Jump to content

Kuran'ın Çelişkilerine Örnekler 2


Recommended Posts

7 dakika önce, democrossian yazdı:

Sahi siz salak mısınız yahu! Hayır embesil filan mısınız, zeka geriliği mi var? Kimsenin zekası bu kadar kıt olamaz, kısmayı nasıl başarıyor, beyninizi nasıl dumur ediyorsunuz?

Çok gerginsiniz democrossian.

Bence bunların kitapları hakkındaki her bir yorumu ve savunuları, Tanrılarına ağır bir darbedir.

O Tanrıları ki, bir türlü ne dediğini kendi müritlerine bile anlatamamıș.

Bu gerçeği 1000 kere de söylesek görmezden geleceklerdir.

Bunu her iletilerinde âlenen itiraf ediyorlar.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,1k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Yok yahu, ne gergini... Müslümlere yol bile gösterdim, bugün tersine çok relaksım.

 

Yok da şimdi, bu ilkel vahşi geri zekalı allahın hür köle ve cinsiyet ayrımı yapması zaten başlı başına rezalet bir kepazelik. Bir de sınıflar arası kısas koyması skandal artık yani, botun üstüne tüy dikilmişi!

 

Bu kadar kepaze bir rezilliği en ağır sözcükler bile yeterince tanımlamıyor, ben ne yapayım? :D Yoksa keyfim iyi, bir küçük şişe açtım, çerez var... Takılıyorum... Sonra da bir doğa gezintisi planlıyorum. Müslümlerin olmadığı yerlerde huzur buluyorum. Kuşlar, kelebekler, kurtlar domuzlar tavşanlar Müslüm olmuyorlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 hours ago, teflon said:

Bu ayet daha açık yazılabilir miydi... Evet ya da Hayır. Kıvırmadan net yazın ki boyunuz ölçüsünü görebilelim. Evet ya da hayır.

 

Hayir. Ben Kuran'a iman ettim. Kuran ile barisigim. Ve sizin bunu hos görmenizi bekliyorum. Tamam, Kuran'a benim yaklasimim ayri, sizin yaklasiminiz ayri. Zaten AYNI olsa idi ikimiz birden islami seçmis olurduk ya da ikimiz birden ateizmi. Ben sizin ateistliginizi hos görebiliyorum, dilerim siz de benim müslümanligimi hos görebilin. Inanç özgürlügü tek tarafli degil çünkü. Kuran'a iman etmekte de etmemekte de özgür olmaliyiz. Bir birimizin inanma ya da inanmama özgürlügüne saygi göstermeliyiz. Yoksa demokrasi inancimiz sözde kalir. Bir birimize hakaretler etmeyi, sövüp saymayi, boyumuzun ölçüsünden dem vurup meydan okumayi birakmaliyiz.   

 

Bir de şunu söylediniz: "Mühkem müteşabihe kırk takla atıp da asıl cevabı veremediniz..Bari buna verin de şanınız yürüsün."

 

Güzel kardesim, muhkem ve müteşabih ayetler Âl-i Imrân 7'nin müzakeresin sirasinda ele alindi. Söylenmesi gereken orda söylendi, bitti. Onlar baskadir adil-esit ceza anlamindaki KISAS ile "hürle o hür" denerek dile getirilen SUÇUN VE CEZANIN SAHSîLiGi baska.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, kavak said:

 

Bizim Sizinle ilgili düșündüklerimiz önemsiz, önemli olan Tanrınız ve kitabı hakkında düșündüklerimiz. Onların pek olumlu oldukları söylenemez. Bu konu üzerinde kitap yazmıșsanız, durum Tanrınız açısından, daha da vahim desenize. Garibim kendi derdini bir türlü açık ve seçik anlatamıyor. Yardımcılara ihtiyaç duruyor demek. Bundan dahi iyi bir itiraf olamaz herhalde!  

Ayrıca merak ettim:

Kitabın adı ne ?

Hangi ülkede ve hangi okullarda ders kitabı olarak seçildi ?

 

Kitap dinle ilgili degildi. Ingilizcenin grameriyle Türkçenin gramerini Ingilizce olarak karsilastiran bir kitapti. Ben sevmedim o kitabi. Ikinci baskiya geçmek üzereyken telif hakkini satin almak istediler. Sattim. Adini söylemesek?

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Yeryüzünde senin kadar salak, senin kadar bir insan nasıl olabiliyor, hayret! İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın, yine senin kadar mal olamaz, sen eşi görülmez bir vakasın. Sen mallıkta, aptallıkta, gerizekalılıkta dünyada 1 numarasın, senin bu mallıkla Guinnes rekorlar kitabına girmen gerekir.

 

 

 

"Fikrin" bittiği yerde, "hakaret" başlar ;)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laikliğin tam olarak sağlandığı, yani din toplumsal hiç bir işe karışmadığı, tamamen ve sadece insanların kişisel inançlarından ibaret kaldığı ortamda gerçekten insanların inançlarına saygı elbette gösterilecektir. Yalnız tabii laikliğin tam olarak sağlanması için öyle camilerden hoparlörler ile ezan filan da okunmaması gerekiyor. Çünkü Müslümler tapınacaksa bundan bize ne, bize niye duyuruyorlar tapınacaklarını? Biz bunu duymak zorunda değiliz. Bunu duyarsak rahatsız olur ve dine saygı duyamayız örneğin. Camilerinizi de tabii ki kendiniz yapacaksınız. Bizim vergilerimizden cami mami yapmayacaksınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, profer said:

 

"Fikrin" bittiği yerde, "hakaret" başlar ;)

 

 

Benim söylediklerim sana hakaret gibi gelebilir ama aslında basit bir durum tespitidir.

 

Bakara/178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.

 

Şu ayetteki rezillii, ilkelliği, saçmalığı göremeyen kişi aptaldır, salaktır, maldır. Ve sen bana hakaret ediyorlar diye feryat edeceğine ya bu insanlar bana neden hakaret etsin, acaba neyi yanlış yapıyorum, nerede hata yapıyorum diye düşünsen daha iyi olur. Bunlar hep özeleştiri yapmamanın sonuçları.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 4/22/2017 at 18:36, teflon said:

Vermeniz gereken en önemli cevap şu: Bu ayet daha açık yazılabilir miydi... Evet ya da Hayır. Kıvırmadan net yazın ki boyunuz ölçüsünü görebilelim. Evet ya da hayır.

 

11 hours ago, Hasan Akçay said:

 

Hayir. Ben Kuran'a iman ettim. Kuran ile barisigim. Ve sizin bunu hos görmenizi bekliyorum. Tamam, Kuran'a benim yaklasimim ayri, sizin yaklasiminiz ayri. Zaten AYNI olsa idi ikimiz birden islami seçmis olurduk ya da ikimiz birden ateizmi. Ben sizin ateistliginizi hos görebiliyorum, dilerim siz de benim müslümanligimi hos görebilin. Inanç özgürlügü tek tarafli degil çünkü. Kuran'a iman etmekte de etmemekte de özgür olmaliyiz. Bir birimizin inanma ya da inanmama özgürlügüne saygi göstermeliyiz. Yoksa demokrasi inancimiz sözde kalir. Bir birimize hakaretler etmeyi, sövüp saymayi, boyumuzun ölçüsünden dem vurup meydan okumayi birakmaliyiz.   

 

Bir de şunu söylediniz: "Mühkem müteşabihe kırk takla atıp da asıl cevabı veremediniz..Bari buna verin de şanınız yürüsün."

 

Güzel kardesim, muhkem ve müteşabih ayetler Âl-i Imrân 7'nin müzakeresin sirasinda ele alindi. Söylenmesi gereken orda söylendi, bitti. Onlar baskadir adil-esit ceza anlamindaki KISAS ile "hürle o hür" denerek dile getirilen SUÇUN VE CEZANIN SAHSîLiGi baska.

 

Hasan ve diğer müslümanlar asla Kuran'ın söylediği bir şey hakkında şöyle olsaydı daha güzel, açık ve anlaşılır olurdu diye bir şey söyleyemezler, çünkü bu insanlar inandıkları putun ne sadist, manyak ve psikopat bir olduğunun farkındalar, en ufak bir zıtlaşmada putun götlerine kazık sokup kuzu çevirme yapacaklarına inanıyorlar. Böyle sapık, sadist ve manyak bir puta inanan birinin hiç aslında putumuz şöyle ifade etseydi daha iyi olurdu demesi beklenir mi?

 

Herif burada inanıp inanmama özgürlüğünden bahsederek hakaret etmeyi, sövüp saymayı bırakmalıyız diyor fakat kitabında putunun inanmayanları sonsuza kadar yakarım demesine, inanmayanları öldürün, haraç alın demesine, inanmayanlara hakaretler yağdırmasına tek bir eleştiri bile getirmiyor, kendisiyle çeliştiğinin farkında bile değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.04.2017 at 08:56, profer said:

Öncelikle kandil ışık kaynağı anlamına gelir. Yakın gök (dünya gök)  tabiri ile kullanılması, hangi göğün kastedildiğini ve kandil diye nitelenmesi hangi anlamda kullanıldığını sizinde dediğiniz gibi çok "açık" gösteriyor zorlama bir yorum yapıyorsunuz. Gün kelimesi Kur'an'da göreceli olarak değişen şekilde de ifade edilir yani ayette 2 gün, 4 gün gibi ifadelerin geçmesi yine bilimle çelişmez çünkü Kur'an'a göre zaman "izafiidir"...

Kur'an'a göre göğün, hem evren, hemde atmosfer için kullanıldığı çok nettir mesela:

 

-İnkar edenler Evren (Gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı, her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı? [21-ENBİYA, 30]

Burada gökyüzü olarak kullanılmadığı çok açık, çünkü bir araya geçmiş şekilde olduğunda bahsediyor. Tıpkı bigbang in bize söylediği gibi... Burada diğer dikkat edilecek nokta "gök" denmiyor "gökler" deniyor yani 7 gökten hangisi gibi bir anlam çıkmaz (bütün gökler evrende dahil yani) boşuna kıvırtmaya çalışmayın...

 

-Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.  [51-ZARİYAT, 47]

Burada da evren için kullanıldığı çok "açıktır" zira sizin mantığınıza göre düşünürsek , eğer bu Kur'an yazarı göğün sadece "atmosfer" olduğunu düşünüyor ve "yıldızlarıda" oraya koyuyorsa genişleyen gökte yıldızlarda uzaklaşır mantığını kavrayamamış mı? Durduk yere, "atmosfer sandığı göğün" genişlemesinden bahsediyor???

 

-Gökyüzünü(göğü) korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. [21-ENBİYA, 32]

Buradada atmosfer kastedildiği açıktır. Burada "korunmuş" mevzusuna hemen diyeceksiniz işte şeytanlardan koruyormuş diye. Buda zorlama bir yorum olur neden? Çünkü "şeytan" metafiziktir gözlem dışıdır. Ama ayetin sonunda "ayetlerinden(delilerinden)" yüz çeviriyorlar diyerek bu yorumun önünüde güzelce tıkanmıştır...

 

Bide şu gece-gündüz mevzusuna gelelim. Yav arkadaş bide deney yap diyon. Hayal demi edemiyon oluşacak görüntüyü..

Buyrun bakalım sizin iddia ettiğiniz gibi mi benim iddia ettiğim gibi mi bir görüntü oluşur uzaydan bakıldığında?

 

dunya.mp4

 

"Kuran; cahiliye'i kara cahil Muhammed'in sahip olduğu kadarıyla zamanının bilgisine, görgüsüne, gözlerine-gözlemlerine, hayallerine ve siyasetine bağlı olarak, düşünüp taşınarak, ölçüp biçerek beyninde oluşturduğu sözleri; "Bunları bana Allah söylettiriyor. Beni peygamber olarak seçti ve bana İslam dinini verdi. Bu kitap, bu dinin kitabidir." iddiasıyla dışa vurup yazdırdığı ve/veya ezberlettiği eseri niteliğinde bir cahiliye kitabıdır. Hadisleri ise, güya Allah'ın karışmadığı, bu nedenle de işkembeyi kübradan alabildiğine salladığı sözleridir. 

Kısaca; Muhammed, Allah'ın ete-kemiğe bürünüp, yeryüzüne inmiş halidir. Veya Allah'ın Muhammed'de tecelli etmesidir. Daha da kısa ve kesin olanı; Muhammed = Allah veya Allah = Muhammed.

 

Bu girişten sonra karşılıklı olarak rest çekebiliriz. Kişi iddialarını ispatlamakla mükelleftir. Özellikle işaretlediğim ayetler ve bunlarla ilgili yorumların başta olmak üzere, tüm iddialarının ve sözde ispatlarının safsatalardan ibaret olduğunu söylüyorum.

İzafiyetten ne anlıyorsun? Onu bilelim ki, ona göre kürek çekelim. Bedava tartışmak yok, kaybeden bir bedel ödeyecek.

Saçma da olsa eşitliğimiz bu: 6 yaratılış günü =  6.000  yer yılı = 13.700.000.000 evrenin yaşı

"Gün" ifadesini, ister 24 saatlik sabit bir zaman dilimi olarak kabul et, istersen başı sonu belli olmayan devir, çağ gibi kavramları kullan ve bu eşitsiz eşitliği çöz. Çöz ki, İslamın zafiyetlerinin izafiyete nasıl terfi ettiğini, evrildiğini görelim. İspat fizikle, matematikle olur; metafizikle, felsefeyle, safsatayla değil. 

 

Evet. her yıl için bir kuruş bedel belirleyelim ve kaybedenin ödeyeceği bedeli bulalım: 6.000 yılın bedeli 60 (altmış) TL oup, bu, kaybetmem halinde benim ödeyeceğim para. 13.700.000.000 yılın bedeli 137.000.000 (yüzotuzyedi milyon) TL olup, bu da kaybetmen halinde senin ödeyeceğin paradır.  

Var mısın, yok musun? Hodri meydan!

 

"şeytan" metafiziktir gözlem dışıdır."

Allah da metafizik ve gözlem dışıdır.

O halde Allah şeytandır.

Mantık ve felsefeniz takdire şayan, aynen devam..."

 

Quote

 

Ben bir kişinin saçmaladığını düşünürsem (mesela sen) o kişiye cevap veriririm. Senin gibi boşa sallayarak dışarıdan bakan kişide; "karşıdaki gerçekten de saçmalamış ki bu kişi öyle söylüyor" izlenimi bırakmaya çalışmam...

.

Ama sen bir neden sayamıyorsun... Söylediklerim saçmaysa "saçmalığı" gösterirsin... Öyle gof gof atmakla olmaz bu işler...

.

Cevap veremiyorsun hala çamurluğa yatmaya çalışıyorsun... Sonra beni çamura yatmakla suçluyorsun... Aynen iletiyorum...

.

Üste çıkmaya çalıştığım falan yok, gördüğüm kadarıyla öyle bir çabaya gerek de yok. Saçma mantıklarını deşifre eden çıkmadıysa ben ne yapayım? Bu durum sana baya "muazzam" mantıklar kuran biri zannetmeni sağlamış kendini olay o...

.

Profilime bakmışta, "Tecavüzün Yaptırımını" arıyormuşumda... Benim hangi saatler arasında yazdığım bellidir... Velev ki öyle... Bu neyi kanıtlar? Benim bütün fikirlerimi çürütmüş mü oldun?

.

.

Cevap ver, cevap kaçma, şahsıma saldırarak prim yapmaya çalıştığına göre, kimin üste çıkmaya açlıştığı da belli oluyor...

 

 

Bana yanıt vermediğin halde, utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan yorum yapmaya devam edebilmen, hele de böyle başkasına ahkam keserken farkında olmadan kendini tarif etmen ibretlik bir durumdur. Tıpkı "Kıptinin merdi, övünürken kabahatini söylermiş" vaziyeti... 

 

"Ben bir kişinin saçmaladığını düşünürsem (mesela sen) o kişiye cevap veriririm." diyorsun.

Sana göre benim de bayağı saçmalamış olmam gerekiyordu. Yanıt vermediğine göre saçmalamadığım kesinleşti. Hal böyle olunca, bana yanıt vermemenin nedeni kapasite yetersizliği, yani yanıt verememek oluyor, ki bu gerçeğin ta kendisidir.

 

Cahiliye kitabının zafiyetlerini, izafiyetle kapatamazsınız, kapattırmam/kapattırmayız. 

Bu yorumu sana bir hatırlatma yapmak amacıyla yaptım. Buraya fazla takılma, boş ver. Başa dön ve senin yorumuna karşı yaptığım yorumun yanıtını ver. Aksi halde çok fena yaparım, pardon yazarım, benden söylemesi

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

2:178'in Arapçasinda TAKAS EDiLiR yok:

El hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ.

Hür ile o hür, köle ile o köle, disi ile o disi.  

 

The free man with the free man, the slave with the slave, the female with the female.

 

Ahmet Varol: Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın. 

Ali Bulaç: Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi.

Ali Ünal:  Hür karşılığı hür, köle karşılığı köle, kadın karşılığı kadın.

Bayraktar Bayraklı: Hüre hür, köleye köle, kadına kadın.

...

 

M Esed the free for the free, and the slave for the slave, and the woman for the woman.

Picthall the freeman for the freeman, and the slave for the slave, and the female for the female.

Y Ali: the free for the free, the slave for the slave, the woman for the woman. 

A Haleem: the free man for the free man, the slave for the slave, the female for the female.

...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎20‎.‎4‎.‎2017 at 18:53, democrossian yazdı:

"Senet düzenlemek zorunludur. Taksitli satışlarda, nakit borçlandırmada ve taksitli kredilendirmede."

 

Malın önde gideni salağın teki: :D

 

"İkinci cümlede yüklem olmadığından nâşi, benim de gözler şâşi, saksı dersen hepten nanay, o yüzden iki cümle arasında bağlantı yoktur. O ayrıııı, o ayrı!" :lol:

 

Geri zekalının en önde gideni, adam niye "Senet düzenlemek zorunludur. Taksitli satışlarda, nakit borçlandırmada ve taksitli kredilendirmede senet düzenlemek zorunludur." desin? Cahil çöl yağmacıları bile öyle lüzumsuz tekrarlı laf edecek kadar, senin gibi mal değil, tamam vahşi ve ilkeller ama...

 

Saksı? :lol:

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, Hasan Akçay said:

 

2:178'in Arapçasinda TAKAS EDiLiR yok:

El hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ.

Hür ile o hür, köle ile o köle, disi ile o disi.  

 

The free man with the free man, the slave with the slave, the female with the female.

 

Ahmet Varol: Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın. 

Ali Bulaç: Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi.

Ali Ünal:  Hür karşılığı hür, köle karşılığı köle, kadın karşılığı kadın.

Bayraktar Bayraklı: Hüre hür, köleye köle, kadına kadın.

...

 

M Esed the free for the free, and the slave for the slave, and the woman for the woman.

Picthall the freeman for the freeman, and the slave for the slave, and the female for the female.

Y Ali: the free for the free, the slave for the slave, the woman for the woman. 

A Haleem: the free man for the free man, the slave for the slave, the female for the female.

...

 

Tabii "TAKAS EDiLiR" ifadesi yok, çünkü orada bahsedilen konu "kısas"tır.

 

Bakara/178. Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın.

 

Şu ifadeden "Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir." sonucunu çıkaramayan bir insan net gerizekalıdır, süzme salaktır, mal kere maldır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

KISAS EDiLiR yerine yanlislikla TAKAS EDiLiR yazmisim, özür dilerim. 

 

2:178'in Arapçasinda KISAS EDiLiR yok:

El hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ.

Hür ile o hür, köle ile o köle, disi ile o disi.  

 

The free man with the free man, the slave with the slave, the female with the female.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Inananlar! Öldürülenler konusunda ESiT CEZA size farz kilindi.

Hür ile hür, köle ile köle, disi ile disi.

Öldürülenin kardesi tarafindan cezadan bir seyler bagislanana ise örfe uyup güzelce ödeme yapmak düser. 

 

Elmalili (http://www.kuranikerim.com/telmalili/bakara2.htm):

 

KISAS sözlükte AYNIYLA KARSILIK vermek, herhangi bir hakki o hakkin dengiyle takas etmek demektir. Katlâ kelimesi "katîl"in çoguludur. Katîl de maktûl yani öldürülmüs kimse demektir. "Öldürülenler hakkinda" ifadesindeki  harfi, sebebiyet içindir. Ey iman edenler! Zulmedilerek öldürülenler hakkinda yani bunların öldürülmesinden dolayi karsilik olarak kâtillerine kisas uygulanması üzerinize yazildi, yazilmis bir kanun oldu, farz kilindi.

 

Bundan dolayi kasden bir insani öldürmenin asıl geregi kisastir. El-katlâ kelimesi çogul olup başinda LÂM-I TARiF bulundugundan, kasden ve haksiz yere öldürülenlerin hür, köle, erkek, disi, müslüman ve müslümanlarin himayesinde bulunan diger din mensuplarinin hepsini kapsamaktadir. Her birinin kâtili kim olursa olsun, karsiliginda kisas yapilir (AYNIYLA KARSILIK verilip iDAM edilir, H A)... 

 

Özellikle hür hüre, köle köleye, disi disiye yani bir hür bir hürü, bir köle bir köleyi, bir disi bir disiyi öldürdügü zaman 

öldürülen hür karsiliginda o kâtil hür,

öldürülen köle karsiliginda o kâtil köle,

öldürülen disi karsiliginda o kâtil disi, kisacasi her öldürülen kimsenin karsiliginda kendi kâtili aynen öldürülür.

 

Bu öldürme yeterli bir kisas (ceza, HA) olur. Cahiliye devri âdeti gibi seref ve kiymet davasiyla kâtilden baskasinin öldürülmesine kalkisilmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
43 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

Özellikle hür hüre, köle köleye, disi disiye yani bir hür bir hürü, bir köle bir köleyi, bir disi bir disiyi öldürdügü zaman 

öldürülen hür karsiliginda o kâtil hür,

öldürülen köle karsiliginda o kâtil köle,

öldürülen disi karsiliginda o kâtil disi, kisacasi her öldürülen kimsenin karsiliginda kendi kâtili aynen öldürülür.

 

Sanki bütün hürlerin katili hür, bütün kölelerin katili köle, bütün kadınların katili kadın.

 

Hür, köle öldürdü ne olacak???? Ne yazıyor Kuran????

 

Kısas dendi mi zaten ölüme karşılık ölüm olduğu bariz. Ölen belli, katil belli, ayetin katilin kim olduğunu bildirme gibi bir durumu yok. Ayet eğer hür öldürüldüyse katili hür, köle öldürüldüyse katili köle, kadın öldürüldüyse katili kadın demiyor ki, ayrım getiriyor. Hür, köle, kadın diye ayrım getiriyor. İnsanlık onuruna sığdıramadığınız için çuvalladığınız yer işte tam burası. 

 

Ayetteki ayrımı silemediğiniz için eliniz kolunuz bağlı. Öyle olunca konu boyunca "Cevap vermiş gibi gözükelim" düşüncesiyle ortaya dökülen, İslam'ın pisliğini örtme, gizleme çabalarından başka yorum yok.

 

Ayette köle, kadın ile hür bir insan ayrılıyor. Köle de kadın da hür insan statüsünden çıkarılıyor.

Ayette köle diye bir kavramın varlığı onaylanıyor. Köleliğin uygulamasına düzen getiriyor.

Ayette ölüme karşılık ölüm gibi insanlık onuruna yakışmayacak bir adalet anlayışından bahsediliyor.

 

Cahiliye dönemine göre ilerlemeymiş, değilmiş bu kimseyi ırgalamaz. İlkokul 1'den, 2'ye geçen sübyanların okumayı ne kadar ilerlettiğini tartışmıyoruz burada. Herşeye kadir Allah'ın indirdiği mutlak hükümleri tartışıyoruz. "Bu Allah'ın yapabildiği ancak cahiliye dönemindekinin biraz daha iyisi ne yapalım" gibi bir durum kabul edilemez.

 

Bir de modern hukuka bakalım ne diyor:

 

MADDE 81. (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

 

MADDE 82. (1) Kasten öldürme suçunun;

       a) Tasarlayarak,

B) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,

       c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,

       d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,

       e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

       f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,

       g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

       h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, 

       i) (Ek: 29/6/2005 – 5377/9 md.) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,

       j) Kan gütme saikiyle,

       k) Töre saikiyle,

       İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

 

 

 

Var mı anlaşılmayan bir yer? "Ama öyle dememiş, öyle kast etmemiş" diyebileceğiniz bir nokta bulunuyor mu?

 

Kölelik var mı? Kadın - erkek ayrımı var mı? Ölüme karşılık ölüm var mı? Çıkarabiliyor musunuz böyle bir anlam? İster yanlış anlayın, ister kıt anlayın nasıl anlarsanız anlayın çıkarabiliyor musunuz?

 

Eeeeee!?!? Kıçı boklu insan bile böyle yazmayı becerebiliyor da sizin bu Allah'ınız neden becerememiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keçi bile, katır bile bu kadar inat etmez. Ellinci kere yazmamız gerekmemeli: "Dam başında saksağan, gel bize bazı bazı" diye bir saçmalık olamayacağı için, kısas yazıldı dedikten sonra hüre hür (ve diğerleri) kısas edilir demeye gerek kalmaz. Kısas yazıldı, nasıl yazıldı, hüre hür köleye köle dişiye dişi şeklinde yazıldı. Kısas yazıldı, haaa bir de aklıma gelmişken; insanlar hür, köle ve dişi olarak üç sınıftır diye bir şey olmaz. Peki, geri yobaz kafana göre insanları üç sınıf olarak düşünüyorsun ama bunu kısas yazıldı deyip kısastan alakasız niye söyleyeceksin?

 

Bu zırva savunulara ellinci kere yanıt vermek artık kabak tadı verdi de...

 

Ben şimdi bu cahil çöl yağmacılarının kısasın sınıf içi uygulanma şartını koyduklarını başka bir yolla daha kanıtlayacağım:

 

El hurri bi el hurri denildiği zaman, iki tane hür vardır. Bunların ikisi de rasgele birer hür değildir. Örneğin hurri bi el hurri deseydi, yani birinci hüre harfi tarif olan "el" takısını getirmeseydi, ikinci hüre ise getirseydi, o zaman belli, bilinen, tarif olunmuş bir hüre karşılık herhangi bir hür olurdu. Öyle demiyor. İkisinde de harfitarif olan el var. İkisi de nasıl belli kişiler, biri katil hür, biri maktül hür. Bu özellikleriyle biliniyor, tarif ediliyorlar demektir. Yani maktül hüre karşılık katil hür kısas edilecek.

 

Maktül köleye karşılık katil hür kısas edilemez. Cahil çöl yağmacıları bu sınıf ayrımı kepazeliğini yaptıklarını açık, net, kesin şekilde yazmışlar. El hür var, katil. El abd var, maktül. İkisi de belirli, tarif edilmiş kişiler. Kısas olmaz diyor herifler. İkisi de hür olsaydı kısas olurdu diyorlar. Sınıf ayrımcı, köleci ve zalim, üstüne üstlük cinsiyet ayrımcı cahil yağmacıların dediği bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.04.2017 at 00:56, teflon said:

O ayete yüzyıllardır tüm islam alemi takılıyor! Hanefisi farklı yorumlamış, şafiisi farklı,

Sadece kula kul desene o zaman?

 

Sadece "kula kul" denemez diyorum sen hala anlamıyorsun 

Çünkü Arapçada Kul: "Abd" kelimesi ile ifade ediliyor.

"Abd" "Abd" "Abd" "Abd" "Abd" "Abd" "Abd"

"Abd"  kelimesinin  bir anlamıda "Köle" demek aynı zamanda

 

Eğer senin dediğin gibi O zaman "Hürler bundan muaftır" denebilirdi. köeller için geçerli kısas derlerdi

o yüzden hürer hür dendi

 

Elmalı hamdi yazır der ki: "Maliki ve şafi bütün islam alemi ayeti farklı yorumlamamışlardır.  kıçınızdan estirmeyin lütfen" 

 

Teflon

Maliki ve şafinin "köle öldüren hüre" kısas uygulamaması, Bakara 178 den çıkan bir şey değildir.

öyle olsaydı "dişiye dişi" ibaresini de uygularlar dişi öldüren erkeğe kısas uygulamazlardı diyor Apple bey

 

 

 

Teflon

maliki ve şafiin "köle öldüren hüre" kısas uygulamamasının sebebi

Müslümanların kölesinin ekseriyetinin "rikab"  olması dolaysıyladır.

rikabta: köle demektir ama "boynu müslümanın elinde olan köle" demektir çok azim fark vardır

 abd kelimesiyle

Abdü memluk ise: "memluğa kul köle olmuş" demektir arada azim farklar vardır.

 

O yüzden osurmayın biz dini iyi biliyoruz

bazı köle öldürmüş hüre ceza vermememisin sebebi:

Öldürüne kölenin Abd katagorisinden değerlendirmememizden kaynakldır

o köleri Rikab kotogarisinden değerlendirdiğimiz içindir demişler anlamayalara ise bol bol estirmişlerdir :Dasasa

 

Kuranda rikab kelimesi geçer: Rikab: boynu müslümanın elinde olan özel köleler demektir kamon evri tiçır

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, Sundance said:

Kısas dendi mi zaten ölüme karşılık ölüm olduğu bariz. Ölen belli, katil belli, ayetin katilin kim olduğunu bildirme gibi bir durumu yok. Ayet eğer hür öldürüldüyse katili hür, köle öldürüldüyse katili köle, kadın öldürüldüyse katili kadın demiyor ki, ayrım getiriyor. Hür, köle, kadın diye ayrım getiriyor. İnsanlık onuruna sığdıramadığınız için çuvalladığınız yer işte tam burası. 

 

 "Öldürmelerde KISAS size farz kilindi"da KISAS "idam"dir çünkü kisas "suça esit olan ceza"dir ve idam cezasi öldürmeye esit olan cezadir. Onun için haklisiniz.  Ama ayetin katilin kim oldugunu bildirme gibi bir durumu yok derken hakli degilsiniz. Ayet hür bir kâtilin yerine kölesinin cezaya çarpilmasini yasakliyor. Ayetten önce öyle yapiliyormus ki yasak getrimek gerekli olmus. Ayetin katilin köle degil hür biri oldugunu bildirme gibi bir durumu var.  

 

Bu alintida dile getirdiginiz görüslerinize cevaben söylemem gereken baska seyler de var ama simdilik bu kadar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...