Jump to content

Kader ve Özgür İrade


Recommended Posts

  • İleti 185
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

25 minutes ago, EK said:

Cennettekilerin cehennemdekilerden farklı olarak, başka ölüm tatmayacakları defalarca söyleniyor. Hatta cennetteki kişi cehennemdeki kişiye nispet olarak buna vurgu yapıyor.

 

Ayrıca: https://19.org/tr/cehennem/

 

 

 

 

 

 

Herife inandığı kitaptan ayet gösteriyoruz, onu bile inkar ediyor.

 

Bakara-25. İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

 

Bakara-39. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş


 

4 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

Buralar enteresan :)

Bu bilgilerin kaynağı neresi? Bizim bilmediğimiz hangi ilim sizinle paylaşıldı?


Bu Dünyâ da,
Her ân ki tutum ve davranışlarımız,
Varlığımızda ve anlayışımızda kalıcı birikimler oluşturuyor.
İnanç ve Anlayış seviyemizi de bu olumlu ya da olumsuz birikimler belirliyor. (Evrim gibi)

'Ey Allah'ın Rasulü, cahiliye devrinde sadaka vermek, köle azat etmek, sıla-i rahim yapmak gibi -kulluk adına yaptığım hayırlar var; bana bunlardan bir sevap gelecek mi?’ dedim." 
‘Sen zaten, daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun.' dedi." (Buhari, Zekat 24, Edeb 16; Müslim, İman 194-196).

Mevlâna Hüdâvendigâr hazretleri,,
fa
rsça yazdığı
«.Mesnevî» sinin dördüncü cildinde şunları söyler .
«Cansızken öldüm, uyur oldum. Uyurken de yine öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan iken de öldüm, insan oldum. İnsan iken de ölür ve sonunda melek olurum.»
«Ademoğlu ilk önce cansızlar âlemine (iklim) geldi. Sonra bitki âlemine geçti, orada uzun müddet kaldı.
Cansızlar âlemini ve orada meydana gelen kavgaları hatırlamadı. Biki âleminden hayvan âlemine geçti.
Burada da bitkiykenki halini hiç hatırlamadı. Yüce yaratıcı onu hayvan âleminden insan âlemine çekti.
Bir âlemden diğerine koştura koştura: Sonunda o âlim ve akıllı oluverdi..."


Ayrıca, Tasavvufta, Mebde' ve Meâd konusuna bakabilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

 

 

54 dakika önce, HATEM yazdı:


 


Bu Dünyâ da,
Her ân ki tutum ve davranışlarımız,
Varlığımızda ve anlayışımızda kalıcı birikimler oluşturuyor.
İnanç ve Anlayış seviyemizi de bu olumlu ya da olumsuz birikimler belirliyor. (Evrim gibi)

'Ey Allah'ın Rasulü, cahiliye devrinde sadaka vermek, köle azat etmek, sıla-i rahim yapmak gibi -kulluk adına yaptığım hayırlar var; bana bunlardan bir sevap gelecek mi?’ dedim." 
‘Sen zaten, daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun.' dedi." (Buhari, Zekat 24, Edeb 16; Müslim, İman 194-196).

Mevlâna Hüdâvendigâr hazretleri,,
fa
rsça yazdığı
«.Mesnevî» sinin dördüncü cildinde şunları söyler .
«Cansızken öldüm, uyur oldum. Uyurken de yine öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan iken de öldüm, insan oldum. İnsan iken de ölür ve sonunda melek olurum.»
«Ademoğlu ilk önce cansızlar âlemine (iklim) geldi. Sonra bitki âlemine geçti, orada uzun müddet kaldı.
Cansızlar âlemini ve orada meydana gelen kavgaları hatırlamadı. Biki âleminden hayvan âlemine geçti.
Burada da bitkiykenki halini hiç hatırlamadı. Yüce yaratıcı onu hayvan âleminden insan âlemine çekti.
Bir âlemden diğerine koştura koştura: Sonunda o âlim ve akıllı oluverdi..."


Ayrıca, Tasavvufta, Mebde' ve Meâd konusuna bakabilirsin.

 

Mevlana'nın kaynağı neymiş ki?

 

Bu yazdıklarınız kitabınızla uyuşmuyor sayın HATEM

Kitabınız tek değil mi? Kuran.

Bana Kur'an'dan kaynak getirmeliydiniz.

Ot, böcek, hayvan ne alaka?

 

Bakın kitabınız ne demiş?

Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?

 

 

 

tarihinde Rookie Explorer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Rookie Explorer yazdı:

 

 

 

 

Mevlana'nın kaynağı neymiş ki?

 

Bu yazdıklarınız kitabınızla uyuşmuyor sayın HATEM

Kitabınız tek değil mi? Kuran.

Bana Kur'an'dan kaynak getirmeliydiniz.

 

Bakın kitabınız ne demiş?

Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?

 

 

 


Çırpnıp durman faydasız.
Ateistler, Kötü oldukları için ateist olmuşlardır Ateist olmak bir tercîh gibi gözüksede kötü birikimlerin netîcesi bir zorunluluktur.
Kötü olduğunuz için Kalplerinizde ve kulaklarınızda perdeler var.
Ancak iyi bir insân olursanız, Kalbinizden ve kulaklarınızdan perdeler kalkar (Aydınlanır ve işitirsiniz).

"Eğer biz onlara melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi karşılarına toplasaydık,
Allah dilemedikçe, yine de inanmazlardı; fakat onların çoğu bunu bilmiyorlar." (En'âm 111)


"Onlardan seni dinleyenler vardır, Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler kulaklarına da ağırlık koyduk.
Onlar her türlü mucizeyi görseler bile, yine de ona inanmazlar, nihayet sana geldiklerinde de seninle çekişirler..." (En'am 25)

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, HATEM said:


Çırpnıp durman faydasız.
Ateistler, Kötü oldukları için ateist olmuşlardır Ateist olmak bir tercîh gibi gözüksede kötü birikimlerin netîcesi bir zorunluluktur.
Kötü olduğunuz için Kalplerinizde ve kulaklarınızda perdeler var.
Ancak iyi bir insân olursanız, Kalbinizden ve kulaklarınızdan perdeler kalkar (Aydınlanır ve işitirsiniz).

"Eğer biz onlara melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi karşılarına toplasaydık,
Allah dilemedikçe, yine de inanmazlardı; fakat onların çoğu bunu bilmiyorlar." (En'âm 111)


"Onlardan seni dinleyenler vardır, Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler kulaklarına da ağırlık koyduk.
Onlar her türlü mucizeyi görseler bile, yine de ona inanmazlar, nihayet sana geldiklerinde de seninle çekişirler..." (En'am 25)

 

Bir arap bedevisinin kıçından üfürdüğü palavralara inanmayanlar sadece ateistler değil, hristiyanlar, yahudiler, hindular, budistler vs. de var, sana göre bunların hepsi kötü, ha? Yani 1.5 milyar kadar müslüman hariç hepsi kötü, ha?

 

Bir arap bedevisine inanmadığı için şu anda yaşayan 6 milyar insanın ve ölmüş milyarlarca insanın derileri değiştirile değiştirile sonsuza kadar yakılmasını istemek asıl pür kötülük.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, HATEM yazdı:

Ateistler, Kötü oldukları için ateist olmuşlardır 

 

Senin gibi bir muta evladında anca  böyle bir önyargı beklenir. Beynine zoktuğumun arap tohumu seni. Seni bu saatten sonra bu forumda kaale  alanın aklına tüküriyim. Sen sakın o dini terketme tamam? Senin kötülük yapmanı engelleyen tek şey arabın boklu putu ve cehennemmiş demekki.Sizin gibiler sayesinde bütün dünya müslümanlardan iyice soğuyor  aferin devam et. Senin gibi bir küfürbaz daha ağır küfürleri hakedediyorda neyse. Bunun altına ne yazıyorsanda aynen 2 katını iade ediyorum arap tohumu...

tarihinde lawrenceKrauss tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, EK yazdı:

Cennettekilerin cehennemdekilerden farklı olarak, başka ölüm tatmayacakları defalarca söyleniyor. Hatta cennetteki kişi cehennemdeki kişiye nispet olarak buna vurgu yapıyor.

 

Ayrıca: https://19.org/tr/cehennem/

 

 

 

 

 

Ayetleri cımbızlamadan bütünlük içinde Kitabı ele alıyoruz.

 

Örneğin Kuran sadece savunma savaşına izin verirken ayet cımbızlarsanız durum tam tersi gibi algılanabilmekte. Şurada anlattığım üzere:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kuranda-sadece-nefsi-mudafaya-izin.html

 

Bu arada ayet cımbızlayarak yine kimilerince yanlış anlaşılmış konu da 19:71 ayetinin bahsetiği kişilerdir.

 

Yine ayetleri bütünlük içinde okursanız orada iyiler/cennetlikler veya herkesden değil, günahkarlardan bahsedilmektedir:

 

19:66 "Öldüğüm zaman diri olarak çıkarılacak mıyım?" diye soruyor insan. 19:67 İnsan, önceden hiçbir şey değilken kendisini nasıl yarattığımızı düşünmez mi?
19:68 Rabbine andolsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.19:69 Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız. 19:70 Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz. 19:71 İçinizden oraya uğramayacak kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.02.2020 at 22:06, mirasyedi yazdı:

Ya özgürümdür ya değilimdir.Ortası olmaz bunun. :)

İntihar edende edemeyende  özgür değildir.
ALLAH dilerse intihar eder  dilemezse intihar etmez.

 


Allah'ın irâdesi bilgisime tâbidir. Bilgisi de Bilinene tâbidir. Bilinen bu zamânlı Dünyâda biziz.
Ezel dediğimiz zamânsızlık diyârında ise Bilinen, Allah'ın kendi isim ve potansiyel kemâlâtlarıdır.
Bizler Dünyâda Allah'ın İsimlerinin tecellîsinde birer aynayız.

Allah (c.c.), bütün insânların Cennete Girmesini ister ve Bunun için Kitap ve Peygamber Gönderiyor.
Peki Bütün insânlar neden Cennetlik olmuyor?
Dilediğini yaratan Allah'ın bu dileği neden gerçekleşmiyor?
Çünkü, Allah'ın Bütün insânların Cennetlik olmasını istemesi, Allah'ın İrâde sıfatının bir gereğidir... Rahmetinin bir gereğidir. Bu istek, Rahmetin mazharı, Peygamberinin İrâdesidir.
Bütün İnsânların Cennetlik olmaması, Çoğunun Cehennemi boylayacak olması ise Zât'î İrâdesinin ya'nî Meşiyetinin bir gereğidir...
Önüne geçilemez olan, Zât'i İrâdedir. Allah'ın meşiyetinin dışında hiç bir iş gerçekleşmez.
Allah'ın Zât'î irâdesi (Meşiyeti),, Allah'ın Bilgisine tâbidir. Allah'ın bilgisi ise ma'luma tâbidir ya'nî bildiği şeye.
Allah'ın Ezelde Bildiği şey, Kendi isimleridir. Biz o isimlerin aynasıyız. Bizler Dünyâda o isimler açığa çıksın diye varız. Allah'ın bildiği şey (ma'lum), Biziz.
Biz Bu Dünyâda iyi olursak, Allah bizi ezelde iyi bilir (bilmiştir), kötü oolursak kötü bilir (bilmiştir).

Kullar burada bir fiil işlemek istediklerinde Meşiyet-i İlâhiye mutâbık düşüyorsa O fiil gerçekleşir. Meşiyeti ilâhî, en başta (Ezelde) Allah'ın İsimlerinin açığa çıkmasını dilemiştir.
Meşiyeti ilâhî izin vermiyorsa kişi İntihâr etmek istese de ölmez. Meşiyet-i İlâhînin bağlı olduğu isimler izin vermezse kişi intihar etse de ölmez.
Belirleyici olan biziz. Fakat biz, Allah'ın isimlerinin karakteri çerçevesinde dileyebiliriz.
Aslolan Allah'ın isimlerinin zâhir olmasıdır.

Meşiyet-i İlâhî, Zât'î irâdedir, sıfâtî bir irâde değil. Sıfâtî irâde gerçekleşmek zorunda değildir, Sürekli gerçekleşen ise Allah'ın Zât'î irâdesi olan meşiyet-i ilâhîdir.

 

"İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.
Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.
Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur."    (Ra'd 11)

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, EK said:

 

Ayetleri cımbızlamadan bütünlük içinde Kitabı ele alıyoruz.

 

Örneğin Kuran sadece savunma savaşına izin verirken ayet cımbızlarsanız durum tam tersi gibi algılanabilmekte. Şurada anlattığım üzere:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kuranda-sadece-nefsi-mudafaya-izin.html

 

Bu arada ayet cımbızlayarak yine kimilerince yanlış anlaşılmış konu da 19:71 ayetinin bahsetiği kişilerdir.

 

Yine ayetleri bütünlük içinde okursanız orada iyiler/cennetlikler veya herkesden değil, günahkarlardan bahsedilmektedir:

 

19:66 "Öldüğüm zaman diri olarak çıkarılacak mıyım?" diye soruyor insan. 19:67 İnsan, önceden hiçbir şey değilken kendisini nasıl yarattığımızı düşünmez mi?
19:68 Rabbine andolsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.19:69 Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız. 19:70 Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz. 19:71 İçinizden oraya uğramayacak kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.

 

 

 

 

 

Geri zekalı mal, kendi mesajını alıntılayıp dansöz gibi kıvıracağına aşağıdaki ayetlere bak.

 

Bakara-25. İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

 

Bakara-39. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

 

Al işte, kendi kitabın bile cennet ve cehennemdekilerin sonsuza kadar bulundukları yerde kalacağını yazıyor, sen hala kıvırıp duruyorsun. Başka ayetlerde kalmayacak diyorsa bu da apaçık bir çelişki demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, HATEM yazdı:

Çırpnıp durman faydasız.
Ateistler, Kötü oldukları için ateist olmuşlardır Ateist olmak bir tercîh gibi gözüksede kötü birikimlerin netîcesi bir zorunluluktur.
Kötü olduğunuz için Kalplerinizde ve kulaklarınızda perdeler var.
Ancak iyi bir insân olursanız, Kalbinizden ve kulaklarınızdan perdeler kalkar (Aydınlanır ve işitirsiniz).

Foruma işidli dayanmış ve sürekli dininin İyi ve hoşgörü olduğunu savunan müslümanlara nazaran adam Her fırsatta dinsizlere ve farklı görüştekilere Hakaretler yağdırıyor ve dolaylı olarak elinde olsa nasıl Katledeceğini açıklıyor. 

 

Bir değil kaç etti bu gibi mesajları. 

 

Umarım şu işid kafası forumdan atılır. Yani özgürlük özgürlük te bir yere kadar olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.02.2020 at 00:40, HATEM yazdı:
On 18.02.2020 at 00:36, sağduyu yazdı:

 

Bir insan hangi mantıkla bir insanın başka bir insana inanmadığı için sonsuza kadar yakılması gerektiğini söyleyen bir düşünceyi kabul edip bir de bunu savunur, anlamak mümkün değil.

Bir insanın başka bir insana inanmaması nasıl sonsuza kadar yakılmayı gerektiren bir suç oluyor, bir izah etsene.

 


İzâhın birinci aşamasını bitirdim, mes'elenin mantığını gösterdim. Küfrederek tartışmadan kaçmıştın.

 

 

14 saat önce, sağduyu yazdı:

Ben hiç bir mesajında izah mizah göremedim ki, bir insanın başka bir insana inanmadığı için sonsuza kadar yakılmasının izahı mizahı da olmaz, siz dincilere bunu göstermeye çalışıyorum ama bunu görecek seviyeye bir türlü gelemiyorsunuz.


Daha dikkatli oku Gösteriyorum.

Bir İnsânın başına ne gelirse İnsân sebeyledir.
Başına yıldırım bile düşse İnsân sebebiyledir.
Başa Gelen her şey, insân sebebiyle dir.
Âhirette ki konumumuzu da insânlara ve Peygamberlere karşı tutum ve davranışlarımız belirler.
Ebedî hayâtımızın artı ya da eksi olmasının belirlenmesinde, 1450 sene önce Hicâz'da ortaya çıkmış bir insân,
Nasıl oluyor da mutlak bir ölçü mutlak bir referans oluyor? Sorusu, Sana Daha önce vermiş olduğum cevâbın ardından sorman gereken soruydu. (Bunu ayrıca cevaplayacağım)

Mes'elenin mantığını anlaman için daha önce verdiğim cevâbı tekrâr yazıyorum.

Sorduğun soru şuydu:
1400 yıl kadar önce Muhammed "Allah adlı bir tanrı beni elçi seçti, bana inanmayan herkesi sonsuza kadar yakacak, bana inanın ve itaat edin, kurtuluşa erin." demiş.
Şimdi böyle bir iddiaya insan neden inanır, nasıl bir mantık kurularak bu iddia doğru kabul edilir?

Konuya bir de şu açıdan bakalım: Her şeyi bilen bir tanrının bir insanı elçi seçip "Şu insanlara söyle,
bana inanıp ibadet etsinler, eğer sana inanmazlarsa onları sonsuza kadar yakacağım." der mi?


Peygamber Efendimizin peygamberliği 1450 sene önce başladı gibi gözükse de,
Hz. Âdem'e daha Rûh üflenmemişken,
Rûh-u Muhammedî Peygamber idi...

Hz. Âdem'den bu yana gelen bütün peygamberler, 124 bin küsûr peygamber,, aslında Allah elçisi Peygamberimiz s.a.v. in elçileridirler.
Diğer bütün peygamberler Peygamber Efendimizin tafsîlâtıdırlar (Açılımıdırlar).
Farklı coğrafya ve farklı zamâlarda zuhûr eden,, Rûh-u Muhammedîden başkası değildir.
Hz. Îsâ'yı veyâ hz. Mûsâ'yı veyâ hz. Nûh'u inkâr eden, Hz. Muhammed'i inkâr etmiş olur.
Mevzû nun başlangıcı 1450 sene önce değil, çok daha öncedir...

Konuya bir de şu açıdan bakalım: Her şeyi bilen bir tanrının bir insanı elçi seçip "Şu insanlara söyle,
bana inanıp ibadet etsinler, eğer sana inanmazlarsa onları sonsuza kadar yakacağım." der mi?


Hakk Teâlâ, Kâinattan ayrı, Kâinâtın dışında, yanında veyâ ötesinde berisinde bir varlık değildir.
Her varlıkta tecellî eden O'ndan başkası değildir.
İsimlerinin tecellî etmesi yönünden,, Çağıran da O'dur, Çağrılan da...
Allah Teâlâ Peygamberlerde Rahmetiyle ()Rahmân ismiyle) tecellî etmiştir.
Diğer insânlarda farklı isimleriyle tecellî eder.
Allah'tan bağışlanma, rahmet ve sığınma isteyenler, Hakk Peygamberin yoluna sevkedilirler.
Allah'tan belâlarını cezâlarını isteyenler de şeytânın yoluna uyarlar.
Fakat, Celîl olan da O'dur. Cemîl olan da...

nasıl bir mantık kurularak bu iddia doğru kabul edilir?

Resûlullah şöyle buyurdu: "Âdem Rûh ile cesed arasındayken ben peygamber idim"
Ahmed b. Hanbel, Buharî, Ebu Nuaym, Tırmızî, Hâkim...

1450 sene önce bağımsız bir şekilde, bağımsız bilgilerle, bağımsız bir ibâdet şekliyle, müstakill arap örf âdetleri ile zuhûr etdiğini vehmettiğin bir peygamberden bahsetmiyoruz.
Senin Domuz tasavvurundaki Bağımsız mantar gibi türemiş bir Peygamber algısının bir gerçekliği yoktur.
Evet, 1450 sene önce, geçmiş peygamberlerden bağımsız, Geçmiş Peygamberlerin yaşadığı vâkıâlardan habersiz,
Geçmiş ümmetlerin ibâdetlerinden ap-ayrı bir ibâdet şekliyle,
Mantar gibi bir peygamberlik iddiâsıyla zuhur eden biri olsaydı, ona inanmayanlar değil "inananlar" yanardı.
Kur'ân, Hristiyânların ve yahûdîlerin mevcûd bilgilerine ilâveten Tafsîlât (detay) veren, önceki kitapları tamâmlayıcı nitelikte bir kitaptır.
Kur'ân,1450 sene önce zuhur etmiş, Önceki Hak kitaplardan bağımsız, müstakill bir kitap değildir.
Ve bunun gibi sayılabilecek bir çok delîl, Hz. Muhammed'in Nûrunun en önce yaratıldığını, Bütün peygamberlerden önceliğini kanıtlar.

İslâmın muhtevâsını, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Peygamberliğini,, Arap ırkı örf ve âdetleriyle sınırlı olduğunu düşünen,,
1450 sene öncesine hasreden her kimse,, Birçok ırka mebsûb müslümânları da "Arabcı" olmakla suçlayan kişiler,
Ap-açık ahmaktır.

Hz. Îsâ ve Hz. Mûsâ dâhil, 124bin küsûr peygamber aslında Rûh-u Muhâmmedî'nin Elçileridirler.
Dolayısıyla bir insân, Diğer Peygamberlerden hangisini İnkâr ederse etsin, akîbeti Cehennem olur.
Peygamberler, Allah'ın Rahmeti olduğu için, İnkâr eden kişi Kendi kendilerini Rahmetin kapsamının dışına çıkarmış olurlar.
İyiliklerle dolu bir insân, Yaptığı iyiliklerin karşılığı olan "Akıl nûru" ile böyle bir yanlışa düşmez veya bu yanlıştan kurtarılır.
Mes'ele, Çöl Ortamı Bedevî Deve falan değildir. Bataklıkta yeşillikte her yerde,
İster Kudüste ister İstanbulda İster Münîhte ol,, seni âid olduğun yere postalar.
Peygamberimiz (S.a.v.) Bir Ölçüdür, Referanstır.
Peygamberimize karşı (veyâ hangi peygamberle muhatab olunmuşsa) Tutum ve davranışın.
Senin Kâinâttaki konumunu belirler.

Cevâp yazısının başında,
1450 sene önce zuhûr etmiş bir insânın nasıl mutlak bir ölçü,, Sonsuz saadet için mutlak bir ölçü ve kıstas olduğunu,, sonra açıklayacağımı belirtmiştim.
Fakat bu tekrâr cevapta bu sorunun da özüne değindim.
Son Peygamberin, "Rahmân" isminin mazhârı olduğunu belirttim.
İşin ilginç tarafı, Her insân, Hakk Teâlânın bir isminin, muhtelif (birbirine karşıt, anlamları zıd) bir isminin mazhârıdır (aynasıdır, kuludur, tecellîgâhıdır.).
Her insânın mazharı olduğu isim bilinirse,
Diğer insânların o kişiye karşı tutum ve davranışları,
Diğer insânların, o ismin niteliğine karşı âlemlerdeki konumlarını belirler.
Her insân, Kulu olduğu isim hangisiyse, o ismin anlamı adına bir ölçü ve kıstastır, belirleyicidir.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısacası yüce Allah geleceği biliyor arkadaşlar.

 

Zaten imtihan dediğimiz bu kendimizle yüzleşme dünyası bu sayede var. Mükemmel bir şekilde hakettiğimize kavuşturuluyoruz bu 2 günlük özet imtihanla.

 

Bu kadar sayfalar dolusu verdiğim/gösterdiğim delilden sonra hala bozgunculuk yapıp gerçeğin üzerine örtmeye çalışan zalimler istedikleri kadar ağlaşsınlar. Yine bu gerçeği değiştiremeyecekler.

 

Bu arada yine konuyla bağlantı sayılabilecek bir başka yazım:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/yine-ayetlerden-bir-bilgelik-dersi-daha.html

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, HATEM said:

Daha dikkatli oku Gösteriyorum.

 

1400 yıl önceki cahil, yağmacı arapların palavralarını papağan gibi tekrarlamandan başka bir şey göremedim, yahu senin hiç kendine ait bir düşüncen yok mu, hiç kendi başına mantık yürütemiyor musun? 1400 yıl önceki cahil, yağmacı arapların başka kabilelerin mallarını, mülklerini yağmalamak için uydurduğu deli saçması iddiaları tekrar etmekten başka bir yapamıyor musun?

 

Bir insanın sırf başka bir inanmadığı için sonsuza kadar yakılması gerektiğini iddia eden bir fikri savunuyorsun, bunun neresinde insanlık, adalet, vicdan, mantık var? Hiç kendi kendine inanmamak neden sonsuza kadar yakılmayı gerektiren bir suç olsun diye sormuyor musun?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, EK said:

Kısacası yüce Allah geleceği biliyor arkadaşlar.

 

Zaten imtihan dediğimiz bu kendimizle yüzleşme dünyası bu sayede var. Mükemmel bir şekilde hakettiğimize kavuşturuluyoruz bu 2 günlük özet imtihanla.

 

Bu kadar sayfalar dolusu verdiğim/gösterdiğim delilden sonra hala bozgunculuk yapıp gerçeğin üzerine örtmeye çalışan zalimler istedikleri kadar ağlaşsınlar. Yine bu gerçeği değiştiremeyecekler.

 

Bu arada yine konuyla bağlantı sayılabilecek bir başka yazım:

 

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/yine-ayetlerden-bir-bilgelik-dersi-daha.html

 

 

 

 

Bu dinci takımına laf anlatmak imkansız, sanki karşıda pilli bir bebek var, ne kadar akla, mantığa çekmeye çalışsanız da hiç fark etmiyor, pilli bebek gibi aynı zırvaları usanmadan, bıkmadan tekrar ediyorlar. Bu herifler beyinlerini 1400 yıl önceki araplara teslim etmişler, artık onlar bildiğimiz insan türünden değil, bunlar başka bir şey. Akıl, beyin, mantık falan kalmamış bunlarda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, HATEM yazdı:

 

 

 

Peygamber Efendimizin peygamberliği 1450 sene önce başladı gibi gözükse de,
Hz. Âdem'e daha Rûh üflenmemişken,
Rûh-u Muhammedî Peygamber idi...

Hz. Âdem'den bu yana gelen bütün peygamberler, 124 bin küsûr peygamber,, aslında Allah elçisi Peygamberimiz s.a.v. in elçileridirler.
Diğer bütün peygamberler Peygamber Efendimizin tafsîlâtıdırlar (Açılımıdırlar).
Farklı coğrafya ve farklı zamâlarda zuhûr eden,, Rûh-u Muhammedîden başkası değildir.
Hz. Îsâ'yı veyâ hz. Mûsâ'yı veyâ hz. Nûh'u inkâr eden, Hz. Muhammed'i inkâr etmiş olur.
Mevzû nun başlangıcı 1450 sene önce değil, çok daha öncedir...

Resûlullah şöyle buyurdu: "Âdem Rûh ile cesed arasındayken ben peygamber idim"
Ahmed b. Hanbel, Buharî, Ebu Nuaym, Tırmızî, Hâkim...


Kur'ân, Hristiyânların ve yahûdîlerin mevcûd bilgilerine ilâveten Tafsîlât (detay) veren, önceki kitapları tamâmlayıcı nitelikte bir kitaptır.
Kur'ân,1450 sene önce zuhur etmiş, Önceki Hak kitaplardan bağımsız, müstakill bir kitap değildir.
Ve bunun gibi sayılabilecek bir çok delîl, Hz. Muhammed'in Nûrunun en önce yaratıldığını, Bütün peygamberlerden önceliğini kanıtlar.

Hz. Îsâ ve Hz. Mûsâ dâhil, 124bin küsûr peygamber aslında Rûh-u Muhâmmedî'nin Elçileridirler.
Dolayısıyla bir insân, Diğer Peygamberlerden hangisini İnkâr ederse etsin, akîbeti Cehennem olur.
Peygamberler, Allah'ın Rahmeti olduğu için, İnkâr eden kişi Kendi kendilerini Rahmetin kapsamının dışına çıkarmış olurlar.
İyiliklerle dolu bir insân, Yaptığı iyiliklerin karşılığı olan "Akıl nûru" ile böyle bir yanlışa düşmez veya bu yanlıştan kurtarılır.
Mes'ele, Çöl Ortamı Bedevî Deve falan değildir. Bataklıkta yeşillikte her yerde,
İster Kudüste ister İstanbulda İster Münîhte ol,, seni âid olduğun yere postalar.
Peygamberimiz (S.a.v.) Bir Ölçüdür, Referanstır.
Peygamberimize karşı (veyâ hangi peygamberle muhatab olunmuşsa) Tutum ve davranışın.
Senin Kâinâttaki konumunu belirler.
 

 

Nersinden tutsam elimde kalıyor :)

Bilmiyorum neyin kafasını yaşıyorsunuz fakat şurası bir gerçek,  kitabınıza göre siz şirk içindesiniz.

Peygamberi Tanrı yapmışsınız.

Hepsi Muhammedin ruhuymuş falan.  Aslında Tanrı'da Muhammed'dir diyeceksiniz de diliniz varmıyor.

 

Şurası bomba:)

 

Hz. Îsâ ve Hz. Mûsâ dâhil, 124bin küsûr peygamber aslında Rûh-u Muhâmmedî'nin Elçileridirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Bu dinci takımına laf anlatmak imkansız, sanki karşıda pilli bir bebek var, ne kadar akla, mantığa çekmeye çalışsanız da hiç fark etmiyor, pilli bebek gibi aynı zırvaları usanmadan, bıkmadan tekrar ediyorlar. Bu herifler beyinlerini 1400 yıl önceki araplara teslim etmişler, artık onlar bildiğimiz insan türünden değil, bunlar başka bir şey. Akıl, beyin, mantık falan kalmamış bunlarda.


Ek'in Eşş-EK liğini zekâ seviyesinin profil resmindeki gibi olduğunu bu sayfada ÖNCE ben belirttim.
Ek-in H.Akçay'ın ya da No got'un İnancı irdelendiğinde,, İnançlarının Kur'ân'a uymadığını,, Düzgün bir Ehl-i Sünnet müslümânları olmadıklarını,
Yarı kâfir veyâ bid''at ehli olduklarını görürüz.
Sen beni onlarla aynı kefede yorumlayarak acizliğini,, Tartışmadaki âcizliğini örtemessin.
Sen, Benle girdiğin hiçbir tartışmayı yürütebilmiş değilsin. Hâlbuki inkâr etmek, isbât etmekten çok kolaydır.

 

13 saat önce, sağduyu yazdı:

artık onlar bildiğimiz insan türünden değil, bunlar başka bir şey. Akıl, beyin, mantık falan kalmamış bunlarda.

Benim yapmaya çalıştığım tâmm da bu işte, Sizin insân olmadığınızı (İç Dünyânızda insân olmadığınızı) ve
Akılsız olduğunuzu (Hayvânlar gibi akılsız olduğunuzu) göstermek.
Ben bu noktada başarılı olduğumu düşünüyorum.

İnsân, Ünsiyetten gelir.
Hakk Teâlâ ile Ünsiyet kurabilme donanımına sâhip mahluğâ, İnsân denir.
Ünsiyet kurabilsin diye,, Allah (c.c.), insânı "iki el"iyle yaratmıştır.
Normal bir müslümân ile (Ehl-i Sünnet bir müslümân ile) İnsân-ı Kâmil arasında,, maymun cinsiyle insân cinsi arasındaki fark kadar fark vardır.
Normal bir Müslümân ile sizin aranızda ise maymun cinsi ile insân cinsi arasındaki farktan daha fazla fark vardır.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 minutes ago, HATEM said:


Ek'in Eşş-EK liğini zekâ seviyesinin profil resmindeki gibi olduğunu bu sayfada ÖNCE ben belirttim.
Ek-in H.Akçay'ın ya da No got'un İnancı irdelendiğinde,, İnançlarının Kur'ân'a uymadığını,, Düzgün bir Ehl-i Sünnet müslümânları olmadıklarını,
Yarı kâfir veyâ bid''at ehli olduklarını görürüz.
Sen beni onlarla aynı kefede yorumlayarak acizliğini,, Tartışmadaki âcizliğini örtemessin.
Sen, Benle girdiğin hiçbir tartışmayı yürütebilmiş değilsin. Hâlbuki inkâr etmek, isbât etmekten çok kolaydır.

 

Benim yapmaya çalıştığım tâmm da bu işte, Sizin insân olmadığınızı (İç Dünyânızda insân olmadığınızı) ve
Akılsız olduğunuzu (Hayvânlar gibi akılsız olduğunuzu) göstermek.
Ben bu noktada başarılı olduğumu düşünüyorum.

İnsân, Ünsiyetten gelir.
Hakk Teâlâ ile Ünsiyet kurabilme donanımına sâhip mahluğâ, İnsân denir.
Ünsiyet kurabilsin diye,, Allah (c.c.), insânı "iki el"iyle yaratmıştır.
Normal bir müslümân ile (Ehl-i Sünnet bir müslümân ile) İnsân-ı Kâmil arasında,, maymun cinsiyle insân cinsi arasındaki fark kadar fark vardır.
Normal bir Müslümân ile sizin aranızda ise maymun cinsi ile insân cinsi arasındaki farktan daha fazla fark vardır.
 

 

Yüzeyde farklı düşünseniz de temelde hepiniz aynısınız, konu kendi dininiz olunca akıl, mantık uçuyor, en cahilinden en aydın, okumuşuna kadar. Hani sizin dinde müşrik denilen araplar aşağılanır, onlara ağzınıza geleni söylersiniz ya, temelde o müşriklerden hiç bir farkınız yok. Hadi onların mazereti var, cahildiler, dönemin şartları öyleydi, bilgiye ulaşmak zordu falan, ya sizlerin mazereti ne?

 

1400 yıl önce bir arap bedevisinin ortaya attığı "Falan tanrı beni elçi seçti, bana inanmayan herkesi sonsuza kadar yakacak." şeklindeki deli saçması bir iddiaya hangi akıl ve mantıkla inanabiliyorsunuz? Anladık, bu deli saçması iddia toplum tarafından hayatınızın her saniyesinde siz telkin edildi, böyle bir zırvalığa inandırıldınız, ama bir yerde insan uyanır, düşünmeye başlar, aklını ve mantığını kullanmaya başlar. Sizlerde o ışık bile görünmüyor, ısrarla düşünmekten, aklı ve mantığı kullanmaktan kaçınıyorsunuz. Demek ki sizlerde o kapasite yok.

 

Bir arap bedevisinin "Bir tanrı bana inanmayan herkesi sonsuza kadar yakacak." şeklindeki deli saçması iddiasına inanmanın neresinde akıl ve mantık var?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Rookie Explorer yazdı:

Nersinden tutsam elimde kalıyor


Senin elinde kalabilir çünkü anlama özürlüsünüz.
Sana göre tezat içinde olmam benim için kötü değil iyi bir şey. Dedim ya Ateistsiniz ve anlama özürlüsünüz.
Senin görevin, Benim İslâm bakımından tezat içinde olduğumu gösterebilmek.
Nutuk çekmeyi Nâra atmayı bırak, Buyur göster.
Fakat Nedense, her seferinde ben sizin anlama özürlü olduğunuzu gösteriyorum.
 

 

Şimdi, Rookie Explorer yazdı:

Bilmiyorum neyin kafasını yaşıyorsunuz fakat şurası bir gerçek,  kitabınıza göre siz şirk içindesiniz.

Peygamberi Tanrı yapmışsınız.


Sen belki yenisin, okumamış olabilirsin, buradaki yazılarımda birçok defâ söylemişliğim var;
Ben değil peyganberi,, Kâinâttaki her güç odağını Tanrı olarak görüyorum.
En küçük bir varlık, Hidrojen atomu bile buna dâhildir.
Varlığın en küçüğü bile bu tanrısallığı ile Öldüren ve diriltendir.
Bunları daha önce bu forumda değişik biçimlerde yazdım.
Aslında ben her Tanrıyı ya'nî her varlığı bir mazhâr olarak görüyorum.
O yüzden diyorum ki, Bu tanrıların hiç biri, Kendi zât'ı ile kâim değildir. 
Kendi Zât'ı ile Kâim ancak Allah (c.c.) Vardır.
Allahtan başka Tanrı (ilâh) yoktur.
Ya'nî Tanrılar vardır, bunlar Tek Tanrının (Allah) görünümleridir.

Yazılarımı okusaydın, Peygamberi Tanrı yaptığım için değil Allah yaptığım için eleştiride bulunman gerekirdi.
Ben bunu da düzelterek cevâbıma devâm edeyim.
Benim kimseyi bişey yapmak gibi bir kudretim yok, Bilerek yalan da söylemem, çarpıtma da yapmam.

Bak Kur'ân ne buyuruyor:

ZÜMER-53. DE Kİ (Yâ Muhammed deki) : “EY KENDİLERİNİN ALEYHİNE AŞIRI GİDEN KULLARIM! ALLAH’IN RAHMETİNDEN ÜMİDİNİZİ KESMEYİN. ŞÜPHESİZ ALLAH, BÜTÜN GÜNAHLARI AFFEDER. ÇÜNKÜ O, ÇOK BAĞIŞLAYANDIR, ÇOK MERHAMET EDENDİR.”

İlginç Değil mi?
Heralde ben tutarlıyım değil mi?
 

 

Şimdi, Rookie Explorer yazdı:

Hepsi Muhammedin ruhuymuş falan.  Aslında Tanrı'da Muhammed'dir diyeceksiniz de diliniz varmıyor.


Her İnsân Allah'ın bir isminin,,
Aynası,
Gölgesi,
Açılımı,
Kulu,
Tecellîgâhı,
Mazhârı,
Olduğuna göre,
Elbette, Peygamber Efendimiz de,  Hakk Teâlânın En câmi bir isminin bir kulu ve mazharıdır.
Bunda şaşılacak bir şey yok.

Hakk Teâlâ Peygamberimizi Kendi nûrundan,,
Bütün Kâinâtı da Peygamberimizin Nûrundan yarattı.
 

 

Şimdi, Rookie Explorer yazdı:

Şurası bomba:)

 

Hz. Îsâ ve Hz. Mûsâ dâhil, 124bin küsûr peygamber aslında Rûh-u Muhâmmedî'nin Elçileridirler.


Bunu ben i'câd etmedim ki, sahîh bir hadîstir bu:
Yukarıda yazmıştım.
 

Bir saat önce, HATEM yazdı:

Resûlullah şöyle buyurdu: "Âdem Rûh ile cesed arasındayken ben peygamber idim"
Ahmed b. Hanbel, Buharî, Ebu Nuaym, Tırmızî, Hâkim...


 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, HATEM yazdı:


Allah'ın irâdesi bilgisime tâbidir. Bilgisi de Bilinene tâbidir. Bilinen bu zamânlı Dünyâda biziz.
Ezel dediğimiz zamânsızlık diyârında ise Bilinen, Allah'ın kendi isim ve potansiyel kemâlâtlarıdır.
Bizler Dünyâda Allah'ın İsimlerinin tecellîsinde birer aynayız.

Allah (c.c.), bütün insânların Cennete Girmesini ister ve Bunun için Kitap ve Peygamber Gönderiyor.
Peki Bütün insânlar neden Cennetlik olmuyor?
Dilediğini yaratan Allah'ın bu dileği neden gerçekleşmiyor?
Çünkü, Allah'ın Bütün insânların Cennetlik olmasını istemesi, Allah'ın İrâde sıfatının bir gereğidir... Rahmetinin bir gereğidir. Bu istek, Rahmetin mazharı, Peygamberinin İrâdesidir.
Bütün İnsânların Cennetlik olmaması, Çoğunun Cehennemi boylayacak olması ise Zât'î İrâdesinin ya'nî Meşiyetinin bir gereğidir...
Önüne geçilemez olan, Zât'i İrâdedir. Allah'ın meşiyetinin dışında hiç bir iş gerçekleşmez.
Allah'ın Zât'î irâdesi (Meşiyeti),, Allah'ın Bilgisine tâbidir. Allah'ın bilgisi ise ma'luma tâbidir ya'nî bildiği şeye.
Allah'ın Ezelde Bildiği şey, Kendi isimleridir. Biz o isimlerin aynasıyız. Bizler Dünyâda o isimler açığa çıksın diye varız. Allah'ın bildiği şey (ma'lum), Biziz.
Biz Bu Dünyâda iyi olursak, Allah bizi ezelde iyi bilir (bilmiştir), kötü oolursak kötü bilir (bilmiştir).

Kullar burada bir fiil işlemek istediklerinde Meşiyet-i İlâhiye mutâbık düşüyorsa O fiil gerçekleşir. Meşiyeti ilâhî, en başta (Ezelde) Allah'ın İsimlerinin açığa çıkmasını dilemiştir.
Meşiyeti ilâhî izin vermiyorsa kişi İntihâr etmek istese de ölmez. Meşiyet-i İlâhînin bağlı olduğu isimler izin vermezse kişi intihar etse de ölmez.
Belirleyici olan biziz. Fakat biz, Allah'ın isimlerinin karakteri çerçevesinde dileyebiliriz.
Aslolan Allah'ın isimlerinin zâhir olmasıdır.

Meşiyet-i İlâhî, Zât'î irâdedir, sıfâtî bir irâde değil. Sıfâtî irâde gerçekleşmek zorunda değildir, Sürekli gerçekleşen ise Allah'ın Zât'î irâdesi olan meşiyet-i ilâhîdir.

 

"İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.
Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.
Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur."    (Ra'd 11)

Hiçbir şey belirleyemezsin.Nasıl ki bilgisayarlar yazılı kod dışına çıkamıyorsa insanda çıkamaz.

@EK gibi Yapay zeka örneği vermeyin.Aynı şartlar altında yapay zekada aynı sonuçları verir.

İki  insandan biri farklı davranıp cennetlik diğeri cehennemlik oluyorsa bu insandan kaynaklanmaz.

İnsanın yazılımınıda yaşadığı çevre şartlarınıda değiştiren ALLAH'tır.

Ya yazılımı yada çevre şartları değişmiştir.

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...