Jump to content

Kuran'in İlkelliklerine Örnekler 4


Recommended Posts

11 saat önce, mmmrkl yazdı:

Metin bir tane, yorum çok; gayet normal herkesin aklı farklı düşünüyor.

Âyetlerin farklı yorumları olur, doğrusunu sen seçersin.

Zaten problem bu:

Allah var mı, yok mu, Big Bang bir başlangıç mı değil mi, evren yaratıldı mı ezelî mi?...

Sen inanmyorsun diye herkes senin gibi mi düşünsün?

Ceza tehdidine maruz kalanlar inanmayanlar değil, hem inanmayıp hem saldıranlar.

Anlamak istemediğiniz kısma bir örnek vereyim.


Aşağıdaki türkçe yazılmış olsa da, türk olmayan bir insan tarafından ortaya konulmuş, modern bilim ile ilgilenen tüm toplumların diline çevrilmiş ve hiçbir toplumda, buna başka bir anlam yüklenmemiştir. Hiçbir toplumda, aa biz onu böyle yorumladık diye, tamamen başka bir sonuca varan bir yorumunu bulamazsınız. yani sandığınızın tersine, herkes farklı düşünmez. tanımlar ve yargılar ortaya düzgün konulduğunda herkes, isterse farklı kültürlerde farklı dillerde olsun, aynı şeyi anlar. kendinizi kandırmayın.
 

Alıntı

Pisagor teoremi:

bir dik üçgende dik kenarın yani hipotenüsün bir kenarını oluşturduğu karenin alanı diğer iki dik kenarın birer kenar olarak oluşturdukları karelerin alanları toplamına eşittir

 

Ama sizin kafanızda oluşturduğunuz tanrınız öyle laflar ediyor ki, hiçkimse bir halt anlamıyor; herkes kendi yorumunu uyguluyor. Sonra da aa ben size öyle dedim de siz yapmadınız da diye liseli sevgili gibi triplere sokuyorsunuz hayali tanrınızı. hayali tanrınız, bir insan kadar bile laf etmekten aciz. kafanızda bu kadar sefil bir tanrı yaratmış olmanız bile apayrı bir gariplik.

Ortada sözünü ettiğiniz gibi bir problem bulunmuyor. tanrı var mı yok mu diye bir sorun hiçbir zaman olmadı. tanrı uydurup, bunu başkalarının yaşamlarına sokmaya çalışanların yaşamlarımızı kirletmeleri dışında hiçbir problem bulunmuyor.

tanrı diye bir şey yoktur. düşünmekten aciz veya aşırı korkak akıl hastalarının uydurduğu zırvalar vardır. 

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 14.02.2017 at 10:24, mmmrkl said:

Sevgili kardesim,

bu âyeti aktararak, demek istediğini pek anlayamadım; bence, bu âyet, gelecekteki inkâr edenlere hitap ediyor.

Anlaşıldı, başa dönmek, söz konusu ayeti irdelemek gerekiyor. Seninle birlikte tabii ki.

“Enbiya 30: İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?”  

"1. e ve lem yera    :  ve görmüyorlar mı (görmediler mi)"   

Konuşan kim? Hz. Muhammed Allah (Adı Muhammed, Soyadı Allah) Kime hitap ediyor? kendisinin de dahil  olduğu zamanının cahiliyesine hitap ediyor. Bu durumda, ayetteki orijinal fiil zamanı "görmüyorlar mı?" doğru olup, bunun dışında kullanılan "(görmediler mi)"  vb. zamanların hepsi karaktersiz mealcilerin karakterlerinden kaynaklanmaktadır.

Bu çarpıtma neden yapılıyor? Şu "...göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı..." masal ifadesini, büyük patlamayla özdeşleştirebilmek ve böylece cahiliye kitabı kuranın ne kadar bilimsel:D bir kitap olduğunu ortaya koymak için...

Kırk civarında meal taradım: 13 mealci "görmüyorlar mı?" olarak, 21 mealci "görmediler mi" olarak, 8 mealci "görmezler mi" olarak çevirmişler. Demek oluyor ki, kırk mealciden 13'ü bu konuda dürüst davranmış, bunları kutlamalı, diğerlerini şiddetle kınamalı.

Fakat forumda yeni yetme bir mealci-yorumcu var ki, kırk yıllık mealcilere, yorumculara taş çıkartıyor ".bence, bu âyet, gelecekteki inkâr edenlere hitap ediyor." diyerek, doğmamış bebeklere don biçiyor.  Allah'ca "görmüyorlar mı" olan, bu mealci-yorumcuya göre "görmeyecekler mi" oluyor. 

Ne yazık ki, bu zat, sözünün/yorumunun arkasında duramayarak anında çark edip  "görmezler mi formunda çevrilebilir."  diyebiliyor. İnbelik yaptılar diye Lut kavmini yok ettiğini gururla söyleyen Allah, zamanımızın müslükleri arasında yaygın olan bu tür inbeliklere gıkını çıkartmıyor. İzine ayrılıp tatile mi çıktı, istifa mı etti, uzayda kayıp mı oldu, yoksa öldü mü? Son  şık kesin gibi. Bu bilim çağında kim takar oni... 

   

                                                                 

   

 

 

 

 

   

 

   

 

 

 

   
tarihinde ilkeli tarafından düzenlendi
hata düzeltme
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, bir_akil_insan said:

Anlamak istemediğiniz kısma bir örnek vereyim.


Aşağıdaki türkçe yazılmış olsa da, türk olmayan bir insan tarafından ortaya konulmuş, modern bilim ile ilgilenen tüm toplumların diline çevrilmiş ve hiçbir toplumda, buna başka bir anlam yüklenmemiştir. Hiçbir toplumda, aa biz onu böyle yorumladık diye, tamamen başka bir sonuca varan bir yorumunu bulamazsınız. yani sandığınızın tersine, herkes farklı düşünmez. tanımlar ve yargılar ortaya düzgün konulduğunda herkes, isterse farklı kültürlerde farklı dillerde olsun, aynı şeyi anlar. kendinizi kandırmayın.
 

Ama sizin kafanızda oluşturduğunuz tanrınız öyle laflar ediyor ki, hiçkimse bir halt anlamıyor; herkes kendi yorumunu uyguluyor. Sonra da aa ben size öyle dedim de siz yapmadınız da diye liseli sevgili gibi triplere sokuyorsunuz hayali tanrınızı. hayali tanrınız, bir insan kadar bile laf etmekten aciz. kafanızda bu kadar sefil bir tanrı yaratmış olmanız bile apayrı bir gariplik.

Ortada sözünü ettiğiniz gibi bir problem bulunmuyor. tanrı var mı yok mu diye bir sorun hiçbir zaman olmadı. tanrı uydurup, bunu başkalarının yaşamlarına sokmaya çalışanların yaşamlarımızı kirletmeleri dışında hiçbir problem bulunmuyor.

tanrı diye bir şey yoktur. düşünmekten aciz veya aşırı korkak akıl hastalarının uydurduğu zırvalar vardır. 

Verdğiniz örnek, bir matemaik, bir kesin yargı taşıyor; Kur'an'ın tefsirinde ise 1400 yıl önce yaşamış bir toplumun dilini,kütürünü anlamaya çalışmak var, kesin yargı yapamıyorsunuz matematik gibi.

O zamanki toplumun insanları gayet iyi anlıyorlardı, çünkü kendi dilleri, kendi gelenekleri, kendi coğrafyaları...

Tanrının varolup olmamasın konusuna gelince, her zaman olan bir tartışma.Sanırım siz kendinizden başka düşünülebileceğinin farkında değilsiniz ki, tahkir edici sözlerle kendinizi avutuyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, ilkeli said:

Anlaşıldı, başa dönmek, söz konusu ayeti irdelemek gerekiyor. Seninle birlikte tabii ki.

“Enbiya 30: İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?”  

"1. e ve lem yera    :  ve görmüyorlar mı (görmediler mi)"   

Konuşan kim? Hz. Muhammed Allah (Adı Muhammed, Soyadı Allah) Kime hitap ediyor? kendisinin de dahil  olduğu zamanının cahiliyesine hitap ediyor. Bu durumda, ayetteki orijinal fiil zamanı "görmüyorlar mı?" doğru olup, bunun dışında kullanılan "(görmediler mi)"  vb. zamanların hepsi karaktersiz mealcilerin karakterlerinden kaynaklanmaktadır.

Bu çarpıtma neden yapılıyor? Şu "...göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı..." masal ifadesini, büyük patlamayla özdeşleştirebilmek ve böylece cahiliye kitabı kuranın ne kadar bilimsel:D bir kitap olduğunu ortaya koymak için...

Kırk civarında meal taradım: 13 mealci "görmüyorlar mı?" olarak, 21 mealci "görmediler mi" olarak, 8 mealci "görmezler mi" olarak çevirmişler. Demek oluyor ki, kırk mealciden 13'ü bu konuda dürüst davranmış, bunları kutlamalı, diğerlerini şiddetle kınamalı.

Fakat forumda yeni yetme bir mealci-yorumcu var ki, kırk yıllık mealcilere, yorumculara taş çıkartıyor ".bence, bu âyet, gelecekteki inkâr edenlere hitap ediyor." diyerek, doğmamış bebeklere don biçiyor.  Allah'ca "görmüyorlar mı" olan, bu mealci-yorumcuya göre "görmeyecekler mi" oluyor.

Bütün bu yazdıkların yazım dilinde doğru olabilir, fakat Kur'an oturup,imlâ kurallarına göre yazılmış bir kitap değil, o anki olaya binaen muhatabına hitapediyor; dolayısıyla bu tür iletişimin olabileceğine inanıyorum ben.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, mmmrkl yazdı:

Verdğiniz örnek, bir matemaik, bir kesin yargı taşıyor; Kur'an'ın tefsirinde ise 1400 yıl önce yaşamış bir toplumun dilini,kütürünü anlamaya çalışmak var, kesin yargı yapamıyorsunuz matematik gibi.

O zamanki toplumun insanları gayet iyi anlıyorlardı, çünkü kendi dilleri, kendi gelenekleri, kendi coğrafyaları...

Tanrının varolup olmamasın konusuna gelince, her zaman olan bir tartışma.Sanırım siz kendinizden başka düşünülebileceğinin farkında değilsiniz ki, tahkir edici sözlerle kendinizi avutuyorsunuz.

Diyorsunuz ki: bu kitap 1400 yıl öncesinin kültürünün ürünüdür.

Biz de aynı şeyi söylüyoruz: bu kitap, 1400 yıl önce yaşamış arabın günlük siyaset ve masallarını barındıran kitaptır.

İşin ilginç tarafı, 1400 yıl öncesinin ürünüdür diyerek, kutsal ve tüm zamanlara hitap eden kitabınızı düşük görmekte ve göstermektesiniz. Dahası, hayalinizde yarattığınız tanrınızın, savunduğunuz gibi tüm zamanlara hitap eden bir kitap yerine ancak ya 1400 sene öncesinin kitabı işte, olur o kadar diye savunulacak bir şeyi bu benim nihai eserimdir diye tanıttığını savunmaktasınız. gülünç değil mi bu savunma sizce de ?

Tanrının varlığı ya da yokluğu konusunda tartışma yoktur. Çünkü ortada tartışma konusu yoktur. Tanrı vardır diyen, kanıtını getirir. Bu, örneğin, tutup elinden getirmektir aha bu benim tanrım diye. Yoksa, ben bir şey uydurdum haydi bunu tartışalım demek ancak cahilin işidir.

Diğer yandan, uydurduğunuz şeyin tanımını ortaya koymanız, onun olasılığını tartışmak için bir zemin hazırlayabilir.

Örneğin: güneşin çevresinde dönen bir çaydanlık var dediğimizde, bu olasıdır. Çünkü güneş de, kütleçekim de, çaydanlık da bilinen ve ölçülebilir şeyler. Burada nasıl sorusu önemsizdir. Örneğin: birisi uzay mekiğinden dışarı bir çaydanlık sallamışsa, kesinlikle güneş çevresinde dönen bir çaydanlık vardır.

Ama bir tanrı vardır dediğiniz zaman, bunun için gerek ve yeter bilgiyi de sunmanız gerekir. Örneğin tanrı mükemmeldir ve mükemmel de tam olarak şudur derseniz, o zaman tanrınızı değerlendirebiliriz. Bunun dışında, tanrı diye bir şey uydurup, günlük duygu durumunuza göre tanımını değiştirip duruyorsanız; bu ancak sizin hayal dünyanızda yarattığınız bir uyduruk figürden başka bir şey değildir.

Sizin durumunuz bundan çok farklı değildir. Bu güne kadar gelen süreçte, sizde olan değişim de zaten tanrı inancınızın değişkenliğinden kaynaklanıyor. İstediğiniz şekilde ve istediğiniz yoğunlukta inanın, tanrınızı olduramayacaksınız. Onu siz yarattınız; ona sizden başka inanan bulunmuyor. Başkalarının da kendi tanrıları var. İsmine hep birlikte allah diyor olmanız, onu aynı figür kılmıyor. Hepiniz, kendi hayalinizde farklı bir tanrı yaratıp, ona inanıyorsunuz. Bunun farkına varmanızda yarar var. 

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 21.02.2017 at 10:43, mmmrkl said:

Bütün bu yazdıkların yazım dilinde doğru olabilir, fakat Kur'an oturup,imlâ kurallarına göre yazılmış bir kitap değil, o anki olaya binaen muhatabına hitapediyor; dolayısıyla bu tür iletişimin olabileceğine inanıyorum ben.

"Doğru olabilir" gibi kaçamak yanıt yok: Doğru mu, değil mi? Net yanıt istiyorum.

Benim tezim malum: Muhammed kendisinin de dahil  olduğu zamanının cahiliyesine hitap ediyor. Bu durumda, ayetteki orijinal fiil zamanı "görmüyorlar mı?" doğrudur.

Sizin İlk Teziniz: "... bence, bu âyet, gelecekteki inkâr edenlere hitap ediyor. "                                                                             

İkinci (Dansözlük teziniz) "...görmezler mi formunda çevrilebilir." 

Son teziniz/kararınız nedir?..

tarihinde ilkeli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...