Jump to content

4 Karısı Olan Müslüman


Recommended Posts

Hind oğlu hindler adi herifler millet kandırmaya çalışırlar

 

Fatır 1

"El hamdu lillâhi fâtırıs semâvâti vel ardı câilil melâiketi rusulen ulî ecnihatin mesnâ ve sulâse ve rubâa, yezîdu fîl halkı mâ yeşâu,

 

Fatır 1

"Hamd O semavatı ve yeri meydana getiren, ikişer ve üçer ve dörter kanatlı melekleri elçiler yapan yaratan.  İla maşallah adetli ve adede sığmaksızın yarattığında dilediği kadar ziyade eden Allah'a mahsusdur

 

Buradaki meleklere hasredilen adetler (ikişer üçer dörte kanatlar) bütün müfessirlerce sınırlandırma için değildirler.

çünkü Allah "ben onları öyle yarattım"  dedikten sonra "dilediğim kadar yarattığımda ziyade ederim" sözü

Adet ile sınırlandırılmış Melek kanatlarının. Allah dilerse daha ziyade olabileceğini gösterdiğinden dolayı buradaki Adetler Sınırlandırma için değildir denir

 

Yoksa ayette belirtilen adetlere bakılsaydı 4 den yukarı kanatlı melek olamazdı denilecekti 

A salaklar hind oğlu hindler sizi

 

Muaviyenin annesinin adı hazret-i Hamzanın çiğerini çiğ çip yiyen Hinddir 

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 54
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2 hours ago, Hasan Akçay said:

 

 

Fâtir 1'de "Melekleri ikişer, üçer, dörder kanatli elçiler yapan O'dur - câilil melâiketi rusulen ûlî ecnihatin mesné ve sülesé ve rubâ'a" deniyor. Bazi kimselere göre ne ile hâşâ SINIRLI imis Allah? 4 (dört) ile.

...

 

Hasan Bey, şu ayetin size göre tam çevirisini yazar mısınız lütfen. Yorumlarınızda gariplikler var çünkü.

Mesela neden haksızlık yapmaktan korkarsanız -siz göre-bir tane "evlendirin" diyor?

Peygember eşleri nereden çıktı? Ayet her yerde yine erkeğe hitap etmekte, subje kadın olmakta iken..

Yani bu ayette kadınlar için de velev ki evlenin ya da evlendirin olsun, birden, hatta 4'den fazlası mı mevzubahis?

İsalm coğrafyasındaki araplar ve arap kadınlar da tarih boyunca(~1400 yıl) bunu böyle anlayıp, böyle mi yapmış?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz buna tencere yuvalanmış kapağını bulmuş saçmalıklara devam edecekler gibi görünüyor diyoruz

biz kim?

akl-ı selim 

Gerçeğe sadakat olmazsa saçmalık kaçınılmazdır

akçay bildim bile sürekli saçmalar

çünkü Oda Gerçeğe sadaka göstermez

 

Ayat-ı ilahiyeyi nefsinin ahkamına uygun ve mağlup olarak tağyir ve tağrif eder bir şekilde tefsir etmek küfürdür.

hakkı örtmektir 

Akçayın yaptığında budur

 

Akcaya hocası düccanesi ile beraber saçmalıklarına cevab bu mesaj da verilmiştir Esselamun aleyküm

 

 

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 minutes ago, Dindarr said:

Biz buna tencere yuvalanmış kapağını bulmuş saçmalıklara devam edecekler gibi görünüyor diyoruz

biz kim?

akl-ı selim 

Gerçeğe sadakat olmazsa saçmalık kaçınılmazdır

akçay bildim bile sürekli saçmalar

çünkü Oda Gerçeğe sadaka göstermez

 

Ayat-ı ilahiyeyi nefsinin ahkamına uygun ve mağlup olarak tağyir ve tağrif eder bir şekilde tefsir etmek küfürdür.

hakkı örtmektir 

Akçayın yaptığında budur

 

Akcaya hocası düccanesi ile beraber saçmalıklarına cevab bu mesaj da verilmiştir Esselamun aleyküm

 

 

Ne de güzel anlaşamıyorsunuz biribiriniz ile. 1400 sene sonra bile..

İki samimi müslüm dahi biribirinin cephesinden bakıldığında hinoğlu hin poziyonuna düşüyor.

Kuran samimi müslümanları dahi birbirine düşürüyor.

allahın indirdiği kitap, inanırlarını biribirinie düşürüyor. Alemin önünde madara ediyor.

Kuran'ın çürük olduğunun en güzel kanıtı. (Hasan Akçay bir bunu göremedi işte)

Beni/bizi haklı çıkarttığın için, çıkarttığınız için teşekkür ederiz.

Ha bir de; You rock! :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadisi şerif: Ayat-ı ilahiyeyi nefsinin ahkamına uygun ve mağlup olarak tağyir ü tağrif eder bir şekilde tefsir etmek küfürdür.

Kafirliktir.

Teflon doğru söze ne diyebilirsin?

 

Kur'anın metni gayet açık bunu göstere göstere tagyir ü tağrif etmek küfürdür

Bunu  sende gördüğün halde müslümanlar birbirinize düşmüşsüz demekte küfürdür hakkı örtmektir

 

bir taraf tamamen göstere göstere ayeti tagyir ü tağrif  ediyor. hakkı örtüyor kafirlik yapıyor

diğer taraf Metne tamamen sadık kalıyor

gerçeğe sadakat şartır

esselatu messaltu kümüselam ya zül velam :Dasas  Aaaaaaa hah ha

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, Dindarr said:

Hadisi şerif: Ayat-ı ilahiyeyi nefsinin ahkamına uygun ve mağlup olarak tağyir ve tağrif eder bir şekilde tefsir etmek küfürdür.

Kafirliktir.

Teflon doğru söze ne diyebilirsin?

 

 

You rock! derim ne diyeyim :)

Topunuz bir araya gelseniz dahi kurana dair ortak bir doğru,

ya da o doğruya dair mutlak, tek bir referans koyamıyorsunuz derim.

Ula, sadece bu forumdaki iki kişinin dahi anlaşamadığı bir kitaba dair ne denir?

Kadir-i mutlak indirmiştir denebilir mi?

İlahi kitap böyle bir defoyu ihtiva edebilir mi?

Yahu bu hiç mi dikkatini çekmiyor, seni rahatsız etmiyor dindarr?

Hasan Akçay hain, kafir, münafık...Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Adamın dibi çıktı burada izahat verecem diye. Öyle veya böyle..

Hadise bundan mı ibaret?

olay senle Hasan Bey arasında bitmiyor ki..

1400 senedir kendi içinizde dahi anlaşamıyorsunuz işte.

Kuran'ın tanrı ürünü olamayacağına dair en büuük kanıt bu işte.

Bu kanıta dair naklen canlı yayıyn yapanlar da sizlersiniz.

Uyanın artık.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, teflon said:

Hasan Bey, (1)şu ayetin size göre tam çevirisini yazar mısınız lütfen. Yorumlarınızda gariplikler var çünkü.

Mesela (2)neden haksızlık yapmaktan korkarsanız -size göre-bir tane "evlendirin" diyor?

(3)Peygember eşleri nereden çıktı? (4)Ayet her yerde yine erkeğe hitap etmekte, subje kadın olmakta iken..

Yani bu ayette kadınlar için de velev ki evlenin ya da evlendirin olsun, (5) birden, hatta 4'den fazlası mı mevzubahis?

(6)İsalm coğrafyasındaki araplar ve arap kadınlar da tarih boyunca(~1400 yıl) bunu böyle anlayıp, böyle mi yapmış?

 

Cevap kolayca görülsün diye

alintidaki sorularinizi numaraladim,

insallah sakinca görmezsinz. 

 

(1)

Yetimlerin haklarini koruyamiycanizdan korkuyorsaniz 

nikahlayin

size yetki veren kadinlari ikiser, üçer, dörder... ya da adil olamiycanizdan korkarsaniz

yalnizca birini... ya da 

yeminleriniz kimleri yönetiyorsa onlari. 

 

Not:

Buradaki YEMiNLERiNiZ KiMLERi YÖNETiYORSA ONLAR

"Vallahi iyi bakacagim" diye yemin ederek bakimlarini üstlendiginiz kimsesiz ve bes parasiz kimseler olup

bekardirlar, konumlari bakimindan bi bakima bizdeki BESLEMELER.  

 

(2)

Haksizligi yetimlerinize mallarini geri verirken yapabilirsiniz. Mallarini Nisâ 5 geregince bir ise yatirmis durumdaysaniz oradan mallarini ya da mallarin bedelini geri alip ayni anda "mallarimi ver" diyen herkese geri vermeniz imkansiz olabilir. Eksik vereceksiniz. Ama eski yetimlerinizin kimilerine özel sevgi beslemisseniz onlara KIYAK geçip mallarinin daha çogunu, ötekilere daha azini verirsiniz. Iste adaletsizlik budur. Bu adaletsizligi yapmaktan korkarsaniz yalnizca birine mallarinin tamamini verin, ötekilerden süre isteyin.

 

Ya da hepsinden süre isteyin, simdilik hiç birine mallarini vermeyin. Yeminleriniz kimleri yönetiyorsa onlari nikahlayin, onlar mal sahibi degildir. Denklestirmek zorunda oldugunuz bi malvarlgi söz konusu degildir, darlanmazsiniz ama garibani evlendirmenin sevabini kazanirsiniz. 

 

(3)

Nisâ 3'teki "yeminleriniz kimi yönetiyorsa onlar"dan çikti. Peygamber eslerinin de var "mâ meleket eymân uhunn"u (33:55). o halde peygamber esleri de 4:3'ün sonundaki şu emrin muhatabidir: Nikahlayin yeminleriniz kimleri yönetiyorsa onlari. 

 

(4)

Ayet kesinlikle KADINLAR dahil korumasi altinda yetimler bulunan bütün müslümanlari kapsiyor. Nisâ suresinin başindaki bütün ayetler istisnasiz KADINLAR dahil bütün müminlere sesleniyor. 

 

(5)

Hayir, sayi söz konusu degil. Ali 2 eski yetimini nikahlayacak, Omar 3, Osman 4, Hatice 5...

"ikiser, üçer, dörder"den kasit bu.

 

(6)

Ne ayzik ki öyle. Ama hata onlarin degil. Hata 8. yüzyilin baslarinda mushafi Irak valisi Zalim Haccac'in özendirmesiyle harekeleyen zevatin "nkh"yi evlenin anlamina gelsin diye fenkihû (fe inkihû) okunacak sekilde harekelemeyi tercih etmesidir. Yani Nisâ 3'teki evlenin ifadesi Allah'in hükmü degil, harekelemeyi yapan beşerin  tercihidir ve müthis bi hatadir. Nûr 32'deki "nhk"yi harekelerken yaptiklari tercihi 4:3'ü harekelerken de yapmalari gerekirdi.

 

Evli olmayanlarinizi  evlendirin

Ve enkihû el-eyâmé minkum

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 hours ago, Dindarr said:

Hulasa:

"Yetimlere haksızlık edeceğinizden korkarsanız,  

beğendiğiniz kadınlardan ikişer ve üçer ve dörter alınız

fakat yine kadınlara adaleti sağlamaktan korkarsanız

sadece bir eşle yada sahip olduğunuz bir şeyle Cariye ile YETiNiN"  demek. 

 

Dindarr kardesim,

Kuran'i ANLAYA ANLAYA okuyabilecek kadar Arapçaniz  varsa 

şu hususlari farketmis olmaniz  gerekir:

 

1

Nisâ 3'teki mâ TÂBE lekum min en-nisâ

begendiginiz kadinlar degil

"size yetki VEREN kadinlar"dir yani size kendilerini evlendirme yetkisi VEREN kadinlar.

 

Bir sonraki ayete bakarsaniz göreceksiniz,

4:3'teki tâbe orda da geçiyorTIBNE seklinde.

"Tâbe"nin orda TIBNE seklini almasi fiilin çekimi yüzündendir

yani TÂBE de TIBNE de aynidir. 

 

Simdi de mevcut çevirilere bakar misiniz,

TIBNE fiilinin Ingilizce ve Türkçe çevirisi ne imis:

 

Fe in TIBNE lekum an şey’in minhu

but if they, of their own accord, GIVE up unto you aught thereof (Mumammed Esed)

Eger kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size BAGISLARLAR ise (Diyanet)

sayed ondan birazini kendileri gönül hoslugu ile BAGISLARLAR ise (Elmalili)

Eger ondan birazini kendileri kisisel istekleriyle size SUNMUSLAR ise (Y N Öztürk)

 

Give, bagislarlar, sunmuslar...  ise

yani VERDiLER ise.

 

Budur TIBNE/tâbe

ve VERiLEN o bisey

4:4'te "mallarin bir kismi"dir

4:3'te evlendirme yetkisi.

 

O halde "mâ tâbe lekum"un dogru çevirisi:

size yetki VERDiLER ise...

 

Nikahlayin o kadinlarin size yetki VERENLERiNi ikiser, üçer, dörder 

fe inkihû mâ TÂBE lekum min en-nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa

 

Begendiginiz kadinlari diye bisey yok ayette güzel kardesim.

 

Düsünseniz ya bir an,

tamam siz begendiniz o kadinlari ama karpuz degil ki o kadinlar

tiklatip tiklatip bunu begenmedim, şunu begendim deyip seçesiniz.

O kadinlarin da begenileri, duygulari var tipki sizin gibi

ya "Ben seni begenmedim!" deyiverirlerse?

Nolur o zaman gûya Allah'in nikahlayin hükmüne, "Ben seni begenmedim diyen kadinlari es alin?

Olur mu öyle saçma ve vicdana ters, islama ters is kardesim, olur mu? 

 

2

Allah askina

ayette cariye anlamina gelebilecek hiç bi ifade yok,

nerden çikti cariye?

 

3

cariye ile YETiNİN

YETiNiN de yok ayette, bi tek fiil var... o da "fenkihû"dur ki nikahlayin anlamini tasir:

 

Nikahlayin

size yetki veren kadinlari... ya da

yalnizca birini... ya da

yeminleriniz kime malikse onlari.

 

Yani

cariye diye uydurulanlar her kimler  ise

onlari da ni-kah-la-yacaksiniz,

yok öyle yetinmek metinmek küstahligi.

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Saçmalığın dibi... Yetki veren kadınları demiş olsa niye iki üç dört beş diye saysın! Yetki veren tüm kadınları derdi. Yetki kelimesi şapkadan tavşan gibi hokus pokusla mı çıktı o da ayrı mevzu. Müslümler Kurana olmayan kelimeleri ekleyecek kadar yüzsüz, yalancı ve utanmazdırlar. Bir tane yüzleri kızarmaz yalan söylerken.

 

Burada açık, kesin, net bir kadın aldın, daha alacak parasal gücün var, bir daha... Hâla alacak parasal gücün var, bir daha... Hâla alacak parasal gücün var bir daha alabilirsin dediği son derece apaçık, besbelli, kesindir. Neden iki üç dört diye sayıyor, çünkü sayı arttıkça mali bir külfet biniyor. Öyle kolay değil, bir kadının mehirini vermek bile zorken fazlasını vermek.

 

Saymasının kesin apaçık net sebebi budur. Müslümler saçmalamadan kıvırtmadan sallamadan islamı kuranı savunamazlar. Böyle yapmaya mecburlar. Çünkü savundukları cahil çöl yağmacısının ilkel cep ajandası. Bunu savunmanın başka bir yolu olamayacağı için mecburdurlar.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın mehirle apaçık bir sorunu var, bu çok belli. Çünkü cahil çöl yağmacıları mehir sözcüğünü kullanmaktan ısrarla kaçınmışlar. Bunu hiç bir yerde kullanmıyorlar. Mehir islam öncesine ait bir Arap geleneği. Fakat islamın bununla sorunu olduğu apaçık olmasına karşın bunu kaldırmaya da yanaşmıyor.

 

Bunun nedeni nedir?

 

Açıklayayım: Bunun nedeni, Osmanlının yeniçerilere evlenme yasağı koyması ile aynı. Yeniçeriler evlenmeyecek ki, ne zaman savaş çıkacak da gideceğiz düşman esir kadınlara tecavüz edeceğiz diye dört gözle bekleyecek. Savaşa iştiyakı olacak. Tabii bu zavallı esir kadınlar tecavüz edildikten sonra esir pazarlarına sevkedilirler ve cariye olarak satılırlar.

 

Mohaç ovasında bir anıt vardır. Bu savaşta Osmanlı yağmacılarına direnmeyen, savaşa katılmayan korkak hainlere lanetler içerir. Çok ağır sözler yazılmıştır savaştan kaçanlara. Bu acıyı, yaşadıkları katliam ve tecavüzleri hiç unutmamıştır Sırplar. Bundan dolayı hep bir nefret beslemişlerdir. Sırp ırkçılığının başlıca nedeni bu Osmanlı nefretidir. Osmanlı dinine girmeyi kabul edenleri de hiç affetmemiş ve hep nefret etmişlerdir.

 

Cahil çöl yağmacıları da muhsan nikahı zor olsun ki cariye kurumu, mukatebe kurumu çalışsın, savaş desteklensin demişlerdir. Neden bu. Cariye sistemini beslemek işlerine gelmiştir.

 

İlaveten, yeniçerilere evlenme yasağı yanında mal edinme yasağı da vardı. Neden, yağmaladığını yeyip bitirsin, yatırım yapmasın ve yeni yağmaları beklesin diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Osmanlı sömürü imparatorluğunun çok acımasız bir emperyalist sistemi vardı. İşgal ettiği yerleri sadece maddi olarak sömürmez, nesillerini, çocuklarını da sömürürdü. Böylece onları bir kat daha güçsüzleştirir, kendi gücüne de güç kattığı için bu insanların bu zalim sömürüden kurtulmak için şansları sıfır olurdu.

 

Çünkü bütün köyleri kasabaları tek tek gezip en iri gürbüz çocukları toplarlar, annelerinin feryatlarına hiç aldırış etmezlerdi. Böylece güçlü bir ordu kurdukları gibi, sömürdükleri toplumun güçlü bir ordu kurmasına izin vermedikleri için güç orantısını bariz şekilde iki kat lehlerine çevirmiş olurlardı. Osmanlının çok savaş kazanması kahramanlık yiğitlik filan palavralarına bağlı değildir. Pabucum da dinlemez o masalları külahım da. Osmanlı savaş makinesinin çalışmasını sağlayan bu çocuk sömürüsü, yani devşirme sistemidir.

 

Tabii bu çocuklar çok küçük toplandığı için islam masalları ile beyinleri yıkanır, din allahın olana kadar savaşmanın allahın emri olduğu safsatasıyla şartlandırılırlardı.

 

Dracula filminde bu gerçeğin işlenmesi üzerine Türkiye'de seyirci ayağa kalkmış ve filmi protesto etmişlerdir. Tabii taptığın ataların hakkındaki gerçeklerin yüzüne vurulması acıtır. Ama gerçek bu. Kuranında atalarının dinine uydular yazsın, senin yaptığın da aynen atalarının dinine uymak olsun... Bu çelişkiyi atmanız olanaksız Müslümler. Bu Müslüm kaldığınız sürece sırtınıza yapışacak bir sülük. Müslüm kaldığınız sürece kanınızı emecek.

 

Aynı Kuranda put testi için önerilen yöntemin allahı da put çıkarması gibi. Tüm bu çelişkiler içinde Müslüm kaldığınız sürece boğulacaksınız.   

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bu Müslümlerin yalancılığından sahtekarlığından artık öğürdüm, tiksindim, iğrendim be!

 

Bu iğrenç yalancı sahtekar çok iyi biliyor ki söylenen, "adaletli olamamaktan mı korktunuz, o zaman bir tane, ya da cariye...". Bu tür bir cümleye yetinin kelimesini eklemeye artık gerek kalmaz. Zaten yetinin anlamı kendiliğinden çıkarılır. İki üç dört olmuyorsa bir tane ile yetinileceği zaten apaçık, söylemeye gerek yok ki!

 

Bunu domuz gibi de biliyor. Fakat yılan gibi kıvrım kıvrım kıvırtmadan bu saçma salak dini savunamayacağını da çok iyi biliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 hours ago, Hasan Akçay said:

 

"Tâbe"nin orda TIBNE seklini almasi fiilin çekimi yüzündendir

 

 

Bilmeden araştırmadan sallarsan salak durumuna düşersin

TÂBE : Erkekler için

TİBNE: Kadınlar içindindir

Sonuna ne gelirse kadın olur

TÂBE  erkeklerin hoşuna giden

TIBNE: Kadınlar hoşuna gidendir.

 

herhangi bir arapa TÂBE  verin demektir manasına gelir mi dersen sana Osurur 

 

TÂBE hoşunuza giden demektir der noktalar sana güle güle der

 

 

 

 

 

"fe ine tıbne lekum an şeyin nefsen kulu-hu henien merian" cümlesini bir arapa okutursanız

"bunun ne demek olduğunu anlayamadım" der

çünkü "cümlede kelime eksiktir" der

ne demek olduğunu anlamak için tefsirlere bakmak lazımdır der

 

arapçasını cevir desen

fe in tıbne: eğer kadının hoşuna giderse  Leküm : sizin için  an şeyin: bir şey  min hu Nefsen de tıkanır ne demek istediğini anlamıyorum der 

ve tefsire bakar

 

Burada tefsirciler mana vermişler

Allah herhalde kadınlar kendi rızalarıyla  min hu : ondan  yani  mihrden bir kısmından size bağışlarsa demek istedi derler

ama cümlede VERİN yoktur

 

Kulu- hu: onu yiyin kelimesinden Verilen bir şey kasdetildi herhalde derler....

 

 

leküm: cümlesi sadece kocayı değil bütün insanları kasdeder

 

Kadın kendi mihrinden kime verirse versin onu yiyin diyor manasına gelir

 

kadın kendi rızasıyla gönül hoşluğu ile mihrinden bir şey ailesine velisine yada kocasına yada eniştesine dayısına verirse kim olursa olsun onu alsın diyor

anladın mı

 

Hulasa-i kelam : fe in tıbne VERİN demek değildir. Ve ayette (Atü) den başka  VERİN kelimesi ve o manaya gelen bir kelime Yoktur

 

Akçay

Kendi nefsin için Kıçından sürekli uyduruyorsun

kendi nefsin için herhalde Kuran değiştirmiştir diyorsun

Kendi nefsinin ahkamına ayetleri uydurmak için  "Nisâ 3'teki evlenin ifadesi Allah'in hükmü degil, harekelemeyi yapan beşerin  tercihidir haccacı zalim zamanında değiştirilmiştir" diyorsun

 

Bence Fazla gaz kaçıyorsun

Bütün müminler bilir ki Kur'an indiği andan beri, yalnız satırlara yazılmadı 7 den 70 e bütün insanların sadırlarına da yazıldı, mahfuz oldu hafızları oldu.

O yüzden "Kur'an'ın harekesine noktasına daha el süremedik" diye İnkar edenler kıçlarını çok fena yırtmışlarıdr ve halada yırtarlar

 

SONUÇ: AKCAY sen ayetleri kendi nefsine uydurmak için Kuran değişmiştir diyerek tamamen KAALE alınmaz biri olduğunu ispat ettin 

afferin

 

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ana dili Arapça olanlarin açiklamalari

 

TÂBE: eril 3ncü tekil şahis geçmis zaman kipi

TIBNE: dişil 3ncü çogul sahis geçmis zaman kipi

 

Bkz

http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=4&verse=3

 

 

4:3’teki TÂBE tipki 4:4’teki TIBNE gibi geçmis zaman kipindedir ama küçük bi farkla. Kadinlar size 4:4’te mallari olan "sadakalar"in bir kismini kendiliklerinden veriyorlar, 4:3’te de bir sey veriyorlar ama maddî bir seyi degil, kendilerini evlendirme  yetkisini veriyorlar. "Mâ tâbe lekum"a ben "size katilan" dedim ama pek âlâ "sizi memnuniyetle onaylayan" da denebilir.  

 

Bkz

http://www.sistersinislam.org.my/news.php?item.1033.119

 

The verb "taba" is in the past tense as is in 4:4 (fa-in tibna lakum AAan shay-in minhu nafsan) though there is a subtle difference. In 4:4, these women are giving a part of what they are entitled to "sadduqqatihina" of their own accord. In 4:3, they are also giving something but not physical: They are giving their consent to a proposal or the idea of marriage. I rendered " ma taba lakum" to " who have agreed with you". It could also be rendered as "who happily have consented with you" (about being married off).

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.04.2017 at 00:52, zeus- said:

Nisa Suresi 3. Ayet – Erkek 4 eş alabilir. Beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın.

 

 

 

 

İşte, Muhammed'in "Cennet anaların ayakları altındadır." diye kutsadığı analar, yani cihatçı-Işidçi adayı çocuk üretim fabrikaları...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buna elli kere mi söyleyeceğiz anlamadım. Orada verirse bırakırsa filan demiyor. Hoşlanmakla aynı anlamda rıza göstermek, itiraz etmemek, kabul etmek anlamında tıbne kelimesini kullanıyor. hayır bunu daha önce de belirttik, temcit pilavı gibi ısıtıp bir daha koyuyor.

 

Bu arada ramazan münasebetiyle, temcit demek, iftarda artan pilavı ısıtıp sahurda tekrar sofraya koymak demekmiş. :D

 

Uyanık oradaki "nefsen" kelimesine hiç elleşmiyor. Niye, çünkü kadın nefsinden razı gelir, hoşlanır mehirini verirse anlamı var da ondan. Yani zorlama olmadan, içinden gelerek hoşlanarak al mehirimi harcayabilirsin yiyebilirsin anlamı var. Sahtekar gidi Müslümler... :lol:

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
56 minutes ago, Hasan Akçay said:

Nisâ 4:

 

Kadinlara mallarini KARSILIKSIZ verin. Ama birazini size kendileri birakirsa afiyetle ve rahat onu yiyin.

Ve âtûn nisâe sadukâtihinne NIHLE. Fe in TIBNE lekum an şey’in minhu nefsen fe kulûhu henîen merîâ.

 

 

Kadın-erkek-aile konusunda İslamın özeti: Kadının-ailenin Allah'ı aile reisi olan baba,  İslam Ümmetinin Allah'ı Muhammed, Muhammed'in Allah'ı gökteki hayalettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dikkat edilirse cahil çöl yağmacıları burada da mehir kelimesini kullanmaktan kaçınıp burada da sadukatihinne demişler. Ucurehunne denmesi zaten kepazelik de, sadukat da uygun kelime değil. Mehir yani çok köklü bir kelime. Bunu kullanmaktan kaçınacak ne var, benim dediğimden başka bir neden göremiyorum.

 

Öyle ki tüm Müslümler mehir Kuran'da kesin yazar, kim bilir kaç yerde de geçer sanıyorlar. Sokağa çık yüz kişiyle anket yap, Kuranda mehir kelimesi geçer mi de, yüz kişi de evet elbette geçer yanıtı verir. Böyle bir şey bu Kuran. Hiç bilinmeden, körü körüne iman edilen bir zırva... 

 

Not: Yalnız bi dakka ya! Olmadı! Şimdi mehr kelimesinin Arapça değil Farsça olduğunu öğrendim. Şaşırdım. Çok Arapça fonetikli bir kelime. Kuran'da niye geçmediği anlaşıldı. Neyse yani, bunu konuya anahtar olarak kullanmıştım sadece, tabii bu bilgi bir şeyi değiştirmiyor.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...