Jump to content

Muhsin Yazıcıoğlu nasıl birisiydi?


Recommended Posts

17 dakika önce, Turko21 yazdı:

Nurcular  yer içer atatürk te şöyle dinsiz böyle dinsiz böyle deccal böyle ifrit demekten ileri gidemezler.

Muhsin yazıcıoğlunun Atatürk aleyhine birşey yazdığını söylediğini göster o zaman atatürk düşmanıysa.

Yakın dostu Amerika Muhsin yazıcıogluna neler vermiş göster bize

Cezaevinde elektrik mi?

 

Muhsin Yazıcıoğlu bir siyasetçi. Açıkça Atatürk'ü hedef alamaz. Ama onun Atatürk düşmanı olduğunu anlayabiliriz.

Nereden mi?

Mesela Kürt Said gibi Atatürk'ü deccal olarak tanımlamış birisine bediüzzaman sıfatını yakıştırıyor. Said-i Nursi kadar kürdüz diye bir sözü var.

Necip Fazıl'ı da çok severdi Muhsin. Necoşun da bütün ömrü Atatürk'e ve onun devrimine küfür etmekle geçmiştir. Bu yüzden defalarca kez hapis cezası da almıştır.

Alparslan Türkeş de Atatürkçü olarak bilinir. Ama o da azılı bir Atatürk düşmanıdır aslında. Nereden mi biliyorum?

Çünkü bu herif de Necoş ve Kadir Orospuoğlu gibi Atatürk düşmanlarıyla her zaman çok iyi arkadaş olmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

Valla ben solcuların hiç böyle bir katliamını bilmiyorum, duymadım, okumadım. Ne kadar katliam varsa ülkücü faşistler, milliyetçiler yapmış bu ülkede.

Varsa sen göster, öğreneyim.

Mahir Çayan mesela İsrail konsolosunu öldürdü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

Sen bu videoyu izlediğine emin misin?

 

Arif Sağ  "Bizi içeriye almadılar, küfürler ettiler, hakaretler ettiler, şimdilerde biz kurtardık falan diyorlar ama öyle değil; sonra beni görünce içeri almayı kabul ettiler, 42 kişiyi aldılar" diyor. 

 

Yani geçelim bu işleri...

 

http://odatv.com/sivas-katliami-icin-neler-soylemislerdi--0405121200.html

Yukardaki yazıya dair hiç bir kaynak yok.

Videoyu  dinlemiştim çok daha önceleri o yüzden ahmet hakanın yazısını attım.

O zaman küfredip hakaret ettiği insanları niye içeri aldılar belki insanlığı bitmiş insanlara Başkanlarından emir gelmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendimizi kandırmayalım. Pkk ve dhkpc gibi örgütler bal gibi de Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan gibilerin devamıdır. Bunlardan ilham alırlar.

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Türkiye_Halk_Kurtuluş_Partisi-Cephesi

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Devrimci_Halk_Kurtuluş_Partisi-Cephesi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kahramanmaraş katliamını bilirmisiniz? O katliamda elinde pala, satır bıçak ve kılıç olan ülkücü faşistler, yüzlerce insanı katletmiş, kundaktaki bebekler bile bu katliamdan nasibini almıştır. Bütün bu katliam asker ve polisin gözü önünde gerçekleşmiş, günlerce müdahale edilmemiştir. İşte tarihin karanlığında kalan bu katliamı gerçekleştiren faşistlerin lideri Muhsin Yazıcıoğlu isimli şerefsizdir. Bu şerefsiz katliamın düzenleyicisi ve o dönemin ülkü ocakları başkanıdır. Bir tek kınama cezası bile almamış, daha sonra Maraş katliamına müdahil olan 3 avukatın katledilmesinde de baş rol oynamıştır. Bu şerefsizin geride bıraktığı parti geçen referandumda MHP gibi evet oyu vereceğini ilan etmiştir...

 

Başlıktaki soruya cevap verecek olursak; Muhsin Yazıcıoğlu alçak, şerefsiz bir katildir. Maalesef hat ettiği gibi ipin ucunda gebermemiş, dönemin güçleri tarafından korunup kollanılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
39 dakika önce, Turko21 yazdı:

evet ülkemiz ahmak bir ülke bir insan fikirleri yüzünden yakılan öldürülen dövülen bir ülke.Mürted mürted bu peygamber efendimizin emriyle öldürün yakın yıkın çapraz kesin diye haykıran bir ülke.

Muhsin yazıcıoğluda bu ülkenin siyasetçisi ne yapmasını beklerdin kalesi olduğu şehre hain alçak sivas mı demesini o da biliyor zaten bunlardan birşey olmaz yaparlar birşeyler diye getirtmek istememiş sivasa bu öngörüdür.

Turan Dursun bile bile dememişmiydi rahat yaşayayım diye gerçekleri mezaramı gömeyim öldüreceklerdi öldürdü bu halk

Muhsin yazıcıoğluda orda bu gerçekleri göremeyen sivas gibi aşırı sağcı bir yere  aziz nesin gibi insanlar giderse öldürülecegini öngörmüş ama vali görememiş.

Sende ciddi bir "mallık" seziyorum.Malmısın sen?

Öyle dememiş oğlum..!böyle bize aykırı fikirler ederseniz,böyle yakarız demiş.Anlayamadın mı?

İfadesinde,insan yakanlar hakkında bir kötü söz söylüyor mu?Halkı kışkırttılar,tahrik ettiler demiş.Olayın sorumlusu aziz nesin ve valilikmiş..Yakanlar pirü-pak mış yani..

Yakmayı meşru gösteriyor,gözdağı veriyor,aynısını bir daha yaparsanız yine yakarız diyor.

Bu adi demokrasi şehidimiz büyük bir ihtimal katliamın organizatörlerinden birisi.BBP'nin katliam öncesi dağıttığı provokatif bildirilerden de bahsediliyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Turko21 yazdı:

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Marksist-Leninist_Silahlı_Propaganda_Birliği

 

  • 3 Ekim 1978: MHP İstanbul il başkanı Recep Haşatlı ve oğlu Mustafa Haşatlı'nın öldürülmesi

 

Bula bula bunu mu buldun? Ben katliamdan, topluca öldürmekten sözediyorum. Yoksa çocuk da olsam o dönemi hatırlarım, sağcısı da solcusu da sokakta birbirini dövüp öldürüyordu, yukarıdaki gibi birilerine pusu kurup tek tek vuruyorlardı.

 

Katliam diyorum sana. Sivas gibi, Maraş gibi, öğrenci evlerini vb basıp bir dolu öğrenciyi bir anda katletmek gibi...  https://tr.wikipedia.org/wiki/Bahçelievler_Katliamı

Yok, bulamazsın. Bunları hep faşist köpekler, milliyetçiler, dinciler yapmıştır bu ülkede ve devlet tarafından ya görevlendirilmiş ya da kollanmışlardır.

 

Hani o aydınların, gazetecilerin katilleri var ya? Fail-i meçhul diye kayıt düşülen o pırıl pırıl Atatürkçü-solcu insanlar...

Onlar da bizzat bu tetikçiler, gerici ve faşistler tarafından devlet eliyle öldürülmüştür. Yukarıda andığın Turan Dursun'dan tut, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Onat Kutlar ve daha niceleri gibi...

 

Savunmayın bu faşist köpekleri.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

                        Saidi Nursi  değil,onun gerçek adı,Saidi Kürdidir.

Gelin bu TÜRK düşmanını  iyi tanıyalım.

Said-i Kürdi'nin Türk düşmanlığı

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz
 
 
Gönderen Balasagun » Pzr Şub 22, 2009 21:59
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün"
2007/5/11
Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türkün savaşması zor olmaz.

Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı savaşması çok daha zordur. Yukarıdaki tümceyi söyleyen kişi amansız bir Türk düşmanı olan ve son soluğuna kadar Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurma düşüyle ölen Kürt Said ya da çoğunun bildiği adıyla Nurculuğun kurucusu Said-i Nursidir.

Bu tümce, bir zamanlar çıkarılan ve kime hizmet ettiğini herkesin çok iyi bildiği Özgür Ülke gazetesinde yayınlanmıştır. Yine bu gazetenin ifadesinde ve diğer Kürtçü yayın organlarında Kürt Said için devrim şehidi ifadesinin kullanılması nurculuğun hangi ereğe hizmet ettiğinin en kesin kanıtıdır

Nurculuk savaşla ulaşılamayan bir hedefin sinsi bir düşünce yapısı ile başarılması uğraşıdır. Bu uğraşın ana hedefini de Türkiyenin doğusunda bağımsız bir Kürdistan kurmadır. Yukarda da anlattığımız gibi bu işi ilk başta savaş ile başarmaya çalışmışlar fakat devlet ve ordu gelenekleri olmadığından dolayı sonları hep bozgun, hezimet olmuştur.

1876 yılında Bitlisin Nurs köyünde dünyaya gelen Said-i Nursi bağımsız Kürdistan çalışmalarına II. Abdülhamit zamanında başlar. Bu zamanlar, Türk topraklarının birer birer elden çıktığı zamanlardır. Said-i Nursi de bu durumdan yararlanmak için Abdülhamite bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede Kürdistanın geleceği (!) için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve bu burada Kürt gençlerinin eğitim görmesini ister. II. Abdülhamit bunun altındaki sinsi planı hemen fark eder. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursiyi önce sürgüne göndermeyi düşünür fakat akli dengesinin yerinde olmadığını anladığından tımarhaneye kapatılması kararlaştırılır.
 
Said, Zalimler için yaşasın cehennem! sözünü Abdülhamit için söyler.

31 Mart ayaklanmasında da Kürt Said,
Volkan gazetesi ile beraber yeniden sahneye çıkar.
İngilizlerin tek bir kurşun atmadan bir Türk toprağı olan Kıbrısı ele geçirmesinden büyük bir sevinç duyarlar. İnsanın midesini bulandıracak şekilde,
 
Volkan gazetesinde İngiliz propagandası yaparlar.
Çünkü umdukları şey Kürdistan için İngilizlerden görecekleri yardımdır.
31 Mart ayaklanmasında birçok Türk subayını vahşice katlettikleri halde Hıristiyanların kapısına birer nöbetçi koyarak onları korurlar.
 
Yağmalanan Türkler ise umurlarında değildir.
Fakat Mustafa Kemalin kurmay başkanlığını yaptığı Yıldırım Orduları çok geçmeden bu isyanı bastırınca Ispartaya sürülür.
 
Bu andan itibaren Kürt Said Mustafa Kemali artık unutamayacak ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetine karşı tüm kinini kusacaktır.

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından yenik çıkınca Said-i Nursi tekrar sahneye çıkar.
 
İngilizlerin güdümünde Kürt Teali Cemiyetini kurar ve İngilizlerin işgal planlarına uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yeniden Kürdistan düşleri görmeye başlar.
 
Uyan ey Selahattin Eyyübinin torunları Kürtler! diyerek Kürtleri ayaklanmaya çağırır. 16 Eylül 1919da İkdam gazetesinde bir bildiri yayınlayarak, Türk Ulusunu Kuvayı Milliyeye destek vermemeye, hatta onlara karşı mücadele etmeye çağırır.
-
Cumhuriyetin ilanından sonra da Kürtlerin isyan dalgası devam eder.
Said-i Nursi de bu isyanlara katılır.
-
Biraderi azamım dediği Şeyh Saitin isyanına katıldığından dolayı yeniden sürgüne gönderilir.
-
Onun biraderinin,
Bir Türk öldürmek yetmiş gavur öldürmekten daha üstündür sözü Said-i Nursinin düşünce yapısını dolaylı yoldan bize gösterir.
-
Şeyh Sait Türk Ulusuna karşı bu hainliğinin bedelini darağacında sallanarak öder. Said-i Nursi bunu asla unutmaz. Hasta yatağında yatarken şimdi Hakpar Başkanı olan Abdülmelik Fırata Biraderi azamım Şeyh Saitin öcünü alacağım. der. Öcünü almak istediği kişi, yaşamını Türkü sırtından vurmakla geçiren, İngilizlere ruhunu satarak Musul ve Kerkükün Türklerin eline geçmesini engelleyen, Türkiye Cumhuriyetini parçalayarak bir Kürdistan kurma düşü olan kişidir.
-
Sıkça hezeyanlara kapılan Said-i Nursinin bir hezeyanı ise Atatürk ile ilgilidir.
Emirdağ Lahikasındaki Ulusal Kurtuluş Savaşının kahramanlığını Mustafa Kemale vermediğim için bana hücüm ediyorlar. sözü, en koyu ikinci cumhuriyetçilerin bile akıllarına getiremeyecekleri ve kargaları bile güldürecek kadar komik bir laftır.
-
İslam ile çelişkileri
-
Said-i Nursinin düşünce yapısı da İslam inanışı ile çoğu yerde çelişki gösterir.
Ve bu çelişkiler İslam alimi olmayanlar tarafından bile hemen anlaşılacak şekilde çok açıktır.
 
Hiç evlenmemesi,
Cuma namazına gitmemesi,
kendisine Kuran öğreten hocalarına karşı gösterdiği saygısızlık gibi.
 
Ne Yunus Emre ne de diğer İslam büyükleri kendilerini yetiştiren hocalarına karşı Sen bir şey bilmiyorsun. lafını kullanmamıştır.
-
Belki de bundan dolayı Said-i Nursi ders almak üzere gittiği tüm medreselerden kovulmuştur.
-
Cuma namazı kalabalık olarak kılındığından ve kendisinin kalabalık yerlerde namaz kılmaktan huzur bulmadığını söyleyen Saidin durumu son derece ilginçtir.
-
Çünkü Cuma namazı inananlar için müminlerin bir araya toplandığı bir andır ve cemaat ile kılınması zorunludur. Üst üste üç Cuma namazı kılmayan bir Müslümanın cenaze namazı bile kılınmaz.

Risaleleri ile ilgili söylediği sözler bile İslamı nasıl yorumladığını bizlere gösterir. Risale-i Nur okumak ona hizmet etmek bir ibadettir. Ona hizmet üç aylarda yapılan zikirlere bile tercih edilmelidir. Kısacası Said-i Nursi kendi yazdığı kitapları okumanın Allaha karşı yapılan ibadetten daha hayırlı olduğunu söyler ve İslama yeni bir yorum getirir.
-
Bu noktada akla İngiliz casus Hempherin anıları geliyor.
Az sayıdaki İngiliz casusa verilen İslamı Nasıl Yıkarız adlı kitapta da cihadın geçici bir farz olduğu ve artık cihad yerine başka işlerle uğraşmasının Müslümanlar için daha iyi olduğu propagandasının yayılarak İslamiyetin zayıf düşürülmesi öneriliyordu.
Kurtuluş Savaşı sırasında da
-
İkdam gazetesinde Kuvayı Milliyecilerin İngilizlere karşı savaşmaması için bildiri yayınlayan Said-i Nursinin davranışının bir nedeni de bu olabilir mi?
-
Said-i Nursi, Risale-i Nur okumak ya da yazmak alim olmak için yeterlidir.
Başka şey istemez.
sözü ile Kuranı, hadisleri ve diğer tüm İslam bilimlerini bir çırpıda silmiş temel kaynak olarak kendi risalelerini koymuştur. Hattâ Hizbullahın öldürdüğü Zehra Vakfının bir üyesinin cenazesinde de Kuran yerine risale okuyacak kadar ileri gitmişlerdir.
-
Bu ve bunun gibi İslamdışı yorumlarından dolayı nurcular, diğer bazı tarikatlar tarafından narcılar yani cehennemlikler diye adlandırılmaktadır.
-
Said-i Nursiden sonra Bayrak Fethullahta
-
Said-i Nursinin ölümünden sonra nurcular kendi aralarında bölünmüş
Fethullahçılar,
Med Zehracılar,
Kırkıncılar,
Aczmendiler gibi çeşitli akımlar türemiştir.
-
Jandarma Genel Komutanlığının hazırlamış olduğu rapora göre, nurcular dokuz gruba ayrılmış olup, içlerinde en güçlü konumda bulunan Fethullahçılardır.
-
Ekonomik yönden inanılmaz bir güce ulaşan bu grubun en tanınan şirketleri ise
-
Zaman gazetesi
ve Samanyolu televizyonudur.
-
Finans sektöründe Asya Finans
eğitim sektöründe ise yurdun her tarafına yayılmış olan dersaneler
ve Fatih Üniversitesi ile faaliyet göstermektedir.
Bu dershaneler ve üniversite Fethullahçılar için bir numaralı insan kaynağıdır.
-
Bu çalışmalar yalnızca yurtiçinde değil yurtdışında da sürdürülmektedir.
Dünyanın neredeyse yarısında Fethullaha bağlı şirketler aracılığı ile okullar kurrulmakta ve İngiliz kültürü adına önemli hizmetler verilmektedir.
-
Buna en güzel örnek olarak bir Türk yurdu olan Yakutistanı verebiliriz.
-
Ana dili Türkçe olan bu ülkede,
Fethullah bir üniversite
ve 5 okul açarak İngilizce eğitim vermeye başlamış ve nihayet 1999 yılında ülkenin resmi dili Türkçe yerine İngilizce olarak değiştirilmiştir.
-
İngilterenin Kazakistan Büyükelçisi 1995 yılında Fetullaın Kazakistandaki okulları için Bu okulları açmak suretiyle İngiliz kültürüne yaptığınız hizmetler ve İngiliz kültürünü yaymakta gösterdiğiniz katkılar için İngiliz milletinin minnettarlığını bildiriyor ve teşekkür ediyoruz diyordu.
-
Londrada Fethullah için düzenlenen ödül töreninde de Lord Rotherham Fethullahçıların okul sayısını kendi okulları olarak kabul ile övünerek 50den fazla ülkede 500den fazla okulumuz var. demiştir.
-
Böylece Said-i Nursi gibi Fethullahın da kime hizmet ettiğini tüm Türk Ulusu görmüştür
-
Fethullah saf insanları etkilemek için üstadının taktiklerini birebir uyguluyor.
-
Sabah gazetesinde yayınlanan bir röportajında, cehennemin önünde kollarını acıp beklediğini insanların yığınlar halinde cehenneme doğru giderken kendi cemaetinden kimsenin olmadığını Allahın adını vererek yemin ediyor.
-
Böylece Fethullah İslam dünyasına Hıristiyanlıkta bulunan ruhbanlığı sokmuş oluyor. Hz. Muhammed bile sahabelerden en fazla 10 kişiyi cennet ile müjdeleyebilirken Fethullah tüm cemaatini cennet ile müjdelemektedir.

28 Şubattan sonra

28 Şubat sürecinde eski hastalıkları yinelediğinden ABDye giden Fethullah ne hikmetse bir türlü iyileşememiş ve ülkesine dönememiştir.
Aradan 6 yıl geçmiştir.
Ezan sesini ve minareleri çok özlediğini söyleyen Fethullah her ne hikmetse Türkiye olmasa bile başka bir Müslüman ülkeye gidip bu özlemini gidermeyi akıl edememiştir.
İnsanın aklına gelen başka bir soru da insanın bir emekli maaşı Amerikada nasıl yaşamayı başardığıdır.
-
Bizim emeklilerimiz devlet hastenesine bile gidemezken kendisinin Mayo Clinic gibi tüm dünyanın bildiği bir sağlık kurumunda nasıl tedavi olduğunu açıklarsa en büyük hizmeti yapmış olur.
-
Fethullah şu an yaşamını Pensilvanyadaki bir çiftlikte CIA tarafından en düzeyde korunarak sürdürmektedir. 11 Eylülün ardından tüm dünyada Müslümanlar için sürek avı başlatan ABD neden Fethullahı korumak için en üst düzeydeki örgütünü görevlendirmektedir?
-
Bunun nedeni aslında çok açıktır.
ABDnin ılımlı İslam uygulaması için Fethullah biçilmiş kaftandır.
Irak-ABD savaşında ABDyi desteklediğini açıklaması, savaşta ölen İsrailli çocuklar için üzüldüğünü söylerken, Iraklı çocuklar için tek laf etmemesi onu İslamı Protestanlaştırmak için en uygun aday yapmaktadır.
-
ABD eski başkanlarından Bill Clintonun danışmanı Eckelman da Fettullah Güleni İslamın Martin Lutheri olarak tanımlıyor.
-
Vatikanın bundan dolayı Fethullahı sevmesinden daha doğal birşey olamaz.
Vatikanın Türkiye temsilcisi Maroviçin,
-
O şeriatı getirmez çünkü Muhammedun resulullah demeyen de cennetlıktır dedi.
Onun için biz onu çok seviyoruz? diyerek bağrına basmıştır.
-
Türk Birliğinin önündeki en büyük engel: Nurculuk
-
Sovyetler Birliğinin dağılmasından önce ABD, ortaya çıkacak yeni durumu çok iyi değerlendirmiş, tüm Türk dünyasının tek bir çatı altında birleşmesinin kendisi için en büyük tehdit olacağını anlamıştır.
-
İşte tam bu noktada doğan boşluğu doldurmak üzere Fethullah devreye girer.
Orta Asya ülkelerinde birbiri ardınca İngilizce eğitim veren okullar açılır.
-
Katledilmeden önce
Necip Hablemitoğlu,
Fethullahın ABD adına üstlendiği rolü de yazdığı bir rapor ile ortaya çıkarmıştı:
-
Bizzat kendi yandaşlarının açıklamalarına göre; hocaefendileri yakın zamana kadar Türk devletinin istihbarat örgütlerine ajanlık yapmaktaydı.
Bir başka ifade ile gerekli ve önemli bulduğu sakıncasız bilgileri -sırf gizli ilişkilerin ve amaçlarının örtülmesine yönelik olarak (second cover)-Türk ilgili makamlarına iletmekteydi.
-
CIA ile bağlantının gelişmesinden sonra bu tür enformasyon hizmeti, (double-agent) statüsü içinde bir süre devam etti.
CIA bağlantısı,
Fethullahçıların
ve de Hocaefendilerinin yerinde yani kendi vatanlarında taraf değiştirmesi (defection in place) sonucuna yol açtı.
Ta ki bu çarpık ilişkiyi Türk Silahlı Kuvvetleri ve MIT farkedinceye kadar!
-
CIA nezdinde tüm Fethullahçılar (walk-in) diye tabir edilen bir kategoride tutulmaktadır. Yani kendi ayaklarıyla ve gönüllü olarak ajanlık hizmetine talip olmuşlardır
-
Kısacası kendi gizli amaçlarına ulaşmak için Fethullah, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve MİTin işine yaramayacak bilgiler veriyor ve bu arada gerçek görevi olan CIA ajanlığını sürdürüyordu. Kısacası çift taraflı oynuyordu. Türk tarihinde devletini, ulusunu satanların sonu her zaman bellidir.
-
Rapordaki bir tümce son derece dikkat çekicidir:
Fethullahçılar, Türkiyenin hasmı olan ülkeler için en uygun ve en zengin ajan borsasını oluşturmuşlardır
-
İngiliz kültürüne yaptığı çok büyük katkılardan dolayı ödül alan, yüzlerce yıllık Türk yurdu olan Yakutistanın ana dilinin İngilizce olmasını sağlayan Fethullahtan bunları beklemek hiç garip olmasa gerek.
-
Fethullahın eğitim alanındaki hizmetleri yalnız yurtdışı ile sınırlı değildir.
Fethullah Heybeliadadaki ruhban okulunun açılmasının en büyük destekçilerinden birisidir.
-
Bu konudaki çalışmaları için Patrik Bartholomeos her seferinde ona teşekkür etmekte ve Ona bir emrimiz değil ancak bir ricamız olur. diyerek gözlerimizi yaşartan bir dostluk tablosu sunmaktadır.
-
Aynı Fethullah ise Batı Trakyada yaşayan Türk yurttaşlarımızın eğitim hakkı için en ufak çaba göstermemektedir. Hoş! Aslında bu çabayı gösterse ne için olacağı da oldukça açıktır.
-
Fethullah Türk milliyetçileri arasına girerek onları bölmeye çalışmakta ve nabza göre şerbet verme ustalığını en iyi şekilde kullanmaktadır.
Askerliğinde Cemal Tural adlı komutanının milliyetçi olduğunu öğrendikten sonra bir anda milliyetçi söylemlere başlayan Fethullah tüm Türkler için Peygamber Ocağı sayılan ve bu görevi tamamlamayanlara kız bile verilmeyen askerlikten yırtmak için neler yaptığını anlatır.
-
Ona göre askerlik yılları tüm yaşamının en kabuslu yıllarıdır.
Korkulu bir rüya gibi sürekli olarak askerliğinin bitmesini beklediğini söyler.
Herkesin 24 ay askerlik yaptığı bir zamanda 17 ay askerlik yaptığını böbürlenerek anlatır.
-
Zaman kime hizmet ediyor?
Tüm bu süreç içinde Zaman gazetesine biçilen rol ise Türk tezlerine karşı Ermeni ve Kürt tezlerini desteklemektir.
-
Sayfalarında Ermeni soykırımı masallarını büyük puntolarla duyuran Zaman,
şehit haberlerini ise küçük puntolarla bir köşeye sıkıştırma gayreti içindedir.
-
Sabrının sınırları zorlanan Türk halkının Bözüyükte PKK sempatizanlarına hak ettikleri karşılığı vermelerine Provokasyona gelmeyin diyen gazete, Türk insanı ile bir avuç PKK sempatizanına eşit uzaklıkta durduğunu son derece net şekilde göstermektedir.
-
Türk insanının PKK yandaşlarına nasıl davranmalarını bekliyorlardı? Davullar calıp kurban keserek mi?

Samanyolu Televizyonu aynı yolda Türk insanına hizmetlerine (!) devam etmektedir.
Bilal Ercan adını çoğunuz duymamış olabilir.
-
Bu adam PKK propagandası yapan ve Türk Devletinin kapatmak için büyük uğraş verdiği Danimarkayı defalarca uyardığı Kürtçü ROJ TVde düzenli olarak program yapan bir adam.
-
Berat Kandili nedeniyle Samanyolu televizyonu bu adamı programına çağırıyor.
Ve bu adamın kasetlerinin reklamı,
Fethullaha bağlı kırtasiye mağazalarının vitrinlerini süslemekte.
-
Bir PKK sempatizanını Samanyolu neden ekrana çıkarıyor dersiniz?
Yanıt oldukça basit.
Çünkü Fethullahın şiirlerinden birini bu adama bestelemiş.
Bundan dolayı bu adama sponsor oluyorlar.
Etraflarında herhalde PKK sempatizanı olmayan bir besteci bulamamış olsalar gerek...
AB üyeliği uğruna Apoyu salıverdiklerinde de Samanyolunda kahramanlık türküleri okuturlar artık.
-
22 Eylül 2005 tarihli Zaman gazetesinde şöyle bir yazı geçmekte: ...
Bize karşı yapılanlara karşı devleti bir sorgulamaya kalksak çoğu zaman dengeyi koruyamayız. Farkında olmadan devletine karşı milletin güvenini sarsmış oluruz...
-
Bu sözlerin kime ait olduğunu hemen anladınız herhalde.
Yani Fethullah diyor ki:
Bu devlet bana karşı haksız davrandı, ben bana yapılan haksızlıkları açıklarsam millet galeyana gelir, devletinden soğur.
-
Doğrusu gözlerim yaşardı.
Ne yurtsever ne mazlum insanmış Fethullah.
Ama burada ince bir nüans var.
Fethullah aslında aba altından sopa gösteriyor.
-
Yazının devamında milletin güveninin sarsılması halinde anarşi doğacağını söylüyor. Yani bana yapılan haksızlıkları bir açıklarsam Türkiye Cumhuriyeti anarşiye boğulur diyor Hocaefendi.
-
Artık Türk gencinin böyle laflara karnı tok.
Atatürkün dediği gibi içteki düşmanlar hiç ara vermeden calışmaktadır.
Eğer günün birinde Türk toprakları üzerinde bir Kürdistan görmek istemiyorsak,
nurculuk gibi ABD çıkarlarına hizmet eden sapık tarikatların oyunlarına karşı dikkatli olmalıyız.
-
Bu yurdu atalarımızdan aldığımız şekilde çocuklarımızı da bir Türk yurdu olarak bırakmak için nurcu hareketi engellemek her Türk için bir NAMUS borcudur.
Dedeniz
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
 

Kahramanmaraş katliamını bilirmisiniz? O katliamda elinde pala, satır bıçak ve kılıç olan ülkücü faşistler, yüzlerce insanı katletmiş, kundaktaki bebekler bile bu katliamdan nasibini almıştır. Bütün bu katliam asker ve polisin gözü önünde gerçekleşmiş, günlerce müdahale edilmemiştir. İşte tarihin karanlığında kalan bu katliamı gerçekleştiren faşistlerin lideri Muhsin Yazıcıoğlu isimli şerefsizdir. Bu şerefsiz katliamın düzenleyicisi ve o dönemin ülkü ocakları başkanıdır. Bir tek kınama cezası bile almamış, daha sonra Maraş katliamına müdahil olan 3 avukatın katledilmesinde de baş rol oynamıştır. Bu şerefsizin geride bıraktığı parti geçen referandumda MHP gibi evet oyu vereceğini ilan etmiştir...

 

Başlıktaki soruya cevap verecek olursak; Muhsin Yazıcıoğlu alçak, şerefsiz bir katildir. Maalesef hat ettiği gibi ipin ucunda gebermemiş, dönemin güçleri tarafından korunup kollanılmıştır.

Bence tamamen mesele ideolojilerden bağımsız düşünememiz

Sol veya sağ biri över biri kötüler hangi gazete dergi veya yayın organına baktığına bağlı.

Ben bu katliamlarda parmağı olduğunu düşünmüyorum.

Nedeni şu bu adam bu katliam davalarında yargılamamış bile hadi sanık olup beraat etsen üzerinde bir şüphe olur ama yargılama dahi yok

Sadece solcuların "iddia edildi"si var her iddia edilen şeye inanmamalısınız bence

Ha diyebilirsiniz ki devlet Yazıcıoğlunu koruyordu

80 darbesinden sonra 7.5 yıl yatıp beraat ettiğini biliyorum.

Ben Olayların provakasyon olduğu görüşündeyim ne zaman ki somut kanıtlar bulunur o zaman ever katil yazıcıogluymus diyebilirim.

Suçu ispatlanmamış tek kanıt olmayan iddia edildiden ileri gidilemeyen ideolojik söylemlerle birine katil şerefsiz yaftası atılmamalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

Bula bula bunu mu buldun? Ben katliamdan, topluca öldürmekten sözediyorum. Yoksa çocuk da olsam o dönemi hatırlarım, sağcısı da solcusu da sokakta birbirini dövüp öldürüyordu, yukarıdaki gibi birilerine pusu kurup tek tek vuruyorlardı.

 

Katliam diyorum sana. Sivas gibi, Maraş gibi, öğrenci evlerini vb basıp bir dolu öğrenciyi bir anda katletmek gibi...  https://tr.wikipedia.org/wiki/Bahçelievler_Katliamı

Yok, bulamazsın. Bunları hep faşist köpekler, milliyetçiler, dinciler yapmıştır bu ülkede ve devlet tarafından ya görevlendirilmiş ya da kollanmışlardır.

 

Hani o aydınların, gazetecilerin katilleri var ya? Fail-i meçhul diye kayıt düşülen o pırıl pırıl Atatürkçü-solcu insanlar...

Onlar da bizzat bu tetikçiler, gerici ve faşistler tarafından devlet eliyle öldürülmüştür. Yukarıda andığın Turan Dursun'dan tut, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Onat Kutlar ve daha niceleri gibi...

 

Savunmayın bu faşist köpekleri.

Ben katliamları asla savunmadım savunmamda. 

Hiçbir insan düşüncesi dini dili ırkı için öldürülmemeli

Sağcıların yaptıkları katliamlar var Bahçelievler buna bir ornek

Savunmuyorum lanetliyorum ama solcularında yaptığı katliamlar var provakasyonlar var.

Çünkü bir düzen gülle yıkılmaz.

Bana göre Maraş katliamı gibi olaylar toplumsal kutuplaşmayı arttirsin diye provakasyondur.

Bu olaylardan sonra solcular intikam girişimlerine başlayacak sağcılar ölecek sağcılar intikam girişimleriyle solcuları katledecek

sonuç olarak Sağcılar Solculari Solcular Sağcıları katledecektir.

Yanlış anlaşılmasın Maraş olayını solcular yaptı demiyorum.

Provakasyonları yapanlar genelde en çok faydalananlardır.

Kenan Evren bile olabilir neden olmasın :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

İşte böyleee,

                        Saidi Nursi  değil,onun gerçek adı,Saidi Kürdidir.

Gelin bu TÜRK düşmanını  iyi tanıyalım.

Said-i Kürdi'nin Türk düşmanlığı

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz
 
 
Gönderen Balasagun » Pzr Şub 22, 2009 21:59
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün"
2007/5/11
Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türkün savaşması zor olmaz.

Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı savaşması çok daha zordur. Yukarıdaki tümceyi söyleyen kişi amansız bir Türk düşmanı olan ve son soluğuna kadar Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurma düşüyle ölen Kürt Said ya da çoğunun bildiği adıyla Nurculuğun kurucusu Said-i Nursidir.

Bu tümce, bir zamanlar çıkarılan ve kime hizmet ettiğini herkesin çok iyi bildiği Özgür Ülke gazetesinde yayınlanmıştır. Yine bu gazetenin ifadesinde ve diğer Kürtçü yayın organlarında Kürt Said için devrim şehidi ifadesinin kullanılması nurculuğun hangi ereğe hizmet ettiğinin en kesin kanıtıdır

Nurculuk savaşla ulaşılamayan bir hedefin sinsi bir düşünce yapısı ile başarılması uğraşıdır. Bu uğraşın ana hedefini de Türkiyenin doğusunda bağımsız bir Kürdistan kurmadır. Yukarda da anlattığımız gibi bu işi ilk başta savaş ile başarmaya çalışmışlar fakat devlet ve ordu gelenekleri olmadığından dolayı sonları hep bozgun, hezimet olmuştur.

1876 yılında Bitlisin Nurs köyünde dünyaya gelen Said-i Nursi bağımsız Kürdistan çalışmalarına II. Abdülhamit zamanında başlar. Bu zamanlar, Türk topraklarının birer birer elden çıktığı zamanlardır. Said-i Nursi de bu durumdan yararlanmak için Abdülhamite bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede Kürdistanın geleceği (!) için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve bu burada Kürt gençlerinin eğitim görmesini ister. II. Abdülhamit bunun altındaki sinsi planı hemen fark eder. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursiyi önce sürgüne göndermeyi düşünür fakat akli dengesinin yerinde olmadığını anladığından tımarhaneye kapatılması kararlaştırılır.
 
Said, Zalimler için yaşasın cehennem! sözünü Abdülhamit için söyler.

31 Mart ayaklanmasında da Kürt Said,
Volkan gazetesi ile beraber yeniden sahneye çıkar.
İngilizlerin tek bir kurşun atmadan bir Türk toprağı olan Kıbrısı ele geçirmesinden büyük bir sevinç duyarlar. İnsanın midesini bulandıracak şekilde,
 
Volkan gazetesinde İngiliz propagandası yaparlar.
Çünkü umdukları şey Kürdistan için İngilizlerden görecekleri yardımdır.
31 Mart ayaklanmasında birçok Türk subayını vahşice katlettikleri halde Hıristiyanların kapısına birer nöbetçi koyarak onları korurlar.
 
Yağmalanan Türkler ise umurlarında değildir.
Fakat Mustafa Kemalin kurmay başkanlığını yaptığı Yıldırım Orduları çok geçmeden bu isyanı bastırınca Ispartaya sürülür.
 
Bu andan itibaren Kürt Said Mustafa Kemali artık unutamayacak ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetine karşı tüm kinini kusacaktır.

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından yenik çıkınca Said-i Nursi tekrar sahneye çıkar.
 
İngilizlerin güdümünde Kürt Teali Cemiyetini kurar ve İngilizlerin işgal planlarına uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yeniden Kürdistan düşleri görmeye başlar.
 
Uyan ey Selahattin Eyyübinin torunları Kürtler! diyerek Kürtleri ayaklanmaya çağırır. 16 Eylül 1919da İkdam gazetesinde bir bildiri yayınlayarak, Türk Ulusunu Kuvayı Milliyeye destek vermemeye, hatta onlara karşı mücadele etmeye çağırır.
-
Cumhuriyetin ilanından sonra da Kürtlerin isyan dalgası devam eder.
Said-i Nursi de bu isyanlara katılır.
-
Biraderi azamım dediği Şeyh Saitin isyanına katıldığından dolayı yeniden sürgüne gönderilir.
-
Onun biraderinin,
Bir Türk öldürmek yetmiş gavur öldürmekten daha üstündür sözü Said-i Nursinin düşünce yapısını dolaylı yoldan bize gösterir.
-
Şeyh Sait Türk Ulusuna karşı bu hainliğinin bedelini darağacında sallanarak öder. Said-i Nursi bunu asla unutmaz. Hasta yatağında yatarken şimdi Hakpar Başkanı olan Abdülmelik Fırata Biraderi azamım Şeyh Saitin öcünü alacağım. der. Öcünü almak istediği kişi, yaşamını Türkü sırtından vurmakla geçiren, İngilizlere ruhunu satarak Musul ve Kerkükün Türklerin eline geçmesini engelleyen, Türkiye Cumhuriyetini parçalayarak bir Kürdistan kurma düşü olan kişidir.
-
Sıkça hezeyanlara kapılan Said-i Nursinin bir hezeyanı ise Atatürk ile ilgilidir.
Emirdağ Lahikasındaki Ulusal Kurtuluş Savaşının kahramanlığını Mustafa Kemale vermediğim için bana hücüm ediyorlar. sözü, en koyu ikinci cumhuriyetçilerin bile akıllarına getiremeyecekleri ve kargaları bile güldürecek kadar komik bir laftır.
-
İslam ile çelişkileri
-
Said-i Nursinin düşünce yapısı da İslam inanışı ile çoğu yerde çelişki gösterir.
Ve bu çelişkiler İslam alimi olmayanlar tarafından bile hemen anlaşılacak şekilde çok açıktır.
 
Hiç evlenmemesi,
Cuma namazına gitmemesi,
kendisine Kuran öğreten hocalarına karşı gösterdiği saygısızlık gibi.
 
Ne Yunus Emre ne de diğer İslam büyükleri kendilerini yetiştiren hocalarına karşı Sen bir şey bilmiyorsun. lafını kullanmamıştır.
-
Belki de bundan dolayı Said-i Nursi ders almak üzere gittiği tüm medreselerden kovulmuştur.
-
Cuma namazı kalabalık olarak kılındığından ve kendisinin kalabalık yerlerde namaz kılmaktan huzur bulmadığını söyleyen Saidin durumu son derece ilginçtir.
-
Çünkü Cuma namazı inananlar için müminlerin bir araya toplandığı bir andır ve cemaat ile kılınması zorunludur. Üst üste üç Cuma namazı kılmayan bir Müslümanın cenaze namazı bile kılınmaz.

Risaleleri ile ilgili söylediği sözler bile İslamı nasıl yorumladığını bizlere gösterir. Risale-i Nur okumak ona hizmet etmek bir ibadettir. Ona hizmet üç aylarda yapılan zikirlere bile tercih edilmelidir. Kısacası Said-i Nursi kendi yazdığı kitapları okumanın Allaha karşı yapılan ibadetten daha hayırlı olduğunu söyler ve İslama yeni bir yorum getirir.
-
Bu noktada akla İngiliz casus Hempherin anıları geliyor.
Az sayıdaki İngiliz casusa verilen İslamı Nasıl Yıkarız adlı kitapta da cihadın geçici bir farz olduğu ve artık cihad yerine başka işlerle uğraşmasının Müslümanlar için daha iyi olduğu propagandasının yayılarak İslamiyetin zayıf düşürülmesi öneriliyordu.
Kurtuluş Savaşı sırasında da
-
İkdam gazetesinde Kuvayı Milliyecilerin İngilizlere karşı savaşmaması için bildiri yayınlayan Said-i Nursinin davranışının bir nedeni de bu olabilir mi?
-
Said-i Nursi, Risale-i Nur okumak ya da yazmak alim olmak için yeterlidir.
Başka şey istemez.
sözü ile Kuranı, hadisleri ve diğer tüm İslam bilimlerini bir çırpıda silmiş temel kaynak olarak kendi risalelerini koymuştur. Hattâ Hizbullahın öldürdüğü Zehra Vakfının bir üyesinin cenazesinde de Kuran yerine risale okuyacak kadar ileri gitmişlerdir.
-
Bu ve bunun gibi İslamdışı yorumlarından dolayı nurcular, diğer bazı tarikatlar tarafından narcılar yani cehennemlikler diye adlandırılmaktadır.
-
Said-i Nursiden sonra Bayrak Fethullahta
-
Said-i Nursinin ölümünden sonra nurcular kendi aralarında bölünmüş
Fethullahçılar,
Med Zehracılar,
Kırkıncılar,
Aczmendiler gibi çeşitli akımlar türemiştir.
-
Jandarma Genel Komutanlığının hazırlamış olduğu rapora göre, nurcular dokuz gruba ayrılmış olup, içlerinde en güçlü konumda bulunan Fethullahçılardır.
-
Ekonomik yönden inanılmaz bir güce ulaşan bu grubun en tanınan şirketleri ise
-
Zaman gazetesi
ve Samanyolu televizyonudur.
-
Finans sektöründe Asya Finans
eğitim sektöründe ise yurdun her tarafına yayılmış olan dersaneler
ve Fatih Üniversitesi ile faaliyet göstermektedir.
Bu dershaneler ve üniversite Fethullahçılar için bir numaralı insan kaynağıdır.
-
Bu çalışmalar yalnızca yurtiçinde değil yurtdışında da sürdürülmektedir.
Dünyanın neredeyse yarısında Fethullaha bağlı şirketler aracılığı ile okullar kurrulmakta ve İngiliz kültürü adına önemli hizmetler verilmektedir.
-
Buna en güzel örnek olarak bir Türk yurdu olan Yakutistanı verebiliriz.
-
Ana dili Türkçe olan bu ülkede,
Fethullah bir üniversite
ve 5 okul açarak İngilizce eğitim vermeye başlamış ve nihayet 1999 yılında ülkenin resmi dili Türkçe yerine İngilizce olarak değiştirilmiştir.
-
İngilterenin Kazakistan Büyükelçisi 1995 yılında Fetullaın Kazakistandaki okulları için Bu okulları açmak suretiyle İngiliz kültürüne yaptığınız hizmetler ve İngiliz kültürünü yaymakta gösterdiğiniz katkılar için İngiliz milletinin minnettarlığını bildiriyor ve teşekkür ediyoruz diyordu.
-
Londrada Fethullah için düzenlenen ödül töreninde de Lord Rotherham Fethullahçıların okul sayısını kendi okulları olarak kabul ile övünerek 50den fazla ülkede 500den fazla okulumuz var. demiştir.
-
Böylece Said-i Nursi gibi Fethullahın da kime hizmet ettiğini tüm Türk Ulusu görmüştür
-
Fethullah saf insanları etkilemek için üstadının taktiklerini birebir uyguluyor.
-
Sabah gazetesinde yayınlanan bir röportajında, cehennemin önünde kollarını acıp beklediğini insanların yığınlar halinde cehenneme doğru giderken kendi cemaetinden kimsenin olmadığını Allahın adını vererek yemin ediyor.
-
Böylece Fethullah İslam dünyasına Hıristiyanlıkta bulunan ruhbanlığı sokmuş oluyor. Hz. Muhammed bile sahabelerden en fazla 10 kişiyi cennet ile müjdeleyebilirken Fethullah tüm cemaatini cennet ile müjdelemektedir.

28 Şubattan sonra

28 Şubat sürecinde eski hastalıkları yinelediğinden ABDye giden Fethullah ne hikmetse bir türlü iyileşememiş ve ülkesine dönememiştir.
Aradan 6 yıl geçmiştir.
Ezan sesini ve minareleri çok özlediğini söyleyen Fethullah her ne hikmetse Türkiye olmasa bile başka bir Müslüman ülkeye gidip bu özlemini gidermeyi akıl edememiştir.
İnsanın aklına gelen başka bir soru da insanın bir emekli maaşı Amerikada nasıl yaşamayı başardığıdır.
-
Bizim emeklilerimiz devlet hastenesine bile gidemezken kendisinin Mayo Clinic gibi tüm dünyanın bildiği bir sağlık kurumunda nasıl tedavi olduğunu açıklarsa en büyük hizmeti yapmış olur.
-
Fethullah şu an yaşamını Pensilvanyadaki bir çiftlikte CIA tarafından en düzeyde korunarak sürdürmektedir. 11 Eylülün ardından tüm dünyada Müslümanlar için sürek avı başlatan ABD neden Fethullahı korumak için en üst düzeydeki örgütünü görevlendirmektedir?
-
Bunun nedeni aslında çok açıktır.
ABDnin ılımlı İslam uygulaması için Fethullah biçilmiş kaftandır.
Irak-ABD savaşında ABDyi desteklediğini açıklaması, savaşta ölen İsrailli çocuklar için üzüldüğünü söylerken, Iraklı çocuklar için tek laf etmemesi onu İslamı Protestanlaştırmak için en uygun aday yapmaktadır.
-
ABD eski başkanlarından Bill Clintonun danışmanı Eckelman da Fettullah Güleni İslamın Martin Lutheri olarak tanımlıyor.
-
Vatikanın bundan dolayı Fethullahı sevmesinden daha doğal birşey olamaz.
Vatikanın Türkiye temsilcisi Maroviçin,
-
O şeriatı getirmez çünkü Muhammedun resulullah demeyen de cennetlıktır dedi.
Onun için biz onu çok seviyoruz? diyerek bağrına basmıştır.
-
Türk Birliğinin önündeki en büyük engel: Nurculuk
-
Sovyetler Birliğinin dağılmasından önce ABD, ortaya çıkacak yeni durumu çok iyi değerlendirmiş, tüm Türk dünyasının tek bir çatı altında birleşmesinin kendisi için en büyük tehdit olacağını anlamıştır.
-
İşte tam bu noktada doğan boşluğu doldurmak üzere Fethullah devreye girer.
Orta Asya ülkelerinde birbiri ardınca İngilizce eğitim veren okullar açılır.
-
Katledilmeden önce
Necip Hablemitoğlu,
Fethullahın ABD adına üstlendiği rolü de yazdığı bir rapor ile ortaya çıkarmıştı:
-
Bizzat kendi yandaşlarının açıklamalarına göre; hocaefendileri yakın zamana kadar Türk devletinin istihbarat örgütlerine ajanlık yapmaktaydı.
Bir başka ifade ile gerekli ve önemli bulduğu sakıncasız bilgileri -sırf gizli ilişkilerin ve amaçlarının örtülmesine yönelik olarak (second cover)-Türk ilgili makamlarına iletmekteydi.
-
CIA ile bağlantının gelişmesinden sonra bu tür enformasyon hizmeti, (double-agent) statüsü içinde bir süre devam etti.
CIA bağlantısı,
Fethullahçıların
ve de Hocaefendilerinin yerinde yani kendi vatanlarında taraf değiştirmesi (defection in place) sonucuna yol açtı.
Ta ki bu çarpık ilişkiyi Türk Silahlı Kuvvetleri ve MIT farkedinceye kadar!
-
CIA nezdinde tüm Fethullahçılar (walk-in) diye tabir edilen bir kategoride tutulmaktadır. Yani kendi ayaklarıyla ve gönüllü olarak ajanlık hizmetine talip olmuşlardır
-
Kısacası kendi gizli amaçlarına ulaşmak için Fethullah, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve MİTin işine yaramayacak bilgiler veriyor ve bu arada gerçek görevi olan CIA ajanlığını sürdürüyordu. Kısacası çift taraflı oynuyordu. Türk tarihinde devletini, ulusunu satanların sonu her zaman bellidir.
-
Rapordaki bir tümce son derece dikkat çekicidir:
Fethullahçılar, Türkiyenin hasmı olan ülkeler için en uygun ve en zengin ajan borsasını oluşturmuşlardır
-
İngiliz kültürüne yaptığı çok büyük katkılardan dolayı ödül alan, yüzlerce yıllık Türk yurdu olan Yakutistanın ana dilinin İngilizce olmasını sağlayan Fethullahtan bunları beklemek hiç garip olmasa gerek.
-
Fethullahın eğitim alanındaki hizmetleri yalnız yurtdışı ile sınırlı değildir.
Fethullah Heybeliadadaki ruhban okulunun açılmasının en büyük destekçilerinden birisidir.
-
Bu konudaki çalışmaları için Patrik Bartholomeos her seferinde ona teşekkür etmekte ve Ona bir emrimiz değil ancak bir ricamız olur. diyerek gözlerimizi yaşartan bir dostluk tablosu sunmaktadır.
-
Aynı Fethullah ise Batı Trakyada yaşayan Türk yurttaşlarımızın eğitim hakkı için en ufak çaba göstermemektedir. Hoş! Aslında bu çabayı gösterse ne için olacağı da oldukça açıktır.
-
Fethullah Türk milliyetçileri arasına girerek onları bölmeye çalışmakta ve nabza göre şerbet verme ustalığını en iyi şekilde kullanmaktadır.
Askerliğinde Cemal Tural adlı komutanının milliyetçi olduğunu öğrendikten sonra bir anda milliyetçi söylemlere başlayan Fethullah tüm Türkler için Peygamber Ocağı sayılan ve bu görevi tamamlamayanlara kız bile verilmeyen askerlikten yırtmak için neler yaptığını anlatır.
-
Ona göre askerlik yılları tüm yaşamının en kabuslu yıllarıdır.
Korkulu bir rüya gibi sürekli olarak askerliğinin bitmesini beklediğini söyler.
Herkesin 24 ay askerlik yaptığı bir zamanda 17 ay askerlik yaptığını böbürlenerek anlatır.
-
Zaman kime hizmet ediyor?
Tüm bu süreç içinde Zaman gazetesine biçilen rol ise Türk tezlerine karşı Ermeni ve Kürt tezlerini desteklemektir.
-
Sayfalarında Ermeni soykırımı masallarını büyük puntolarla duyuran Zaman,
şehit haberlerini ise küçük puntolarla bir köşeye sıkıştırma gayreti içindedir.
-
Sabrının sınırları zorlanan Türk halkının Bözüyükte PKK sempatizanlarına hak ettikleri karşılığı vermelerine Provokasyona gelmeyin diyen gazete, Türk insanı ile bir avuç PKK sempatizanına eşit uzaklıkta durduğunu son derece net şekilde göstermektedir.
-
Türk insanının PKK yandaşlarına nasıl davranmalarını bekliyorlardı? Davullar calıp kurban keserek mi?

Samanyolu Televizyonu aynı yolda Türk insanına hizmetlerine (!) devam etmektedir.
Bilal Ercan adını çoğunuz duymamış olabilir.
-
Bu adam PKK propagandası yapan ve Türk Devletinin kapatmak için büyük uğraş verdiği Danimarkayı defalarca uyardığı Kürtçü ROJ TVde düzenli olarak program yapan bir adam.
-
Berat Kandili nedeniyle Samanyolu televizyonu bu adamı programına çağırıyor.
Ve bu adamın kasetlerinin reklamı,
Fethullaha bağlı kırtasiye mağazalarının vitrinlerini süslemekte.
-
Bir PKK sempatizanını Samanyolu neden ekrana çıkarıyor dersiniz?
Yanıt oldukça basit.
Çünkü Fethullahın şiirlerinden birini bu adama bestelemiş.
Bundan dolayı bu adama sponsor oluyorlar.
Etraflarında herhalde PKK sempatizanı olmayan bir besteci bulamamış olsalar gerek...
AB üyeliği uğruna Apoyu salıverdiklerinde de Samanyolunda kahramanlık türküleri okuturlar artık.
-
22 Eylül 2005 tarihli Zaman gazetesinde şöyle bir yazı geçmekte: ...
Bize karşı yapılanlara karşı devleti bir sorgulamaya kalksak çoğu zaman dengeyi koruyamayız. Farkında olmadan devletine karşı milletin güvenini sarsmış oluruz...
-
Bu sözlerin kime ait olduğunu hemen anladınız herhalde.
Yani Fethullah diyor ki:
Bu devlet bana karşı haksız davrandı, ben bana yapılan haksızlıkları açıklarsam millet galeyana gelir, devletinden soğur.
-
Doğrusu gözlerim yaşardı.
Ne yurtsever ne mazlum insanmış Fethullah.
Ama burada ince bir nüans var.
Fethullah aslında aba altından sopa gösteriyor.
-
Yazının devamında milletin güveninin sarsılması halinde anarşi doğacağını söylüyor. Yani bana yapılan haksızlıkları bir açıklarsam Türkiye Cumhuriyeti anarşiye boğulur diyor Hocaefendi.
-
Artık Türk gencinin böyle laflara karnı tok.
Atatürkün dediği gibi içteki düşmanlar hiç ara vermeden calışmaktadır.
Eğer günün birinde Türk toprakları üzerinde bir Kürdistan görmek istemiyorsak,
nurculuk gibi ABD çıkarlarına hizmet eden sapık tarikatların oyunlarına karşı dikkatli olmalıyız.
-
Bu yurdu atalarımızdan aldığımız şekilde çocuklarımızı da bir Türk yurdu olarak bırakmak için nurcu hareketi engellemek her Türk için bir NAMUS borcudur.
Dedeniz

Atsızın hakkında yazdıklarından sonra

Bir kaç kitabini inceledim

Türk düşmanı olduğunu kürt milliyetçisi olduğunu kurdistani kurmayı düşledigini Şeyh said isyanına destek verdiğini söylüyor Atsız.

Kitaplarını okursaniz Türklere övgüler yagdırdığını hic bir zaman kandan yana olmadıgını milliyetçiliğinde bati hastalığı olarak yazdığını okumuştum.

Zaten yanındaki insanlardan çoğu Türk olması 1.dünya savaşına katılması ve sevr anlaşmasında kürtlerin isterse onlara devlet verilecek maddesi olmasına rağmen Milli mucadeleyi desteklemesi buna örnektir.

Görüşleri kitapları fikirlerini desteklemesemde hayatı beni etkiler.

tarihinde Turko21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Muhsin ummetciydi. Mhp'den ayrilma sebebi Turkes'in "bizim islam diye bir davamiz yok" aciklamasiydi.

Evet muhsin yazıcıoğlu ümmetçilik davası var.

Mhpli bir arkadaşa bu konuları sorduğumda şöyle demisti

"Sscb nin dağılmasıyla Türkeş islami geri plana atarak Türkçülügü öne çıkardı.

Muhsin Yazıcıoğlu bunu desteklemedi aynı çizgide devam etti.Alparslan Türkeşin parti içi açıklamalarından sonra partiden ayrıldı.

Sonra çok sorun yaşandı ama Allahtan kan dökülmedi..."

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Muhsin'in şerefsiz bir katliamcı ve Arap milliyetçisi olduğu konusunda hemfikiriz.

 

Peki bu herifi Tayyip ya da Feto niye öldürmek istesin?

 

Bu ses kaydına göre ölüm emrini veren Fethullah Gülen değil, bir başkası. Ona bu konudaki fikri soruluyor sadece, o da çok iyi olur diyor. Yani Fethullah ölüm emri vermemiş olsa da bu cinayeti onaylamış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...