Jump to content

Recommended Posts

Türkiye'nin 2003 yılı civarından itibaren gelişmesinde AB'nin büyük rol aldığını düşünüyor musunuz ? Daha doğrusu Avrupa birliğine katılma amacı ile yapılan değişimler ile geliştiğini düşünüyor musunuz ? Eğer böyle bir çaba olmasaydı daha iyi olurdu veya daha kötü olurdu dediğiniz durumlar nedir ? 

 

Ayrıca eğer AB'ye katılmaya çalışmanın Türkiye'nin gelişmesine destek olduğunu düşünüyor iseniz, bunu düşünmenizi sağlayan şey nedir ? Eskiden böyleydi bu çaba sayesinde şu veya şunlar değişmiştir daha iyi olmuştur dediğiniz farklar nedir ?

 

Edit: Konuyu ateist forumda açmışım farkında olmadan özür dilerim. Dalgınlık 2. oldu bu.

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, NotImportant yazdı:

Türkiye'nin 2003 yılı civarından itibaren gelişmesinde AB'nin büyük rol aldığını düşünüyor musunuz ? Daha doğrusu Avrupa birliğine katılma amacı ile yapılan değişimler ile geliştiğini düşünüyor musunuz ? Eğer böyle bir çaba olmasaydı daha iyi olurdu veya daha kötü olurdu dediğiniz durumlar nedir ? 

 

Ayrıca eğer AB'ye katılmaya çalışmanın Türkiye'nin gelişmesine destek olduğunu düşünüyor iseniz, bunu düşünmenizi sağlayan şey nedir ? Eskiden böyleydi bu çaba sayesinde şu veya şunlar değişmiştir daha iyi olmuştur dediğiniz farklar nedir ?

 

Edit: Konuyu ateist forumda açmışım farkında olmadan özür dilerim. Dalgınlık 2. oldu bu.

 

- 1998'de Türkiye'nin "Aday Adayı" olmasından beri ciddi değişim var. TC demokrasisi hiçbir zaman "yeterli" bir demokrasi değildi. Her tarafı çarpık çurpuk idi. gelen bir sürü AB uyum yasası oldu. Tayyip göz boyamak için de olsa bunlar uymaya çalıştı. Bu aslında bir "dışarıdan müdahale" ama IMF ile aynı şey değil.

Da bundan sonrasını bilemeyiz. Bu salaklar bence AB'den çıkacaklar (tabi AB süreci kendisi bitirmezse).

Vizesiz giriş filan değil, TR'nin modernleşmesi önemli.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

ABye girmek için değil ülkede yaşayan insanlar için yapılmalıydı. (Demokrasileşme)

 

Ben Kürtçe isimlerin, şarkıların vs. yasaklandığı zamanları hatırlarım. Bu yasakları ABye girebilmek için kaldırmak göz boyamaktan başka bir şey değildir, sadece Türkiye siyasetcilerinin hiç bir şeyi anlamdağının göstergesidir.

 

Eski siyasetcilerin vermediği özgürlükleri (demokrasileşmeyi) Tayyip verdi ve Batı tarafından desteklendi.

Verilen özgürlüklerin sadece kendisi gibi düşünen yandaşlara olduğunu Batı "Gezi olaylarında" anladı ama iş işten geçmişti.

 

İsterdimki Tayyibin yaptıklarını eski politikacılar zamanında yapsaydı ama artıkbçok geç.

Yapılan siyasi hataların bir gün (10-20 yıl sonra) hesabı geliyor. Şimdi yapılan (tek adamlık) hatanın da 10-20 yıl sonra bedelini ödeyeceğimiz gibi!

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, NotImportant said:

Türkiye'nin 2003 yılı civarından itibaren gelişmesinde AB'nin büyük rol aldığını düşünüyor musunuz ? Daha doğrusu Avrupa birliğine katılma amacı ile yapılan değişimler ile geliştiğini düşünüyor musunuz ? Eğer böyle bir çaba olmasaydı daha iyi olurdu veya daha kötü olurdu dediğiniz durumlar nedir ? 

 

Ayrıca eğer AB'ye katılmaya çalışmanın Türkiye'nin gelişmesine destek olduğunu düşünüyor iseniz, bunu düşünmenizi sağlayan şey nedir ? Eskiden böyleydi bu çaba sayesinde şu veya şunlar değişmiştir daha iyi olmuştur dediğiniz farklar nedir ?

 

Edit: Konuyu ateist forumda açmışım farkında olmadan özür dilerim. Dalgınlık 2. oldu bu.

Ab icin onemli olan pazardir. Pazara pahali mal satmak istiyordu. Ama ayni sekilde ucuza mal almakda istiyordu. Mal alim satimda sorun;
 
Kendi kalite standartlarinda olup olmamasiydi.
 
Ornegin, ce sertifikali mal alirim. Yada diy alman olcusunu kabul ederim gibi. 
 
Bu ornegi sadece mal olarak ticaret olarak algilamayin; teknoloji, insan haklari, hukuk, gumruk vb hepsinde ayni sey gecerli.
 
Ozetle Ab uyum denilen mesele faydali gorunen kayitlilikdir. Ama kayitli olmak bagimsizligi engeller. Devleti kapatamazsiniz. Surekli borclu, ve borcu hic bitmeyecek bir ulke halini aldik. Sekil olarak standartlasmak bize ilkin cok faydali gibi gorunuyor. Ama gercekte bu fayda sadece;
 
Ab nin "borc vergi" yukunu ustumuze atmasidir.
 
Soyleki, ornegin pazarda domates satan bir pazarci oldugunuzu dusunun. Size diyorlarki her seyi etiketle, naylon ambalaj kullanma vb. Bunlari yaparsan sana aldigin domateslerin parasinin % 30 unu kredi olarak sana verecegim, ama Teraziyi benden alacaksin...
 
Tabi kime sorsak, ooo iyi super isler gibi gorseli oldu.
Ancak uzun vade de iyi degildi.
 
Eger en basindan beri ab den uzak kalsaydik. 1980 den itibaren hic ab icin adim atmasaydik. Su anki refah duzeyimizden iki kat daha iyi olabilirdik. Cunku,
 
Faydali urun iceren; kaynaklara sahip bir ulkeyiz. Ornegin domates findik celik beton bor vb. Hemen hemen her sanayi ve sanatsal (oryantel turizm gibi) malimiz; markalasmaya ihtiyac duymuyor. Markalasma ve standartlasmaya ihtiyacimiz algisi olustu.
 
Bu sebeple olmasi gerekenden daha kaliteli; daha burokratik, daha fazla giderli urun urettik. Mesela otel fiyatlarimiz, restorant fiyatlarimiz, et, teknoloji, yazilim vb. Akliniza ne gelirse pahali hale geldi.
 
Bu sebeple etrafimizdaki tum ulke pazarlarini kaybettik. Mesela yun uretimizi afrikaya kaptirdik. Bunun gibi tutun, sarap vb pazarlarimizi kaybettik. 
 
Ozetle Ab uyum macerasi cok ucuza urettigimiz her seyi; buna kitapdan pcbye, habercilikten muzik cd sine her seyi katabilirsiniz. Olmasi gerekenden pahali urettirdi. 
 
Ab bizi kosu bandina aldi. Efor sarfediyoruz. Ama yerimizde kosuyoruz. Tanri hepizimi ab den korusun.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortak Pazar...... Avrupa Birliği

Kim pahalı satıp ucuz almak istemez? Bu başarılı ticaretin püf noktasıdır.
1980 öncesi insanlar Mercedes fiyatına Murat 124/131e biniyordu.

Almanya diyorki "Sana pazarımı açıyorum, getir arabanı (veya herhangi birşeyi) sat, satabilirsen, sen de bana pazarını aç". Araba yapamayıp veya İYİ araba yapamayıp satamayıp nohut, domates satmak zorunda kalıyorsun sonra suçu ABye yüklüyorsun.
Rekabet edebilirsen et dediler ve bunun sayesinde Beko, Vestel gibi şirketlerin de gelişip güçlenmesine neden oldular.


Ticari bir topluluk olan AB zamanla hedeflerini ve işlevini değiştirmiştir. Sadece ticaret değil aynı zamanda kültürel açıdan aynı değerleri taşıyan bir birlik olmayı amaçlamaktadır.


Ben yukardaki kendi yazdığım "siyasiler bir şey anlamamış" sözünü çürüterek devam edeyim.

Bence Türk siyasetcilerinin ABye girmek gibi bir derdi yok, onlar sadece ABden gelecek "yardımları" istiyorlar. Kapıda bekleyelim, istediğimizi yapalım ve bunun yanında yardım da alalım.
Mesela AB bize ihale yasalarını şeffaf yapın diyor. Bundan kim yararlanacak? Devlet ve vatandaş. Hükümet ihaleleri istediği gibi yandaş şirketlere veremiyecek. Ama hükümet yasaları şeffaf yapmıyor.
AB en son vizesiz seyahat için "terör yasalarını" değiştirin dedi. Hükümet "Olmaz, bizim buralar sizin oralara benzemez, burda teröristler cirit atıyor" dedi. Sonra ne yaptı? Gitti terörle ilgisi olmayan yazarları, düşünürleri felan terör suçundan içeri attı. 

AB başka ne diyor? Basın özgürlüğü. Fikrini söyleme özgürlüğü. Eşitlik. Vs.
Özgürlüklerden korkmayın.
Bir de "ABye girelim herşey düzelir" diye düşünenler var. Bu çok saçma bir düşünce. Sadece ABye girmekle hiçbir şey düzelmez. AB bir zihniyettir, bir kültürdür. Bu zihniyeti yakalarsan, insan haklarına saygılı kanunlar çıkararak ve eğiterek böyle  bir toplum yaratırsan sonuç olarak ABye girebilirsin.

Bana göre hatta böyle medeni yasalarımız olsun, çağdaş bir toplum olalım ABye girip girmememiz önemli değil. 
Ben bu özgürlükleri ulusum için istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

AB'ye giriş, hem AB yönetimleri hem Tayyip tarafından yürütülen bir göz boyama projesiydi.

Bir yandan Osmanlı sistemini hedefleyen diğer yandan AB'ye giriş mümkün olabilir mi?

Bugün tek adamlığın gelmesiyle bunun bir trajik komedi olduğu daha bir kanıtlandı.

Üstelik Cumhuriyeti yıkarak tek adamlığın getirilmesini isteyen bizzat AB'nin kendisiydi, Tayyibi bunun için getirdiler, başbakan olmak için AB devletlerinden icazet alma yarışına girdiği 2002 yıllarını hatırlayın.

Bu ülkede kıyı şeritlerine varana kadar bütün taşınmazlar ve bütün kurumlar yabancılara peşkeş çekildi.

Yeni bir üretim alanı açılmadı, çiftçilik bitirildi, tohumlar hibritleşti, doğal kaynaklar elimizden çıktı, madenler süresiz olarak ABD şirketlerine satıldı, araziler sürekli İsrail'e satılıyor, işçiler taşeron firmaların kölesi yapıldı, tarihin en büyük dış borç batağına sürüklendik, ithalat ihracatın onlarca misli üstüne çıktı...

Halen kalkınmadan bahsetmek oldukça gülünçtür...

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, poiuz said:

Ortak Pazar...... Avrupa Birliği

Kim pahalı satıp ucuz almak istemez? Bu başarılı ticaretin püf noktasıdır.
1980 öncesi insanlar Mercedes fiyatına Murat 124/131e biniyordu.

Almanya diyorki "Sana pazarımı açıyorum, getir arabanı (veya herhangi birşeyi) sat, satabilirsen, sen de bana pazarını aç". Araba yapamayıp veya İYİ araba yapamayıp satamayıp nohut, domates satmak zorunda kalıyorsun sonra suçu ABye yüklüyorsun.
Rekabet edebilirsen et dediler ve bunun sayesinde Beko, Vestel gibi şirketlerin de gelişip güçlenmesine neden oldular.


Ticari bir topluluk olan AB zamanla hedeflerini ve işlevini değiştirmiştir. Sadece ticaret değil aynı zamanda kültürel açıdan aynı değerleri taşıyan bir birlik olmayı amaçlamaktadır.


Ben yukardaki kendi yazdığım "siyasiler bir şey anlamamış" sözünü çürüterek devam edeyim.

Bence Türk siyasetcilerinin ABye girmek gibi bir derdi yok, onlar sadece ABden gelecek "yardımları" istiyorlar. Kapıda bekleyelim, istediğimizi yapalım ve bunun yanında yardım da alalım.
Mesela AB bize ihale yasalarını şeffaf yapın diyor. Bundan kim yararlanacak? Devlet ve vatandaş. Hükümet ihaleleri istediği gibi yandaş şirketlere veremiyecek. Ama hükümet yasaları şeffaf yapmıyor.
AB en son vizesiz seyahat için "terör yasalarını" değiştirin dedi. Hükümet "Olmaz, bizim buralar sizin oralara benzemez, burda teröristler cirit atıyor" dedi. Sonra ne yaptı? Gitti terörle ilgisi olmayan yazarları, düşünürleri felan terör suçundan içeri attı. 

AB başka ne diyor? Basın özgürlüğü. Fikrini söyleme özgürlüğü. Eşitlik. Vs.
Özgürlüklerden korkmayın.
Bir de "ABye girelim herşey düzelir" diye düşünenler var. Bu çok saçma bir düşünce. Sadece ABye girmekle hiçbir şey düzelmez. AB bir zihniyettir, bir kültürdür. Bu zihniyeti yakalarsan, insan haklarına saygılı kanunlar çıkararak ve eğiterek böyle  bir toplum yaratırsan sonuç olarak ABye girebilirsin.

Bana göre hatta böyle medeni yasalarımız olsun, çağdaş bir toplum olalım ABye girip girmememiz önemli değil. 
Ben bu özgürlükleri ulusum için istiyorum.

Bakiniz ozgurluk insanin istegine bagli bir durum. Deger uretmeyen toplum degersizdir. Degersiz toplum pasif deli toplumdur. Delinin ne soylediginin onemi yoktur. Deli ozgurdur. Ab ozgurluk getirmiyor, deger uretimimizi yok ederek bizi ozgurlestiriyor.
 
Ab sirketlerinde sanayinin tornacisinin isini yaparken, ermeni bildirisimi dagitabiliyor yada americanomu iciyor?
 
Ulkemizin calisma saati 45. Verimli egitim saati gunluk 5. Japon cocuklari gunde 10 saat egitim goruyor. Ulkenin %25 calisiyor. Kalan %75 ine bakiyor. İssiz olanlar calisanlardan tarihte ilk kez  fazla.
 
Hatalardan donusun 10-20 yil sonra yasiyoruz diyorsun. Bu gun ulkedeki krizin somlusu 1995-2005 yillarinda ab icin yapilan liberal politikalardir. Bu akp nin ilk zamaninda tavan yapti. Eger uyum yasalarini kesmeden aynen devam etseydik bu gun batak verecek yunanlilarin dustugu duruma dusecektik.
 
Ulke silkinip kendine gelmeye basladi. Esad ve rusya olayi turk sirketlerini uzun ve derin hesaplasmaya itti. Yuzumuzu doguya donduk. Bu donusumun nato ab vb saflarca ooo kaynagimizi kaybediyoruz panik atagini yasiyorlar. Ab maden sirketleri bizden 1 tl ye aldiklarini urun haline donusturup bize 20 tl ye kakaliyor. 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Rhodium yazdı:
 
 
Bu sebeple olmasi gerekenden daha kaliteli; daha burokratik, daha fazla giderli urun urettik. Mesela otel fiyatlarimiz, restorant fiyatlarimiz, et, teknoloji, yazilim vb. Akliniza ne gelirse pahali hale geldi.
 
Bu sebeple etrafimizdaki tum ulke pazarlarini kaybettik. Mesela yun uretimizi afrikaya kaptirdik. Bunun gibi tutun, sarap vb pazarlarimizi kaybettik. 
 
Ozetle Ab uyum macerasi cok ucuza urettigimiz her seyi; buna kitapdan pcbye, habercilikten muzik cd sine her seyi katabilirsiniz. Olmasi gerekenden pahali urettirdi. 
 
Ab bizi kosu bandina aldi. Efor sarfediyoruz. Ama yerimizde kosuyoruz. Tanri hepizimi ab den korusun.

 

Bu dedikleriniz AB'ye girme çabasındayken geçerli şeyler olabilir.

Ama girince geçerli değiller.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Rhodium yazdı:
Bakiniz ozgurluk insanin istegine bagli bir durum. Deger uretmeyen toplum degersizdir. Degersiz toplum pasif deli toplumdur. Delinin ne soylediginin onemi yoktur. Deli ozgurdur. Ab ozgurluk getirmiyor, deger uretimimizi yok ederek bizi ozgurlestiriyor.
 
Ab sirketlerinde sanayinin tornacisinin isini yaparken, ermeni bildirisimi dagitabiliyor yada americanomu iciyor?
 
Ulkemizin calisma saati 45. Verimli egitim saati gunluk 5. Japon cocuklari gunde 10 saat egitim goruyor. Ulkenin %25 calisiyor. Kalan %75 ine bakiyor. İssiz olanlar calisanlardan tarihte ilk kez  fazla.
 
Hatalardan donusun 10-20 yil sonra yasiyoruz diyorsun. Bu gun ulkedeki krizin somlusu 1995-2005 yillarinda ab icin yapilan liberal politikalardir. Bu akp nin ilk zamaninda tavan yapti. Eger uyum yasalarini kesmeden aynen devam etseydik bu gun batak verecek yunanlilarin dustugu duruma dusecektik.
 
Ulke silkinip kendine gelmeye basladi. Esad ve rusya olayi turk sirketlerini uzun ve derin hesaplasmaya itti. Yuzumuzu doguya donduk. Bu donusumun nato ab vb saflarca ooo kaynagimizi kaybediyoruz panik atagini yasiyorlar. Ab maden sirketleri bizden 1 tl ye aldiklarini urun haline donusturup bize 20 tl ye kakaliyor. 
 

 

- Gümrük birliği hataydı ama hata da değildi. Tabi ki o dönemin liberalleri kendi çevrelerini düşünerek yaptılar. Ama zaten milletin aklı ermiyordu. O yüzden geçsin. Bir şey demedik. Ama bu AKP'nin şimdi yaptığı hatayı büyütür sadece. "vizesiz giriş" diye tutturmuş. 90'lı yıllarda biz bir jest yaptık, zararımıza da olsa, uzun vadede bir projeye dahil olabilmek için yaptık. (bir de bize ne kadar anlatıldı bilmiyorum. "gümrük birliği" diyorlar ama AB'den gelen her şeye [kitap dahil] inanılmaz vergi ödeniyor. Bir keresinde öyle bir şey sipariş etmiştim ve vergi yüzünden neredeyse alamayacaktım)

/ O öyle büyük bir hata değildi. Asıl hata, muhafazakarlık adına süreçten çıkmak, ve talep edilen yenilikleri yapmamak.

- AB'de bu konuda son derecede tutucudur. Mesela Arap baharı olaylarından beri bu "Müslüman" halkların da modernlik istedikleri iyice belli olmuştur. Biraz yayılmacı olmaları lazım. Mesela "Biz Türkiye üzerinden orta-Doğudaki etkimizi de arttırabiliriz" gibi planlar yapabilmeleri lazım. Şu anda her şeyi ABD ve Rusya'dan bekliyorlar.

Ve, proje olarak AB denen şey ciddi sallantıdadır. Bütün yük Almanya'nın üzerindedir.

/ Yine idealist olmak gerekiyor. Yani Tayyibin "öyleyse ben gidiyom" yaklaşımı modern devlet yaklaşımı değildir. Proje demek, herkes o işin olması için çalışacak demek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 hours ago, Rhodium said:
Ab icin onemli olan pazardir. Pazara pahali mal satmak istiyordu. Ama ayni sekilde ucuza mal almakda istiyordu. Mal alim satimda sorun;
 
Kendi kalite standartlarinda olup olmamasiydi.
 
Ornegin, ce sertifikali mal alirim. Yada diy alman olcusunu kabul ederim gibi. 
 
Bu ornegi sadece mal olarak ticaret olarak algilamayin; teknoloji, insan haklari, hukuk, gumruk vb hepsinde ayni sey gecerli.
 
Ozetle Ab uyum denilen mesele faydali gorunen kayitlilikdir. Ama kayitli olmak bagimsizligi engeller. Devleti kapatamazsiniz. Surekli borclu, ve borcu hic bitmeyecek bir ulke halini aldik. Sekil olarak standartlasmak bize ilkin cok faydali gibi gorunuyor. Ama gercekte bu fayda sadece;
 
Ab nin "borc vergi" yukunu ustumuze atmasidir.
 
Soyleki, ornegin pazarda domates satan bir pazarci oldugunuzu dusunun. Size diyorlarki her seyi etiketle, naylon ambalaj kullanma vb. Bunlari yaparsan sana aldigin domateslerin parasinin % 30 unu kredi olarak sana verecegim, ama Teraziyi benden alacaksin...
 
Tabi kime sorsak, ooo iyi super isler gibi gorseli oldu.
Ancak uzun vade de iyi degildi.
 
Eger en basindan beri ab den uzak kalsaydik. 1980 den itibaren hic ab icin adim atmasaydik. Su anki refah duzeyimizden iki kat daha iyi olabilirdik. Cunku,
 
Faydali urun iceren; kaynaklara sahip bir ulkeyiz. Ornegin domates findik celik beton bor vb. Hemen hemen her sanayi ve sanatsal (oryantel turizm gibi) malimiz; markalasmaya ihtiyac duymuyor. Markalasma ve standartlasmaya ihtiyacimiz algisi olustu.
 
Bu sebeple olmasi gerekenden daha kaliteli; daha burokratik, daha fazla giderli urun urettik. Mesela otel fiyatlarimiz, restorant fiyatlarimiz, et, teknoloji, yazilim vb. Akliniza ne gelirse pahali hale geldi.
 
Bu sebeple etrafimizdaki tum ulke pazarlarini kaybettik. Mesela yun uretimizi afrikaya kaptirdik. Bunun gibi tutun, sarap vb pazarlarimizi kaybettik. 
 
Ozetle Ab uyum macerasi cok ucuza urettigimiz her seyi; buna kitapdan pcbye, habercilikten muzik cd sine her seyi katabilirsiniz. Olmasi gerekenden pahali urettirdi. 
 
Ab bizi kosu bandina aldi. Efor sarfediyoruz. Ama yerimizde kosuyoruz. Tanri hepizimi ab den korusun.

Bunlar ancak Anadolu köy-kasaba çocuğunun cahilce sözleri olabilir. Hayatında hiçbir zaman yüksek kalite ürün görmemiş, hayatını idame ettirdiği beş para etmez ilkel yöntem veya ürünleri mübalağa ederek kendini avutan, refahın ne olduğunu bilmeyen bir insanın söyleyebileceği sözler. 

Avrupa'nın veya uzantılarının getirdiği standartlar mal veya hizmet sektöründe yüksek kalite oluşturur. Bugün dünya bu kadar gelişmişse bunun sebebi Avrupa zihniyeti ve uzantılarıdır. Avrupa'nın getirdiği standartlar, kurallar -her ne ise- uzun zamanlı tecrübelerin sonucudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomik kanunlarda(Gümrük birliği) biraz istekli olsak da, kendimize göre nedenler öne sürerek ABnin (insan hakları ve demokrasi) kriterlerini yerine getirmiyoruz. Sanırım bu yüzden AByi sadece ekonomiden ibaret görüyoruz.

 

Yunanistan rakamlarda oynama yaparak hak etmedikleri kredileri aldılar ve geri ödeyemediler. Ama bildiğim kadar (batık) Yunan yılda bir Türkün kazandığı paranın iki mislini kazanıyor (20.000$)


Bugün Türkiye'ye 35 maddeden oluşan önerilerde bulunulan AKPM'nin bu kararı ile geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan olağanüstü hâl (OHAL) bünyesinde alınan kararlar ve uygulamalar eleştiriliyor ve Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtiliyor.

En son, Güneydoğuda tutuklu bulunan belediye başkanlarının serbest bırakılmasını, referandumun adil ve eşit olmamasını, referandumun meşrutiyetini gölgeleyen YSKnin kendi içinde bir araştırma yapmasını felan da eklemişler.
Bu yazılanlar Türkiyenin zararına mı? Yazılanlar yalan mı, yanlış mı?
Devam edelim.

 

KOPENAG KRİTERLERİ DÖRT ANABAŞLIKTA TOPLANIYOR (ve BİZDE NEDEN İŞLEMİYOR)

-İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin varlığı.
Demokrasi ve özgürlüklerden bize ne. Millet için o kadar önemli değil. Seçimler yapılıyor bu yeter.
- Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü.
FETÖyü temizliyoruz birkaç (FETÖcü diye 100.000lerce!) küçük(!) hatalar olabilir. 
- İnsan haklarına saygı.
Yine terörle mücadele ettiğimizden bazen olumsuzluklar olabilir.
- Azınlıkların korunması.
Bölücü AB!

 

Burda kısaca PKKya değinmek istiyorum. 90larda Kürtçe olan herşey yasaklanarak meydan PKKya bırakılmıştır. PKK, Kürtlerin sözcüsü yapılmıştır. Bu yüzden Avrupada bir nevi meşrutiyet kazanmıştır.
Bu "azınlıkların haklarını" anlamak için bu günlerde yapılan Fransadaki CB seçimlerine bakmak gerek. Avrupada yaşayan Türklere göre Avrupalıların yüzde 80-90ı ırkçıdır. Ve Avrupadaki(Fransadaki) ırkçılar, İngiliz veya Almandan nefret etmezler. Müslümandan nefret ederler. Böyle olduğu halde, kendilerine bir zarar gelmeyeceği halde Fransızlar(AB) neden ırkçı bir CB istemiyorlar? Cevap "azınlık hakları", " eşitlik", "insan hakları" olabilir mi?

 

Neden AB Suriyelileri almadı diye eleştiriliyor ama Katar, S. Arabistan gibi ülkeler değil? 
Suriyeliler nede Rusyaya değil ABye gitmek istiyor?

 

Karar gereği Türkiye, demokrasilerinde "çok ciddi yapısal sorunlar" bulunduğu kabul edilen Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Bosna-Hersek, Moldova, Sırbistan, Rusya ve Ukrayna ile aynı pozisyona düşmüş olacak.

 

Ama olsun biz zaten artık yüzümüzü Doğuya döndük. Doğuda ne var? Özgürlük ve demokrasinin o kadar önemli olmadığı başkanlıklarla yönetilen ülkeler ve Putin. İktidara taraf olanların yararlandığı, karşı veya azınlıkların "canları cehenneme" diyen bir sistem. Ateistlerin, gaylerin, lezbiyanların, hristiyanların... Kısaca AZINLIKLARIN böyle bir sisteme evet demesini ben anlayamıyorum.

 

İyi günler :)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Khan said:

Bunlar ancak Anadolu köy-kasaba çocuğunun cahilce sözleri olabilir. Hayatında hiçbir zaman yüksek kalite ürün görmemiş, hayatını idame ettirdiği beş para etmez ilkel yöntem veya ürünleri mübalağa ederek kendini avutan, refahın ne olduğunu bilmeyen bir insanın söyleyebileceği sözler. 

Avrupa'nın veya uzantılarının getirdiği standartlar mal veya hizmet sektöründe yüksek kalite oluşturur. Bugün dünya bu kadar gelişmişse bunun sebebi Avrupa zihniyeti ve uzantılarıdır. Avrupa'nın getirdiği standartlar, kurallar -her ne ise- uzun zamanlı tecrübelerin sonucudur.

Anadolu koy kasaba cocuklarimiz gelecegin nobeli alan zeki genclerimizdir.
 
Unutmayinki en iyi makine en az parca ile calisan makinedir. Ornegin kaldirac, dozerden cok daha ustun bir makinedir. Cunku sadece iki parcadan olusur. Uretimimizin basit olmasi onu vasifsiz yapmaz.
 
Simdi urun hizmet kalitesi ile refah dogru orantili degildir. Denge meselesidir. Ornegin alman araba ureticileri dunyanin en guvenli arabasini yapsalar, trafikteki olum orani 2 kat artiyor. Cunku guvenli araba suruculerin kurallara uymamasina ve araba disi kazalara vb neden oluyor. Ulkedeki urettigimiz mal ve hizmet kalitesi arttikca; fiyat rekebetini kaybedersiniz cunku denge bozulur.
 
Avrupanin sanat bilim teknoloji vb katkisi tabiki yatsinamaz.
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, poiuz said:

Ekonomik kanunlarda(Gümrük birliği) biraz istekli olsak da, kendimize göre nedenler öne sürerek ABnin (insan hakları ve demokrasi) kriterlerini yerine getirmiyoruz. Sanırım bu yüzden AByi sadece ekonomiden ibaret görüyoruz.

 

Yunanistan rakamlarda oynama yaparak hak etmedikleri kredileri aldılar ve geri ödeyemediler. Ama bildiğim kadar (batık) Yunan yılda bir Türkün kazandığı paranın iki mislini kazanıyor (20.000$)


Bugün Türkiye'ye 35 maddeden oluşan önerilerde bulunulan AKPM'nin bu kararı ile geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan olağanüstü hâl (OHAL) bünyesinde alınan kararlar ve uygulamalar eleştiriliyor ve Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtiliyor.

En son, Güneydoğuda tutuklu bulunan belediye başkanlarının serbest bırakılmasını, referandumun adil ve eşit olmamasını, referandumun meşrutiyetini gölgeleyen YSKnin kendi içinde bir araştırma yapmasını felan da eklemişler.
Bu yazılanlar Türkiyenin zararına mı? Yazılanlar yalan mı, yanlış mı?
Devam edelim.

 

KOPENAG KRİTERLERİ DÖRT ANABAŞLIKTA TOPLANIYOR (ve BİZDE NEDEN İŞLEMİYOR)

-İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin varlığı.
Demokrasi ve özgürlüklerden bize ne. Millet için o kadar önemli değil. Seçimler yapılıyor bu yeter.
- Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü.
FETÖyü temizliyoruz birkaç (FETÖcü diye 100.000lerce!) küçük(!) hatalar olabilir. 
- İnsan haklarına saygı.
Yine terörle mücadele ettiğimizden bazen olumsuzluklar olabilir.
- Azınlıkların korunması.
Bölücü AB!

 

Burda kısaca PKKya değinmek istiyorum. 90larda Kürtçe olan herşey yasaklanarak meydan PKKya bırakılmıştır. PKK, Kürtlerin sözcüsü yapılmıştır. Bu yüzden Avrupada bir nevi meşrutiyet kazanmıştır.
Bu "azınlıkların haklarını" anlamak için bu günlerde yapılan Fransadaki CB seçimlerine bakmak gerek. Avrupada yaşayan Türklere göre Avrupalıların yüzde 80-90ı ırkçıdır. Ve Avrupadaki(Fransadaki) ırkçılar, İngiliz veya Almandan nefret etmezler. Müslümandan nefret ederler. Böyle olduğu halde, kendilerine bir zarar gelmeyeceği halde Fransızlar(AB) neden ırkçı bir CB istemiyorlar? Cevap "azınlık hakları", " eşitlik", "insan hakları" olabilir mi?

 

Neden AB Suriyelileri almadı diye eleştiriliyor ama Katar, S. Arabistan gibi ülkeler değil? 
Suriyeliler nede Rusyaya değil ABye gitmek istiyor?

 

Karar gereği Türkiye, demokrasilerinde "çok ciddi yapısal sorunlar" bulunduğu kabul edilen Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Bosna-Hersek, Moldova, Sırbistan, Rusya ve Ukrayna ile aynı pozisyona düşmüş olacak.

 

Ama olsun biz zaten artık yüzümüzü Doğuya döndük. Doğuda ne var? Özgürlük ve demokrasinin o kadar önemli olmadığı başkanlıklarla yönetilen ülkeler ve Putin. İktidara taraf olanların yararlandığı, karşı veya azınlıkların "canları cehenneme" diyen bir sistem. Ateistlerin, gaylerin, lezbiyanların, hristiyanların... Kısaca AZINLIKLARIN böyle bir sisteme evet demesini ben anlayamıyorum.

 

İyi günler :)

 

Simdi kendimize su soruyu soralim. Feto, turkiyeden nasil temizlenir? Feto; hem hukuksuz, hem millete karsi, hem eski kanunsuzluklari ortaya cikaracak, hem dinden beslenip dindarlar tarafindan dislanacak; bir hamle yapti. Onlar icin olabilecek en kotu senaryo bence. Bu hamle ile AKP, eyleme gecebildi. Yoksa Erdoganin sahsi ve ulusalcilarin perincek tarzi: komple bir ulkece yalniz birakildigi bir 5 yil yasadik.
 
Ornegin, pkk ulkemizi talan ediyor sokak sokak guney doguda askerimiz catisiyor dogu yangin yeri olmus sehit ustune sehit haberleri tv de; ab bize sunu diyor;
 
Tebrikler, tum isteklerimizi yerine getirdiniz; tek bi tane kaldi, terorle mucadele kanununuzda degisiklik yaparsaniz ab ye giris icin sartlari yerine getirmis olacaksiniz.
 
Evet siz tek basina baktiginiz da tum bu yasalar; gelismizliginiz icin iyi gibi ancak art niyetler bambaska; diger yonu ise, dolayli sebeplere yol acmasi. 
 
Jeopolitik olarak merkez ulkeyiz. Dogu ile sosyal siyasi ve estetetik etkilesim; bizi medeniyetsiz yapmaz tam tersine daha guclendirir. Ornegin almanlarin bir suru is adami iran da is yapiyor yada ingilizler hindistanlilar ile icli disli; bu bakis dogru degil.
Link to post
Sitelerde Paylaş

SERTİFİKALI ÜRÜNLER

 

Bildiğim kadarını anlatıyorum...

Avrupada çocuklar için bir oyuncak alırsanız içinde bazı maddelerin olması yasaktır. Çocuk(bebek) ağzına alabilir, yutabilir. 
Bir kablo alırsanız tellerin belli bir kalınlığı olması gerekir.
Bir lamba alırsanız, bir televizyon, masa vs  ne olursa olsun belli bir standartı tutturmanız gereklidir. Bir telin, bir kablonun, bir vidanın yerinden çıkıp birini yaralaması, yangın çıkarması, bir kazaya neden olması gibi tehlikeler önlenmek istenmektedir.
Bu çadırdan başlayıp buzdolabına, otomobilden tırnak makasına kadar herşey için geçerlidir. İçtiğiniz sudan s*çtığınızl tuvalete kadar.
Abartılı mı? Bazen belki.

 

Peki, hep doğru mu?
Mesela besinlerin hijyenik nedenlerden ambalajlanma nedeninden dolayı bazı ürünlerin satılması zorlaşabilir(süt gibi). Kıyma, çabuk bozulmasından dolayı devamlı soğutulmak zorundadır. Açıkta çiğköfte satmak zorlaşabilir. Kartonlara sığmadığından salatalıklar belli bir uzunlukta olmak zorundadır gibi "eleştirilen' standartlar vardır.

 

Bunun yanında Avrupada bir ürünü satmak istiyorsan, malına güveneceksin. Belirli bir süre garanti vereceksin. Diğer devletleri bilmiyorum ama Almanyada her aldığım ürünün en az 1 yıl garantisi vardır. (Ürünü iade etmek veya değiştirmek 99% sorunsuzca halledilmektedir) 
Aletin Almanca bir " klavuz"u olmalıdır, tüketici aleti doğru kullanabilsin diye.

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz... 

 

FETÖye geleleim.

FETÖyü (darbeyi) çözmek aslında çok basit. AKP, Banka Asyada kredisi olanı da tutukluyor, cemaatin 2 yıl okuluna gideni de. Uyuşturucuyla mücadele edenlerin tüketiciyi tutuklaması gibi. AKP, darbeyi araştırırken doğru adamları çağırmadı, doğru soruları sormadı. Yani uyuşturucu satıcılarına uzanılmak istemedi. FETÖ-Darbe istense geniş şekilde açığa kavuşabilirdi, istese. Ama bunun yerine göz boyamak için garibanları (90%) cezalandırıyorlar. 

 

PKKyı ise zayıflatmak için HDPyi güçlendirmek gerek(ti). Kürtler demokratik haklarını parlamentoda, kanunlara uyarak dile getirebilmeli(ydi). Artık atı alan üsküdarı geçti, Güneydoğudaki Kürt oyları AKP ve PKK arasında paylaşılacak. Biat eden rahat edecek (Tayyip izin verdiği kadar), biat etmeyen de terörist olacak!

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, poiuz yazdı:

Ekonomik kanunlarda(Gümrük birliği) biraz istekli olsak da, kendimize göre nedenler öne sürerek ABnin (insan hakları ve demokrasi) kriterlerini yerine getirmiyoruz. Sanırım bu yüzden AByi sadece ekonomiden ibaret görüyoruz.

 

- AB'ye katılan bütün ülkelerde benzer sorunlar var. Onlar da yeri gelince direniyorlar. Tabi bizdeki kadar değil.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

Yunanistan rakamlarda oynama yaparak hak etmedikleri kredileri aldılar ve geri ödeyemediler. Ama bildiğim kadar (batık) Yunan yılda bir Türkün kazandığı paranın iki mislini kazanıyor (20.000$)

 

- Daha fazla. Yunanlının parasız eğitimi, hastanesi, üniversitesi, sanatsal etkinlikleri, emekliliği işsizlik sigortası filan var. Bir de bizdeki gelir dağılımı eşitsizliği onlarda o kadar yok. Bizde 10,000 $'ı kim alıyor. sıradan insan 1300'e filan çalışıyor.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

Bugün Türkiye'ye 35 maddeden oluşan önerilerde bulunulan AKPM'nin bu kararı ile geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan olağanüstü hâl (OHAL) bünyesinde alınan kararlar ve uygulamalar eleştiriliyor ve Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtiliyor.

En son, Güneydoğuda tutuklu bulunan belediye başkanlarının serbest bırakılmasını, referandumun adil ve eşit olmamasını, referandumun meşrutiyetini gölgeleyen YSKnin kendi içinde bir araştırma yapmasını felan da eklemişler.
Bu yazılanlar Türkiyenin zararına mı? Yazılanlar yalan mı, yanlış mı?
Devam edelim.

 

- Yararına. Ama şu var. AB'ye giriş demek, sorunların yeni başlaması demek. Öyle kolay bir iş değil. Birlikteki hem zengin hem fakir ülkeler açısından çok zor süreçler var. Bulgaristan'da da gençler işsiz filan. Romanya'da bir kamyon şöförü Fransız şöförün istediğinin 5'te birini istiyor. Fransız şirketleri gidip kendi işlerini ROmanyalı şoförlere yaptırıyor. Fransız kamyoncular tabi ki isyanda. O yüzden "bizde çıkalım gitsin" diyorlar. Haksızlar mı? - bence değiller.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

KOPENAG KRİTERLERİ DÖRT ANABAŞLIKTA TOPLANIYOR (ve BİZDE NEDEN İŞLEMİYOR)

-İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin varlığı.
Demokrasi ve özgürlüklerden bize ne. Millet için o kadar önemli değil. Seçimler yapılıyor bu yeter.

 

- İyi de artık padişahlık kurumu yok. Sorun çıkınca nasıl düzelteceksin? ülke neye göre işleyecek. BU dediğin çok saçma, Putinci bir yaklaşım.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

- Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü.
FETÖyü temizliyoruz birkaç (FETÖcü diye 100.000lerce!) küçük(!) hatalar olabilir. 

 

- Feto bir geyik muhabettidir. Amaç demokrasiyi bitirmektir. + Bir tek feto değil. AKP'nin kendisi tarikat zaten. Şeyhten şıhtan bol bişey yok.

-Nasıl temizleyeceksin?

- Yasa çıkartarak ve yasayı uygulayarak. Hukuk devleti dedikleri o. Eski usul takılmayacaksın. Ne yazıyorsa onu yapacaksın.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

- Azınlıkların korunması.
Bölücü AB!

 

- Bu nasıl bir laftır anlamıyorum. Avrupa'da düşünce özgürlüğü vardır. Londra'da yaşayan kürt çıkıp istediği gibi konuşabilir. Haklıysa da insanlar hak verir. Peki sana sorayım: Orada konuşan Kürt haklı mı haksız mı? /Özgür basın/düşünce özgürlüğü de böyle bir şey.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

Burda kısaca PKKya değinmek istiyorum. 90larda Kürtçe olan herşey yasaklanarak meydan PKKya bırakılmıştır. PKK, Kürtlerin sözcüsü yapılmıştır. Bu yüzden Avrupada bir nevi meşrutiyet kazanmıştır.
Bu "azınlıkların haklarını" anlamak için bu günlerde yapılan Fransadaki CB seçimlerine bakmak gerek. Avrupada yaşayan Türklere göre Avrupalıların yüzde 80-90ı ırkçıdır. Ve Avrupadaki(Fransadaki) ırkçılar, İngiliz veya Almandan nefret etmezler. Müslümandan nefret ederler. Böyle olduğu halde, kendilerine bir zarar gelmeyeceği halde Fransızlar(AB) neden ırkçı bir CB istemiyorlar? Cevap "azınlık hakları", " eşitlik", "insan hakları" olabilir mi?

 

- Fransa'daki, İngiltere'deki mesele bizde olsaydı ben bile gidip (belki) ayrılıkçı partiye oy verirdim. Batı'daki tartışmaların düzeyi çok daha yüksek. Gazete manşetleri bile daha kaliteli. Çünkü herkese ulaşan zorunlu ve devletleştirilmiş ilköğretime sahipler. Ayrıca sınavsız, devletleştirilmiş ve iyi kalitede üniversitelere sahipler. (bizdeki gibi özelleştirmemişler). Paralı okul benim bildiğim İngiltere'de var (bütün uniler paralı), Fransa'da galibe 1 tane özel üniversite ve birkaç özel lise var (Çok sosyetikler için). Başka da yok. Kantin, kalacak yer filan hep ya çok ucuz ya parasız.

Lepen'i benim dediğim kamyon şöförleri filan istiyor. Ve Türkiye'de olsa solcular filan AB'den çıkışı savunurlardı.

Dediğim gibi, daha akıllılar.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

 

Karar gereği Türkiye, demokrasilerinde "çok ciddi yapısal sorunlar" bulunduğu kabul edilen Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Bosna-Hersek, Moldova, Sırbistan, Rusya ve Ukrayna ile aynı pozisyona düşmüş olacak.

 

- Daha beter. Onlar komünizmden geldikleri için yapısal sorun yaşıyorlar. Sen artık Salafistler tarafından yönetilen bir ülkesin. Şu anda ben Türk olarak, Türkiye'nin AB'ye girmesine karşıyım.

 

22 saat önce, poiuz yazdı:

Ama olsun biz zaten artık yüzümüzü Doğuya döndük. Doğuda ne var? Özgürlük ve demokrasinin o kadar önemli olmadığı başkanlıklarla yönetilen ülkeler ve Putin. İktidara taraf olanların yararlandığı, karşı veya azınlıkların "canları cehenneme" diyen bir sistem. Ateistlerin, gaylerin, lezbiyanların, hristiyanların... Kısaca AZINLIKLARIN böyle bir sisteme evet demesini ben anlayamıyorum.

 

- İnsanımız demiyorum. Ama Bu MHP, Refah Partisi tayfasi eskiden beri çok salaktır. (Fransa'da da Lepen'ci kim varsa emin ol ya salak, ya cahil, ya da psikolojisi bozuktur). Ama bizde çok kalabalıklar. MHP + AKP ülkenin %50'si eder. Dİğer tarafta da Kürtler var, %13 desen, geriye kalan 3'te bir filan. Da yine de çok kalabalığız. Sokağa çıktığımda insanların çoğu başı açık / normal (%70 filan oranında). Yani bi zibidilik yıllardır var ama bilmiyorum. Onlar Salafist ise ben de Sanal cihadistim. Hadi bakalım.

 

21 saat önce, Rhodium yazdı:

Simdi kendimize su soruyu soralim. Feto, turkiyeden nasil temizlenir? Feto; hem hukuksuz, hem millete karsi, hem eski kanunsuzluklari ortaya cikaracak, hem dinden beslenip dindarlar tarafindan dislanacak; bir hamle yapti. Onlar icin olabilecek en kotu senaryo bence. Bu hamle ile AKP, eyleme gecebildi. Yoksa Erdoganin sahsi ve ulusalcilarin perincek tarzi: komple bir ulkece yalniz birakildigi bir 5 yil yasadik.

 

- Feto'Yu temizlemek yetmez. "inancı kötüye kullanmak" yasası çıkartırsın, ve Feto gibi herkesi ttuklarsın (Tayyip dahil) yoksa bitmez. Nasıl bitsin? Bir bilgisayara 1 tek virüs girer mi? virüs girmişse güvenlik açığı vardır, trojanlar, malwareler kol geziyordur. Bilgisayarın korumasız durumdadır. iyi işletim sistemi + antivirüs olmadan bitmez.

Öyle yasal düzenlemeler olacak ki, fetonun 100'de biri kadar adamları alıp alıp yargılayacaksın (ve 1 gün sonra çıkarmayacaksın)

Yani geçiniz. Alaturka bir iş. Başka bir şey değil.

21 saat önce, Rhodium yazdı:
Ornegin, pkk ulkemizi talan ediyor sokak sokak guney doguda askerimiz catisiyor dogu yangin yeri olmus sehit ustune sehit haberleri tv de; ab bize sunu diyor;
 
Tebrikler, tum isteklerimizi yerine getirdiniz; tek bi tane kaldi, terorle mucadele kanununuzda degisiklik yaparsaniz ab ye giris icin sartlari yerine getirmis olacaksiniz.
 
Evet siz tek basina baktiginiz da tum bu yasalar; gelismizliginiz icin iyi gibi ancak art niyetler bambaska; diger yonu ise, dolayli sebeplere yol acmasi. 

 

- Bu da hem sağ hem sol basının 1 numaralı konusudur. Şu anda bir şey olduğu yok. 80'lerin sonu, 90'ların ilk yarısı çok kötüydü. Bu dönemden beri azınlık sorunu olan herhangi bir ülkeden fazla bir şey olmuyor.

Ama siz hep şimdiye bakıp, duygusal yaklaşıyorsunuz (en çok da Kemalist geçinenler). Ama ben askerde PKK'lı kişilerle tanıştım. Katılmasam da dediklerini dinledim. Anlamaya çalıştım. Eski forumda bu konuda bol bol beyin fırtınası yaptım.

Siz: radyoyu açarsınız, şehitleri duyarsınız, hemen "Abooov" dersiniz.

Yani matematiksel yaklaşmıyorsunuz. Bu konuların bir felsefesi, bir tarihi vardır. Geçmişin olayları vardır.

PKK ne zaman başladı? 1980'Li yıllarda.

Nasıl başladı?

- Sen 60'lı yıllardan itibaren solcuları bir zamanlar alevileri avladığın gibi avladın, gencecik üniversite öğrencilerini kaçırıp tecavüz ettin, genç delikanlılara işkence ettin. Sistemli olarak insanları evlerinden aldın. CIA yönemleri ile kendi ülkende devlet terörü estirdin. O zamanın kürt solcuları da "ben de davamı dağlara taşırım" dediler. Haksızlar mı?

 

- Bu hafta dünya bilim gününü kutladık. Türkiye'nin 1 numaralı ihtiyacı nedir? - Türkiye'nin 1 numaralı ihtiyacı felsefedir. Ben Tayyip gibi olsam yasa çıkartırım. "7'den 70'e herkes hayatında en az 10 felsefe kitabı bitirmiş olmak mecburiyetindedir" diye.

Osmanlı, Osmanlı diye geziyorlar. Ama bizim eski padişahlarımız eski yunan felsefesinin filan tamamını bilen kişilerdi (hatta bazıları Yunanca da biliyordu diye biliyorum).

Bence en büyük sorun budur. Düşünmüyoruz.

 

21 saat önce, Rhodium yazdı:
Jeopolitik olarak merkez ulkeyiz. Dogu ile sosyal siyasi ve estetetik etkilesim; bizi medeniyetsiz yapmaz tam tersine daha guclendirir. Ornegin almanlarin bir suru is adami iran da is yapiyor yada ingilizler hindistanlilar ile icli disli; bu bakis dogru degil.

 

- Hiçbir halt değiliz. Japonya dediğin yeri bi tarafı okyanusa diğer tarafı Sibirya'ya bakıyor? Ne önemi var?

Bu çalışmayan, iş yapmayan adam zihniyetidir. Ne önemi var. Bizansı kapıp ordan balkanlara mı yayılacaz?

-Hiç mantıklı bir yaklaşım değil.

 

- Bi de ne var? -batıda balkanlar + Yunanistan, Sırbistan filan var. Yukarsı Rus, Aşağısı aram. Yukarısı Belçika, sağımız Almanya, Aşağımız İsviçre, Batımız Fransa değil yani.

TR'de biri saçma sapan bir laf ediyor. Sonra 90'ların "Hugo şov'da Tolga Abi'ye küfür eden çocuk" şehir efsanesi gibi, herkes herkese o lafı ediyor.

 

En sevdiğim laf da "İkinci bir Atatürk gelse düzelir"

/Adam mükemmel anlamış, Atatürk'Ün bütün derdi zaten bu ülkeye ikinci üçüncü, beşinci Atatüğrklerin gelmesiydi (töbe töbe, ölü adamın arkasından...)

 

20 saat önce, poiuz yazdı:

SERTİFİKALI ÜRÜNLER

 

- Valla ben bişeyin Türk malını bulursam, genelde alırım. Dünya'daki bilgi aynı bilgidir. Eskisi gibi sırlar filan yoktur. Üniversite'de bir şeyin eğitimini almışsan (ki kaç tane yurt dışında okuyan öğrencimiz de var) bişeyin aynısını ve daha iyisini üretebilirsin.

Bir tek otomobil sektörünü anlamıyorum. Arabaları bu kadar seven insanlara niye biri arabaları üretip de satmıyor? - Aranızda iktisatçı varsa belki bilebilir.

20 saat önce, poiuz yazdı:

FETÖye geleleim.

FETÖyü (darbeyi) çözmek aslında çok basit. AKP, Banka Asyada kredisi olanı da tutukluyor, cemaatin 2 yıl okuluna gideni de. Uyuşturucuyla mücadele edenlerin tüketiciyi tutuklaması gibi. AKP, darbeyi araştırırken doğru adamları çağırmadı, doğru soruları sormadı. Yani uyuşturucu satıcılarına uzanılmak istemedi. FETÖ-Darbe istense geniş şekilde açığa kavuşabilirdi, istese. Ama bunun yerine göz boyamak için garibanları (90%) cezalandırıyorlar. 

 

PKKyı ise zayıflatmak için HDPyi güçlendirmek gerek(ti). Kürtler demokratik haklarını parlamentoda, kanunlara uyarak dile getirebilmeli(ydi). Artık atı alan üsküdarı geçti, Güneydoğudaki Kürt oyları AKP ve PKK arasında paylaşılacak. Biat eden rahat edecek (Tayyip izin verdiği kadar), biat etmeyen de terörist olacak!

 

- Ben sizin gibi cemaat - AKp ayrımı yapmıyorum. Salafistin sarısı salafisti, lacivert salafisti olmaz. Feto yaptıysa demek ki AKP yapmıştır. Benim için öyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...