Jump to content

Kader ve Özgür İrade


Recommended Posts

6 saat önce, kirec yazdı:

Verdiğiniz örnekler kendi iddianızı çürütüyor....

 

Bilen hiç bilelim diye şunu şöyle yaptık der mi...

 

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler...

 

Tanrı neler yapacağımızı bilmiyor öğrenmek için bizi yaşatıyor...

 

Tanrı öğrenemez mi...



Çürütmüyor, sana Öyle gözüküyor, öyle değil. Zıdları birleştirmeden hakikate erişemessin.
Mes'eleyi anlamak için gösterdiğim yolu tâkip etmelisiniz.
Allah'ın ezelde herşeyi bildiğini kabûl ettikten sonra, zamânla mukayyed bilginin ne olabileceğini düşünmelisiniz.
Allah'ın Ezelde belirleyiciliğini İnkâr etmek ya'nî Kaderi (Kaz'â'yı) inkâr etmek, Allah'ı inkâr etmek anlamına gelir.
Allah'ın ezelde her şeyi bilmediğini söylemek ise Allah'ın daha açık bir inkârıdır. Akıl dışıdır. Bu yoldan vazgeçin.
"Hiç yaratan Bilmez mi"

Size yolu gösterdim. Kafanızı çalıştırın biraz. "Aynen bilmek" ne olabilir diye düşünün. Buna "İlm-i Hibret" de denir.

 

6 saat önce, kirec yazdı:

Bilen hiç bilelim diye şunu şöyle yaptık der mi...


Ezelde her şeyin İlmen bilinmesi mümkündür. Ve Allah Her şeyi Ezelde (vâhîdiyet mertebesinde) İlmen bilir.
Mutlak misâl mertebesinde ise Her şeyi bilmenin de ötesinde "Görür". Yaşanacak bütün sahneler, mutlak misâl âleminde hâli hazırda mevcûdtur.
Görmenin verdiği bilgi,,Bilmenin verdiği bilginin ötesindedir. Fakat, Görmenin verdiği bilgi, Ezeldeki ilmî bilgiyle çelişmez. İlmî bilginin yokluğuna gerekçe olmaz.
Cevâbın neredeyse çoğunu söyledim.
Zamânlı Âlem olan, Âlem-i şehâdet mertebesindeki "aynî bilgi"yi anlayın artık.
 

 

6 saat önce, kirec yazdı:

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler...

 

Tanrı neler yapacağımızı bilmiyor öğrenmek için bizi yaşatıyor...

 

Tanrı öğrenemez mi...


Tanrı değil Allah (c.c.)...
Evet Allah, Öğreniyor. Verdiğim âyet-i kerîmeler de bunu isbatlıyor.
Fakat bu öğrenme, İlmî bilgi anlamında değil, Görsel bilgi anlamında da değil (Çünkü görsel bilgi de nisbeten ezelîdir). Zamânla mukayyed, aynen bilmek anlamında öğreniyor.
O yüzden biz Allah için Zamândan ve mekândan münezzeh (ayrılık, dışardalık anlamında münezzeh) tir diyemeyiz.
Bizzât, zamânın ve mekânın içindedir. Daha doğrusu, Zamân ve Mekân O'nda yaratılmıştır

Allah (c.c.) neler yapacağımızı biliyor. Fakat önceden (ezelde) bilinmesi mümkün olan bu bilgiyi gerçek bilgi olarak kabûl etmiyor.
Çünkü gerçek bilgi, zamânlı olan bu âlemde "ÂN" da tahakkuk ediyor.

Yüzde doksan açıkladım. Yüzde on'unu da İnşAllah Kitaba bırakalım.

Fakat tartışma yolu ile gelen sorular, inanılmaz derecede konuları açıyor, Konuyu bilse bile kitap yazan bir kişinin aklına gelemeyecek sorular zuhûr ediyor ve faydalı oluyor.
Tartışılan mes'elelerde yeni bilgi tecellîlerinin oluşmasına konuların daha iyi anlaşılmasına vesîle oluyor.
Forumdaki olumsuzlıklara rağmen, Kur'ân mu'cîzelerini görmek  için burdayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 185
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

18 dakika önce, EK yazdı:

Çünkü tüm yarattıkları tamamen O'ndan ayrıdır varlık olarak. Eğer ayrı olmasalardı şirk yani ortak etmek en büyük ve cehennemlik günah olmazdı.


Varlıkları veyâ Kâinâtı "O"ndan ayırdığın zamân Kâinât gibi "O"nu da sınırlandırdığını görmüyor musun?
Hattâ reel olan Kâinâtın varlığının yanında Allah'a Hayâlinde bir varlık tahsîs ettiğinin farkında değil misin?  Elbette Değilsin.
Ve Bu düşüncelerinle Allah'a noksânlık izâfe ediyorsun. O'nu aklınca yüceltmeye çalışıyorsun ama O'na noksânlık izâfe ediyor ve küçültüyorsun.
Çünkü asıl noksânlık sende.

Her bir cümleni böyle yorumlasak kimsenin okumaya gücü yetmez. Forum (konular) karışır.
Git kendine, insânlara faydalı olabileceğin başka bir meslek bul. Kendine iyilik etmiş olursun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, kirec yazdı:

 

 

 

Tanrı öğrenemez mi...

 

Allah zaten herşeyi biliyor.

 

Zaten zamansız ve mekansız.

 

Ve yine zaten Allah eğer biz sonsuza dek bu dünyada yaşasaydık bile ne yapacağımızı bildiğinden  bizim bu 2 günlük dünya serüveninde mükemmel bir şekilde kendimizle yüzleşmemizi ve adaleti sağlıyor.

 

Bu gerçekleri tüm akli, Kurani ve felsefi delilleri sayfalar dolusu vererek ispatladım zaten.

 

İsteyen okur ve öğrenir.

 

Selam

tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, EK yazdı:

 

Allah zaten herşeyi biliyor.

 

Zaten zamansız ve mekansız.

 

Ve yine zaten Allah eğer biz sonsuza dek bu dünyada yaşasaydık bile ne yapacağımızı bildiğinden  bizim bu 2 günlük dünya serüveninde mükemmel bir şekilde kendimizle yüzleşmemizi ve adaleti sağlıyor.

 

Bu gerçekleri tüm akli, Kurani ve felsefi delilleri sayfalar dolusu vererek ispatladım zaten.

 

İsteyen okur ve öğrenir.

 

Selam


Eşş-EK, ASıl senin öğrenmeye ihtiyâcın var.
Onlar Ateist. Sen Kur'ânı kabûl ettiğini söylüyorsun.
 

50 dakika önce, HATEM yazdı:

“Andolsun, içinizden cihad edenleri, sabır ve sebat gösterenleri BİLİNCEYE kadar sizi imtihân edeceğiz.” (Muhammed, 47, 31)

"... Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyan ile ökçeleri üzerinde geri dönenleri BİLMEMİZ için kıble yaptık ..." (Bakara 2, 143)

"Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini BİLELİM." (Kehf 18, 12)

"... Ancak ahirete inananlar ile onun hakkında şüphe içinde bulunanları BİLELİM diye (ona bu fırsatı verdik) ..." (Sebe 34, 21)

"Allah iman edenleri elbette bilecektir. Ve münâfık olanları da elbette BİLECEKTİR." (Ankebut 29, 11)


Bu âyetleri niye paylaşıyoruz biz... Kör müsün? Aptal mısın? Karaktersiz misin? Enâniyet budalası mısın nesin?

Bilmiyorum, Allah bilir demiyor da hâlâ "yazılarıma bakın" diyor.
Nasıl bir ego var sende böyle?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, EK yazdı:

 

Allah zaten herşeyi biliyor.

 

Zaten zamansız ve mekansız.

 

Ve yine zaten Allah eğer biz sonsuza dek bu dünyada yaşasaydık bile ne yapacağımızı bildiğinden  bizim bu 2 günlük dünya serüveninde mükemmel bir şekilde kendimizle yüzleşmemizi ve adaleti sağlıyor.

 

Bu gerçekleri tüm akli, Kurani ve felsefi delilleri sayfalar dolusu vererek ispatladım zaten.

 

İsteyen okur ve öğrenir.

 

Selam

 

Mükemmel İmtihan ve adalet bu sayede var.

 

Allah geleceği bildiği için her benliği hakettiği sonsuz cennete veya cehenneme kavuşturuyor.

 

İspatlarıyla sunduğum üzere tartışılmaz gerçek bu:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.html

tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Görüldüğü gibi Eşş-EK Eşş-Ek liğini yapmaya devâm ediyor. Uyarılar kâr etmiyor. Etmez...

İkinci Enâniyet budalasına geleyim,

Kaç kere muhatab olma demiştim ama Enâniyeti izin vermiyor,
Sataşma var,
Eşş-EK i Övenin Eşşekliğini de göstermem zorunlu oldu.
 

12 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

yine özgür irade sınırsız irade değildir kısmına geldik

 

tarikat bataklığına saplanmış karanlık kimselerin anlamasını beklemek beyhudedir.

 


Allah'ın irâdesi özgürdür ve sınırsızdır.
Allah'ın Dilemesini (Meşiyet) Hiç birşey sınırlayamaz.


Allah (c.c.) dilediği her şeyi sınırsız kudretiyle yaratır. Allah'ın sınırsız kudreti İrâdesine (Meşiyet) tâbidir. İrâdesinin sınırlamasına tâbidir.
Allah'ın Dilemesi, ilmine tâbidir. İlim de ma'luma tâbidir. (İlminin ve ma'lumunun iznine tâbidir)
Lâkin, Allah'ın irâdesini sınırlayan kendi ilmi olduğu için Allah'ın ilmini de sınırlayan ma'lumdan kasıt,
Kendi isimleri olduğu için. Ya'nî Allah'ın irâdesini sınırlayan kendisinden başkası olmadığı için.
Allah'ın irâdesini sınırlayan,, Allah'tan başka bir varlık olmadığı için,
Allah (c.c.) Fâil-i Muhtârdır,, İrâdesi (meşiyeti) SINIRLIDIR denemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎23‎.‎5‎.‎2017 at 22:00, Emre_1974tr yazdı:

Bu dünya "Allah açısından" bir imtihan dünyası değil. Çünkü zaten yapacaklarımızı biliyor. Bu dünya "eğer sonsuza dek yaşasaydık yapacaklarımızı sembolize eden" bir minyatür -örnek hayat. Ve biz olacakları bilmediğimizden, bizim açımızdan bir imtihan dünyası.

Bu yüzden kimi insanların imtihanı "tam da inkârcı anında " sonlandırılıyor Allah tarafından. Ama o adam 2 yıl daha yaşasaydı belki de imanlı olarak ölecekti.

Aynı şekilde bir başkası da "tam da cennetlik-imanlı anında" vefat ettiriliyor Allah tarafından. Ama belki 2 yıl daha yaşayıp ölseydi inkârcılardan biri olarak ölecekti.

"Sonsuz olarak iyiysek veya kötüysek" ona göre temsili kısa bir ömür yaşattırılıyoruz. Ve bu 2 günlük ömrümüz, eğer bu dünyada sonsuza dek yaşasaydık yapacaklarımızı özetleyen bir kâğıt örneği oluyor.

— Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!" (kehf suresi 74. ayet)

"Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. " (80. ayet)


"Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin. " (81. ayet)

İşte burada çocuk daha büyüyüp günahlarını işlemeden imtihanı sonlandırılıyor. Yani bir kişinin neyi hak edip etmediği en başından belli gibi… Ayrıca çocuk yaşasaydı anne ve babasını saptırabilecekmiş. Ama sapmayı hak etmedikleri için onlar kurtarılıyorlar.

Yine bazı ayetlerde cehennemdeki inkarcıların dünyaya geri dönmeyi talep edecekleri ama onlara, eğer tekrar tekrar imtihana gönderilmiş olsalar bile yine imtihanı kaybedenlerden olacakları söyleniyor. Yani sonsuz imtihanlarda bile neyi yapıp neyi yapmayacağımız zaten biliniyor..

Yine aynı şekilde bir ayet, bazı insanların cehennem ehli olarak yaratıldığını söyler. Yani onlar kalben kötü olanlar ve gidecekleri yer en başından belli. Yine bu kısa özet imtihan hayatı yaşattırılıyor o kötülere ki, ahirette kalplerindeki pislikleri görebilsinler, itiraz hakları olmasın. Yanlış anlaşılmasın, o kişiler özgür iradeleriyle kötülüğü seçecekleri için ve Allah da bunu bildiğinden dolayı, onları cehennem için yaratmış oluyor. Yoksa cehenneme gidecek olanları hiç yaratmazdı ve yalnızca cennetlikler var olurdu. Ama onların da, yani kötülerin de vücuda gelmesine izin veriyor.

Uzun lafın kısası, hak ettiğine kavuşturuluyorsun. Bu dünya hayatı da kalbindeki erdemi veya hıyaneti temsil eden-özetleyen bir örnekten başka bir şey değil. İyiler mutlaka bir vesileyle cennetin yoluna koyuluyorlar, kötüler ise mutlaka bir vesileyle sapıyorlar ve de tam da cehennemlik anlarında imtihanları sonlandırılıyor. Bir insan ömrü boyunca iman ederken son günlerinde inkârcı olup kaybedebiliyor, buna karşılık diğer bir insan da ömrü boyunca inkâr ederken ömrünün son günlerinde iman ve tövbe edip cenneti boylayabiliyor. Başka bir deyişle "iyiler mutlaka kazandırılıyor", "kötüler ise mutlaka kaybettiriliyor".

Yüce Allah karşımıza A ve B seçeneklerini çıkartırsa, hangisini seçeceğimizi bildiğinden, böylelikle yine tamamıyla özgür irademizi kullanarak hak ettiğimiz sonucu almamızı sağlıyor. Yani bu 2 günlük imtihan örneğinde de bir robot değiliz ve hakikaten seçimler bize ait. Ama dediğim gibi, karşımıza hangi şıklar çıkarsa ne yapacağımız bilindiğinden, karşımıza hak ettiğimize kavuşmamızı sağlayacak şıklar(senaryo) çıkartılıyor ki kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşebilelim.

Bir de bu dünyanın bir işlevi daha var. O da bazı küçük sıkıntı ve mükâfatları tattırmaktır. Yine kısacası, bu dünyanın ilk işlevi iyi ve kötüleri ayırmak ise, ikinci işlevi de küçük ceza ve mükâfatların da daha bu dünyada verilmeye başlanmasıdır.

***
Bu konuda kafasında kuşku olanlar için birkaç örnek daha verelim:

Kasas Suresi 50 Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece iğreti arzularına uyuyorlar. Allah'tan bir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

Tevbe Suresi 85 Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, Dünyada onlara azap etmek istiyor. Kâfir olarak çıkaracaktır canları.


Yunus Suresi 70 Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra biz, inkâr ettikerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız.

9:55 Onların paraları ve çocukları seni etkilemesin. ALLAH bunlarla, onları dünya hayatında cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını istiyor.

A'raf Suresi 179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.

Kısacası Allah yaratmadan evvel o kişinin iyiliği mi yoksa kötülüğü mü seçeceğini bildiğinden, kötülüğü seçeceğini bildiği kişiyi cehenneme gideceğini bile bile yaratıyor. Ve o kötüye de bu 2 günlük özet örneği sunuyor. Ama yine tamamiyle özgür iradeler kullanılıyor.

27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.(Enam)

Yani zalimler, milyonlarca kez imtihan da edilseler yine imtihanı kaybedeceklermiş. Zaten şu 2 günlük senaryo da kalbimizdeki iyilik veya hainlikle-kötülükle yüzleşmemizi sağlıyor. Yoksa Allah zaten biliyor hakettiğimiz şeyi.

Ve bu temsili imtihanda , karşımıza hangi şıklar çıkarılırsa neyi seçeceğimiz bilindiğinden, tam da kalbimizdekilerle yüzleşeceğimiz şıklar yani senaryo karşımıza çıkartılıyor. Sonra imtihanımızın sonlanma anı da, yine iyilerden isek cennetlik, kötülerden ise cehennemlik bir anda gerçekleşiyor.

Yoksa bir insanın düşünceleri sürekli değişebilir, bir insan ömrü boyunca bazen imanlı , bazen imansız olduğu dönemler yaşayabilir. İşte burada o insanın vefat anının imanlı mı yoksa imansız anına mı denk geleceği bir şans-tesadüf işi değildir. Cenneti hakedenin imanlı, haketmeyenin imtihanı ise imansız bir anında noktalanıyor Yaratan tarafından.


***
Bütün karşımıza çıkarılan şıklar(senaryo), kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşmemizi ve ayrıca hakettiğimize kavuşmamızı sağlıyor.


Ali İmran Suresi:


154-Sonra o kederin arkasından size içinizden bir zümreyi saran bir güven, bir uyku indirdi; diğer bir zümre ise kendi dertlerine düşmüş, Allah'a karşı cahiliyye kanaatine benzeyen gerçek dışı bir kanaat besliyorlar: "Bizim yapacağımız bir şey var mı?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz, bütün iş Allah'ındır." Onlar, içlerinde sana açıklamadıkları bir şey gizliyorlar, "Bizim bu işte görüşümüz alınsaydı burada öldürülüp gitmezdik" diyorlar. De ki: "Evinizde bile olsaydınız öldürülmesi takdir edilmiş bulunanlar çaresiz yine çıkıp ölecekleri yerleri boylayacaklardı. Allah içinizdekileri yoklamak ve yüreklerinizdekini meydana çıkarmak için bunu başınıza getirdi. Allah sinlerin özünü bilir.


165-Düşmanlarınızın başına iki mislini getirdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: "Bu nereden?" dediniz? De ki: "O, kendi tarafınızdandır." Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.

166-O iki ordu çarpıştığı gün başınıza gelen de yine Allah'ın izniyledir. Hem müminleri belli edeceği

167-hem de münafıkları belli edeceği için ki, bunlara "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!" denilmişti. Onlar: "Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir.

178-Bir de inkar edenler, kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz.Onlara alçaltıcı bir azap vardır.

Muhammed

29. Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar?

30. Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor.

Tevbe Suresi 64 İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. De ki: "Siz alay edin. Allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracaktır."
***
Bir de olayın melekleri-cinleri kapsayan tarafı var.

Onlar da kalplerindekilerle yüzleştiriliyorlar.

İblis'in Adem'e secde olayında kalbindeki hainlikle yüzleşmesi, onun aslında üst kademe bir melek olamayacağı gerçeğini kendisine gösterdi.

Çünkü İblis özgür iradesiyle kötülüğü seçen zalimlerden idi. Sadece bunun bir vesileyle açığa çıkması gerekiyordu:

ARAF


11. Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis etmedi, o secde edenlerden olmadı.

12. (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."

13. (Allah) buyurdu: "Öyle ise oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın!"

14. (İblis) dedi: "(Bari) bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar süre ver."

15. (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."

16. Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.


Dikkat edin, İblis, Allah'ın bu olayla onun kalbindeki kötülüğünü ortaya çıkardığını anlıyor. Yani Allah'ın kendini saptırdığını-azdırdığını fark ediyor. Tabii burada bütün suçun kendisinde olduğunu biliyor İblis, çünkü özgür iradesiyle kalbindekileri ortaya döktü. Gerçekle yüzleşti.

Bu yüzden öfkeyle isteğinde de bulundu:

HİCR

39. (İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.

40. Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.)

İblis gerçek kimliği ortaya çıkarılınca, maskesi düşürülünce çok sinirlenip, kendisi de insanları saptırmak istiyor.

Ama biliyor ki İblis, kendisinin insanları saptırması da, aslında bazı kötü insanların kalbindeki hainlikle yüzleşmesini sağlamaktan öteye gidemeyecek. Bu yüzden "ihlas verilen kulların hariç" diye çaresizliğini de dile getiriyor.

Kısacası bir taşla en az 2 kuş vurulmuş olunuyor. Hem İblis'in gerçek yüzü ortaya çıkarıldı, hem de aynı şekilde kötü insanların maskelerinin düşürülmesine de kendisi kıyamete kadar vesile olacak duracak.

Zühruf Suresi 36 Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.

Meryem Suresi 83 Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.

Kısacası bu dünya-evren hayatında kullar, hakettiklerine özgür iradeleri aracıyla kavuşuyorlar, kalplerindeki iyilik veya kötülüğü görüp deneyimliyorlar.

***
Evvelden dediğimiz gibi, Allah hem özgür iradelerinden faydalanarak herkesi kalbindekilerle yüzleştiriyor, hem de hakettiklerine kavuşmalarını sağlıyor bu 2 günlük imtihan örneğinde:

ENFAL

8:5 Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. İnananlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.

8:6 Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.

8:7 ALLAH iki gruptan birisini (yenmeyi) size söz vermişti; siz ise, güçsüz olanıyla karşılaşmayı istiyordunuz. Oysa ALLAH kelimeleriyle gerçeği gerçekleştirmek ve kafirlerin ardını kesmek diliyor.

8:8 Ki suçlular hoşlanmasa da hakkı gerçekleştirsin ve haksızlığı ortadan kaldırsın.

8:11 Kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyüp yatıştırıyordu. (Susuzluğun oluşturduğu bunalımdan) sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak, kalbinizi ikna etmek ve ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten su indiriyordu.

8:17 Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla sınadı. ALLAH İşitendir, Bilendir.

İyiler emredileni yapma, kötüler de peygamberle savaşıp kaybetmeyi hakettiklerinden, herkesin hakettiğine kavuşması için karşı karşıya gelmeleri sağlandı:

8:42 Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.

8:43 ALLAH onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi, dağılacak ve o konuda çekişip duracaktınız. Fakat ALLAH (sizi) kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir.

8:44 Zamanı gelip kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış işi gerçekleştirsin. İşler, sonunda ALLAH'a döner.

Ve tabii şeytan da, kötüleri peşinden sürükledikten sonra panik içinde olay mahilinden kaçıyor:

8:48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım," demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve ALLAH'tan korkarım. ALLAH'ın cezası çetindir," demişti.

8:51 "Bu, ellerinizin yaptığına karşılıktır. ALLAH elbette kullara zalim değildir."



8:54 Örneğin, Firavun'un yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab'lerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de günahlarından ötürü onları yıkıma uğrattık. Firavun'un yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.


İnsanları cehenneme yuvarlamak için çalışanlar, aslında sadece gerçekten kötü olanların kalbindekilerle yüzleşmelerine vesile oluyorlar. Yoksa iyi hiçbir insanı cehenneme yuvarlayamazlar.

Saffat

161. Siz ve kulluk ettiğiniz şeyler,

162. O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz.

163. cehenneme salınacak olan müstesna.

***
Konuyla ilgili ayetlerden deliller vermeye devam edelim:

Ta-Ha


110. Hiç kimse O'nu bilgice kavrayamazken, O onların geçmişini de geleceğini de bilir.
(Allah zaten kimin gelecekte ne yapacağını biliyor)


133. "Bize hiç olmazsa bir ayet (mucize) getirmeliydi!," dediler. Daha önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil) kendilerine gelmedi mi?


134. Onları, ondan önce bir ceza ile helak etseydik, "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de böyle alçak ve rezil olmadan önce senin ayetlerine uysaydık!," derlerdi.


(eğer başka bir şıkta denenseydiler, yine ne yapacaklarını biliyor)


Enam


109. Tüm yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır." Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz?


(

110. Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi bırakırız kendilerini de azgınlıkları içinde körü körüne bocalar dururlar.

111. Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik, Allah'ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar.
(karşılarına farklı şıklar çıkarılsa, yine ne yapacaklarını biliyor)


Rum

51. Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.

52. Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

53. Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak, ayetlerimize iman edenlere dinletirsin de onlar müslüman oluverirler.


KASAS

56. Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH'tır. Doğruya ulaşmayı hakedenleri en iyi bilen de O'dur.


Yüce Allah, insanlar sonsuza dek sonsuz varyasyonlarda imtihan edilseydiler hangilerinin iyilerden, hangilerinin kötülerden olacağını gayet iyi biliyor. Bu yüzden şu 2 günlük temsili-minyatür imtihanda herkesin imtihanını hak ettiği üzere sonlandırıyor. Ama yine özgür iradelere dokunmadan yapıyor bunu. Bu 2 günlük imtihanda da karşısına hangi şık çıkarsa neyi seçeceklerini kullarının bildiğinden, tam da kalbindekilerle yüzleşmelerini sağlayacak şıkları karşılarına çıkarıyor ve iyileri cennetlik, kötüleri ise cehennemlik bir anlarında dünyadan alıyor.



Örneğin İblis her denileni yapıyordu ama Allah onun kötülerden olduğunu biliyordu. Ve onun kalbindeki hainliği ortaya çıkarmak için de "Adem'e secde" şıkkını karşısına çıkardı. Bunu yapmayacağını biliyordu çünkü. Ve iblis de sonra tuzağa düştüğünü anlıyor ve "beni azdırmana karşılık" diyor.


***

Konuya devam edelim:

Rabbimiz daha yaratmadan o kişilerin neyi seçeceklerini biliyordu. Hakettiklerini kavuşmaları için de onları yarattı. İyiliği seçecek olanlar cennete, kötülüğü seçecek olanlar da cehenneme gitsin diye:



HUD

119 Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. O, onları işte bunun için yaratmıştır. Rabbinin, "Yemin olsun ben cehennemi, tümden insanlar ve cinlerle dolduracağım!" sözü tamamlanacaktır.

Ayrıca kimlerin en güzel ahlakta olacağını ve peygamber seçilmeye layık olacağını da en başından biliyor tabii ki. Söylemeye gerek bile yok bunları.

Musa'nın öyküsünde de belirgince gözüküyor bu "2 günlük özet imtihan, kalpdekilerle yüzleştirme" olgusu:

28 - Kasas Suresi

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...

1. Tâ, Sîn, Mîm.

2. İşte sana, açık-seçik beyanda bulunan Kitap'ın ayetleri.

3. İman edecek bir toplum için, Mûsa ve Firavun'un haberinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.

4. Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.

5. Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.

6. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.

(Allah kullarının hangi seçenek karşısında nasıl tepki vereceğini bildiğinden, bu özgür iradelerin hak ettiklerine kavuşturma planını uyguluyor)

7. Mûsa'nın annesine şunu vahyettik: emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız."

8. Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.

9. Firavun'un karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar işin farkında olmuyorlardı.

10. Mûsa'nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.

11. Annesi, Mûsa'nın kızkardeşine, "onu izle" dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa işin farkında olmuyorlardı.

12. Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"

13. Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın göze aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.

14. Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.

************************

(Sonrasında da Firavun ve peşine takılanlar, kalplerindeki kötülükle yüzleşerek kapanan denizin ortasında imtihan diyarlarını terk ediyorlar)

41. Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir.

42. Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar.

***

Yusuf kıssasında da yine Rabbimizin geleceği bildiğini, şu 2 günlük temsili ve özet imtihanda, insanların özgür iradeleri ile hakettiklerine kavuşmalarını sağladığını görüyoruz:


YUSUF

4. Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm," dedi.


5. (Babası Yakup:) "Yavrum," dedi, "Rüyanı kardeşlerine anlatma, olur ki sana karşı bir plan kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır.


6. "Böylece Rabbin seni seçmekte, sana rüyaların yorumunu öğretmekte ve daha önceki ataların İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine de tamamlamaktadır. Rabbin Bilendir, Bilgedir."

Rabbimiz insanların karşısına hangi şık çıkartılırsa hangi tepkiyi vereceğini bildiğinden, yine Yusuf'a ve çevresindekilere de bu yolla kendileriyle yüzleşmelerini sağlayacak serüveni yaşatıyor.


21. Onu Mısır'da satın alan kişi, karısına, "Ona iyi bak, olur ki bize yararı dokunur, ya da onu evlat ediniriz," dedi. Böylece Yusuf'u yeryüzünde yerleştirip ona rüyaların yorumunu öğretiyorduk. ALLAH işini sonuçlandırandır; fakat halkın çoğu bunu bilmez.

22. Büyüyüp erginleşince ona bilgelik ve bilgi verdik. Güzel davrananları böyle ödüllendiririz.

Yine insanların özgür iradeleri ile kader ağlarını örüyor, olaylar birbirini izliyor Rabbimizin planı doğrultusunda.

Hatta Yusuf'a rüyalar aracılığı ile geleceğin gösterilmesi bile, başlı başına zaten olacakların belli olduğunu göstermektedir. Rabbimiz hangı seçenek karşısında kimin ne yapacağını biliyor, ve sonsuza dek yaşasaydı-imtihan edilseydi o insanın yapacaklarını temsilen, öyle seçenekler çıkartıyor ki şu 2 günlük dünyada karşısına, insanlar içindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmiş oluyor seçtiği şıkla.



47. Dedi ki: "Yedi yıl boyunca ekip biçtiğinizi, yediğiniz az bir kısmının dışında, başaklarında bırakıp depolayın."

48. "Sonra, onun ardından yedi kurak (yıl) gelecek ve sizin depoladığınızın az bir bölümü hariç, o yıllar için önceden biriktirdiklerinizi yiyip bitirecektir

49. "Ondan sonra ise öyle bir yıl gelir ki onda halk ferahlanacak ve onda (meyve) sıkıp, (hayvan) sağacaklar."

54. Kral dedi ki: "Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım" Kendisiyle konuşup görüşünce, "Sen artık bugün yanımızda önemli bir makamı olan güvenilir birisin," dedi.

55. Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim," dedi

56. Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Dilediği gibi hareket edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi yağdırırız. Güzel davrananları ödülsüz bırakmayız.


Rabbimiz planını yine uygulamaya devam ediyor.

Yusuf ailesine de tekrar kavuştuktan sonra, babasına bahsettiği rüyanın da gerçekleştiğine tanık oluyor:

100. Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir."

101. "Rabbim, sen bana hükümranlık verdin ve rüyaların yorumunu öğrettin. Yeri ve göğü ayırarak yaratansın. Dünya ve ahirette sensin benim Velim (sahibim). Canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat."

***
Allah'ın, kullarını kendi içindekilerle yüzleştirmek ve onların neyi hakettiklerini göstermek için daha da hızlandırılmış imtihan örnekleri de mevcut.

Zaten şu 2 günlük özet imtihan hayatları, sonsuza dek imtihan edilseydik yapacaklarımıza denk gelecek şekilde hazırlanıyor ve de sonlandırılıyor.

Rabbimiz zalimleri içlerindeki kötülükle son bir kez daha yüzleştirmek için süregelen yasasının dışında isteklerle de deniyor bazen. Daha doğrusu ne yapacaklarını bildiğinden, onları da bu gerçekleriyle yüzleştiriyor.


DEVEYE DOKUNMA YASAĞI

ARAF

73. Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."

77. Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."

78. Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.

Burada Musa'nın kavminin denendiği inek kesme emrinin tam tersi, bu sefer bir hayvana dokunmama emri var. Ama zalimler deveyi kesince zalimlikleri bir kez daha açığa çıkmış oldu ve suçüstü sonlandırıldı imtihanları Yaratan tarafından.


CUMARTESİ ÇALIŞMA YASAĞI

Nahl Suresi 124 cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı. Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü hüküm verecektir.

A'raf Suresi
163 Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.
164. İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."

165. Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.

166. Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar, onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"
Bu sefer zalim bir topluluğa son bir kez kendileriyle yüzleşmeleri için Cumartesi çalışma yasağı getiriliyor. Ve onlar da bu yasağa uymayınce(içlerindeki iyiler kurtarıldıktan sonra) acı gerçekle yüzleşiyorlar.

Yine zalimleri böyle farklı imtihan etmeye örnek olarak, bir dönem bazı Yahudilere, normalde helal olan şeylerin haram kılınması da gösterilebilir:
Nisa Suresi 160 Yaptıkları zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.

En'am Suresi 146 Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.

Bu arada Rabbimizin, eğer bir insan farklı bir şıkla denenseydi yine o kişinin ne yapacağını bilmesine örnek verelim:

İSRA

73 Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.
74 Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.

76 Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.

Eğer peygamber orada desteklenmeden olayların gidişine bırakılsaymış, yanlış bir seçim yapacakmış. Ama peygamber orada bunu haketmediğinden kurtarılıyor o hatayı işlemekten.

Çünkü önemli olan o kişinin sonsuza dek imtihan edilseydi yapacaklardır. Bu 2 günlük örnek-minyatür imtihan hayatında da bu doğrultuda, yani hakettiği sonuç doğrultusunda bir yaşam yaşattırılıyor insanlara. Kimin hangi seçenek karşısında özgür iradesiyle ne yapacağı bilindiğinden, hakettiği deneyimi yaşamasını sağlayacak seçenekler karşısına çıkartılarak, kurtulması veya sapması sağlanıyor. Sonra da cenneti hakedenler cennetlik, cehennemi hakedenler de cehennemlik bir anlarında imtihan dünyasına veda ediyorlar.

Ayrıca şu 2 günlük dünyada yapılanlar da, sağlamlaştırılmaya veya kalplerin mühürlenmesine vesile oluyor. Ama asıl neden, sonsuza dek imtihan dünyasında yaşasaydı, sonsuz şıklarda denenseydi yapacaklarıdır...

***
Ayrıca bu ayetler de insanların bu dünyada kendileriyle yüzleştirilip, ahirette hak ettiklerine kavuşmalarının sağlandığını çok güzel anlatıyor:

HAC

53 Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler.

54 Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır.

55 İnkâr edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana kuşku içinde olmaya devam edecekler.

------------------------------------------------------------ --------------------

Rabbimiz zaten kimin hangi şık karşısında ne yapacağını biliyor ve bu doğrultuda hakettiklerine kavuşmalarını sağlayacak imtihan ortamını, seçenekleri karşılarına çıkartıyor.

***

Not: yazım buraya sığmadığından devamını hemen aşağıya aktarıyorum:
 

 

Bu yazdıklarıma verilecek en ufak karşı bir cevap bile olamaz zaten. Ki bu daha yazının yarısı. Bunun dışında da ayrıca 2 makale daha var.

 

İspatladığım üzere Yüce Allah geleceği biliyor ve bu sayede kusursuz bir şekilde her benliği hakettiğe deneyimlere kavuşturuyor.

 

Tartışılacak en ufak bir nokta dahi yok.

 

Selam

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, EK yazdı:

 

Bu yazdıklarıma verilecek en ufak karşı bir cevap bile olamaz zaten. Ki bu daha yazının yarısı. Bunun dışında da ayrıca 2 makale daha var.

 

İspatladığım üzere Yüce Allah geleceği biliyor ve bu sayede kusursuz bir şekilde her benliği hakettiğe deneyimlere kavuşturuyor.

 

Tartışılacak en ufak bir nokta dahi yok.

 

Selam

Sana ALLAH  geleceği bilmez diyen mi var?

Sana diyoruz ALLAH herşeye hakim ise insanlar özgür olamazlar.

Eğer insanlarda özgür  irade var ise ALLAH herşeye hakim değildir.

Çünkü  hakimiyeti yöneticiliği bağımlılığı ALLAH dışında  başka bir varlığa  devretmiş oluyorsun.

Özgür iradeye sahibim demek ben ALLAH'ım demektir.Kendim dışında hiçbir varlığa bağımlı değilim demektir.

Daha açık nasıl yazarım bilmiyorum.

Anlama özürlüsün diyecem ALLAH'a hakaret olacak. :)

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, mirasyedi yazdı:

Sana ALLAH  geleceği bilmez diyen mi var?

Sana diyoruz ALLAH herşeye hakim ise insanlar özgür olamazlar.

 :)

 

 

 

 

 

Tam tersine, herşeye hakim olan Allah kendinden ayrı ve yoktan yaratmaya gücü yetendir. Özgür iradeler var edebilendir.

 

Zaten bizleri varlık olarak tamamen kendinden ayrı yarattığı için, şirk en büyük günah. Çünkü kullar O'ndan tamamen ayrıdırlar. Varlıksal bağlantı/uzantı ve ortaklık yok.

 

Sen hem herşeyi O'na dahil ederek panteist sapkınlığa saplanıyorsun, hem de Allah özgür irade ve kendinden ayrı varlık yaratamaz diyerek O'nu sınırlandırmaya kalkıyorsun. Çifte hata.

 

Allah'ın dilediği alanda tamamen özgürüz.

 

Şirk içinde olan sensin :)

 

Selam

 

 

 

 

 

 

tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎14‎.‎2‎.‎2020 at 18:55, HATEM yazdı:


Benim yorumumda ne problem var anlamadım.
Allah'ın her şeyi bildiğini biliyorsak, 

 

 

Allah'ın her şeyi bilmesi ne demek?

Olacak olanları,  olduktan sonra biliyordur belki, burası açık değil ki. 

Yaptıklarınız kaydediliyor demiş kitapta.

İlmen biliyor demişsiniz,  peki bu şeyler neden kaydediliyor?

 

Örneğin Yusuf'un hikayesinde, o kadına meyletmesi Allah tarafından engellenmiş. Yani Yusuf özgür iradesiye seçmemiş. 

ilmi yada ayni adına ne derseniz deyin, bu seçim her şeyi değiştirir.  Zamanı değiştirir, olaylar farklı gelişir. 

Allah'ın her müdahalesi farklı bir gelecek oluşturur. Bunların hangisini biliyor Allah?

 

Nerede özgür irade?

 

 

Siz bir soru?

Siz farklı bir anadan babadan doğsaydınız -geniş düşünün afrika yerlisi bile olabilir-  yine Müslüman mı olacaktınız?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Allah'ın her şeyi bilmesi ne demek?

Olacak olanları,  olduktan sonra biliyordur belki, burası açık değil ki. 

Yaptıklarınız kaydediliyor demiş kitapta.

İlmen biliyor demişsiniz,  peki bu şeyler neden kaydediliyor?

 


İnce ince yazıyorum ama gerçekten hiç anlamıyorsunuz.
Dönün ve daha dikkatli okuyun. Başkalarına verdiğim cevapları da okuyun.
Bu sayfada İslâm adına bilen bilmeyen herkes konuşuyor.
Yazdıklarımı dikkatli okuyun.
Şurası kesin ki, Allah bütün olacakları olmadan önce Biliyor.
Bilmenin ötesinde Belirliyor. Ya'nî hükmediyor (Kazâ' anlamında hükmediyor). Ezelde her şey belirlenmiş ve bitmiştir.

Bir şeyi bilmenin, Evvelden bilmenin olacak olaylara bir etkisi olmadığını anlattım. Çünkü ilim ma'lûma tâbidir. Dikkat edin daha ötesini söylüyorum.
Ezelde bütün olaylar bilinmek şöyle dursun, "Belirlenmiştir, Kazâ' edilmiştir" diyorum.
Yazdıklarımı anlayacak bir ateist çıkarsa Bunların savunmasını yapacağım ama tartışmalarda ilerliyemiyoruz. Müslümânım diyenler ayrı bir fâcîa...

İslâmî sitelere ve özellikle Nurs'ist sitelere bakın, Allah'ın Ezelde her şeyi bilmesinin savunmasını yaparlar, Bunun da ötesine geçemezler.
Türkiye'de Müslümân olduğunu söyleyip, Kazâ' ve Kaderi nkâr edebilen sapıklar bile türemiştir.
Allah'ın ezelde her şeyi bildiğini inkâr etmek Allah'ı ink^r anlaına geldiği gibi Allah'ın Kazâ' ve kaderini inkâr etmek de Allah'ı inkâr anlamına gelir.
Daha olmadan önce Allah ezelde olacakları nasıl biliyor?
Ezelde Allah'ın bilgisi Ezelî ma'luma etki etmediğine göre.
Ezelî ma'lumlarda nasıl bir tasarruf yapılıyor? Onların üzerine nasıl hükmedilebiliyor (Kazâ')?
Sorulması gereken soru bunlar.
 

 

4 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

Örneğin Yusuf'un hikayesinde, o kadına meyletmesi Allah tarafından engellenmiş. Yani Yusuf özgür iradesiye seçmemiş. 

ilmi yada ayni adına ne derseniz deyin, bu seçim her şeyi değiştirir.  Zamanı değiştirir, olaylar farklı gelişir. 

Allah'ın her müdahalesi farklı bir gelecek oluşturur. Bunların hangisini biliyor Allah?

 

Nerede özgür irade?


Hz. Yûsuf'un başına gelen bu engel ve yönlendirme Her insânın da başına geliyor.
Her insân, Kulu olduğu ismin zorlamasız! cebri ve hükmü altında yönlendiriliyor.
Yûsûf âleyhisselâmı Rahmân İsm-i Şerîfi yönlendiriyor. Bir başka kişiyi Allah'ın başka bir ismi yönlendiriyor.
Şeytân bile Allah'ın muhtelif bir isminin (El Mudill) Hükümranlığı altında.
Elbette herkes, Allah'ın Kaderinin mahkûmudur...
İşin İlginç tarafı;
Hem Allah'ın Ezeldeki kaderinin mahkûmuyuz. Hem de İrâde hürriyetimiz var.
Birleşemez zannedilen bu iki zıddı birleştiren gerçeğe ulaşır.
 

 

5 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

Siz bir soru?

Siz farklı bir anadan babadan doğsaydınız -geniş düşünün afrika yerlisi bile olabilir-  yine Müslüman mı olacaktınız?


İnsânların Özü, Doğum târihlerinde veyâ Doğum târîhlerinden 3-4 ay önce rûhlarının yaratılmasıyla yaratılmadı.
İnsânların yolculuğu,, Allah'ın ezelî ilminden Doğum târihlerine kadar uzanan bir süreçtir.
Ma'denleri  bitkileri ve hayvânlar âlemini dolaştın.
Bu dılaştığın vatanlardaki tavır ve tutumlarına uygun olarak nerede doğacağın tesbît edildi.
doğum târihin, Yerin, Cinsiyetin Ebeveynlerin bir tesâdüf değildir.
İstihkâkına göre bunlar gerçekleşti...

Asıl sen geniş düşün,
İyi insânlar ancak müslümân olabilir.
Kötü insânlar Müslümân olamaz. (Müslümân olarak ölemez)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, mirasyedi yazdı:

Sana diyoruz ALLAH herşeye hakim ise insanlar özgür olamazlar.

Eğer insanlarda özgür  irade var ise ALLAH herşeye hakim değildir.


Yanlış kişiye soru soruyorsun, o sana sorduğun soruların cevâbını veremez.
Önce sorundaki bir yanlışı belirteyim,, Sen, Hâkim derken Kuralsız bir Hâkimi kastediyorsun. Böyle kuralsız bir hâkim yoktur, Olamaz.
Hâkim derken Allah'ı kastediyorsan, Allah'ın âdil olduğunu bilmelisin. Hem âdil, Hem âlim  hem de hikmetlidir.
Ve Bilmelisin ki, Âdil bir Hakim, senin anladığın anlamda kuralsız bir hâkim olamaz.
Âdil bir Hâkim, Aslında Mahkûmdur. Âdil Hâkimin karşısındaki mahkûm,, Hâkimden daha çok hükümrândır.
Çünkü âdil Hâkim, Bilgi ve hikmetinin yasalarına uymaya mecbûr ve mahkûmdur.
Yargılanan mahkûm ise hâl diliyle; "Benim hâlim budur, Benim hâlime uygun karârı vermek zorundasın" diyerek Hâkime emreder.

Mutlak Anlamda kimse özgür değil, Mutlak anlamda kimse de hâkim değildir. Allah'tan başka...
Allah'tan başka diyoruz, Çünkü O'nu zorlayan kendinden başka bir varlık yoktur.
Allah'tan başka varlık olmadığı için ve Allah'ı zorlayabilecek kendisinden başka bir varlık olmadığı için
Allah'ın muhtelif isimlerinin ve kemâlâtlarının açığa çıkmasının bir gereği olarak kendi Hükmü altında ve kendi İzzeti içindedir.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, EK yazdı:

 

Tam tersine, herşeye hakim olan Allah kendinden ayrı ve yoktan yaratmaya gücü yetendir. Özgür iradeler var edebilendir.

 

Zaten bizleri varlık olarak tamamen kendinden ayrı yarattığı için, şirk en büyük günah. Çünkü kullar O'ndan tamamen ayrıdırlar. Varlıksal bağlantı/uzantı ve ortaklık yok.

 

Sen hem herşeyi O'na dahil ederek panteist sapkınlığa saplanıyorsun, hem de Allah özgür irade ve kendinden ayrı varlık yaratamaz diyerek O'nu sınırlandırmaya kalkıyorsun. Çifte hata.

 

Allah'ın dilediği alanda tamamen özgürüz.

 

Şirk içinde olan sensin :)

 

Selam

 

 

 

 

 

 


Dört kenarlı üçgen nasıl olmazsa özgür iradeli insanda olmaz.

Dileyen Allah ise sen özgür olamazsın.

Hem Allah'a bağımlıyım diyorsun hem özgürüm diyorsun.

Allah'ın yarattığı bir varlıksın.Onun yarattığı evrende yaşıyorsun.Onun yarattığı enerjiyi bilgiyi maddeyi kullanıyorsun.

Seçme eylemini onun  verdiği bilgi ve beyinle yapıyorsun.

Seçimlerini  hazza zevke göre yapıyorsan onun sana sevdirdiği güzel gösterdiği şeyleri seçeceksin.

Git biraz mantık dersi al diyeceğim.

Aman ALLAH izin vermezse mantık derside işine yaramaz. :)

şirk Allah'tan başka tanrı tanımaktır.Ben tanımıyorum.
Sen  ise özgür iradeye sahibim diyerek kendini tanrılaştırıyorsun.

Allah'ın özgür iradeli  varlık yaratamaz.Bu şirk değildir.Mantık kurallarına ayrkırı bu.

Sen bunu Allah'ın yetkisini sınırlandırma olarak görüyorsun.

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 minutes ago, HATEM said:


Cehenneme doğru gidebilecek özgürlüğün var.
Ve bunu dibine kadar da kullanıyorsun.
Bye Bye...

 

Bir insanın sonsuza kadar yakılmasından zevk duymak seni nasıl bir insan yapıyor, bunu hiç düşünüyor musun? Sanmıyorum, çünkü bu din denen aşağılık kurum insanı insanlıktan çıkarır, başkalarının acı çekmesinden zevk duyan sapıklara çevirir insanı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bir insanın sonsuza kadar yakılmasından zevk duymak seni nasıl bir insan yapıyor, bunu hiç düşünüyor musun? Sanmıyorum, çünkü bu din denen aşağılık kurum insanı insanlıktan çıkarır, başkalarının acı çekmesinden zevk duyan sapıklara çevirir insanı.


Ben senin kendi kendini yakmandan niye zevk duyayım ki?
Bilâkis Sürekli engel olmaya çalışıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, mirasyedi yazdı:

Nasıl özgür olduğumu açıklamadan özgürsün diyorsun.

Çelişkiye düşmeden nasıl özgür olduğumu açıklar mısın? :)


Özgür olduğun kadar ve bu Özgürlüğü Rahmân olan Allah'ın aleyhinde kullandığın kadar Azâba uğrayacaksın.
Özgür olmadığın kadar ya'nî mecbûrî olarak Hakk'a kulluk ettiğin kadar da Huzura kavuşacaksın.

Hem mecbûrî kulluğun ile ve hem de senin seçimine kalmış kulluğun ile yaşarsan tâmm huzura ya'nî Cennet'e ulaşırsın.

Yok bana uymaz, Ben zarûrî kulluğumla birlikte tercîhimi gâvurluktabn yana kullanırım ve gâvurca yaşarım dersen,
Cehenneme girer ve sonsuza kadar orda kalırsın. Senden İntikâm alındıktan sonra, ancak Cehennemde huzûr ve rahata kavuşabilirsin.

Dünyâda İrâde hürriyetimiz olmasaydı Ne imtihân olurdu ne de Cehennem...
Elbette Mutlak bir irâde hürriyeti (Bütünüyle her yönden irâde hürriyeti) insân için tasavvur edilemez.
Fakat Emin ol ki, Allah (c.c.) korusun, âhirette Toprak olmayı isteyecek kadar bir irâde hürriyetimiz var.

Hayâtım boyunca getirdiğim varlığımdaki birikimler, bunların baskısı altındayım ve bunlar benim doğru yola girmeme müsâde etmiyorlar.
Bu kazanımlarım ve birikimlerim cennet yoluna girmeme izin vermiyorlar, bu noktada hür değilim (baskı altındayım) Hürriyeytim İstilâ edilmiş,,
Ne yapabilirim? diye soruyorsan.

Ateistler nasıl kurtulur diye başka bir başlıkta önerilerimi yazabilirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, HATEM yazdı:


Özgür olduğun kadar ve bu Özgürlüğü Rahmân olan Allah'ın aleyhinde kullandığın kadar Azâba uğrayacaksın.
Özgür olmadığın kadar ya'nî mecbûrî olarak Hakk'a kulluk ettiğin kadar da Huzura kavuşacaksın.

Hem mecbûrî kulluğun ile ve hem de senin seçimine kalmış kulluğun ile yaşarsan tâmm huzura ya'nî Cennet'e ulaşırsın.

Yok bana uymaz, Ben zarûrî kulluğumla birlikte tercîhimi gâvurluktabn yana kullanırım ve gâvurca yaşarım dersen,
Cehenneme girer ve sonsuza kadar orda kalırsın. Senden İntikâm alındıktan sonra, ancak Cehennemde huzûr ve rahata kavuşabilirsin.

Dünyâda İrâde hürriyetimiz olmasaydı Ne imtihân olurdu ne de Cehennem...
Elbette Mutlak bir irâde hürriyeti (Bütünüyle her yönden irâde hürriyeti) insân için tasavvur edilemez.
Fakat Emin ol ki, Allah (c.c.) korusun, âhirette Toprak olmayı isteyecek kadar bir irâde hürriyetimiz var.

 

Hayâtım boyunca getirdiğim varlığımdaki birikimler, bunların baskısı altındayım ve bunlar benim doğru yola girmeme müsâde etmiyorlar.
Bu kazanımlarım ve birikimlerim cennet yoluna girmeme izin vermiyorlar, bu noktada hür değilim (baskı altındayım) Hürriyeytim İstilâ edilmiş,,
Ne yapabilirim? diye soruyorsan.

Ateistler nasıl kurtulur diye başka bir başlıkta önerilerimi yazabilirim.

 

Alıntıyı bölemedim.Enter tuşuna basınca eskiden bölünüyordu.

 

Bu yazdıkların nasıl özgür olduğumu açıklamıyor.

 

varlığımda  birikimlerimde  benim eserim değil.

 

ALLAH'tan başka baskı altında tutan yok.

 

Tutan mı var? istediğin başlığı açabilirsin. :)

 

Bana faydası olmasada belki başkasına faydası olur. 

 

 

 

tarihinde mirasyedi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
41 dakika önce, mirasyedi yazdı:

 

Alıntıyı bölemedim.Enter tuşuna basınca eskiden bölünüyordu.

 

Bu yazdıkların nasıl özgür olduğumu açıklamıyor.

 

varlığımda  birikimlerimde  benim eserim değil.

 

ALLAH'tan başka baskı altında tutan yok.

 

Tutan mı var? istediğin başlığı açabilirsin. :)

 

Bana faydası olmasada belki başkasına faydası olur. 

 

 

 


Nasıl Özgür olduğun mes'elesi, açıklamaya muhtâc bir mes'ele değil ki.
Herkes,, yukarıda belirttiğim gibi Yüksek oranlardaki özgürlüğünün farkındadır.

O yüzden kimse ölmek ve öldürülmek istemez. Çünkü özgürlüğü biter.

Konunun başında da belirtmiştim. İnsânlar imtihâna müsâit olarak yaratılmış varlıklardır.
Ma'denler ve Melekler gibi Allah'ın emrine kayıtsız şartsız itâate mecbûr değildirler.

Bu noktada Bitkiler minerallerden daha özgür, Hayvanlar Bitkilerden daha özgür İnsânlar da hayvanlardan daha özgürdür.

Sen kendini özgürlük noktasında Mineraller kategorisine mi indirgiyorsun?

Eğer Kendini Mineral sanıyorsan ancak,, varlığımda  birikimlerimde  benim eserim değil" Diyebilirsin.

Mirasyedi,, Sen ne mineralsin ne de Melek,,

Evet Bir kısmın mineral,,

O bir kısmın hürmetine,

Cehennemlikler Cehennemde rahat ve huzûra kavuşacaklar. Yukarıda bahsetmiştim.

Ama müsbet veyâ menfî tercîhlerinin sonucu oluşan birikimlerin seni ya Cennete ya da Cehenneme götürecek.

Gittiğin Mekânlar senin tercîhlerine göre şekilleniyor.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...