Jump to content

Her ateist Alevi sempatizanı olmak zorunda mı?


Recommended Posts

  • İleti 357
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 11/1/2017 at 22:55, isabettin said:

Tamam arkadaşım tamam, mana var ve biz anlayamıyoruz, çünkü dededen el almadık, hayırlı uğurlu olsuun. Hadi yattık uyuduk.

 

Beni yanlış anlamanız üzücü. Bu yanlış anlaşılmayı önlemek için divan edebiyatı için bile dönemi bilen, dile hakim kişi lazım demiştim. Divan edebiyatında geçen düğme, kurşun, gül... bunlar çok farklı manalara gelir. Bilmeniz gerek. İşin içinde olmanız gerek. En basit bir bölüm için bile bu ülkede 2 yıl tahsil verilirken izin verin de bir edebiyat türünü bilmekte zaman alsın. Bir konu hakkında çalışmadan, hakkında yeterince belgeye göz atmadan, okumadan bu konu hakkında bir yorum yapmanız yanlış. Daha önce de demiştim, alevi-bektaşi edebiyatına dair kitaplar kitaplığımda en çok yeri işgal edenlerdir. Siz ise bir fıkra üzerinden yorum yapıyorsunuz. Pertev Naili Hoca'nın Nasreddin Hoca Fıkraları adlı kitabını alın okuyun, daha neler neler göreceksiniz. Hoca camide eşşekle cima mı etmez, kendi kızının namusunu mu gözetmez... Eğer bu işler hakkında malumatınız yoksa, kısır bilgiyle olduğu gibi anlarsanız vakti zamanın hocanın birinin yaptığı gibi alevilik-bektaşilikte oğlancılık vardır bile diyebilirsiniz. Bunun dededen el almak ile ilgisi yok, hayatımda dededen el almışta değilim. Lügat bileceksiniz, bol bol okuyacaksınız. Yoksa da konu hakkında yorum yapıp yargıya varmaktan kaçının. Sadece bu mesele için değil, bilmediğiniz konu hakkında yargıya varmaktan kaçının. Tavsiyem bu benim, isterseniz alır isterseniz almazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Tengiz yazdı:

 

Beni yanlış anlamanız üzücü. Bu yanlış anlaşılmayı önlemek için divan edebiyatı için bile dönemi bilen, dile hakim kişi lazım demiştim. Divan edebiyatında geçen düğme, kurşun, gül... bunlar çok farklı manalara gelir. Bilmeniz gerek. İşin içinde olmanız gerek. En basit bir bölüm için bile bu ülkede 2 yıl tahsil verilirken izin verin de bir edebiyat türünü bilmekte zaman alsın. Bir konu hakkında çalışmadan, hakkında yeterince belgeye göz atmadan, okumadan bu konu hakkında bir yorum yapmanız yanlış. Daha önce de demiştim, alevi-bektaşi edebiyatına dair kitaplar kitaplığımda en çok yeri işgal edenlerdir. Siz ise bir fıkra üzerinden yorum yapıyorsunuz. Pertev Naili Hoca'nın Nasreddin Hoca Fıkraları adlı kitabını alın okuyun, daha neler neler göreceksiniz. Hoca camide eşşekle cima mı etmez, kendi kızının namusunu mu gözetmez... Eğer bu işler hakkında malumatınız yoksa, kısır bilgiyle olduğu gibi anlarsanız vakti zamanın hocanın birinin yaptığı gibi alevilik-bektaşilikte oğlancılık vardır bile diyebilirsiniz. Bunun dededen el almak ile ilgisi yok, hayatımda dededen el almışta değilim. Lügat bileceksiniz, bol bol okuyacaksınız. Yoksa da konu hakkında yorum yapıp yargıya varmaktan kaçının. Sadece bu mesele için değil, bilmediğiniz konu hakkında yargıya varmaktan kaçının. Tavsiyem bu benim, isterseniz alır isterseniz almazsınız.

 

/ Okumaya da gerek yok. İnsan olan öyle şeylere takılmaz. Ben öyle biliyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Tengiz yazdı:

 

Beni yanlış anlamanız üzücü. Bu yanlış anlaşılmayı önlemek için divan edebiyatı için bile dönemi bilen, dile hakim kişi lazım demiştim. Divan edebiyatında geçen düğme, kurşun, gül... bunlar çok farklı manalara gelir. Bilmeniz gerek. İşin içinde olmanız gerek. En basit bir bölüm için bile bu ülkede 2 yıl tahsil verilirken izin verin de bir edebiyat türünü bilmekte zaman alsın. Bir konu hakkında çalışmadan, hakkında yeterince belgeye göz atmadan, okumadan bu konu hakkında bir yorum yapmanız yanlış. Daha önce de demiştim, alevi-bektaşi edebiyatına dair kitaplar kitaplığımda en çok yeri işgal edenlerdir. Siz ise bir fıkra üzerinden yorum yapıyorsunuz. Pertev Naili Hoca'nın Nasreddin Hoca Fıkraları adlı kitabını alın okuyun, daha neler neler göreceksiniz. Hoca camide eşşekle cima mı etmez, kendi kızının namusunu mu gözetmez... Eğer bu işler hakkında malumatınız yoksa, kısır bilgiyle olduğu gibi anlarsanız vakti zamanın hocanın birinin yaptığı gibi alevilik-bektaşilikte oğlancılık vardır bile diyebilirsiniz. Bunun dededen el almak ile ilgisi yok, hayatımda dededen el almışta değilim. Lügat bileceksiniz, bol bol okuyacaksınız. Yoksa da konu hakkında yorum yapıp yargıya varmaktan kaçının. Sadece bu mesele için değil, bilmediğiniz konu hakkında yargıya varmaktan kaçının. Tavsiyem bu benim, isterseniz alır isterseniz almazsınız.

 

İyi de bilmediğini nereden biliyorsunuz ki?

 

Adam basbayağı Alevi kökenli biri, hatta kaya gibi ateist olmasına rağmen kendisini Alevi ateist diyerek tanımlamaktan çekinmiyor. Yani içeriden ve bilgili biri. O yüzden ikinci iletinizden sonra sizinle tartışmayı kesmiş, zira verdiğiniz bilgiler içinde yanlışlar olduğu gibi, onun başından beri tartıştığı ve anlatmaya çalıştığı şeyle ilgisi yok.

Siz tamamen bambaşka, alakasız şeyler anlatıp durmuşsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Türk Ateist said:

 

İyi de bilmediğini nereden biliyorsunuz ki?

 

Adam basbayağı Alevi kökenli biri, hatta kaya gibi ateist olmasına rağmen kendisini Alevi ateist diyerek tanımlamaktan çekinmiyor. Yani içeriden ve bilgili biri. O yüzden ikinci iletinizden sonra sizinle tartışmayı kesmiş, zira verdiğiniz bilgiler içinde yanlışlar olduğu gibi, onun başından beri tartıştığı ve anlatmaya çalıştığı şeyle ilgisi yok.

Siz tamamen bambaşka, alakasız şeyler anlatıp durmuşsunuz.

 

Alevilik bir ırk değildir, kökenli olunmaz. Alevi doğmak ise bir mecazdır. Hayattayken ölmek ve yeniden doğmak vardır. Manevi dünyadaki bu doğuş ile Alevi doğulur. Türkiye'de babadan çocuklara geçtiğine inanılan bir alevilikte var lakin cehaletten kaynaklanıyor. Alevilik kan işi değil akıl işidir. Zekerin dölüyle değil başın zekeriyle(dil) tevarüs eder. Alevilerin bizzat bu yolun büyükleri dedikleri ademlerin divanlarını varsa manzum yazılarını toplamış, okumuş biri olarak söylüyorum bunu çünkü yolun süreği olan büyükler de öyle söylüyor.

 

Gel gelelim bilmediğini nereden biliyorum. Alevi-Bektaşi fıkrası üzerinden "bu fıkradan deizm mi çıkar ateizm mi çıkar?" diye düşünmek bu konuda bilgisizliğe işarettir. Zira bu edebiyatı bilen adam bilir ki bu edebiyatta göndermeler vardır, mecazlar vardır. Anlatılan şeyin dışında bir gerçek vardır. Bu fıkrayı "adam tanrıya inanıyor ama dine inanmıyor zira Allah'ın kuluna kasti zıtlık yapacağını düşünüyor, deizm mi acaba yoksa kulunun küçük planını anlamayacak kadar aptal mı Tanrı? Nasıl böyle bir oyuna gelsin, acaba ateizm mi?" diye yorum yapmaya kalkarsanız ben bu konuda 3-5 bilgime "yapmayın" derim.

 

Yapmak isteyen de yapabilir, var bu forum altında karşılıktı tartışma forumları. Benim belge, kitap, divandan çok neyim var yığın yığın koyarım önünüze.

 

Verdiğim bilgilerde yanlışlar var derken iletime göz gezdirdim, bir yanlış çarpmadı. Rica ederim yanlış verdiğim bilgileri söyleyiniz ben de düzelteyim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

- Tüm bunları bilmek şart değil. Ülkemizde medeni ülkelerde olmaması gereken bir azınlıklara kötü muamele etme kültürü vardır. Kaç Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine düştük o yüzden.

:Çağımızda bu tür sorunlara doğrudan bakabilmeliyiz ve bunları düzeltebilmeliyiz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Tengiz yazdı:

 

Alevilik bir ırk değildir, kökenli olunmaz. Alevi doğmak ise bir mecazdır. Hayattayken ölmek ve yeniden doğmak vardır. Manevi dünyadaki bu doğuş ile Alevi doğulur. Türkiye'de babadan çocuklara geçtiğine inanılan bir alevilikte var lakin cehaletten kaynaklanıyor. Alevilik kan işi değil akıl işidir. Zekerin dölüyle değil başın zekeriyle(dil) tevarüs eder. Alevilerin bizzat bu yolun büyükleri dedikleri ademlerin divanlarını varsa manzum yazılarını toplamış, okumuş biri olarak söylüyorum bunu çünkü yolun süreği olan büyükler de öyle söylüyor.

 

Gel gelelim bilmediğini nereden biliyorum. Alevi-Bektaşi fıkrası üzerinden "bu fıkradan deizm mi çıkar ateizm mi çıkar?" diye düşünmek bu konuda bilgisizliğe işarettir. Zira bu edebiyatı bilen adam bilir ki bu edebiyatta göndermeler vardır, mecazlar vardır. Anlatılan şeyin dışında bir gerçek vardır. Bu fıkrayı "adam tanrıya inanıyor ama dine inanmıyor zira Allah'ın kuluna kasti zıtlık yapacağını düşünüyor, deizm mi acaba yoksa kulunun küçük planını anlamayacak kadar aptal mı Tanrı? Nasıl böyle bir oyuna gelsin, acaba ateizm mi?" diye yorum yapmaya kalkarsanız ben bu konuda 3-5 bilgime "yapmayın" derim.

 

Yapmak isteyen de yapabilir, var bu forum altında karşılıktı tartışma forumları. Benim belge, kitap, divandan çok neyim var yığın yığın koyarım önünüze.

 

Verdiğim bilgilerde yanlışlar var derken iletime göz gezdirdim, bir yanlış çarpmadı. Rica ederim yanlış verdiğim bilgileri söyleyiniz ben de düzelteyim.

 

Bu "yol" dediğiniz şey benim ilgimi çekmiyor, Aleviliğin manasını, şusunu busunu da hiç merak etmiyorum, Aleviliğin akıl yolu olduğunu hele, hiç düşünmüyorum. Aklın yolu bir.

Alevi büyükleri, seyyidler, en el Hak diyenler vs vs de beni ilgilendirmiyor, bağlamıyor. Biz burada bunları tartışmadık, mevcut Alevilerin ne olduğu üzerine konuştuk. Siz onları da cahil filan buluyor ve Aleviliği hakkıyla bilmedikleri için bir tür suçluyorsunuz gibi. Gerçek Alevilik bu değil diyorsunuz hani...

 

Biz burada Aleviliğin manasını, derinliğini, batıni-zahiri yönlerini değil, Alevilerin pratiğini konuştuk. Geri kalan, hemen hepimiz ateist vb olduğu için bizi zaten ilgilendirmiyor.

 

Sofu sözcüğü bildiğimiz sofuluğa ve sofulara işaret eder mesela. Siz sofi veya sufi demeliydiniz. En el Hak diyen, 14.-15. yüz yıllarda yaşamış ve derisi yüzülerek idam edilmiş Alevi büyükleri de Pir Sultan Abdal gibi büyük ozanlar da yobaza "sofu" der. Onlardan da önce yaşamış ve ölmüş olduğu düşünülen Yunus Emre de. Divan Edebiyatı sanıyorum 13. yy gibi başlamış, başından sonuna dek sofu sözcüğüyle işret edilen yobazlardır. 

 

Ama siz, 13. yüz yıldan daha daha önce evrilmiş diyor ve bizi ille de çok daha gerilere götürmek istiyorsanız bilemem. Bu biraz saçma olur, sekiz yüz yıldır sofuya sofu denir çünkü. Sizin dediğiniz sofi veya sufi. Bunlardan biri kullanırsanız daha doğru ve pratik olur. Ama yine de siz bilirsiniz tabii...

 

Son olarak, ben gerçekten de öyle manadan, aşkından içkinden filan hiç anlamam, Aleviliğin derinliği de diğerlerinin derinliği gibi ilgimi çekmez. İnanmayınca insan haliyle ilgilenmiyor da anlamıyor da. Gerek yok. 

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Soydan alevi olunmaz" falan bunlar alevi olmayı bir üstünlük sayanların, ruhbanların bakış açısıdır. Sosyolojik olarak soydan alevi olunur. Gayet rahat olunur hatta. Nasıl mı? Eski başlıklardan birinde bundan konuşmuştuk: 

 

"Bir gün geliyor, bazı güçlerin canı ortalığı karıştırmak istediğinde, akıllarına gelen ilk şeylerden biri alevi katletmek oluyor. Kuduz köpek gibi piyonlarını alevi dedikleri insanların üzerine kışkırtıyorlar. O kuduz köpekler saldırdıklarında neye alevi diyorlarsa, alevi o oluyor. Yani, onların elinden "ben alevi değilim, ateistim" diyerek kurtulamıyorsun. Ben kendime ne dersem diyeyim, eğer soydan soptan aleviysem, o gün yine gelip çattığında alevi olarak muamele görürüm. Sen sünni kökenli ateist, ben alevi kökenli ateist olarak güzel güzel yaşarken, kırmızı çarpı işareti senin kapın üzerine değil, benim kapım üzerine konacak. O zaman ben ne olduğumu sana göre de yeniden tarif etmek durumundayım. O yüzden ben kendime ne dersem diyeyim, bir alevi olduğumu unutmamalıyım."

 

Bu, işin sosyolojik kısmı: İkincisi de, alevilik bir göksel inanç ortaklığı değil. Yersel inanç ortaklığı. Bütün insanlar eşittir gibisinden ortak inançlar var. Yani, ben ister gökte bir tanrının varlığına inanayım, ister inanmayayım, yerde yaşayan insanların aralarında bir eşitlik olduğu konusuna katılıyorsam, alevilik inancına (yersel, somut bir inançtır bu) yakınımdır. Aleviliğin tanrıya inanıp inanmamakla ilgisi yok, insana inanıp inanmamakla ilgisi var. Aleviliğin manası buradadır.

 

Ben, şunu da belirteyim, aleviliğin tüm görüşlerini de toptan kabul etmiyorum. Örneğin, "okunacak en büyük kitap insandır" diyerek insan merkezci bir anlayış gütmektedir, sünniliğin "eşref-i mahluk" anlayışı ile paralelleşen bir açıya gelmekten kurtulamamakta, "doğa insanın hizmetindedir" dogmasını besler bir çizgiye sürüklenmektedir, benimsemiyorum. Onun yerine, kendimi "doğa bize ait değildir, biz ona aitiz" diyen Kızılderililer daha iyi.

 

Yaşadığımız çağın temel özelliği bir çok farklı kaynaktan gelen düşünceyi birleştirip onlardan yeni anlayışlara ulaşma şansını vermesi. Hem ateist, hem alevi, hem anarşist, hem primitivist olunca kendimi kötü hissetmiyorum. Ben sonuçta düşünen bir bireyim. Dinlerin mana algımızı iğdiş ettiği bu dünyada bu manasızlığa manalar bulmaya çalışan biriyim. Düşünce akımı değilim.

 

 

tarihinde isabettin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, Türk Ateist said:

 

Bu "yol" dediğiniz şey benim ilgimi çekmiyor, Aleviliğin manasını, şusunu busunu da hiç merak etmiyorum, Aleviliğin akıl yolu olduğunu hele, hiç düşünmüyorum. Aklın yolu bir.

Alevi büyükleri, seyyidler, en el Hak diyenler vs vs de beni ilgilendirmiyor, bağlamıyor. Biz burada bunları tartışmadık, mevcut Alevilerin ne olduğu üzerine konuştuk. Siz onları da cahil filan buluyor ve Aleviliği hakkıyla bilmedikleri için bir tür suçluyorsunuz gibi. Gerçek Alevilik bu değil diyorsunuz hani...

 

Biz burada Aleviliğin manasını, derinliğini, batıni-zahiri yönlerini değil, Alevilerin pratiğini konuştuk. Geri kalan, hemen hepimiz ateist vb olduğu için bizi zaten ilgilendirmiyor.

 

Sofu sözcüğü bildiğimiz sofuluğa ve sofulara işaret eder mesela. Siz sofi veya sufi demeliydiniz. En el Hak diyen, 14.-15. yüz yıllarda yaşamış ve derisi yüzülerek idam edilmiş Alevi büyükleri de Pir Sultan Abdal gibi büyük ozanlar da yobaza "sofu" der. Onlardan da önce yaşamış ve ölmüş olduğu düşünülen Yunus Emre de. Divan Edebiyatı sanıyorum 13. yy gibi başlamış, başından sonuna dek sofu sözcüğüyle işret edilen yobazlardır. 

 

Ama siz, 13. yüz yıldan daha daha önce evrilmiş diyor ve bizi ille de çok daha gerilere götürmek istiyorsanız bilemem. Bu biraz saçma olur, sekiz yüz yıldır sofuya sofu denir çünkü. Sizin dediğiniz sofi veya sufi. Bunlardan biri kullanırsanız daha doğru ve pratik olur. Ama yine de siz bilirsiniz tabii...

 

Son olarak, ben gerçekten de öyle manadan, aşkından içkinden filan hiç anlamam, Aleviliğin derinliği de diğerlerinin derinliği gibi ilgimi çekmez. İnanmayınca insan haliyle ilgilenmiyor da anlamıyor da. Gerek yok. 

 

 

Benim ilk iletime bakarsanız tamamen konuyla ilgili olduğunu göreceksiniz ve tartışma gereği konunun buralara geldiğini de.

 

Suçlamak eylemini yanlış kullanıyorsunuz. Ben tanım yapıyorum ve iddiamı destek niteliğim var diyorum. Aleviliğin kan değil akıl işi olduğunu bizzat bugünki alevilerin büyükleri, yolun sürekleri söylemiş ise ve buna rağmen kişi bundan bihaberse bu durum o kişinin konu hakkında bilgisiz yani cahil olduğunu gösterir. Ben bir denklem kuruyorum, çata pata bir lekeleme değil. Ha, elbette aleviliğin babadan oğula geçtiğinin düşünülmesi ardında sosyolojik sebepler vardır. Bu insanlar köy hayatı yaşamışlar, içe kapalı bir cemaatmiş vs... O farklı bir konu. Ancak alevilik genetik olarak geçemez, baskın burun değil ki ucundan çıksın. Fikir işi bu, Hilmi Dedebaba'nın divanını okursanız o bu işi çok güzel anlatıyor.

 

Aleviliğin zahiri ve batınisini konuşmuyorsunuz, farkındayım ve size de bunu izah etmiyorum. Burada, tartıştığım isabettin adlı arkadaşın fıkrasından aleviliğin deizm mi, ateizm mi olduğu üzerine yorum yapmaması gerektiğini zira sebeplerinin bu olduğunu yazdım. Neden üstünüze alındınız?

 

Sofu, sufi, sofi... aynı sözcüklerdir. Dediğiniz gibi alevi-bektaşi edebiyatında sofu zahit anlamında da kullanılmıştır ama aynı zamanda felsefe yapan adam anlamında da kullanılmıştır. Ben bu sözcüğün etimolojisi hakkında biraz çalıştım ama çalışmam eksik zira konu biraz karanlık. Filozof ile olan köken bilimini savunuyor değilim ancak benim akıl yürütmem o ki bu sözcük Anadolu Türkleri tarafından önce gül yüzlü, yırtık hırkalı babalar için kullanılmış. Daha sonra revaşa geçince kurumsallaşmış ve zahit yerine de kullanılmış. Sofu sözcüğünün üzerine yapışan lekeyi kaldırmak için kimisi de softa demiştir yani kuru.

 

Yunus Emre'den örnek vereyim.

 

"Arifler ortasında SOFİLİK satmayalar

İhlasıla bu ışka riyayı katmayalar"

 

Görüyorsunuz Yunus Baba sofiyi de sofu ile aynı anlamda kullanıp lafı zahide çekiyor.  Başka bir nefesinde de diyor ki

 

Sofiylan sofi olan, sufiyle safi olan

Bel bağlayıp ta'at kılan o Kerim u Rahman benem

 

Burada da sofi ve sufi arasında bahsettiğiniz ayrımı yapıyor. Peki divanın geri kalanında sufi hep güzel anlamda mı kullanılıyor? Öyle de değil.

 

"Yüri hey sufi zerrak ne salıslık verirsin"

 

Burada da sufi sözcüğü softaya çekilmiş.

 

https://muzafferozak.com/PDF/Kitaplar/YunusEmreDivani.pdf

 

Peki her alevi-bektaşi divanında sofu, sufi zahida ile aynı anlamda mı kullanılmıştır? Hayır. Sofu ve sufinin, Yunus Baba'nın verdiğim ikinci örneğinde olduğu gibi arı kişi anlamında kullanılmışlığı da çoktur. Benim ise sofu sözcüğünü kullanmamın iki sebebi var. Birincisi, bana bu işleri öğreten adam bana böyle belletti. İkincisi, sofi sözcüğünün özüne bilge kişi olduğunu ve anadoluda ilk başlarda böyle kullanıldığı sonra revaşa geçince kurumsallaşıp zahitlerin palaskasına takıldığını düşünüyorum. Bu iddiamı test etmek için kitaplığımı indirip yer yer, tarih tarih tespit yapmak aklımdan geçmedi değil ama üşeniyorum.

 

Evrende bilgi evren kadardır. Her şeye ilgi duyamaz, her şeyi bilemeyiz. Bu konuya ilgi duymamanıza ancak saygı duyabilirim ancak öyle bir noktaya bastınız, sofu sözcüğüne belki yıllardır bu sözcük üzerine kafa patlatıyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, isabettin said:

"Soydan alevi olunmaz" falan bunlar alevi olmayı bir üstünlük sayanların, ruhbanların bakış açısıdır. Sosyolojik olarak soydan alevi olunur. Gayet rahat olunur hatta. Nasıl mı? Eski başlıklardan birinde bundan konuşmuştuk: 

 

"Bir gün geliyor, bazı güçlerin canı ortalığı karıştırmak istediğinde, akıllarına gelen ilk şeylerden biri alevi katletmek oluyor. Kuduz köpek gibi piyonlarını alevi dedikleri insanların üzerine kışkırtıyorlar. O kuduz köpekler saldırdıklarında neye alevi diyorlarsa, alevi o oluyor. Yani, onların elinden "ben alevi değilim, ateistim" diyerek kurtulamıyorsun. Ben kendime ne dersem diyeyim, eğer soydan soptan aleviysem, o gün yine gelip çattığında alevi olarak muamele görürüm. Sen sünni kökenli ateist, ben alevi kökenli ateist olarak güzel güzel yaşarken, kırmızı çarpı işareti senin kapın üzerine değil, benim kapım üzerine konacak. O zaman ben ne olduğumu sana göre de yeniden tarif etmek durumundayım. O yüzden ben kendime ne dersem diyeyim, bir alevi olduğumu unutmamalıyım."

 

Bu, işin sosyolojik kısmı: İkincisi de, alevilik bir göksel inanç ortaklığı değil. Yersel inanç ortaklığı. Bütün insanlar eşittir gibisinden ortak inançlar var. Yani, ben ister gökte bir tanrının varlığına inanayım, ister inanmayayım, yerde yaşayan insanların aralarında bir eşitlik olduğu konusuna katılıyorsam, alevilik inancına (yersel, somut bir inançtır bu) yakınımdır. Aleviliğin tanrıya inanıp inanmamakla ilgisi yok, insana inanıp inanmamakla ilgisi var. Aleviliğin manası buradadır.

 

Ben, şunu da belirteyim, aleviliğin tüm görüşlerini de toptan kabul etmiyorum. Örneğin, "okunacak en büyük kitap insandır" diyerek insan merkezci bir anlayış gütmektedir, sünniliğin "eşref-i mahluk" anlayışı ile paralelleşen bir açıya gelmekten kurtulamamakta, "doğa insanın hizmetindedir" dogmasını besler bir çizgiye sürüklenmektedir, benimsemiyorum. Onun yerine, kendimi "doğa bize ait değildir, biz ona aitiz" diyen Kızılderililer daha iyi.

 

Yaşadığımız çağın temel özelliği bir çok farklı kaynaktan gelen düşünceyi birleştirip onlardan yeni anlayışlara ulaşma şansını vermesi. Hem ateist, hem alevi, hem anarşist, hem primitivist olunca kendimi kötü hissetmiyorum. Ben sonuçta düşünen bir bireyim. Dinlerin mana algımızı iğdiş ettiği bu dünyada bu manasızlığa manalar bulmaya çalışan biriyim. Düşünce akımı değilim.

 

 

 

Ben ruhban değilim. Alevi olmayı da üstünlük saymıyorum. "Kaygusuz Abdal'ın mensur eserleri" diye bir kitap vardır, bilmiyorum satıcısı var mı internetten. Alıp, okuyun öneririm. Yanı sıra Hilmi Dedebaba divanı vardır, dili biraz ağırdı diye hatırlıyorum. Alın, onu da okuyun. Mesala size Harabi'den bir örnek vereyim.

 

 

Berzahtan kurtuldum çıktım aradan,
Onyedi yaşında doğdum anadan,
Muhammed Hilmi Dedebaba'dan,
Çok şükür hamdolsun geldim

 

Ben bunları uyduruyor değilim. Sosyolojik açıdan tartışmakta istemiyorum. Mefhum neyse odur. Sosyolojik açıdan bakarsak aslında manasını kırar işin ucunu şuraya çıkarırız... ne gerek var buna?

 

Yersel inanç ne demek bilmiyor daha doğrusu yersel ne demek bilmiyorum. Bir ara görmüştüm "bilmem nerenin depremselliği." Bu -sel -sal ekinin kullanıldığı birkaç Türkçe sözcük var, kumsal gibi. Sanırım bir örnek daha vardı, başka aklıma gelmiyor. Yersel diye bir sözcük yok ki. Gözüme batıyor, dayanamıyorum bu sel sal ekine. Türkçenin ahengini, dimağda bıraktığı tadı alıp yerine ağzımıza limon suyu sıkıyor bu uyduruk ek. TDK bunu hangi akla hizmet getirdi halının ortasına bıraktıysa.

 

Şimdi alevilikte insandan bahsetmişsiniz, alevilikte herkes insan değildir. Bir saman yiyen, dünyadan bihaber olan hayvanlar vardır bir de eşref-i mahluk olan kalp gözü açılmış insan vardır. Yani insana verilen değer; Japon, Alman, İngiliz... hepsi birdir değildir bu. Japon'a, Alman'a, İngiliz'e, düşküne, zengine... değer veren ise nefsiyle savaşan sofudur. Alemi tan edemez, kendini tan etmesi lazım gelir. Hakirlerden hakir görür kendini o yüzden kimseyi tan etmemeyi vazife bilir. Lakin iş verip veriştirmeye gelince de insan olmayanı yellenen büyükbaş hayvana benzetmeyi pek iyi bilir. Örnekleri bolcadır.

 

Alevilikte insandan kasıt kamil insandır. Bakın ne diyor Şah Xetayi

 

Yılda birgün ziyan olur
Dost yoluna talan olur
Bazı insan hayvan olur
Hayvan adem olmaz imiş

 

Kamil olan, kendini bile Tanrıyı bilmiştir. Kuşçuoğlu Divanı'nı okursanız göreceksiniz Kuşçuoğlu Pirine Allah der. Hz. Süreyya Divanı ve Varidatını okursanız göreceksiniz ki Süreyya kendine Allah der. Şöyle bir örnek vereyim.

 

DSC_0191.JPG

(Burada sofi sözcüğünün kullanımına dikkat edebilirsiniz)

 

Bu raddede, yani benim ilk iletilerimde ender bulunan tür dediğim bu sofu türü, modern dilde panteist dediğimiz, bu adamler insana inanıyor ama bakın! Bu insan sevgisi "haydi insanlar el ele tutuşun" gibi bir insan sevgisi değil, kamil insan sevgisi !

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana şahsen bu Alevi ateist, Sünni ateist tanımlamaları ve ayrımları itici geliyor. Böyle bir ayrım olmaz ve olamaz. Kökenlerimizden tam olarak kopamayız, doğru. Bunun etkisini az ya da çok mutlaka hissederiz. Ama bu bizi tanımlamak için kullanılamaz. Ben bana sünni ateist diyene karşı çıkarım, böyle bir tanımlama içine girmeye itiraz ederim. Çünkü ben alevilere daha çok sempati duyuyorum, sünni kökenli olmama rağmen. Çünkü bakıyorum aleviler daha laik, daha modern, daha ilerici. Onların da yobazı yok mu oniki imam günahsızdır filan diyen, var. Ama genel bir tablo vardır şöyle baktığın zaman görünür. Tablodaki ayrıntılar sonra söz konusu edilir. İlk bakışta görülen bir genel panorama vardır. Bu panoramada aleviler daha laik ve modern duruyorlar. Sünnilik tutucu, yobaz, geri olmakla eşdeğer hale gelmiş bir görünüm var. 

 

Biz Müslümleri sünni alevi diye ayırmaya kalksak bu bile abes olur yani, alevilere Müslüm demek bile bana ters geliyor. Alevilik islamdan başka bir kimliğe bürünmüş durumda yani, içinde gibi durmuyor. Farklı bir şey. Birbirlerinden hiç bir farkları olmayan bir sürü alevi ve sünni kökenli yok mu, var. Kökenlerine baksan biri alevi, biri sünni ama hiç bir farkları olmayan çok sayıda vatandaş var.

 

Bu ayrımlar Müslüm için de ateist için de anlamsız. Ben böyle ayrımcı tanımları hiç sevmem. Hoşlanmam, reddederim ve bana sünni ateist diyen oldu mu kızarım. Bana kimse bunu diyemez, ağzının payını veririm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence Aleviler biz de camiler kadar cemevi açalım, dedelere de maaş bağlansın, diyanete aleviler de alınsın türü sidik yarışlarına girme tuzağına düşmemeliler. Bunlar alevileri tuzağa çekmektir. Bu tuzağı bu şimdikiler serdi ve alevileri çekmeye çalıştılar bu tuzağa.

 

Aleviler diyanete karşı ve kapatılmasından yana olmalı, oraya girmekten filan nefret etmeli. Bu emici ahtapotun lağvını istemeli. Dedelere ne maaşı, imam maaşlarının kaldırılmasını istemeli. Kim kıldıracaksa kıldırsın ülen, namaz kıldırıyor diye maaş mı ödenir be! Camilerin elektriğini suyunu kim öderse ödesin, devlet niye ödeyecekmiş?

 

Dedelere maaş bağlanacaksa torunlarına oyuncak alsınlar diye bağlanmalı! Dede ne yahu? :D Dede diye imam diye bir şey mi olur! Ne imamı, ne dedesi yahu? Ha sünnilerin şeyhi, ha alevilerin dedesi. Öyle şey tanımam ve bilmem ben. Kimse de tanımamalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, Tengiz yazdı:

Ancak alevilik genetik olarak geçemez, baskın burun değil ki ucundan çıksın. Fikir işi bu, Hilmi Dedebaba'nın divanını okursanız o bu işi çok güzel anlatıyor.

 

Hiçbir din genetik olarak geçmez. İçine doğduğunuz ailenin dini inancı ne ise, siz de o dine mensup olursunuz. Ancak bu genotiple değil,  çevreyle açıklanması gereken bir durumdur. Sonra size belletilen bu dini beğenmez çıkarsınız, bir başkasına geçersiniz, hiçbirine geçmez ateistim dersiniz; bunlar başka. Dinler sosyolojik ve psikolojik olgulardır. Alevilik de öyledir. Aleviliğin babadan oğula geçmesi de genetik değil, sosyolojik bir olgudur. Ancak isabettin'in işaret ettiği gibi, Alevilik olmak yüzlerce yıl boyu sorunlu olmuştur bu ülkede, o yüzden Aleviler iyice içe kapanmıştır ve bu babadan oğula geçme hikayesi dini bir olgu gibi algılanmıştır. İlgisi yok, olması mümkün değil. Alevilik çook uzun yıllardır dini değil, kültürel birliktir diyoruz o yüzden. Pratiğe bakınca görülen şey bu. Sünni olan büyük kitlenin de desitik bir hayat yaşadığını, dini inancın sembolik zeminde kaldığını söylememiz gibi.

 

Sofu sözcüğü yobazı işaret eder ve bin yıldır böyledir. Daha önce nasılmış bilmem, sizin gibi merak edip araştırmış değilim ama bin yıl evvel evrilmiş ve o zamandan beri kullanıldığı an iletişimde amacına direkt ulaşan bir sözcük olduğu için aynı biçimde kullanmaya devam edilmesini daha uygun buluyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Üniversitede Alevi kökenli arkadaşlarımın istisnasız hepsi ateistti. Üniversite okumayanlar içinde inançlı olanları elbette vardır ama bizim ülkemizdeki Alevilik, ismi konmamış, yani açıkça telaffuz edilemediği için adına Alevi denilmiş bir dinsizler topluluğu aslında. Bunda tarih boyunca gördükleri tarifsiz zulmün etkisi büyüktür. Yani aslında Alevilik dinin ülkemizdeki despotluğuna acımasızlığına, genel anlamda yobazlığa tepkidir. Son dönemde parlatılmaya çalışılan Alevi şovenliğine bakarak hüküm vermek yanlıştır.

tarihinde ŞüpheciTürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, Türk Ateist said:

 

Hiçbir din genetik olarak geçmez. İçine doğduğunuz ailenin dini inancı ne ise, siz de o dine mensup olursunuz. Ancak bu genotiple değil,  çevreyle açıklanması gereken bir durumdur. Sonra size belletilen bu dini beğenmez çıkarsınız, bir başkasına geçersiniz, hiçbirine geçmez ateistim dersiniz; bunlar başka. Dinler sosyolojik ve psikolojik olgulardır. Alevilik de öyledir. Aleviliğin babadan oğula geçmesi de genetik değil, sosyolojik bir olgudur. Ancak isabettin'in işaret ettiği gibi, Alevilik olmak yüzlerce yıl boyu sorunlu olmuştur bu ülkede, o yüzden Aleviler iyice içe kapanmıştır ve bu babadan oğula geçme hikayesi dini bir olgu gibi algılanmıştır. İlgisi yok, olması mümkün değil. Alevilik çook uzun yıllardır dini değil, kültürel birliktir diyoruz o yüzden. Pratiğe bakınca görülen şey bu. Sünni olan büyük kitlenin de desitik bir hayat yaşadığını, dini inancın sembolik zeminde kaldığını söylememiz gibi.

 

Sofu sözcüğü yobazı işaret eder ve bin yıldır böyledir. Daha önce nasılmış bilmem, sizin gibi merak edip araştırmış değilim ama bin yıl evvel evrilmiş ve o zamandan beri kullanıldığı an iletişimde amacına direkt ulaşan bir sözcük olduğu için aynı biçimde kullanmaya devam edilmesini daha uygun buluyorum.

 

Bakın ben de aleviliğin neden babadan oğula geçtiği hakkında bir fikir olduğu konusunda sizinle aynı fikirdeyim ancak diyorum ki alevilik öğretisinde böyle bir şey yoktur. Öğreti kabul etmez. Bir alevi çıkıp "alevilik babadan oğula geçer" derse alevilik öğretisinden bihaberdir.

 

Sofu sözcüğünün zahit ile aynı anlamda kullandığı süre bin yıl olmayabilir. Bin yıl çok eski bir tarih. Ben son 700 yıldan şüpheleniyorum. Türklerin anadoluya yerleşip, ilk başta hayvancılıkla uğraşan ve sünni islamı pek tanımıyan anadolu halkının zamanla sistemli bir şekilde sünnileştiği, kurumsallaştığı ilk zamanlardan.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Hayır, aslında her ateist aynı oranda  aleviliğe de sunniliği de antipati beslemesi gerekir. Hatta sunnilere de alevilere de aynı mesafeyi tutmalıdır, zira ne sunniler ne de aleviler bilinçli ve gerçek bir ateisti sevmez.

Her ateistin dini inançların ortaya çıkama sebepleri ve bugünkü iktisadi ve sosyal yaşamımızda yol açtığı felaketlerin bilincinde olması gerekir.

Hangi dini inanç olursa olsun, her zaman diğer dini inançlar ile rekabet içerisindedir. Dolayısıyla hiç bir dini inanç diğer dini inançlara hoşgörü ile bakmaz, bu alevilik içinde geçerlidir.

Bugün anadolu sunnileri ne kadar vahşete ve soykırıma yol açtılarsa da, Anadolu alevileri de ırkçıdırlar ve alevilerde felaketlere yol açıyorlar.

 

Sunniler Anadolu' da çoğunluktadır ve yüzyıllarca alevileri katlettiler, bu doğrudur. Bu soykırımlar ise alevilerin sunnilere olan muhalefetini ve kinini artırmıştır. Alevilik te bir yobazlık formudur.

1950' lerde aleviler kent hayatına başladıktan sonra aleviliğin bir hoşgörü dini olduğunu ve insan sevgisi temelli olduğunu iddia ettiler ve halen ediyorlar. Fakat bu içi boş olan bir iddiadır, nasılki sunnilerin İslam dininin barış dini olduğunu iddia etmelerinin boş bir iddia olduğu gibi.

Aleviliğin hoşgörü dini olmaktan fersah fersah uzak olduklarını ise aşağıdaki bilinen ve söylenmeyen gerçekler ispatlıyor:

- alevilikte alevi olmayan ile evlenmek yasaktır. Cezası alevi toplumundan aforoz edilmeye (düşkünlük) yol açar, bir daha cem ayinine giremez alevi olmayan ile evlenen insanın kendisi ve bütün ailesi (annesi babası). Bugün artık büyük şehirlerde alevi dedeleri bu yasağı yürütemeseler bile, alevi ailelerin en az 50%' si kızlarını kesinlikle alevi olmayana vermek istemezler; ki çocukları da zaten alevi olmayan ile evlenmek istemezler. Tabii ki bir sunni ile evlenmek kimse istemez, fakat aleviler "dışarıdan " kimse ile evlenmek istemezler. Bu alevi kanunu yüzünden Anadolu' da nice evliliğe engel olunmuştur, nice evli insan birbirinden ayrılmıştır, nice insanın felaketine yol açılmıştır. İki seven insanın arasına girip ayırmak hangi hoşgörü dinine yakışırmış? Buna cevap olarak " yol cümleden önemlidir. yol kurallarımız gereğince alevi olmayan ile evlenmek yasaktır" der alevi dedeleri. Bunun hesabını aleviler vermeliler, çünkü bu yaptıkları ırkçılıktır: açık açık " bizde alevi olamayan ile evlenmek yasaktır " diye dürüstçe beyan etsinler, öyle gizli kapaklı konuşmaları ve fetva vermeleri ve insanları sinsice birbirinden ayırmak yerine.

İnanmayan alevilikte düşkünlük sebebi altında açsın okusun.

 

- Alevilik inanç bağı olmaktan fazla bir kan bağıdır. Bir insan aleviliğe geçemez, geçmesi çok zordur: bir cem ayinine katılıp ikrar vermeli, o ikrar bütün ayinde bulunanlar tarafından kabul edilmeli, iki yıl aradan sonra tekrar aynı cemde gözden geçirilmeli. Dolayısıyla çok katıdır; günümüzde alevilerin 100% doğuştan alevidir; sonradan aleviliğe geçebilen (istese bile) neredeyse hiç yoktur. İsteyen sadece Bektaşiliğe geçebilir; yani istersen bile sadece alevilerin kapısında bekleyebilirsin, ama içeri alınmazsın. Bu arada bektaşi birisine de kız verilmez alevilikte. 

 

- Bir alevi dedesi olmak için bilgili veya iyi bir insan veya araştırmacı bir insan olmanız yetmez: sadece seyidi, yani peygamber soyundan olmanız gerekir. Bundan ötürü yüzyıllardır araştırmayan ve bilgi sahibi olmayan, sadece belli bir kan bağına sahip olan insanlar dede olup kendisinden yaşlı olan insanlara ellerini öptürmüştürlerdir cemlerde. Alevilikte katı bir hiyerarşi vardır ve herkes eşit filan değildir. Gerçek anlamda bilgili olsan bile alevilik konusunda, sadece belli bir kan bağına sahip olan(seyidi) ve insanlığı sıfır olan bir hödüğün adı dede diye elini öpeceksin. Bu mu ilim ile yönetilen alevilik?

 

- Aleviler alevi olmayan herkese "yabancı" diye hitap ederler ve öyle davranırlar. Sözde komşuluk yaparlar yabancılar ile, fakat yabancıları mezarlıklarına bile kabul etmezler.

Misal: Tuncel Kurtiz sunni anneye ve babaya sahipti, fakat ateistdi. Öldüğünde alevi olan Çanakkale Çamlıbel köyüne defnedilmeyi vasiyet etmişti. Öldükten sonra bu vasiyeti yerine getirilmedi, çünkü kendisinin bütün ömrü boyunca saygı ve büyük sevgi duymuş olduğu alevi köylüler mezarlıklarına alevi olmayan birisini kabul edemeyeceklerini söylediler. Sonradan ise " mezarlığımızda yer yok" gibi bahaneler ürettiler.

 

- Türkiye' deki bütün sosyaldemokrat ve sosyalist parti, örgüt, dernek ve sendikalarda çoğunluktadır aleviler. Bir nevi oportünizm (fırsatçılık) yaparak ele geçiröiştirler bu kurumları. 

Bu kurumlar içerisinde " alevilik hoşgörü dinidir, insan kabemizdir, Madımak' ı unutturmayacağız" vb. söylemler havada uçuşur. Fakat bu kurumların hepsinde aleviler kendi kendilerini kayırırlar. Misal: CHP' li belediyelerdeki çalışanların alevi oranına bakılabilir. Feodal tavırlardan mafyatik ilişkilere kadar gider bu. Hiç bir sosyal demokrat veya sosyalist kurumda yukarıda bahsi geçen konuları gündeme getiremezsiniz; aforoz edilirsiniz. çünkü bu kurumların hepsi sosyaldemokrat veya sosyalist olmaktan fazla birer alevi derneği veya dayanışması görevini görür. Ve her sosyaldemokrat veya sosyalist kurumda bile aleviler alevi olmayanlara "yabancı" gözü ile bakarlar; sizi Madımak anmalarını gitmeye zorlarlar. " yananlardanmısın, yakanlardan mısın? " gibi sorular yöneltirler sosyalist derneklerin içerisinde. memleketinizi ta giriş kapısından sorarlar. Amaç alevi olup olmadığınızı öğrenmektir. Kesimlikle Türkiye' de her sosyalist oluşumu bir alevi derneği haline getirilmiştir.  Bu tavırlar feodal ve gericidir.

 

Ateist olduğunuzu söylemeniz bile bir şey değiştirmez bir alevi için: gözünüzün içine baka baka pervasızca annenizin babanızın mezhebini sorarlar. Ardındanda " önemli olan insandır" gibi yalanlar konuşurlar. 

 

Siz aleviliği ne sanmıştınız sayın sözde ateistler?

Hangi din bir ateist tarafından sempatiye layıktır?

 

ben sunnilikten yapmış olduğu vahşetden ötürü ne kadar nefret ediyorsam da bir ateist olarak, yapmış oldukları insan ayrımından ve ırkçılıktan ötürü alevilikten de nefret ediyorum.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben şahsen alevilerin çoğunluk olsa  sunnilik'ise azınlık olsa

alevilerin sunnilere kötü muamele edeceğini ve hor göreceğini düşünüyorum. Bugün sunniler çoğunluk alevileri hor görüyorlar ibadetlerine izin vermiyorlar ben türkiyede çoğunluğun her zaman azınlığa karşı taraf alacağına inanıyorum.

 

yobazların bol olduğu bir coğrafyada bu kaçınılmaz 

tarihinde İlluminatus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kardeşim,

 

Alevilerin evlerine yine yobazlar tarafından çarpı işaretleri konulmaya başlamışken yazmayın bari şu saçma sapan şeyleri, ülkenin yobazıyla aynı safta olmayın. Korkmayın, Aleviler sizi neden Alevi gibi inanmıyorsun diye dövmez, katletmeye çıkmaz. Bunları, ülkenin çoğunluğu olan light Sünni Müslümanlar da yapmaz. Onlardan da korkmayın.

Manyak manyak şeyler iddia etmenin, hadis yazmanın, rüyaya yatmanın anlamı yok.

 

4 saat önce, astanistan yazdı:

Bugün anadolu sunnileri ne kadar vahşete ve soykırıma yol açtılarsa da, Anadolu alevileri de ırkçıdırlar ve alevilerde felaketlere yol açıyorlar.

 

Adam foruma gelmiş ve şu cümleyi yazabilmiş. Anadolu Alevileri bu ülkede ne tür bir felakete yol açmış, ne tür bir vahşet ve soykırıma imza atmış diye sorsan yanıt veremez.

İnsanda biraz akıl, biraz izan olur ama herkese nasip olmuyor ki...

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, astanistan said:

Bugün anadolu sunnileri ne kadar vahşete ve soykırıma yol açtılarsa da, Anadolu alevileri de ırkçıdırlar ve alevilerde felaketlere yol açıyorlar.

 

Bu fazla ağır olmamış mı?

 

8 hours ago, astanistan said:

Kesinlikle Türkiye' de her sosyalist oluşumu bir alevi derneği haline getirilmiştir

 

Bu, haklılık payı yüksek olan bir saptama. Sosyalizm mücadelesine öncülük iddiasındaki oluşumların çapsızlığından ve kolaycılığından kaynaklı bir yozlaşmadır bu. Sosyalizm bilimden etkilenmeye gerçek anlamda başladığında yaşanacak bilinç dönüşümü bu tür dar kalıplara hapsolmuş oluşumları sarsacaktır. O güne kadar herkes genel adlar altında kendi mezhebine, etnik kimliğine ya da herhangi bir kesimsel aidiyete sığınmaya devam edecek gibi görünüyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Kardeşim,

 

Alevilerin evlerine yine yobazlar tarafından çarpı işaretleri konulmaya başlamışken yazmayın bari şu saçma sapan şeyleri, ülkenin yobazıyla aynı safta olmayın. Korkmayın, Aleviler sizi neden Alevi gibi inanmıyorsun diye dövmez, katletmeye çıkmaz. Bunları, ülkenin çoğunluğu olan light Sünni Müslümanlar da yapmaz. Onlardan da korkmayın.

Manyak manyak şeyler iddia etmenin, hadis yazmanın, rüyaya yatmanın anlamı yok.

 

 

Adam foruma gelmiş ve şu cümleyi yazabilmiş. Anadolu Alevileri bu ülkede ne tür bir felakete yol açmış, ne tür bir vahşet ve soykırıma imza atmış diye sorsan yanıt veremez.

İnsanda biraz akıl, biraz izan olur ama herkese nasip olmuyor ki...

 

Tekrar ediyorum: ben o çarpı koyan, katliama yol açan sunnilerin (ki sunnilerin hepsi yobazdır) bu kısır döngüye yol açtığını söylüyorum.

Fakat yobazlık müessesi olan sunniliği yerden yere vururken, başka bir yobazlık müessesesi olan aleviliği yüceltmek bir ateistin değil, sadece bu iki yobaz tarafların arasından bir tarafı tutan birisine yakışır.

 

Alevilerin kendi çevremden gözlemlediğim, yol açtıkları birkaç felaket sayayım o zaman??

 

1. Erkek ateist, anne baba sunni, kendisi öğretmen. Alevi olan bir öğretmen kadın ile evlenmek istedi. Kız tarafı (alevi) kesinlikle karşı çıktı, erkeğin alevi olmamasından ötürü; kızlarının zorla başka bir şehire tayin olmasını sağladı. Şu anda erkek alkolik oldu, işinden olmak üzere. Bu felaket değil mi sayın taraf tutucu ?

2. erkek yine ateist, kız yine alevi, 4 yıllık bir arkadaşlıkları var. Ne zaman ki iş evlenmeye geldi, kız tarafı karşı çıktı ve bu iki kişiyi biri birinden ayırdı.

3. yukarıdaki örneğin aynısı, tek fark, kız ile oğlanın 9 yıl beraber olmaları.

4. 70 li yıllar, yer Maraş: sunni bir aile alevi bir aileden kız ister. Tabii ki kız verilmez. Sunni aile kızı kaçırır. Düğün yapmadan evvel barışmak amacı ile kız tarafı köye davet edilir. Kız tarafı (alevi) barışçıl gösterip kendisini düğüne katılır. Düğün gecesi kız tarafı gelini, damatı, damatın bütün ailesini öldürür.

5. 4 no' lu örneğin aynısı, sadece yer şehir ve yıl 2005. alevi kız ile sunni oğlanın gerdek gecesini (bir otelde) alevi baba basar, kızını, damatını, damatının annesini, damatının ablasını öldürür. Alevi baba halen hapiste.

6. Yakın bir tanıdığım (ateist, yine öğretmen) bir alevi kız ile evlenmek ister. Alevi aile ret eder. Arkadaş diretir. Ardından 15-20 alevi akraba gelir, arkadaşın çalıştığı okulu basar, arkadaşı dövmek ister.

 

4 no'lu örnek dışında bütün bahsi geçen erkek tarafı ateistdir.

 

Bu nasıl bir vahşetdir? Anlat bakalım, cevap bekliyorum.

tarihinde astanistan tarafından düzenlendi
imla
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...