Jump to content

Nefret ile yaklaşmayalım


Recommended Posts

Ben kutuplaşmanın her türlüsüne karşıyım. Kendi komşumdan korkarak da yaşayabileceğimi sanmıyorum.

Tabi bunu söylerken hükümeti eleştirmemeyi, siyasi ve dini konularda kişisel görüşünü ifade etmemeyi // kendi düşüncesini daima savunmamayı kast etmiyorum.

Fakat abartılara ve korku/panik yaratan söylemlere karşı mesafeli olmamız gerek. Bir de insanların seçimine saygı duymamız gerek. Medya ve diğer araçlarla kandırılmış da olsalar, veya kömür yardımı vs. ile yine yanlış düşünmeye de sevk edilmiş olsalar, neticede son aşamada kararı kendileri alıyorlar. Bu böyle olmasa milletvekillerinin çoğu eğitimli kişilerdir. Onlar bile yeni anayasayı onaylıyorlarsa demek ki bir şeyler oluyordur.

Bir de:

- AKP Hitler demek değildir. Türkiye'nin öyle bir askeri gücü yoktur, kolay kolay da olmayacaktır. AKP ırkçı da değildir kimseyi sabun yapmazlar.

- Şeriat ülkeleri vardır. Türkiye'nin bir İran'dan veya Sudi Arabistan'dan beter olacak hali yoktur. Çocukça bir şey, ama zaten tamamı görüntüdür. İranlı kadınlar da dışarıda örtünüp partilerde sırtı açık elbise filan giyerler. Sudi Arabistan'da ahlak polisi filan vardır. da millet yine de içkisini filan bir yerlerde bir şekilde içer.

 

Ben eleştirmeyelim demiyorum. Da bu halk kitlesinin de hata yapma hakkı vardır. Hele ki inanarak / severek bu yolu seçmişlerse, gayet de mantıklıdır. Çocukların bile belli ölçüde hata yapma hakkı vardır. O yüzden kıyameti koparmaya da gerek yoktur.

- Atatürk konusu da şöyle: Sovyetler birliği zamanında bütün eski/yeni ahitler toplanmıştır. Sonra bu devlet yıkılınca, insanlar yine kendi inançlarına / özgürlüklerine dönmüşlerdir.

Yani mesele gayet de ciddidir. Ama halkın şu veya bu şekilde, bu durumu istemesi sorunu vardır. Kimse kimseden daha cahil de değil. istiyorsa seçim yapmıştır. sonucuyla da yüzleşir. Ben halkı (cahil de olsa) çocuk yerine koymaya inanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye siyaseti sağda tek parti solda tek parti ve azınlık partisi olmak üzere 3 bölüme ayrılmak istenmektedir. Siyasetle uğraşanların artık ellerini taşın altına sokmak gerektiğini inancım tam , Türkiyede yeni bir siyasi oluşum şart haline geldi, kime oy atalım akp den başka diyenlere yeni alternatif sunulması gereklidir, aşırı kutuplaşmanın engellenmesi için bu şart. yeni parti nötrölize görevi yapmalı kendi partisine güvenci kalmayanları kapsayacak kadar geniş yelpaze içinde olmalıdır. Akp nin yapmak istediği başkanlık sistemi gerçekten tek adamcılığın üst sınırlarını zorlayan bir yetki almaktır.bu anayasa onaylanırsa, bu yeni partinin bu ülkede başkanlığa geçişe kadar halka anlatılması ve akp nin mecliste çoğunluk sayısını düşürmesi ve bölünen oyların akp nin sanıldığının aksine başkanlık sisteminin kendine karşı kullanılabileceğini görmesini sağlamak gereklidir. Türkiyede halkın çoğunluğu her şeyi tartacak zekası ve birikimi var, belki bu sistemle yeni parti kurulduğunda  akp nin kendi ayağına kurşun sıktığını bile farkına varacaktır.Türkiyenin geleceğini düşünen siyasetle uğraşan arkadaşlara çağrımdır Ülkede siyasi bir boşluk var seçmen sizleri bekliyor, beklenen bir çıkış yapılması gerekliliğini anlamaları gerek hemde acilen.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Temiz ve kararlı bir eleştiri tarzı, her zaman nefret ve hakaret söylemlerinden daha etkilidir.

AKP Hitler değil elbette. Ancak sonraki dinci yönetimlerin önünü açarak, şeriat denen karanlık rejime imkan sağlayacak olurlar ise, bunu istememiş olsalar da, bu durum benzer nitelikte vahim sonuçlar doğurabilir.  Büyük çatışmalar olabilir. milyonlarca insan zorunlu göçe sürüklenebilir. 

Laiklik olmadan kimse toplum barışını ayakta tutamaz. Laiklik yoksa, eşkiyalık ve diktatörlük var demektir. Tıpkı şeriat ülkelerindeki gibi.

O yüzden bilhassa medya kendini toparlamalı, eleştiri görevini yerine getirmelidir.

 

 

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.01.2017 at 12:46, leonardo18 yazdı:

Fakat abartılara ve korku/panik yaratan söylemlere karşı mesafeli olmamız gerek. Bir de insanların seçimine saygı duymamız gerek. Medya ve diğer araçlarla kandırılmış da olsalar, veya kömür yardımı vs. ile yine yanlış düşünmeye de sevk edilmiş olsalar, neticede son aşamada kararı kendileri alıyorlar. Bu böyle olmasa milletvekillerinin çoğu eğitimli kişilerdir. Onlar bile yeni anayasayı onaylıyorlarsa demek ki bir şeyler oluyordur.

Tüm yetkilerin tek elde toplanacağı, Cumhuriyet'in temel dinamiklerini ortadan kaldırmaya yönelik hazırlanmış olduğu belli olan bir Anayasa'dan bahsediyoruz. Yeni Anayasa ile Yönetim şeklimiz kökten değiştirilebilecekken, akıbetimizin ne olacağının belli olduğu bir yere doğru gittiğimizinin farkındayken, ne saygısından bahsediyorsun sen Allah aşkına?

Halk zaten Tayyip'i Cumhurbaşkanı olarak seçerek ona, devletin tüm organlarının üzerinde yetki ve denetleme hakkı vermiştir. Aklı başında biri Başkanlık ile amaçlananın bunlardan çok daha fazlası olduğunu, dolayısıyla tehlikeyi idrak eder ve endişe duyar. ''Bu kadar yetki hangi sebeple, neden isteniyor?'' diye düşünmekten aciz adamlara saygı duymam söz konusu olamaz. 

Milletvekillerinin çoğu eğitimlidir ne demek yahu? Eğitimden kastın üniversite ise, Türkiye'nin her ilinde bir üniversite var. Herkes üniversite mezunu artık, kriter bu mu yani? Siyaset çirkeftir, menfaat ve çıkar ilişkileri üzerine kuruludur. Özellikle Türkiye'de, zaman çeşitli skandallarına, türlü türlü yolsuzluklarına şahit olduğumuz milletvekillerinin dürüstlükleri bu kadar ayak altına düşmüşken, ben bu adamların lalacakları kararın neyine güveneyim? Ayrıca Allah akıl vermiş fikir vermiş, kendi aklımla da neyin doğru neyin yanlış olduğunu bulabilirim, bulabilmem gerek! Başta Baro olmak üzere, yeni Anayasa tasarısının eksileri, artıları tüm yönleriyle anlatılıyor ve bunları ya da  benzer kaynakları okumadan etmeden gidip oy kullanan kimseye zerre kadar saygı duymam. 

Yahu 18 yaşındaki çocuk milletvekili olabilecek, Genç Osmanlar hangi tecrübe ve bilgi birikimi ile ülke yönetimde halkı temsil ve söz hakkına sahibi olabilecek? Sırf bu madde bile aklı başında olan birini silkelemeye yeter de artar bile!

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.01.2017 at 12:46, leonardo18 yazdı:

Ben kutuplaşmanın her türlüsüne karşıyım. Kendi komşumdan korkarak da yaşayabileceğimi sanmıyorum.

Tabi bunu söylerken hükümeti eleştirmemeyi, siyasi ve dini konularda kişisel görüşünü ifade etmemeyi // kendi düşüncesini daima savunmamayı kast etmiyorum.

Fakat abartılara ve korku/panik yaratan söylemlere karşı mesafeli olmamız gerek. Bir de insanların seçimine saygı duymamız gerek. Medya ve diğer araçlarla kandırılmış da olsalar, veya kömür yardımı vs. ile yine yanlış düşünmeye de sevk edilmiş olsalar, neticede son aşamada kararı kendileri alıyorlar. Bu böyle olmasa milletvekillerinin çoğu eğitimli kişilerdir. Onlar bile yeni anayasayı onaylıyorlarsa demek ki bir şeyler oluyordur.

Bir de:

- AKP Hitler demek değildir. Türkiye'nin öyle bir askeri gücü yoktur, kolay kolay da olmayacaktır. AKP ırkçı da değildir kimseyi sabun yapmazlar.

- Şeriat ülkeleri vardır. Türkiye'nin bir İran'dan veya Sudi Arabistan'dan beter olacak hali yoktur. Çocukça bir şey, ama zaten tamamı görüntüdür. İranlı kadınlar da dışarıda örtünüp partilerde sırtı açık elbise filan giyerler. Sudi Arabistan'da ahlak polisi filan vardır. da millet yine de içkisini filan bir yerlerde bir şekilde içer.

 

Ben eleştirmeyelim demiyorum. Da bu halk kitlesinin de hata yapma hakkı vardır. Hele ki inanarak / severek bu yolu seçmişlerse, gayet de mantıklıdır. Çocukların bile belli ölçüde hata yapma hakkı vardır. O yüzden kıyameti koparmaya da gerek yoktur.

- Atatürk konusu da şöyle: Sovyetler birliği zamanında bütün eski/yeni ahitler toplanmıştır. Sonra bu devlet yıkılınca, insanlar yine kendi inançlarına / özgürlüklerine dönmüşlerdir.

Yani mesele gayet de ciddidir. Ama halkın şu veya bu şekilde, bu durumu istemesi sorunu vardır. Kimse kimseden daha cahil de değil. istiyorsa seçim yapmıştır. sonucuyla da yüzleşir. Ben halkı (cahil de olsa) çocuk yerine koymaya inanmıyorum.

Kardeş hangi kafayla yazdın sen bu yazıyı. Senin vaziyetten haberin yok sanırım . Özellikle koyu renkli alıntıladığım tam müslüman mantığı. Bir de ateistlerin yorumlarını beğenmeyip ülkücü yakıştırması falan yapıyorsun.

tarihinde Yurt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Latte yazdı:

Tüm yetkilerin tek elde toplanacağı, Cumhuriyet'in temel dinamiklerini ortadan kaldırmaya yönelik hazırlanmış olduğu belli olan bir Anayasa'dan bahsediyoruz. Yeni Anayasa ile Yönetim şeklimiz kökten değiştirilebilecekken, akıbetimizin ne olacağının belli olduğu bir yere doğru gittiğimizinin farkındayken, ne saygısından bahsediyorsun sen Allah aşkına?

Halk zaten Tayyip'i Cumhurbaşkanı olarak seçerek ona, devletin tüm organlarının üzerinde yetki ve denetleme hakkı vermiştir. Aklı başında biri Başkanlık ile amaçlananın bunlardan çok daha fazlası olduğunu, dolayısıyla tehlikeyi idrak eder ve endişe duyar. ''Bu kadar yetki hangi sebeple, neden isteniyor?'' diye düşünmekten aciz adamlara saygı duymam söz konusu olamaz. 

Milletvekillerinin çoğu eğitimlidir ne demek yahu? Eğitimden kastın üniversite ise, Türkiye'nin her ilinde bir üniversite var. Herkes üniversite mezunu artık, kriter bu mu yani? Siyaset çirkeftir, menfaat ve çıkar ilişkileri üzerine kuruludur. Özellikle Türkiye'de, zaman çeşitli skandallarına, türlü türlü yolsuzluklarına şahit olduğumuz milletvekillerinin dürüstlükleri bu kadar ayak altına düşmüşken, ben bu adamların lalacakları kararın neyine güveneyim? Ayrıca Allah akıl vermiş fikir vermiş, kendi aklımla da neyin doğru neyin yanlış olduğunu bulabilirim, bulabilmem gerek! Başta Baro olmak üzere, yeni Anayasa tasarısının eksileri, artıları tüm yönleriyle anlatılıyor ve bunları ya da  benzer kaynakları okumadan etmeden gidip oy kullanan kimseye zerre kadar saygı duymam. 

Yahu 18 yaşındaki çocuk milletvekili olabilecek, Genç Osmanlar hangi tecrübe ve bilgi birikimi ile ülke yönetimde halkı temsil ve söz hakkına sahibi olabilecek? Sırf bu madde bile aklı başında olan birini silkelemeye yeter de artar bile!

- Yapılan işlerin yanlışlığı zaten ortada. Tüm bunlara ben de katılıyorum. Ama özellikle fakir ve cahil kesim bu adamları istemeye devam ediyor. Ben bunları biraz anlamaya çalışmaktan söz ediyorum. Yoksa AKP şerefsizliğin önde gidenidir. Bu konuda bir lafım yok.

11 saat önce, Yurt yazdı:

Kardeş hangi kafayla yazdın sen bu yazıyı. Senin vaziyetten haberin yok sanırım . Özellikle koyu renkli alıntıladığım tam müslüman mantığı. Bir de ateistlerin yorumlarını beğenmeyip ülkücü yakıştırması falan yapıyorsun.

Hiç olmazsa rol yapmıyorum. Başörtülü aileden gelip de burda solcu rolü yapmıyorum.

9 saat önce, sağduyu yazdı:

Yaklaşma, sana ve peşine takıldığın lidere ve partiye nefret ile yaklaş diyen mi var?

Dediğin doğru. Tayyibin de geçmişini filan araştırdım. Tayibin babası Menderesin asıldığı gün ağlayan bir insanmış örneğin. O da kara cahil. Öyle olursa iyi olur sanıyor. Siyasetten cumhuriyetin işleyişinden bir haber. Yani ben nolacaksa olsun noktasına gelmiş durumdayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de bu olayın tarihsel / felsefi boyutları çok fazla. Sizler hep bugünün siyasi gelişmelerine göre hareket ediyorsunuz.

1) Atatürk ve İnönü bu ülkede çok güzel bir altyapı hazırlamışlardır fakat sonrasında demokrasi aşama aşama kırpılmıştır.

2) DÜzen zenginler için bile kıt kanaat işler hale gelmiştir. 90'Lı yıllardaki SSK hastanelerindeki kuyrukları filan hiç unutamam. Dindar ve milliyetçi bir nesil bu ülkede zaten yetişmiştir. Bunlar olaylara tersten bakıyorlar. Zİhniyet farkı var. Toplum sözleşmesi ve modern devleti anlamıyorlar. Ülkedeki sol eğilim yok edilmiş veya PKK / Eşk,yalığa dönmüştür. Neticede geriye tek ayaklı bir demokrasi kalmıştır. Ama ülke zaten fakir bir ülke olduğu için, halkın sorunları artmaya devam etmiştir. Bunları savunan bir sol da olmadığı için, Sağ'ın soluna yani dincilere yönelmişlerdir. Bunlar çok da zekice davrandıkları için, ülke aşama aşama, daha dindar bir yapılanmaya gitmiştir. Sudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve İran gibi güçlerin bunlara verdikleri desteği de unutmamak gerek.

3) Netice: Bu çıkmaz sokak daha çok felsefi bir çıkmaz sokaktır. Bazı makalelerde Türkiye'deki eski düzenin son derecede "elitist" olduğundan söz ediliyor. Toplum sözleşmesinde elitizm yoktur. Olamaz.

- Bu yüzden benim vardığım sonuç: Demokrasi bedava değildir. bir bedeli her zaman vardır, yıkılma şansı da vardır. Fransa'da da 1789 devriminden sonra bir "restorasyon" dönemi olmuştur. Sonra İkinci dünya savaşında Cumhuriyet ikinci kez yıkılmıştır. Şu anda "üçüncü cumhuriyet" dönemindeler. Aynı şey Almanya'da, İspanya'da filan da olmuş.

- Bir de tabi gerici ideolojinin tüm bunlardan habersiz olması var. "Bat'nın demokrasisini değil kendi şeriatımızı isterük" zihniyeti var. Bunların hepsini biz eğitemeyiz. Osmanlı'Nın bittiğini, modern bir dünyada yaşadığımızı anlamayana ben ne yapabilirim. O zaman deneyecek. Mosul'u da alacak, 12 adayı da alacak, süper-büyük köprüler / gökdelenler / saraylar yapacak. Ama sonucuna da katlanacak.

Devlet dediğin bir sorunları çözme / iş yapma aracıdır. Bizdeki hali: Sosyete pazarına dönmüş, ilkokul mezunlarının vekil diye tayin edildiği, devletin kaynaklarının akrabaya filan peşkeş çekildiği, zibidi bir ortam. Halk bunu da biliyor. Ama halka yaklaşabilen bir sol olmayınca, kendin yakın gördüğüne AKP / MHP'ye gidiyor.

- Bu rezaleti dediğim gibi siyaset düzeltemez. Bu felsefi bir konudur. Adam demokrasinin evrenselliğini filan anlamak şöyle dursun, "Demokrasi yenir mi?" gibi laflar ediyor. Yani konu anlaşılmamış. 80 sene önce kurulmuş cumhuriyette bu konu niye anlaşılmamış? Ben onu soruyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de şu var: "Bu halk demokrasiden anlamaz" yaklaşımı yaklaşım değildir. Öyle olsaydı Avrupa'da monarşiler devam ederdi Amerikan bağımsızlığı filan da olmazdı. Halkı diktatörlükle yönnettikçe o halk diktatörlüğe alışır, demokrasinin işleyişine katkıda bulunamakacak hale gelir. Burada araplara filan çok sövülüyor ama bu Ülkenin yarısının filan Araplardan o açıdan pek bir farkı yoktur.

 

Kemal Kılıçdaroğlu da 20 sene sonra bugün insanların Mesut yılmazı hatırladıkları kadar hatıranacaktır. Da kendisi tarihsel olarak önemli bir dönemde, tam olarak da yapılabilecek olan tek şeyi yapan bir şahsiyettir. Şu anda Demokrasinin gerilediği bir dönemdeyiz. Kazanma garantisi de yoktur. Yapabileceğimiz tek şey var o da evrensel olan, mantığın önerdiği değerleri elimizden geldiği kadar savunmak. CHP şu anda bunu yapıyor mu? sonuna kadar yapıyor. Öyleyse bu hareketin arkasında durup işleri biraz da oluruna bırakmalıyız.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...