Jump to content

Türkiyenin %50'si Atatürkçü!


Recommended Posts

Neşe Düzel ile Adil Gür'ün Taraf'taki söyleşisinin üçüncü bölümü yayınlandı. Gür'ün şirketi A&G'nin yaptığı araştırmalara göre Türkiye'de her iki seçmenden biri kendini Atatürkçü olarak tanımlıyor. İkinci ortak payda olarak 'milliyetçilik' geliyor. Üçüncü payda ise laiklik. 'Dindarlık' dördüncü oldu.

İşte araştırmadan çıkan ilginç sonuçlar:

 

ATATÜRKÇÜYÜM, DİNDARIM DİYENLER!

Her iki kişiden biri (yüzde 50) "Ben Atatürkçüyüm" diyor. Atatürkçülükten sonra ikinci ortak payda olarak milliyetçilik geliyor. Her yüz kişiden 44,6'sı 'Milliyetçiyim' diyor. Üçüncü payda ise 'laiklik" oluyor. Her yüz kişiden 34,8'i 'ben laikim'diyor.

Her yüz kişiden 29,3'ü de 'Ben dindarım' diyor. Buradan da görülüyor ki Türkiye söylenenlerin aksine dindarlaşmıyor, muhafazakarlaşıyor.

Dindarlıktan ve muhafazakarlıktan anlaşılan şey ise Özal'ın muhafazakarlığı kadar... Lider yeri geldiğinde Cuma'ya gider, başka bir zaman içkisini içer. İnsanlar seçkinler tarafından küçümsenmemek, ötekileştirilmemek istiyor.

AKP seçmeni ise kendini "Ben dindarım, muhafazakarım, milliyetçiyim" diye tanımlıyor.

CHP seçmeni de kendini "Atatürkçüyüm, laikim, milliyetçiyim" diye tanımlıyor.

MHP seçmeni ise "Milliyetçiyim, Atatürkçüyüm, laikim" diyor.


Erdoğan, oyların yüzde 25'ini Atatürkçülerden alıyor!

 

CHP'nin 18 Nisan'daki Parti Meclisi toplantısında Metropoll Araştırma Şirketi sahibi Prof. Dr. Özer Sencer'in sunumunu yaptığı rapora göre durum bu.

AK Parti'ye oy veren seçmenin yüzde 12'si kendini Atatürkçü, yüzde 11'i ise sosyal demokrat olarak tanımlıyor.

tarihinde Kuranınizinde tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, DrEfikey yazdı:

Atatürkçüden kastın Kemalistlik ise  Türkiyenin yüzde 10 15 i anca Kemalistdir.   Yüzde 60 ı da Kemalist düşmanıdır.  

İşte senin gibi Atatürk düşmanları da ben Atatürk'e düşman değilim, sadece kemalizme düşmanım diye kıvırıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Has Kemalist yazdı:

İşte senin gibi Atatürk düşmanları da ben Atatürk'e düşman değilim, sadece kemalizme düşmanım diye kıvırıyor.

 

Benim gerçekleri ortaya dökmem niye senin bana karşı böyle yanlış üslubunu doğuruyor anlamış değilim .  Atatürkü sevmek kemalist olmayı gerektirmez illaki . Kemalistler beton oluyor genelde , Atatürkü yalnızca doğrularıyla görüyor öyle savunuyor . Ben o yüzde 60 ve yüzde 10-15 in dışındaki yüzde 30 yüzde 25 lik kısımdanım . Atatürkü iyilikleriyle sevsemde maalesef kemalist değilim .  

 

Yavuz Fatih Kanuni benim gözümde neyse Atatürk de aynısı.  Yalnız bu benim yorumlarımdan ahmakça çıkarımlarda bulunman beni rahatsız etmeye başladı . Olaylara objektif yaklaşmayı öğrenin azcık , ben burda sırf yüzde 50 Kemalist diye yalan söyleseydim senin hakaretvari üslubuna maruz kalmazdım .

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, DrEfikey yazdı:

Atatürkü sevmek kemalist olmayı gerektirmez illaki .

 

Ben de isterim; ne alıyorsan, iyi kafa yapıyor!

 

Aynı anlama gelen iki kavramı, ancak AKP itleri, değişik anlamlıymış gibi göstererek, Atatürk'e, hakâret etme hakkı kazanıyorlar.

 

Sana, bir adres versem de, o kullandığın her neyse, bana da gönderir misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, bilgisız bi uşak yazdı:

 

Ben de isterim; ne alıyorsan, iyi kafa yapıyor!

 

Aynı anlama gelen iki kavramı, ancak AKP itleri, değişik anlamlıymış gibi göstererek, Atatürk'e, hakâret etme hakkı kazanıyorlar.

 

Sana, bir adres versem de, o kullandığın her neyse, bana da gönderir misin?

:D  Herhangi birini sevmek seni onla ilgili bir kavramı sonuna kadar desteklemeye mi götürür ?  Kemalizm  => Kemalist .  Akp li değilim , Chp li de değilim hiçbir parti taraftarı değilim .  Birine hakaret etme hakkını nasıl kazanabilirim ki  ? Kemalistlerden nefret eden biri olsam anlarım ne demek istediğini . Ama maalesef kemalist düşmanı da değilim.   Adresini ver atarım bu arada :)  

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, DrEfikey yazdı:

:D  Herhangi birini sevmek seni onla ilgili bir kavramı sonuna kadar desteklemeye mi götürür ?  Kemalizm  => Kemalist .  Akp li değilim , Chp li de değilim hiçbir parti taraftarı değilim .  Birine hakaret etme hakkını nasıl kazanabilirim ki  ? Kemalistlerden nefret eden biri olsam anlarım ne demek istediğini . Ama maalesef kemalist düşmanı da değilim.   Adresini ver atarım bu arada :)  

 

Kemalizme böyle ağır ifadeler kullanan kişi ya PKK'lıdır ya da şeriatçı. Yakında ortaya çıkar ne olduğun. Çok fazla saklayamıyorsunuz yani. Kendini çok akıllı sanma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 minutes ago, Tabula Rasa said:

 

Kemalizme böyle ağır ifadeler kullanan kişi ya PKK'lıdır ya da şeriatçı. Yakında ortaya çıkar ne olduğun. Çok fazla saklayamıyorsunuz yani. Kendini çok akıllı sanma.

 

Nickinde de sakladığı üzere eski trollerden refik isimli arkadaş bu. Daha başka hesapları falan da vardı ateistali gibi falan, hep atılıp duruyor.

 

Bu arada %50 ne kadar düşük bir oran...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk'Ün katıldığı savaşlar

Trablusgarp Savaşı

Ayrıca bakınız: Trablusgarp Savaşı
220px-Ataturk5.JPG
 
Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal

İtalyanlar'ın Trablusgarp'a saldırısıyla 19 Eylül 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, 27 Kasım 1911'de Binbaşı[32] olan Mustafa Kemal, Binbaşı Enver Bey, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Binbaşı Fethi (Okyar) gibi diğer İttihatçı subaylarla birlikte 18 Aralık 1911'de hareket etti.[43] Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire[44] ve İskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitti. 19 Ekimde İskenderiye'den yola çıktıktan bir süre sonra bir hastalık geçirdi.[45] 22 Aralık'ta Tobruk yakınında zafer kazandı. Derne'deki 16 - 17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.[46] Aynı yılın eylülünde başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken, Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ve Balkan Savaşları'nın başlaması nedeniyle barışa razı olunmasıyla Mustafa Kemal ve diğer subaylar İstanbul'a geri döndüler.

Balkan Savaşları

Ayrıca bakınız: Balkan Savaşları

Balkan Savaşları başladığında Trablusgarp'ta görev yapan Derne Komutanı Mustafa Kemal ve Binbaşı Nuri Bey, bu savaşlarda görev almak istediler.[47] Mustafa Kemal, dönemin Osmanlı Harbiye Nezareti Enver Bey'in de izni ile 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan ayrılmıştır.[47] 24 Kasım 1912'de karargâhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı.[48] Osmanlı ordusu burada general Stilian Georgiev Kovachev komutasındaki Bulgar 4. Ordusuna yenildi. Haziran 1913'de başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda komutası altındaki birliklerle Dimetoka ve Edirne'ye girdi.

27 Ekim 1913'te Sofya askerî ataşeliğine atanarak yakın arkadaşı Sofya sefiri (elçisi) Fethi Bey (Okyar)'in emri altında çalıştı.[49] Ek görev olarak Belgrad ve Çetine askerî ataşeliğini de yürüttü.[49] Bu görevde iken 1 Mart 1914'te yarbaylığa (kaymakam) yükseldi.[49]

I. Dünya Savaşı

150px-Ataturk13.JPG
 
Çanakkale Savaşları sırasında.
150px-Ataturk20.JPG
 
Sina ve Filistin Cephesi'nde.
150px-Mustafa_Kemal_Atat%C3%BCrk_%281918
 
Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı sırasında (1918). Üzerindeki, Padişahın Onursal Yaveri olduğunu simgeleyen şerittir.
150px-Yeni%C3%A7eri_Atat%C3%BCrk.JPG
 
Atatürk; Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya Yeniçeri kıyafeti ile gitmiş ve etrafında derin bir hayranlık uyandırmıştır.

Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de I. Dünya Savaşı başladı, Osmanlı Devleti de 29 Ekim 1914'te savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal 3. Kolordu emrinde Tekfurdağ'da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı.[32]

Çanakkale Savaşı

19. Fırka, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komutanlığı emriyle Eceabat bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıyla Çanakkale Savaşı başladı. 3.Kolordu komutanı Mehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Arıburnu'na çıkan ANZAC (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) birliklerinin yarımada içine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurdu.[50] Bu başarı üzerine 5. Ordu komutanı Mareşal Otto Liman von Sanders'in takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te Miralaylığa yükseldi.[32] İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı Otto Liman von Sanders Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basını tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.

Kafkasya Cephesi

14 Ocak 1916'da Gelibolu'dan Edirne'ye sevk edilmiş olan 16. Kolordu komutanlığına atandı. Edirne'de bulunduğu 2 ay kadar süre boyunca 16. Kolordu'nun ikmali, toparlanması ve eğitimi ile ilgilendi. Doğu Cephesinde Rus birlikleri Osmanlı 3. Ordusu'nu püskürtmüş 16 Şubatta Erzurum'u, 3 Mart'ta Bitlis, Muş, Van ve Hakkâri'yi işgal etmişti. Albay Mustafa Kemal 15 Mart tarihinde 3. Orduyu desteklemesi için emrindeki 16. Kolordu ile birlikte Diyarbakır'a gönderildi. Rütbesine göre kendisine ağır bir sorumluluk verilen 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal 1 Nisan 1916'da Diyarbakır'da iken Tuğgeneralliğe (Mirliva) yükseltildi ve Paşa unvanını aldı. Mustafa Kemal taktik bir geri çekilme emri verdi. Daha sonra beklenmedik bir saldırı ile Muş'u Ruslardan kurtararak Osmanlı birliklerine stratejik bir üstünlük sağladı. Kafkas Cephesindeki bu başarısından dolayı Altın Kılıç madalyası ile ödüllendirildi. Ağustos ayında Muş ve Bitlis tümüyle Rus işgalinden kurtarıldı.

Sina ve Filistin Cephesi

7 Mart 1917'de karargâhı Diyarbakır'da bulunan 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandıktan sonra Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrindeki 7. Ordu Komutanlığına atandı.[32]

Mustafa Kemal, Diyarbakır'dayken, İttihatçı fedailerden Yakup Cemil bir hükûmet darbesi yapmaya karar vermiştir. Savaşın kaybedildiğini düşünmektedir. Tek kurtuluş yolunun Bab-ı Âli'yi basıp, hükûmeti devirerek Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı'nı değiştirmek olduğuna inanmaktadır. Yeni Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı olarak da Mustafa Kemal'i düşünmektedir. Anlaştığı arkadaşlarından biri komployu Enver Paşa'ya haber vermiştir. Bunun üzerine Yakub Cemil kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Mustafa Kemal Falih Rıfkı Atay'a anlattığı hatıralarında şöyle demektedir: "O vakit tümenlerimden birine komuta eden Ali Fuad (Cebesoy)'a : Yakup Cemil asılmış. Sebebi de ben Başkomutan vekili ve Harbiye nazırı olmadıkça kurtuluş yoktur demiş. Dediğini yapmış bile olsaydı ben İstanbul'a gittiğimde ilk iş olarak Yakub Cemil'i cezalandırırdım. Eğer ben, o ve onun gibiler tarafından iktidara getirilecek bir adamsam, adam değilim!" demiştir.[51]

15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihleri arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Kayzer II. Wilhelm, Genel Karargâhı ve Elsass bölgesini ziyaret etti.

Haziran 1918 yılında Viyana ve (bugünkü adı Karlovy Vary olan) Karlsbad'a giderek tedavi gördü. Sultan Mehmed Reşad'ın vefatı ve Vahdettin'in cülusu üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos'ta 7. Ordu Komutanı olarak Filistin Cephesi'ne atandı[52] ve ardından Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) unvanı verildi. Mustafa Kemal Paşa, 20 Eylül 1918 tarihinde Vahdettin'in başyaveri Naci (Eldeniz) Bey'e bir telgraf çekerek Yıldırım Orduları Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükûmette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi[53]. Ardından 6 Ekim'de 7. Ordu komutanlığından istifa etti.

19 Eylül 1918'de Edmund Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetleri, genel taarruza geçerek üç ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattı. 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de Halep düştü. Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ordularını, Halep'te durdurarak, savunma hattı kurmayı başardı.

30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19. maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Otto Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7. Ordu lağvedildi.[54]

10 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Kıt'alarının komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a hareket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Haydarpaşa'dan İstanbul'a geçerken boğaza demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde ünlü "Geldikleri gibi giderler" sözünü söyledi. Mütareke döneminde Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet (Furgaç) Paşa yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan Minber gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...