Jump to content

Recommended Posts

VARLIĞINDAN HABERDAR OLMADIĞIMIZ HAZİNEMİZ NEDİR?
 

 

Türkiye’de İslam çoğunluğun dinidir. Ancak paylaşılan aynı, hatta benzer bir İslam inancı değildir. Türkiye çok dinli (en azından çok mezhepli), çok gelenek ve kültürlü, çok etnik azınlıklı bir ülkedir. Diğer ülkelerin çoğundan farklıdır ve nerdeyse ABD kadar kozmopolitan bir ülkedir.

Türkiye diğer bakımlardan da farklıdır. Cehalet yaygındır ama, hiç de ihmal edilemeyecek kadar az da olsa etkili entellektüel bir azınlığa sahiptir. Kadınlar cahildir ama, giderek uyanmaktadırlar. İslam’da gericilerin etkisi ihmal edilemeyecek kadar fazladır ama, çoğunluk gerici değildir. Bağnazlık yaygındır ama, kontrol dışına çıkmamıştır. Aşırı eğilimler vardır ama, etkileri sınırlıdır. Tabii bu iddialar tartışma götürür.


Türkiye genel olarak farklı düşünceleri olan oldukca rasyonel, pragmatik, akıllı değilse bile oldukca kurnaz, geleneklerine sadık, ailelerine bağlı, kültürü binlerce yıl önceye dayanan insanların bir araya gelmesinden oluşan müthiş bir ülkedir.

Peki ne eksiktir, Türkiye’de?

Ortak bir payda eksiktir, liderlik eksiktir, doğru akıl verenler eksiktir, ülkesini seven politikacılar eksiktir.  


Müslüman olmak Türk’lerin kabahati değildir. Aslında bu din, sürekli olarak eleştirmemize rağmen, bir sorun da değildir. Gelişmemiş, geliştirilmemiş, ihmal edilmiş bir din olduğundan, bazı ahlaksızların elinde halkı sömürmede kullanılan bir araç haline getirilmiştir. Biraz daha sofistike olsaydı, halka ulaşmada, onu aydınlatmada bir alet olarak kullanılabilirdi... Halkın eğitim düzeyi ve İslam anlayışı kusurlu olduğundan hiç bir şekilde halka ulaşmak mümkün olamamaktadır. Daha doğrusu cehalet halka kolaylıkla inabilmektedir ama, çağdaş bilgi ve anlayış imam ve hoca düzeyine inmekte zorlanmaktadır.

Türkiye’de öncelik verilecek iki alan vardır. Eğitim ve ortak bir payda oluşturmak.. Diğerleri kendiliklerinden geleceklerdir. Bunu ilk defa ortaya atan ben değilim, elbette.. Türk hükümetleri bu konuda birşeyler yapmaya çalışmışlardır. Ancak bu çabaların çoğunun amacı politiktir. Hükümetler iktidarı ne pahasına olursa olsun sürdürmeyi düşündüklerinden, hem eğitim, hem de ortak paydayı abüz etmişlerdir.

Aslında Türkiye her türlü çeşitliliğin hüküm sürdüğü, hızla kalkınabilecek ideal bir ülkedir. Bunu becerecek liderlik kurumu ise henüz gerçek bir kahraman üretememiştir. Türk’ler daha çok liderleri izleyen bir millettir. İlerde aklı başında, mantıklı, bilgili, sağduyulu, Atatürk gibi bir lider başa gelene kadar, birbirimizle cebelleşmeye devam edeceğiz. Bu arada biraz ilerleyebiliriz. Hızla kalkınmamız için gerekli bütün öğelere sahip olmamıza rağmen, daha bir süre beklemek zorundayız.

Çeşitliliğimizin en değerli hazimemiz olduğunu anlamadan, ondan yararlanamayız. Farklı ve çeşitli halklardan oluştuğumuzu idrak ettiğimiz, birbirimizi sevmek zorunda olduğumuz gerçeğini kabul ettiğimiz an, ileriye yönelik en büyük ilk adımı da atmışız demektir. Ne yapıp edip, sahip olduğumuz bu çeşitlilikten yararlanmalıyız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başından sonuna kadar katıldığım, çok isabetli tespitler içeren bir yazı.

 

Sizden beklediğimiz hareketler bunlar işte Hacı.

Elinize sağlık.

 

Fakat tek sorunumuz, tek düşmanımız İslam demediğiniz ve gerçeklerle ilgilendiğiniz için forumda pek rağbet görmeyecek bir yazı aynı anda...

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, haci yazdı:

Ortak bir payda eksiktir, liderlik eksiktir, doğru akıl verenler eksiktir, ülkesini seven politikacılar eksiktir.  

- İşler böyle yürümüyor. Nüfus veya askeri güç de değil. Büyüyen medeniyeti çöküşte olan medeniyetten ayıran kıstaslar şunlardır:

1) Aklın üstünlüğü.

İnsanlar neye göre davranıyor? sürü psikolojisi, medya, siyasal propaganda, sahte bilgiler içeren eğitim sistemleri ve popülizm mi?

- Yoksa mantıklı siyaset düzeni, mantıklı hukuk sistemi, mantıklı güçler ayrılığı, insanların dürtüden çok akıl ile karar alabildikleri siyasal yapılaşmalar, dış ilişkilerde akla/mantığa dayalı söylevler, tarikatçılık ya da etnikçilik yerine mantığa dayalı dış politikalar. (Bu dediklerim eski çağlarda da böyledir) Her zaman her durumda aklı, mantıklı olanı üstün tutan yaklaşım mı var? yoksa her konuda duygusallık, sürü psikolojisi, yanlış bilgi almış başını gidiyor mu?

2) En zayıf olanlara nasıl davranılıyor?

- Kanada'daki gibi alkolik insanlara karşılık beklenmeden kalacak ev ve yemek sağlanıyor mu? (buna benzer şeyler Türk medeniyetinin güçlü olduğu dönemlerde vardı). Sokaktaki insanlara, öksüzlere, yaşlılara yardım ediliyor mu? Akıl sağlığı bozuk olanlara yardım ediliyor mu?

 

/Sadece bu iki kriterle puanlama yapabilirsiniz.

Ayrıca hukuk üstünlüğü konusu vardır. Eski Mısırda Firavun bile Maat yasasına tabiydi ve yasa karşısında hesap vermek zorundaydı (ki firavun aynı zamanda Tanrı idi). İlk ülkelerin ilk işi sağlam bir hukuk sistemi oluşturmak ve buna uymak olmuştur. Bu demokrasiden bile daha önemli bir konudur. Millet yapacağını yapıp ortalıkta gezebiliyorsa, o ülkeyi / medeniyeti geçiniz.

 

- Lider diye bir şey yoktur. kendinin lideri olacaksın. Ama bunun olması için sistemi oturtman lazım. Bizde oturtulan bir sistem vardır. Ama gelen giden (kendi menfaatine veya görüşüne göre) bu sistemde esneklikler icat etmiştir. Böyle bir şey olamaz. Atatürk / İnönü döneminde olup da kaldırılan bir sürü şey (Mesela "insan haklarına dayalı anayasa gibi) geri getirilmelidir. + AB ile laf yarıştırmak yerine, dedikleri şeyleri çabucak yapsaydık şimdi hem AB'ye girip bir sürü para alıyorduk, hem de Tayyibin zibidilikleri ile uğraşmıyorduk.

 

Lider filan yok. her şey Akla uygunluk, mantıklı yaklaşabilme, iyi bir sistem bulup o sistemi %100 uygulamak, bunu yaparken insani özellilerimizi daha da arttırmak.

iyice tayyip gibi konuşuyoz ama. Olay bu kadar basittir.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, kaffe yazdı:

Haci masal anlatiyorsun!!

Birnvarmis,bis yokmus!!

 

Sana masal geliyor. Çocuk olduğun için...

Bu konuda fikrin varsa ortaya atarsın. Yoksa gölge etmez, susarsın. Bir trola daha ihtiyacımız yok. Burası ipini koparıp geldiğin dingonun  ahırı değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel düşünceler, bu forumun en sevdiğim yanı içi dolu fikirlerin ve tespitlerin olması.

 

Ülke için, ben sorunların kök nedeni olarak "ekonomik buhran"ı görüyorum. İnsanları aydınlanmaya itecek, sorgulatacak, düşünme zeminine oturtacak temel eksiklik ekonomik buhrandır.

 

Temelde lider ve yönetici kavramlarını ele almakda lazım. Atatürk gibi bir lider anlayışından çok ülkenin "kurumsal liderliğe" ihtiyacı var. Hatta bozulan rayından çıkan da bu mesele. Örneğin hukuk duvarlarında "adalet mülkün temelidir" yazıyorsa o kurum vizyon sahibidir. O zaman o kurum topluma liderlik eder. Eğerki bu savcı çok iyi (örneğin ergenekon savcıları gibi) kişilere indirgenen bir yapı olulursa bu sistemi bozar. Nöbet tutan asker misali ordu, adalet, valilik gibi kurumlarımız kişilerden arınmış liderlik vasıflarına sahip vizyon sahibi liderlerdi. Bunların kıymetini bilemedik. Kişilere indirgedik. Falanca Belediye iyi çalılıyor değilde belediye başkanı iyi çalılıyor dedik.

 

Şimdi aksaklıkların sorunların temel sebebide ekonomi. Eğerki ülke de zengin fakir ayrımı azalırsa; üretip satan-üretirken sadece montaj yapmayan- arge yapan- ihracaatı hedef edinmiş- kendi kendine yetmeyi amaçlayan gıda ve enerji odaklı- küresel sermaye yerine milli sermaye... Oluşturabilen bir "türk ulusu" olabilir isek; işte o zaman "din" ve "milliyet" sorunlarını aşarız. Daha aydın bir nesil yetiştirebiliriz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

AKP dönemi bu ülkenin gectigi ilk karanlik dönem degil. Egitim sisteminin icine sicildigi halde, Milleti cahil birakmaya calistiklari halde günümüzde genclik arasindan azinlik olsalarda düsünür insanlar cikiyor.

 

Böyle düsünmek gerek. Avrupada renosans ile Sekülerizm basladigi halde ilk yüz yillarinda hala kadinlari cadi diye yakiyorlardi. Türkiye'de böyle. Bizde bizim renosansin ilk yüzyilindayiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...