Jump to content

Levha tektoniği


Recommended Posts

Neml 88 ayetinin doğruluğuna kanıt için depremlerin olmaması gerekirdi. Zaten 88. ayetin önünde ve arkasındaki ayetler, kıyamet sahnesi tasavvuru - imgelemi yapar. Hergün gördüğümüz dünya dağları, kıyamet gerçekleşirken gördüğümüz gibi donuk ve sabit olmayacaklar, savrulacaklar denilir ayetin asıl mealinde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 71
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Neml 88 ayetinin doğruluğuna kanıt için depremlerin olmaması gerekirdi. Zaten 88. ayetin önünde ve arkasındaki ayetler, kıyamet sahnesi tasavvuru - imgelemi yapar. Hergün gördüğümüz dünya dağları, kıyamet gerçekleşirken gördüğümüz gibi donuk ve sabit olmayacaklar, savrulacaklar denilir ayetin asıl mealinde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 minutes ago, Tumagü said:

Neml 88 ayetinin doğruluğuna kanıt için depremlerin olmaması gerekirdi. Zaten 88. ayetin önünde ve arkasındaki ayetler, kıyamet sahnesi tasavvuru - imgelemi yapar. Hergün gördüğümüz dünya dağları, kıyamet gerçekleşirken gördüğümüz gibi donuk ve sabit olmayacaklar, savrulacaklar denilir ayetin asıl mealinde.

En başından beri kast ettiğim ve yazılması gereken yegane cevap budur. Bu konu bu forum olsun, internetteki diğer muhtelif forumlar olsun, defalarca kez tartışılmıştır. Önceki ayet kıyamet, sonra dağ taş, peşisıra yine kıyamet. Oldu, biz de yedik.

Ha, bu durumda ya kuranın dizgesi, anlatımı ve sürekliliğindeki muazzam tutarsızlık ve anlatım bozukluğunu kabul edeceksiniz (ki zaten öyledir; bir ayet kalk gidelim der, devamındaki ayet bok yeme otur der..) veyahut diğerini. Kaçış yok..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Neml okurken bu ayetler gözüme çarptı, paylaşayım dedim. Zira bu ayetler cahil ateistlerden bahsediyor

Neml 84: Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: "Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!"

Bu biçim küfür ekseriyetle görülür. Kitabullahı'ın ayetlerini tamamıyle okuyup elfazındaki fesahati, manasındaki inceliği ve Kur'an'a göre insanın ne kadar büyük kıymeti olduğunu ve bütün saadetlerine kefil olduğunu bilmediği halde durmadan inkar eder. Ona sorsanız: " Baştan aşağı her ayetin huzur-ı manevisinde durdun mu ayrıntılarıyla inceden inceye düşündün mü? deseniz, hiç birini bilmez. Yalnız o onu nefsaniyet meselesi yapmıştır. delalette kalmıştır.

Neml 84: Nihayet mahşere gelip dizleri üzerine çökerek huzur-ı Hak'ka arzedildiklerinde Cenab-ı Hak azamet ü celal-i süphanisiyle tecelli ederek "Siz benim resüllerime hidayet ve irşadınız için gönderdiğim ayetlerimi ilmen ihata etmediniz, kavramadığınız tedebbürsüz bila iman tekzib etdiniz öyle mi? yoksa tekzip edmedinizse ne yapıyordunuz, bugüne yarar ne amel işlediniz?" buyurur

Neml 85:  Cenab-ı Hak'kın azarlamasının  ve paylamasının envaından geçtikten sonra hasret ve korkuyla utnaarak dilleri tutularak onlar Dünya'da yaptıkları zulümlerinden ötürü vad edilen azab başlarına gelip içine düştüklerini anlarlar. itizara, mazirete mecalleri kalmaz

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, intemi yazdı:

Eski mesajlara baktım orda da düzgün bir cevap yok, anca şimdiki gibi çamur atılıyor. İnsan hiç merak etmez mi o devir de böyle bir yazı nasıl yazıldı diye, hadi burda .ötünüz yemiyor kendi kendinize de sormuyor musunuz acaba diye.Bir sürü ayet var bilimsel gelişmelerle ilgili 1400 yy önce yazılması imkansız olan.Bu ayetler Kuranın mucize olduğunun anlaşılması için yerleştirilmiştir diğer ayetlerde emir vardır bu ayetlerde bilgi vardır.Bilim sayesinde ilerleyen bir toplum tarii bir kitaptaki böylesi referansları es geçmemeli...

Herhalde aynı şeyleri tekrar yazmaya gerek yok. konuyla ilgili daha önceki iletilerimden bazılarını buraya ekliyorum.

İtirazınız varsa buyrun?  
 
On 28.08.2016 at 22:35, Mindsurfer yazdı:

 

56/ Vakıa 75-76; Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-
 
Yıldızların yerine yemin ediyor ve bunun çok büyük bir yemin olduğunu özellikle vurguluyor. 
 
Şimdi bunun sonrasında şöyle diyebilir mi....?
 "eee şey...pardon, büyük yemin ettim ama, yerlerini belirtirken mecaz yapmıştım... he he he..."
Böyle zevzek bir yemin şekli var mıdır? (Bu hikayede tanrıya yemin ettirilmesi de ayrı bir problem tabii..)
 
Peki yıldızların yerini neresi olarak belirtmiş bakalım;
 
67 Mulk 5: Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.
 
Aslında "semayı" diyor... dünya seması...! anlaşılmasın diye "en yakın gök diye" çarpıtıyorlar.
 
1. ve lekad : ve andolsun 
2. zeyyennâ : süsledik 
3. es semâe : sema, gökyüzü 
4. ed dunyâ : dünya 
5. bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle 
6. ve cealnâ-hâ : ve biz onu kıldık 
7. rucûmen : taşlar 
8. li : için 
9. eş şeyâtîni : şeytanlar 
10. ve a'tednâ : ve biz hazırladık 
11. lehum : onlar için 
12. azâbe : azap 
13. es saîri : alevli ateş 
 
+ 37 / Saffat 6: Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık. 
 
 
Şimdi burda "en yakın göğü/ semayı kandillerle donattık" derken neyi kastediyor olabilir...?
 
Ay olamaz. çünkü çok sayıda dünya uydusu görünmüyor ve zaten semanın dışında...
Güneş zaten olamaz. olsa bile yine bilimdışı olurdu.
 
Sizin bahsettikleriniz semada mıdır....? imkansız. o zaman, o karadeliklerin dünyayı da yutması lazım.
 
Gama ışın patlamalarının, -kuran'ın yazıldığı dönem de dahil- dünyadan seyredilebilmesi lazım !
 
Çünkü "zeyyennâ : süsledik" anlamında bir ifade. yani seyredilen bir manzara olarak anlatılıyor.
 
Yüzyıllardır islam toplumunda yıldız olarak bilinen bu kandillere, şimdi işinize gelmeyince başka anlamlar vermek, sizce ne kadar dürüstçe..?
Tamamen inandırıcılıktan uzak, boş savunmalar bunlar.
 
Okuduğunuz ayetleri inkar ediyorsunuz, sonra da ateistlere "inkarcı" diyorsunuz (genel olarak müslümanlardan bahsediyorum)  
Zaten bu inancı yaşatmak için düzgün bir yöntem bulunamıyor bir türlü...
 
 
22 / Hacc 65: İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor.  
 
Şimdi burda düşmesin diye tutulan yıldızlar veya gök kubbe değilse nedir, bulutlar mıdır...?
 
Sonuçta bahsettiğiniz bu gama ışın patlamaları ve karadelik madde jetleri'nin, "düşmesin diye tutulan", "yeryüzüne saçılacak", "seyredilen / süslemeler" gibi tanımlara uymadığı için, son derece komik ve gerçek dışı bir iddia olduğu net olarak anlaşılıyor. 
 
O halde bu yıldızlar, şeytanlara nasıl fırlatılabiliyor? Dünyadan kat kat büyük yıldızlar, trilyonlarca km uzaktan fırlatılacak, ve dünyada kötü yola düşürmek için insanların çevresinde dolaşan bir şeytana isabet edecek.
Bir tanesi dünyaya isabet ettiğinde, dünya diye bişey kalmaz zaten..! 
 
Burda bahsedilenin göktaşı olması ise, elbette mümkün değil. çünkü ayette, semada donatılan ve şeytana fırlatıldığı iddia edilen şeyler aynıdır. göktaşları "herkesin seyrettiği bir süsleme" olarak anlatılmış olamayacağına göre, bu iddia da tamamen gerçek dışı.
Göktaşları kuran'da bahsedildiği gibi bir ışık kaynağı değildir. ancak atmosfere girerken yandığı için görülebiliyor.
Kuran'da şeytana atıldığı iddia edilen meteorlardır zaten... onları yıldızlarla aynı şey zannedip yazmışlar kitaplarına...                                    
                                      
 
 
On 28.08.2016 at 22:55, Mindsurfer yazdı:
Kuran'daki göklerle ilgili ayetlere devam edelim....;
 
71/ Nuh 15: ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?
 
 Nuh 16: Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’
 
Demekki kuran'a göre ay ve güneş, 7 kat göğün içindeymiş. atmosfer mucizesinin de bir safsata olduğu burdan rahatlıkla anlaşılıyor.  
 
Ayrıca güneşe de kandil denilmesi, yıldızların da minik güneşler zannedildiğini gösterir.
halbuki tersine dünyayı yörüngesine alan güneş, en küçük yıldızlardan biridir.
 
Gökyüzünden, tabakalar şeklinde bahsetmesi ise, dünyanın üzerinde kubbeler var zannetmesinden kaynaklanıyor...
Bunun göstergeleri de şu ayetler....; 
 
69/ Hakka 16: Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur.
 
Çökecek olan nedir... Gökyüzünde kubbe olmasa, çokebilir mi...? 
 
78 / Nebe 12: Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.
 
Dünyanın üstüne bina edilmiş..... evren dünyanın üstüne mi yapılmıştır? 
o halde 7 kat gök, ne evren olabilir, ne de atmosfer... biraz düşünebilecek aklı olanlar için gerçek apaçık ortada...
 
82 / İntifar 1-5:  Gök yarıldığı zaman, Yıldızlar saçıldığı zaman, Denizler kaynayıp fışkırtıldığı zaman, Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek.
 
Gök yarıldığında yıldızlar yeryüzüne saçılacakmış...!?  bu iddiayı bilimsel ve mantıksal açıdan hiçbir şekilde kurtaramazsınız.
"güneşten parçalar kopup gelecek" filan demiyor, baya bildiğin gökte seyrettiğin yıldızlar -trilyonlarca km öteden- dünyaya saçılacak diyor!
Çünkü onları küçük taneler zannediyorlar. 
 
Ayrıca dikkat ediniz...; "gök yarıldığı zaman" ifadesinden kastedilen, sözde yıldızların düşmesini engelleyen gök kubbenin açılmasıdır !
Hakka 16'da ne diyordu; Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur. VE Nebe 12: Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.
İşte kuran'a göre bu hayali kubbeler, yıldızların yeryüzüne düşmesini engelliyor.
 
                                                                                                                                                
 
 
On 28.08.2016 at 23:15, Mindsurfer yazdı:

Bazı düzenbazların, "bigbang mucizesi" olarak ortaya attığı bir ayet de, bu gerçekleri doğrulamaktadır;

 

21 Enbiya 30: İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?
 
İnkar edenler, görmediler mi....  demekki insanların şahit olduğu bir olaydan bahsediyor.
 
Şimdi bir şarlatanlık olur da, bu kadar mı olur? Karşısındaki insanları aptal yerine koyanın, kendisi aptaldır zaten...
 
Bu ayet, kuranı yazanların, o dönemlerde dünyanın herşeyin merkezi olduğu düşüncesinden etkilendiklerini ispatlıyor.
 
Şayet öyle değilse o zaman Bigbang dünya da mı olmuştur......!
yoksa 13.7 milyar yıl önce o "inkar edenler" diye çamur atılan insanların, bu patlamayı izlediğini mi iddia edeceksiniz?
Yahu palavra atılır da, bunun bir sınırı olması lazım.. Bir yalan ortaya atarken biraz da utanmak gerekmiyor mu ?
 
 
Ne yazıkki, kuran'da astronomi ve jeoloji konusundaki büyük çelişkiler bunlardan ibaret değil. devam ediyoruz...;
 
41 / Fussilet 10
O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.
 
Fussilet 11: Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.
 
..... Çelişki üstüne çelişki !
 
Şimdi burda "ne kadar çabuk yarattığını" anlatmak için 4 gün demiyorsa, ne için diyor. Ne manası var o zaman bu ayetin?
elbette burda gerçek anlamda günden bahsediliyor. Bunlar çabuk yaratma anlamında övgü ifadesidir.
 
 
Önce dünya yaratılmış, sonra gökler... yani yıldızlar ve güneş sonradan oluşmuş...!
Şimdi hangi birini kurtaracaksınız bu ayetlerin....?
 
Dünya dağlarla birlikte 4 günde oluşuyor. ama yüz milyarlarca galaksi, trilyonlarca yıldız ve gezegen 2 günde oluşuyor. 
 
"4 günde dünyayı yaratıp, sonra 2 günde bunun trilyonlarca katını yapmayı, nasıl gayet orantılı bir şeymiş gibi iddia edersin" diye sormazlar mı..?
 
Mirastaki matematik hatasını yok saydınız, peki böylesine devasa bir matematik, mantık ve bilim hatasını ne yapacaksınız...?
 
Sonuçta görülüyor ki, kurandaki bu büyük hataları, yalan dolan, kıvırma çarpıtma haricinde kurtarabilmeniz mümkün değildir.
Ancak tüm bu vahim hatalara rağmen, bu kitabın bilimdışı olduğu için değil, daha ziyade insanlık dışı olduğu için sorgulanması, bence çok daha önemli.
Bu dinin nasıl bir insanlık düşmanlığı öğretisi olduğunu, hür vicdanıyla düşünebilen herkes anlayacaktır.
             

      

 

On 03.09.2016 at 01:32, Mindsurfer yazdı:
 

Kuran'daki tanımları, o gün bilinmeyen keşiflerle açıklamaya çalışıyorsunuz.

 
Hiçkimse, insanların gözlemlediği bir şeyi onlara anlatırken, o gün kimsenin bilgi sahibi olmadığı şeylerle onu açıklamaz. 


Kuran'da ancak o gün insanların bildiği ve gördüğü şeyler üzerinden bir anlatım yapılmış olabilir.
Çünkü ayetler zaten o gün yaşanan olaylara göre yazılıyor.

 

Bu iddia, afrika'da medeniyetten haberi olmayan, dumanla haberleşen bir yerliye "al bu e-mail adresim, burdan yazışalım" diyerek gitmekten çok daha komiktir.

Çünkü o yerlinin, internetin ne olduğunu anlamak için bu teknolojinin bulunduğu bir ortama ulaşıp bunu öğrenme şansı az da olsa vardır.

Ama binlerce yıl sonrasına ait birşeyden bahsederek birşeyi tarif ederseniz, bu gerçekten inanılmaz derecede komik olacaktır !

 

       

 

 

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu başlığa bak, komedi gör...
Ateist veya müslüman olmayanların hepsi nokta atışı yaparken, müslümanlar Allah'ın ne dediğini anlamaktan fersah fersah uzaktalar. Allah, depremleri önlemek için dağları yeryüzüne kazık mı çakmış? Müslümanlar alenen genelen bunu diyor. Zaten allah da bunu diyor. O zaman dağlar, depremleri önlemeye neden engel olmuyor? Sizi sarsmasın diye sabit dağlar yarattım (Lokman 10) diyen Allah, neden sözünde durmuyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, NotFound yazdı:

HİCR 19. Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.

Hani hareket halindeydi dağlar?

Allah isteyince. Başka ne anlamı olabilir ki bir ediyor bir etmiyor = Allah isteyince.................

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, teflon yazdı:

iyi de, neden kimse bu mevzunun NEML 87-88-89 bağlamına değinmemiş? Hakikaten hayret. Mevzu "bin kere atsan biri tutar" mevzusu değil ki...

Kuranın bir şey tutturduğu falan yok.

ayrıca nebe 7 yi nereye koyacaz?

http://www.kuranmeali.org/78/nebe_suresi/7.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

bu allah dağları çakmış ama deplemler yine oluyor, bebekler yine ölüyor..

Kuranı savunmanın sonu sürünmektir. Her teist bunu yaşayarak öğrenecek.

Dağlara insan hayatın boyunca bakılırsa yerlerinde sabit durur görünür ama milyon yıllık zaman diliminde bakılırsa hareket eder görünür.Sabit görünmesini insan yazabilir de bulutlar gibi hareket ederler demek insan işi değildir. Çamur atarak üstünüzü kirletmeyin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

Sayın intemi,

Kur'an'da bilimsel ayet olması inanca ters değil mi? 

Önemli olan onu görmeden, varlığı ile ilgili hiç bir belirti olmadan iman etmek olması gerekiyor sanırım aksi halde herkes inanır.

Hayır ters değil, Bilgiyi Allah yarattı kuluna da oku öğren dedi.

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Boyla Kutlug yazdı:

Şu başlığa bak, komedi gör...
Ateist veya müslüman olmayanların hepsi nokta atışı yaparken, müslümanlar Allah'ın ne dediğini anlamaktan fersah fersah uzaktalar. Allah, depremleri önlemek için dağları yeryüzüne kazık mı çakmış? Müslümanlar alenen genelen bunu diyor. Zaten allah da bunu diyor. O zaman dağlar, depremleri önlemeye neden engel olmuyor? Sizi sarsmasın diye sabit dağlar yarattım (Lokman 10) diyen Allah, neden sözünde durmuyor?

Dağlar tektonik hareketleri absorbe eder gelen enerjiyi yukarı yöne çevirirler.dümdüz levhalar depremde birbiri altına girmese daha şiddetli depremler olurdu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konuyla alakasız mesajları cevaplamıyorum, ayrı başlık açın tartışalım. Burda ciddi bir konu dönüyor adam atlıyor öbür peki şu nasıl peki bu nasıl diye suyu bulandırmayın.

Dağlar sabit yada hareketli olarak bahsedilebilir önceki cevaplarda bahsettim araya çamur atanları es geçerseniz görürsünüz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın intemi,

Sanırım ayetler birbirine karıştı.

Örnek verdiğiniz ayet, sayın Tumagu 'da söylemiş. Kıyamet sahnesi ile ilgili.

Bakınız aşağıda, daha önceki bir postum var.

Dağlar kelimesi Kur'an'da iki grup eylem için kullanılmış.

Birinci grup,

Tur-10
"Ve tesîrul cibâlu seyrâ" " Ve dağlar, yerlerinden oynatılıp yürütülecek.
Enbiya-79
"cibâle yusebbihne" : Tesbih eden dağlar
araf:74
"tenhitûnel cibâle buyûten" : dağlarda evler oyuyorsunuz
rad:31
"suyyirat bihil cibâlu" : Kendisiyle dağların yürütüleceği
hicr-82
"yanhıtûne minel cibâli" : dağlardan evler yontuyorlardı
nahl-81
"lekum minel cibâli eknânen" : dağlarda da sizin için barınaklar
isra-37
"len teblugal cibâle tûlâ" : ne de boyun dağlara erişir
Kehf-47
"Ve yevme nuseyyirul cibâle" : Ve o gün dağları yürüteceğiz
Hac-18
"ven nucûmu vel cibâlu" : Ve yıldızlar ve dağlar
Şuara-149
"Ve tenhıtûne minel cibâli" : Dağlardan yontuyorsunuz
Ahzab-72
"semâvâti vel ardı vel cibâli" : Göklere, arza ve dağlara
Sebe-10
"yâ cibâlu evvibî" : Ey dağlar bana yönelin
vAKIA-5
"Ve bussetil cibâlu bessâ" : Ve dağlar, paramparça olunca
Tekvir-3
"Ve izâl cibâlu suyyirat" : Dağlar yürütüldüğü zaman
mearic-9
"Ve tekûnul cibâlu kel ıhn" : "Ve dağlar (atılmış) rengârenk yün parçaları gibi olacak."
 
Ve, Fatır-71, Sad-18, Karia-5, Gaşiye-19, Naziat-32, Nebe-20, Murselat-10, Muzzemmil-14, Hakka-14, Nebe-7 'de bu şekilde.
 
 

Diğer bir grup

hicr-19
"elkaynâ fîhâ ravâsiye" :ona sabit dağlar yerleştirdik
nahl-15
"Ve elkâ fîl ardı ravâsiye en temîde bikum" :Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar
Enbiya-31
"Ve cealnâ fîl ardı ravâsiye en temîde bi him" :Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik
Neml-61
"lehâ ravâsiye ve ceale" : orada sağlam dağlar yerleştiren
Lokman 10
"fîl ardı ravâsiye en temîde" : Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar
Kaf-7
"ve elkaynâ fîhâ revâsiye" : Oraya sabit dağlar yerleştirdik
Fussilet-10
"Ve ceale fîhâ ravâsiye": Ve onun üzerinde sabit dağlar oluşturdu
Rad-3
"ve ceale fîhâ ravâsiye" : Orada sabit dağlar oluşturdu
Murselat-27
"Ve cealnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin" : Ve orada yüksek sabit dağlar kıldık
 

Birinci grup ayetlerde dağlar, cibale, ikinci grupta ise revasiye olarak geçiyor.

Birinci grup ayetlerde dağlar bir çok konu için örnek verilirken, ikinci grupta ise sadece "Sabit dağlar oluşturuldu" ve "sarsmasın" şeklinde.

İkinci gruptaki kelime, dağlar değil de, karalar, kıtalar gibi bir anlamı olabilir mi diye sormuştum.

Çünkü ikinci grup ayetlerde, üzerinde her çeşit canlı, nehirler, ovalar ve yetiştirilen şeylerden bahsediliyor.

Saygılar

 

tarihinde Rookie Explorer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dağlar tektonik hareketleri absorbe eder gelen enerjiyi yukarı yöne çevirirler. dümdüz levhalar depremde birbiri altına girmese daha şiddetli depremler olurdu

Yaşadığımız 7 - 8 şiddetindeki depremler için allaha şükür mü edelim yani 17 - 18 şiddetinde büyük depremler olmuyor diye?
Bu dediğiniz sadece komedi'nin artırımıdır.
Gelecekteki nesillere firavun'un bedenini ibret göstermek için sakladığını söyleyen allah, firavunu çürümeden saklayama-masından ne farkı var bunun?

Yeryüzü sarsılmasın diye allah dağları yeryüzüne çakmış ama küçük sarsıntılar olabiliyor...
İbret kalsın diye allah firavun secedini sağlam bırakmış bize ama cesed azıcık da olsa çürümüş...
"Siz Rabbinizi dolunay gecesinde gördüğünüz gibi rahatlıkla göreceksiniz" hadisinin de çürük çıkmayacağını kim garanti edebilir bize?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, intemi said:

Dağlara insan hayatın boyunca bakılırsa yerlerinde sabit durur görünür ama milyon yıllık zaman diliminde bakılırsa hareket eder görünür.Sabit görünmesini insan yazabilir de bulutlar gibi hareket ederler demek insan işi değildir. Çamur atarak üstünüzü kirletmeyin.

sana bunu mu sorduk? Sorulanlara cevap versene! Boş yazma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...