Jump to content

Kuran'ın Çelişkilerine Örnekler 2


Recommended Posts

Şimdi, bir_akil_insan yazdı:

 

:D gülünçmüş. Allah bir şey diyor ama siz ilgilenmiyorsunuz. Demek ki allahınız, sizin için önem taşımayan, değersiz bir şeyler gevelemiş; boş konuşmuş

 

Demek ki kuranın önemsiz, hiçbir işe yaramayan kısımları var. Allah, bir değer taşıdığını düşünüp sizlere ayetlerini iletiyor, ama sizler için o ayetler olmasa da olur yani?

 

Bir allah ağlıyor şu an, biliyor musunuz?

 

Her zamanki gibi: biz bile müslümanlar kadar aşağılamıyoruz arabın uyduruk tanrısını :D

Bilmeme gerek yok. Ama üzerinde düşünmeme gerek var... Şuan bir şey anlamıyor olmam ileride anlayamıyacağım anlamına gelmiyor. Bilmemem anlatabildim mi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,1k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

1 hour ago, profer said:

Bilmeme gerek yok. Ama üzerinde düşünmeme gerek var... Şuan bir şey anlamıyor olmam ileride anlayamıyacağım anlamına gelmiyor. Bilmemem anlatabildim mi?

 

 

Anlatamadığını anlatmışsın, bilmem anlatabildim mi?

 

Sen kuran apaçık önermesiyle gel, sonra öyle olmadığı ortaya çıkıp şapa oturunca "sonra anlarız" de atlat aklın sıra..Arkadaş, anlaşılmayan yerleri sonra anlarız dediğin vakit "kuran apaçıktır" önermesinin yanlışlanması koşulu kalmıyor ki?

 

Örnek:

x-Şu adam dünyanın en zeki adamıdır, zekası mutlaktır, çözemeyeceği problem yoktur.

y-Ee, şu problemi çözememiş/veyahut yanlış yapmış??

x- Olsun, onu da daha sonra çözer/veyahut isteyerek çözmemiştir. Gördün mü bak, dünyanın en zeki adamı ve çözemeyeceği problem yoktur savım kanıtlandı(!) Yersen.

y-Sence yedik mi?

 

seninki de o hesap.

 

Ama dur bakalım, daha çok sürüneceksin allahının izniyle. Ha, fazla daraldığın yerde "bu adamlar bozgunculuk yapıyor der" asıp kesiveririsin hemen ne olacak? Kuran'da her yol var nasıl olsa..(Öldürme yönergesi Maide 33)

 

Bunca afra tafranın sonunun "şu anda anlamıyor olmam ileride anlamıyor olacağım anlamına gelmiyor.." şeklinde olması ne acı değil mi..Öldürme ve seks yönergelerini gayet açık verebilen allah burada patlamış.

 

Ha, islam dünyasında onca mezhep ve müslümanların birbirlerini yemelerinden belli zaten kuran'ın ne kadar "açık" olduğu. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kuranınki=1400 senelik rezalet ve sefalet. Batının maymunu olarak yaşamak zorunda kalan, burunlarına halka takılan, birbirlerini yiyen müslümanlar. Yalansa yalan de..

 

Bilmem anlatabildim mi..

 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, profer yazdı:

Mecazi anlatım "açık" olamaz mı? Yani sizce türkçedeki mecazi bir anlatım "Kapalı" mı? Ayrıca Kur'an kitabın temelinin "açık" olduğunu, bazı ayetlerin "muteşabih" olduğunu

söylüyor. Yani senin anlaman gereken yerler "açık" merak etme...

 

-Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez. [2-BAKARA, 7]

 

Bak ayeti bir daha paylaşıyorum açıklaman gereken önemli yerleri kalın yapıyorum:

-Andolsun, Biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık. [67-MÜLK, 5]

 

kandil = ışık kaynağı, lamba

şeytan = metafizik

yanan ateş = tabir

taşlama birimi = tabir (ince detay; atılıyor demiyor ayet...)

"Gözlem dışı" bir şey "bilim" ile çelişemez... Çelişebilmesi için elimizde bir veri olması gerekir...

 

Ayrıca ayet çok net metafizik,

"Işıklar" ile "şeytanlar için" taşlama birimi kurulmuş. Ve böylelikle "yanan ateş" azabı hazırlanmış...

Yeterince metafizik...

 

Buradaki ifadeye saçma diyorsun...

-Mesela "ağır yıldızlar(nötron)" niye saçma değil? (1 kaşık alsan, milyonlarca ton ağırlığı olabilir)

Bir şeyin saçma gelip gelmemesi önemli değildir. Delili var mı yok mu ona bakılır. Delil yoksa o şeye inanılır demiyorum ama inkar da edilemez "oladabilir olmayadabilir" denir en fazla sizin mantık buradan hatalı...

 

Kuranın tutarsız,çelişkilerle dolu bir kitap olduğunu dile getiripte, müslüman olduğunu sanıp,bağımlı olman nedeniyle bize karşı islamı savunuyorsun.

Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır.Yasin 69

İşte böylece Kuran'ı apaçık ayetler olarak indirdik. Allah, şüphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir.Hacc 16

Apaçık Kuran demiş mi burada,bitti.Tüm kurandan söz ediyor,kapsayıcılık var.

O yüzden bu kitap apaçık,anlaşılır olmalıdır.

Aynı kitap anlamı açık olmayan ayetler de var diyemez o yüzden,derse ne olur, çelişkiye düşer.

Sen de mülk 5te mecaz var,bunu anlayamıyoruz,anlamlandıramıyoruz diyemezsin,kuranın apaçık,anlaşılır olmadığını kabul edersin,bunu dediğin an.Apaçık,anlaşılır olduğunu söylüyorsan da,yıldızlarla şeytanların taşlandığını seve seve kabul etmek zorundasın.Sizin açınızdan nereden bakarsan bak bir sorun var,o yüzden.

 

O ayette geçen kandillerin yıldızlar olduğunu kabul etmezsen de,ben Kuran da ne yazıyorsa,onu kabul ederim kardeşim,yıldızlar da nerden çıktı,orada yıldız mı yazıyor dersen de,kandiller nedir öyleyse,sorarlar,sen de bunun yanıtını veremezsin.

En yakın göğü kandillerle süsledik.Bu göğü süsleyen ,kandilleri insanlar görüyorlar.Ne öyleyse,bu kandiller,yanıt yok,yıldız değiller,ama gözle görülüyorlar,göğü süslüyorlar.

Bak Kuran apaçık,anlaşılır değilmiş demek ki.Senin açından yine sıkıntı,bir sorun var.Aşağı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık

Göğü süsleyen,gözle görülen,bu kandiller,ama yıldız değiller,bunlar ayrıca taşlama birimi kılınmış.Taşlama nedir,biliyor musun,taşlamak eylemidir.Taşlama birimi kılarsan ne olur,kandiller şeytan taşlamak için kullanılıyordur,şeytanlara atılıyordur.

Kandiller metafizik değil,göğü süslüyorlar,fantastik,düşsel varlık şeytanlara taşlama birimi kılınmışlar,ama yıldız da değiller,öyleyse nedir kandiller?

 

Ben Tanrınızım.Söylediğim apaçıktır,anlaşılırdır.

 

-Biz yıldırımları kötü periler için atış birimi kıldık.

Ne anlarsın bunu diyince.Bak apaçık,anlaşılırım,diyorum.Yıldırım bu evrene ait bir gerçek,gözlemlenebilir,görülebilir,periler ise görülmüyorlar,metafizik.Bu kitabı da siz öğüt,ibret alasınız diye gönderdim ey insanlar diyorum.Birisi ulen,perileri görmüyoruz,etmiyoruz,yıldırımları perilerin üzerine attığını söylüyorsun,biz bunu görmüyoruz,gözlemleyemiyoruz,deneyleyemiyoruz,bize gönderdiğin kitapta bunun ne işi var be ey dangalak,biz bundan nasıl öğüt alalım,ibret alalım dese.

Sonra bağımlı olduğu dinini kaybetme korkusu yaşayan birisi,burada mecaz var,anlayamazsınız,anlamlandıramazsınız,anlamı kapalı dese.Bak bir başka yer de bunu da dile getirmiş zaten Tanrım dese.

Sonra buna biri karşı çıkıp, apaçık,anlaşılır söylediklerim diyordu bu Tanrı,şimdi de orada,onu demek istemiyor,mecaz yapıyor,başka bir şey anlatıyor diyerek,Tanrını savunuyorsun,dahası Tanrının başka bir yerde de bunu dile getirdiğini söylüyorsun.Senin ve Tanrının sağı solu ayrı oynuyor,bu kitap çok tutarsız,kendi içinde çelişen kitapmış diyebilir,derse de sonuna kadar haklıdır.

İşte senin durumunda aynen bu.Sen,tutarsız,sağı,solu ayrı oynayan,kendiyle çelişen, insanlarca oluşturulmuş bir Tanrının dinine bağımlı olmuş,bağımlı olduğu dini kaybetme korkusu yaşayan,duygusal nedenlerle dinini savunan,en açık tutarsızlıkları,çelişkileri,saçmalıkları görmezden gelen,sağı solu ayrı oynayan,eğen,büken bir kutsal uyuşturucu bağımlısısın.

Koca koca yıldızlarla,şeytanların taşlanması bir saçmalık,zırva olduğu için,bu saçmalığın kendisi bilimle çelişir,bilime aykırıdır,asla deneylenemez,gözlemlenemez,şeytan denilen varlıkta düşseldir,fantastiktir,metafiziktir.Bilimle çeliştiğini anlayabilmek ne yapacağız yani,koca koca yıldızlarla şeytanların vurulamayacağını mı kanıtlayacağız,yıldızlarla vampirlerin vurulduğunu mu kanıtlayacağız.Aaa bak yıldızlarla aslında vampirler vuruluyormuş,taşlanıyormuş,biz gözlemlerimiz,deneylerimiz sonucunda bunu kanıtladık.O yüzden mülk 5 bilimle çelişiyor,çünkü yıldızlarla vampirler vurulabilir ancak,şeytanlar vurulamaz mı diyelim.:DBir saçmalığı,zırvayı ortaya atıpta,sizin elinizde veri yok,o yüzden bu bilimle çelişmez,bilime aykırı değildir demekte neyin kafası,tabiki din kafası.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, teflon yazdı:

 

Anlatamadığını anlatmışsın, bilmem anlatabildim mi?

 

Sen kuran apaçık önermesiyle gel, sonra öyle olmadığı ortaya çıkıp şapa oturunca "sonra anlarız" de atlat aklın sıra..Arkadaş, anlaşılmayan yerleri sonra anlarız dediğin vakit "kuran apaçıktır" önermesinin yanlışlanması koşulu kalmıyor ki?

 

Örnek:

x-Şu adam dünyanın en zeki adamıdır, zekası mutlaktır, çözemeyeceği problem yoktur.

y-Ee, şu problemi çözememiş/veyahut yanlış yapmış??

x- Olsun, onu da daha sonra çözer/veyahut isteyerek çözmemiştir. Gördün mü bak, dünyanın en zeki adamı ve çözemeyeceği problem yoktur savım kanıtlandı(!) Yersen.

y-Sence yedik mi?

 

seninki de o hesap.

 

Ama dur bakalım, daha çok sürüneceksin allahının izniyle. Ha, fazla daraldığın yerde "bu adamlar bozgunculuk yapıyor der" asıp kesiveririsin hemen ne olacak? Kuran'da her yol var nasıl olsa..(Öldürme yönergesi Maide 33)

 

Bunca afra tafranın sonunun "şu anda anlamıyor olmam ileride anlamıyor olacağım anlamına gelmiyor.." şeklinde olması ne acı değil mi..Öldürme ve seks yönergelerini gayet açık verebilen allah burada patlamış.

 

Ha, islam dünyasında onca mezhep ve müslümanların birbirlerini yemelerinden belli zaten kuran'ın ne kadar "açık" olduğu. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kuranınki=1400 senelik rezalet ve sefalet. Batının maymunu olarak yaşamak zorunda kalan, burunlarına halka takılan, birbirlerini yiyen müslümanlar. Yalansa yalan de..

 

Bilmem anlatabildim mi..

 

Sen ne kıvırtmasından bahsediyon? Daha aksini savunmaya çalıştığın kitabın ayetlerini bilmiyorsun. Oradan buradan gör Copy-paste yapıştır.

Hemen mantığınızın ne kadar saçma olduğunu deşifre edelim...

 

1-) Kur'an Kitabın hepsine "açık" demiyor. Temeli açık diyor. Bazı ayetlerin ise "kapalı" olduğunu söylüyor. Ayete bakalım:

 

Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez. [2-BAKARA, 7]

 

Şimdi ben bir kitap yazıyorum ve diyorum ki bu "kitabın temeli(ana kısımları) geyet açık ama bazı kısımları açık değil"

Şimdi ben başka yerde bu kitap hakkında konuşurken, bu kitap "açık" dememde hiç bir çelişki yoktur. Çünkü eğer bir kitabın "ana kısımları"  "açıksa",  bu kitap, açık bir kitap olarak nitelenebilir ve bunda hiç bir çelişki söz konusu değildir...

 

2-) Sizin önermenize bir bakalım:

"x-Şu adam dünyanın en zeki adamıdır, zekası mutlaktır, çözemeyeceği problem yoktur." Eğer önermenize tıpkı Kur'an'daki gibi "genel olarak" ibaresi ekleseydiniz. Y önermenizde bir çelişki olmazdı...

Dolayısıyla Kur'an ile sizin önerminizin bir alakası yok. Çünkü Kur'an kitabın hepsi açık demiyor. Genel olarak açık diyor ve genel olarak açık bir şey açık olarak nitelenebilir...

 

3-) Kur'an'da her yol yok "Kur'an'ı kullanmaya çalışanlarda" çok yol var... (şekil A siz)

Maide 33 te "Bozguncular" ve "Savaş açanlar" ile ilgilidir... Bu ayetin Müslümanlığı inkar edenler ile bir alakası yok... Bunun cevabını daha önceki cevaplarımda verdim....

 

4-) Zaten sizin dediğiniz insanlar Kur'an' a sözde inanırlar ve hemen hemen hiç bir dediğine uymazlar. Kur'an'ın açık olduğunada inanmazlar...

Şu videoda bunların kimler olduğunu ve Kur'an'ın zaten sizin tarif ettiğiniz kişileri eleştirdiğini görebilirsiniz...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, profer said:

Siz sahterkar ve yalancımısınız? Ya da neyi inkar ettiğinizi bilmiyorsunuz...

Bakalım dediğiniz gibi mi?


- Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. [2-BAKARA, 256]


-Ve de ki: 'Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. [18-KEHF, 29]


Bana göre değil, Kur'an'a göre; olmayan bir yasağın olduğunu iddia etmen sözde müslüman olmak için yeterlidir...

-De ki: 'Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin.' Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar. [6-ENAM, 150]

 

Şu ayet sahtekarlığını bırakın artık ya resmen okumadığınız bir kitap hakkında oradan buradan ayet alıp, başını sonunu okumadan copy-paste yapıyorsunuz...

Anlaşma yapılan ve anlaşmasını bozan müşriklerden bahsediyor ayet ve eğer "eman" dilerlerse gidecekleri yere ulaştır diyor. Düşün anlaşmayı bozucaklar ve  saldıracaklar. Buna rağmen eğer "ben hata yaptım" derse, onu affetmekle kalmıyorsun, gideceği yere götürüyorsun...

tabii sen internetten copy-paste yaptığın için görememiş olabilirsin al paylaşıyorum dikkatlice oku...

 

TEVBE SURESİ

1-(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah'tan ve Resûlü'nden kesin bir uyarıdır.

2-Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.

3-Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resûlü'nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resûlü de… Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azabla müjdele.

4-Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

5-Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

6-Eğer müşriklerden biri, senden 'eman isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.' Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.

7-Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

.

.

.

12-Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip-saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın. Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar.

 

Güzel kardeşim ne yaptırımından bahsediyon? Biri yaptırım yapmaya kalkarsa bu Kur'an'a aykırı... Bu yaptırımı yapan kişi istediği kadar Allah bunu emrediyor desin. 1. Allah o kişiye böyle bir yetki vermiyor. 2. Bu ayetler insanlara inmiş. 3.dileyen uyar dilemeyen uymaz... Bu ayetlerin hangi yönetim biçiminde uygulanacağı Kur'an ile alakalı değildir. Kesin olan 1-Yönetici insanlarla iletişim halinde olup dayanışma yapmalı. 2-Din adına kimseyi zorlamamalı... vb...

Şu linkten daha detaylı bakabilirsiniz: http://www.kurandakidin.com/2011/10/30-kuran-ve-yonetim-2/

 

Sen hala hikaye anlatıyon, aralardan ayetleri cımbızla çek sonra ayet bak bunu diyor de. Sahtekarmısın sen? Ha okumadıysan o ayrı...

 

 

 

Tevbe/5. Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

Tevbe/29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.

 

Tevbe/38-39. Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.     Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. 

 

Tevbe/111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

 

Enfal/39. Ve hiçbir fitne kalmayıncaya ve bütün dîn Allah için oluncaya kadar, onlarla kıtalde bulunun (savaşın). Eğer onlar (küfürden) vazgeçerlerse o taktirde muhakkak ki Allah, yaptığınız şeyleri en iyi görendir.

 

Senin aşağılık, kepaze, rezil arap dininin ne olduğu bu ayetlerden çok iyi görülüyor, istediğin kadar tapındığın araplar gibi kıvırıp dur, güneş balçıkla sıvanmaz.

 

Quote

-Ve de ki: 'Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. [18-KEHF, 29]

 

Ayetin tamamı şu şekilde:

Kehf/29. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

 

Bana ayet cımbızlıyorsun diyen yüzsüze bak, asıl kendisi ayetin yarısını alıp kalanını gizliyor. Peki neden gizliyor? Çünkü arapların önüne buna tapın diye koyduğu arap putunun ne sadist, manyak bir put olduğu ortaya çıkmasın diye.

 

Bak, bak, sapık sadist, manyak, psikopat arap putu insanı nasıl işkenceyle tehdit ediyor. Bu aşağılık arap dininin zalim dediği kimseler de sahtekar ve şarlatan bir arap bedevisi olan Muhammed'e inanmayanlar.

 

Quote

Şu ayet sahtekarlığını bırakın artık ya resmen okumadığınız bir kitap hakkında oradan buradan ayet alıp, başını sonunu okumadan copy-paste yapıyorsunuz...

Anlaşma yapılan ve anlaşmasını bozan müşriklerden bahsediyor ayet ve eğer "eman" dilerlerse gidecekleri yere ulaştır diyor. Düşün anlaşmayı bozucaklar ve  saldıracaklar. Buna rağmen eğer "ben hata yaptım" derse, onu affetmekle kalmıyorsun, gideceği yere götürüyorsun...

tabii sen internetten copy-paste yaptığın için görememiş olabilirsin al paylaşıyorum dikkatlice oku...

 

Be gerizekalı mal, yazdığın ayetleri okumadan mı yorum yapıyorsun? Al, şu ayetleri bir kaç kere daha oku.

 

TEVBE SURESİ
1-(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah'tan ve Resûlü'nden kesin bir uyarıdır.
2-Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.
3-Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resûlü'nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resûlü de… Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azabla müjdele.
4-Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

 

Bu ayetlerin neresinde anlaşmasını bozan müşrikler ifadesi var? Tam aksine müslümanlar sahtekar Muhammed'e iman etmeyenlere 4 ay süre veriyor, anlaşmaları olanların da süresi anlaşma sonuna kadar, sonra saldırı emri veriliyor Tevbe/5'te.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, profer yazdı:

Sen ne kıvırtmasından bahsediyon? Daha aksini savunmaya çalıştığın kitabın ayetlerini bilmiyorsun. Oradan buradan gör Copy-paste yapıştır.

Hemen mantığınızın ne kadar saçma olduğunu deşifre edelim...

 

1-) Kur'an Kitabın hepsine "açık" demiyor. Temeli açık diyor. Bazı ayetlerin ise "kapalı" olduğunu söylüyor. Ayete bakalım:

 

Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez. [2-BAKARA, 7]

 

Şimdi ben bir kitap yazıyorum ve diyorum ki bu "kitabın temeli(ana kısımları) geyet açık ama bazı kısımları açık değil"

Şimdi ben başka yerde bu kitap hakkında konuşurken, bu kitap "açık" dememde hiç bir çelişki yoktur. Çünkü eğer bir kitabın "ana kısımları"  "açıksa",  bu kitap, açık bir kitap olarak nitelenebilir ve bunda hiç bir çelişki söz konusu değildir...

 

 

 

Kuranın zırvalarına bir başka örnek vermişsiniz.

 

Sözde tanrı allah, diyor ki, bu kitapta bazı yerler açıktır, bazı yerler değildir. Sonra yine sözde tanrı allah, diyor ki, bu kitap apaçıktır.

 

Allah söylemiyor ya, siz söylersiniz belki, hangi ayetler muhkemdir, hangileri müteşabihtir?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, profer said:

Şimdi ben bir kitap yazıyorum ve diyorum ki bu "kitabın temeli(ana kısımları) geyet açık ama bazı kısımları açık değil"

Şimdi ben başka yerde bu kitap hakkında konuşurken, bu kitap "açık" dememde hiç bir çelişki yoktur. Çünkü eğer bir kitabın "ana kısımları"  "açıksa",  bu kitap, açık bir kitap olarak nitelenebilir ve bunda hiç bir çelişki söz konusu değildir...

 

 

Kuran'in hiç bir ayetinde bu "kitabin bazi kisimlari açik degil" denmiyor.  Örnegin Âl-i Imrân 7'de  "bu kitabin bazi kisimlari açik degil" denmiyor, bu kitabin bazi ayetleri "müteşabih"tir deniyor.

 

MÜTEŞABiH "teşbih"le anlatilan demek. Örnegin ahretteki bahçelerin meyvalarini Kuran "Cennet şuna benzer ki diye başliyor ve "teşbih"le anlatiyor (47:15).  "Onlari daha önce hiç himse elde edememis ve yememistir" (55:56).

 

Kisacasi "kolay bir okuma"dir Kuran, kurânun mübîn. Anlasilmasi zor olan, şu anda ve bu dünyada GAYB olan seylerdir yani ahret.... O yüzden onu anlamakta ve kabul etmekte zorlaniyor insanlar ve zora katlanmaktansa iman etmemeyi tercih ediyorlar.

 

Ayetlerin hepsi "apaçik"tir.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da ortaya atılan iddia, onun "açık" oluşudur. Ancak "ve ma rameyte" pasajı örneğinde olduğu gibi ne attı kim tuttu belli olmayan pasajlar da elbette var. Bunlar açıklık (mubin) iddiasını güme götüren örnekler. En başta harfi mukattaa denen ne demek olduğu belirsiz harf dizileri var.

 

Kuran her konuda olduğu gibi bu konuda da çelişkili ve tutarsızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve ma rameyte savasta ne atilirsa odur. Bu kadar açik ve net yani mübîn.

 

Bazi ayetlerin basindaki "harf-i mukattaa"ya gelince, aslinda harf degil kelimedir onlar ve Kuran inadina anlamamak için degil de olmasi gerektigi gibi ANLAMAK için okunursa onlarin da apaçik anlamlara sahip olduklari görülür. Bkz https://www.free-minds.org/Old/articles/science/language.htm

 

A closer look at those alleged initials reveals that they are not initials at all but are words. For example, here is how 2:1 is written now as a word: الم

 

Had it been not a word but three initials as some people contend then it would have been written as follows: ا ل م

Clearly,
there is a big difference.

Also, from Chapter 42 it is clear that the words at the beginning are words and not initials and we can't haphazardly separate them as initials because of the deliberate separation between "حم" and "عسق" when they could have been joined and written as: حمسعق

 

Thus, The God deliberately separated the "حم" and "عسق" while He didn't separate الم into ا ل م in Chapter 2. Thus, this is more confirmation that الم should be considered a word and not three initials.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Savaşta her şey atılabilir. Öyle savaşta ne atılırsa o diye geçiştirilmez. Ne söylemek istiyorsa açık söyleyecek. Ne attıysa attı da ne oldu, bahse konu olacak kadar, her halde bir şeyler atılacak ama bu atışın özelliği, ayrıcalığı ne de bahse konu etti açıklaması gerekir.

 

Açıklamadığına göre, bunun altından bir mucize çıkarsınlar diye aklı sıra kurnazlığa kalkışıyor demektir. Açıkça da mucize iddia etmiyor, ama ima ederek ahlaksız bir sahtecilikte bulunuyor. Olay bu...

 

Harf dizgelerinin anlamı olduğu tamamen uydurma ve spekülasyon. Öyle spekülasyon yaparak plaka harf dizgelerine de anlam uydurursun. Bu işler spekülasyonla olmaz. İddia açıklık, netlik ise bu örnekler açıklığa açıkça aykırıdır. Sen anlam uydurdun diye anlamı mı oluyor. Hayır diyelim anlamı var, fakat niye açıkça söylenmeyip şifreleniyor? Bu durum açıklık iddiasına uyar mı, uymaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Tevbe/5. Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

Tevbe/29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.

 

Tevbe/38-39. Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.     Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. 

 

Tevbe/111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

 

Enfal/39. Ve hiçbir fitne kalmayıncaya ve bütün dîn Allah için oluncaya kadar, onlarla kıtalde bulunun (savaşın). Eğer onlar (küfürden) vazgeçerlerse o taktirde muhakkak ki Allah, yaptığınız şeyleri en iyi görendir.

 

Senin aşağılık, kepaze, rezil arap dininin ne olduğu bu ayetlerden çok iyi görülüyor, istediğin kadar tapındığın araplar gibi kıvırıp dur, güneş balçıkla sıvanmaz.

 

 

Ayetin tamamı şu şekilde:

Kehf/29. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

 

Bana ayet cımbızlıyorsun diyen yüzsüze bak, asıl kendisi ayetin yarısını alıp kalanını gizliyor. Peki neden gizliyor? Çünkü arapların önüne buna tapın diye koyduğu arap putunun ne sadist, manyak bir put olduğu ortaya çıkmasın diye.

 

Bak, bak, sapık sadist, manyak, psikopat arap putu insanı nasıl işkenceyle tehdit ediyor. Bu aşağılık arap dininin zalim dediği kimseler de sahtekar ve şarlatan bir arap bedevisi olan Muhammed'e inanmayanlar.

 

 

Be gerizekalı mal, yazdığın ayetleri okumadan mı yorum yapıyorsun? Al, şu ayetleri bir kaç kere daha oku.

 

TEVBE SURESİ
1-(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah'tan ve Resûlü'nden kesin bir uyarıdır.
2-Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.
3-Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resûlü'nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resûlü de… Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkâr edenleri acı bir azabla müjdele.
4-Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

 

Bu ayetlerin neresinde anlaşmasını bozan müşrikler ifadesi var? Tam aksine müslümanlar sahtekar Muhammed'e iman etmeyenlere 4 ay süre veriyor, anlaşmaları olanların da süresi anlaşma sonuna kadar, sonra saldırı emri veriliyor Tevbe/5'te.

 

Senin kafa sorunlu mu?

Kehf Suresindeki ifadenin "dünya" da iman edip etmemeyle ne alakası var? Ben sana Dünyada Kimse seni zorlyamaz diyorum. Zaten Kur'an'a göre "Dünya" da ister inan ister inan ma diyor. Ayetin devamı "dünya" da iman etmeyenlerin. Öldükten sonraki cezası... Beyin uçmuş bu farkı bile kavrayamıyorsun...

Tevbe Suresindeki ifade çok net al  bide şu videodan izle:

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

Sayın profer,

Bu ayet inananlara ilk kez açıklandığında, anlamışlar mıdır?

Anlamışlarsa, ne anlamışlardır?

Biz ne anlamalıyız?

Saygılar

 

Anlatım şuan bizim için bile "metafizik". ondan dolayı. Temsili bir anlam çıkarmışlardır. Ama gerçek anlamını Allah bilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Bu yazınız birkaç sayfa önceden, biraz geç oldu maalesef fakat çok sık giremiyorum siteye.

Mesela bunu da merak etmekteyim, bu sizin fikriniz midir, yoksa Peygamber yada onun etrafındaki kişiler de bunun böyle olduğunu biliyorlar mıydı?

Saygılar,

 

 

 

Bu basit bir mantık,

zaman mekana bağımlıdır. Yani mekan olmassa zamanda olmaz, zaman olursa mekanda olur.

zaman, big bang ile birlikte evren ile birlikte ortaya çıkmış bir kavram.

Bir varlık evrendeki zamana bağımlı değilse, bütün olay onun katında andır... Yani zaten yaşanmış bitmiş demektir...

Buradaki en büyük yanılgı şuan "yaşayan biziz". Allah katında deişen bir şey olmamış oluyor...

Şu videodan detaylı bilgiler edinebilirsin:

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Ve ma rameyte savasta ne atilirsa odur. Bu kadar açik ve net yani mübîn.

 

Bazi ayetlerin basindaki "harf-i mukattaa"ya gelince, aslinda harf degil kelimedir onlar ve Kuran inadina anlamamak için degil de olmasi gerektigi gibi ANLAMAK için okunursa onlarin da apaçik anlamlara sahip olduklari görülür. Bkz https://www.free-minds.org/Old/articles/science/language.htm

 

A closer look at those alleged initials reveals that they are not initials at all but are words. For example, here is how 2:1 is written now as a word: الم

 

Had it been not a word but three initials as some people contend then it would have been written as follows: ا ل م


Clearly,
there is a big difference.

Also, from Chapter 42 it is clear that the words at the beginning are words and not initials and we can't haphazardly separate them as initials because of the deliberate separation between "حم" and "عسق" when they could have been joined and written as: حمسعق

 

Thus, The God deliberately separated the "حم" and "عسق" while He didn't separate الم into ا ل م in Chapter 2. Thus, this is more confirmation that الم should be considered a word and not three initials.

İslam dünyasında bu konuda görüș birliği yoktur, bugüne kadar yapılanların hepsi spekulasyondur.

Bu meselede sayısız görüșler var ve bir ittifak yok. Tanrınız da yardım etmiyor.

Yazın tek tek bakalım, neymiș Size göre bunların anlamı.

Ayrıca çamur atmayınız, elbette anlamak için insan ürünü olan kitabınızı her yönüyle irdeliyoruz. Ancak kitabınız kendini anlatmaktan acızse, yapacak fazla birșey yok. Eğer samimi iseniz, sürekli gevelediğiniz "anlamak" için okuyorsanız, bu kitabın içeriği dahil, insan ürünü olduğunu kabul edersiniz.

Bunu söylemeye cesaretiniz var mi ?.

Olduğunu zannetmiyorum, o yüzden bıkmadan usanmadan, Tanrınız herkesin anlayacağı bir șekilde beceremediği ıçin, Tanrınızın yerine açıklamaya çalıșıyorsunuz. Bununla yetinmeyip, insanlara iftira atıyorsunuz.

Tekrar ediyorum; bizler de anlamak için okuyoruz. Merak etmeyiniz, o kadar aptal değiliz.

Ancak Tanrınızın bereriksiz olduğu muhakkak. Bu kesin, baksanıza kendi ișini Sizlere yaptırıyor.

 

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, profer yazdı:

Bu basit bir mantık,

zaman mekana bağımlıdır. Yani mekan olmassa zamanda olmaz, zaman olursa mekanda olur.

zaman, big bang ile birlikte evren ile birlikte ortaya çıkmış bir kavram.

Bir varlık evrendeki zamana bağımlı değilse, bütün olay onun katında andır... Yani zaten yaşanmış bitmiş demektir...

Buradaki en büyük yanılgı şuan "yaşayan biziz". Allah katında deişen bir şey olmamış oluyor...

 

 

Arap masallarını aklamak için ilimselliği terkedip, bilimselliğe sığınmanız pek gülünç.

 

uyduruk tanrınız işleri sırayla gerçekleştirir ve sonra  gider tahtına istiva eder. müslümanların canını sıkmış bu istiva sözcüğü ki, çevirmek istememişler. allah tahtına gidiyor, yükseliyor, çıkıyor, oturuyor vb gibi anlamları var.

 

inandığınız kitabı okumuyorsunuz, kafanızdan din uyduruyorsunuz. gülünç oluyorsunuz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

Kuran'in hiç bir ayetinde bu "kitabin bazi kisimlari açik degil" denmiyor.  Örnegin Âl-i Imrân 7'de  "bu kitabin bazi kisimlari açik degil" denmiyor, bu kitabin bazi ayetleri "müteşabih"tir deniyor.

 

MÜTEŞABiH "teşbih"le anlatilan demek. Örnegin ahretteki bahçelerin meyvalarini Kuran "Cennet şuna benzer ki diye başliyor ve "teşbih"le anlatiyor (47:15).  "Onlari daha önce hiç himse elde edememis ve yememistir" (55:56).

 

Kisacasi "kolay bir okuma"dir Kuran, kurânun mübîn. Anlasilmasi zor olan, şu anda ve bu dünyada GAYB olan seylerdir yani ahret.... O yüzden onu anlamakta ve kabul etmekte zorlaniyor insanlar ve zora katlanmaktansa iman etmemeyi tercih ediyorlar.

 

Ayetlerin hepsi "apaçik"tir.

Burada dediklerinize katılıyorum ama,

Müteşbih, tam olarak teşbih şeklinde anlatım olarak nitelenemez. Daha geniş...

Çünkü, müteşabih bir anlatım  dünya içinse pekala "anlaşılabilir" olur... (Yani dünyadaki bir olayı anlatmak için)

 

Örneğin Yunus Suresi 24 te de "teşbih" bir anlatım vardır ama gayet "apaçıktır"

Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. [10-YUNUS, 24]

 

Daha önce paylaştığım ayet numarasını yanlış yazmışım Al-imran 7 yerine Bakara 7 yazmışım...

 

Al-i İmran Suresi 7 ye göre Allah, müteşabih ayetlerin tevilini yalnız ben bilirim diyor... Yani burada "benzetme" kastedilmediği çok açıktır. Bu kelime, "genel olarak açık" ifadesinden sonra denmesi ve tevilini yalnız "ben bilirim" denmesi bunun açık bir göstergesi bana göre.

Dolayısıyla Kur'an ayetleri "genel" olarak açık, ama "bazı ayetleri açık" değildir sonucu çıkar. Oradaki  kelimenin neyle ifade edildiğinin pek bir önemi yok bence. Hatta bunların ne tür ayetler olduğu bile çok önemli değildir. Burada "müteşabih" kelimesi olarak geçmesi,

anlatımı yapılan cümledeki "tam olarak açık olmayan" kelimenin,

"açık anlamı" olan bir kelime ile kullanılmasını ifade ediyor olabilir Allah-u Alem... bu zaten "müteşabih" kelimesinin başka bir anlamıdır (benzeşme).

 

Burada dikkat edişmesi gereken nokta böyle bir durumda Kur'an'da çelişkinin olmuyor olmasıdır.

Daha önce de dediğim gibi,

Bir kitab ile ilgi genel olarak açıktır denirse...

 

1-Bu kitap "açık" olarak nitelenebilir...

2-Bu kitabın bazı bölümleri anlaşılabilir değil, şeklindede nitelenebilir.

 

Çünkü genel olarak nitelenen bir ifade de; "Hepsi" anlamı çıkmaz. Ama "açık" olarak nitelenmesi de bir yanlışlık olmaz...

Diğer bir nokta Kur'an'da ayetleri "açık" olarak niteleyen ayetlerde "bütün ayetler açık" denmiyor, "Apaçık ayetler" indirdik deniiyor. Başka yerde ise, "her yeri açık Kur'an" denmiyor, "apaçık Kur'an" deniyor....

 

Benim düşüncelerim bu şekilde...

Saygılar,

 

 

tarihinde profer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

Arap masallarını aklamak için ilimselliği terkedip, bilimselliğe sığınmanız pek gülünç.

 

uyduruk tanrınız işleri sırayla gerçekleştirir ve sonra  gider tahtına istiva eder. müslümanların canını sıkmış bu istiva sözcüğü ki, çevirmek istememişler. allah tahtına gidiyor, yükseliyor, çıkıyor, oturuyor vb gibi anlamları var.

 

inandığınız kitabı okumuyorsunuz, kafanızdan din uyduruyorsunuz. gülünç oluyorsunuz.

 

 

Size göre; Evreni başlatan "neden" nedir? Çünkü; Bu neden her neyse "evenden bağımsız" olması gerekir. (bana göre kesinde...)

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, profer yazdı:

Size göre; Evreni başlatan "neden" nedir? Çünkü; Bu neden her neyse "evenden bağımsız" olması gerekir. (bana göre kesinde...)

 

Bilmiyorum. Bir neden olması gerekiyor mu?

 

Bunun kuranın insan uydurması, çelişkiler, yanlışlıklar ve saçmalıklarla dolu masallar bütünü olması ve sizin de bunu okumadan inanıyor olmanızla bir ilgisi bulunmuyor.

 

Yukarda yazdığım gibi, inandığınız kitabın tanrısı zamana ve mekana bağlıdır. Bu yüzden ilimden devam edelim, bilim sizin dine ters düşüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

Bilmiyorum. Bir neden olması gerekiyor mu?

 

Bunun kuranın insan uydurması, çelişkiler, yanlışlıklar ve saçmalıklarla dolu masallar bütünü olması ve sizin de bunu okumadan inanıyor olmanızla bir ilgisi bulunmuyor.

 

Yukarda yazdığım gibi, inandığınız kitabın tanrısı zamana ve mekana bağlıdır. Bu yüzden ilimden devam edelim, bilim sizin dine ters düşüyor.

İşte benim şaşırdığım nokta da bu. Big bang e neden olan şeyin ne olduğunu "bilmiyoruz" diyebiliyorsunuz ama söz konusu "tanrı" ise kesinlikle olamaz diyorsunuz.

Dikkat edin ben şu tanrı bu tanrı demiyorum. Böyle bir kavram olamayacağını kesin biliyoruz diyorsunuz...

Dersin ki "tanrı diye bir şey olabilir" ama "Kur'an'da ki olamaz" yada başka herhangi bir tanrı tarifi" olamaz dersin. anlarım ama sen çıkıpta "evren" ni tasarlayan bir bilinç yok dersen bunu anlayamam...

tarihinde profer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, profer yazdı:

İşte benim şaşırdığım nokta da bu. Big bang e neden olan şeyin ne olduğunu "bilmiyoruz" diyebiliyorsunuz ama söz konusu "tanrı" ise kesinlikle olamaz diyorsunuz.

Dikkat edin ben şu tanrı bu tanrı demiyorum. Böyle bir kavram olamayacağını kesin biliyoruz diyorsunuz...

Dersin ki "tanrı diye bir şey olabilir" ama "Kur'an'da ki olamaz" yada başka herhangi bir tanrı tarifi" olamaz dersin. anlarım ama sen çıkıpta "evren" ni tasarlayan bir bilinç yok dersen bunu anlayamam...

 

Aslında oldukça kolaydır. Bir şeyin varlığı ya da yokluğunu tanımdan -iyi tanımlanmış olduğu sürece- yola çıkarak gösterebilirsiniz.

 

- Tanrı mükemmel olandır

- mükemmel olan tam olandır

- tam olanın hiçbir ihtiyacı yoktur, muhtaç değildir

- ihtiyacı olmayanın isteği olamaz

- isteği olmayanın, eylemi olamaz

- eylemi olmayan, hiçbir şey yapamaz ve yaratamaz - çünkü hiçbir eksiği/ihtiycı yoktur - yaratırsa ya ihtiyaç doğrultusunda ya da gereksiz bir iş yapmış olur

 

oysa ki tanrılar:

- mükemmeldir

- yaratırlar

- ihtiyaçları vardır

- istekleri vardır

 

Diyebilirsiniz ki, tanrıyı herhangi bir şekilde sınırlandıramayız. Yani mantık bu şekilde gösteriyor diye, tanrı bu şekilde davranmak zorunda değildir.

Elbette: fakat tüm yaptıkları, kendi varlığı ile çelişen bir tanrı elde edersiniz.

 

Örneğin: herhangi bir yaratım, boşadır; çünkü tanrı eksiksiz olduğu için, herhangi bir yaratımının sonucunu, yaratmadan önce bilecektir. Bu yaratım, aslında yaratmadan zaten kendini gereksiz kılar.

 

Bu tanrı, tapınılmak isteyebilir. Bu istek doğrultusunda bir yaratıma gidebilir; örneğin insanları yaratabilir. Bu durumda, bu tanrı, insanlara muhtaçtır, muhtaç olduğu için onları yaratır. Onlar olmadan isteğini karşılaması mümkün değildir. bu tanrı aciz, eksik ve muhtaçtır.

 

...

 

Tanrı tanımı ile tanrı hakkında söylenegelen her şey çelişir. bu yüzden tanrı tanımında hiçbir varlık yoktur. bir varlık, eğer olabiliyorsa, üstün bir varlık olabilir, fakat asla mükemmel olamaz. mükemmel olamayan varlığa tanrı değil, ancak üstün denilir. böyle bir varlık da henüz görmedik.

 

bu yüzden, tanrı diye bir şey -tanımı gereği- olmadığı ve asla olamayacağı için, dünya üzerindeki bütün dinler insan uydurmasıdır. 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...