Jump to content

Kuran'da Hırsızlık ve Cezası


Recommended Posts

Evet, meşhur Maide 38... Konu bu Kuran pasajı.

 

Müslümlerin en çok rahatsız olduğu, inkar ettiği... Tabii Müslüm derken tatlı su Müslümleri, yoksa vahşi ilkel Müslümlerin sevdiği bir ayettir. Ama yerli Müslümlerin en az yarıdan fazlası bu ayetten rahatsızdır. Çünkü saçma, olmayacak, vahşi bir şey. Hırsızın elini kesersen onu bu kez dilenci yaparsın, sorun çözülmüş olmaz. Yine başkasının emeğinden geçinir.

 

Hapiste besleyeyim mi diyorsan kolayı var: Çıkarırsın bir yasa. Bu yasaya göre çaldığı miktarı asgari ücrete böler, çıkan süre kadar madende çalıştırırsın. Bu kadar yani, hapiste beslemek istemiyorsan yapacağın bu. Çaldığı meblağı ödeyince cezası biter. Çalışmam der oturursa itaatsizlik disiplinsizlik cezası ile cezası artar. Hücre tecridine kadar gider. Yapacakların bunlar. El mel kesmek saçmalık olmakla kalsa, vahşet de aynı zamanda.

 

Bu apaçık bir konu da, benim asıl gündeme getireceğim, ilgili pasajda ifade bozukluğu olması. Şimdi metin şu şekilde: "vessariku vessarikatu feiktau eydiyehuma". Bu sorunlu ve bozuk ifadeli, anlatım bozukluğu olan bir söz. Basit, adi, cahil ağzı, bozuk bir ifade. Bunun nedenlerinden birisi, Kuran'da noktalama işaretleri ve imla kuralları olmayışı. Olsaydı şöyle olması gerekirdi: "Vessariku vessarikatu... Feiktau eydiyehuma!"   

 

O zaman düzgün anlam şu şekilde çıkardı: "Erkek hırsız ve dişi hırsız... Onların ellerini kesin!'" Çünkü ifade tek cümle olunca tekil olarak iki hırsız ve çoğul (*) eller uyumsuzluğu ve çelişkisi ortaya çıkıyor. Halbuki açıktır ki söylenmek istenen şöyle bir şey: "Erkeği ve dişisi, o hırsızlar yok mu... O hırsızlığı yapan herkesin ellerini kesin!"

 

Kuran'da böyle bozuk anlatım örnekleri çoktur. Esasen Kuran'ın anlatımı çoğu kez bozuktur. Arapçada icazet, belagat denen özelliklerden tümüyle yoksun, adi, bayağı ve bozuk anlatımı olan bir metindir.

 

(*) İkiden fazla çoğul. Arapçada böyle bir çoğul ayrımı vardır. Türkçede birden fazla çoğuldur ama Arapça iki ile ikiden fazla çoğulu ayrı kategoride ele alır.

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 62
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Maide 38'de sariku hırsız erkek, sarikatu hırsız kadın olarak cinsiyet tanımı yapıldığı için tesniye çekimine gerek duyulmamıştır. Arapça "yed يَدَ insan eli" sözcüğünün tesniye hali tebbet 1nc ayette kullanılmıştır ama maide 38'de buna gerek duyulmamıştır çünkü gerek yoktur. Kimlerin elleri ne zaman kesileceği muğlak değildir. Maide 38; hırsızlık yapan bütün erkeklerin ellerini kesin, hırsızlık yapan bütün kadınların ellerini kesin demektedir. Abdülaziz Baındır'ın ilgili videosu doğrudur bana göre.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahlarının bozuk anlattığını Müslümler doğrultmaya çalışmış her zamanki gibi. Zaten iki ellerini de mi kesmek gerek diye bir soru saçmadır. Çünkü pasajda "yedeyn" (iki el) diye bir sözcük geçmiyor.

 

Burada benim vurgulamak istediğim, pasajda ne dediği değil. Pasajın anlatım bozukluğu olan, adi ve bayağı, cahil ağzı bir laf olması. İki eliyle bir meramının belini doğrultup ifade edememiş. İfade son derece bozuk, yetersiz ve edebi özellikleri bir yana bıraktık, normal bir cümle vasfından bile yoksun.

 

Yoksa ne demeye çalıştığını zaten belirttim. Kuran çok anlatım bozukluğu olan ama basit, sıradan ve adi olduğu için ne demeye çalıştığı anlaşılan bir kitap müsveddesidir. Kitap değildir, kitap özelliklerinden yoksundur. Gazete sayfalarını ciltlemekle kitap olmayacağı gibi, Kuran bir kitap değildir, olamaz, olacak özellikleri taşımaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed el kesme cezasını tatbik etmiştir. Hırsız'ın kabilesindekiler, kesmemesi için Muhammed'e yalvarmışlar. Muhammed de demiş ki; vallahi kızım Fatıma da olsa keserdim. Maide 38'de iktağü اقْطَعُواْ kesmek demektir ve Türkçe'deki gibi duygusal başları kesmekle bir tutulacak kadar geniş kullanımı yoktur aslında. İlgi alakayı veya engelleme yapmak arapça'da nehy نهي olarak ifade edilir. Allah nehy نهي etmek dururken, iktağü اقْطَعُواْ etmeyi kullanmışsa bir amacı olmalı. Bu arada Abdülaziz Bayındır'ın fikirlerinde ender rastladığım doğru bir açıklama yapmış.

Yusuf'un yakışıklığı karşısında Züleyha'nın ve diğer kadınların meyve soyarlarken ellerini kesmelerini örnek gösteren Bayraktar Bayraklı hoca, hırsızın elini kanatmak yeterlidir der bu konuda. Ayetlerin dediği anlam bakımından Bayraktar Bayraklı'nın yorumu yanlış, Abdülaziz Bayındır yorumu doğrudur. Tabi ağzı olan konuşmaya devam edecektir ama allah'ın ayetlerini, yazılı orjinal lisanın uzağından bakanların asli yorumlarda bulunmaları mümkün değildir. Bu nedenle arapların anladığı şekil itibariyle Abdülaziz Bayındır'la aynı kanaatte olmaları Maide 38'in gerçek yorumunu açığa çıkarmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hırsızlığın cezasıyla ilgili Mâide 38

din forumlarında sürekli tartışılıyor.

Öyle bir tartışmada Kuran'dan örnek getirdim.

 

Yûsuf sûresi 73-76:

Yûsuf’un kardeşleri "Biz hırsız değiliz!" dediler.
Kralın adamları dedi: Hırsızlığın cezası nedir?
Dediler: Su kabı kimin yükünde bulunursa ceza odur. Biz hırsızı böyle cezalandırırız.

Su kabı Yûsuf’un kardeşine ait yükte bulundu. Yûsuf’a bunu Allah yaptırdı. Yoksa Kralın hukuk sistemine göre Yûsuf kardeşini alıkoyamazdı ama Allah’ın istemesi başka –mâ kâne liya’huze ehahu fî dîni’l melike illa en yeşâellah. 

İşte bu. "Biz hırsızı böyle cezandırız!" diyenler müslüman Yakub oğullarıdır. O halde hırsızın alıkonup onun kendi varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kesintiye uğratarak cezalandırılması islam hukukunun gereğidir, Krala ait küfür hukukunun değil.

Abdurrahman Özlük adındaki kardeşimizin anadili bir bakıma Arapçadır. Onun değerlendirmesi:

Belirttiğiniz gibi, hırsızın cezası 

kendisinin alıkonmasıdır.

Ayrıca, çaldığı malın tazmini de gerekir.

 

Dikkatleri "feqtau eydiyhuma" (ikisinin elleri) derken "eller"in çoğul olduğuna çekmek istiyorum! Şayet iki hırsızın birer elinin kesilmesi kastedilseydi "feqtau YEDEYHİMA" (ikisinin birer elini kesin!) şeklinde ELLER ikili (iki el) olacaktı. Halbuki eğer kesilecekse bu durumda ikişerden toplam 4 elin kesilmesi söz konusudur. Hayır. 5:38'deki ELLER kişileri temsil ediyor. 

YED: bir el 
YEDÊ: iki el.
YEDEYHİMA: iki kişinin iki eli yani her birinin bir eli 
EYDÎ: ikiden çok el 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçersiz bir savlama. Peygamber şeriatlerinde farklılıklar olacağı İslamda da kabul edilen bir konudur. Bu Kuran'da yazar. Yahudilere içyağının haram edildiği geçer. (6/146) Bunun bir ceza olduğu belirtilir ama bu bir şeyi değiştirmez. Sonuçta bir hüküm verilmiş, nedeni ne olursa olsun. Bunları bir kenara bıraksak bile en temeldeki değişiklikten yırtamazsınız Müslümler: O da Adem dediğiniz peygamber diye lanse ettiğiniz hayali şahısın şeriatında ensestin yasak olmadığına inanmanız. Peygamberlere göre şeriatların değişiklikler gösterebileceğini kabul etmeye mecbursunuz.

 

Eli kanatmanın yeterli olduğu savına gelince... :D Müslümler işte böyle saçmalamaya mahkum zavallı çaresizlerdir. Kanatmanın ölçüsü ne peki? Bir damla kan yeterli mi, yoksa şöyle bir kaç cc olmalı mı? Bu zırvalamaların ne vahim kayırmalara yol açabileceğini göremiyor mu bu embesiller? Garibanın elini kopar, hatırlının elinden bir damla kan al! Buna yol açacağını göremiyor musunuz şimdi gerçekten ey embesiller?

 

Hayır her şeyden önce aklı çalışan şunu düşünür: Ceza bir caydırıcılık içerir. El kanatmanın caydırıcılığı ne? Keyfe göre, o anda cellat ne kadar sinirlendiyse o kadar mı kanatacak? Ölçü ne olacak?

 

Apaçık ortada ki hukuk, öyle cahil çöl yağmacısı geri vahşilerin yapabileceği bir şey değil. Yapmaya kalkıştıklarında yüzlerine gözlerine sıvamışlar zaten. Hırsız cezası konusundaki pasajda açık, net ifade bozukluğu vardır. Ne demeye çalışıldığı son derece açıktır ama ifade de son derece bozuktur. İfade bozukluğu kısmen Kuran'da noktalama ve imla kurallarının bulunmayışından. Geri kalanı yazanların geriliği, cahilliği...

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Tumagü yazdı:

Muhammed el kesme cezasını tatbik etmiştir. Hırsız'ın kabilesindekiler, kesmemesi için Muhammed'e yalvarmışlar. Muhammed de demiş ki; vallahi (cart curt)

 

Bunlar islam masalları. İslamın tamamen uydurma olduğunun, anlattığı tüm masalların hayali olduğunun farkına varmanı tavsiye ederim. Bu dinde yalandan başka hiç bir şey yoktur. Bunlar allah bir mi diyor, sayacaksın Allahları, bir mi kaç tane, hiç mi yok... Bunların allah bir dediği yalandır. Muhammet bilmem nedir dedikleri nerden doğru olacak? Tamamen yalan üzerine kurulu iskambilden şato gibidir islam. Dokunuvermek yeterli, yalan imparatorluğu çöker. Bunların yalan şatosuna geriden bakıp inanmanı hiç tavsiye etmem. Küçük bir dokunuşla yerle bir olacak bir yalan şatosuna dokunmak değil üflemek bile yeterli...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildigim,
FAKTAÛ "fe iktaû"dur.

Ikt tek "t"lidir.
Bir de katta'a var ki o 2 "t"li. 

Firavun, 
kendisine muhalefet edenleri nasil cezalandiracagini belirtirken 
iste katta'a fiilini kullaniyor (A'râf 124): 

Sizin ellerinizi ve ayaklarinizi kesecegim -Le ukattianne eydiyekum ve erculekum.

Görüldügü üzere
Firavunun adaleti madaleti yok.
eller kesip başlar koparacak o. 

IKTAÛ ise 
mecazî anlamlari dile getiren 
bir fiil. 

Örnegin bir kimsenin soyunu sürdürmekten alikonmasi:
Zalimlerin arkasi böyle kesildi -fe kutia dâbirul kavmiz zalimin. 
(En'am 45)

Yin örnegin bir yolun kat edilmesi.
Bir vadiyi kat etmesinler ki -ve yaktaûne vadiyen... 
(Tevbe 121)

Mâide 38'deki fiil iste bu. 

Hirsizlik eden erkek ve kadin...
O ikisini hapsedip özgürlükten alikoyun, 
kendi mallarini kullanmaktan alikoyun,
yolculuktan alikoyun...

Onlarin
eydiyehumâ-2'den çok elleri bunlar, 
bunlari kesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapçada iki harf diye bir şey yok, şedde ile bir harfi iki kere okuma vardır. Bu da anlam şiddetlendirmek için kullanılır. Kelimenin anlam kökünü değiştirmez.  Yol kat etmek süt kesilmesi gibi bir deyimdir, bir şey göstermez. Hırsızlık yapan kişi malını çaldığı kişinin kölesi durumuna düşer gibi apaçık net bir ifade yerine dolambaçlı bir yol kullanıldığını iddia etmenin hiç bir temeli olamaz.

 

Açıkça Hammurabi yasası İslama aktarılmış, hırsıza el kesme cezası verilmiştir. Bu kadar kesin, açık ve net. Kıvırtma payı yok.

 

Hırsızların neredeyse eşit oranda dişi ve erkek hırsızlardan oluşması yüzünden "dişi erkek ayırmayın... Bütün hırsızların ellerini kesin" denmek istenmiş ama çok bozuk bir ifadeyle söylenmiştir. İfade öyle böyle değil, çok bozuk. Son derece avamca, adi ve bayağı bir ifade. Öyle ki ağzına geliverdiği şekilde söylenivermiş, söylenmeden önce bir saniye bile düşünülmemiş gibi duran çok bozuk bir ifade.   

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Hasan Akçay said:

Firavun, 
kendisine muhalefet edenleri nasil cezalandiracagini belirtirken 
iste katta'a fiilini kullaniyor (A'râf 124): 

Sizin ellerinizi ve ayaklarinizi kesecegim -Le ukattianne eydiyekum ve erculekum.

Görüldügü üzere
Firavunun adaleti madaleti yok.
eller kesip başlar koparacak o. 

 

Aynı cezayı arap putu  Allah da kullanıyor.

 

Maide/33. Allah ve O'nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya çarmıha gerilmeleri ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.

 

Görüldüğü üzere arabın putunun da adaleti madaleti yok, put firavundan daha sadist ve adaletsiz çünkü öldürmekle yetinmiyor, diriltip işkenceye devam ediyor.

 

Ölünce firavundan kurtulma imkanı var ama arabın putundan kurtulma imkanı yok, bu sapık put öldükten sonra bile insanı rahat bırakmıyor, diriltip işkenceye devam ediyor.

 

3 hours ago, Hasan Akçay said:

IKTAÛ ise 
mecazî anlamlari dile getiren 
bir fiil. 

 

Bir hüküm verilirken mecaz, benzetme, ironi, kinaye gibi edebiyat oyunları kullanılmaz, ne yapılacağı açık açık, hiç bir yanlış anlaşılmaya fırsat vermeyecek şekilde anlatılır. Tüm insanlığa ve tüm zamanlara gönderildiği iddia edilen bir kitapta mecaz, benzetme, kinaye gibi edebiyat tekniklerinin kullanılması başlı başına bir çelişkidir.

 

Maide/38. Ve, hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak üzere, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Ve Allah Azîz'dir, Hakîm 'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

 

Bu ayette kesin anlamında kullanılan fiilin asıl anlamı "cut off" yani kesip kopartmaktır.

 

(5:38:3)
fa-iq'ṭaʿū
[then] cut off

 

Kaynak: http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=5&verse=38

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, democrossian yazdı:

Evet, meşhur Maide 38... Konu bu Kuran pasajı.

 

Müslümlerin en çok rahatsız olduğu, inkar ettiği... Tabii Müslüm derken tatlı su Müslümleri, yoksa vahşi ilkel Müslümlerin sevdiği bir ayettir. Ama yerli Müslümlerin en az yarıdan fazlası bu ayetten rahatsızdır. Çünkü saçma, olmayacak, vahşi bir şey. Hırsızın elini kesersen onu bu kez dilenci yaparsın, sorun çözülmüş olmaz. Yine başkasının emeğinden geçinir.

 

Hapiste besleyeyim mi diyorsan kolayı var: Çıkarırsın bir yasa. Bu yasaya göre çaldığı miktarı asgari ücrete böler, çıkan süre kadar madende çalıştırırsın. Bu kadar yani, hapiste beslemek istemiyorsan yapacağın bu. Çaldığı meblağı ödeyince cezası biter. Çalışmam der oturursa itaatsizlik disiplinsizlik cezası ile cezası artar. Hücre tecridine kadar gider. Yapacakların bunlar. El mel kesmek saçmalık olmakla kalsa, vahşet de aynı zamanda.

 

Bu apaçık bir konu da, benim asıl gündeme getireceğim, ilgili pasajda ifade bozukluğu olması. Şimdi metin şu şekilde: "vessariku vessarikatu feiktau eydiyehuma". Bu sorunlu ve bozuk ifadeli, anlatım bozukluğu olan bir söz. Basit, adi, cahil ağzı, bozuk bir ifade. Bunun nedenlerinden birisi, Kuran'da noktalama işaretleri ve imla kuralları olmayışı. Olsaydı şöyle olması gerekirdi: "Vessariku vessarikatu... Feiktau eydiyehuma!"   

 

O zaman düzgün anlam şu şekilde çıkardı: "Erkek hırsız ve dişi hırsız... Onların ellerini kesin!'" Çünkü ifade tek cümle olunca tekil olarak iki hırsız ve çoğul (*) eller uyumsuzluğu ve çelişkisi ortaya çıkıyor. Halbuki açıktır ki söylenmek istenen şöyle bir şey: "Erkeği ve dişisi, o hırsızlar yok mu... O hırsızlığı yapan herkesin ellerini kesin!"

 

Kuran'da böyle bozuk anlatım örnekleri çoktur. Esasen Kuran'ın anlatımı çoğu kez bozuktur. Arapçada icazet, belagat denen özelliklerden tümüyle yoksun, adi, bayağı ve bozuk anlatımı olan bir metindir.

 

(*) İkiden fazla çoğul. Arapçada böyle bir çoğul ayrımı vardır. Türkçede birden fazla çoğuldur ama Arapça iki ile ikiden fazla çoğulu ayrı kategoride ele alır.

 

burda elleri kesmekten kasıt tam anlamıyladır yani öyle soyut manada felan değildir bu konuda haklısın ama eğer hırsız yakalanmadan evvel gelip tevbe ederse ona herhangi bir yaptırım uygulanmaz burada el kesmedeki kasıt sonuç almadır.Arabistan hırsızlığın en az olduğu yerdir bu da kanunun ne kadar etkili olduğunun göstergesi değil midir ? ayrıca eğer o insan fakirliğinden açlığından hırsızlık yapmışsa yine herhangi bir yaptırım uygulanmaz bu da çok mantıklıdır çünkü adamın aç kalmasının fakir kalmasının sebebi toplumdur devlettir böyle görülür ve ceza uygulanmaz hatırlarsınız türkiye'de baklava çalan çocuğu içeri atmışlardı :) ama hiçbir ihtiyacı yokken hırsızlık yapan insan sadece malını çaldığı kişiye değil bütün bir topluma zarar verir mesela bizim mahalleye bir ara hırsız dadanmıştı bütün gece hırsız bekler olmuştuk huzursuz olmuştu insanlar... bu açıdan da bakmak gerekir insanların biriktirdiği bütün parayı çalıp kaçıyorlar insanların hayalleriyle oynuyor bu hırsızlar başına gelmeyen anlamaz tabi... sen yine bu dil bilgisi işine bulaşmışsın hüre hür köleye köle olayındaki gibi burada anlaşılmayacak bir şey görmüyorum ben ellerini kesin diyor işte ne var bunda neyi anlamıyorsun ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
55 minutes ago, robertobaggio said:

 sen yine bu dil bilgisi işine bulaşmışsın hüre hür köleye köle olayındaki gibi burada anlaşılmayacak bir şey görmüyorum ben ellerini kesin diyor işte ne var bunda neyi anlamıyorsun ?

 

Sen bunu Hasan'a ve Hasan gibilere anlat, anlamayanlar onlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, Bingel said:

Arapcada ''batara'' = ampute etmek. Kökten kopartmak = ''fassala''. Bu kelimeler o kuran ayetlerinde gecmemektedir. Kesmenin anlami ne dir onu ilk önce ögrenin.

 

1. Faşşala, yola çıkmak, ayrılmak, hüküm vermek, netleştirmek, detaylı olarak açıklamak, izah etmek anlamına gelir ve Kuran'da bir çok yerde kullanılmıştır.

Kaynak: http://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=fSl#(2:249:2)

 

2. Batara, çok sevinmek, övünmek anlamına gelir ve Kuran'da 2 yerde kullanılmıştır.

Kaynak: http://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=bTr#(28:58:5)

 

Şimdi git sen doğru dürüst öğren, ondan sonra ahkam kes.

 

Maide/38. Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

(5:38:3)
fa-iq'ṭaʿū
[then] cut off

 

Bu arada ayette kullanılan kelime "kesip kopartmak" anlamına geliyor.

Kaynak: http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=5&verse=38

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
35 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

1. Faşşala, yola çıkmak, ayrılmak, hüküm vermek, netleştirmek, detaylı olarak açıklamak, izah etmek anlamına gelir ve Kuran'da bir çok yerde kullanılmıştır.

Kaynak: http://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=fSl#(2:249:2)

 

2. Batara, çok sevinmek, övünmek anlamına gelir ve Kuran'da 2 yerde kullanılmıştır.

Kaynak: http://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=bTr#(28:58:5)

 

Şimdi git sen doğru dürüst öğren, ondan sonra ahkam kes.

 

Maide/38. Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

(5:38:3)
fa-iq'ṭaʿū
[then] cut off

 

Bu arada ayette kullanılan kelime "kesip kopartmak" anlamına geliyor.

Kaynak: http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=5&verse=38

 

 

 

Yanlisin var burda. Istersen google translate'e git sor. Arapcada ampute etmek: بتر (batara) kopartmak/birbirinden ayirmak فصل (fassala) ve قطع degil (kesmek).

 

Kesmek , ampute etmek , kopartmak/birbirinden ayirmak arasinda cok büyük farklar var. Bunu sen anlamiyorsan ben napim?

tarihinde Bingel tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
36 minutes ago, Bingel said:

 

Yanlisin var burda. Istersen google translate'e git sor. Arapcada ampute etmek: بتر (batara) kopartmak/birbirinden ayirmak فصل (fassala) ve قطع degil (kesmek).

 

Kesmek , ampute etmek , kopartmak/birbirinden ayirmak arasinda cok büyük farklar var. Bunu sen anlamiyorsan ben napim?

 

https://translate.google.com.tr/#ar/en/فَاقْطَعُوا

 

http://corpus.quran.com/wordbyword.jsp?chapter=5&verse=38

 

Sen herhalde hiç bir anlam için birden fazla kelime kullanıldığını duymadın. Mesela ölmek anlamında gebermek, zıbarmak, nalları dikmek, göçmek, vefat etmek, hayatını kaybetmek vs gibi. 

 

Ayrıca قطع degil (kesmek) dediğin ifadeye tıkla bakalım, ne çıkıyor.

 

Maide/38. Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Bu ayette kastedilen cezanın "elleri kesip kopartmak, ampute etmek" anlamına geldiği 1400 yıldır bilinen ve uygulanan bir gerçek. 1400 yıldır tüm İslam alemi yanlış anladı da bir tek senin gibi kerameti kendinden menkuller mi doğru anladı? Adama bak, anadili arapça olan araplara arapçayı öğretiyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah mal ve kudret diyemiyor mu?
Diyebildiğini buldum. 
"Hahamların ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını"...
"Mallarını Allah yolunda infak eden"...
"Mal ve nimetler sizden zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın"...

 

Üsteki ayetleri de allah yazdırmış. Mal da demiş, kudret te demiş ama maide 38'de allah, hırsızın mallarına el koyun, kudretini kesin dememiş. Allah'ın dili sürtçüp, hırsızın kudretini kesin diyecekken, hırsızın elini kesin demiş muamelesi yapmayın. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...