Jump to content

Hz Muhammed'in okuma yazma bilmemesi-ümmi oluşu


Recommended Posts

Merhaba arkadaşlar size birkaç argümanla Hz Muhammed'in ümmi oluşunu yahut peygamberlikten sonra öğrenmiş olduğunu ispat etmeye çalışacağım ve Kur'an'ı Tevrat'tan ve İncil'den aşırdı diyenlere de cevap vereceğim.

 

Ankebut 48 diyanet işleri : Sen şu Kur’an’dan önce HİÇBİR kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, ŞÜPHEYE düşerlerdi.

Ankebut 48 Seyyid Kutub :  Sen Kur'an'dan önce HİÇBİR kitap okumuş ya da eline kalem alarak yazmış biri değilsin. Öyle olsaydı batıl yanlısı inkârcılar KUŞKUlanırlardı

Ankebut 48 Yaşar Nuri Öztürk :Sen bundan önce HERHANGİ bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla saplananlar mutlaka KUŞKU duyacaklardı.

Ankebut 48  Sadık Türkmen : Sen bundan önce HERHANGİ bir kitap okuyan/okuyor değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun! Öyle olsaydı yalana/bâtıla uyanlar KUŞKUlanabilirlerdi!

Ankebut 48 İbni Kesir           : Daha önce sen HİÇBİR kitab okur değildin. Sağ elinle de onu yazmıyordun. Öyle olsaydı; batılda olanlar ŞÜPHEye düşerlerdi.

Ankebut 48    Harun Yıldırım  : Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı.

- Elmalılı Hamdi Yazır: Sen bundan evvel kitab okur değildin, hâlâ da elinde yazı yazmazsın öyle olsaydı mubtıller şübhelenebilirlerdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş): Sen bundan önce kitap okur değildin, hala da elinle yazı yazmazsın; öyle olsaydı batıla uyanlar şüphelenebilirlerdi.

 

evet arkadaşlar farklı insanlardan ve bir kurumdan çevirileri yukarda verdim eski alimlerden olsun cumhuriyet alimleri olsun yahut ihvandan olsun her çeşit alimden çeviri verdim ki ya eskilerden vermemişsin veya diyanet'e bakalım demeyesiniz diye böyle yaptım. Arkadaşlar gördüğünüz üzere Hz muhammed herhangi bir kitap okumuş değil ve hala da sen elinle yazamazsın diyor ki böyle bir iddia yanlış olsa her şeyden nem kapmaya alışkın olan müşrikler ''ya muhammed ne sallıyorsun be sen baya da okuma yazma biliyorsun sen ticaretle uğraşan adamsın böyle bir şeyi nasıl söylersin seni yalancı  meczup herif'' demezler miydi ? ki müşriklerin böyle demediğini zaten biliyoruz onların iddiası bambaşka onlar NAHL suresinde görüleceği üzere :

 

 Ve andolsun ki Biz, onların: “Fakat O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), ona şüphesiz bir beşer (insan) öğretiyor.” dediğini biliyoruz. Ona isnad ettikleri kişinin lisanı acemidir (Arapça değildir). Bu (Kur’ân-ı Kerim) lisanı ise apaçık Arapça’dır.

 

müşrikler diyorlar ki muhammed bunu sen yazamazsın zaten ya sen cinlendin ya da sana bunu hıristiyan köle öğretiyor diyorlar ve üstüne bu ayet geliyor ayet açık zaten adamın dili farsçaymış ee hz muhammed farsça bilmeyen biri o halde nasıl öğretecek bu apaçık arapçadır diyor ayette... bunlar ilk argümanlarım 

 

ikinci argümanımsa hz muhammed'in okuma yazma bilse bile incili veya tevtar'ı okuyamayacağı yönünde çünkü incil ve tevrat'ın arapça çevirisi o dönemde YOK. Şurada ispatı görebilirsiniz :    https://www.youtube.com/watch?v=yw1W0X8ZDvw

 

incilin almanca çevirisi bile Martin Luther'den sonra olmuştur  kilise incilin baska dillere çevrilmesini günah saymıştır bir dönem... incilin ilk çevirisi peygamberden 200 yıl sonra yeni ahitinki 1000 yıl sonra olmuştur... hz muhammed arapça okuma yazma bilse de incili tevratı okuyamazdı... Varaka'dan öğrendi diyenler olabilir ancak müşrikler böyle iddiada bulunmamışlardır ayrıca Varaka 610'da ölmüş biri hz muhammed bütün bunları kelimesi kelimesine nasıl ezberleyecek...

 

üçüncü argümanım hudeybiye barış antlaşması sırasında yaşananlar şurada tam metin görebilirsiniz : http://www.resulullah.org/hudeybiye-antlasmasi ben aşağı önemli yeri kopyaladım 

Bu arada Müslümanlar da, Hz. Fahr-i Âlem’e karşı besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak, “Biz, Re­sû­lul­lah Muhammed’den başkasını yaz­dırmayınız! Ne diye dininiz uğrunda bu eksikliği, bu hakareti kabul ediyo­ruz?” diye yüksek sesle konuşmaya başladılar.

Resûl-i Kibriya Efendimiz, Müslümanlara seslerini kıs­ma­larını ve susmala­rını mübarek elleriyle işaret buyurdu. Birden sustular.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Hz. Ali’ye, “Bana onların yerini gös­ter” dedi.

Hz. Ali, “Re­sû­lul­lah” kelimesinin bulunduğu yeri gösterdi. Resûl-i Ekrem Efen­dimiz de onu eliyle sildi. Yerine ise “İbn-u Abdullah (Abdullah’ın oğlu)” ke­li­melerini yazdırdı.

 

okuma yazma bilen insan bana yerini göster der mi ? bu kıssa birçok sitede var ben bir filmde de izlemiştim zaten doğru olması kuvvetli...

 

peygamberin vahiy geldiğinde ''ben okuma bilmem''  dediği de bilinir.

 

allah belki de bilerek böyle bir tercih yaptı çok okumuş allame bir insan ben peygamberim dese insanlar ''sen delisin meczupsun , cinlenmişsin'' demezdi ''sen bunları biliyorsun zaten sen bilgili birisin'' derlerdi ama müşrikler ne dedi '' bunu ona hıristiyan köle öğretiyor'' 

hz muhammed'in ümmi olduğu konusunda ittifak vardı alimler arasında ama peygamberliğin son dönemine doğru az da olsa öğrendiği öne sürülür hz muhammed cebrail'le kur'an'ı ezberlerdi şu ayette görüleceği gibi : 

 Ali Ünal: Sana vahyedileni hemen ezberleyip bellemek için dilini hareket ettirme.
13 - Bayraktar Bayraklı: Vahyi ezberlemek için dilini acele kıpırdatma!
 
zaten hz muhammed'in kur'an'ı yazmadığını biliyoruz 40 kadar vahiy katibi yazardı...
 
 Diyanet İşleri (eski): Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer SELAMETLE

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 dakika önce, robertobaggio yazdı:

 

 

hz muhammed'in ümmi olduğu konusunda ittifak vardı alimler arasında ama peygamberliğin son dönemine doğru az da olsa öğrendiği öne sürülür hz muhammed cebrail'le kur'an'ı ezberlerdi şu ayette görüleceği gibi : 

 Ali Ünal: Sana vahyedileni hemen ezberleyip bellemek için dilini hareket ettirme.
13 - Bayraktar Bayraklı: Vahyi ezberlemek için dilini acele kıpırdatma!
 Diyanet İşleri (eski): Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer SELAMETLE

 

 

 

 

 

 

Sayın robertobaggio,

Bu ayetin muhammed ile alakası yok. Kıyamet ile ilgili surenin ortasında neden muhammedin dilini acele ile oynatması konusu geçsin ki?

 

 

tarihinde Rookie Explorer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Sayın robertobaggio,

Bu ayetin muhammed ile alakası yok. Kıyamet ile ilgili surenin ortasında neden muhammedin dilini acele ile oynatması konusu geçsin ki?

 

 

Sayın Rookie,

 

Devamını da aşağı yazdım cebrail okuyordu hz muhammed de tekrar ediyordu sonra da yazdırıyordu ... bir de bir sure bir anda topluca inmiyordu araya baska konularda girebiliyordu mesela bakara suresi 281. ayet en son inenlerden bir tanesidir (normalde bakara suresi iniş sırasına göre 2. suredir) daha sonradan eklenmiştir kıyamet suresinin ortasında böyle bir şeyin olmasında herhangi bir mantık hatası yok... bu arada hz muhammed'den başka biri olmasına imkan yok başka kim olacak ki :) 

tarihinde robertobaggio tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, malta erigi yazdı:

Muho'nun arakladigi sadece tevrat ve incil degil, yahudi masallari da var. Yani is allah tarafindan gonderildigini soylediginiz 4 kitapla bitmiyor. 

argümanıma cevap vermedin ? ya da veremedin mi ? incil ve tevratın çevirisi yokken nasıl arak yapacak acaba ?

 

https://www.youtube.com/watch?v=1o_mTsrIKuI

 

tarihinde robertobaggio tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, robertobaggio said:

argümanıma cevap vermedin ? ya da veremedin mi ? incil ve tevratın çevirisi yokken nasıl arak yapacak acaba ?

Bu nasil bi yalan? Hristiyan ve musevilerle ic ice yasarken, neden araklayamayacakmis? Okuma bilmesine dahi gerek yok, 1-2 akil hocasi yeterli. Zaten bazi araklamalari da yanlis yapmis. Herkesi amca oglu, dayi kizi vs yapmis. 100 tane konu vardir bu forumda bunlarla ilgili.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, malta erigi yazdı:

Bu nasil bi yalan? Hristiyan ve musevilerle ic ice yasarken, neden araklayamayacakmis? Okuma bilmesine dahi gerek yok, 1-2 akil hocasi yeterli. Zaten bazi araklamalari da yanlis yapmis. Herkesi amca oglu, dayi kizi vs yapmis. 100 tane konu vardir bu forumda bunlarla ilgili.

valla ben sizin forumunuza bakmıyorum ben mumsema.com'a felan da bakmıyorum ben tarihi kaynaklara bakmaya çalışıyorum ve aklımı kullanıyorum latinceyi bugün celal şengör ve ilber ortaylı gibi üst düzey aristokratlardan başkası bilmez hele incilin asıl dili aramiceyi bilen adam sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmez... sen cumhuriyet dönemi okuma yazma oranlarına bir baksana... 1700'lerde ingiltere gibi oxford cambridge gibi üniversitelerin bulunduğu bir ülkede bile okuma yazma oranı %50 idi demek ki 600lerde arabistanda okuma yazmanın çok çok daha az olduğunu anlayabiliriz... 1900lerin başında osmanlıda okuma yazma oranı yüzde 5 felandı :) ayrıca müşrikler neden bu ayete itiraz etmiyor? 6000 küsür ayeti mi ezberleyecek hem de yarısı kıssa olan bir kitap? 

 

şu ayeti de bırakayım şuraya :  YUNUS SURESİ 16. AYET :  De ki: “Eğer Allah dileseydi, bana bu Kur'ân'ı indirmezdi. Ben de onu size okumazdım, Allah ta size onu bildirmezdi. Gerçek şu ki, bu vahiy bana gelmezden önce bir ömür aranızda bulundum, böyle şeylerle hiç ilişkimin olmadığını görüyordunuz, öyleyse yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?”

tarihinde robertobaggio tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ARAF SURESİ 157.AYET

 

 Yaşar Nuri Öztürk: Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ÜMMİ peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, malta erigi yazdı:

Erik suresi:

 

Cahil, yagmaci, tecavuzcu, katil bir bedevinin pesine takilan 21.yy dangalaklari olacaktir. Bunlar medeni dunyayi yerinde sayarak izleyeceklerdir. Iste bunlar mallarin ta kendileridir.

İnsan gibi kompleks bir varlığın ve 8 milyon küsür ( tespit edilebilen sayı) canlının tesadüf eseri oluştuğuna inanan insanlar çok mu akıllı oluyor acaba :) agnostik olun bari ... yine buraya geldiniz argümanlarıma cevap veremeden kendince dalga geçip gidiyorsun malta eriği neden cevap veremiyorsun normalde olsa 1 paragraf döşemiştin buraya :) 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, robertobaggio said:

İnsan gibi kompleks bir varlığın ve 8 milyon küsür ( tespit edilebilen sayı) canlının tesadüf eseri oluştuğuna inanan insanlar çok mu akıllı oluyor acaba :) agnostik olun bari ... yine buraya geldiniz argümanlarıma cevap veremeden kendince dalga geçip gidiyorsun malta eriği neden cevap veremiyorsun normalde olsa 1 paragraf döşemiştin buraya :) 

Ne sordun da neyi cevaplayacagiz? Yasayip-yasamadigi bile belli olmayan biri icin "okuma biliyor muydu, bilmiyor muydu?" diye soru mu olur? 

Insan gibi komplex canlinin olusmasi milyarlarca yil surmus bir surec. Sen milyarlarca yil ne demek kafan aliyor mu? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, malta erigi yazdı:

Ne sordun da neyi cevaplayacagiz? Yasayip-yasamadigi bile belli olmayan biri icin "okuma biliyor muydu, bilmiyor muydu?" diye soru mu olur? 

Insan gibi komplex canlinin olusmasi milyarlarca yil surmus bir surec. Sen milyarlarca yil ne demek kafan aliyor mu? 

senin heralde zamanın izafiyetinden haberin yok ? 

 

MEARİC SURESİ 4. AYET : Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir. 

 

bir gün 50 bin yıl tutuyor diyor... sen heralde allahı zamanın içinde bekliyor felan mı sanıyorsun daha uzayda bile zaman her yerde aynı değil... ikizler paradoksunu bir araştırmanı öneririm... bir de kur'an dünya bir anda oluştu demiyor 6 evrede/aşamada oluştu diyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 minutes ago, robertobaggio said:

senin heralde zamanın izafiyetinden haberin yok ? 

 

MEARİC SURESİ 4. AYET : Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir. 

 

bir gün 50 bin yıl tutuyor diyor... sen heralde allahı zamanın içinde bekliyor felan mı sanıyorsun daha uzayda bile zaman her yerde aynı değil... ikizler paradoksunu bir araştırmanı öneririm... bir de kur'an dünya bir anda oluştu demiyor 6 evrede/aşamada oluştu diyor...

Bunun benim yazdigimla uzaktan-yakindan alakasi yok. Dunyanin yasi da belli, ilk hucreli canlilardan homo sapiens sapins'e kadar gecen zaman da belli. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, malta erigi yazdı:

Bunun benim yazdigimla uzaktan-yakindan alakasi yok. Dunyanin yasi da belli, ilk hucreli canlilardan homo sapiens sapins'e kadar gecen zaman da belli. 

arkadaşım nasıl ilgisi yok ben diyorum bize göre 13 milyar yıl da belki allaha göre o 50 sene bunu bilemeyiz çünkü zaman izafi zamanın yaratıcısının zamanın içinde beklemesi mümkün müdür ? 

şu ayete bir bakalım BAKARA 30 :Hani Rabbin, Meleklere: 'Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. Onlar da: 'Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi var edeceksin?' dediler. (Allah:) 'Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim' dedi... halife demek bir şeyi bir yerde başka şeylerin üstünde yetkili kılmak üstün kılmak demektir buradan bizden önce yeryüzünde varlıkların yaratılmış olduğunu görüyoruz... ayrıca melekler soruyor orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? meleklerin kanı yoktur melekler nereden biliyordu kanı bozgunculuğu ? demek ki bizden önce yeryüzünde kan döken bozgun çıkartan varlıklar vardı... cinler vardı diyen var zaten cinlerin insanlardan önce yaratıldığı kur'an'da yazıyor bir de böyle bak... 

 

 Allah, Âdem'e (gerekli olan) bütün (eşyanın) isimlerini öğretti. Sonra o eşyayı meleklere göstererek, (iddianızda) doğrular iseniz, bunların isimlerini Bana haber verin, buyurdu.

 

eşyanın isimlerini öğretmiş artık buradaki eşyadan maksat nedir bilmiyorum... ayrıca alak suresinde ''insana beyanı(açıklamayı) öğretti'' şeklinde ayet de var burada insanı diğer varlıklardan üstün kılan şeyin öğrenme ve açıklama durumu olduğunu anlıyoruz...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, robertobaggio yazdı:

senin heralde zamanın izafiyetinden haberin yok ? 

 

MEARİC SURESİ 4. AYET : Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir. 

 

bir gün 50 bin yıl tutuyor diyor... sen heralde allahı zamanın içinde bekliyor felan mı sanıyorsun daha uzayda bile zaman her yerde aynı değil... ikizler paradoksunu bir araştırmanı öneririm... bir de kur'an dünya bir anda oluştu demiyor 6 evrede/aşamada oluştu diyor...

 

:D 7yyın kara cahil arabı genel göreliliği de çözmüş meğer

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

:D 7yyın kara cahil arabı genel göreliliği de çözmüş meğer

 

 

beyler argümanlarıma bir cevap verecek misiniz mesela incil ve tevratın çevrilme tarihleriyle ilgili yoksa dalga mı geçeceksiniz ben sizinle dalga geçmiyorum ki... lütfen düzgün konuşalım beyler 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, robertobaggio yazdı:

Sayın Rookie,

 

Devamını da aşağı yazdım cebrail okuyordu hz muhammed de tekrar ediyordu sonra da yazdırıyordu ... bir de bir sure bir anda topluca inmiyordu araya baska konularda girebiliyordu mesela bakara suresi 281. ayet en son inenlerden bir tanesidir (normalde bakara suresi iniş sırasına göre 2. suredir) daha sonradan eklenmiştir kıyamet suresinin ortasında böyle bir şeyin olmasında herhangi bir mantık hatası yok... bu arada hz muhammed'den başka biri olmasına imkan yok başka kim olacak ki :) 

 

Sayın robertobaggio,

Kıyame suresinin 11-21 ayetleri aşağıda, dikkatle inceleyin lütfen, araya giren başka bir konu var mı?

öyle ki, dilini hareket ettirmeye çalışan pekala siz de olabilirsiniz.

 

 

Hayır, sığınacak bir yer yoktur.
İzin günü karar kılınan yer senin Rabbinin Huzuru’dur.
İzin günü insana, takdim ettiği  ve tehir edip şeyler haber verilir.
Hayır, insan kendi kendisinin şahididir.
Mazeretlerini beyan etse bile.

 

Aceleyle dilini hareket ettirme! (yani konuşmaya çalışma)
Muhakkak ki O’nun toplanması ve okunması Bize aittir. 
Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna tabi ol.
Sonra O’nun beyanı şüphen olmasın ki Bize aittir.

 

Hayır, bilâkis siz çabuk geçeni (dünya hayatını) seviyorsunuz.
Ve ahireti terkediyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Sayın robertobaggio,

Kıyame suresinin 11-21 ayetleri aşağıda, dikkatle inceleyin lütfen, araya giren başka bir konu var mı?

öyle ki, dilini hareket ettirmeye çalışan pekala siz de olabilirsiniz.

 

 

Hayır, sığınacak bir yer yoktur.
İzin günü karar kılınan yer senin Rabbinin Huzuru’dur.
İzin günü insana, takdim ettiği  ve tehir edip şeyler haber verilir.
Hayır, insan kendi kendisinin şahididir.
Mazeretlerini beyan etse bile.

 

Aceleyle dilini hareket ettirme! (yani konuşmaya çalışma)
Muhakkak ki O’nun toplanması ve okunması Bize aittir. 
Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna tabi ol.
Sonra O’nun beyanı şüphen olmasın ki Bize aittir.

 

Hayır, bilâkis siz çabuk geçeni (dünya hayatını) seviyorsunuz.
Ve ahireti terkediyorsunuz.

tekrardan merhaba , http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=75&ayet=16  şuradan bakarsan bunun peygamberle ilgili olduğunu kesin bir bilgiyle anlayabilirsin dediğim gibi arada düzeltmeler uyarmalar yapılıyor peygambere bunda herhangi bir sıkıntı yok mantık hatası da yok

 

TEFSİR olarak şu var :Allah Kur'ân-ı Kerim'i Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in kalbine yazmaya başlamadan evvel O'nun nasıl acele ettiği ifade edilmektedir.

 

demek ki peygamber bu sure inerken ezberlemede sıkıntı yaşadı hızlandırmaya çalıştı allah da onun böyle yaptığını görünce muhammed sakin ol heyecanlanma tarzında bir ayet indirdi ve sonra kaldığı yerden devam etti...

 

şöyle bilgiler de var... 

Ana hatlarını çizmeye çalıştığımız bu görüş, Taben' nin (310/923) verdiği bilgilere göre, Saıd b. Cübeyr (951713) kanalıyla İbn Abbas'a dayanmaktadır. Taben şu bilgileri vermektedir: İbn Abbas şöyle demiştir: Cebrail kendisine vahiy getirdiği zaman Hz. Peygamber, [ayetin inişi] devam ederken dilini ve dudaklarını hareket ettiriyordu; zira bu [vahyi alma işi] onu sıkıntıya sokuyordu. Bu da onun [o esnadaki hareketlerinden] anlaşılıyordu. Bunun üzerine Allah, 'dilini hareket e ttir11le ...' ayetlerini indirdi.5

 

Yine Saıd b. Cübeyr kanalıyla İbn Abbas'a dayandırdığı diğer rivayetlerinde Tabeô, Hz. Peygamber'in dilini ve dudaklarını hareket ettirmesine sebep olan şeyin, vahiy alırken unutacağı korkusuyla acele ederek yeni ayeti ezberlerneye çalışması olduğunu; fakat bu durumun onun vahyi ezberlemesi konusunda sıkıntıya yol açtığını; üzerinde durduğumuz ayetlerin de bu durumu ele aldığını;6 bu ayetlerle vahiy henüz tamamlanmadan dilini ve dudaklarını oynatmanın ona yasaklandığını; dilini ve dudaklarını oynatmak yerine dinlemesi gerektiğinin salık verildiğini bildirmektedir.7 Hadis kaynaklarında yer alan rivayetler de -ki, metinlerinde bazı farklılıklar bulunmakla beraber, bu rivayetlerin tamamı Saıd b. Cübeyr kanalıyla İbn Abbas'a ulaşmaktadır- Tabeô'nin verdiği bilgilerle paralellik arzetmektedir.~ Bazı müfessirler İbn Abbas'a dayandırılan bu görüşü kendi görüşleri olarak sunmaktadırlar. Mukatil b. Süleyman (150/767) bu müfessirlerin ilkIerindendir. O, görüşünü şu cümlelerle ifade etmektedir

 

kaynakça : http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/727/9210.pdf  hayırlı günler,Selametle...

 

tarihinde robertobaggio tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, robertobaggio yazdı:

 

 

kaynakça : http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/727/9210.pdf  hayırlı günler,Selametle...

 

 

Verdiğiniz linkte, sonuç bölümünde şunlar yazıyor.

 

Girişten sonra inkarcı kişi (el-insan) larafından kıyametin zamanı ile ilgili olarak sorulan soruya cevap mahiyetinde, önce kıyametin kopuş anı (ayet: 6-9),

sonra da inkarcının bu esnadaki korku ve çaresizlik içindeki tutumu tasvir edilmekle (ayet: 10-11);

en sonunda da neticede dönüşün Allah'a olduğu vurgulanmakladır (ayet: 12).

Yine bu bölümde inkarcı kişiye bu dünyada İslam'a karşı yaptıklarınınıı ve planlayıp da yapamadıklarının bildirileceği; yani amel defterinin önüne konulacağı (ayet: 13),

onun bu defterde olan her şeyi hatırlayacağı; daha doğrusu kendi vücudunun organlarının bunlara şahit olduğu (ayet: 14), 

buna karşılık kendini kurtarmak için onun bir takım mazeretler ileri süreceği ve / veya özür dileyeceği (ayet: 15) belirtilmektedir.

Kanaatimizce, araştırmamızın asıl konusunu oluşturan ayetler de işte bu bağlamda anlam kazanmaktadır.

Kıyamet Günü'ndeki yargılanma anı tasvir edilirken, ortada hiçbir sebep yokken birden sözün değiştirilmesi oldukça uzak bir ihtimaldir. Zira surenin bu bölümünde 13 'üncü ayetten itibaren yargılayanla yargılanan (inkarcı) arasındaki diyaloga yer verilmektedir. Amel defterinin ortaya konmasıyla başlayan bu diyaloga göre, yargılanan kişi amel defterinin içinde kayıtlı olanları gördüğünde mazeretierini ortaya koyarak özür dilemekte: fakat ne mazeretieri, ne de özrü kabul edilmektedir.

Üstelik acelecilik edip de amel defteri ile ilgili olarak yanlış bir şey söylememesi konusunda da uyarılmaktadır. Ayrıca amel defterinin iıahi irade tarafından hazırlandığı; onu okuma ve açıklama, özeııikle mazeretiere karşı açıklama yapma işinin de yine bu iradeye ait olduğu: bu yüzden sadece susması ve ilahi irade tarafından yapılan okumayı ve açıklamayı izlemesi / kabullenmesi gerektiği belirtilmektedir (ayet: 16-19).

İnkarcının bu durumu mahkemede yargılanan bir suçlunun durumuna benzemektedir. Mahkemede ortaya konan kanıtlardan tamamen haksız olduğunu anlayan bir suçlu bir takım mazeretler ileri sürmeye, özür dilemeye ve yalvarmaya başlar. Fakat çok geçmeden susturulur, aleyhinde toplanan kanıtların yeterli olduğu, mahkeme esnasında bunların kendisine açıklandığı hatırlatılarak hakkındaki karar yüzüne karşı okunur.

 

Saygılar

 

tarihinde Rookie Explorer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Verdiğiniz linkte, sonuç bölümünde şunlar yazıyor.

 

Girişten sonra inkarcı kişi (el-insan) larafından kıyametin zamanı ile ilgili olarak sorulan soruya cevap mahiyetinde, önce kıyametin kopuş anı (ayet: 6-9),

sonra da inkarcının bu esnadaki korku ve çaresizlik içindeki tutumu tasvir edilmekle (ayet: 10-11);

en sonunda da neticede dönüşün Allah'a olduğu vurgulanmakladır (ayet: 12).

Yine bu bölümde inkarcı kişiye bu dünyada İslam'a karşı yaptıklarınınıı ve planlayıp da yapamadıklarının bildirileceği; yani amel defterinin önüne konulacağı (ayet: 13),

onun bu defterde olan her şeyi hatırlayacağı; daha doğrusu kendi vücudunun organlarının bunlara şahit olduğu (ayet: 14), 

buna karşılık kendini kurtarmak için onun bir takım mazeretler ileri süreceği ve / veya özür dileyeceği (ayet: 15) belirtilmektedir.

Kanaatimizce, araştırmamızın asıl konusunu oluşturan ayetler de işte bu bağlamda anlam kazanmaktadır.

Kıyamet Günü'ndeki yargılanma anı tasvir edilirken, ortada hiçbir sebep yokken birden sözün değiştirilmesi oldukça uzak bir ihtimaldir. Zira surenin bu bölümünde 13 'üncü ayetten itibaren yargılayanla yargılanan (inkarcı) arasındaki diyaloga yer verilmektedir. Amel defterinin ortaya konmasıyla başlayan bu diyaloga göre, yargılanan kişi amel defterinin içinde kayıtlı olanları gördüğünde mazeretierini ortaya koyarak özür dilemekte: fakat ne mazeretieri, ne de özrü kabul edilmektedir.

Üstelik acelecilik edip de amel defteri ile ilgili olarak yanlış bir şey söylememesi konusunda da uyarılmaktadır. Ayrıca amel defterinin iıahi irade tarafından hazırlandığı; onu okuma ve açıklama, özeııikle mazeretiere karşı açıklama yapma işinin de yine bu iradeye ait olduğu: bu yüzden sadece susması ve ilahi irade tarafından yapılan okumayı ve açıklamayı izlemesi / kabullenmesi gerektiği belirtilmektedir (ayet: 16-19).

İnkarcının bu durumu mahkemede yargılanan bir suçlunun durumuna benzemektedir. Mahkemede ortaya konan kanıtlardan tamamen haksız olduğunu anlayan bir suçlu bir takım mazeretler ileri sürmeye, özür dilemeye ve yalvarmaya başlar. Fakat çok geçmeden susturulur, aleyhinde toplanan kanıtların yeterli olduğu, mahkeme esnasında bunların kendisine açıklandığı hatırlatılarak hakkındaki karar yüzüne karşı okunur.

 

Saygılar

 

bence mantıken bu saçma olur devamında onun toplatılması ve okutulması bize aittir diyor burda neyin toplatılması okutulması bu bence çok uçuk bir yorum olmuş geçmiş dönem alimleri zaten devamındaki ayette :Muhakkak ki O’nun toplanması ve okunması Bize aittir. diye bir ifade geçiyor ki bu zaten bence çok net olarak cevabı veriyor  Öyleyse O’nu okuduğumuz zaman, artık O’nun (Kur’ân’ın) okunuşuna tâbî ol. allah burada bir direktif veriyor bu direktifi bize değil elbette peygambere veriyor çünkü okunuşuna tabi olun insanlar gibi bir ifade yok direkt olarak bir şahsa yönelik bir ifade burada...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...