Jump to content

Allah O Kadar Zaman Ne Yapıyordu?


Recommended Posts

 

 

Kitabı okumadan bu kadar yazmanıza inanamıyorum, bir de okusanız neler yazacaksınız demek ki. Düşünmek iyi tabii ama önce bir de okumak da gerek. Bariz bir şey, bir saatlik konuşma kitabın içindeki bütün kuramı anlatmaya yetmez. Yukarıdaki yazıdan benim anladığım kısaca diyorsunuz ki: ''Kitabı okumadım ama konuşmasını dinledim, bence söyledikleri çok saçma çünkü ben anlamadım ve ikna olmadım. Bence, dinler konusunda da ben haklıyım herkesin benim gibi düşünmesi en mantıklısı olur.'' Ne diyeyim bu mantık (felsefi teknik anlamda) yeteneği ile size kolay gelsin bu hayatta.

Sağolunuz. Kitabı okumayacağımı söylemedim ve anlamamak gibi bir şey söz konusu değil. Ben haklıyım dedim fakat bunu demenin yanlış bir şey demek olduğunu bilmiyordum, bundan sonra demem, bir kenara yazdım.

 

Anladığıma göre mantık size mantıksız geliyor. Size de kolay gelsin bu hayatta. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kur'an'a göre evren, 6 günde yaratılmıştır. Bu 6 gün içerisinde bütün maddeler, yıldızlar, gezegenler ve gök adaların hepsinin yaratıldığı yazılıyor. Bu ayrıca bütün bilimlerin 6 gün içerisinde yaratıldığı anlamına geliyor. Her şey, bütün madde barındıran şeylerin yaratılması 6 gün alıyor. Ancak buradan klişe bir mantıksızlık ortaya çıkabilir. Allah'ın gücü sonsuz ise, neden evreni yaratması 6 gün sürmüş? Bu en klişe sorumuz, ancak daha derinlere ineceğiz. Biyolojiye, arkeolojiye ve fosillerle ilgili, geçmişi araştıran diğer bilimlere uğrayacağız.

 

Bu ayete gör evren, aşamalı olarak yaratılmıştır.

“Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.” Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler. Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir. (41 Fussilet Suresi, 9-12) 

 

Burada sadece yaratılış kısmına dikkat etmek önemli. Ayrım yapmaksızın aşamalara bakar isek 8 aşama olduğunu görürüz ancak bu sadece yanlış bir hesaplamadır. O yüzden burada çelişki yok demektir. Buradaki sorun veya mantıksızlık, bilimleri sahtekarlık yaparak silip süpürmesidir. "Sarsılmaz dağlar var etti." sözcük grubuna bakalım. Dağların sarsılmaz olduğu yazılmış. Ancak gayet sarsıntılı, hatta bazen yerleri, yükseklikleri bile değişiyor. Örneğin: deniz seviyesinden birazcık yukarıda olan bir yükselti, tektonik patlamalar sonucu kocaman bir dağa dönüşebiliyor. Veya tam tersine, başka olaylar sonucu, dümdüz bir ovaya dönüşebiliyor. Bunların hepsi bir sarsılma sonucunda oluşuyor. Bazı arkadaşlarımız "Kur'an herkesin anlaması için basit yazılmıştır." diyebilirler. Bir şeyi basit yazacaksanız, o şeyi yanlış yazmanıza gerek yoktur. Bu cümle "Yüksek dağlar var etti." minvalinde olabilirdi. Ancak yanlış olarak "sarsılmaz" denilmiş. Bunu Arapçadan çeviren kişinin hata yaptığını düşünemeyiz, çünkü o zaman bir paradoksa gireriz, eğer bu yanlış ise, diğerleri de yanlış olabilir. Neyin doğru olduğunu bilemezsiniz. "Sarsılmaz" kelimesi, güç, kudret ve dayanıklılık sıfatlarının abartısı olsaydı eğer, bunlar kullanılırdı çünkü bazı insanların yanlış anlayabileceği düşünülürdü. Fakat böyle olmamış, açıkça "Sarsılmaz" yazılmış. Bunun amacının insanların Allah'a güvenlerini artırmak olduğunu düşünüyorum, yani inanan kişiler için. Şahsen ben inanmıyorum, o yüzden de burada bu yazıyı yazıyorum. Sure içerisindeki diğer çelişkileri de beyninizi ve araştırmayı kullanarak bulabilirsiniz.

 

Devam edelim.

 

Evren şimdiki araştırmalara göre, 13.7 milyar yaşında. Dünya ise 4.54 milyar. Fakat insanlık atalarımızla beraber 2 milyon yıldır bulunuyor. Tabii burada çeşitler var, homo erectus bilinen en son atamız. Günümüzdeki modern insanlar ise homo sapiens. İnsanlar  tam olarak modern yaşamaya 200-300 yıl önce başladılar. Bu konuya geleceğiz ancak, Dinlerin dünyayla ilgili evrime karşı iddialarını bir inceleyelim. 

 

Dinlere göre dünya, evrende 10 bin yıldır var, insanlık da 7 bin. Ancak fosil kayıtlarına, yeryüzüne ve günümüzdeki iklim değişikliklerine, kıtaların yer değiştirme yönlerine ve zamanlarına matematiksel açıdan bakılınca ve somut kanıtlara laboratuvarlarda gerekli testler yapılınca görülüyor ki dünya 4.54 milyar, insanlık ise 2 milyon yıldır var. Görüldüğü gibi arada epey bir zaman farkı var. Dinlerin tek dayanağı ise kutsal kitapları, ellerinde başka bir şey bulunmuyor. Buradan mantıksızlığı çıkarabilirsiniz. Somut mu gerçek, yoksa soyut mu?

 

Asıl önemli kısım geldi, dinozorlar. Dinozorlar, 65 milyon yıl önce yok oldular. Ve onların yaşadıkları zaman ve sonrasında, birçok toplu yok oluş gerçekleşti. Birçok canlının nesli aniden tükendi ve onun yerine yenileri evrimleşti. Size dinozorların o zamandan günümüze kadar gelmiş olan bir türünü göstereyim, ve de tanıtayım.

 

4_dinobirdpng.png.b0135cdebc1ac11c323be38e948719e6.png

 

Bu "Yeşil Heron Kuşu Yavrusu" Peki bu kuşun dinozorlar ile neden benzerlik gösterdiğini söylüyorum. Fosil kayıtlarındaki diğer uçan dinozor türlerine bakıyorum ve onların fizikî özelliklerine bakıp bu kuş yavrusuyla karşılaştırıyorum. Ayrıca bu gözlenebilir bir kanıttır. Çoğu canlının yavrusu, henüz gelişim evresinde olduğu için birbirine benzer. Yetişkin konumuna geldikleri zaman yüz ve vücut hatlarındaki belirginlik artmaktadır. Bu kuşta da bunu görüyoruz, yani neoteniyi.

 

Dinozorlarla daha çok belirginlik gösteren canlıların kuşlar olmasının sebebi belki de toplu yok oluşlardan uçarak kaçabilmeleri, büyük bir meteorun dünyaya düştüğü sırada, oradan hızlıca, önlerinde bir engel olmadan kaçabilecek olmalarıdır. Karada yaşayan canlıların gelen meteoru veya herhangi bir tehdidi görmesi, ağaçlardan ve bitkilerden dolayı zordur. Gördüğü zaman ise kaçarken önüne çıkacak engeller onu yavaşlatacaktır. Kuşlar, bu sebeble daha avantajlı konuma geçmiş olurlar.

 

Kur'an'da her şeyin ademoğlu adına ve onun yararına yaratıldığı söylenmiştir. Kanıt istiyorsanız:

"O (Allah) ki; yeryüzündeki şeylerin hepsini sizin için yarattı, sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. O, (her şeyi bilen) Alim'dir." (Bakara, 2/29)

 

Ancak bu böyle değildir. Size tek bir hata örneği vereceğim: keçilerin boynuzları, kendi kafataslarına girecek kadar büyüyebilir, bu onları öldürebilir. Keçiler, kur yapmak, güçlerini göstermek ve kendilerini savunmak için boynuzlarını çarpıştırırlar. Bu sırada bunu yapacak bir keçi bu hataya sahipse, çarpıştığı vakit boynuz kafatasına geçecektir ve keçi ölecektir. Ve bunun tek sorunu da boynuzunun standart boyutundan aşırı bir şekilde büyümesidir. Bu basit bir örnek, insanların daha kolay anlaması için bu basitlikte devam edeceğim. 

 

Hayvanların bu gibi hataları yaşamasının sebebi de mutajendir. Yani mutasyon geçirmesidir, geninin bozulmasıdır. Genin bozulması da, insanın lehine değil, aleyhinedir. Çernobil kazasında da Karadeniz'de olanlar da malumunuzdur.

 

Dinozorlar, insanların yararına yaratılmamıştır, en son, bir toplu yok oluş ile hepsinin atalarının nesli tükenmiştir. Onun yerine, bizim yararımıza olan daha fazla hayvan gelmiştir ancak, bizim için tehdit olan hayvan sayısı daha fazladır. Dinozorların neden yaratıldığını açıklayıcı bir kaynak göremedim ve Kur'an'da yazanların gerçek ile hiçbir alakası olmadığını gördünüz. İnanmıyor iseniz araştırmak sizin elinizde.

 

Yazıyı yazarken kullandığım kaynaklar:

-https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-her-seyin-insan-icin-yaratildigi-ve-onun-hizmetine-sunuldugu-seklinde-bir-ifade-var-midir-0

-http://www.evrimagaci.org/fotograf/4/7521

-http://www.evrimagaci.org/makale/279

-beynim

 

Eğer yanlış bir bilgi ve fikir dayattıysam uyarınız. Yazımda anlatımsal bir hata varsa da açıklayınız.

 

öncelikle şunu belirteyim ki deistleri ateistlere oranla daha mantıklı ve akıllı bulurum.

Çünki deist olan bir kişi düşünen bir kişidir evrimci ateistlerin tamamı varoluş ve varoluş öncesini sallamazlar ve bu konuda çok büyük hata yaparlar.Bilinmeyenin peşinde gitmek zordur onun yerine onların önlerine koyulmuş bilgileri değişmez kanun olarak görür ve o şekilde hayatlarına devam ederler ve o yalan dünyalarında gayet mutlu yaşarlar.

Ancak deist bir kişi benim için düşünen bir kişidir.Gerçekten deist bir kişi ateiste oranla çok daha araştırmacı. yeniliklere açık kimsedir.

 

Gelelim sorularına öncelikle ayette denilen şey sarsılmaz dağların yaratıldığı elbette volkanla veya depremle yıkılan dağlar vardır ama sarsılmaz olarak duran dağlarda vardır Allah bize sarsılmaz özellikte olan dağları yarattığını söylüyor dağların tamamı sarsılmaz demiyor, Ayrıca diğer açıdan bakarsak insanoğlunun ihtiyaçları olan ne varsa hepsi bizim için yaratılmış burda da sıkıntı yok.kaldı ki sadece fiziksel ihtiyaç olarak görme olayı bu gün çekilen binlerce vahşi hayatın anlatıldığı belgeseller var.

 

Burda tefekkür etmek içinde yaratılmış varlıklar var.

Bulduğu her canlıyı parçalayan ve yiyen bir kaplanın o küçük yavrusuna gösterdiği şefkat bizim için çok değerli bir davranıştır.Sen birşey görmezsin ama ben ona baktığım zaman o vahçi varlığın o ufacık yavrusu karşısında nasıl çaresiz kaldığını ve ona o duyguların nasıl verildiğini düşünür ve Allahın büyüklüğünü anlarım.Bana herşey Allahı hatırlatır yani sadece fiziksel değil manevi ihtiyaçlarımıda Allahın yarattıkları diğer varlıklarla karşılarım.

 

Normalde bir aslanın ve kaplanın fıtratı gereği kendi yavrusuna bile merhamet etmemesi gerekirken bu kadar acımasız bir yaratık o ufak yavrusuna nasıl merhamet ediyor imkansız bir mucize bana göre bu olay. Şimdi ben düşünen bir varlıksam Allaha inanmışsam bu benim imanımı arttırmazmı?Dolayısıyla baktığın çerceveye bağlı bana herşey Allahı hatırlatır ve onun büyük ve sonsuz ilmini düşündükçe imanım artar.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 diğer açıdan bakarsak insanoğlunun ihtiyaçları olan ne varsa hepsi bizim için yaratılmış burda da sıkıntı yok.kaldı ki sadece fiziksel ihtiyaç olarak görme olayı bu gün çekilen binlerce vahşi hayatın anlatıldığı belgeseller var.

 

Normalde bir aslanın ve kaplanın fıtratı gereği kendi yavrusuna bile merhamet etmemesi gerekirken bu kadar acımasız bir yaratık o ufak yavrusuna nasıl merhamet ediyor imkansız bir mucize bana göre bu olay. Şimdi ben düşünen bir varlıksam Allaha inanmışsam bu benim imanımı arttırmazmı?Dolayısıyla baktığın çerceveye bağlı bana herşey Allahı hatırlatır ve onun büyük ve sonsuz ilmini düşündükçe imanım artar.

 

Öncelikle kurduğunuz cümle yanlış. İnsanoğlunun ihtiyaçları olan şeyler, bizim için yaratılmıştır, demek biraz tuhaf. Çünkü siz de insansınız. Bazı şeyler sizin, benim ve diğeri insanlar için yaratıldı evet, bu doğru. Ama her şey bizim için yaratılmadı. Bu yanlış. Hem de çok yanlış. Verdiğim örneği tekrar vereceğim, dinozorlar. Dinozorları inkar etme şansınız yok. Arkeolojik buluntuları ve diğer fosilleri reddetmenize imkan yok. Evrim açısından bakarsak, homo erectus ve diğer erken insan türlerinin fosillerini de inkar edemezsiniz. Somut kanıtlar her zaman üstündür. Bir şeyi sadece söyleyerek doğrulayamazsınız, böyle düşünmeyin. 

 

Aslanların yavrularına nasıl bir şefkat ile baktığına gelirsek, bu hiç de böyle değildir. Doğada sevgi denilen bir şey yoktur bana göre. Her şeyin çıkarcı bir amacı vardır. Doğada bu kadar karmaşık duygular yoktur. Pişmanlık veya sitem etme gibi. Ancak nefret vardır. Bir şeyden nefret etmek çok kolaydır ve hiç de karmaşık değildir kanımca. Bir şey size vurdu mu? Canınızı mı acıttı? Ondan nefret edersiniz ve ona kızarsınız. Bu kadar basit. 

 

Şu yazıyı başından sonuna kadar okumanızı ve biraz aslan belgeseli izlemenizi tavsiye ederim...

http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/5762

 

Bugüne kadar yapılmış aslanların davranışlarıyla ilgili olan araştırmaları okuyun ve izleyin. Ansiklopediyi açıp bakın, doğada sevgi gibi karmaşık duygular yoktur. Tabii bu sadece sizin verdiğiniz örnek ile alakalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Kur'an'a göre evren, 6 günde yaratılmıştır. Bu 6 gün içerisinde bütün maddeler, yıldızlar, gezegenler ve gök adaların hepsinin yaratıldığı yazılıyor. Bu ayrıca bütün bilimlerin 6 gün içerisinde yaratıldığı anlamına geliyor. Her şey, bütün madde barındıran şeylerin yaratılması 6 gün alıyor. Ancak buradan klişe bir mantıksızlık ortaya çıkabilir. Allah'ın gücü sonsuz ise, neden evreni yaratması 6 gün sürmüş? Bu en klişe sorumuz, ancak daha derinlere ineceğiz. Biyolojiye, arkeolojiye ve fosillerle ilgili, geçmişi araştıran diğer bilimlere uğrayacağız.

 

Bu ayete gör evren, aşamalı olarak yaratılmıştır.

“Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.” Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler. Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir. (41 Fussilet Suresi, 9-12) 

 

Burada sadece yaratılış kısmına dikkat etmek önemli. Ayrım yapmaksızın aşamalara bakar isek 8 aşama olduğunu görürüz ancak bu sadece yanlış bir hesaplamadır. O yüzden burada çelişki yok demektir. Buradaki sorun veya mantıksızlık, bilimleri sahtekarlık yaparak silip süpürmesidir. "Sarsılmaz dağlar var etti." sözcük grubuna bakalım. Dağların sarsılmaz olduğu yazılmış. Ancak gayet sarsıntılı, hatta bazen yerleri, yükseklikleri bile değişiyor. Örneğin: deniz seviyesinden birazcık yukarıda olan bir yükselti, tektonik patlamalar sonucu kocaman bir dağa dönüşebiliyor. Veya tam tersine, başka olaylar sonucu, dümdüz bir ovaya dönüşebiliyor. Bunların hepsi bir sarsılma sonucunda oluşuyor. Bazı arkadaşlarımız "Kur'an herkesin anlaması için basit yazılmıştır." diyebilirler. Bir şeyi basit yazacaksanız, o şeyi yanlış yazmanıza gerek yoktur. Bu cümle "Yüksek dağlar var etti." minvalinde olabilirdi. Ancak yanlış olarak "sarsılmaz" denilmiş. Bunu Arapçadan çeviren kişinin hata yaptığını düşünemeyiz, çünkü o zaman bir paradoksa gireriz, eğer bu yanlış ise, diğerleri de yanlış olabilir. Neyin doğru olduğunu bilemezsiniz. "Sarsılmaz" kelimesi, güç, kudret ve dayanıklılık sıfatlarının abartısı olsaydı eğer, bunlar kullanılırdı çünkü bazı insanların yanlış anlayabileceği düşünülürdü. Fakat böyle olmamış, açıkça "Sarsılmaz" yazılmış. Bunun amacının insanların Allah'a güvenlerini artırmak olduğunu düşünüyorum, yani inanan kişiler için. Şahsen ben inanmıyorum, o yüzden de burada bu yazıyı yazıyorum. Sure içerisindeki diğer çelişkileri de beyninizi ve araştırmayı kullanarak bulabilirsiniz.

 

Devam edelim.

 

Evren şimdiki araştırmalara göre, 13.7 milyar yaşında. Dünya ise 4.54 milyar. Fakat insanlık atalarımızla beraber 2 milyon yıldır bulunuyor. Tabii burada çeşitler var, homo erectus bilinen en son atamız. Günümüzdeki modern insanlar ise homo sapiens. İnsanlar  tam olarak modern yaşamaya 200-300 yıl önce başladılar. Bu konuya geleceğiz ancak, Dinlerin dünyayla ilgili evrime karşı iddialarını bir inceleyelim. 

 

Dinlere göre dünya, evrende 10 bin yıldır var, insanlık da 7 bin. Ancak fosil kayıtlarına, yeryüzüne ve günümüzdeki iklim değişikliklerine, kıtaların yer değiştirme yönlerine ve zamanlarına matematiksel açıdan bakılınca ve somut kanıtlara laboratuvarlarda gerekli testler yapılınca görülüyor ki dünya 4.54 milyar, insanlık ise 2 milyon yıldır var. Görüldüğü gibi arada epey bir zaman farkı var. Dinlerin tek dayanağı ise kutsal kitapları, ellerinde başka bir şey bulunmuyor. Buradan mantıksızlığı çıkarabilirsiniz. Somut mu gerçek, yoksa soyut mu?

 

Asıl önemli kısım geldi, dinozorlar. Dinozorlar, 65 milyon yıl önce yok oldular. Ve onların yaşadıkları zaman ve sonrasında, birçok toplu yok oluş gerçekleşti. Birçok canlının nesli aniden tükendi ve onun yerine yenileri evrimleşti. Size dinozorların o zamandan günümüze kadar gelmiş olan bir türünü göstereyim, ve de tanıtayım.

 

4_dinobirdpng.png.b0135cdebc1ac11c323be38e948719e6.png

 

Bu "Yeşil Heron Kuşu Yavrusu" Peki bu kuşun dinozorlar ile neden benzerlik gösterdiğini söylüyorum. Fosil kayıtlarındaki diğer uçan dinozor türlerine bakıyorum ve onların fizikî özelliklerine bakıp bu kuş yavrusuyla karşılaştırıyorum. Ayrıca bu gözlenebilir bir kanıttır. Çoğu canlının yavrusu, henüz gelişim evresinde olduğu için birbirine benzer. Yetişkin konumuna geldikleri zaman yüz ve vücut hatlarındaki belirginlik artmaktadır. Bu kuşta da bunu görüyoruz, yani neoteniyi.

 

Dinozorlarla daha çok belirginlik gösteren canlıların kuşlar olmasının sebebi belki de toplu yok oluşlardan uçarak kaçabilmeleri, büyük bir meteorun dünyaya düştüğü sırada, oradan hızlıca, önlerinde bir engel olmadan kaçabilecek olmalarıdır. Karada yaşayan canlıların gelen meteoru veya herhangi bir tehdidi görmesi, ağaçlardan ve bitkilerden dolayı zordur. Gördüğü zaman ise kaçarken önüne çıkacak engeller onu yavaşlatacaktır. Kuşlar, bu sebeble daha avantajlı konuma geçmiş olurlar.

 

Kur'an'da her şeyin ademoğlu adına ve onun yararına yaratıldığı söylenmiştir. Kanıt istiyorsanız:

"O (Allah) ki; yeryüzündeki şeylerin hepsini sizin için yarattı, sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. O, (her şeyi bilen) Alim'dir." (Bakara, 2/29)

 

Ancak bu böyle değildir. Size tek bir hata örneği vereceğim: keçilerin boynuzları, kendi kafataslarına girecek kadar büyüyebilir, bu onları öldürebilir. Keçiler, kur yapmak, güçlerini göstermek ve kendilerini savunmak için boynuzlarını çarpıştırırlar. Bu sırada bunu yapacak bir keçi bu hataya sahipse, çarpıştığı vakit boynuz kafatasına geçecektir ve keçi ölecektir. Ve bunun tek sorunu da boynuzunun standart boyutundan aşırı bir şekilde büyümesidir. Bu basit bir örnek, insanların daha kolay anlaması için bu basitlikte devam edeceğim. 

 

Hayvanların bu gibi hataları yaşamasının sebebi de mutajendir. Yani mutasyon geçirmesidir, geninin bozulmasıdır. Genin bozulması da, insanın lehine değil, aleyhinedir. Çernobil kazasında da Karadeniz'de olanlar da malumunuzdur.

 

Dinozorlar, insanların yararına yaratılmamıştır, en son, bir toplu yok oluş ile hepsinin atalarının nesli tükenmiştir. Onun yerine, bizim yararımıza olan daha fazla hayvan gelmiştir ancak, bizim için tehdit olan hayvan sayısı daha fazladır. Dinozorların neden yaratıldığını açıklayıcı bir kaynak göremedim ve Kur'an'da yazanların gerçek ile hiçbir alakası olmadığını gördünüz. İnanmıyor iseniz araştırmak sizin elinizde.

 

Yazıyı yazarken kullandığım kaynaklar:

-https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-her-seyin-insan-icin-yaratildigi-ve-onun-hizmetine-sunuldugu-seklinde-bir-ifade-var-midir-0

-http://www.evrimagaci.org/fotograf/4/7521

-http://www.evrimagaci.org/makale/279

-beynim

 

Eğer yanlış bir bilgi ve fikir dayattıysam uyarınız. Yazımda anlatımsal bir hata varsa da açıklayınız.

 

İnsanlık tarihi  yazıda2 milyon diye geçmiş ama; 

 

filme konu olan insan fosili  lucy  hakkında 2.5 milyon ve 3.2 milyon yıl yaş bilgisi iceren haberler mevcut hocam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

İnsanlık tarihi  yazıda2 milyon diye geçmiş ama; 

 

filme konu olan insan fosili  lucy  hakkında 2.5 milyon ve 3.2 milyon yıl yaş bilgisi iceren haberler mevcut hocam.

Doğrudur, Lucy, yaklaşık 3.2 milyon yıllık bir fosildir ancak bir insan değildir, insansıdır. "Homo" cinsine mensup değildir. Çoğu kaynakta da geçtiği gibi bir Australopithecus afarensis'dir. Benim bahsetmeye çalıştığım cins "Homo", yani dediğim gibi insansı değil, insan. Kısacası yanlışım yok. Bilginize...

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

deist arkadaş biraz düşünmüş tanrıyı bulmuş, biraz daha düşünürse bu tanrı bana ulaşmak istese nasıl ulaşırdı diye sorabilir.

Ben şu anda teoriler üretmek üzerinde çalıştığım için her türlü soruyu sormaktayım, deizm, ateizm veya diğer inançlarda soru sormak yanlış bir şey değildir, yanlış bir şeyse o din ya da inanç değildir zaten...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...
On 14.05.2017 at 15:47, Kogro yazdı:

Kur'an'a göre evren, 6 günde yaratılmıştır. Bu 6 gün içerisinde bütün maddeler, yıldızlar, gezegenler ve gök adaların hepsinin yaratıldığı yazılıyor. Bu ayrıca bütün bilimlerin 6 gün içerisinde yaratıldığı anlamına geliyor. Her şey, bütün madde barındıran şeylerin yaratılması 6 gün alıyor. Ancak buradan klişe bir mantıksızlık ortaya çıkabilir. Allah'ın gücü sonsuz ise, neden evreni yaratması 6 gün sürmüş? Bu en klişe sorumuz, ancak daha derinlere ineceğiz. Biyolojiye, arkeolojiye ve fosillerle ilgili, geçmişi araştıran diğer bilimlere uğrayacağız.

 

Bu ayete gör evren, aşamalı olarak yaratılmıştır.

“Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.” Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler. Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir. (41 Fussilet Suresi, 9-12) 

 

Burada sadece yaratılış kısmına dikkat etmek önemli. Ayrım yapmaksızın aşamalara bakar isek 8 aşama olduğunu görürüz ancak bu sadece yanlış bir hesaplamadır. O yüzden burada çelişki yok demektir. Buradaki sorun veya mantıksızlık, bilimleri sahtekarlık yaparak silip süpürmesidir. "Sarsılmaz dağlar var etti." sözcük grubuna bakalım. Dağların sarsılmaz olduğu yazılmış. Ancak gayet sarsıntılı, hatta bazen yerleri, yükseklikleri bile değişiyor. Örneğin: deniz seviyesinden birazcık yukarıda olan bir yükselti, tektonik patlamalar sonucu kocaman bir dağa dönüşebiliyor. Veya tam tersine, başka olaylar sonucu, dümdüz bir ovaya dönüşebiliyor. Bunların hepsi bir sarsılma sonucunda oluşuyor. Bazı arkadaşlarımız "Kur'an herkesin anlaması için basit yazılmıştır." diyebilirler. Bir şeyi basit yazacaksanız, o şeyi yanlış yazmanıza gerek yoktur. Bu cümle "Yüksek dağlar var etti." minvalinde olabilirdi. Ancak yanlış olarak "sarsılmaz" denilmiş. Bunu Arapçadan çeviren kişinin hata yaptığını düşünemeyiz, çünkü o zaman bir paradoksa gireriz, eğer bu yanlış ise, diğerleri de yanlış olabilir. Neyin doğru olduğunu bilemezsiniz. "Sarsılmaz" kelimesi, güç, kudret ve dayanıklılık sıfatlarının abartısı olsaydı eğer, bunlar kullanılırdı çünkü bazı insanların yanlış anlayabileceği düşünülürdü. Fakat böyle olmamış, açıkça "Sarsılmaz" yazılmış. Bunun amacının insanların Allah'a güvenlerini artırmak olduğunu düşünüyorum, yani inanan kişiler için. Şahsen ben inanmıyorum, o yüzden de burada bu yazıyı yazıyorum. Sure içerisindeki diğer çelişkileri de beyninizi ve araştırmayı kullanarak bulabilirsiniz.

 

Devam edelim.

 

Evren şimdiki araştırmalara göre, 13.7 milyar yaşında. Dünya ise 4.54 milyar. Fakat insanlık atalarımızla beraber 2 milyon yıldır bulunuyor. Tabii burada çeşitler var, homo erectus bilinen en son atamız. Günümüzdeki modern insanlar ise homo sapiens. İnsanlar  tam olarak modern yaşamaya 200-300 yıl önce başladılar. Bu konuya geleceğiz ancak, Dinlerin dünyayla ilgili evrime karşı iddialarını bir inceleyelim. 

 

Dinlere göre dünya, evrende 10 bin yıldır var, insanlık da 7 bin. Ancak fosil kayıtlarına, yeryüzüne ve günümüzdeki iklim değişikliklerine, kıtaların yer değiştirme yönlerine ve zamanlarına matematiksel açıdan bakılınca ve somut kanıtlara laboratuvarlarda gerekli testler yapılınca görülüyor ki dünya 4.54 milyar, insanlık ise 2 milyon yıldır var. Görüldüğü gibi arada epey bir zaman farkı var. Dinlerin tek dayanağı ise kutsal kitapları, ellerinde başka bir şey bulunmuyor. Buradan mantıksızlığı çıkarabilirsiniz. Somut mu gerçek, yoksa soyut mu?

 

Asıl önemli kısım geldi, dinozorlar. Dinozorlar, 65 milyon yıl önce yok oldular. Ve onların yaşadıkları zaman ve sonrasında, birçok toplu yok oluş gerçekleşti. Birçok canlının nesli aniden tükendi ve onun yerine yenileri evrimleşti. Size dinozorların o zamandan günümüze kadar gelmiş olan bir türünü göstereyim, ve de tanıtayım.

 

4_dinobirdpng.png.b0135cdebc1ac11c323be38e948719e6.png

 

Bu "Yeşil Heron Kuşu Yavrusu" Peki bu kuşun dinozorlar ile neden benzerlik gösterdiğini söylüyorum. Fosil kayıtlarındaki diğer uçan dinozor türlerine bakıyorum ve onların fizikî özelliklerine bakıp bu kuş yavrusuyla karşılaştırıyorum. Ayrıca bu gözlenebilir bir kanıttır. Çoğu canlının yavrusu, henüz gelişim evresinde olduğu için birbirine benzer. Yetişkin konumuna geldikleri zaman yüz ve vücut hatlarındaki belirginlik artmaktadır. Bu kuşta da bunu görüyoruz, yani neoteniyi.

 

Dinozorlarla daha çok belirginlik gösteren canlıların kuşlar olmasının sebebi belki de toplu yok oluşlardan uçarak kaçabilmeleri, büyük bir meteorun dünyaya düştüğü sırada, oradan hızlıca, önlerinde bir engel olmadan kaçabilecek olmalarıdır. Karada yaşayan canlıların gelen meteoru veya herhangi bir tehdidi görmesi, ağaçlardan ve bitkilerden dolayı zordur. Gördüğü zaman ise kaçarken önüne çıkacak engeller onu yavaşlatacaktır. Kuşlar, bu sebeble daha avantajlı konuma geçmiş olurlar.

 

Kur'an'da her şeyin ademoğlu adına ve onun yararına yaratıldığı söylenmiştir. Kanıt istiyorsanız:

"O (Allah) ki; yeryüzündeki şeylerin hepsini sizin için yarattı, sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. O, (her şeyi bilen) Alim'dir." (Bakara, 2/29)

 

Ancak bu böyle değildir. Size tek bir hata örneği vereceğim: keçilerin boynuzları, kendi kafataslarına girecek kadar büyüyebilir, bu onları öldürebilir. Keçiler, kur yapmak, güçlerini göstermek ve kendilerini savunmak için boynuzlarını çarpıştırırlar. Bu sırada bunu yapacak bir keçi bu hataya sahipse, çarpıştığı vakit boynuz kafatasına geçecektir ve keçi ölecektir. Ve bunun tek sorunu da boynuzunun standart boyutundan aşırı bir şekilde büyümesidir. Bu basit bir örnek, insanların daha kolay anlaması için bu basitlikte devam edeceğim. 

 

Hayvanların bu gibi hataları yaşamasının sebebi de mutajendir. Yani mutasyon geçirmesidir, geninin bozulmasıdır. Genin bozulması da, insanın lehine değil, aleyhinedir. Çernobil kazasında da Karadeniz'de olanlar da malumunuzdur.

 

Dinozorlar, insanların yararına yaratılmamıştır, en son, bir toplu yok oluş ile hepsinin atalarının nesli tükenmiştir. Onun yerine, bizim yararımıza olan daha fazla hayvan gelmiştir ancak, bizim için tehdit olan hayvan sayısı daha fazladır. Dinozorların neden yaratıldığını açıklayıcı bir kaynak göremedim ve Kur'an'da yazanların gerçek ile hiçbir alakası olmadığını gördünüz. İnanmıyor iseniz araştırmak sizin elinizde.

 

Yazıyı yazarken kullandığım kaynaklar:

-https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-her-seyin-insan-icin-yaratildigi-ve-onun-hizmetine-sunuldugu-seklinde-bir-ifade-var-midir-0

-http://www.evrimagaci.org/fotograf/4/7521

-http://www.evrimagaci.org/makale/279

-beynim

 

Eğer yanlış bir bilgi ve fikir dayattıysam uyarınız. Yazımda anlatımsal bir hata varsa da açıklayınız.

 

dostum merhaba mükemmel bir konuya değinmişsin işin en ilginç yanı şudur . 6 gün demek zaman kavramı demektir. zaman kavramıda tanrıyı evrenin içinde yapar. işte asıl meselede bu dostum. en ilginç yanına geliyorum. 6 günde yaratılan  evren gerçekten olsaydı. tanrı ve tanrılar zamana hükmedemezdi! yani zamanın içinde ölüp giderlerdi. yani buda ölümlü bir tanrı yada tanrılar demek olurki ölümlü varlıklardan tanrı sıfatı olmaz. tanrı sıfatının anlamı ölümsüz varlık demektir. herşeye gücü yeten demektir . 

 

sonuç olarak değerli kalem arkadaşım irdelersek kurandakı mantık hatasını çözmüş oluruz. çünkü tanrı kavramı rakamsal bir anlam 

 ifade etmez rakamsal kavramlarıda o yaratmış olabilir. buda rakamsal olarak 6 günde değil zamanı zamanı yaratmış bir varlık olarak  6 günde evreni yaratmak insancıl bir sıfat anlamı taşır. saygılarımla. 

tarihinde agnostik tanrı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 19.05.2017 at 23:37, Sinner and innocent yazdı:

Neden ? 

merhaba isterseniz bu soruya ben cevap vermek istiyorum. :) deizm demek, evreni yaratan bir tanrıya inanmak demektir, ama tanrıya inanmanın bir ödülü olmamalı demektir. yani cennet ve cehenneme inanmamak demektir. buda oldukça mantıksızdır. arkadaşın bu tespitine katılamamak imkansızdır. daha açık bir ifadeyle bir insanın amacı olmalıdır. içgüdüsel bir metafizik bir oluşum vardır. aklımızda ve mantığımızda. her insanın içinde sakladığı duygular vardır. bir tanrıya inanmak için bir ödül gerekir. inanmamak içinde 

ödül gerekmez. akıl ve frekans kavramları bizleri nereye? kadar götürürse bizde o kadar insan olmuşuzdur, demektir. çünkü bir tanrı varsa:

1: tanrının bir amacı vardır. iyi yada kötü.

2: bana görede en mantıklı inanış  agnostisizmdir. çünkü herşey bilinmeyen bir görselliktir.

3: ateizme bana en yakın inanıştır. agnostisizm ve ateizm. kardeştir. çünkü asla işini görecesiz tanrılara bırakmaz. 

4: deizm en mantıksız inanıştır. çünkü deizmde kumar oynamak yoktur. aklınca ispat vardır. işte asıl burası mantıksız. çünkü 

deizm ölünce herşeyin sonsuza dek bittiğini düşünür. ama yinede tanrıya inanır. işte mantıksız bir durum bu yüzden bana göre 

deizm bir inanıştan çok amaçsizlıktır. karamsarlıktır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 15.05.2017 at 17:26, Kogro yazdı:

Bu alanda tek inandığım şey bizi "yaratan"dır.

 

Ateizme saçmalık derken, varlığına dair hiç bir şey olmayana varmış gibi düşünmek daha saçmalık olmuyor mu?

"bir tanrı olmalı" diye düşünmek ile inanmak aynı şey değildir, hani olmalı ile kalsa sorun yok ama olmalıya inanmak bence daha saçmadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...