Jump to content

Levha tektoniği


Recommended Posts

Rum ateşi petrol esaslı ve su ile söndürülemeyen bir karışımdır. Karışımında petrolden başka neler olduğu tam olarak bilinmiyor. Suya atıldığında da sönmez, suda yanar, gemiye isabet ettiğinde ne kadar su dökülse sönmezdi. O zaman yangın söndürücüler olmadığı için :) Ruma ateşi ile başa çıkmak olanaksızdı. Rum ateşi bombardımanına tutulan bir kadırganın hiç şansı yoktu. Yanar ve denizin dibini boylardı.

Tabii ki bu Rum ateşi mancınıkla fırlatılıyordu. Bu mancınıklar o zamana göre ileri bir teknikle yapılmıştı. Yay kuvveti değil karşı ağırlık kuvveti kullanıyorlardı. Karşı ağırlık palangalarla ağır ağır yukarı çekilir ve aniden serbest bırakılınca potada iyice kızışmış fokurdayarak yanan ateşi fırlatırdı. Karşı ağırlığın yukarı biraz az veya çok çekilmesiyle atış mesafesini ayarlamak ve tam isabet sağlamak mümkündü. O günün çok etkili bir silahıydı. Bir mühendislik tasarımıydı. Manivela kolu toplamda doksan derece hareket ederdi. Yani pota yerdeyken ağırlık havadayken kolun yataya eğimi 45 dereceydi. Fırlatma anında ağırlık yerde pota havadayken yine kolun yataya açısı 45 derece ve hareket açısı toplamda doksan dereceydi. 45 derece en verimli atış açısıdır. Bu ateşin gemiye isabeti tam bir kabustu. Sıvanır kalır ve su dökmekle sönmezdi. Denize düşse yine sönmezdi, denizde Rum ateşinden oluşan bir ateş barikatı oluşturmak mümkündü.

Ama elbet Rum ateşi de stoklarla sınırlıydı ve bitince Kıbrıs direnemedi. İşin çarpıcı yanı, insan yığınlarının Anadolu'dan toplanıp kadırgalara doldurulup Rum ateşinin bitmesi için konu mankeni olarak yanarak ölümün önüne yem olarak konması.  Bunun için güzelim eşsiz Lübnan sedir ormanlarının da talan edilmesi üstüne üstlük. Bu sedir ormanlarının eşi benzeri yoktu, doğanın bir mucizesiydi bu ormanlar. Bugün yok. Sadece sembol olarak Lübnan bayrağında kaldı. Bazı yüksek yerlerde az miktarda var ancak. Sedir ağacı eşsiz bir ağaçtır. Anadolu'nun kasnak meşesi vardır, meşenin özel bir türü. Öyle endemik bir şey bu Lübnan sediri de. Kasnak meşesi de bitti ne yazık ki... Çok az kaldı.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 71
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 hours ago, Tumagü said:

İnternette pek çok yazı var revasi ve revasiye hakkında. Kimisi, revasiye dünyadaki "7 kıta bloklarıdır, yerküreyi sabitleyen büyük dağlar bunardır" demekte, kimisi "ağır baskılar" şeklinde meal etmektedir. Bana kalırsa Revasiye Sıradağlar'dır.  

İnternet aleminde revasiye okyanuslar'dır diyen de var Tumagü, onlara mı inanalım? "Revasiye kelimesine sabit dağlar manası verirseniz bu ayet - neml 88  ile çelişirsiniz çünkü dağların sabit olmadığı açıkça vurgulanıyor" demiş birisi. Adam ayetteki çelişkiyi gözü ile gördüğü, beyni ile aygıladığı halde, aklını aldatmak için gerçekte olan evrensel bulguyu, ayet ile örtüştürebilmek için bocalamayı seçiyor... Sonra islam dünyası niye bu halde kendilerine soruyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.12.2016 at 12:48, intemi yazdı:

hepsi için ayrı başlık açacağım merak etme

Sanki herşey normalmiş gibi, kuran savunmakla neyi ispatlayabileceksiniz....?

önce, insana sadece düşünce farkından dolayı işkence yapmakla övünen, insanları inanca göre ayırıp birbirine düşman eden, kadınların haklarını yoksayan, inandırmak için kendisinin ve adamlarının yapacağı kötülükleri öne süren bu alçak mafya zihniyetinin, insanlığa ne verdiğini.... ve ne verebileceğini bir izah edin, ondan sonra konuşun....!!?

  

 

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Revasiyenin tekili rasiye onun da kökü rasi. Rasi ise yerinde duran, oturaklı, yerleşik anlamında. Zaten kuranda dağların sabitlendiği yazar. Dolayısıyla dağların yürümesinin kıyamet tasviri olduğu konusunda en küçük şüphe yok. Zaten kıyamette dağların yürütüleceği Kuranda başka yerlerde de yazar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, democrossian yazdı:

Revasiyenin tekili rasiye onun da kökü rasi. Rasi ise yerinde duran, oturaklı, yerleşik anlamında. Zaten kuranda dağların sabitlendiği yazar. Dolayısıyla dağların yürümesinin kıyamet tasviri olduğu konusunda en küçük şüphe yok. Zaten kıyamette dağların yürütüleceği Kuranda başka yerlerde de yazar.

Bu saf Taslamanci atkadas Da bize bunlari yutturacagini saniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.12.2016 at 14:56, teflon yazdı:

iyi de, neden kimse bu mevzunun NEML 87-88-89 bağlamına değinmemiş? Hakikaten hayret. Mevzu "bin kere atsan biri tutar" mevzusu değil ki...

Kuranın bir şey tutturduğu falan yok.

 

Aslında bilimsel açıdan hiçbir şey tutmuyor. Ben orada daha çok, müslümanın kendi zihninde yaptığı benzeştirmelerden bahsediyorum.
 
Sonuçta bilimsel konuda, kuran'ın sallayıp da denk getirdiği net bir şey yok. evrenin genişlemesi iddiası bile geçersiz, çünkü kuran'ı yazanların evrenden haberi yok. Big bang mucizesi dedikleri bile dünya merkezli bir olay.

Ancak mesela Rum'ların bir savaşta galip geleceği konusunda tahminleri tutmuş.
Tabii bir taraftan da, Enfal 65-66 çelişkisi bu tesadüfü fazlasıyla anlamsız hale getiriyor. ama müslüman yanlışlara mutlaka kılıf uydurup, doğru denk geleni mucize ilan eder. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. 
 Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. 
Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.
 
başını eğerek parça parça olan daglar...  Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşen taslar...  duman hâlinde gögun ve yeyüzünün Allahin yanina geldigi bir hayal dünyasini anlatan kitapta Levha tektoniği anlatiliyor ha???


Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. 
Allah dünyanin yuvarlak oldugunu bile bilmiyor. 

 

Hikaye ölümden sonrayi anlatiyor.

Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla....

Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. 

 

O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır. 
Dağlar yürüdükçe yürür. 
İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!
Tur Suresi

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

87- Sûr'a üfürüldüğü gün, göklerde ve yerde bulunanlar, dehşetli bir korkuya kapılırlar. Ancak Allah'ın diledikleri bunun dışındadır. Hepsi de onun huzurunda boyunlarını bükerek gelirler.

88- Sen, dağlara bakarsın da, yerinde duruyor sanırsın. Halbuki on­lar, bulut geçer gibi geçer giderler. İşte bu, herşeyi sapasağlam yapan Alla-hi'n işidir. Şüphesiz ki o, yaptıklarınızdan haberdardır.

Bu âyet-i kerimelerde Sur'a üfürüleceği ve dünyanın hayatı sona erince dağlann, bulutlar gibi yürüyüp ideceği beyan ediliyor.

Âyette geçen "Sur" boynuz şeklindeki bir borazan, Sur'a üfleyen kimse ise "İsrafil" aleyhisselamdir. İsrafil (a.s.) Sur'a, dünya hayatının sona erdiği, in­sanların kötülerinin kaldığı bir zamanda Allah'ın emriyle üfleyecek, böylece gökte ve yerde bulunan herşey sarsılacak ve kıyamet kopacaktır. Bu sarsıntıdan sadece şehitler etkilenmeyecektir. Zira onlar rableri katında güven içindedirler.

Müfessirler, âyette zikredilen Sur'a üç kere üfürüleceğini, birincisinde herşeyin büyük bir korkuya kapılacağını, ikincisinde herşeyin öleceğini, üçün­cüsünde ise herşeyin dirilip kabrinden çıkarak Allah'ın huzuruna varacağını söy­lemişlerdir.

Abdullah b.Amr, Resulullah (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu söylüyor:

"Ümmetimin zamanında Deccaİ çıkacaktır. Kirk'a kadar devam edecektir. (Ravi diyor ki; Bilemiyorum kırk gün mü yoksa kırk ay mı yahut da kırk yıl mı devam edecektir) Sonra Allah, Urve b.Mes'ud'a benzeyen Meryemoğlu İsa'yı gönderecek, İsa, Deccalı arayıp helak edecektir. Sonra insanlar (tam bir barış içinde) yedi sene yaşayacaklardır. Aralarında düşmanlık bulunan iki kişi bile bu­lunmayacaktır. Sonra Allah, Şam tarafından soğuk bir rüzgâr gönderecek, o rüzgâr, kalbinde hardal tanesi kadar bir hayır veya iman bulunan hiçbir kimseyi sağ bırakmayacaktır. Öyle ki sizden biriniz dağın tam içinde olsa bile rüzgâr oraya girip onu öldürecektir. Böylece yeryüzünde insanların sadece şerlileri ka­lacak, bunlar, şerre koşmakta kuşlar gibi hafif, saldırganlıkta yırtıcı hayvan zih­niyetinde olacaklardır. Onlar, ne iyilik bilirler, ne de kötülüğe mâni olurlar. On­ların gözüne Şeytan (şirin bir şekilde) gözükür ve onlara: "Beni dinlemez misi­niz?" der. Onlar; "Ne emredersin?" derler. Şeytan da onlara, putlara tapmalannı emreder. Onlar bu halde iken, nzıklan bol, yaşantıları güzeldir. Böyle devam ederken Sur'a üflenir. Onu işiten herkes o sese karşı önce kulağının birini daha sonra da ötekini verir. Sur'u ilk işiten insan, devesinin su havuzunu sıvayan bir kişi olacaktır. O bayılıp ölecek, onun peşinden de diğer insanlar bayılıp ölecek­lerdir. Sonra Allah, kırağı gibi bir yağmur gönderecek, insanların vücudu, otla­rın bitmesi gibi onlarla bitecektir. Ardından Sur'a bir daha üfürülecek ve insan­lar derhal kabirlerinden çıkarak durumu göreceklerdir. Sonra: "Ey insanlar rab-bınize gelin, ey Melekler onlan durdurun, onlar hesap vereceklerdir." denilecek­tir. Sonra insanlara: "İçinizden cehennem grubunu çıkarın." denecek "Kaçta ka­çı?" diye sorulacaktır. "Binde dokuzyüz doksan dokuzu." denilecektir. İşte o gün, çocukları ihtiyarlatacak ve yine o günün dehşetinden dolayı bacaklar sıva-nacakür.

tarihinde Tanah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümler söz konusu ayette gelecek zaman değil geniş zaman kullanılmış olmasından yararlanıyorlar. Kıyamette olacak bir olaya "bulutların geçtiği gibi geçecekler" demesi gerekirdi diye düşünüyorlar.

Ama öyle değil. Gelecek zamanın böyle kullanımları vardır. Örneğin başka şehire giden bir arkadaşınıza oradakibir arkadaşınızın adını verip "ona git selamımı söyle, sana yardımcı olur" dersiniz. Yardımcı olacak demezsiniz.

Senin o şimdi sabit gördüğün dağlar, bulutlar gibi ufalanıp yıkılıp akıp geçip gider kıyamet var ya o kıyamet... Bu yani söylenen, başka değil.

Çöl adamlarının bakıp da gördüğü en büyük nesneler dağlar ile bulutlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎4‎.‎12‎.‎2016 at 22:52, Tanah yazdı:

..........

Bir konuyu unutmuşsun kıyamette;

"Sonra bacak açılır ve secdeye davet edilirler ama güç yetiremezler" (Kuran 68/42) :D

Eee tabii yetmez, allahın bacağına derman mı yeter!

Yaşlı hocaya sormuşlar, hocam senin karı yaşlandı, seni bir daha everelim mi, iyi bir kız var! Hoca: "Her şeye bir derman lazım evladım!" :lol:

Eğri otursak da doğru konuşalım, bacak açıldı demek Arapçada acayip bir şey oldu gerçek ortaya çıktı anlamında bir deyimdir. Bazı salaklar da ahirette allah bacağını açacak şeklinde hadisleri elbette uydurmuşlardır, elbette muhammed de uydurma hadislerin hepsi de...

Ama yani bu cahil çöl yağmacılarının biraz üst düzey konuşmaları, böyle cahilce deyimleri kullanmaktan kaçınmaları beklenirdi. Böyle panayırda şaklabanlık yapan şair ağzıyla laf etmemeleri gerekirdi. Bunu kasıtlı yaptıkları da var, örneğin ay yarıldı demek beklenmedik olağan dışı bir iş oldu demektir. Bununla da salaklar Muhammet ayı yardı diye hadis uydurmuşlar. Ama bu çöl yağmacıları da ayet gördüler mi sihir derler diyerek bu zırvayı körüklemişler. Az da ay gerçekten yarıldı anlaşılsın istemişler akılları sıra uyanık geçinen cahil herifler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mealcilerin çoğu meale bacak açılır yazmaya utanırlar. Kimi perde açılır yazar, kimi sak keşfolunur yazar Elmalılı gibi... Sak keşfolunur ne ulan! :D

Halbuki başka yerde "vel teffetü saku bis sak" yani ölüm acısı ile bacak bacağa dolanır dediği üzere sak Arapçada açık şekilde bacaktır. Bu pasajda da insanlar ölüm ile korkutulmaya çalışılır. Bir de kafiye patlatılır: "vel teffeti saku bis sak, ila rabbike yevme izinil mesak"! Yani bu da sevk zamanı geldi hadi yallah demek oluyor! :lol:  

Herifler iyice gizlemeciliği süslemeciliği artırdı, bakıyorum meallere bacak yerine de ayak yazmış salaklar! Geri zekalı aptal embesiller, Muhammet sana kuzenlerinin hepsi helal yazmaya utanmaz sıkılmazlar, bacak yazmaya utanırlar, idyot geriler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...