Jump to content

TAYYİB'İN ASIL AMACI NE?


Recommended Posts

5 saat önce, Kuranınizinde yazdı:

Tayyip ve akp Abd tarafından icazet alınarak kurulmuş bir partidir bunda hemfikiriz. Bu şerefsiz hükümet avrupa birliği diyerek demokrasi diyerek çıkardıkları yasalarla önce ordumuzu tasfiye ettiler sonrada tüm devlet sistemine hakim oldular. Çözüm sürecide Türkiye Cumhuriyetin üniter yapısını bozarak federasyon yani bölünme sistemine hizmet etmek için planlanmıştı. Tayyip bunu iyi bir oy deposu gördü ama daha sonra işlerin kötüye gittiğini anladı. Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olamayınca pkk ile savaş başlatarak milliyetçi oyları aldı. Yeni anayasa ve başkanlık süreci ile tekrar barış süreci gündeme gelecek zira bu değişiklik ile eyalet sistemine geçiş yetkisi parlamentodan alınıp cumhurbaşkanına veriliyor. İşte Abd İngiltere gibi Türkiyenin dostu olmayan bu emoeryalist ülkeler Türkiyenin ortadoğudaki tek çağdaş laik üniter ülke oldugunu biliyor. Bunu yok edip Türkiyeyi gerici ve sıradan bir ortadoğu ülkesi yaparak bölüp-parçalama sürecine geçmek istiyor. Bu sebeple Tayyip gibi Akp gibi şerefsiz kişileri destekliyorlar. 

 

AKP kuruluş aşamasında ABD ile görüşmüş olabilir. Wikileaks'in sızdırdığı belgelerde Tayyib'in aracılarının "onu deliğe süpürmeyin, çok işinize yarayabilir" gibisinden pazarlıkların döndüğünü biliyoruz. Bu haberin uydurma olması için de bir gerekçe olmadığına göre belirli pazarlıkların yapıldığı açık. Ama AKP'nin bir Amerikan projesi olduğu doğru değil, çünkü AKP'yi Amerika değil halkımız (oylarıyla) getirmiştir. Kriz dönemi halk efkarında yarattığı bunalım ve Ecevit hükümetinin basiretsizliği, mide bulandırıcı çözümsüzlüğü de buna uygun ortam yaratmıştır. Ayrıca şunu da bilmek gerekir ki 90'ların ortasından bu yana dinciler giderek artan ve açıkça hissedilen bir biçimde taraftar kazanmaya başlamışlardır. Aynı dönemde büyük şehirlerin kültürel yapısı bariz biçimde değişmiş, tarikatların her alanda kendilerini hissettirmeye başlamışlardır. Kısacası AKP hadisesi tüm bu etkenlerin bileşimi olarak ortaya çıkmıştır. Bu arada ben yukarıda Amerika ılımlı İslam istiyor derken bunu, radikal İslam'a Ilımlısını yeğlemesi anlamında söyledim. Yoksa Amerika şeriat istemez, tersine radikal hareketlerin her zaman karşısında olmuştur. Amerika anti-demokratik ülkelere ambargo uygulayan, tüm ekonomik ilişkilerini sonlandıran liberal, demokrat bir ülkedir. Ve BOP'un amacı da açıktır: Orta Doğu'da daha ılımlı, demokratik ve istikrarlı bir düzen tesis etmek! Bu hedef Amerika'nın asırlardır benimsemiş olduğu demokrasi yanlısı tutumuna uygun olduğu gibi ekonomik-stratejik çıkarları için de elzemdir. Ve çoğunuz yadırgayacaksınız ama Tayyip radikal söylem ve eylemlerini değiştirmek zorunda kaldıysa bunun temel nedenlerinden biri de Amerika'nın şeriat karşısı tutumu ve bu yöndeki baskısıdır. Kendi kendine yeten bir ekonomisi olmayan Türkiye Batı'nın desteğini yitirmeyi göze alamaz. Tayyib'in yumuşamasının ve ılımlı davranmak zorunda kalmasının başlıca nedeni budur. 

Ancak, bu arada halkın genelindeki radikalleşme gerçekten de ürkütücü boyutlara varmıştır. 

Tayyip yaşadığı sürece bir şekilde dengeyi kuracak, tabandan gelen aşırı tepkileri yatıştıracaktır. 

Ama sonrası çok karanlık. Bunca zaman biriken gerilimler bir patlamaya dönüşebilir. 

Bekleyip göreceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Userİşte said:

AKP kuruluş aşamasında ABD ile görüşmüş olabilir. Wikileaks'in sızdırdığı belgelerde Tayyib'in aracılarının "onu deliğe süpürmeyin, çok işinize yarayabilir" gibisinden pazarlıkların döndüğünü biliyoruz. Bu haberin uydurma olması için de bir gerekçe olmadığına göre belirli pazarlıkların yapıldığı açık. Ama AKP'nin bir Amerikan projesi olduğu doğru değil, çünkü AKP'yi Amerika değil halkımız (oylarıyla) getirmiştir. Kriz dönemi halk efkarında yarattığı bunalım ve Ecevit hükümetinin basiretsizliği, mide bulandırıcı çözümsüzlüğü de buna uygun ortam yaratmıştır. Ayrıca şunu da bilmek gerekir ki 90'ların ortasından bu yana dinciler giderek artan ve açıkça hissedilen bir biçimde taraftar kazanmaya başlamışlardır. Aynı dönemde büyük şehirlerin kültürel yapısı bariz biçimde değişmiş, tarikatların her alanda kendilerini hissettirmeye başlamışlardır. Kısacası AKP hadisesi tüm bu etkenlerin bileşimi olarak ortaya çıkmıştır. Bu arada ben yukarıda Amerika ılımlı İslam istiyor derken bunu, radikal İslam'a Ilımlısını yeğlemesi anlamında söyledim. Yoksa Amerika şeriat istemez, tersine radikal hareketlerin her zaman karşısında olmuştur. Amerika anti-demokratik ülkelere ambargo uygulayan, tüm ekonomik ilişkilerini sonlandıran liberal, demokrat bir ülkedir. Ve BOP'un amacı da açıktır: Orta Doğu'da daha ılımlı, demokratik ve istikrarlı bir düzen tesis etmek! Bu hedef Amerika'nın asırlardır benimsemiş olduğu demokrasi yanlısı tutumuna uygun olduğu gibi ekonomik-stratejik çıkarları için de elzemdir. Ve çoğunuz yadırgayacaksınız ama Tayyip radikal söylem ve eylemlerini değiştirmek zorunda kaldıysa bunun temel nedenlerinden biri de Amerika'nın şeriat karşısı tutumu ve bu yöndeki baskısıdır. Kendi kendine yeten bir ekonomisi olmayan Türkiye Batı'nın desteğini yitirmeyi göze alamaz. Tayyib'in yumuşamasının ve ılımlı davranmak zorunda kalmasının başlıca nedeni budur. 

Ancak, bu arada halkın genelindeki radikalleşme gerçekten de ürkütücü boyutlara varmıştır. 

Tayyip yaşadığı sürece bir şekilde dengeyi kuracak, tabandan gelen aşırı tepkileri yatıştıracaktır. 

Ama sonrası çok karanlık. Bunca zaman biriken gerilimler bir patlamaya dönüşebilir. 

Bekleyip göreceğiz.

Bu konuda senin gibi düşünmüyorum. Amerikanın demokrasi istediği felan yoktur. Dünyanın en gerici cahil ülkesi S.Arabistanla ortadoğuya milyarlarca para harcadılar. Bu hükümetleri desteklemek için. Arabistanla mı Katarla mı dünyaya demokrasi gelecek. 

Düşmanımızı hafife almamalıyız. Abd gibi İngiltere gibi Türkiyenin dostu olmayan bu emperyalist ülkeler Türkiye de sol düşüncenin ortadan kaldırılması, imam hatiplerin çoğalması tamamen sağcı irticacı bir yapının türkiyeye yerleşmesi etnik-mezhep temelli bölünerek parçalanmaya müsait sıradan bir ortadoğu ülkesi olmasını ister.

Ama amerikada sizin dediğiniz gibi demokrasi isteyen, Sol düşünceyi destekleyen, bunun ortadogu icin daha iyi oldugunu bilen, laikçi düşünenler var. Örneği şuan Abd de iktidar olan Donald Trump bu özelliklere sahip Cumhuriyetçilerin Başkanıdır. Cumhuriyetçiler böyle düşünürler. Ama Amerikanın ve İngilterenin kırmızı çizgileri vardır. Onların değişeceğini sanmıyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 03.01.2017 at 20:12, haci yazdı:

Ben Tayyip'in böyle bir sonucu planladığını ve davranışlarını o sonuca ulaşmak için tasarımladığını sanmıyorum.

Bence Tayyip'in böyle bir sonuca ulaşacağını bilmesi mümkün değildi. Çeşitli aşamalardan geçerken onların ilerisi için ne kadar başarılı veya başarısız olacağını da bilemezdi.

Asıl hedefinin ne olduğunu bilmiyoruz. Muhtemelen Tayyip'in kendisi bile bilmiyordur. Hatta öyle bir hedef olmayabilir. Tayyip açısından önemli olan narsisistik egosunu tatmin etmesi ve bir ülkenin sorgunanmayan lideri olmasıdır . Tayyip'in başka istekleri de vardır mutlaka. Ama bu süreç sırasında onlar henüz gerçekleşmemiş olabilirler. Ya da olaylar başka yönlere doğru geliştiklerinden, onların gerçekleşmesi mümkün olmamış olabilir.

Tayyip'in ulaştığı bu (tehlikeli) sonuç onun istediği bir sonuç olmayabilir belki ama ona az çok yakındır. Asıl idealinin ne olduğunu ise ancak tahmin edebiliriz. O da doğru olmayabilir.

 

Ben onun güçlü ihtirasları olan bir karakteri olduğunu düşünüyorum. Ağır ama sağlam adımlarla şaşmaz bir biçimde hedefine yürümüştür bu kişi. Düşünce yapısı gereği çocukluğundan bu yana hep bir Osmanlı hükümdarı olmayı hayal etmiştir; ve bu hedefine de çok yakında ulaşacağına kuşku yoktur. 

Başımıza gelenlerin tümü de onu fazla hafife aldığımız içindir. Karşımızda güçler dengesini çok iyi tartan ve uzun vadeli planlar yapan, bu planları uygulamak için de bilimsel yöntemler uygulayan çok büyük bir tehdit vardır. 

Görünen o ki Türkiye bu gerçekle pek yakında olanca dehşetiyle yüz yüze gelecektir. 

Bence onun uzun vadedeki hedefi şeriattır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 04.01.2017 at 15:33, vitamin yazdı:

Hayır, %99'u böyle değildir. İyi eğitim almamış, içinde başka canlıların da en az kendisi kadar yaşama hakkı olduğunu idrak edememiş, başarılı olmanın diğer insanları ezmekten, yok etmekten geçtiğini düşünen cahil, sorunlu insanlar böyledir. Diğer devletlerin liderlerinden kaç tanesi böyle?

Bir çoğumuz istediğimiz hayatı yaşayamayışımızın eksikliğini bizden daha iyi yaşayan insanları görerek onları kıskanarak, onlardan nefret ederek içimizde yaşamışızdır. Onların acılarından mutlu olmuşuzdur. Bu, ilerlemek için bir miktar itici güç görevi görse de eğer ilerleme sağlamanın yerine tamamen hayatın parçası haline gelmişse başarılı olmamız artık mümkün değildir ve her zaman diğer insanlardan nefret eder duruma gelmişizdir.
Bence bunlar da böyle insanlar. Zerre kadar bilgili, akıllı, ileri görüşlü insanlar değiller. Sadece kendileri gibi düşünmeyenlerden değil kendi yandaşlarından da nefret ettiklerini düşünüyorum. Kendinden daha iyi insanları kıskanıp, sevmesen de en azından gizli bir saygı duyarsın, senden daha kötü durumda olanlara zerre kadar saygı duyman mümkün değildir. Onları, artık sadece kendi hayat standardını sürdürebilmek adına manipüle edilmesi gereken (rüşvet, umut vadedici sözler, korku, din, vs.) oyuncaklar olarak görürsün.
Bu yüzden imkanları dahilinde olan her şeyi sömürecekler ve her türlü hileye başvurup başta kalmaya çalışacaklardır. En kötüsü de insanları bir birine kırdırıp bir süre daha başta kalmaya çalışmaları olur. Ama bunlar sadece zaman kazanma oyunlarıdır. Dünyanın değişim hızı tüm bunları silip süpürür. Kimleri süpürmedi ki. Olan, beceriksiz insanların egoları için hayatları çalınan insanlara olur. İleri görüşlü, bilime, üretime, sanata, özgür düşünceye önem veren bir hükümetimiz olsaydı bugün dertlerimiz bambaşka olurdu. 80 milyon ve yurtdışında yaşamını devam ettirmek zorunda kalan insanlarımız bu gereksiz süreç yüzünden patinaj çekiyoruz. Kafalarımız saçmalıklarla meşgul ediliyor. Oysa ki ne kadar verimli olabilirdik...

Başarılı olmak için gerekli araçlar belli, iyi bir eğitim sistemi, özgür düşünce, adalet sistemi, vs. Bunlara sarılıp ilerlemek varken yasaklamaya, yok etmeye, çalışmak bir file kancalar atıp geriye çekmek gibidir. Akıntıya karşı yüzmek gibidir. Peki amaç nedir? Rasyonel bir açıklaması yok. Kişisel eksiklikler. Başka ne olabilir?
Telef olduk, devir değişse bile toparlanmak, düzgün insan olma algısını yeniden oluşturmak en iyi ihtimalle 30 yıl sürer. O esnada diğer devletler nerelerde olur düşünmek bile moral bozucu. Bu sürecin bize maliyeti çok büyük olacak.

Birkaç sebebi olabilir. İyi bir oy potansiyeli olarak görmüş olabilir, yıllardır çözülemeyen büyük bir sorunu çözen lider olarak bilinme isteği olabilir.
Umulan gerçekleşmediği için de sonlandırıldı. Ters etki yapmaya da başlamıştı. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaptılar.

Kürt açılımının nedeni Obama'nın bu yöndeki baskısıydı. Tayyip 2009 yılında Beyaz Saray'da Obama'yı ziyaret etti; döndüğünde rengi solmuştu. Hemen ardından da açılım sürecini başlattı. Aynı dönemde Obama hükümeti de Suriye ve Irak'taki Kürt yerel güçlerine önemli ölçülerde silah ve lojistik destek kampanyası başlattı. The Taraf adlı Kürt yanlısı paçavra yayın dönemine başladı. RTE'nin "Sayın Öcalan" jesti ve Kürdistan güzellemeleri de bu süreci izledi. Gerçi RTE G.Doğu'daki konuşmalarında kimi zaman "Tek Millet, Tek Bayrak" nutuklarına soyunsa da bir noktadan sonra öyle sapıttı ki "ben asla tek millet, tek dil" demedim diye demeçler vermek zorunda kaldı. PKK'nın binlerce hendek kazarak devasa boyutlarda askeri yığınak yaparak devletleşmeye başlamasıyla birlikte RTE de yavaş yavaş bu işin uygulanamaz olduğunu, kendi başının da bu temelsiz girişimin altında kalacağını anlamaya başladı. HDP bile "Kürdün önünde diz çökeceksiniz, PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyebilecek kadar küstahlaşmış, Tayyip gerçekten de içinden çıkılması güç bir ikilemin içine sıkışıp kalmıştı. Neyse ki Obama hükümeti Suriye'de Esad'ı devirmek ve Kürtlere destek sağlamak konusundaki politikalarını gevşetti ve bir süre sonra da ilkinden tümüyle vazgeçti. Bunu fırsat bilen RTE, Haziran 2015'teki yenilgiyi bir milli kahraman olma fırsatına çevirmek için ansızın PKK'ya savaş açtı ve açılım süreci de böylece sona ermiş oldu. 

Bu savaşın sonucu gerçekte de ona yaradı ve rekor bir oyla yeniden iktidar koltuğuna serildiler. 

Fakat, RTE'nin gençliğinde benimsemiş olduğu Kürt ayrılıkçılığını destekleyen görüşlerinde esaslı bir değişme olduğunu düşünmek için sağlam gerekçelerimiz yok. Bu tür adamlar güçlendikçe eski hallerine dönerler ve önceleri gerçekleştiremedikleri fikirleri aniden canlanıverir. Bastırılmış duyguların patlamasıdır bu.

Önümüzdeki dönem RTE'nin şu ana dek bastırmak zorunda kaldığı hastalıkları ihtiraslarının vücut bulacağı çok kanlı bir dönem olabilir. 

Ve şu an hiç de öyle görünmese de, RTE kuşanacağı olağanüstü yetkilerle Kürtlere özerklik vermeyi bile düşünebilir. 

Asıl düşmanı olan Atatürkçüleri tümüyle ezip tarih sahnesinden silmek için bu seçeneği de değerlendirecektir. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tayyip biraz da bizim yüzümüzden bu kadar güçleniyor. Halk olarak demokratik değerlere, Atatürk ilkelerine iyi sahip çıkamıyoruz. CHP liside buna dahil. Ama ben inanıyorum ki İsyanın başlayacağı günler yakındır.

Tayyip sen ne kadar İsrailin o Yahudi dedelerinin himayesine sığınırsan sığın, senin sonun geliyor.

Senin ipini biz çekicez. Gezi de ortaya çıkan Cumhuriyet mitinglerinde ortaya çıkan solcu,milliyetçi,devrimci insanlar olarak artık isyan etmenin vaktidir. 

Düşünsene geziyi ne kadar korkmuştun dimi? 

Tüymüştün ulan tüymüştün, kaçmıştın!

Cumhuriyet mitinglerin de de evden dışarı çıkamamıştın 2 gün.

Sen ömrün boyunca orada oturacağını sanıyorsun ama sana bu ülkeyi yedirmeyeceğim!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...