Jump to content

Çelişkili Ayet


Recommended Posts

 

"Galaksi" kelimesi hangi ayette geçiyor. Allah'ın Allahlık göklerini, galaksi, evren gibi bilimsel terimleri kullanarak kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz. Allah, yer ile Arş arasının deve hızıyla elli bin (50.000) yıllık yol/mesafe olduğunu tapu gibi ayetlerle belirlemiş ve sınırlamış zaten. Genişleyen evrende sabit iki yer ve iki zaman.. Arş maddi alemin, yani evrenin ötesinde olduğuna göre, ya evren Arşa ve dolayısıyla Allah'a tecavüz ediyor ya da evrenle birlikte o da genişliyor veya sürükleniyor olmalı. Yani; kapılmış gidiyor bahtının rüzgarına.

develerin cinsi yaşı belirtilmişmi... malul atların cinsi ve yaşı bile hızlarını farklılaştırıyor.

Bİde ben içinizde bu tutarsızlığı anlayamıyorum her ayeti aynı kaynaktan almak varken gidip işinize gelen çeviryi alıyorsunuz örneğin  Diyanet İşleri: Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. zariyat 47 de herkes  göğü genişletiyor bu evrenin genişlemesine işaret falan diyor ben  hiçbirzaman  diyanet dışındaki kaynaktan bakmadım çevirilere  ama bu iki yüzlülük neden anlamadım sizde ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 81
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

 

Bİde ben içinizde bu tutarsızlığı anlayamıyorum her ayeti aynı kaynaktan almak varken gidip işinize gelen çeviryi alıyorsunuz örneğin  Diyanet İşleri: Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. zariyat 47 de herkes  göğü genişletiyor bu evrenin genişlemesine işaret falan diyor ben  hiçbirzaman  diyanet dışındaki kaynaktan bakmadım çevirilere  ama bu iki yüzlülük neden anlamadım sizde ?

devenin marka modeli ve plakası bellimi????hangi tapudan bahsediyon???????????????????

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

o yer ile arş yer temelli bir sistem  sümerlilerde astroloji çok yaygın bir sözde bilimdi sümerler bilim konusundada çok ileri bir toplumdur ve bu toplum   din fikrini ilk ortaya atan toplumdur    Muhammedden çok çok daha önce yaşamıştır. Asıl konumuz  bu yol mesafe dediğin kavram dünya ile 7. gök arası mesafe 7. gök ne diyorsan bak sana atıcam ne olduğunu bu eski bir sümer inancıdır göğün 10 katman olduğuna inanılırdı(Muhammed 7 ye indirmiş ) ve insanlar tanrının yanına kartal gibi hayvanlar sayesinde yükselir ve  ondan hediye alarak geri dönerlerdi: Kiş kentinin Kralı Etena ile ilgili önemli, oldukça tanınmış küçük bir destan var. Tufan öncesi krallar listesinde Etena adı, felaketten hemen sonra hanedanın kralları arasında görülür; orada " çoban, göge çıkan, bütün ülkeleri birleştiren, kral olan, 1560 yıl hükmeden diye anlatılır. Bu adlandırma, bize göge uçuşuna dair hiç bir Sümer metni kalmamış olmasına ragmen, Etena'nın maceralarının eski kroniklerce bilindigini göstermektedir. Ayrıca uçuşunda başarılı oldugu da anlaşılıyor. Fakat uçuşu ile ilgili günümüze gelen daha sonraki Sami metni parçaları çogunlukla son Asur monarkı Asurbanipal'in kütüphanesinden geliyor.  TAMAMEN OKU SONRA CEVAP VER !:

Küçük destanın giriş bölümünde, günümüze kadar gelebilen biçimiyle, yüce kuş Güneş Kartalının bile suç işlemesini anlatarak başlar..

Kuş komşusu yılana "Gel" der "barış ve dostluk yemini edelim ve ona 
uymayanın üstüne güneş tanrısı Samaş'ın laneti yagsın"

Güneş tanrısının önünde yemin ettiler ve yeminlerini lanetle mühürlediler. "Şamaş, Şamaş'ın sınırların aşana öldürücü darbeler indiren eliyle felaketin en büyügünü versin! Ölüler dagı ona girişini kapasın"

Sonra yavruları oldu ve dogdular. Yılanınki bir karaagaç gölgesinde, kuşunki bir dag dorugunda dogdu. Ve kuş yabani bir boga veya eşek yakaladıgında, yılan bundan yedi, çekildi ve yavruları yedi. Yılan yabani bir keçi veya antilop yakaladıgında, ulu kartal yedi, çekildi ve yavruları yedi. Ta ki bir gün kartal yavruları tüylenip de kötü düşünceler kuşun aklına düşünceye kadar.

"Aman" dedi "yılanın yavrularını yiyeyim." Yavrularından biri, "Ey babacıgım" dedi "bunu yapma, Şamaş'ın agına kurban olma." 

Kuş gene de harekete geçti, yılanın yavrularını yuttu, yuvasını yıktı, yılan 
baktıgında yavruları yok olmuştu. Bunun üzerine Şamaş'a gitti. "Elbette ey Şamaş, senin agın tüm dünyayı tutar; senin tuzagın bütün gökyüzüdür! Ve senin agından kim kaçabilir?" diye dua etti.

Güneş tanrı "Hazırlan" dedi "Daga çık, Saklanma yerin yabani boga yeri olsun. Karnını yar, içine gir ve yuvanı orda kur. Gökteki bütün kuşlar, aralarında senin kartalın da inecek, kuşkusuz hepsi içeri girmeyi düşünecekler. Kanadından yakala. Kanatlarını ve pençelerini kopar. Onu yol, bir çukura at ve orda açlıktan ve susuzluktan ölsün."

Yılan denileni yaptı ve çukurdaki mahvolmuş kuş Şamaş'a seslendi: 
"Efendim, benim sonum bu çukurda mı geçecek. Elbette cezamı hakettim. Fakat bırak kartalını yaşasın, sonsuza kadar senin adını ulularım."

Güneş tanrı ona dedi : "Sen kötülük ettin, acıya neden oldun, tanrılar bunu yasaklamıştır. Yaptıgın utanılacak şey; yemin etmiştin. Ve gerçekten şimdi üstüne yemininin lanetini salacagım. Sana kimi gönderirsem onu al ve bırak seni elinden tutup götürsün. 

Gelen adam çok yaşlı, dermansız çoban kral, Kiş kentinden Etena'ydı.Bu yaşlı adam "Ulu efendim Şamaş" diye dua etmişti. "Sen koyunlarımın gücünü ve tüm ülkede kuzularımı tükettin. Ben gene de tanrılara saygı duydum, ölüleri düşündüm, rahiplerin kurbanlarını eksik ettirmedim. Emredersen, Ulu Efendim, biri benim için dogum bitkisi saglasın. Dogum bitkisi bana ayan olsun. Onun meyvasını kopar Ulu Efendim ve bana bir çocuk bagışla."

Güneş tanrı "Daga çık" dedi. "Çukuru ara. İçine bak. Oradaki kuş sana 
dogum bitkisi gösterecek. Ve Etena denildigi gibi yaptı.

Parça parça tabletlerin burasında öykü bölünüyor. Masal tekrar başladıgında yaşlı kral kartala binerek en aşagı gök katının kapısına varmış bile. Burada güneş, ay, fırtına ve Venüs gezegeni var. Kuş sürücüsüyle konuşuyor.

"Gek arkadaşım, seni daha ötelere, Anu'nun yüksek katlarına götüreyim. Gögsünü bana yasla. Ellerini kanatlarımın tüylerine, kollarını kanatlarımın omuzlarına göm."

İki saat daha çıktılar. Kuş bagırdı: "Aşşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl 
görünüyor! Tuzlu denizi okyanus sarmış. Ortasındaki kara da dag."

İki saat daha çıktılar. Kuş bagırdı: "Aşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl 
görünüyor! Tuzlu deniz karanın çevresinde geniş bir şeritten ibaret."

İki saat daha ve gene: "Aşagı bak arkadaşım, dünya nasıl görünüyor! 
Tuzlu deniz bahçıvanın sulama çukurundan daha büyük degil."

Anu, Bel ve Ea'nın yüksek kapısına ulaştılar. Etena ve kartalı. Tablet gene kırılıyor ve devam ediyor: 

"Gel arkadaşım, seni daha ötelere, tanrıça İştar'ın katına götüreyim. 
Seni onun ayakları dibine bırakayım. Gögsünü bana yasla. Ellerini 
kanatlarımın tüylerine göm."

İki saat daha ve kuş: "Aşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl görünüyor. 
Kara dümdüz görünüyor, koca tuzlu deniz de avlu kadar" dedi. 

İki saat daha: "Aşagı bak arkadaşım, dünya nasıl görünüyor. Kara 
küçük bir tümsek ve tuzlu deniz sepet kadar."

İki saat daha çıktılar. Fakat Etena bu kez baktıgında aşagıda ne kara 
ne deniz göremedi."Aman arkadaşım, daha çıkma" diye bagırdı ve o 
anda düştüler. İki saat düştüler, iki saat daha.

Bundan sonra metin dagılıyor.

Daha sonra Miraç olarak İslamiyete de yansıyan göge uçuş motifinin eski topluma yabancı olmadıgı anlaşılıyor. Sümer ve daha sonraki Babil mitolojisinde kralların göge uçarak tanrılara ulaşma ve ölümsüz olma çabaları var. Bu uçuşta da Etana nın göge uçuşu gerçekleştirerek tanrılar arasına katıldıgı anlaşılıyor. 

İslamiyetin yayıldıgı cografya eski Sümer ve daha sonraki Babil/ Asur mitolojisiyle içiçe. Eski inanışlar halk arasında kabul görüyor ve nesiller boyunca anlatılıyor. Bu konuyla ilgili daha evvel Şakku Sadr hadisesinden bahsetmiştim :



Miraç motifi de eski Sümer/ Babil inanışlarının Muhammede uyarlanmasından başka bir anlam ifade etmiyor. Egemene kutsallık kisvesi altında bir otorite saglama çabalarından başka bir şey olmayan bu çabalar bir devlet kurucusu olan Muhammed'e de yakıştırılıyor. O zamanki sistemde bir egemen ancak tanrının oglu, yakını ya da elçisi oldugu takdirde itibar görebiliyor ve toplum ancak bu temelde biat edebiliyor.

Eski Sümer motifinde göge yükselme, tanrılarla buluşma, gögün yedi kat olması ve tanrılarla buluşup itibar kazanma motifleri İslami miraçta da hemen hemen aynı temellerde bir araya getirilmiş. Yalnız burada hayvanlar farklı ve tanrıların yerini peygamberler almış.

Bu mitos bize aynı zamanda eski geleneklerin daha sonraki toplum ve kültür biçimleri tarafından nasıl kabul edilip, biraz farklılaştırılarak ileriki nesillere aktarıldıgını da gösteriyor.

Kutsal denilen hiç bir kitapta, Tanrının vahyi oldugu iddia edilen hiç bir kitapta o zamana kadar bilinmeyen yeni bir şey bulabilmek mümkün degil. Söylenen her sözün daha evvelki toplum/ kültür ve inanç biçimleri ile sıkı baglarını görebilmek mümkün. Ancak bu metinleri toplumların içerisinde bulundugu sosyo ekonomik koşullarla birlikte okumak gerekiyor. O zaman bu metinlerin yeni bir toplumsal sisteme geçişte ideoloji görevini üstlendigini ortaya koyabilmek için tanrıdan vahy almak gerekmiyor.

sen yaratıcının Hz Muhammet gelene kadar insanları başıboş bıraktığını mı zannediyorsun????? insanlar hiçbir zaman başıboş bırakılmadı.sürekli peygamberler gönderdi.zamanla insanlar peygamberlerden ve onların öğretilerinden uzaklaştılar.sonrada bu senin anlattığın masallar ortaya çıktı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

sen yaratıcının Hz Muhammet gelene kadar insanları başıboş bıraktığını mı zannediyorsun????? insanlar hiçbir zaman başıboş bırakılmadı.sürekli peygamberler gönderdi.zamanla insanlar peygamberlerden ve onların öğretilerinden uzaklaştılar.sonrada bu senin anlattığın masallar ortaya çıktı.

Be kardeşim  bu adamlar 30 tane bilemediğin 40 tane tanrıya inanıyordu her işin bir tanrısı vardı ? zaten bunların bulunduğu  yazıtlarda peygambere dair en ufak bişey yok ? ayrıca hem masal diyosun hem kendin inanıyosun nasıll bir çelişkidir bu ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Be kardeşim  bu adamlar 30 tane bilemediğin 40 tane tanrıya inanıyordu her işin bir tanrısı vardı ? zaten bunların bulunduğu  yazıtlarda peygambere dair en ufak bişey yok ? ayrıca hem masal diyosun hem kendin inanıyosun nasıll bir çelişkidir bu ? 

masal olan senin anlattığın.30-40 tanrıya inanan insanlar olduğu gibi her devirde tek yaratıcıya inananlarda mevcuttu.insanlık hiçbir zaman başıboş bırakılmadı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

masal olan senin anlattığın.30-40 tanrıya inanan insanlar olduğu gibi her devirde tek yaratıcıya inananlarda mevcuttu.insanlık hiçbir zaman başıboş bırakılmadı.

Muhammedin miraca çıktığı ve  7 kat gök hikayeleri bu  30 - 40 tanrılı dinelrden çıkmıştır zaten   yerle gök arası dediği mesafede yerden göğün 7. katmanına kadar ben bundan bahsediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, gringer80 said:

bir ressamın olması zorunluluğu yoksa resim nasıl kendi kendine olmuş diye sorsan doğal olarak saçmalamış olursun...tükenmez kalemin var olduğunu kabul etmek akıllılık onun bir ustasının olduğunu kabul etmek aptallık.ebe mübarekler yoktan bir tane tükenmez kalemin zerresini yapında size inanalım.

 

"Ortada ne zannetiğin gibi bir resim, ne de ressam olması zorunluluğu var. " Dedik. Okudun mu? Peki üzerine düşündün mü?

Analojin, yani benzetmen yanlış. Yaptığın şey, kısıtlı aklın ve olanca cahilliğinle ortaya koyduğun yanlış bir benzetme ve buna  istinaden neticelendirdiğin hatalı bir muhakeme, ötesi değil. Yani insansı yanılgın. Bu silsileyi sorgulamanın kimsenin aklına gelmediğini mi sanıyorsun? Gerçekte ise on belki yüz adım geriden geliyorsun.

 

Yaptığın şey sadece bir tümevarım. Mantıksal bir zorunluluk değil.  Bunun mantıksal bir zorunluluk olduunu bugüne kadar gösterebilen bir babyiğit olmadı. Sen de yapamayacaksın. Bunu kafana kazı.

 

Ressamın ustasının olduğunu kabul etmek akıllılık, ustanın ustasını sormak ise aptallık öyle mi? Önceki mesajda sorduk ama ona ccevap vermediğin halde halen yüzsüz yüzsüz yazmaya devam etmişsin..Tekrar veriyorum:

 

Konuya önermeler mantığı açısından bakılırsa:

1-Herseyin bir yaraticisi olmali 

2-Allah'ın (ustanın)yaraticisi yoktur.

 

Kisaca;

Hem kendisi hem de degili dogru olabilen bir önerme (!)

 

Çıkarımınızın geçersiz, yanlış. Hiçbir önemi ya da anlamı yok.

Sen bütün inancını "ressamın bir ustası vardır" a yasla..

Sıra ustaya gelince "onun ustası yok" de çık işin içinden.

 

Bu ne demek? "Tüm inancınız bir dinamitin üzerinde duruyor" demek.

Bir insan kendiyle dalga geçmiyorsa, kendini kandırmaya çalışmıyorsa, ya da sadece biraz (kendine)samimi ise;

Çıkmazı itiraf eder.

 

Ya öncüllerinden ya da çıkarımından vazgeçeceksin. Çünkü ikisi bir arada ol(a)maz. 2+2=4

 

Mantık kurallarını keyfi olarak ihlal eden keyfi bir tanımı baştan uydurup, onu bir çeşit aksiyom ilan edip, bunun neden böyle olması gerektiğine dair hiçbir dayanak sunmadan getir koy karşımıza, sonra saf gibi inanmamızı bekle.

 

Ortada bir de termodinamiğin birinci kanunu var: Enerji yoktan var, varolan bir enerji ise yok edilemez.

Şimdi:

 

1-Bir başlangıcın olması gerektiğini, bunun mantıksal bir zorunluluk olduğunu göster. Tümevarım değil, mantıksal zorunluluk.

2-Termodinamiğin birinci kanunu nasıl by-pass edeceğini bir izah ediver. Bu haliyle tanrıya bir geçit yok.

3- İnancınızın üzerinde durduğu ve formel mantıkla net bir şekilde gösterilen rezilliği temizle.

4-Bizim yoktan bir tükenmez kalem göstermemiz gerekmiyor ama, sizin yoktan bir tanrıyı ya da onun zerres,inin nasıl olagelebileceğini izah etmeniz gerekiyor. Bekliyoruz.

 

Bunları yapmadan önce de bir daha ressam usta laflarını falan ağzına alma. Yüzsüzlük etme. Etsen dahi, aklı başında kimse seni kaale almaz. Yobaz yandaşlarından başka.

Arkasından sana önerdiğim kitabı oku.

Arkasından sıra evrimle ilgili soracağımız ve senin yanıtlayamayacağın sorulara gelecek. (Linkini verdiğim diğer başlıkta mevcutlar. Başına gelecekleri görmek açısında o başlığı incelemeni yeniden öneririm)

Arkasından, ortada neden ne zannettiğin gibi bir resim ve neden ressam zorunluluğun olmadığı kısmına gelecez. Kar kristalleri örneği olabilir. Kar kristallerinin kendiliğinden nasıl oluştuğunu izah edecek, kendiliğinden organizasyonun ne demek olduğunu öğreneceksin.

 

Ama önce kör cahilliğinin pasını silmek gerekiyor.

Ondan da önce görmezden geldiğin soruların cevaplarını vermen gerekiyor. Tabi biraz olsun onurun varsa.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
 

 

"Ortada ne zannetiğin gibi bir resim, ne de ressam olması zorunluluğu var. " Dedik. Okudun mu? Peki üzerine düşündün mü?

Analojin, yani benzetmen yanlış. Yaptığın şey, kısıtlı aklın ve olanca cahilliğinle ortaya koyduğun yanlış bir benzetme ve buna  istinaden neticelendirdiğin hatalı bir muhakeme, ötesi değil. Yani insansı yanılgın. Bu silsileyi sorgulamanın kimsenin aklına gelmediğini mi sanıyorsun? Gerçekte ise on belki yüz adım geriden geliyorsun.

 

Yaptığın şey sadece bir tümevarım. Mantıksal bir zorunluluk değil.  Bunun mantıksal bir zorunluluk olduunu bugüne kadar gösterebilen bir babyiğit olmadı. Sen de yapamayacaksın. Bunu kafana kazı.

 

Ressamın ustasının olduğunu kabul etmek akıllılık, ustanın ustasını sormak ise aptallık öyle mi? Önceki mesajda sorduk ama ona ccevap vermediğin halde halen yüzsüz yüzsüz yazmaya devam etmişsin..Tekrar veriyorum:

 

Konuya önermeler mantığı açısından bakılırsa:

1-Herseyin bir yaraticisi olmali 

2-Allah'ın (ustanın)yaraticisi yoktur.

 

Kisaca;

Hem kendisi hem de degili dogru olabilen bir önerme (!)

 

Çıkarımınızın geçersiz, yanlış. Hiçbir önemi ya da anlamı yok.

Sen bütün inancını "ressamın bir ustası vardır" a yasla..

Sıra ustaya gelince "onun ustası yok" de çık işin içinden.

 

Bu ne demek? "Tüm inancınız bir dinamitin üzerinde duruyor" demek.

Bir insan kendiyle dalga geçmiyorsa, kendini kandırmaya çalışmıyorsa, ya da sadece biraz (kendine)samimi ise;

Çıkmazı itiraf eder.

 

Ya öncüllerinden ya da çıkarımından vazgeçeceksin. Çünkü ikisi bir arada ol(a)maz. 2+2=4

 

Mantık kurallarını keyfi olarak ihlal eden keyfi bir tanımı baştan uydurup, onu bir çeşit aksiyom ilan edip, bunun neden böyle olması gerektiğine dair hiçbir dayanak sunmadan getir koy karşımıza, sonra saf gibi inanmamızı bekle.

 

Ortada bir de termodinamiğin birinci kanunu var: Enerji yoktan var, varolan bir enerji ise yok edilemez.

Şimdi:

 

1-Bir başlangıcın olması gerektiğini, bunun mantıksal bir zorunluluk olduğunu göster. Tümevarım değil, mantıksal zorunluluk.

2-Termodinamiğin birinci kanunu nasıl by-pass edeceğini bir izah ediver. Bu haliyle tanrıya bir geçit yok.

3- İnancınızın üzerinde durduğu ve formel mantıkla net bir şekilde gösterilen rezilliği temizle.

4-Bizim yoktan bir tükenmez kalem göstermemiz gerekmiyor ama, sizin yoktan bir tanrıyı ya da onun zerres,inin nasıl olagelebileceğini izah etmeniz gerekiyor. Bekliyoruz.

 

Bunları yapmadan önce de bir daha ressam usta laflarını falan ağzına alma. Yüzsüzlük etme. Etsen dahi, aklı başında kimse seni kaale almaz. Yobaz yandaşlarından başka.

Arkasından sana önerdiğim kitabı oku.

Arkasından sıra evrimle ilgili soracağımız ve senin yanıtlayamayacağın sorulara gelecek. (Linkini verdiğim diğer başlıkta mevcutlar. Başına gelecekleri görmek açısında o başlığı incelemeni yeniden öneririm)

Arkasından, ortada neden ne zannettiğin gibi bir resim ve neden ressam zorunluluğun olmadığı kısmına gelecez. Kar kristalleri örneği olabilir. Kar kristallerinin kendiliğinden nasıl oluştuğunu izah edecek, kendiliğinden organizasyonun ne demek olduğunu öğreneceksin.

 

Ama önce kör cahilliğinin pasını silmek gerekiyor.

Ondan da önce görmezden geldiğin soruların cevaplarını vermen gerekiyor. Tabi biraz olsun onurun varsa.

uzunca bir felsefe yapmışsın.100 trilyon hücre bir araya gelecek ve mükemmel bir şekilde çalışacak ve bu kendi kendine tesadüfen yada kör sağır maddelerin oluşturduğu kurallar sayesinde olacak ve bu saçmalığa inanmazsan cahil olacaksın.yahu canlılık kendi kendine kör sağır kanunlarca yapılabilecek kadar basitse.ateistler zeki, iradeleri var,düşünebiliyorlar, teknoloji bu kadar gelişmiş, bir canlı türü ortaya çıkarın.ölümü öldürün size inanmayan olursa bırakın o cahilleri uğraşmayın.ha bunu yapamıyorsanız susun bari.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

termodinamiğin kanunu......ortada bir kanun yada düzen varsa bunun bir oluşturanı vardır.aklı fikri iradesi olmayan kör sağır atomların bir araya gelip mükemmel canlılar oluşturmasına yada kanunlar sistemler oluşturmasına inanacak kadar zeki değilim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Muhammedin miraca çıktığı ve  7 kat gök hikayeleri bu  30 - 40 tanrılı dinelrden çıkmıştır zaten   yerle gök arası dediği mesafede yerden göğün 7. katmanına kadar ben bundan bahsediyorum.

iyi ozaman kuranın iddiası var.hadi bu kuranın bi benzerini yapın diyor...nasıl olsa eski hikayeleri biliyon.kuranın bir benzerini yapıver.iddia 1400 yıldır boşlukta duruyor.ateistler nedense o ayeti yada meydan okumayı görmezden geliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.05.2017 at 20:15, budamı said:

 ???

 

Evet, çok haklısın. 

Bu soytarı, bir yorumunu baz alarak yaptığım yorumuma (2. sayfada)  yanıt verecek kapasitesi olmadığından, sadece son paragrafını kopyala yapıştır olarak alıp, altına da "develerin cinsi yaşı belirtilmişmi... malul atların cinsi ve yaşı bile hızlarını farklılaştırıyor." cümlesini ekleyip,boyama gibi herhangi bir fark da yaratmadan kendi yorumu gibi sunmuştur. Kafa karıştırmak mı istemiş, kendi kafası mı karışık -ki bu kesin gibi- yoksa, uyanıklık yapmaya mı çalışmış? Buna da uyanıklık değil, şaklabanlık denir

Son cümleye gelinceye kadar "Bu soytarı yorum yapmayı mı unutmuş" diye düşünüyordum ki, bu son cümlenin benim olmadığını görünce mesele anlaşıldı. 

 

Soytarının yaptığı bu: (3. sayfanın başında)

"Galaksi" kelimesi hangi ayette geçiyor. Allah'ın Allahlık göklerini, galaksi, evren gibi bilimsel terimleri kullanarak kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz. Allah, yer ile Arş arasının deve hızıyla elli bin (50.000) yıllık yol/mesafe olduğunu tapu gibi ayetlerle belirlemiş ve sınırlamış zaten. Genişleyen evrende sabit iki yer ve iki zaman.. Arş maddi alemin, yani evrenin ötesinde olduğuna göre, ya evren Arşa ve dolayısıyla Allah'a tecavüz ediyor ya da evrenle birlikte o da genişliyor veya sürükleniyor olmalı. Yani; kapılmış gidiyor bahtının rüzgarına.

develerin cinsi yaşı belirtilmişmi... malul atların cinsi ve yaşı bile hızlarını farklılaştırıyor.

 

Görüldüğü ve anlaşıldığı üzere; size verdiği (aşağıdaki) sorulu sözde yanıt, yukarıdaki tek sözü olan son cümlenin çok az farklı bir versiyonudur   

On 27.05.2017 at 18:28, gringer80 said:

devenin marka modeli ve plakası bellimi????hangi tapudan bahsediyon???????????????????

 

Kusuruna bakma abisi, benimle muhatap olamadığı için böyle soytarılıklar ve şaklabanlıklar yaparak kendisini avutmaya çalışıyor. İdare et:D

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

iyi ozaman kuranın iddiası var.hadi bu kuranın bi benzerini yapın diyor...nasıl olsa eski hikayeleri biliyon.kuranın bir benzerini yapıver.iddia 1400 yıldır boşlukta duruyor.ateistler nedense o ayeti yada meydan okumayı görmezden geliyor.

Benim yapmama gerek yok kurandan çok daha önce yapmışlar zaten  İncil Zebur Tevrat . Diyorsunuz ya hani bu kitaplar değiştirildi diye  peki o zaman soruyorum Kuranın benzerinin yapılamayacağını iddia eden Allah bu kitapları unuttumu ?? Sonuçta bu kitapları sizin iddianıza göre değiştiren insanlardır ve   bu kitaplar Kurana çok fazla benzerler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Benim yapmama gerek yok kurandan çok daha önce yapmışlar zaten  İncil Zebur Tevrat . Diyorsunuz ya hani bu kitaplar değiştirildi diye  peki o zaman soruyorum Kuranın benzerinin yapılamayacağını iddia eden Allah bu kitapları unuttumu ?? Sonuçta bu kitapları sizin iddianıza göre değiştiren insanlardır ve   bu kitaplar Kurana çok fazla benzerler.

daha önce benzerleri yapılabildiyse birde ateistler olarak siz yapıverin bu kolay işi.bir sürü prof var bilmem ne var...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...
  • 2 months later...
On 24.05.2017 at 17:06, budamı yazdı:

Ali İmran-144: Diyanet İşleri: Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. Lütfen bu konuda bilgili olanlar dini bilgisi olanalrda cevap versin çünkü sizin cevaplarınızda önemli.

                Sorum Şu BU ayete göre Allah  Muhammedin nasıl öleceğini bilmiyormuydu ?  

 

Kur'ân ın her cümlesi her kelîmesi her harfi mu'cizedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yanlış hatırlamıyorsam Hayber'in fethinde olacak. Bir yahûdî kadın tarafından hazırlanan Kuzu eti yemeği ile zehirlenmiştir. Peygamberimiz, Etten bir veyâ birkaç lokma almış ve sonra zehirli olduğunu anlamıştı. Yediği bu et sebebiyle öldürülmüş ve şehîd olmuştur. Dolayısıyla âyet-i kerîmedeki her iki anlam da doğrudur. Hem öldürülmüştür hem de vefât etdiği ânda ölümüne sebebiyet verecek bir saldırıya maruz kalmadığı için Ölmüştür.

Bu soru, aklıma Firavun için kullanılan, "asâ" ve "lealle" ifâdelerini getirdi. Kur'ân-ı kerîmde, Allah-u Teâlâ, Mûsâ'ya hitâben Firavun için Belki îmân eder, umulur ki îmân eder buyuruyor.

Bu ifâdeler, Firavunun îmân edeceğine ve îmânının sahîh olacağına işâret etmektedir. Çünkü Allah (c.c.), îmân etmeyeceğini bildiği bir insân için "belki îmân eder", "umulur ki îmân eder" ifâdelerini kullanmaz. Hz. Mûsâ'nın teblîğ görevini lâyıkıyla yapabilmesi için de Firavunun îmân edeceğini baştan söylemeyeceği için belki ve umulur ki lâfızlarını kullanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...