Jump to content

Yaratılmayan Bir Şey Nasıl Var Olabilir ?


Recommended Posts

Var olmak, varligin kendisinin niteligi ise, varlik, dusuncede bolundugu olcude gerceklikten kopulur. 

Bir de 'var' ve 'yok' kavramlari, asilda sadece fenomene dair algisal yuklemler; dolayisiyla varlik-butunu zaten "var" veya "yok" tanimlarinin oznesi degildir fakat, bu yuklemlerin "kurucu-oznesidir".

Teolojik yorumsama; ontolojiden yalitilan epistemoloji demektir. Insanin ise kavramlari, varligini ortaya -kendi istencinden bagimsiz olarak koyan- NESNE uzerinden soyutladigi bilimsel bir tespittir, dolayisiyla bu olgudan kendini yalitan her dusunce sistemi, ancak semantik bir zirva deryasidir. Bu baglamda da teoloji varligi aciklamaz-aciklayamaz, tarihte hic bir donemde de aciklayamamistir. Filosofik uygulama ise bunun tam tersi; varligi 'oznel bicimler' uzerinden degil, "doga" uzerinden tanimlama yoluna gittigi icin, bilimin tum metodolojik temellerini atmistir. 

O halde "yaratilmayan bir sey nasil var olabilir?" - bunu sormadan once acaba 'yaratilma' yukleminin, etimolojik kokeni nedir, bunu sorusturmak gerekir.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 65
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Elbette tanrıyı yaratan, insanların tanrının var olmasını istemeleri. Bunu neden istiyorlar, tanrının vereceği ulufelerden dolayı.

Tanrının hiç bir şeyine ihtiyacımız yok. Çünkü onun tarafından var edilmedik. Yok olmak da olanaksız, yok olamayız, istesek de.

Yine var olacaksınız. İnsan oldum diye böbürlenip öbür evrimsel kardeşlerinize kötü davranmayın. Siz de onlardan biri olabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎1‎.‎12‎.‎2016 at 00:36, Mindsurfer yazdı:

evrenin temelindeki bilinç

Bu ancak bizden önceki evrende bizim gibi evrimleşerek oluşmuş bir bilinç olabilir. Bizimkinden çok fazla bir farkı olamaz. Bu bakımdan bizden ayrık bir özelliği yoktur. Öyle sonsuzdan beri hep ve zaten ve kendiliğinden var olan bir bilinç filan olamaz. Bilinç bu şekilde var olamaz. Ancak evrimleşerek ortaya çıkar.

Başka bir konu; (bu kısım sana yanıt değil) evren büyük yırtılma ile ölecek ama karadelikler bundan etkilenmeyecektir. Karadeliklerin parçalanması olanaksızdır. Bunlar ancak çarpıştıkları zaman büyük patlamaya yol açarlar. Yeni evrenler de bu şekilde oluşur. Hıza dayanamamak diye bir şey yoktur. Hızın bir zararı olmaz. Uçak süpersonik de olsa içinde oturma odanızdaki koltukta oturur kadar rahatsınızdır. Başka bir uçakla çarpışırsanız hızınızın korkunç olduğunu o zaman anlayabilirsiniz ancak. Büyük yırtılma, kütleçekimin artık evreni bir arada tutamaması ile oluşur.

Bunları kesin gerçekler şeklinde anlatmamı yadırgayanlar olabilir. Bunlar bilimsel teoriler değiller, haklarında bilimsel kanıt yok. Ama felsefi teorileri de yabana atamayız. Felsefi teoriler de akli mantıksal kanıtlara dayanırlar. Bilimin somut maddesel kanıt bulamadığı konularda felsefe çalışır. Karadeliklerin çarpışmasının big bangı yarattığı hakkında bazı somut kanıtlar var ama bunlar henüz konuyu bilimsel teori bazına oturtacak düzeyde değil. 

Bilim her şey değildir. İşin felsefe tarafı da var. İnsanlık kültürü iki ayakla yürür, bilim ve felsefe. Dinin bu şemada bir önemi yoktur, olsa olsa  god deliği olabilir. Rahatlamak için... Buna sanatı, bilimi, sporu, oyunu ekleyenler var. Elbette etik, adalet, görgü gibi unsurları da var insanlık kültürünün.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir konu daha kaldı; ışık hızını geçmek söz konusu olamaz. Evrenin ilk dönemlerinde ışık hızından hızlı genişlediği doğrudur ama bu maddenin ışık hızını aşması demek değildir. Genişleme hızı ışık hızını geçmiştir. Yani örneğin bir yönü sağ diye niteleyelim, sağa doğru ışık hızının dörtte üçü hızla madde püskürüyor, aynı hızla sola da püskürüyor. Genişleme hızı ışık hızının bir buçuk katı olacaktır.

CERN de protonlar ışık hızının iki katına yakın hızla çarpışırlar, çünkü hızları ışık hızına yakındır.

Bu örnekleri niye verdim, büyük patlamada iki karadeliğin çarpışma hızı ışık hızının iki katına yakındır. Evren artığı karadelikler oldukları için kütleleri de çok muazzamdır ve çevrede başka hiç bir kütleçekimi olmadığı için bunlar birbirlerine doğru yöneldiler mi çok hızlanırlar. Çarpışma anında hız son limite çıkar ve patlama korkunç olur yani, öyle böyle bir patlama değil. Bu patlamadan evren doğar.

Buna rağmen ışık hızına yakın hızda seyreden bir uzay aracının önündeki ışık kaynağından çıkan ışığın da ışık hızını aşamaması ilginç bir olgu. Kaynak ışık hızına yakın hareket ediyor? Ne dalga, ne partikül için böyle bir durum olmaz. Ses dalgası sesten hızlı giden bir füzenin gerisinde kalır. Uçağın fırlattığı füzeye uçağın hızı eklenir. Işığın böyle olmaması, hız limitine daima uyması çok ilginç.

Işık bence uzay/zaman dokusu ile uyuşan ve ondan ayrımsanmayan bir dalga olayı. Dalgaların taşıyıcı ortamlarını oluşturan tanecikleri de yadsıyamayız elbet. Evrendeki en önemli konu ışık... Tanrının önce ışık var olsun dediği söylenir. Işığın önemi ilk insanlardan beri anlaşılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, democrossian yazdı:

 

CERN de protonlar ışık hızının iki katına yakın hızla çarpışırlar, çünkü hızları ışık hızına yakındır.

büyük patlamada iki karadeliğin çarpışma hızı ışık hızının iki katına yakındır.

Bu ifadeler yanlıştır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atom deyince akla gelecek ilk isimlerden olan Oppenheimer, 1953 yılında verdiği bir dizi konferanslarda (bunlar daha sonra kitap halinde yayınlandı) bir atomun nasıl davranacağını öngöremediklerini söylemiştir. Bunu da ciddi bir sorun olarak ortaya koymuştur. Nasıl olur da atomlardan oluşan cisimlerin hareketlerini kesin denklemlerle öngörürüz de, bu cisimleri oluşturan atomların hareketleri öngörülemez olur? Bu durumda bilim nasıl var olmaya devam edecektir? Eğer atomun davranışı kuralsız ve rastgele ise, yörüngeler, hızlar, ivmeler, konumlar makro dünyada nasıl var olabilirdi?

Opphenheimer bu sorun üzerinde çok durmuş ve böyle bir sorunun olamayacağını anlatan "uyuşma ilkesi" ni ortaya atmıştır. Kuantum yasalar keşfedilmeli ve bunların büyük cisimlerin hareketleri ile ilgili yasalarla çelişmedikleri gösterilmelidir. Makro dünyada yasalar varsa kuantumda da mutlaka olacaktır. Olmamasının bir yolu yoktur. Çünkü atomlar rastgele hareket ediyor olsalardı yerçekimi ivmesi de canı istediği gibi sürekli değişirdi, elimizde 9,81 gibi bir sabit sayı olmazdı.

Uyuşma ilkesi Bohr ekolü olarak bilinir. Kuantum alanın keşfinde motor görevi görmüştür. Uyuşma ilkesi Oppenheimer tarafından şöyle tanımlanmıştır: "Atom mekaniğinin yeni yasalarıyla, büyük cisimler ve olaylar için geçerli olan Newton mekaniğinin bütünleşmesi gerektiği ilkesi."

Bu konuda tam ve kesin bir başarıdan söz edilebilir mi, hayır... Daha alınacak çok yol var. Kuantum, çalışılması çok zor bir alan. Buldozer kepçesi kullanarak dantel örmek gibi bir iş... Ancak fizikçiler artık kuantum yasaların makro yasalardan daha bile kesin ve şaşmaz olduğunu söylemeye başladılar.

İndeterminizmin determinizme saldırısının amacı, tanrıyı egemen kılmaktır. Çünkü düzen, maddenin doğasında olan bir özellik değilse, maddenin doğası rastgele ise, ancak maddeyi düzene sokan ve böylece nesneleri yaratan ve onlara hükmeden bir tanrı sayesinde dünyamız var olabilir.

Bu savaş sürecek. İndeterminizm kuantumun inilmesi zor dar bir kuyu olmasından yararlanıyor ve dibinde tanrının olduğunu söylüyor, nasıl olsa ulaşıp olmadığını gösteremiyoruz, buna güveniyor ama o kuyuya inip dibinde tanrı filan olmadığını gösteren araçları yapmaya çalışmayı hep sürdüreceğiz, bu çabadan asla vazgeçilmeyecek. İnsanlık bu çabayla ilerleyebilir, başka bir yolu yoktur. Tanrı hayaletine teslim olunursa insanlık biter...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...