanrının mühtesem kudreti değil merhametı etkiler. merhamet yoksa tanrınında bir anlamı  yoktur. 

afrikada açlıktan ölen cocugu yiyen akbaba ile ilgili görsel sonucu

tarihinde antimuslim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...
  • İleti 143
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Değerli arkadaşlar, görülen şu ki, halen İslamiyetteki sınav anlayışını kavrayamamış olanlar var. Şimdi elimden geldiğince sizlere anlatmaya çalışacağım;

Öncelikle sonucunu henüz  bilmediğimiz bir sınava girmemiz gerektiği aile büyüklerimiz tarafından söylendi. Neyse okula gittik.

Sınav yapılacak sınıfa girdik ve sınıf başkanı seçilen Ahmet tarafından, sınavı kazandığımızda elimize geçecekleri gösteren bir broşür verildi. Çok şey yazıyordu ama hepsi mucizevi şeyler. İnansak da, inanmasak da bize verilen kimlik gereğince bu sınava girmeliydik! İtiraz hakkımız hiç yoktu.

Bizden önce bu sıralarda oturanlar olmuş ama onlara broşür ve dolayısıyla sınav kağıdı verilmemiş. Sonra sınıftan çıkıp gitmişler, onların akıbeti belli değil.

Neyse, soru kağıtları dağıtıldı. Cevapların doğru yada yanlış olduğuna sistem karar verecekti. Doğru olana yanlış, yanlış olana doğru denebilirdi.

Birden önümdeki Hasan' ın kağıdı alındı, daha sınav henüz başladığından hiçbir soruyu çözemediği için sıfır verildi ve sınavı geçemediği söylendi. Sınıftan çıktı gitti.

Yanımdaki Murat sınav kağıdını teslim etti. Bütün soruları doğru yapmıştı ama istenilen cevaplar bunlar olmadığı için sınavdan geçemedi.

Bu arada Ayşe soruları düşünürken kağıdına el konuldu ve senin süren bitti dendi. Ama Ayşe daha soruları düşünüyordu ve çoğunun cevabını bulmak üzereydi. Ayşe sınıftan çıktı. Sınavı geçemedi elbet.

Süleyman ise sürekli sağındakinden solundakinden kopya çekiyordu. Aynı zamanda gözü de Sevgi'nin istemsizce açılan bacaklarındaydı. Onu uyarmak yada başka tarafa bakmak yerine bakmaya devam ediyor, bir taraftan da ona kızıyor gibiydi. Aslında hoşuna da gidiyordu yavşağın. Yani hem hile, hem de ahlaksızlık yaparak sınava devam ediyordu. Bitti sınavı, soruları doğru yaptığı için "geçti"..

Bu arada sınıf başkanı Ahmet sınava girmeden sınavı kazanmış sayıldı, çünkü başkan seçilmişti ve kendi sınav kağıdına geçti yazmıştı bile.

Gözüm, yanımdaki Harun'un sınav kağıdına takıldı. Onun soruları benim sorularımdan daha kolaydı. Hepsini doğru yaptı haliyle, sınavı geçti ve sınıftan çıktı.

Başkan sürekli sınıfa sesleniyordu, "bu sınavı gerçekleştiren Öğretmen Salih Bey dir, göremeseniz de varlığına inanmalısınız" diye. Ama öyle biri yoktu. Mustafa dayanamadı ve bu duruma itiraz etti, "öyle biri varsa çıksın karşımıza" dedi. Mustafa sınav kağıdını teslim etti. Bütün soruları doğru yapmıştı ama kağıdına geçemedi yazıldı.

Sürekli birileri çıkıyor, yerine yenileri geliyordu. Kimsenin sınav süresi aynı değildi. Sorular hep farklı farklıydı. Ha bir de Aşağı mahalleden kimse gelmedi çünkü bu sınavdan haberleri bile yoktu. Çünkü aşağı mahallenin farklı bir konuşma dili vardı. Hepsine birden bu sınavın çağrısını yapmak imkansızdı.

Ön sıralardan Servet, yanındaki arkadaşının saçını çekti. Bu herkes tarafından görüldü ve muhtemelen geçemedi yazılacaktı sınav kağıdına. Fakat sınıfa dışardan gelen yabancı birini kavga ederek geri çıkardığı için sınıfı terketmiş oldu. Bu hareketinden dolayı da sınav kağıdına da geçti yazıldı.

 

Sınavı geçenlerin yada geçemeyenlerin akıbeti de belli değil. Yani doktor mu oldular, temizlik görevlisi mi oldular, kaldırım mühendisi mi oldular hiçbirinden haber yok. Çünkü bunu bize gösterecek bir güç yok...

Saygılarımla.





 

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Ölen çocuklar Hazreti İbrahimin daire-i terbiyesine girer” O’da nasıl terbiye eder. Öyle kolay değil. O çocuklar keşke ölmeseydik yaşasaydıkda cenneti kendimiz elde ederdik derler.

 

Kişinin Zengin olması elemsiz ve emelsiz yaşıyor anlamına gelmez.

O zengininde ya bir sıkıntısı vardır kurtulmak ister yahut bir şeyi rica eder Allahtan. 

Elde etse emelini başka bir emel cıkarır Allah, bırakmaz kimseyi imtihansız. Peygamber bile olsan bırakmıyor

 

On 28.11.2016 at 01:36, Iggy Azalea yazdı:

Şimdi hep söylenen bir söz vardır: "Herkes bir sınavda, bir imtihandan geçiyoruz."

Okuldasınız ve sınavın başlamasına sadece 5 dakika kaldı, sigaranızı içtiniz, biraz dolaştınız ve sınav zamanı geldi, sınıfınıza giderek sıranıza oturdunuz ve kağıdınızın gelmesini bekliyorsunuz, evet, her şey hazır olduktan sonra herkes aynı saat içinde, aynı anda sınava başladı, herkese noktasına kadar aynı soru soruldu, hiç bir şekilde kimse kopya çekemedi, herkes bilgisi kadar not aldı.

Soru 1: Sınav adil midir ? Yoksa değil mi ? Değilse sebebi nedir ?

Mantıksal olarak verilmesi gereken cevap: "Sınav aynı anda başlıyor, herkese aynı sorular soruluyor. Hiç bir şekilde kopya çektirilmiyor, o halde bu sınav adildir."

Sizce de öyle değil mi ? Peki size bir soru sormak istiyorum,

Herkesin adil şartlar dışında girdiği (Kopya çekmenin sadece belirli kişiler için izin verildiği, sevdiği kişiye özel olarak hocanın sorduğu sorunun kolay, sevmediği kişiye ise zor bir soru sorduğunu düşünelim.) bu sınav adil bir sınav olur mu ?

Peki, sınava girmeden 100 puan alsaydık ve sınavı geçseydik ?

Gelin bu teorime hep birlikte göz atalım ve bu anlattıklarımı dine uyarlayalım,

5 yaşında bir çocuk düşünün, hangi bölgede doğduğu, hangi dine mensup olduğu gibi durumların hepsinin geçersiz (önemsiz.) kılındığı. Çocuk bir sel, deprem veya başka bir doğal afet sonucu hayatını kaybediyor, aklının kavrama (İyi, kötüyü ayırt etme, doğru, yanlışı anlama, kendi dinini belirleyebilme.) yeteneğinin olmamasından dolayı her türlü güzelliğin, huzurun olduğu mükemmel cennete gitmesi olası. (Bakın %100 demiyorum, tüm dinlere göre kabul gören bir durum olduğu için cennete gitme olasılığının yüksek olduğunu söylüyorum.)

Bu, tıpkı anlattığım öğrencinin çalışıp, sınavdan geçebilmek için elinden geleni yapmasıyla (Yani adil bir sınav ile.) ne kadar uyumlu, doğrudur ?

Şu an anlattığım durumu şöyle düşünün,

Sınav günü, sadece A kişisi sınava giremiyor. (Rapor almış ve hasta diye farzedelim.)

Ve bu kişi sınavı yapan öğretmenin oğlu, aslında çocuk gerçekten hasta olduğu için değil, çalışmadığı ve sınavdan düşük alacağı korkusu ile böyle bir şey yaptı. Sınavdan bir gün sonra çocuğun babası oğluna evde tüm soruların cevabını veriyor, çocuk ertesi gün tekrar sınava giriyor ve 100 alıyor, peki bu adil bir sınav mıdır ?

Kısacası, 5 yaşında bi çocuk düşünün, hangi yerde doğduğunun ve neye inandığının bir önemi olmasın, bir gün gelen bir sel sonrasında hayatını kaybediyor, çocuğun bu durumda cennete gitmesi yüksek bir olasılık, ama ben yıllarca yaşıyorum, iyiliği kötülüğü ayırt edip cennete gitmek için uğraşmak zorunluluğunda, Tanrı'nın yasakladığı şeylerden kendimi uzak tutmam gerekiyor, peki bir çocuğun direkt sınava girmeden sınavı geçip cennete gitmesi, benim ise yıllarca yaşayıp, bu sınavı geçmek için uğraşmam ne kadar doğru ? Peki bu adil bir sınav mıdır ?

Dikkat edilmesi gereken ikinci bir nokta ise:

Zengin bir ailede doğan bir çocuk hayal edin, ömrü boyunca yediği de yemediğide önünde. Bu halde o çocuk Tanrıya inanır, ibadet eder, mümkün olduğunca kötülük yapmayıp, yaptığı kötülüklerde de Tanrı'ya tövbe edip, ondan kendisini affetmesini isterse çok büyük ihtimal o kişi, her türlü güzelliğin olduğu, mükemmel cennete gidecektir.

Aynı şekilde Afrika'da doğan bir çocuğu düşünün, annesinin kucağında açlıktan ölmek üzere, kaburgaları gözüküyor, o kişide diğer kişi gibi mümkün olduğunca aynı şeyleri yapsa, o kişinin de yüksek olasılıkla gideceği yer, her türlü güzelliğin olduğu, mükemmel cennet olacaktır.

Her iki durumda da iki kişide cennete gidiyor, ama birisi dünayada refah içinde, huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşıyor, diğeri ise acı ve sefalet içinde, ama dediğim gibi ikisi de aynı yere gidiyor.

Peki sizce bu adil bir sınav mıdır ?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, Hurma yazdı:

“Ölen çocuklar Hazreti İbrahimin daire-i terbiyesine girer” O’da nasıl terbiye eder. Öyle kolay değil. O çocuklar keşke ölmeseydik yaşasaydıkda cenneti kendimiz elde ederdik derler.

 

 

 

doğru  hz.ibrahimden  önce  ölen  çocukları  hz.nuh ,hz.nuhtan  öncesini  hz.adem  hz

ademden  önce  ölen  yavru  hayvanlari  dinozorlar  daire-i terbiyesinde  terbiye  ediyorlar  keşke  dünya ya  gelmeseydik  diyorlar.

tarihinde akılsızşuursuzatom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

doğru  hz.ibrahimden  önce  ölen  çocukları  hz.nuh ,hz.nuhtan  öncesini  hz.adem  hz

ademden  önce  ölen  yavru  hayvanlari  dinozorlar  daire-i terbiyesinde  terbiye  ediyorlar  keşke  dünya ya  gelmeseydik  diyorlar.

 

Allah için zaman yok ki. Eğer bunu yaşayacaksın yaşatır sana allah. Çünkü zaman yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
43 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Demek ki put benim bir günüm sizin bin yılınız gibidir derken ya yalan söylüyor ya da yanlış biliyor.

 

Arapçada  “Güneşin tecelli ettiği zamana” yevme denir. Gece “yevme” den sayılmaz

 

Allaha tecelli eden güneş olur mu?

 

Ayetin manası: “Benim bir tecellim bir tecelli ettiğim gün siz saydığınız bin sene gibidir” demektir

 

Yevm kelimesinin “Güneşin tecelli ettiği zamana” dedikten sonta Arapçada sonraları “bir işe başlanıp bitme zamanın toplamınada” gün denmiştir Türkçemizede geçmiştir “bu gün iyisin bakalım yarın ahirette (80-90 sene sonra) napıcaksın” 

 

Sözlük

 

Yevm
  • Gün. Yirmidört saatlik zaman.
  • Sene.
  • Asır. Devir.
  • Devre.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Hurma yazdı:

 

Arapçada  “Güneşin tecelli ettiği zamana” yevme denir. Gece “yevme” den sayılmaz

 

Allaha tecelli eden güneş olur mu?

 

Ayetin manası: “Benim bir tecellim bir tecelli ettiğim gün siz saydığınız bin sene gibidir” demektir

 

Yevm kelimesinin “Güneşin tecelli ettiği zamana” dedikten sonta Arapçada sonraları “bir işe başlanıp bitme zamanın toplamınada” gün denmiştir Türkçemizede geçmiştir “bu gün iyisin bakalım yarın ahirette (80-90 sene sonra) napıcaksın” 

 

Sözlük

 

Yevm
  • Gün. Yirmidört saatlik zaman.
  • Sene.
  • Asır. Devir.
  • Devre.

 

of  sıkıldım  artık  bu  mangaldan 

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 minutes ago, Hurma said:

 

Arapçada  “Güneşin tecelli ettiği zamana” yevme denir. Gece “yevme” den sayılmaz

 

Allaha tecelli eden güneş olur mu?

 

Ayetin manası: “Benim bir tecellim bir tecelli ettiğim gün siz saydığınız bin sene gibidir” demektir

 

Yevm kelimesinin “Güneşin tecelli ettiği zamana” dedikten sonta Arapçada sonraları “bir işe başlanıp bitme zamanın toplamınada” gün denmiştir Türkçemizede geçmiştir “bu gün iyisin bakalım yarın ahirette (80-90 sene sonra) napıcaksın” 

 

Sözlük

 

Yevm
  • Gün. Yirmidört saatlik zaman.
  • Sene.
  • Asır. Devir.
  • Devre.

 

 

 

Sen iyisi konuyu putunla tartış, aranızda karar verin put için zaman var mı yok mu diye? Bakalım hanginiz daha mal çıkacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

 

Sen iyisi konuyu putunla tartış, aranızda karar verin put için zaman var mı yok mu diye? Bakalım hanginiz daha mal çıkacak?

 

“Benim indimde bir gün” demek ile

”Benim bir günüm” demek arasında çok fark vardır. Sen bu farkı anlayamayacak kadarda mallıkta ısrar ediyorsan olmaz zaten

 

Ayette “Benim indimde”diyor

“Siz acele azabı istiyorsunuz Ben size gelecek azabı günü böyle sayıyorum” diyor. Bu cümleden allah içinde zaman var manası çıkmaz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Hurma yazdı:

 

“Benim indimde bir gün” demek ile

”Benim bir günüm” demek arasında çok fark vardır. Sen bu farkı anlayamayacak kadarda mallıkta ısrar ediyorsan olmaz zaten

 

Ayette “Benim indimde”diyor

“Siz acele azabı istiyorsunuz Ben size gelecek azabı günü böyle sayıyorum” diyor. Bu cümleden allah içinde zaman var manası çıkmaz. 

buradaki  sorun  benim  bir  günüm  demiyor  zaten  Allah; sizin  1 gününüz  Allah  indinde  katında  1000  yıl  gibidir  diyor. Yani siz hemen  azap  istiyorsunuz   kısa  zaman  zarfında  istiyorsunuz  ama  sizin  saymakta olduğunuz  1000  yıl  benim  katımda  bir  güne  bedel  diyerek.Zamanla  olan  ilişkisini  anlatmaya  calisiyor. 

tarihinde akılsızşuursuzatom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

buradaki  sorun  benim  bir  günüm  demiyor  zaten  Allah; sizin  1 gününüz  Allah  indinde  katında  1000  yıl  gibidir  diyor. Yani siz hemen  azap  istiyorsunuz   kısa  zaman  zarfında  istiyorsunuz  ama  sizin  saymakta olduğunuz  1000  yıl  benim  katımda  bir  güne  bedel  diyerek.Zamanla  olan  ilişkisini  anlatmaya  calisiyor. 

 

1000 yıl Benim katımda bir güne bedel demiyor 

 

“Senden azabı acele isterler alay ederler. Allah vadinden asla dönmez. Bununla beraber Rabbinin yanında bir gün sizin saydığınız bin sene gibidir” diyerek

Bir gün görüşücez diyor

mühlet veriyor bin sene gibi diyor

kesinlik yok

bir sonraki ayette de nicelerine böyle mühlet verdim diyerek

“bir gün bin senedir” manasında olmadığı daha iyi anlaşılıyor

?

tarihinde Hurma tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Hurma yazdı:

 

1000 yıl Benim katımda bir güne bedel demiyor 

 

“Senden azabı acele isterler alay ederler. Allah vadinden asla dönmez. Bununla beraber Rabbinin yanında bir gün sizin saydığınız bin sene gibidir” diyerek

Bir gün görüşücez diyor

mühlet veriyor bin sene gibi diyor

kesinlik yok

bir sonraki ayette de nicelerine böyle mühlet verdim diyerek

rabbin yanında “bir gün bin sene” manasında olmadığı daha iyi anlaşılıyor

?

yani  sonra  görüşürüz  demesi  çok  normal  kitabın  tamamı  sonra  görüşürüz  üzerine  olduğu  için  

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

yani  sonra  görüşürüz  demesi  çok  normal  kitabın  tamamı  sonra  görüşürüz  üzerine  olduğu  için  

Azabı acele isteyenlere

“Benim bir günüm sizin bin yılınız gibidir” cümlesinde. allah için zaman vardır manası çıkmaz

 

Bir gün görüşücez manası çıkar size bin sene veriyorum demektir.

nitekim ondan sonraki ayetde işte ben böyle nicelerine mühlet verdim buyuruyor 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Hurma yazdı:

Azabı acele isteyenlere

“Benim bir günüm sizin bin yılınız gibidir” cümlesinde. allah için zaman vardır manası çıkmaz

 

Bir gün görüşücez manası çıkar size bin sene veriyorum demektir.

nitekim ondan sonraki ayetde işte ben böyle nicelerine mühlet verdim buyuruyor 

 

evet  1000  yıl  vermiş  Allah  onlara  ama  en  fazla  50  yıl  sonra  meftah  olmuş  hepsi 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...