Jump to content

PKK: yeni anayasaya kesinlikle hayir demeliyiz!


Recommended Posts

Yeni anayasa da bir kaç şehiri birleştirerek orada yerel yönetim ilan eden maddenin bir maddenin içine konarak geçirildiği söyleniyor. Bu doğruysa ki bence doğrudur. Sonuöta Eyalet Tayyibin de istediği bir şey. Eski konuşmalarını izleyebilirsiniz. Osmanlı da kürdistan eyaleti var diyordu. 

Ayrıca pkk neden başkanlığa karşı çıksın? Türkiyenin parlamenter  ve üniter sistem içerisinde kalması pkk için en büyük sorundur. Oysa bir kişiyi yönetmek daha kolaydır. Ayrıca üniter sisteme de veda etmenin önü açılmış oluyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, ateistfikir yazdı:

Yeni anayasa da bir kaç şehiri birleştirerek orada yerel yönetim ilan eden maddenin bir maddenin içine konarak geçirildiği söyleniyor. Bu doğruysa ki bence doğrudur. Sonuöta Eyalet Tayyibin de istediği bir şey. Eski konuşmalarını izleyebilirsiniz. Osmanlı da kürdistan eyaleti var diyordu. 

Ayrıca pkk neden başkanlığa karşı çıksın? Türkiyenin parlamenter  ve üniter sistem içerisinde kalması pkk için en büyük sorundur. Oysa bir kişiyi yönetmek daha kolaydır. Ayrıca üniter sisteme de veda etmenin önü açılmış oluyor. 

MHP, özerklik taleplerini tarihin çöplüğüne attı

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, TBMM'de kabul edilen anayasa değişikliğine ilişkin, "MHP olarak biz millet için evet, devlet için evet, cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet diyoruz." ifadesini kullandı.

Büyükataman, "MHP, daha önce gündeme taşınmış olan ve içerisinde anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini, Türk kelimesinin çıkarılmasını ihtiva eden anayasa değişikliği çalışmalarını ve HDP ile birlikte oluşturulabilecek ve ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü tehlikeye düşürebilecek bir anayasa değişikliği ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıştır. Federasyon, özerklik talepleri tamamen tarihin çöplüğüne atılmıştır" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, "TBMM'de kabul edilen anayasa değişikliği ile ilgili kanunun cumhurbaşkanının onayından sonra referandum yoluyla milletin önüne geleceği açık ve nettir. Her zaman olduğu gibi, bundan sonrası için de söz ve karar egemenliğin yegane sahibi olan büyük Türk milletinindir. 2010 Anayasa Referandumu ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle oluşan fiil” durumun yarattığı yönetim anlayışı, 15 Temmuz sonrasında Türkiye'nin çözmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıkmıştır" açıklaması yaptı

Büyükataman, "Söz konusu olan bu gerçekten hareket eden Sayın Genel Başkanımız, anayasa ve yasa ihlalleriyle kangren h‰line gelen yönetim sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla hükümete halkın hakemliğine dayanan bir çıkış yolu sunmuştur. Netice itibariyle iktidar partisi ile MHP arasında varılan mutabakat sonucunda Türkiye'de hükümet modelini yeni bir zemine oturtan Anayasa Değişikliği Paketi hazırlanmıştır.Anayasa tartışmaları ülkemizde yeni değildir. Son 200 yıldır ülkemiz anayasa tartışmalarına şahit olmaktadır. Ancak son yaşadığımız ve muhtemel bir devlet krizine dönüşebilecek süreci kamuoyunda bilinen adıyla 367 krizi başta olmak üzere, 2007 referandumu ve 2010 referandumunun neticeleriyle beraber değerlendirmek gerekmektedir. 

Tartışmaların doruk noktasına çıktığı 2007 yılında yaşananlar toplumsal hafızada tazeliğini korumaktadır. Bilindiği gibi 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde yaşanan ve kamuoyunda " 367 krizi " olarak bilinen hukuk garabeti, CHP'nin müracaatı üzerine Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararla tescillenmiş ve bunun üzerine gerçekleştirilen Anayasa Referandumu ile cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi kabul edilmiştir. Böylece geniş yetkilerine rağmen neredeyse hiç sorumluluğu bulunmayan cumhurbaşkanlığı kurumu, " meşruiyet " açısından da orantısız olarak güçlenmiştir. Nitekim bu meşruiyet karmaşası, 2014 yılında doğrudan halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçildiği günden itibaren ortaya koyduğu siyasi tutum ve davranışları ile " fiili durum " tartışmalarını da beraberinde getirmiştir" dedi.

"ÖNEMLE VURGULAMAK GEREKİR Kİ..." 
Büyükataman, şunları söyledi: "1961 Anayasasında sadece bir paragrafta düzenlenen yetkiler, 1982 Anayasası'nda yasama, yürütme ve yargıya ilişkin olmak üzere tam iki buçuk sayfa h‰linde son derece geniş bir şekilde tanımlanmış ve cumhurbaşkanının yetkileri buna göre belirlenmiştir. Bunun karşısında, cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet suçu bakımından ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının dörtte 3'ünün onayıyla bir sorumluluğa tabi kılınmış, bunun dışında anayasanın hiçbir yerinde, hiçbir tür sorumluluk öngörülmemiştir. Önemle vurgulamak gerekir ki Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu için gereken 3/4 gibi çok yüksek nisap bulunabilse bile " vatana ihanet " suçunun düzenlendiği " Hıyanet-i Vataniye Kanunu "nun kaldırıldığı 12.04.1991 tarihinden itibaren, Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunun " suç tipi " bakımından ortadan kalktığı ve böylece Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunun imkansız hale geldiği ileri sürülmüştür. Yani Cumhurbaşkanlığı makamı fiilen sorumsuzdur. 

Yetki-sorumluluk dengesizliği çerçevesinde bakıldığında, yürütme yapısı da kendi içinde iki başlılık arz etmektedir. Bir tarafta hiçbir sorumluluğu bulunmayan bir cumhurbaşkanıyla, öbür tarafta halkın oylarıyla seçilmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkan, başında bir başbakanın olduğu ve tüm sorumluluğu da üzerinde taşıyan bir bakanlar kurulu. Yani iki başlı bir yürütme söz konusudur ve bu yapı 1982 yılından 2007 yılına kadar sorumsuz cumhurbaşkanı ve sorumlu başbakan ve Bakanlar Kurulu arasında çok ciddi tartışmaları da beraberinde getirmiştir. 

Milliyetçi Hareket Partisi tarihinin her döneminde Türk milletinin, devletimizin, memleketimizin ihtiyaçları doğrultusunda, krizleri, sıkıntıları, tıkanıklıkları gideren, çözen bir tutum içerisinde olmuştur. 

Bugün yine MHP bir büyük sorunu, ülkeyi felakete götürebilecek muhtemel bir gelişmeyi, son derece makul biçimde çözüme ulaştırmak için yola çıkmıştır ve önemli bir mesafe almıştır. MHP, CHP'nin yaptığı gibi, fiili durum garabetinden rahatsız olmayıp mevcut düzenin devam etmesine seyirci kalsaydı, zaten gergin olan, tarihinin en zor ve sıkıntılı dönemini yaşamaya mahkm edilen ülkemiz çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalacaktı. Nitekim Sayın Genel Başkanımız ülkenin gidişatından duyduğu derin endişeyi dile getirmiş ve bu şekilde yola devam edilmesinin getireceği yıkımların önünü kesmek için harekete geçmiştir. 

" TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN FERASETİ MİLLETİMİZİ VE DEVLETİMİZİ BÜYÜK BİR TEHLİKEDEN KORUDU ''
MHP, ülkesine, milletine, devletine, bayrağına, imanına sahip çıkmaktadır. Türk milletinin de, bunu böyle görüp, böyle değerlendireceğinden zerre kadar endişemiz yoktur.

Milliyetçi Hareket Partisi devlet ve millet bekasını güçlendirmek, güvenceye almak, aynı zamanda milli uzlaşma ruhuyla sistem krizini büyüten fiili açmazı bitirmek amacıyla, yüklendiği tarihi görevi gönül huzuruyla ifa etmiş ve üstüne düşeni yapmıştır.

Bilhassa 2009 yılında başlayan bir süreç neticesinde; Ankara merkezli, çağı Türkçe okuyan kuvvetli bir devletin yerine; iç çekişmelere teslim olmuş, kimsenin kimseye güvenmediği, şüphelerin kanaat olarak belirdiği, başkalarının yalanlarını, kendi doğrularına tercih eden bir yönetim anlayışıyla Türkiye, uçurumun kenarına getirilmişti. 

Türk milliyetçilerinin feraseti milletimizi ve devletimizi büyük bir tehlikeden korudu. 

MHP, daha önce gündeme taşınmış olan ve içerisinde anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini, cumhuriyet değerlerinin anayasadan ayıklanmasını ve Türk kelimesinin çıkarılmasını ihtiva eden anayasa değişikliği çalışmalarını ve HDP ile birlikte oluşturulabilecek ve ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü tehlikeye düşürebilecek bir anayasa değişikliği ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıştır. Federasyon, özerklik talepleri tamamen tarihin çöplüğüne atılmıştır. 

Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ülkenin hızla istikrar kazanması, gereksiz gerginlik ve tartışmaların ülke gündeminden çıkarılması için önemli bir adım atılmıştır. Milletimizin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunun üstesinden gelinebilmesi için ülkemizin içerisine sürüklenmiş olduğu yönetim karmaşasına son vermek elzem hale gelmiştir. MHP ülkesi ve milleti için inisiyatif almış ve harekete geçmiştir. Bu değişiklik tek adam rejimi getirmeyecektir. Parlamento zayıflamayacak aksine güçlenecektir. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ilkesi kaldırılıp hesap verebilir bir konuma getirilecektir. 


"ÜLKE OLARAK TARİHİN EN ZOR VE SIKINTILI DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ" 
Türk milletinin kan ve irfan ile kurduğu son Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 2000'li yıllar boyunca, sokulmak istendiği tehlikeli yol, aslında Osmanlı İmparatorluğunun son dönemleri ile büyük benzerlikler taşımaktadır. Son Türk Devletinin bundan bir önceki gibi elimizden sabun gibi kayıp gitmesine müsaade etmeyeceğiz. 

Ülke olarak tarihin en zor ve sıkıntılı dönemini yaşıyoruz. Oyalanacak vaktimiz, kaybedecek değerimiz, israf edecek kaynağımız yoktur. Boşa harcayacağımız, demagoji ve istismarla geçireceğimiz bir saniyemiz kalmamıştır. Türk milleti hizmet ve huzur beklemektedir. Türkiye'nin zincirlerinden kurtulması için çalışan, çabalayan, taviz vermeyen mücadele kararlılığı lazımdır. İşbirliği kanallarını açık tutmalıyız. Hassasiyet göstermemiz gereken önceliklerimiz vatandır, millettir, kardeşliğimizdir, istiklalimizin akıbetidir. 

Hayır demek kolaydır. Çünkü evet denirse, yapılacak çok iş çıkacaktır. Evet denirse taşın altına elini koymak gerekecektir. Önce ülkem ve milletim diyen Türk siyasetinin 47 yıllık dev çınarı Milliyetçi Hareket Partisi bu devlet ve millet için, değil elini, gövdesini taşın altına koymaya kararlıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz millet için evet, devlet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet diyoruz.

MHP devlet ve millet varlığının güvenceye alınıp güvenli bir şekilde istiklal içinde istikbale taşınması için evet diyecektir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

PKK'nin dedigi sudur: ''Devlet anamizi belledi , yeni anayasa ile tümden belleyecek. O yuzden kesinlikle HAYIR diyoruz''. Kurdistan kuracaklardi , bomba ellerinde patlayacak yakinda eger yeni anayasa referandumdan gecerse.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pazarlık yapıyorlar pazarlık. Türkiye'nin diktatörlük olması onların işine gelir. Türkiye demokratik ülke statüsünde olduğu sürece batıda tecrit edilme ve askeri müdahale ihtimalleri zayıflıyor. Ortadoğu modeli bir diktatörlük görüntüsüne girerse batının müdahalesi meşru hale gelir. Onlar da isteklerine kavuşurlar. O yüzden başkanlığı ve diktatörlüğü destekliyorlar. Bu yaptıkları konuşmalar, pazarlığa yüksekten başlama amacını taşıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yeni anayasada pkknın istemediği hiçbir şey bulunmuyor. onların işine geliyor kararsız bir türkiye. kararsız türkiye için tüm yetkileri elinde bulunduran bir akıl hastası yeterli. bu da tayyip ya da benzeri başka biri.

pkknin hayır diyelim sözleri, ancak kendilerine olan nefretin, düşünmekten aciz çomarları evete yöneltmesi ve istedikleri kararsız türkiye'ye en hızlı biçimde kavuşmaları ile sonuçlanacağı içindir.

çomarlar şunları okuyamıyorlar:  binlerce üyesi ve destekçisi olan bir terör örgütü, eylemlerini hep toplum içinde yapıyor. ellerinde madem intiharcılar var, bu eylemler nasıl oluyor da siyasileri hedef almıyor? aylar önce doğuda taş üstünde taş bırakmayan akepenin, kimsenin adını duymadığı, binlerce koruma ile gezmeyen vekillerinin ya da desteklediği it kopuk mafya takımından bir tanesini bile paketleyip götürmüyorlar ama toplum içinde rastgele eylemler yapmayı, toplumu kendilerine nefret biletmeyi tercih ediyorlar; neden?  yani örneğin botokslu mafyözlerden bir tanesini almak, binlerce üyesi olan bir terör örgütü için çok mu zor? bu tür bir eylem, toplumun dğer kesimlerdinde de onlara karşı bakışı olumlu kılabilecekken, niyeyse intihar saldırıları ile toplumun nefretini çekmeyi tercih ediyorlar.  

diğer yandan, bu örgütün ele başlarını bulmak çok mu zor? elinde her türlü haber alma teşkilatını barındıran bir devlet, bu elebaşlarını toparlamakta nasıl oluyor da bu kadar zorlanıyor? oysa ki megri megri diye birlikte türkü söyledikleri zamanlar olmuştu, şimdi nasıl oluyor da bunlara ulaşamıyorlar?

bir terör eyleminin ne kadar etkin yönetilebileceği konusunda reina saldırısı incelenebilir.  amacı bellidir, işlenişi bellidir, kurbanları bellidir. iyi tasarlanmış ve yönetilmiştir. 30 yıllık bir terör örgütü, bu tür bir eylem gerçekleştiremiyorsa -ki etkin eylemler konusunda sabancı suikastini hatırlamakta da fayda var- ve karşısına aldığı devlet bu kadar yeteneksiz bir örgütü ortadan kaldıramıyorsa, ortada başka bir gerçek vardır; o da: bu bir kayıkçı kavgasıdır. kayıkçılar küreklerle kavgaya tutuşur, kürekler onlar dışında herkesin kafasına iner; çünkü gün sonunda onlar kayıklarını aynı kıyıya çekerler. 

bu dövüşün ipuçlarını da açılım sürecinde megri megri sergilemişlerdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Robespierre yazdı:

Pazarlık yapıyorlar pazarlık. Türkiye'nin diktatörlük olması onların işine gelir. Türkiye demokratik ülke statüsünde olduğu sürece batıda tecrit edilme ve askeri müdahale ihtimalleri zayıflıyor. Ortadoğu modeli bir diktatörlük görüntüsüne girerse batının müdahalesi meşru hale gelir. Onlar da isteklerine kavuşurlar. O yüzden başkanlığı ve diktatörlüğü destekliyorlar. Bu yaptıkları konuşmalar, pazarlığa yüksekten başlama amacını taşıyor.

Haklısın bana da öyle geliyo ama Türkiye güçlü bir orduya sahip bir ülke değil mi? Türkiyeye dışarıdan müdahale etmek o kadar kolay mı Robespierre?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, Aprilia yazdı:

PKK'nin dedigi sudur: ''Devlet anamizi belledi , yeni anayasa ile tümden belleyecek. O yuzden kesinlikle HAYIR diyoruz''. Kurdistan kuracaklardi , bomba ellerinde patlayacak yakinda eger yeni anayasa referandumdan gecerse.

Biz AKP'ye senelerdir AKPKK diyoruz. Yani Tayyip ne eylerse güzel eyler PKK için, o yüzden "Seni başkan yaptırmayacağız" filan demelerine hiçbir zaman güvenmedik. Nitekim APO başkanlığı destekliyor. Tayyip'i daima en kritik, en zorlu anlarda kurtarmıştır bu terör örgütü ve APO. 

Yeni anayasa onların çok daha fazla işine gelecek. Şu anda ters köşe yapıyorlar. Tayyip milliyetçi oylara oynuyor, onlar da Tayyip'in bu oyununu destekliyor. Tarih, Kürtçülerle şeriatçıların birlik olmadığı tek bir haince eylemi kaydetmemiştir. Nerede ihanet var, katliam var, gericilik var, bu ikisi birlik olmuş hep.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, ateistfikir said:

Haklısın bana da öyle geliyo ama Türkiye güçlü bir orduya sahip bir ülke değil mi? Türkiyeye dışarıdan müdahale etmek o kadar kolay mı Robespierre?

Kolay değil tabii ki. Ama ya ülkeki bölünme iyice derinleşir ve bir düşmanlık haline gelirse? Türk laikleri ve cumhuriyetçileri içlerinde bu düzenin bir gün biteceği umudunu hala taşıyorlar. Bu AKP embesilleri bir şekilde sktirip gidecek diye düşünüyoruz. Ama bunlar öyle bir düzen kurdular ki, rejim asla değişmeyecek ve üzerimizdeki baskı artık tahammül edilmez bir hal aldı. Buna ekonomik krizler de eşlik ederse, Türkiye içinde önemli gruplar, bu melanetten kurtulalım da ne olursa olsun diye düşünebilir. Böyle bir durumda güçlü Türk ordusu falan kalmaz. Üzülerek söylüyorum ama halkın bir bölümü yabancı müdahalesini destekler hale gelebilir. Kuzey Kıbrıs'ta yapılan oylamada, kendi ülkelerinin varlığını sona ermesini onaylayanların oranı %65 civarında çıkmıştı. O insanlardan daha mı erdemli davranacağımızı sanıyorsun?

Başkanlığın yarattığı zorlayıcı koşullar İç savaşa giden yolu açabilir. Halkın arasındaki ayrım düşmanlık noktasına gelirse, ülke dış müdahalelere açık hale gelir. Libya'ya nasıl müdahale ettiler? Niçin daha önce saldıramıyorlardı? Başkanlık konusunda en büyük tehlike aslında budur. Yoksa Tayyip Erdoğan girdiği bütün seçimleri zaten kazanıyor. Normal koşullarda onu yargılayacak bir merci kalmadı.

PKK yalancıdır. PKK'nın artık Türkiye'nin demokratikleşmesi gibi bir derdi yoktur. Belki bundan 15-20 sene öncesine kadar daha demokratik bir Türkiye istiyor olabilirlerdi. Ama artık tek istekleri Türkiye'nin zayıf düşüp parçalanması. O yüzden PKK yörüngesinde olanların asla "HAYIR" oyu kullanacaklarını düşünmeyin. En fazla sandığa gitmezler ve bu da EVET'e yarar. Nitekim 2010 referandumunda ya evet ya da boykot diyorlardı.

-Ortaya konan şekli ile başkanlık sistemi, Türkiye'yi Irak ve Suriye gibi batı standartlarına uymayan ülke sınıfına sokacak. Bu durumda Türkiye'nin NATO'dan atılıp dış müdahaleye açık hale getirilmesi ihtimali çok daha yükselmektedir. Bu PKK'nın istediği birşeydir.

- Diyelim ki başkanlık sistemine geçildi. Peki ama Tayyip Erdoğan'ın sonsuza kadar başkan kalacağının garantisini kim verebilir? Bugün Tayyip Erdoğan üniter devletten yanaymış gibi duruyor. Varsayalım ki bunda samimi. Ya yarın ölürse ya da öldürülürse? Yerine gelecek yeni başkanın federasyona geçmeyeceğini kim garanti edebilir? Örneğin Abdullah Gül. Seçilemez mi? Seçilirse federasyona geçmek istemez mi? Kim buna engel olabilir? Başkanlık Türkiye Cumhuriyeti'nin kendini koruma reflekslerini ortadan kaldırıyor. Bu da PKK'ya yarar.

Referandumda karar verirken PKK'nın tutumuna göre pozisyon almak çok yanlıştır. Varolan rejim içinde PKK askeri olarak yenilmiştir. Şu an yine onlarla savaşıyoruz. Türkiye'nin öyle köklü bir değişim yaşamasının bir zaafiyet hali yaratmayacağını kimse garanti edemez. Halihazırda başarı ile savaştığımız PKK'nın başkanlık sisteminde daha kötü bir hale gelmesini ummayın. Aksine daha güçlü bir hale gelecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

Kolay değil tabii ki. Ama ya ülkeki bölünme iyice derinleşir ve bir düşmanlık haline gelirse? Türk laikleri ve cumhuriyetçileri içlerinde bu düzenin bir gün biteceği umudunu hala taşıyorlar. Bu AKP embesilleri bir şekilde sktirip gidecek diye düşünüyoruz. Ama bunlar öyle bir düzen kurdular ki, rejim asla değişmeyecek ve üzerimizdeki baskı artık tahammül edilmez bir hal aldı. Buna ekonomik krizler de eşlik ederse, Türkiye içinde önemli gruplar, bu melanetten kurtulalım da ne olursa olsun diye düşünebilir. Böyle bir durumda güçlü Türk ordusu falan kalmaz. Üzülerek söylüyorum ama halkın bir bölümü yabancı müdahalesini destekler hale gelebilir. Kuzey Kıbrıs'ta yapılan oylamada, kendi ülkelerinin varlığını sona ermesini onaylayanların oranı %65 civarında çıkmıştı. O insanlardan daha mı erdemli davranacağımızı sanıyorsun?

E zaman değişti tabi. Rum tarafı sürekli gelişirken bizin taraf üniversite, askeriye ve kumara dayalı. Kıbrıs ciddi siyasi mücadele isteyen bir meseledir. Mesela Kıbrıslılar niye 2 yıl askerlik yapsınlar? Niye gelişmeyen bir adada yaşasınlar?

- Bir de biz nelerle uğraşıyoruz millet ülkesini geliştirmekle meşgul. 20 senedir gacılar kapalı mı, mini etekli mi diye tartışan zibidi bir ülkeyiz. Biraz empati kurmak lazım.

Alıntı

Başkanlığın yarattığı zorlayıcı koşullar İç savaşa giden yolu açabilir. Halkın arasındaki ayrım düşmanlık noktasına gelirse, ülke dış müdahalelere açık hale gelir. Libya'ya nasıl müdahale ettiler? Niçin daha önce saldıramıyorlardı? Başkanlık konusunda en büyük tehlike aslında budur. Yoksa Tayyip Erdoğan girdiği bütün seçimleri zaten kazanıyor. Normal koşullarda onu yargılayacak bir merci kalmadı.

Bu söylentiyi ilk ortaya atanı bulursam döveceğim.

Alıntı

-Ortaya konan şekli ile başkanlık sistemi, Türkiye'yi Irak ve Suriye gibi batı standartlarına uymayan ülke sınıfına sokacak. Bu durumda Türkiye'nin NATO'dan atılıp dış müdahaleye açık hale getirilmesi ihtimali çok daha yükselmektedir. Bu PKK'nın istediği birşeydir.

Ne dış müdahelesi. Küba mıyız biz? iyice uçtunuz.

Alıntı

 

- Diyelim ki başkanlık sistemine geçildi. Peki ama Tayyip Erdoğan'ın sonsuza kadar başkan kalacağının garantisini kim verebilir? Bugün Tayyip Erdoğan üniter devletten yanaymış gibi duruyor. Varsayalım ki bunda samimi. Ya yarın ölürse ya da öldürülürse? Yerine gelecek yeni başkanın federasyona geçmeyeceğini kim garanti edebilir? Örneğin Abdullah Gül. Seçilemez mi? Seçilirse federasyona geçmek istemez mi? Kim buna engel olabilir? Başkanlık Türkiye Cumhuriyeti'nin kendini koruma reflekslerini ortadan kaldırıyor. Bu da PKK'ya yarar.


 

- Aliyev gibi, Putin gibi takılacak işte. Ama ne olacağının da garantisi yok. seçim rüşveti, adamcılık, medya ile beyin yıkama. başka bir şey yok.

Alıntı

Referandumda karar verirken PKK'nın tutumuna göre pozisyon almak çok yanlıştır. Varolan rejim içinde PKK askeri olarak yenilmiştir. Şu an yine onlarla savaşıyoruz. Türkiye'nin öyle köklü bir değişim yaşamasının bir zaafiyet hali yaratmayacağını kimse garanti edemez. Halihazırda başarı ile savaştığımız PKK'nın başkanlık sisteminde daha kötü bir hale gelmesini ummayın. Aksine daha güçlü bir hale gelecektir.

PKK sivil halka / proletaryaya saldırmış bir örgüttür. ne düşündükleri gerçekten umrumda değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

FETÖ "Allah birdir" diyor..

Tayyip de "Allah birdir" diyor..

Demekki Tayyip FETÖcü!

 

PKK "hayır" diyorsa bize ne kardeşim?

Şimdi biz bu yüzden Türkiyeyi önüne gelene kandırılan, sadece yargılanmamak için Başkan olmak isteyen birinin ellerine mi verelim.

"Türk" kelimesini bir kere bile ağzına almamış, Türkiyeyi Arabistan yapmak isteyen bir psikopatın ellerine mi verelim.

PKK ne diyorsa diyor, bize ne?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, leonardo18 said:

Bu söylentiyi ilk ortaya atanı bulursam döveceğim.

Söylenti derken? Bu siyasi bir yorum.

Türkiye'nin Ortadoğu tarzı bir "başkanlık" sistemine geçmesi, ülke olarak meşruiyetinin zedelenmesi sonucunu doğuracaktır. Bugün batılı ülkelerde Beşar Esat'ın öldürülmesini söylemek çok normal kabul ediliyor. Niye böyle? Nedir bu meşruiyeti veren şey? Cevap şu, Suriye batıda demokratik bir devlet olarak kabul edilmiyor. Başkanlık sistemi Türkiye'nin de benzer bir potaya girmesi sonucunu doğuracaktır.

Bu bir yorum. Gerçekleşip gerçekleşmemesi ayrı bir konu. Yeryüzünde bütün siyasi öngörüleri, siyasi analizleri birebir tutan birisi var mı?

Sen referandumda HAYIR diyecek gibi duruyorsun. Sen niçin HAYIR diyeceksin? Senin tek motivasyonun Tayyip Erdoğan'ı sevmemek mi? Neticede Tayyip Erdoğan bir insan ve insanların ölmesi gerçekten çok kolay. Sonsuza kadar kalmayacak. Bir sistem kuruluyor. Bu sistemin başına tamamen farklı bir insan da gelip oturabilir. Bu çerçevede, aslında batıda da var olan bir sistemi niçin istemiyorsun? Senin itiraz gerekçelerin nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Robespierre yazdı:

Kolay değil tabii ki. Ama ya ülkeki bölünme iyice derinleşir ve bir düşmanlık haline gelirse? Türk laikleri ve cumhuriyetçileri içlerinde bu düzenin bir gün biteceği umudunu hala taşıyorlar. Bu AKP embesilleri bir şekilde sktirip gidecek diye düşünüyoruz. Ama bunlar öyle bir düzen kurdular ki, rejim asla değişmeyecek ve üzerimizdeki baskı artık tahammül edilmez bir hal aldı. Buna ekonomik krizler de eşlik ederse, Türkiye içinde önemli gruplar, bu melanetten kurtulalım da ne olursa olsun diye düşünebilir. Böyle bir durumda güçlü Türk ordusu falan kalmaz. Üzülerek söylüyorum ama halkın bir bölümü yabancı müdahalesini destekler hale gelebilir. Kuzey Kıbrıs'ta yapılan oylamada, kendi ülkelerinin varlığını sona ermesini onaylayanların oranı %65 civarında çıkmıştı. O insanlardan daha mı erdemli davranacağımızı sanıyorsun?

Başkanlığın yarattığı zorlayıcı koşullar İç savaşa giden yolu açabilir. Halkın arasındaki ayrım düşmanlık noktasına gelirse, ülke dış müdahalelere açık hale gelir. Libya'ya nasıl müdahale ettiler? Niçin daha önce saldıramıyorlardı? Başkanlık konusunda en büyük tehlike aslında budur. Yoksa Tayyip Erdoğan girdiği bütün seçimleri zaten kazanıyor. Normal koşullarda onu yargılayacak bir merci kalmadı.

PKK yalancıdır. PKK'nın artık Türkiye'nin demokratikleşmesi gibi bir derdi yoktur. Belki bundan 15-20 sene öncesine kadar daha demokratik bir Türkiye istiyor olabilirlerdi. Ama artık tek istekleri Türkiye'nin zayıf düşüp parçalanması. O yüzden PKK yörüngesinde olanların asla "HAYIR" oyu kullanacaklarını düşünmeyin. En fazla sandığa gitmezler ve bu da EVET'e yarar. Nitekim 2010 referandumunda ya evet ya da boykot diyorlardı.

-Ortaya konan şekli ile başkanlık sistemi, Türkiye'yi Irak ve Suriye gibi batı standartlarına uymayan ülke sınıfına sokacak. Bu durumda Türkiye'nin NATO'dan atılıp dış müdahaleye açık hale getirilmesi ihtimali çok daha yükselmektedir. Bu PKK'nın istediği birşeydir.

- Diyelim ki başkanlık sistemine geçildi. Peki ama Tayyip Erdoğan'ın sonsuza kadar başkan kalacağının garantisini kim verebilir? Bugün Tayyip Erdoğan üniter devletten yanaymış gibi duruyor. Varsayalım ki bunda samimi. Ya yarın ölürse ya da öldürülürse? Yerine gelecek yeni başkanın federasyona geçmeyeceğini kim garanti edebilir? Örneğin Abdullah Gül. Seçilemez mi? Seçilirse federasyona geçmek istemez mi? Kim buna engel olabilir? Başkanlık Türkiye Cumhuriyeti'nin kendini koruma reflekslerini ortadan kaldırıyor. Bu da PKK'ya yarar.

Referandumda karar verirken PKK'nın tutumuna göre pozisyon almak çok yanlıştır. Varolan rejim içinde PKK askeri olarak yenilmiştir. Şu an yine onlarla savaşıyoruz. Türkiye'nin öyle köklü bir değişim yaşamasının bir zaafiyet hali yaratmayacağını kimse garanti edemez. Halihazırda başarı ile savaştığımız PKK'nın başkanlık sisteminde daha kötü bir hale gelmesini ummayın. Aksine daha güçlü bir hale gelecektir.

Türkiye de böyle bir ayrışma görüyomusun şuanda? Şuanda gözükmüyor. Kırılganlıkları olan bi ükeyiz ama iç savaş çıkarmak icin de belkide en zor ülke biziz. Laik ve İslamcı kesim arasında önceden beri bir ayrışma var ama bu hiç şiddetli bir noktaya gelmedi. Sen ne düşünüyosun? 

Şunu da sorayım. Türkiyeyi NATO'dan çıkarmak kolay mı? Türkiye Abd için ortadoğu da hep önemli bir rolde olmuştur. Abd Türkiyeye başkanlığı getirerek daha kolay bir şekilde yönetmek istiyor olamaz mı? Tam bir sömürü ülkesi. Bunları gerçekten merak ettiğim için soruyorum. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

PKK şöyle diyormuş, böyle diyormuş. Sana ne! Senin beynini PKK mı yönetiyor? Senin kafan çalışmıyor mu? Sen neye evet dediğini idrak yeteneğin yok mu? Neye evet diyorsun, buna cevap ver. Yoksa o itlerin suratına sçayım. Onların yönlendirmesi ile mi oy kullanacaksın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, ateistfikir said:

Türkiye de böyle bir ayrışma görüyomusun şuanda? Şuanda gözükmüyor. Kırılganlıkları olan bi ükeyiz ama iç savaş çıkarmak icin de belkide en zor ülke biziz. Laik ve İslamcı kesim arasında önceden beri bir ayrışma var ama bu hiç şiddetli bir noktaya gelmedi. Sen ne düşünüyosun? 

Şunu da sorayım. Türkiyeyi NATO'dan çıkarmak kolay mı? Türkiye Abd için ortadoğu da hep önemli bir rolde olmuştur. Abd Türkiyeye başkanlığı getirerek daha kolay bir şekilde yönetmek istiyor olamaz mı? Tam bir sömürü ülkesi. Bunları gerçekten merak ettiğim için soruyorum. 

 

Bugün için değil. Ama sorumsuz ve özgüveni tavan yapmış İslamcılara hiçbir şekilde güvenmiyorum. Suriye'yi bu hale bu gerzek sürüsü getirdi.

Suriye'de iç savaş çıkmadan önce, bir Suriye'liye gidip ülkeniz bu hale gelecek deseniz size gülerlerdi. Birden bire fırtına gibi bir saldırının altında kaldılar.

İslamcılar hem ahlaksız hem beceriksiz hem de aptallar. Bu çok güçlü bir patlayıcı yapmak için mükemmel bir karışım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...