Jump to content

Liberalizm ve Din.


Recommended Posts

Bu forumda ki ateistlerin liberalizm üzerinde kin ve nefret dürtüsü var,Bunda liberal görünerek takiyye yapan dincilerin ve yeşil sermayeye göz kırpan ahlaksızların büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.Halbuki liberalizm ve din tarihsel olarak da,günümüzde de birbirleriyle sürekli çarpışan iki kavramdır.

 

Doğmatik dinsel ve cemaatçi ideolojiler ve fikirler, insana doğrudan bir değer gözüyle bakmazlar. İnsan ancak belirli bir dine/liderliğe iman eder, bağlılık gösterir ve itaat ederse değer kazanır ve saygıyı hak eder. Bu inanış biçimi dışında kalan insanlar değersizdir, sapkındır, haindir, kafirdir, dejeneredir vs.. 

 

Liberalizm insana değer verdiği için insanların eşitliği, hukuk önünde adil yargılanmalarını sağlayacak düzen oluşturulması, kölelik ve angaryanın kaldırılması mücadelesini vermiştir.

Hemen hiçbir din, köleliğin kaldırılmasını emretmemiştir. Kölelik dünyada insan hakları savunucuları tarafından kaldırılmıştır. Liberal öğretilerin gelişmesi, tüm dünyada dinsel pratiklerin de değişmesine neden olmuştur.
Hristiyanlık artık Kızılderileri binlerle öldüren, Afrikalıların köle yapılmasını meşru bulan, kılıcı kanlı tapınak şövalyelerin hristiyanlığı değildir.

Liberalizm her bireyin doğuştan gelen vazgeçilemez ve devredilemez hakları olduğu felsefesi üzerine oturur. Bireysel temel haklar, güncel siyasetin, çoğunluk isteklerinin  olamazlar.
 
Bu konuda, liberalizmle din ve geleneklerin arasında sınırların doğru çekilmesi gerekir. Dinler ve gelenekler, evrensel insan haklarının temel ilkeleri ile çeliştikleri noktada, gerçek bir liberal,insan haklarının yanında yer alır. “Ama toplum öyle istiyor” olarak formüle edilen ilkel ve populist mazeretin karşısında boyun eğemez.

Özel bir inanç sistemi olan dinlerin her emir ve kuralının çağdaş hukuk ve yaşam biçimiye uyuşması mümkün değildir. 

 

SATİ, çok önemli bir örnektir. Sati,Hinduların özellikle üst kastlarında binlerce sene uygulanmış bir gelenektir. Yaşlı koca öldüğünde, karısının da Ganj nehri kıyısında ölmüş kocası ile beraber diri diri yakılması törenine verilen addır. İngilizler 1829 da Sati'yi yasaklayınca Hindistan’ın her yerinde protestolar, isyanlar çıkmıştır. İngilizler bu isyanları zorlukla bastırmışlar,buna rağmen Sati uygulaması gittikçe çok azalmasına rağmen 1950'lere kadar sürmüştür. Burada bir dilemma vardır. Demokratlık halkın çoğunun istediğinin olması ise, bir demokrat Hindistan’da Satiyi, Bengaldeş’te kadınlara baskı yapan İslami pratikleri eleştiren kadın aktivist Teslime Nesrin in yakılmasını veya yılanlara atılmasını mı desteklemelidir? (Bengaldeş halkının % 80 i bunu istemiştir!)
 
Liberalizm, evrensel bir birey düşüncesiyle yola çıkar. Sonra haklarını değerini tanımladığı bu bireylerin, birbirlerinin haklarına maksimum saygıyı göstererek ve minimum kısıtlamalar ile en mutlu yaşayabilecekleri siyasal ortamı, devlet ve hukuk kurallarını araştırır.


Birey, organizmada bir hücre değil, başlı başına bir değerdir. Temel ilkesel hakları, toplumun çoğunluğu istedi diye elinden alınamaz. Çeşitli madrabazlıklarla haberleşme, adil yargılanma, özel yaşam mahremiyeti ve dokunulmazlığı, ifade özgürlüğünden mahrum bırakılamazlar.
Devlet, çağdaş dünyada güç kullanma tekelini elinde tutan temel meşru güçtür. Dinin devlet yönetimine hakim olması demek, belirli bir iman biçiminin kendi dogmasını, ibadet ve yaşam biçimi zorla topluma empoze etmesi, sadece başka dinden olnaları değil, o dinin müminlerini de polis zoruyla ibadethaneye sokabilmesi, vergi mükelleflerini inanmadıkları dini veya gelenekleri finanse etmeye zorlayabilmesi demektir.

 

Bu nedenle, laiklik, demokratik ve özgürlükçü bir rejimin asla vazgeçilemez şartıdır.

 

Demokrasi adına savaştıklarını söyleyenlerin laikliği savunanları “laikler” diye kategorize etmesi ise, trajikomik bir oksimorondan başka bir şey değildir. Birilerini laik olmakla aşağılayanlar demek ki laik değiller ve ayni zamanda demokratlar..! öyle mi?

 

Bir rejimin laik olmaması, bir dinin o ülkenin siyasal, sosyal kurum, yasa ve uygulamalarına hakim olması demektir. İnsanları kendi istekleri dışında ibadet, giyinme, yaşamaya zorlamak demektir. İnsanlardan din finansmanı için zorla vergi almak demektir. 

 

Batının 300 yıl önce buruşturup attığı bayat reçeteleri demokrasi gereği diye ülkemizde yutturmaya çalışanları hayret ve hüzünle izliyoruz..Kaldı ki, o eleştirilen laik pratik altında iken bile Anadolu da oruç tuttuğu,namaz kıldığı için dövülen işkence edilen insan örneği yoktur. Ama ramazan zamanı tost yediği, sigara veya içki içtiği için dövülen, linç edilen insan sayısı binlercedir!)
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 45
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

41 dakika önce, Tremor yazdı:

Bu forumda ki ateistlerin liberalizm üzerinde kin ve nefret dürtüsü var,Bunda liberal görünerek takiyye yapan dincilerin ve yeşil sermayeye göz kırpan ahlaksızların büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.Halbuki liberalizm ve din tarihsel olarak da,günümüzde de birbirleriyle sürekli çarpışan iki kavramdır.

 

Doğmatik dinsel ve cemaatçi ideolojiler ve fikirler, insana doğrudan bir değer gözüyle bakmazlar. İnsan ancak belirli bir dine/liderliğe iman eder, bağlılık gösterir ve itaat ederse değer kazanır ve saygıyı hak eder. Bu inanış biçimi dışında kalan insanlar değersizdir, sapkındır, haindir, kafirdir, dejeneredir vs.. 

 

Liberalizm insana değer verdiği için insanların eşitliği, hukuk önünde adil yargılanmalarını sağlayacak düzen oluşturulması, kölelik ve angaryanın kaldırılması mücadelesini vermiştir.

Hemen hiçbir din, köleliğin kaldırılmasını emretmemiştir. Kölelik dünyada insan hakları savunucuları tarafından kaldırılmıştır. Liberal öğretilerin gelişmesi, tüm dünyada dinsel pratiklerin de değişmesine neden olmuştur.
Hristiyanlık artık Kızılderileri binlerle öldüren, Afrikalıların köle yapılmasını meşru bulan, kılıcı kanlı tapınak şövalyelerin hristiyanlığı değildir.

Liberalizm her bireyin doğuştan gelen vazgeçilemez ve devredilemez hakları olduğu felsefesi üzerine oturur. Bireysel temel haklar, güncel siyasetin, çoğunluk isteklerinin  olamazlar.
 
Bu konuda, liberalizmle din ve geleneklerin arasında sınırların doğru çekilmesi gerekir. Dinler ve gelenekler, evrensel insan haklarının temel ilkeleri ile çeliştikleri noktada, gerçek bir liberal,insan haklarının yanında yer alır. “Ama toplum öyle istiyor” olarak formüle edilen ilkel ve populist mazeretin karşısında boyun eğemez.

Özel bir inanç sistemi olan dinlerin her emir ve kuralının çağdaş hukuk ve yaşam biçimiye uyuşması mümkün değildir. 

 

SATİ, çok önemli bir örnektir. Sati,Hinduların özellikle üst kastlarında binlerce sene uygulanmış bir gelenektir. Yaşlı koca öldüğünde, karısının da Ganj nehri kıyısında ölmüş kocası ile beraber diri diri yakılması törenine verilen addır. İngilizler 1829 da Sati'yi yasaklayınca Hindistan’ın her yerinde protestolar, isyanlar çıkmıştır. İngilizler bu isyanları zorlukla bastırmışlar,buna rağmen Sati uygulaması gittikçe çok azalmasına rağmen 1950'lere kadar sürmüştür. Burada bir dilemma vardır. Demokratlık halkın çoğunun istediğinin olması ise, bir demokrat Hindistan’da Satiyi, Bengaldeş’te kadınlara baskı yapan İslami pratikleri eleştiren kadın aktivist Teslime Nesrin in yakılmasını veya yılanlara atılmasını mı desteklemelidir? (Bengaldeş halkının % 80 i bunu istemiştir!)
 
Liberalizm, evrensel bir birey düşüncesiyle yola çıkar. Sonra haklarını değerini tanımladığı bu bireylerin, birbirlerinin haklarına maksimum saygıyı göstererek ve minimum kısıtlamalar ile en mutlu yaşayabilecekleri siyasal ortamı, devlet ve hukuk kurallarını araştırır.


Birey, organizmada bir hücre değil, başlı başına bir değerdir. Temel ilkesel hakları, toplumun çoğunluğu istedi diye elinden alınamaz. Çeşitli madrabazlıklarla haberleşme, adil yargılanma, özel yaşam mahremiyeti ve dokunulmazlığı, ifade özgürlüğünden mahrum bırakılamazlar.
Devlet, çağdaş dünyada güç kullanma tekelini elinde tutan temel meşru güçtür. Dinin devlet yönetimine hakim olması demek, belirli bir iman biçiminin kendi dogmasını, ibadet ve yaşam biçimi zorla topluma empoze etmesi, sadece başka dinden olnaları değil, o dinin müminlerini de polis zoruyla ibadethaneye sokabilmesi, vergi mükelleflerini inanmadıkları dini veya gelenekleri finanse etmeye zorlayabilmesi demektir.

 

Bu nedenle, laiklik, demokratik ve özgürlükçü bir rejimin asla vazgeçilemez şartıdır.

 

Demokrasi adına savaştıklarını söyleyenlerin laikliği savunanları “laikler” diye kategorize etmesi ise, trajikomik bir oksimorondan başka bir şey değildir. Birilerini laik olmakla aşağılayanlar demek ki laik değiller ve ayni zamanda demokratlar..! öyle mi?

 

Bir rejimin laik olmaması, bir dinin o ülkenin siyasal, sosyal kurum, yasa ve uygulamalarına hakim olması demektir. İnsanları kendi istekleri dışında ibadet, giyinme, yaşamaya zorlamak demektir. İnsanlardan din finansmanı için zorla vergi almak demektir. 

 

Batının 300 yıl önce buruşturup attığı bayat reçeteleri demokrasi gereği diye ülkemizde yutturmaya çalışanları hayret ve hüzünle izliyoruz..Kaldı ki, o eleştirilen laik pratik altında iken bile Anadolu da oruç tuttuğu,namaz kıldığı için dövülen işkence edilen insan örneği yoktur. Ama ramazan zamanı tost yediği, sigara veya içki içtiği için dövülen, linç edilen insan sayısı binlercedir!)
 

 

Liberalizm bireyler arasındaki gelir ve bilgi farkını engellemiyor.

tarihinde TENTEN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, TENTEN said:

 

Liberalizm bireyler arasındaki gelir ve bilgi farkını engellemiyor.

Neyi kastettiginden tam olarak emin degilim ama liberal politika demek 'fakirler olsun, porsche'den selamlar' demek degil. Zengin olmak istiyor ve becerebiliyorsan, zengin olursun. Ancak liberalizm sosyal devlet kavramini tamamen cope atmaz. Mumkunse hep beraber zenginlesiriz, toplumdaki sanssiz ve savunmasiz bireylere de ilgili kurumlar yardim eder. Avrupa'daki liberal politikalar bu sekilde basariyla isliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, TENTEN said:

 

Liberalizm bireyler arasındaki gelir farkını engellemiyor.

 

Her bireyin farklı bir zekası,kapasitesi,bakış açısı vardır.Yani her insan eşit değildir,dolayısıyla geliri de eşit olmayacaktır.Bu doğal bir süreçtir,insan egosunu ancak böyle tatmin edebiliriz.Fakat liberalizm,bu sürecin kötüye kullanılmasını yani güçlünün güçsüzü ezmesini bağımsız bir hukuk önünde eşitlik mekanizmasıyla çözmeye çalışır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Tremor yazdı:

 

Her bireyin farklı bir zekası,kapasitesi,bakış açısı vardır.Yani her insan eşit değildir,dolayısıyla geliri de eşit olmayacaktır.Bu doğal bir süreçtir,insan egosunu ancak böyle tatmin edebiliriz.Fakat liberalizm,bu sürecin kötüye kullanılmasını yani güçlünün güçsüzü ezmesini bağımsız bir hukuk önünde eşitlik mekanizmasıyla çözmeye çalışır.

 

Ücretli hukuk sistemi  ile nasıl bağımsız olacak hukuk?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, malta erigi yazdı:

Muhalefet edecegim diye sacmalamana gerek yok. Farazi bir soru sordun, sana reel bir ornek verdim. Abd'de yargi baskanin kopegi degil turkiyedeki gibi.

Nerede saçmaladım?

 

Konu liberalizm.

Liberalizm bireylerin haklarını söyler.Bu hakların nasıl elde edileceğini söylemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, TENTEN said:

Nerede saçmaladım?

 

Konu liberalizm.

Liberalizm bireylerin haklarını söyler.Bu hakların nasıl elde edileceğini söylemez.

Daldan dala atliyorsun. Yargi bagimsizligi dedin, ornek verdim. Liberalizmden beklentin nedir? Marksist-leninizm gibi mucadele klavuzu mu olacak? Liberal politikalarin islemesi icin temel demokrasidir. Nasil elde edilecek sir degil: secimle. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, malta erigi yazdı:

Daldan dala atliyorsun. Yargi bagimsizligi dedin, ornek verdim. Liberalizmden beklentin nedir? Marksist-leninizm gibi mucadele klavuzu mu olacak? Liberal politikalarin islemesi icin temel demokrasidir. Nasil elde edilecek sir degil: secimle. 


Daldan dala atlamıyorum.Örnekler verdim.

 

seçimler sorun çözmez.

 

Liberalizm birey haklarını yazacağına bunların nasıl çözümleneceğinide yazmasını isterdim.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, TENTEN said:


Daldan dala atlamıyorum.Örnekler verdim.

 

seçimler sorun çözmez.

 

Liberalizm birey haklarını yazacağına bunların nasıl çözümleneceğinide yazmasını isterdim.
 

Iste ben de bunun cevabini veriyorum. Arac demokrasi. Devrim veya gerilla savasi mi olmasi gerekiyor illa?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, malta erigi yazdı:

Iste ben de bunun cevabini veriyorum. Arac demokrasi. Devrim veya gerilla savasi mi olmasi gerekiyor illa?

 

Gerekmiyor.Gerilla savaşından bahsetmedim.

 

Demokraside işe yaramıyor.Obama,Hitler ve Tayyip  demokrasi ile geldiler.

tarihinde TENTEN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, TENTEN said:

 

Gerekmiyor.Gerilla savaşından bahsetmedim.

 

Demokraside işe yaramıyor.Hitler ile Tayyip de demokrasi ile geldiler.

Demokrasi oyle birsey iste. Hitler secimle geldi diye almanya monarsiyi geri getirmedi. Bugun de tayyip iktidarsa, halk buna mustehak da o yuzden. Bu demokrasinin maglubiyeti anlamina gelmez. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Din devleti, nasıl ki eski çağlarda ve ilkeldir. Laiklikde için ilkelliktir. Ateizmin devleti için ısrarla laiklik vurgusu yapılıyor. Bu en baştaki hatadır. Çünkü eğer bir din yok ise; din ve devlet işini ayırmaya gerek yoktur. Eğer din var ise laiklik gereklidir. Laiklik ileri dindarlıktır. Laikliklik dindarlığın maksimum seviyede gelişmiş halidir. Osmanlı bir din devleti olarak bir araba ise Türkiye laik olarak hem bir din devletidir hemde uçak gibidir. Ne garip bir teist olarak bunu savunuyorum.
 
Devlet, meta dır. Dil gibi... Devlet sadece siyasi toplum değildir. Sivil halk da devletin bir parçasıdır. Ve bu parça içinde din olmamalıdır. Ve geleceğin devletlerinde sivik toplum olarak din olmayacaktır da. Laiklik ilkelliktir.
 
Bu ilkellik; insanları devlet hapisanesine sokar. Bu hapishanede iyi yemek özgürlük değildir. Bireye hak vermek iyi yemektir. Banka, vergi, borsa arasında akan para denen nehir; tarihin en öldürücü zehridir. Engizisyon bile bundan çok daha modern bir karar. Zira bu üçgen; insanları yavaş yavaş ruhlarını zehirler, köleleştirir. Kaynakları belli zümrelerce toplar. 
 
İleride teknoloji o kadar gelişecek ki bulaşıkları robotlar yıkayacak. Ama o robotu sadece halkın %1 kullanacak. %99 u kanser olacak, bok denizinde yüzecek, askeri ücret denen koşu bandında koşup duracak. İşte teknokoji ileride bu kadar gelişecek.
 
Kimse kimseyi kandırmasın. Bu kapitalizmin gerçek yüzü içinde liberalizm şekerlerdir. Özgürlüklü şeker, demokrasili şeker, laik şeker. Karatayın tabiri ile en tatlı zehir. Yani kapital, sınıf içinde zengin zümreyi ayakta tutmak için; bireysel özgürlük, demokrasi gibi masallarına liberalizm diyoruz. 
 
Neden liberalizm ve din; kara tren yüzünden. Kara tren kömür madenidir. İşçidir. Emektir. 10 metre asfalt için harcanan petrol ile 100 km tren rayı döşersin. Kara tren eşitliktir. 
 
Ancak, bizim dindarlara sscb nedir diye soralım? Cevaplar, fakirliktir, baaşarısızlık, komünist, dinsizler, sapıklık vb cevaplar. Ama batı nedir diye soralım? Teknoloji, demokrasi, zenginlik, başarı, çağdaşlık vs. Tamam para denen kaynak aldatmacası; ile insanlığımızı bir koşu bandına aldık ama onun içine dini soktunmu! İşte keten helvası. O zaman özgürlük ve demokrasi; laiklik ve çağdaşlık; içine gönülden bağlanıyorlar. Okulda yaparken de milyarderlerin olur himmet yaparkende milyarderlerin olur. Hatta hiç fabrika açmadan da milyarderlerin olur. İşte din ve liberalizm aslında aynı şeydir. 
 
 
 
 
 
 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...