Jump to content

Kader ve Özgür İrade


Recommended Posts

bir de özgür irade ile sınırsız irade karıştırılıyor

özgür irade sınırsız irade demek değildir

misal: ben uyumak istemiyorum özgürüm demek

akla mantığa aykırı

zira uyumak bir nevi zorunlu cebri bir ihtiyaç eninde sonunda uyku galib gelir seni yere serer

ancak uykum gelinceye kadar uyumamakta serbestim desen bu olabilir.

yani belli kural ve kaide tahtında özgür irade geçerlidir

 

misal: ben ölmek istemiyorum özgür iradem ile bunu istiyorum

burda irade değil temenni olur böyle arzu istek te her kesin içinde var

ancak realitede tüm canlılar ölümü tadacak hakikati var.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 185
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Allah hem öldüren hem diriltendir

bunlar zıt olduğu halde birbirini engellemiyor

irade kudret hikmet ve ilim ile gider

misal: Allah göz vermiş ışıkta vermiş

ancak gece uyku ve dinlenme ile göz kapanır rahatlık için geceye karanlığada ihtiyaç var

belli dilimde aydınlık belli dilimde karanlık

biri deseki Allah göz vermiş ama geceyi karatmış bu zulumdur dese

başka biri asıl zulum uyku anında karanlığın olmamasıdır zaten uyku anında görmeye hacet yok göz kapalı ne yapacaksın ışığı asıl hikmete mutabık olan gece karanlık olması dır dese

sonuncusu haklı olur.

 

 

isterse dilerse yine yapar engelleyen bir şey yok

ama yapmıyor 

dilerse gözleri arkada yaratır buna gücü yeter ama hikmeti gereği bunu yapmaz

yine EK nin dediği gibi yapabilmek başka yapmak başkadır

kilit söz budur.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 minutes ago, nogodbutAllah said:

bir de özgür irade ile sınırsız irade karıştırılıyor

özgür irade sınırsız irade demek değildir

misal: ben uyumak istemiyorum özgürüm demek

akla mantığa aykırı

zira uyumak bir nevi zorunlu cebri bir ihtiyaç eninde sonunda uyku galib gelir seni yere serer

ancak uykum gelinceye kadar uyumamakta serbestim desen bu olabilir.

yani belli kural ve kaide tahtında özgür irade geçerlidir

 

misal: ben ölmek istemiyorum özgür iradem ile bunu istiyorum

burda irade değil temenni olur böyle arzu istek te her kesin içinde var

ancak realitede tüm canlılar ölümü tadacak hakikati var.

 

 

Bırak lagalugayı da putun iradesi sınırlı mı, sınırsız mı, onu söyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, mirasyedi yazdı:

 

 

insanlar  ürettikleri şeyleri doğaya tam hakim olamadıkları , kontrolu dışında olduğu,doğayı bilmedikleri  için   imtihan(test,sınav,deney)  yaparlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zaten imtihan bizim açımızdan var. Allah'ın açısından bir imtihan veya öğrenme durumu yok.

 

Yazılarımda bütün ayrıntısıyla ve kanıtlarla anlattım.

 

Bu dünya kendimizle yüzleşme dünyamız. Bu sayede kim neden cennete ve kim neden cehenneme gittiğini anlıyor. İtiraz hakkı ortadan kalkıyor.

 

Bir de bazı küçük ceza ve mükafatları bu dünyada tatmaya başlıyoruz.

 

Örneğin Firavunun da bazı erdemli yanları vardı ve onun mükafatını bu dünyadaki yaşamının bazı alan ve bölümünde gördü.

 

Tüm sorduğunuz sorulara gerek felsefi gerek Kurani cevapları sayfalar dolusu delilleriyle verdim. Buradaki okuyuculardan samimi olanlar okur ve öğrenir:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.html

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2013/11/kotuluk-problemine-cevap.html

 

Selam

Link to post
Sitelerde Paylaş

هُوَ الَّذِي يُصَوِّرُكُمْ فِي الْأَرْحَامِ كَيْفَ يَشَاءُ
O sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendirendir suretlendirendir
keyfe yeşa

أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا
gölgenin uzatılılması dilese idi gölgeyi sakin durgun kılardı
ve lev şae 
اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاءِ كَيْفَ يَشَاءُ
bulutu gökte istediği gibi yayma keyf yeşa kullanılmış
فَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ
"مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ ف۪يهَا مَا نَشَٓاءُ لِمَنْ نُر۪يدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَۚ يَصْلٰيهَا مَذْمُومًا مَدْحُورًا
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider."


إِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٌ لِمَا يُرِيدُ

وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِلْعِبَادِ

وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ

3:40:     " وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَٰلِكَ اللَّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُZekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi."
yefal ma yeşa : fiil kullanılmış istediği fiili yapar yani kısır ve ihtiyar bir kadın da pekala çocuk sahibi olur
"3:47:    "قَالَتْ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ ل۪ي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْن۪ي بَشَرٌۜ قَالَ كَذٰلِكِ اللّٰهُ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ اِذَا قَضٰٓى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

(Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. Allah, “Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.
yehlak ma yeşa: burda babasız bir çocuğun adeta hz adem gibi yaratılışı söz konusu
burda feal değil halk halake kullnılmış istediğin yaratır manasında 
"
"5:48:وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ
 Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir."
burda istese dilese tüm insanlar tek ümmet olur ancak Allah  imtihan hikmeti gereği bunu böyle yapmamış

**
istemek dilemek yürid irad yani irade kökünde kullanılmış
keyfe şae fiil ve halk etme açısınan Allahın takdirine bağlı
ancak sünnetullah denilen değişmez Allahın kanunları fıtratlar ölçüler
kalıblar var bunlar ilimden iradeden kudrettem hikmeten bağımsız değildir
uzun konu sonra detaylı yazmak isterim
yani öyle sadece istemek dilemek durumu yok. fiil irade şae dileme farklı farklı kavramlardır

 

fiil ayrı

halk ayrı

ceale ayrı

yürid irade isteme ayrı

şae keyfe yeşa ayrı kavramlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, EK yazdı:

 

Zaten imtihan bizim açımızdan var. Allah'ın açısından bir imtihan veya öğrenme durumu yok.

 

Yazılarımda bütün ayrıntısıyla ve kanıtlarla anlattım.

 

Bu dünya kendimizle yüzleşme dünyamız. Bu sayede kim neden cennete ve kim neden cehenneme gittiğini anlıyor. İtiraz hakkı ortadan kalkıyor.

 

Bir de bazı küçük ceza ve mükafatları bu dünyada tatmaya başlıyoruz.

 

Örneğin Firavunun da bazı erdemli yanları vardı ve onun mükafatını bu dünyadaki yaşamının bazı alan ve bölümünde gördü.

 

Tüm sorduğunuz sorulara gerek felsefi gerek Kurani cevapları sayfalar dolusu delilleriyle verdim. Buradaki okuyuculardan samimi olanlar okur ve öğrenir:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.html

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2013/11/kotuluk-problemine-cevap.html

 

Selam

imtihan bizim açımızdan olunca birşey değişmiyor.

öğrenme ve seçme eylemini ALLAH 'ın yarattığı ve programladığı beyninle yapıyorsun.
özgür irade nerede? :)

Varlığın ve her eylemin ALLAH 'a bağımlı ise özgür olamazsın.
Özgür olmak bağımsız olmaktır.

Özgür iradeye sadece ALLAH sahip olabilir.

Onun dışında özgür iradeli varlıklar var demek şirktir. :)


 

 

 

 
 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

özgür irade ile sınırsız irade sanki karıştırılıyor

insan potansiyel olarak hem intihar etme hemde etmeme serbestisine sahip

birini seçerse bu özgür irade olur

ancak insan fıtratı esasen ağırlık olarak hayatta kalma iradesine sahip

bu ilahi irade tarafından tercih edilmiş

yoksa diğeri ağır gelse hayatta insan kalmaz

bu yüzden intihar daha çok istisna olarak kalıyor

ancak bu durum dahi intiharı kimsenin elinden almıyor

cebren bir kuvvet uygulamıyor sadece nasihat edip ikaz ediyor.

ortalıkta ben intihar etmek istiyorum ama izin verilmiyor dense bu tamam

ötenazi bir nevi bu kısma girer.ancak orda sanki başka irade kişiye bu fiili kolaylaştırıyor

misal uyuşturma ağırıyı gidermek gibi şeyler

belki kişi boynuna ipi geçirdi baktı ki ağrı galib geldi intihardan vazgeçebilir

ki böyle vakalar çoktur.

 

oy kabinine giren kişi istediği partiye mührü vurur

ama görme engelli ise biri elinden tutup kendi partisine oy vurdursa o kişi  engelden dolayı iradesini tam kullanmamış olur

iradesini tam ve yetkin şekilde kullanmaktır özgür irade

dilerse bütün partilere de mühür vurur

dilerse hiç birine vurmaz boş atar dilerse hiç oy kullanmaya gitmez

 

ama polis kapıda zor kullanıp amanda sen oy kullanamazsın yasak derse iradesi elinden alınmış olur

veya zorla baskı ile polis oy kullanacaksın dese kişiyi evinden alsa buda özgür iradeyi kırar 

veya tek parti dönemlerinde açık oy gizli tasnif:) sandık başında da asker beklerse biraz zor özgür irade tecelli eder.

ama kapalı kabinde hiç bir baskı altında kalmadan dilediğin şekilde oy vermen özgür  demokratik iradenin tecellisi olur.

yani seni aşan bir durum olacak  ve iradeni kullanmaya engel bir vaka olacak ki özgür irade olmamış olsun

 

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
38 dakika önce, mirasyedi yazdı:

 

Onun dışında özgür iradeli varlıklar var demek şirktir. :)


 

 

 

 
 

 

 

 

 

 

 

Hayır tam tersine, senin söylediğin şirk.

 

Panteist felsefe sapması hemi de...

 

Gerçekte ise Allah hem varlık olarak hem de irade olarak kendisinden ayrı varlıkları yoktan var edebilendir.

 

Zaten şirk bu yüzden en büyük günah.

 

Çünkü gerçekte yarattığı varlıkları ve iradeleri kendinden ayrı, yokttan var etti.

 

Sen ise hem yaratılmışları O'na ortak etmeye çalışıyorsun, hem de Allah'ın yoktan var edemeyeceğini, kendisinden ayrı varlık ve benlik yaratamayacağını söyleyerek O'nu sınırlandırıyorsun.

 

Allah bizleri yoktan var etti. Allah yarattıklarından varlk olarak tamamen ayrıdır. Ve zaten bu yüzden şirk haramdır. Yaratılan hiçbirşey O'nun parçası değil.

 

Programlama meselesine gelince, özgür irade olacak şekilde yarattı.

 

İnsanların yaptığı makinelerdeki yapay zeka bile özgün üretme ve düşünme yönünde ilerliyor.

 

Satrançta bile bunun ilk örneklerini görmeye başladık.

tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

misal ne kadar uyar bilmiyorum ama

özgür irade ile sınırsız irade arasında şöyle bir misal verilebilir:

kişi sokakta yürürken istediği lokantaya girip istediği yemeği istediği kadar yedikten sonra para vermeden başka lokantaya gidip orda başka bir yemek

erkek ise gördüğü hoşuna gittiği her hangi bir kadınla hemen beraber olma

sevmediği kişiyi hemen cezalandırmak vurmak öldürme serbestisi

istediği her hangi bir vasıta taksi dolmuş otobüs tren vs hemen onu ücretsiz istediği yere götürecek

istediği anda istediği ülkeye sınırsız izinsiz gidebilecek

hayata böyle bir sınırsızlık yok

 

ama normal özgür iraden ile belli kurallar altında istediğin lokantayı seçip istediğin yemeği belli fiyat karşılığında seçebilir

sevdiğin birini nikah altında beraber olabilirsin

veya her hangi bir aracı belli fiyat altında tercih edebilirsin

otobüs seni evine bırakamaz durakları belli. ama taksi yi seçebilirsin

 

hayata sınırsız seçim sınırsız özgürlük var mıdır bilmiyorum

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrının özgür iradesini insanlara verdiği özgür irade sınırlar...

 

Bir bakıma tanrı kendi kendini sınırlamış olur...

 

Gelecek her olayın belirli olması ise ne tanrıda ne de insanlarda özgür irade bırakmaz ...

 

Tanrı dahil bütün varlık belirli bir geleceği yaşamaya gerçekleştirmeye yönelik çalışan bir makinenin dişlileri konumunda kalır...

 

Halbuki gelecek belirli değildir...

 

Tanrı da insanlar da geleceği özgürce kendi iradeleriyle şekillendirecekler sonucu da olunca bilecekler öğreneceklerdir...

 

Hiç birimizin sonunu tanrı şu anda bilmiyor o da merak ediyor ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır Tanrı yani Allah geleceği biliyor Kireç.

 

Hatta O'nun için gelecek, geçmiş zaman, şimdiki zaman diye bir durum da yok. Zamanın içinde olup adım adım geleceğe doğru yolculuk yapan ve öğrenen bizleriz. Allah ise biliyor. Ve dediğim gibi O'nun için gelecek şimdi diye bir ayrım yok.

 

Zamanda veya mekanda yolculuk yapmaz. Bu zaman ve mekanı bizler için yarattı.

 

Selam

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kireç biraz uyanmış, her boku bilen tanrı modelinin saçmalığının farkına varmış, tanrı safsatasından kurtulamadığı için en iyisi ben geleceği bilmeyen bir tanrı modeli yapayım deyip öyle açmazdan çıkma yoluna gitmiş. Tabii onun uydurduğu tanrı modelinde de sıkıntılar var, madem bu tanrı her şeyi kendi yapmış, bizzat kendi yaptığı şeylerin nasıl çalışacağını bilmeyecek kadar cahil mi bu tanrı? Tanrıya bak, bir sistem kuruyor ama nasıl çalışacağını bilemiyor. Bu salak tanrı bu sistemi nasıl kurduğunu da bilmiyordur.

 

Yahu siz dinci takımında hiç akıl, mantık bulunmaz mı, hiç doğru düzgün bir mantık kuramaz mısınız? Her şeyin kaynağı olarak tek bir varlık gösterdiğiniz anda nasıl açmazlara girdiğinizi göremeyecek kadar akılsız mısınız? Ulan, 2-10 bin yıl önceki cahil, ilkel insanların kurguladığı çoklu tanrı modeli bile sizinki kadar mantıksız, saçma değil. Yahu siz akılsızlarda o cahil insanlar kadar bile akıl, mantık yok, utanın be!

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, kirec yazdı:

Tanrının özgür iradesini insanlara verdiği özgür irade sınırlar...

 

Bir bakıma tanrı kendi kendini sınırlamış olur...

 

Gelecek her olayın belirli olması ise ne tanrıda ne de insanlarda özgür irade bırakmaz ...

 

Tanrı dahil bütün varlık belirli bir geleceği yaşamaya gerçekleştirmeye yönelik çalışan bir makinenin dişlileri konumunda kalır...

 

Halbuki gelecek belirli değildir...

 

Tanrı da insanlar da geleceği özgürce kendi iradeleriyle şekillendirecekler sonucu da olunca bilecekler öğreneceklerdir...

 

Hiç birimizin sonunu tanrı şu anda bilmiyor o da merak ediyor ...


Allah (c.c.) her şeyi biliyor. Gelecekte yaşanacakları da biliyor.
Allah'ın ezelde her şeyi ve bütün olacakları Bilmesi de yetmez. Allah, Kazâ ve kaderin de sâhibidir. Ya'nî, Ezelde geleceği Belirleyen de kendisidir.


 

“Andolsun, içinizden cihad edenleri, sabır ve sebat gösterenleri BİLİNCEYE kadar sizi imtihân edeceğiz.” (Muhammed, 47, 31)

"... Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyan ile ökçeleri üzerinde geri dönenleri BİLMEMİZ için kıble yaptık ..." (Bakara 2, 143)

"Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini BİLELİM." (Kehf 18, 12)

"... Ancak ahirete inananlar ile onun hakkında şüphe içinde bulunanları BİLELİM diye (ona bu fırsatı verdik) ..." (Sebe 34, 21)

"Allah iman edenleri elbette bilecektir. Ve münâfık olanları da elbette BİLECEKTİR." (Ankebut 29, 11)

Bu ve daha başka âyet-i kerîmelerde ifâde edilen bilgi,, İlmen bilmek değil, Aynen bilmektir.
Aynen bilmek,, zamânla mukayyed bir bilgidir. Zamânı gelmeden önce bilinemez.

Bu noktada bu kadar açıklama yaptım, Ebrehe konusunda olduğu gibi bütün söyleyeceklerimi ve asıl söyleyeceklerimi söylemedim.
İnşAllah yazmayı düşündüğüm kitaba sakladım.
Fakat, Akıllı kişi, İlmen bilmek ile aynen bilmek arasındaki farkı aslında şıp diye anlayabilir.

Google okuyucularının hatırına burda size çok bilgi cevherlerini açtım.
Google okuyucularının hâtırı için de olsa,, sağkuyu gibi domuzların boynuna inci gerdanlık dizmek hôş olmuyor.
Zâten pisliğinden ve kokusundan ve şerrinden kendisine yaklaşmak da zor oluyor, anibal gibi...
@teflon gibi kutsallarımıza küfretmeden tartşanlarla münâzara etmek gerekiyor.

Şunu belirteyim ki, Güzel sorular topladım.
Sorulara cevap vermeye çalışan enâniyet budalalarının (Nogot ve ek) kendileri cevâba ve mes'eleleri anlamaya muhtaç.
Kader konusunda bütün bildiklerini buraya döşemeleri, nutuk çekmeleri sorulan sorulara bir cevap olmuyor. Attıkları kurşunlar hedefi tutmuyor.
 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kader ve özgür iradeyle ilgili sorulara verdiğim cevaplar

 
QUOTE(redfinity @ Mar 28 2008, 04:30 AM)
"Redfinity: 13:15'de bu kaleme ne olacak?
Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecek
Redfinity: Peki dusmesini diliyor musun?
Tanri: ....

Burada tanri ne diyor bana? Bir tek yanit bekliyorum"

Cevabım:

Redfinity: 13:15'de bu kaleme ne olacak?
Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecek
Redfinity: Peki dusmesini diliyor musun?
Tanri: ....

—Evet.

Veya

—Hayır.

Diyecektir ve gerçekleşecektir.

Diğer söylediğine gelince, Allah “bize yönelik o ifadeleri kullanıyor”. Allah biliyor ama sen, ben bilmiyoruz:

11:107 Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır.

11:108 Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar.12 Rabbin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.
Ayrıca “sizi sınıyoruz bakalım ne yapacaksınız” gibilerinden ifadeler de hep bize yönelik bilinmeyendir. Yoksa Allah açısından ne imtihan var, ne de zamanda yolculuk.

Orada senin soru sorup istekte bulunman bile aslında bilinenin, senaryonun bir parçası.

Ve üçüncü yanlışın “bir şeyi yapabiliyor olmak ile yapmayı” birbiriyle karıştırıyorsun.

Örneğin Allah istese cennetlikleri cehenneme, cehennemlikleri de cennete koyabilir veya herkesi cehenneme koyabilir. Ama bunu yapabiliyor olması, yapacağı anlamına gelmiyor.

Yani sen Allah'a "hadi değiştir emrini bakalım değiştirebiliyor musun?" demen aslında aynı zamanda "hadi cennetlikleri cehenneme at, bakalım atabiliyor musun, eğer onları cehenneme atamazsan, özgür değilsin" demek kadar boş ve hatalı. İyileri cennette zorunlu olduğundan değil, istediği için tutuyor.

********************************

QUOTE(redfinity @ Mar 29 2008, 03:54 AM)
"Cennet veya cehennemden bahsetmiyorum. Konuyu oraya getirmeyecegim. Gostermeye calistigim sey, Allah'in Alim-i mutlak sifatindan oturu gelecegi degistiremeyecegi, yani, gelecekte su anda bildiginden farkli birsey yapamayacagi. Dolayisi ile onun bile ozgur iradesi olmadigi.

Bu diyalog ayni basta yazdigim gibi tamamlanacaktir:

Redfinity: 13:15'de bu kaleme ne olacak?
Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecek
Redfinity: Peki dusmesini diliyor musun?
Tanri: Evet (dedigini varsayiyoruz. Istersen hayir'i da secebiliriz). ......(1)
Redfinity: 13:15 de kalem masadan dusecek yani. Oyle mi?
Tanri: Evet. [Bu noktada tanrinin bilgisi kalemin dusecegi seklindedir]
..[saat 13:12 olur]..
Redfinity: Kalemin dusmesini engelleyebilir misin?
Tanri: Bunu yapapamam?
Redfinity: Neden o?
Tanri: Cunku bunu yaparsam biraz onceki bilgimin yanlis oldugu ortaya cikar. Bu yuzdende gelecegi degitiremem. Ozgur iradem yoktur.


Emre, bu probleme mantikli bir cozum bulmaya calismak gercekci bir yaklasim olmaz. "Inanmak irrasyonaldir ama yine de inaniyorum" yanitini ben saygi duyarak kabul ederim."

CEVABIM:

Tam tersine, "inanmamak, inkar etmek" irrasyoneldir.

Dediğimi anlamadığını görüyorum.

Cennet meselesinde ne demiştim?

İşte buradaki uyarlama da aynısı olacak dedim.

Anlayabilmen için diyaloğuna yerleştireyim:

Redfinity: 13:15'de bu kaleme ne olacak?
Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecek
Redfinity: Peki dusmesini diliyor musun?
Tanri: Evet (dedigini varsayiyoruz. Istersen hayir'i da secebiliriz). ......(1)
Redfinity: 13:15 de kalem masadan dusecek yani. Oyle mi?
Tanri: Evet. [Bu noktada tanrinin bilgisi kalemin dusecegi seklindedir]
..[saat 13:12 olur]..
Redfinity: Kalemin dusmesini engelleyebilir misin?
Tanri: Tabii
Redfinity: Hani düşecekti?
Tanrı: Zaten düşecek.Birşeyi yapabiliyor olmak , onu yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor. Kararım kalemin düşeceği şeklinde ve de düşecek.

Yani

Redfinity: Cennettekileri cehenneme atabilir misin?
Tanrı: Evet atabilirim.
Redfinity: Ama cennetten hiç çıkmayacaklarına söz vermiştin.
Tanrı: Evet verdim ve de çıkmayacaklar. Onları cehenneme atabilme gücümün olması, atacağım anlamına gelmiyor. Kararım hep cennette kalacakları yönde.

*********************************

QUOTE(redfinity @ Mar 29 2008, 04:56 AM)
"Dedigim gibi su anda cennet veya cehennem'den bahsetmiyorum.

Su en son yazdigin cumledeki problemlere bakalim:

Tanrı: Zaten düşecek.Birşeyi yapabiliyor olmak , onu yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor. Kararım kalemin düşeceği şeklinde ve de düşecek.

Birincisi, bu bir cocugun "ucabilirim ama canim istemiyor" demesine benziyor.
"Istersem kalemin dusmesini engelleyebilirim ama engellemiyorum" cumlesinin bundan hic bir farki yok.

Ikincisi "kararim" ne demektir. Bir karar verilebilmesi icin o kararin oncesinde "kararin verilmedigi bir belirsizlik" ani olmasi gerekir. Yani gecmiste allah icin kararin verildigi bir an mi var?

Bunun nesi acik degil anlamiyorum; Allah bir karar verdigi anda (gelecek bir anda kalemin masadan dusmesi), o olay onun bilgisi olmustur. Bu bilgi degisemeyecegi icinde allah kararini daha sonraki bir anda degistiremez.

Yani, olay "yapabiliyor fakat yapmak zorunda degil" degil "yapamiyor".."

**********************

CEVABIM:

Hayır dostum, bunu da defalarca açıkladık.

"Bilinmeyen bizim açımızdan" . Bu yüzden bize yönelik olarak bu ifadeleri kullanıyor Tanrı.

"bakalım ne yapacaksınız diye sınadık"

"cennette sonsuza dek kalacaksınız, ama tersini dilersem başka"

"bana dua edin-dileklerinizi iletin "

Zamansız olan Allah için zaten gelecekte gerçekleşecek birşey yok. Ama zamanlı olan bizlerin algılayabileceği şekilde belirtiyor ifadeleri.

Cennet ve cehennemle ilgili verdiğim örnek bunu çok iyi temsil ediyor.

Redfinity: Cennettekileri cehenneme atabilir misin?
Tanrı: Evet atabilirim.
Redfinity: Ama cennetten hiç çıkmayacaklarına söz vermiştin.
Tanrı: Evet verdim ve de çıkmayacaklar. Onları cehenneme atabilme gücümün olması, atacağım anlamına gelmiyor. Kararım hep cennette kalacakları yönde.

Allah isterse cennettekileri cehenneme atabilir. Ama "özgür iradesiyle onları hep cennette tutmaya karar vermiş". Ve bize bu kararını açıklıyor:


"sonsuza dek cennette kalacaksınız, ama tersini dilersem başka"

Allah özgür iradesiyle bizi sonsuza dek cennette tutuyor. Böyle olmasını istediğinden dolayı. Ve bize bunu açıklıyor.

Birşeyi yapabiliyor olmak başka, yapmak zorunda olmak bambaşka. Ama Allah yapıp yapmamakta özgür olduğu için cennettekileri cehenneme atmıyor.

Burada bizim "Allah'ın cennettekileri cehenneme atmayacağını bilmemiz" "Allah'ın özgür iradesini etkilemiyor".

Yani Allah'ın yapacağını bilmemiz, Allah'ın özgür iradesi üzerinde hiçbir etkisi olmayan birşey.

Tıpkı Allah'ın bizim yapacaklarımızı bilmesinin, bizim özgür irademiz üzerinde hiçbir etkisi olmadığı gibi.

Allah insanları "biz bildiğimizden dolayı değil, öyle istediğinden dolayı cennetinde sürekli tutuyor" Ve bize bunu açıklıyor.

Yani Redfinity'ciğim, senin bu iddian düşündüğünün tam tersine, özgür iradeye yepyeni bir ispat örneği daha sundu.

Görüldüğü üzere "bilindiği için yapılmıyor", tam tersine "özgür iradeyle o şık seçildiği için biliniyor".

Yani şu ayetlerde zaten "senin diyaloğun"cevaplanmış durumda:

Hud

107. Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır

108. Mutluluğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.

Yüce Allah burada bize gelecekte ne yapacağını söylüyor.

Ve diyor ki "eğer tersini dilemezsem, cennettekileri asla çıkarmayacağım"

Ve çıkarmayacağına dair söz de veriyor.

Başka bir deyişle "istersem bu hükmümü değiştirebilirim, ama cennettekilerin sonsuza dek orada kalmasını, özgür irademle istediğim için kalacaklar" demekte.

Bu özgür irade konusunda ikinci bir sağlama, delil daha sunuyor bizlere.

Biz bu durumda Allah'ın gelecekte ne yapacağını biliyoruz.

Ve Allah diyor ki "siz bunu bildiğinizden dolayı değil, ben böyle olmasını istediğimden dolayı cennettekiler hep kalacaklar" "Ama istersem bunu değiştirebilirim"

Demek ki bizim gelecekte Allah'ın ne yapacağını bilmemiz, O'nun özgür iradesini etkilemiyor.

Tıpkı O'nun bizim ne yapacağımızı bilmesinin, bizim özgür irademizi etkilememesi gibi.

Birşeyi "yapabiliyor olmak başka, yapmak bambaşkadır". Ve bu durum özgür iradenin sonucudur.

*******************************

Aziz sordu:

"sevgili dostum özgür irade var diyorsun ardındanda bir senaryoyu oynuyoruz diyorsun bu nasıl bir çelişki olmuyormu
eğer bir zamanlar şöyle bir tezim vardı yaratan bilmek istemiyor olamazmı diyordum ama buna kuranda dayank bulamadım kuran devamlı kul(köle) olacaksınki bu dünya imtihanını kazanasın diyor
sorarım size kim gününü gün etmekten hoşlanmaz kendimden örnek vereyim evliyim ve iki oğlum var evli olmayı yani bağımlı olmayı istemezdim eğer iman etmiş olmasaydım delimiyim başkalrının sorumluluğunu sırtıma alıyım hayatımı yaşardım beni bunlardan alı koyan özgür irademmi sence iyi düşün"

CEVABIM:

1- Hayır, dediğimi anlamamışsın sevgili kardeşim.

Allah bizim özgür irademizle neyi seçeceğimizi biliyor. Ve bunu kullanarak hakettiğimize kavuşacağımız şıkları karşımıza çıkartıyor. Yani seçim tamamiyle senin özgür iradene ait.

Ama Allah seni neyin seçeceğini bildiğinden,kalbindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmeni sağlayacak şıkları karşına çıkartıyor.

Örneğin İblis o güne kadar her denileni yapıyordu. Eğer Allah dilesydi yine yapacağı bir şeyi söylerdi örneğin "gidin dünyada şu işi yapın" derdi. Ama Adem'e secde edin deyince İblis'in kalbindeki hainliği ortaya çıkaracağını bildiğinden bu şıkkı çıkarttı karşısına(secde etmek ya da etmemek).

2- Kesinlikle özgür iradeye sahibiz.

Selam ve sevgiler.
 
tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Allah için geçmiş, gelecek veya şimdiki zaman ayrımı yoktur demiştik:

 

Zaman-zamansızlık ve Rabbin Katı

 
Yaratıcımız varlık olarak zamansız ve mekansızdır. Bu zaman ve mekanı yoktan yaratmıştır.

Ama yönetici-gözlemci olarak(dışarıdan) hem tüm mekan noktalarındadır, hem de tüm zaman noktalarında...

geçmiş...................................şimdi.............. ..............................gelecek


Biz ise sadece şimdi noktasındayız ve ileri noktalara doğru yolculuk yapıyoruz.

Ama Rabbimiz böyle bizim gibi bir noktadan ileriye doğru yolculuk falan yapmıyor.

Geçmiş,gelecek,şimdiki zaman gibi kavramlar bize ait.

O'nun için böyle bir yolculuk yok.

Her zaman noktasını gözlemlemekte ve yönetmektedir.

Oraya gitmesine,yolculuk yapmasına gerek yoktur.

Çünkü tıpkı geçmişte olduğu gibi aynı anda gelecektedir de, ve yine tıpkı şu andaki noktamızda da olduğu gibi....

İnsanlara "zamansızlık" denilince akıllarına, sanki sadece kol saatinin çalışmasının durduğu ama diğer unsurların aynen devam ettiği bir yaşam şekli falan geliyor. Hayır, zamansızlık yukarıda anlattığım gibi, bizim hayal dahi edemeyeceğimiz bambaşka bir durumdur. Geçmiş, gelecek, şimdiki an diye ayrı ayrı kavramların olmaması demektir.

Nasıl ki Rabbimiz mekansız olduğundan, kainatın dışındadır, evrenimizde yolculuk etmez ama dışarıdan yönetici olarak her mekan noktasında ve iş-oluştadır biliyoruz; işte yine aynı şekilde zamansız olan Rabbimiz, yine varlık olarak zamanın dışındadır ama yönetici-gözlemci olarak her zaman noktasında vardır.

Eğer bir zaman makinesine binecek olsak, geleceğe ve geçmişe gittiğimizde, yine Allah'ın o zaman dilimini de yönettiğini fark edecektik. Ayrıca zaman makinesinin içindeki zamanı da...

Ama yine vurgulayalım;

"Varlık" olarak Allah hiçbir şeyin içinde değildir ve tüm yarattıklarından ayrıdır.

Zaman ve mekan dışıdır.

Zamanın ve mekanın içinde olanlar bizleriz. Zaten bizler için yaratıldı bunlar da...

Ve Rabbimiz tüm yarattıklarından ayrı olduğu için, yarattığı hiçbirşey O'nun bir parçası veya yansıması olmadığından ortak koşmak büyük günahtır.

112 - İhlas Suresi

3. Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur!

4. Hiç kimse onun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz!

Konuyu buradan, Kuran'daki "Rabbin katı" ifadesine getirmek istiyorum.

Kuran'da Rabbin katı ifadesi 2 anlamda kullanılmaktadır diye düşünmekteyim.

1- Allah'ın nezdinde-gözünde anlamında...

2- İçinde sonsuzluk yurdunun da bulunduğu ahiret evreni anlamında kullanılmaktadır


Kuran'da Rabbin katı ifadesi , bizimkinden farklı fizik yasalarına sahip ahiret evreninin adıdır yani aynı zamanda. Mesela bizim evrenimizden farklı olarak yaşam daimidir orada ve yaşlanma, maddenin bozulması söz konusu değildir.

Ve bu Rabbin Katı'nda zaman bizimkine göre farklı akmaktadır:

-Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (22 Hac Suresi, 47)

Rabbimiz zamansız olduğuna göre burada "Allah'ın nezdinde" anlamında değil de, "ahiret evreni" anlamında kullanılmaktadır Rabbin Katı ifadesi. Bizim dünyamızda bin yıl geçerken, Rabbin Katı'nda sadece bir gün geçmektedir.

Şüphesiz yüce Allah bu mekanı da yoktan var etmiştir. Ama isim olarak "Rabbin Katı" adını vermiştir yarattığı bu yere. Tıpkı "Allah'ın Arşı", "Allah'ın kulu" veya "Allah'ın elçisi" gibi bir tanımlamadır aslında...

Hac Suresi 47 Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.

Bakara Suresi 112 İş onların sandığı gibi değil!Kim güzel davranışlar sergileyerek yüzünü Allah!a teslim ederse, Rabbi katında ödülü vardır onun.Korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar...

Ali İmran Suresi 15 De ki: “Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi?Sakınıp korunanlar için, Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’tan bir hoşnutluk olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir.”

En'am Suresi 127 Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden O, onların Velî'si oluvermiştir.

A'raf Suresi 206 Rabbinin katında olanlar, büyüklük taslayıp O'na kulluktan yüz çevirmezler; O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.



Cennet ve cehennem şimdiden varlar ve bazı istisna insanlar kıyamet beklenmeden orada bedenen yaratılarak ceza veya mükafatlarını yaşamaya başlamışlardır(bilindiği üzere diğer insanlar diriliş ve hesap için kıyameti bekleyecekler) Örnek vermek gerekirse:

-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.


-Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır." müjdesinde bulunurlar. (Ali imran suresi 169-170)


Bu ayetlere göre;

1- Diğer vefat etmiş insanlar gerçekten ölü iken(dirilmeyi beklerken), şehitler onlardan farklı olarak canlıdırlar .

2- Rabbin katında(ahiret evreninde) nimetler içinde yaşıyorlar

3- Cennette konuşurlarken hala dünyada olan ve/veya öldükten sonra henüz diriltilmemiş insanlar hakkında müjde veriyorlar (sonra onlar da cennete katılacaklar anlamında sözler söylüyorlar)

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta, şu an cennette(Rabbin Katı'nda) bulunan insanlar da bizim gibi bedenli, yani maddi olarak canlılar. Zaten Kuran'a göre ruhlar alemi, ruhsal yaşam diye birşey yoktur. Ahiret yaşamı da bedenendir. Hatta melekler ve cinler de dahil olmak üzere tüm yaratılmışlar maddidir zaten(örneğin biz topraktan yaratıldıysak, cinler de ateşten yaratılmışlardır) Bu konuyla ilgili olarak yine benim "İslam'da canlıların ruhu-hayaleti yoktur" başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.


ZARİYAT
22. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.

HADİD
21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH'a ve elçisine inananlar için hazırlanmıştır. Bu, ALLAH'ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lütfudur. ALLAH Büyük Lütuf sahibidir.

Cennetin genişliği gökler ve yer kadar denilmekte. Yani başka bir deyişle bizim kainatımız kadar büyük olduğuna işaret edilmekte cennetin. Bu da sonsuzluk yurdunun, kendi fizik yasalarına sahip başlı başına bir evren olduğunun kanıtlarındandır yine. Yani söz konusu olan yer bir bahçe veya kent büyüklüğünde değil, gezegenleri ve gökleriyle içinde yaşadığımız alem kadar devasa bir boyutta.

Kısacası, "Rabbin Katı" yine Allah'ın yoktan var ettiği bir mekanın adıdır. Sonsuzluk yurdu o evrendedir, şimdiden sakinleri vardır ve diğerlerini beklemektedir.


Selam ve sevgiler.
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, HATEM said:


Allah (c.c.) her şeyi biliyor. Gelecekte yaşanacakları da biliyor.
Allah'ın ezelde her şeyi ve bütün olacakları Bilmesi de yetmez. Allah, Kazâ ve kaderin de sâhibidir. Ya'nî, Ezelde geleceği Belirleyen de kendisidir.


 

“Andolsun, içinizden cihad edenleri, sabır ve sebat gösterenleri BİLİNCEYE kadar sizi imtihân edeceğiz.” (Muhammed, 47, 31)

"... Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyan ile ökçeleri üzerinde geri dönenleri BİLMEMİZ için kıble yaptık ..." (Bakara 2, 143)

"Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini BİLELİM." (Kehf 18, 12)

"... Ancak ahirete inananlar ile onun hakkında şüphe içinde bulunanları BİLELİM diye (ona bu fırsatı verdik) ..." (Sebe 34, 21)

"Allah iman edenleri elbette bilecektir. Ve münâfık olanları da elbette BİLECEKTİR." (Ankebut 29, 11)

Bu ve daha başka âyet-i kerîmelerde ifâde edilen bilgi,, İlmen bilmek değil, Aynen bilmektir.
Aynen bilmek,, zamânla mukayyed bir bilgidir. Zamânı gelmeden önce bilinemez.

Bu noktada bu kadar açıklama yaptım, Ebrehe konusunda olduğu gibi bütün söyleyeceklerimi ve asıl söyleyeceklerimi söylemedim.
İnşAllah yazmayı düşündüğüm kitaba sakladım.
Fakat, Akıllı kişi, İlmen bilmek ile aynen bilmek arasındaki farkı aslında şıp diye anlayabilir.

Google okuyucularının hatırına burda size çok bilgi cevherlerini açtım.
Google okuyucularının hâtırı için de olsa,, sağkuyu gibi domuzların boynuna inci gerdanlık dizmek hôş olmuyor.
Zâten pisliğinden ve kokusundan ve şerrinden kendisine yaklaşmak da zor oluyor, anibal gibi...
@teflon gibi kutsallarımıza küfretmeden tartşanlarla münâzara etmek gerekiyor.

Şunu belirteyim ki, Güzel sorular topladım.
Sorulara cevap vermeye çalışan enâniyet budalalarının (Nogot ve ek) kendileri cevâba ve mes'eleleri anlamaya muhtaç.
Kader konusunda bütün bildiklerini buraya döşemeleri, nutuk çekmeleri sorulan sorulara bir cevap olmuyor. Attıkları kurşunlar hedefi tutmuyor.
 

Verdiğiniz örnekler kendi iddianızı çürütüyor....

 

Bilen hiç bilelim diye şunu şöyle yaptık der mi...

 

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler...

 

Tanrı neler yapacağımızı bilmiyor öğrenmek için bizi yaşatıyor...

 

Tanrı öğrenemez mi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın EK nın dediği yapay zekada özgür ve özgün davranışlar ve satranç meselesi doğrudur

artık karar mekanizmaları nerede ise insan dan yapay zekaya devredilecek otomasyonlar sürücüsüz arabalar otonom sistemler pilotlar atm le v.s

insan beyni ve aklı bilgisayar programları ile kıyaslanamaz zira çok kompleks

daha maddi beyin çözülememiş daha düşünce duygu canlılık akıl nedir çözülebilmiş değil

yavaş yavaş sinirsel ağlar bulanık mantık yapay zekalar ile öğrenen sistemler insan düşünme mekanizmasını taklid eden yapılar oluşmaya başlıyor

zaman da yaratılmıştır zaman bizi kuşatan bir şeydir.Allahın ilmi ise yaratılmış her şeyi kuşatır.

 

misal: güneş dünyanın yarısını aydınlatır bir insan gündüz olan kısımda nereye yürürse yürüsün güneş ışığı onu kuşatır. güneş onu takip etmez yerindedir.zira büyüktür büyüklüğü ile bir nevi

her yerde.insan nereye koşarsa koşsun güneşin ısı ve ışığından kaçamaz. hatta eve girse orda da güneşi bulur.kudret te böyledir.

bir fiilin ayağının ucunu ıslatan bir su birikintisi bir karıncaya deniz gibidir boğulabilir

bir kibrit çöpü o birikintide karıncaya köprü olur kurtulur ancak fiil  denizde boğulsa onu kurtaracak kuvvet farklıdır.belki vinçtir.

karınca nasıl fiili kendine kıyas edemez zira fiil büyüklüğü ile o suyu kuşatır karınca ise boğulur hafif rüzgar fiilin kılını kıpırtadamaz karıncaya tayfun fırtına gibi gelir

 

 

Allahın büyüklüğünü ilim ve kudretinin kuşatıcılığını aciz fani cahil bir iğne ucu meniden meydana gelen insanın kendisine kıyas yapıp efendim özgürüm özgür değilim

biliyor bilmiyor diye ahkam kesmesi beyhudedir.

 

son uçak kazasında bir kişinin hem uçak saatini hemde uçak içinde koltuğunu değiştirdiğini ve kazada ölen üç kişiden biri olması uçağın ön kısımında olması nasıl bir deterministik mantıkla açıklanabilir? evet hepsini özgür iradesi ile yapıyor zorlama değil. ancak özgür irademiz ile bazı senaryovari kaderin bir parçasımıyız?

yani kaderin özgür iradeyi etkimemediği halde özgür iradeyi de kapsayan daha büyük plan olamaz mı?

 

sen gemide istediğin yere gidebilmek ve istediğin yere oturabilmekte özgürsün ancak geminin gittiği rotayı değiştirebilirmisin?

evet geminin yönü o sınırda hareketini engellemez ancak,külli manada gemi seni kapsayan ve gittiği noktayıda belirleyen bir şey değil midir?

doğma ölme ecel dünyanın dönmesi galaksilerin yolculuğu zamanın akması bir nevi gemi gibi değil midir? bir nevi kader değil midir senide sürükleyen

ancak sen belli sınırlar dahlinde serbetsin özgürsün

 

yine özgür irade sınırsız irade değildir kısmına geldik

 

tarikat bataklığına saplanmış karanlık kimselerin anlamasını beklemek beyhudedir.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

sayın EK nın dediği yapay zekada özgür ve özgün davranışlar ve satranç meselesi doğrudur

artık karar mekanizmaları nerede ise insan dan yapay zekaya devredilecek otomasyonlar sürücüsüz arabalar otonom sistemler pilotlar atm le v.s

insan beyni ve aklı bilgisayar programları ile kıyaslanamaz zira çok kompleks

daha maddi beyin çözülememiş daha düşünce duygu canlılık akıl nedir çözülebilmiş değil

yavaş yavaş sinirsel ağlar bulanık mantık yapay zekalar ile öğrenen sistemler insan düşünme mekanizmasını taklid eden yapılar oluşmaya başlıyor

zaman da yaratılmıştır zaman bizi kuşatan bir şeydir.Allahın ilmi ise yaratılmış her şeyi kuşatır.

 

misal: güneş dünyanın yarısını aydınlatır bir insan gündüz olan kısımda nereye yürürse yürüsün güneş ışığı onu kuşatır. güneş onu takip etmez yerindedir.zira büyüktür büyüklüğü ile bir nevi

her yerde.insan nereye koşarsa koşsun güneşin ısı ve ışığından kaçamaz. hatta eve girse orda da güneşi bulur.kudret te böyledir.

bir fiilin ayağının ucunu ıslatan bir su birikintisi bir karıncaya deniz gibidir boğulabilir

bir kibrit çöpü o birikintide karıncaya köprü olur kurtulur ancak fiil  denizde boğulsa onu kurtaracak kuvvet farklıdır.belki vinçtir.

karınca nasıl fiili kendine kıyas edemez zira fiil büyüklüğü ile o suyu kuşatır karınca ise boğulur hafif rüzgar fiilin kılını kıpırtadamaz karıncaya tayfun fırtına gibi gelir

 

 

Allahın büyüklüğünü ilim ve kudretinin kuşatıcılığını aciz fani cahil bir iğne ucu meniden meydana gelen insanın kendisine kıyas yapıp efendim özgürüm özgür değilim

biliyor bilmiyor diye ahkam kesmesi beyhudedir.

 

son uçak kazasında bir kişinin hem uçak saatini hemde uçak içinde koltuğunu değiştirdiğini ve kazada ölen üç kişiden biri olması uçağın ön kısımında olması nasıl bir deterministik mantıkla açıklanabilir? evet hepsini özgür iradesi ile yapıyor zorlama değil. ancak özgür irademiz ile bazı senaryovari kaderin bir parçasımıyız?

yani kaderin özgür iradeyi etkimemediği halde özgür iradeyi de kapsayan daha büyük plan olamaz mı?

 

sen gemide istediğin yere gidebilmek ve istediğin yere oturabilmekte özgürsün ancak geminin gittiği rotayı değiştirebilirmisin?

evet geminin yönü o sınırda hareketini engellemez ancak,külli manada gemi seni kapsayan ve gittiği noktayıda belirleyen bir şey değil midir?

doğma ölme ecel dünyanın dönmesi galaksilerin yolculuğu zamanın akması bir nevi gemi gibi değil midir? bir nevi kader değil midir senide sürükleyen

ancak sen belli sınırlar dahlinde serbetsin özgürsün

 

yine özgür irade sınırsız irade değildir kısmına geldik

 

tarikat bataklığına saplanmış karanlık kimselerin anlamasını beklemek beyhudedir.

 

 

 

 

20 saat önce, EK yazdı:

 

Hayır tam tersine, senin söylediğin şirk.

 

Panteist felsefe sapması hemi de...

 

Gerçekte ise Allah hem varlık olarak hem de irade olarak kendisinden ayrı varlıkları yoktan var edebilendir.

 

Zaten şirk bu yüzden en büyük günah.

 

Çünkü gerçekte yarattığı varlıkları ve iradeleri kendinden ayrı, yokttan var etti.

 

Sen ise hem yaratılmışları O'na ortak etmeye çalışıyorsun, hem de Allah'ın yoktan var edemeyeceğini, kendisinden ayrı varlık ve benlik yaratamayacağını söyleyerek O'nu sınırlandırıyorsun.

 

Allah bizleri yoktan var etti. Allah yarattıklarından varlk olarak tamamen ayrıdır. Ve zaten bu yüzden şirk haramdır. Yaratılan hiçbirşey O'nun parçası değil.

 

Programlama meselesine gelince, özgür irade olacak şekilde yarattı.

 

İnsanların yaptığı makinelerdeki yapay zeka bile özgün üretme ve düşünme yönünde ilerliyor.

 

Satrançta bile bunun ilk örneklerini görmeye başladık.

satranç programı yanlış örnek.

insan bir şey üretirken Allah'ın yarattığı şeyleri kullanır.

İnsanın Allah'ın yarattığı şeyler üzerinde hakimiyeti yoktur.

Varolanı kullanır.

Hakimiyet Allah'ındır.Özgür irade var diyen hakimiyeti ALLAH dışındaki varlıklara yükler.

Bana burada ALLAH'ı savundurtuyorsunuz. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, mirasyedi yazdı:

 

satranç programı yanlış örnek.

 

 

 

Hayır doğru örnek. Senin kurduğun cümleye tam da cevap olacak şekilde hem de....

 

Ya hoşuna gitmediği değil mi dostum. eskiden "ama programlar insanların deneyimlerine veya emirlerine göre karar verir" diyordunuz. Ama son 2 yıldır kendisine sadece satrancın kuralları yüklenen, geriye kalan herşeyi kendi kendine (veya başkalarıyla da) maçlar yaparak öğrenen ve özgür iradesiyle kararlar vermeye başlayan (açılıştan tut da stratejiye kadar) satranç programları bu hayali dayanağınızı bitiriverdi. Ama ben bunu 10 yıl önce daha bu olaylar gelişmeden söylemiştim.

 

Hakimiyet Allah'ın olduğu için özgür irade var zaten. Çünkü hakimiyet sahibi Allah yoktan var edebilen demektir. Kendisinden tamamen ayrı varlıklar ve benlikler, özgür iradeler yaratabilen demektir.

 

Sen bunu inkar ederek hem Allah'ı sınırlandırıyorsun. hem de tüm yaratılmışları O'nun parçası ilan ederek şirke batıyorsun(panteizm sapkınlığı).

 

Hakimiyet bir tek Allah'ındır ve bu sayede kendisinden tamamen ayrı varlıklar yaratabilmektedir.

 

Ve şirk bu yüzden en büyük günah.

 

Çünkü tüm yarattıkları tamamen O'ndan ayrıdır varlık olarak. Eğer ayrı olmasalardı şirk yani ortak etmek en büyük ve cehennemlik günah olmazdı.

 

Selam :)

 

 

 

 

tarihinde EK tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...