Jump to content

Akıllı tasarım


Recommended Posts

kıçımdan uydurduğum şu savın doğru olmadığını kanıtlayın!!!1

inançlıların bu kibri ne de gülünç. kibir ile cehalet neredeyse her zaman kol kolalar.

bu mükemmel sistem tesadüf eseri mi oluştu ha? nasıl olabilebilebilebilebilebilebilirmiş kine?!3

evrim süreci anlaşılabilir basitlikte bir süreçtir. üreyen veya yenilenen her canlı yapı, genetik başkalaşımlar gösterir. bu başkalaşımlar canlının üremesi ile oluşan yeni nesillere aktarılır. bu başkalaşımlar, yeni nesillerin hayatta kalıp üreyebilmesini sağlıyor veya engellemiyorsa, bir sonraki nesle aktarılır. görece çokça nesil sonra, ilk nesil ile son nesil arasında dağlar kadar fark olabilir.

inançlının aptallığı, cehalet ve kibrini yenip de araştırmaya girişmemesindedir. sanki 7 milyar insan içinde hacı, hoca, şıh dediği madrabaz soytarıdan başkası düşünmemiş, kafa yormamış gibi ondan ezberlediği zırva savları başkasına satmakla kendini yeterli sanar.

Evrimin gözlenen süreçlerine bir örnek.

http://news.nationalgeographic.com/news/2008/04/080421-lizard-evolution.html

Bir başkası: afrikada dişsiz doğan fillerin sayısının artması...

Bir başkası: köpek denilen bir canlının olması... 

Bir başkası: bugün yediğimiz neredeyse tüm meyve ve sebzelerin insanlar tarafından üretilmiş olması...

Bir başkası: 20 yaş dişleri. Uyduruk tanrınız göze ayar çekmeye çalışıp, onu da tam beceremezken, bir yandan da küçücük çeneye fazladan diş mi tıkıştırmış?

Sizin kafanız almıyor diye, gerçekler de çürümüş beyninize bulaşıp kalmış yalanlara uyacak sanıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 361
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İnsan geni ile şempanze genini karşılaştırdığınızda %98 birebir aynı dizilimi içermektedir. Hatta şempanzeye göre eksik kromozomun insanda birbirine kaynaşmış olarak ve birebir aynı dizilimde olduğu bulunmuştur.

http://www.baharkilic.org/post/2014/04/09/Genomlarimizin_isiginda_primat_kokenimiz.aspx

İnsan ve şempanze geninin uzunluğu, oluşabilecek baskın ve çekinik genlerin, hataların birebir aynı oluşması ihtimalini göze alınca bu iki genin %98 oranında (ama yine de mükemmel diyoruz) olması mümkün değildir.

Şimdi bu dizilim birebir aynı olma ihtimali 10^10^123 olduğuna göre bu iki genin böyle olmasını sağlayan bir güç olmalıdır.

1. adım: Evet böyle bir güç olmalıdır.

2: adım: Adı da Allah olmalıdır.

3. adım: Bunu anlatan birileri olmalıdır.

4. adım: Bu birilerinin bir tarikatı olmalıdır.

5. adım: Bu tarikatın bir şeyhi, şıhı olmalıdır.

6. adım: Bu şeyh, şıha hizmet eden birileri olmalıdır.

Olmalıdır, -malı -malıdır. Olmalı olmalı olmalıdır. Ortaya varlık koyan bir şey yoksa bizim kafamıza göre olmalıdır.

 

 

image.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎13‎.‎1‎.‎2017 at 08:57, Sundance yazdı:

Henüz ortada elle tutulur bir şey koyamadıkları için

Bahsettiğim bilgisayar simülasyonları ciddi kanıt sayılabilir. Eni konu, bu alanda deney ve gözlem yapamayız. Yani laboratuarda bir evren yaratıp ahana işte evren böyle yaratılır diyemeyiz. Y da yeni oluşan bir evreni teleskopla gözlemleyemeyiz. Bu alanda bundan sonra yapılabilecek en önemli iş, karadeliklerin araştırılması. Karadeliklere sonda göndermek buna dahil. Sonda yutulunca ondan hiç bir haber gelemeyecek olması işin zorluğu. Ancak güvenli bir yörüngeye araç oturtup karadelikleri gözlemlememiz şart. Bunlar yarın öbürgün olacak işler değil. Henüz güneş sistemimizi keşif aşamasındayız. İnterstaller henüz bilimkurgu.

Fakat zararı yok yani... Bilim daima felsefe ile ortaklaşa gider. Hakkında somut, ölçülebilir, gözlemlenebilir ve deneyle tekrarlanabilir veriler elde edemediğimiz durumlarda felsefe olaya el atar. Felsefenin vardığı sonuçlar biliminki gibi bağlayıcı değildir. Bilim nasıl bağlayıcıdır, örneğin adli tıp laboratuarı raporuna göre sanık itiraf etmese de cinayet karara bağlanabilir. Felsefenin sonuçları ise bağlayıcı olamaz. Bu yüzden ideolojileri reddediyoruz. Felsefi görüşler doğrultusunda toplumsal düzenleme yapılamaz diyoruz.

Konuyu başka tarafa çektim ama, bilim-felsefe ortaklığı ve karşılıklı dengesini açıklamak için bunları söylemem gerekiyor. 

Dinin ise bu denklemde yeri yok. Bilim de felsefe de dinin işlerine karışmasına kesin tavrı koymuşlardır. Bilim ve din içine sızarak dini bu alanlara taşımaya çalışan ajan virüsler mutlaka olacaktır. Bilim ve felsefe bu bulaşıcı tehlikeli virüslere karşı daima uyanık olmak zorundadır. Bunların zombiler gibi tek amaçları var, ısırmak, bulaştırmak, ele geçirmek. Beyinlerinin başka merkezleri çalışmaz bunların. Sadece saldırıyı yöneten timsah beyni kısmı çalışır.

Zombi sembolizmi aynen vampir sembolizmi gibi aslında karanlıkta yaşayan ve bilimin aydınlığından kaçan bulaşıcı öldürücü asalakları işaret etmekte. Ben ne zaman zombi filmi izlesem, insanlığı tehdit eden bu tehlikeleri somut veya sembolik, ikisi anlamında da düşünürüm. Brad Pitt'in Z filmini beni tanıyanlar "aaa ama olamaz, çok erteledin, izle şu filmi, senin bu filmi hâlâ izlememiş olman olanaksız" diye diye sonunda izledim. Beğendim, devam filmi geliyor, vizyon haftası sinemada izleyeceğim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olaylara bakış açımız problemli olduğu sürece tartışmaların bir sonucu gelmeyecektir.

Tartışmaları sonuçlandıramayabiliriz ama bakış açılarını değiştirebiliriz.

O halde tartışmayı bir kenara bırakıp sorunlu anlayışları sıralayayım:

- Boşlukların Tanrısı argümanı bilinenin aksine ateistler tarafından kullanılan bir argümandır.

Zira bir olayın sebebi açıklandığı zaman Tanrı'ya ihtiyaç kalmadığını söyleyen ateistlerdir, inananlar değil.

Ateistler Tanrı'yı o boşluklarda aramaktadırlar. 

Evrim hiçbir şekilde Tanrı'nın yokluğunu değil, olsa olsa Tanrı'nın yöntemini gösterir. 

Elindeki bir bardağı bıraktığın zaman yere düşüp kırılır.

Bardağın yere düşmesi, kırılması, kırılan parçaların belli hızlarda belli yönlere dağılması ve benzeri gerçekleşen tüm olaylar evrendeki kanunlara göre işler.

Eğer bir Tanrı var ise bu kanunları da yaratmış olmalıdır. Yoksa Tanrı olmaz.

Ve o bardak yarattığı kanunlara göre hareket etmiştir. Sonuçta o bardağın hareketine dolaylı olarak Tanrı vesile olmaktadır.

Her ne kadar bardağın tesadüfen düşüp kırıldığını düşünsek bile.

Aynı şekilde evrimde fiziksel ve kimyasal kanunlara göre hareket etmektedir.

Fiziksel ve kimyasal kanunlar canlılığın oluşuma el verecek şekilde olmasaydı evrim olmayacaktı.

DNA evrim geçirecek bir yapıda olmasaydı, evrim olmayacaktı.

 

- Bilim ilerledikçe Tanrı'nın yokluğuna değil tam tersi varlığına dair deliller sunmaktadır.

En basit örnekler:

DNA keşfedildiği zaman Time dergisi bilim Tanrı'yı buldu demişti. 

Bilim tabii ki Tanrı'yı bize göstermedi. Fakat DNA, Tanrı'nın yokluğuna değil; insanları Tanrı'nın varlığına yakınlaştırmıştı.

Aynı şekilde Big Bang ortaya çıktığı zaman da aynı şeyler söz konusu olmuştur.

Bakın bunlar eskiden bilinen şeyler değildi, bilim ilerledikçe keşfedilen olgular ve hepside ateizmin lehine değil aleyhine gelişmeler.

 

- Tanrı yok çünkü görmüyoruz.

Tanrı'yı göremiyoruz o halde yok diyorsunuz. 

Oysa teizmde Tanrı'nın GÖRÜNMEK gibi bir iddiası bulunmamaktadır.

Ayrıca bırakın sizi bizi,  peygamberler bile -yalan konuştuklarını varsaysak bile- Tanrı'yı gördüklerini iddia etmemektedir. 

Yalan konuşan birisi için herhalde "Tanrı'yı gördüm" demek çok zor olmasa gerek..

Ama tam tersi, Allah kendisinin görülemeyeceğini ve hiçbir şeye benzemediğini belirtmekte.

Teizm açısından Tanrı'nın görülmemesi beklenen bir durumdur. 

Teizm açısından Tanrı'nın sadece ayak izlerini görebiliriz ve günümüzdeki bilimin işleyişine baktığımızda bu çok mantıklıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

evrende ince bir işçilik olduğu belli...

her yeni günde ortaya konan bilimsel gerçekler ve  hesaplamalar evrende hayatın oluşabilmesi ve devamı için çok fazla incelikli şartların gerektiğini gösteriyor...

 kör tesadüfle bir yere kadar bir şeyler olabilir belki ama bu kadarı çok fazla...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 minutes ago, ANTİATEİST said:

Olaylara bakış açımız problemli olduğu sürece tartışmaların bir sonucu gelmeyecektir.

Tartışmaları sonuçlandıramayabiliriz ama bakış açılarını değiştirebiliriz.

 

Bakış açısı derken 1400 yıl öncesinin cahil ve yağmacı araplarının bakış açısnı kastettiğin kesin. De peki neden o bakış açısına bağlı kalmıyorsun? Aslında sen de biliyorsun o bakış açısına bağlı kaldığında ne kadar komik durumlara düşeceğini.

Tahrim/5. Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.

Ahzab/37. Ve Allah'ın, onu ni'metlendirdiği ve senin de kendisini ni'metlendirdiğin kişiye: “Zevceni (kendine) tut (boşama) ve Allah'a karşı takva sahibi ol.” demiştin. Allah'ın açıklayacağı şeyi nefsinde saklıyordun. Ve insanlardan korkuyordun (çekiniyordun). Allah, (Kendisinden) korkman (çekinmen) için daha çok hak sahibidir. Sonra Zeyd, ondan alâkasını kesince onu, seninle evlendirdik ki, evlâtlıklarının kendileriyle ilişkilerini kestikleri (boşadıkları) kadınların evlenmelerinde, mü'minlerin üzerinde bir zorluk olmasın diye. (Böylece) Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu.

Senin var olduğunu iddia ettiğin tanrı bu işte. Tanrı değil Muhammed'e karı bulma kurumu sanki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, kirec said:

evrende ince bir işçilik olduğu belli...

her yeni günde ortaya konan bilimsel gerçekler ve  hesaplamalar evrende hayatın oluşabilmesi ve devamı için çok fazla incelikli şartların gerektiğini gösteriyor...

 kör tesadüfle bir yere kadar bir şeyler olabilir belki ama bu kadarı çok fazla...

 

7-8 Yaşındaki çocuklara tecavüz edip öldüren bir sapığın olduğu bir olayda nasıl bir ince işçilik görüyorsun? 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır da biz bu tanrıcılara evrimin tesadüfen işlemediğini on bin yediyüz elli kere mi anlatacağız yahu! :lol:

Hayır şimdi doğal seçilimin tesadüfle bir alakası var mı? Bir canlıda meydana gelen bir mutasyon canlıya yaşam savaşında üstünlük sağlayan bir özellik kazandırırsa, o canlı hayatta kalıyor, ürüyor, o mutasyon devam ediyor. Yok eğer mutasyon yarar sağlamıyorsa canlı rekabette geri düşüyor ve o mutasyon olmamış gibi ortadan kayboluyor.

Böylece biz şu anda hep yararlı mutasyonlar sonucu birikmiş bir yapı görüyoruz. Bu da tasarlanmışlık izlenimi veriyor. Doğal seçilim sayesinde şu anda gördüğümüz türler hayatta kalmaya en uygun yapılara sahipler. 

Şu an kedi saldırısı altındayım. Kedim evrimle ilgili yazdığımı görünce benim de bu konuda söyleyeceklerim var diye klavyeye saldırdı. Ne kadar engel olsam ısrar ediyor ama saçma sapan anlamsız şeyler yazıyor. O yazmakta, ben engellemekte ısrar edince kavga çıktı. Evrim ne verdiyse diş tırnak saldırıyor. Zor durumda olduğum için devam edemeyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Örneğin mavi göz... Bu, dünya yüzünde tek bir insanda meydana gelmiş tek bir mutasyondur. O kişiye kadar dünyada herkesin gözü kahverengi idi. Bu tek kişi nesli devam etmeden ölse idi, dünyada mavi gözlü insanlar olması, bu mutasyonun bir kez daha tekrarlamasına bağlı kalacaktı. Belki de bu ender mutasyon bir daha tekrarlanmayacaktı. Fakat bu kişinin çocukları oldu. Mavi göz mutasyonu kalıcı hale geldi.

Şu anda yaşamış ve yaşayan ne kadar mavi gözlü insan varsa, hepsi bu kişinin torunları. Mavi göz yaşamda kalmada bir avantaj sağladı mı bilmiyoruz. Ama bir şekilde o kişi çocuk yapmayı başardı. Çocukları da hayatta kalmayı başardı.

Bu kişinin bu günkü Ukrayna veya Rusya içinde kalan bir bölgede 7 ila 10 bin önce yaşadığı hesaplanıyor. Bunu hesaplayabiliyorlar. Bir doğal mutasyon frekansı var ve ona göre hesaplıyorlar. Kadınlarda bulunan mitokondriyal RNA dan da hesap yapabiliyorlar. Mutasyonun yerini ise yöre halkından toplanan kan örnekleri ile belirleyebiliyorlar.

7000 yıllık bir erkek fosili de var elde ve bu fosilden mavi göz geni (HERC2) elde edilebildi. Bu fosilin İspanya'da bulunması bu kişinin tüm ömrünce yürümüş bir avcı olduğu kanısı uyandırıyor. 35 yaşlarında ölmüş. Bu günümüz için genç bir yaş ama o zaman için iyi yaşamış. Hiç bir yerde kalıcı olmamış, sürekli av peşinde yürümüş bu adam, İspanya'ya kadar. Hiç bir evcil hayvanla temas etmediği de belirlendi. Bu kadar bilgiyi bir fosilden nasıl elde ediyorlar bilmiyorum.

Ben yapımcı olsam bu adamın hayatını film yapardım. Yapımcılar Spielberg filan uyuyor mu!!! 

Bir de Ötzi vardı, bu da avcı idi ve hayatı yaralı bir şekilde donarak bir dağda sonlanmıştı. Küresel ısınma sonucu cesedi açığa çıktı ve önce bir cinayetten kuşkulanıldı. Fakat ceset 5 bin yıllık çıkınca gerçek anlaşıldı. Tabii aslında cinayet, çünkü adam yaralı ama adliyeye intikal edecek türden bir cinayet değil bu.

Kimlerle takıştı, kimler bunu dağların yüksek yerlerine kadar kovaladı, ne yaptı da onları bu kadar kızdırdı bilmiyoruz. Anlaşılan o ki yakalamayı başaramamış ama ölmesini sağlamışlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Akıllı tasarım , oldu akılsız tasarım. Böyle saçma haksızlıklarla dolu, canlıların acı çektirerek veya normal olarak diğer canlıları yediği bir ekosistemi tasarlayan bir tanrı varsa ; 

Bu tanrıya günde 24 saat boyunca sövmek lazım. Dünyanın en düşük zekalı ateistindeki zeka bile yok bu tanrı bozuntusunda. En azından insanın hayal gücünü örnek alsaydı bu Tanrı. Gerçi fazla abartmamak lazim, yoksa insan gibi bu tanrı da başka tanrı yaratmaya kalkar. İnsanlar sürekli tanrı yaratıyor ya. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 10.01.2017 at 20:56, TENTEN said:


Bakteri kamçısı  mekanizması tesadüfen mi oldu? :)

konu ile ilgili bu forum ve literatürü incelendin mi?

On 10.01.2017 at 21:14, TENTEN said:

..........

Trochlea halkası göz kaslarıda  tesadüf. :)

konu ile ilgili bu forum ve literatürü incelendin mi?

On 10.01.2017 at 21:53, TENTEN said:

Michael behe..

konu ile ilgili bu forum ve literatürü incelendin mi?

..................

Konu ilerlemiş geriden gelyoruz ama..

Hocam sen şimdi evrim'e; tüm canlıların ortak atasının varlığını(common descent) ve buna bağlı olarak son kertede insan ve maymunların akraba olduğunu kabul etmiyorsun değil mi?

parça parça adımlayalım.

..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, teflon yazdı:

 

 

Konu ilerlemiş geriden gelyoruz ama..

Hocam sen şimdi evrim'e; tüm canlıların ortak atasının varlığını(common descent) ve buna bağlı olarak son kertede insan ve maymunların akraba olduğunu kabul etmiyorsun değil mi?

parça parça adımlayalım.

..

Akıllı tasarım evrime karşı değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, ANTİATEİST said:

Olaylara bakış açımız problemli olduğu sürece tartışmaların bir sonucu gelmeyecektir.

Tartışmaları sonuçlandıramayabiliriz ama bakış açılarını değiştirebiliriz.

O halde tartışmayı bir kenara bırakıp sorunlu anlayışları sıralayayım:

- Boşlukların Tanrısı argümanı bilinenin aksine ateistler tarafından kullanılan bir argümandır.

Zira bir olayın sebebi açıklandığı zaman Tanrı'ya ihtiyaç kalmadığını söyleyen ateistlerdir, inananlar değil.

Ateistler Tanrı'yı o boşluklarda aramaktadırlar. 

Evrim hiçbir şekilde Tanrı'nın yokluğunu değil, olsa olsa Tanrı'nın yöntemini gösterir. 

Elindeki bir bardağı bıraktığın zaman yere düşüp kırılır.

Bardağın yere düşmesi, kırılması, kırılan parçaların belli hızlarda belli yönlere dağılması ve benzeri gerçekleşen tüm olaylar evrendeki kanunlara göre işler.

Eğer bir Tanrı var ise bu kanunları da yaratmış olmalıdır. Yoksa Tanrı olmaz.

Ve o bardak yarattığı kanunlara göre hareket etmiştir. Sonuçta o bardağın hareketine dolaylı olarak Tanrı vesile olmaktadır.

Her ne kadar bardağın tesadüfen düşüp kırıldığını düşünsek bile.

Aynı şekilde evrimde fiziksel ve kimyasal kanunlara göre hareket etmektedir.

Fiziksel ve kimyasal kanunlar canlılığın oluşuma el verecek şekilde olmasaydı evrim olmayacaktı.

DNA evrim geçirecek bir yapıda olmasaydı, evrim olmayacaktı.

 

- Bilim ilerledikçe Tanrı'nın yokluğuna değil tam tersi varlığına dair deliller sunmaktadır.

En basit örnekler:

DNA keşfedildiği zaman Time dergisi bilim Tanrı'yı buldu demişti. 

Bilim tabii ki Tanrı'yı bize göstermedi. Fakat DNA, Tanrı'nın yokluğuna değil; insanları Tanrı'nın varlığına yakınlaştırmıştı.

Aynı şekilde Big Bang ortaya çıktığı zaman da aynı şeyler söz konusu olmuştur.

Bakın bunlar eskiden bilinen şeyler değildi, bilim ilerledikçe keşfedilen olgular ve hepside ateizmin lehine değil aleyhine gelişmeler.

 

- Tanrı yok çünkü görmüyoruz.

Tanrı'yı göremiyoruz o halde yok diyorsunuz. 

Oysa teizmde Tanrı'nın GÖRÜNMEK gibi bir iddiası bulunmamaktadır.

Ayrıca bırakın sizi bizi,  peygamberler bile -yalan konuştuklarını varsaysak bile- Tanrı'yı gördüklerini iddia etmemektedir. 

Yalan konuşan birisi için herhalde "Tanrı'yı gördüm" demek çok zor olmasa gerek..

Ama tam tersi, Allah kendisinin görülemeyeceğini ve hiçbir şeye benzemediğini belirtmekte.

Teizm açısından Tanrı'nın görülmemesi beklenen bir durumdur. 

Teizm açısından Tanrı'nın sadece ayak izlerini görebiliriz ve günümüzdeki bilimin işleyişine baktığımızda bu çok mantıklıdır.

Bunca sene bu forumdasın ama... aslen üstü örtülü bir gelişme var gibi sende. Kafayı biraz daha işletirsen agnostisizmle arandaki azalmış olduğu görülen mesafe iyice kapanacak.

Ha bakış açın hala problemli, halen başkaları adına niyet okuması üzerine kendi kendine gelin güvey olarak kuruyorsun argümanlarını.

Cahil teist her boşluğa tanrıyı koyarsa, o boşluk dolduğu zaman tanrıya gerek kalmadığınının belirtilmesi en beklenmedik tepkidir. Bunu, boşlukların tanrısını ateistler kullanıyor şeklinde eğip dejenere etmek ancak art niyetki birinin işidir. Akılsızlık dahi yetmez çünkü. Bilimin tanrıyla işi yoktur. Ateizmin tanrıyı o boşluklarda aradığı falan yok. Bu senin uydurman. Başkaları adına atıp tutma. Ha, ateist boşlukların tanrısının her yediği tokattan keyif alabilir, ve bunu da belirtebilir o ayrı. :)

Evet, DNA kopyalama işini "kusursuz" yapabiliyor olsaydı evrim olmayacaktı. Ama DNA'nın kopyalamalarda hata yaptığı, tamir mekanizmalarının da %100 verimli olmadığı ortaya çıktı. Ne ironiktir ki, DNA'dan falan haberi dahi olmayan Darwin'in yıllar önce ortaya attığı öngörüyü destekler bir sonuç verdi DNA. Aksi durumda evrim o gün çöp olurdu. Her ne hikmetse, senelerce beklemek gerekse dahi, hep bilimin öngörüleri doğru çıkıyor, bunu gören obsesif teist kafa yenilgiyi kabullenmeyip, kendine pay çıkarmaya, olayı sahiplenmeye çalışıyor. Aynı ANTİATEİST'in yaptığı gibi.

Ama bir teist böylesine kıvırgan bir yapıya sahip olduğu müddetçe, onun obsesif kafası içerisinde her şey tanrıya delil olabilir. Kusursuzluk mükemmellik der; insan gözündeki kusurdan başlayan okkalı osmanlı tokatlarını yiyince, sakat doğumlar vb. gösterilince, bu sefer "hikmet" argümanına terfi eder. Danszölük bu ya.

Herşeyin, bir tanrının olmayıp da, kendi haline bıraktığınız zaman nasıl olması gerekiyorsa öyle olduğu bir bir ortaya çıkıyor. Geçmiş olsun.

DNA'ya dönersek; tasarımcı bu DNA'yı hem kusursuz yapıp hemi de evrimi ya da canlılıktaki bu çeşitliliği mümkün kılabilir miydi? Alim-i ve Kadir-i mutlaksa evet. Ama görüyoruz ki durum öyle değil. Bu şu demek: diğer alternatifler de mümkün. Nedir o: tasarımcının kısıtlılığı, yani tanırının yokluğu. Ya da tasarımcının yokluğu.

Ya tasarımcı yok. Ya da kısıtlı bir tasarımcı bu. Yap-bozcu, tak-takıştırcı. Tanrı falan değil.

Ancak mükemmelliği tanrıya, tanırıyı da mükemmelliğe referans gösterebilirsiniz. Tak fişi bitir işi. Herkes ağzı açık bakar.

Ancak, aksi durumda diğer ihtimallerin imkansızlığını da gösterebilmeniz gerekir. Aksi her durum diğer ihtimallerin de ucunu açık bırakır. Hatta tanrıyı öldürür, onları dayatır. Modern zamanlarda, bilim ilerledikçe olan da bu. Neymiş DNA mikemmel değilmiş. İnsanın da canlılığın da türlü kusurları varmış. Bununla yaşamasını öğrenin. Ya da hikmet argümanı ile kendinizi avutun.

Ama dediğim gibi, senin zihin ufaktan açılmaya başlamış, eskisi kadar iddialı konuşmuyorsun. Agnostik salvation yakındır. :)

 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
32 minutes ago, TENTEN said:

Akıllı tasarım evrime karşı değil.

cevabı net verir misin rica etsem.

Doğal seçilim ile evrim var mı yok mu?

Tüm canlılık ortak bir ataya sahip mi?

Maymunlarla akraba mıyız?

(ayrıca tekrar edeyim: üstteki üç mevzuyu bu forum nezdinde ve literatürde araştırdın mı? (göz-b. kamçısı-behe))

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, teflon yazdı:

cevabı net verir misin rica etsem.

Tamam.

Şimdi, teflon yazdı:

Doğal seçilim ile evrim var mı yok mu?

var.

Şimdi, teflon yazdı:

Tüm canlılık ortak bir ataya sahip mi?

Birden fazla ortak ata  olabilir.

Şimdi, teflon yazdı:

Maymunlarla akraba mıyız?

evet.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, TENTEN said:

Tamam.

var.

Birden fazla ortak ata  olabilir.

evet.

Ok. Michael Behe'de senle aynı fikirde. Ortak ata ve maymunlarla akrabalık hususunda.

Bakteri kamçısı ile ilgili açıklamlar gırla. Gözün evrimi ilk ışığa duyarlı hücrelerden itibaren modellendi. Behe bile bunlarla uğrasşmıyor son dönemde. Ki insan gözü de, canlılığın geneli de türlü kusurlara sahip.

Buradan hareketle, senin derdin ve söylemeye çalıştığın şey nedir?

Tanrının kısıtlı, elinden bu kadarı gelen kısıtlı bir tasarımcı olduğu mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, teflon yazdı:

Ok. Michael Behe'de senle aynı fikirde. Ortak ata ve maymunlarla akrabalık hususunda.

Bakteri kamçısı ile ilgili açıklamlar gırla. Gözün evrimi ilk ışığa duyarlı hücrelerden itibaren modellendi. Behe bile bunlarla uğrasşmıyor son dönemde. Ki insan gözü de, canlılığın geneli de türlü kusurlara sahip.

Buradan hareketle, senin derdin ve söylemeye çalıştığın şey nedir?

Tanrının kısıtlı, elinden bu kadarı gelen kısıtlı bir tasarımcı olduğu mu?

Tanrı ne kadar kısıtlı olduğunu bilmiyorum ama Tanrı gelmiş geçmiş tüm insanlardan üstün bir akıllı tasarımcı.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...